Tarih: 03/05/2011
T.C.
AKSARAY VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Konu:5811 sayılı kanununa göre resen terk durumdaki şirketin sermaye artırımı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, şirketinizin ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğu, 30/04/2007 tarihinde vergi inceleme raporuna istinaden resen terk işleminin gerçekleştirildiği, 30/12/2009 tarihinde 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun hükümlerinden yararlanmak için 75.000,00 TL beyan ederek tahakkuk eden 3.766,90 TL vergiyi ... Vergi Dairesi Müdürlüğü veznesine süresi içinde yatırdığınız belirtilerek, şirketinizin Sermaye artırımında bulunup bulunamayacağı hususunda Defterdarlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
5811 sayılı Kanunun 5917 sayılı Kanunla değişik 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak 1/6/2009 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, 30/9/2009 tarihine kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümlerine göre 213 sayılı Kanun uyarınca kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin cüz'ü addolunur ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave olunur." hükmü yer almaktadır.
30.09.2009 tarih ve 2009/15456 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Kanunun 3 üncü maddesinin bir ve ikinci fıkralarında belirtilen bildirim ve beyan süreleri 31.12.2009 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzatılmıştır.
Konuya ilişkin olarak yayımlanan 1 seri no.lu 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğin "5.6.2.1. Bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri" başlıklı bölümünde,
"Bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye'de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki varlıklara ilişkin tutarların banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara yatırılmak suretiyle yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi ve beyan tarihinden itibaren altı ay içerisinde sermayeye ilave edilmesi gerekmektedir.
Herhangi bir nedenle, belirlenen süre içerisinde söz konusu varlıklara ilişkin tutarların sermayeye ilave edilmemesi halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkra hükmünden yararlanılamayacaktır."
açıklamalarına yer verilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 161 inci maddesinde, işi bırakmanın, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona erdirilmesini ifade ettiği, 162 ncı maddesinde ise tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona erdirilmesine kadar devam edeceği ve bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesinin, tasfiye veya iflas kararlarını ve tasfiyenin veya iflasın kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı bildirmelerinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Vergi Usul Kanununda yer alan bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, anonim şirketler ile limited şirketlerin mükellefiyetlerinin sona erdirilmesi tasfiye ve iflas hallerine inhisar ettirilmiştir.
Ticaret şirketlerinin hükmi şahsiyetlerini ne zaman ve ne şekilde kazanacakları ile hükmi şahsiyetlerinin ne zaman ve ne şekilde kalkacağı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olup sermaye şirketlerinin hükmi şahsiyetlerinin kazanılması ve kaybedilmesi hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin esas alınması gerekir.
Anonim şirketlerin infisahı, tasfiyesi ve tasfiyenin yapılış şekli ile ilgili yapılacak işlemler Türk Ticaret Kanununun 434 ila 454 üncü maddelerinde düzenlenmiştir.
Yukarıda yer alan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, anonim ve limited şirketlerde tüzel kişiliğin ortadan kaldırılabilmesi için bir şirketin tasfiye veya iflas yoluyla tasfiyeye tabi tutulması gerekir. Türk Ticaret Kanununda öngörülen işlemler yerine getirilip tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden tasfiyenin sona erdiğinin kabul edilmesi ve şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması söz konusu olmayacaktır. Re'sen terk işlemi ise 2000/12 sayılı Uygulama İç Genelgesine göre vergi dairesince yapılan bir idari işlem olup Ticaret Kanununa göre şirketin tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silinmesini gerektiren bir tasfiye işlemi değildir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, re'sen mükellefiyet terkini yapılan mükelleflerin 5811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmü çerçevesinde mahsup imkanından faydalanabilmesi için, şirket adına beyan edilen varlıkların yasal defterlere kaydedilip pasifte özel bir fon hesabına alınması ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave edilmesi gerekmektedir
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Defterdar Yardımcısı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder