VERGİ
USUL KANUNU TASARISI
GİRİŞ
Kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanun
hükümleri genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar ile il özel idarelerine
ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanır.
(2)
Birinci fıkrada yazılı vergi, resim ve harçlara bağlı zam ve faizler ile vergi
cezaları da bu Kanuna tabidir.
(3)
Bu Kanun hükümleri kaldırılan vergi, resim ve harçlar hakkında da uygulanır.
(4)
Gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler bu Kanuna tabi değildir.
Bu vergi ve resimlerle ilgili olarak 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük
Kanunundaki esaslara göre işlem yapılır.
Uluslararası anlaşmalar
MADDE 2- (1) Vergi
kanunlarının uygulanmasında, usulüne göre yürürlüğe girmiş olan uluslararası
anlaşmaların vergi ile ilgili hükümleri saklıdır.
Kanundaki terimler
MADDE 3- (1) Bu Kanunda
kullanılan terimlerden;
a)
Kanuni ölçüler, vergi kanunları ile diğer kanunlarda yer alan indirim, istisna,
gider, amortisman ve değerleme gibi düzenlemeleri,
b)
Maddi deliller, vergi kanunları ile diğer kanunlar uyarınca tutulması veya
muhafazası ve ibrazı zorunlu olan defter, kayıt ve belgeleri,
c)
Mahallin en büyük mal memuru, ilgisine göre vergi dairesi başkanını, vergi
dairesi başkanlığı bulunmayan illerde defterdarı, vergi dairesi müdürünü, vergi
dairesi müdürlüğü bulunmayan ilçelerde malmüdürünü,
ç)
Vergi, bu Kanun hükümlerine tabi vergi, resim ve harçları,
d)
Vergi kanunu, bu Kanun ile bu Kanun hükümlerine tabi vergi, resim ve harç
kanunlarını,
e)
Vergi kimlik numarası, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan
teşekküller ve diğerleri için bu Kanunun 17 nci maddesine göre verilen numarayı
ifade
eder.
Görev ve yetkililer
MADDE 4- (1) İdarelerin
bu Kanunu uygulayan memurlarının görev ve yetkilerini, kuruluş kanunları veya
bu konuyla ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenlemeler belirler.
Yorum ve ispat
MADDE 5- (1) Vergi
kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde
vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun
yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak
uygulanır.
(2)
Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek
mahiyeti esastır.
(3) Vergi
kanunları hükümlerinin dolanılması, olması gereken vergi yükümlülüğünün dışında
kalınması veya vergi yükümlülüğünün lehe etki doğuracak şekilde planlanması
gibi yöntemlerle vergiyi doğuran olay veya bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek
mahiyetinin gizlenmesi veya değiştirilmesine yönelik muamelenin vergi
yükümlülüğüne yönelik etkisi dikkate alınmaz. Bu muamelenin hukuken geçerli
olması, bir sicile tescil edilmesi ya da resmî şekle tabi olması bu sonucu
değiştirmez.
(4) Vergiyi
doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her
türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii
ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
(5) Vergiyi
doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti ile bu maddedeki
diğer hükümlere uygun olarak yapılan bir tespit veya tarhiyatın iktisadi,
ticari ve teknik icaplara uymadığının veya olayın özelliğine göre normal ve
mutad olmadığının mükellef tarafından iddia olunması hâlinde ispat külfeti kendisine
aittir.
(6) Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
BİRİNCİ
KİTAP
Vergilendirme
BİRİNCİ
KISIM
Genel
Esaslar
BİRİNCİ
BÖLÜM
Vergi
Uygulamasında Yetki
Gelir İdaresi Başkanlığı
MADDE 6- (1) Gelir
İdaresi Başkanlığı, bu Kanun ile 5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla kendisine verilmiş
yetkileri kullanarak, vergi kanunlarını uygulayan, uygulama sırasında ortaya
çıkan tereddütleri gideren ve uygulama birliğini sağlayan idaredir.
Vergi dairesi
MADDE 7- (1) Vergi
dairesi, mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil
eden dairedir.
(2)
Mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairelerine bağlı
oldukları vergi kanunlarıyla belirlenir.
(3)
Gelir İdaresi Başkanlığı, gerekli gördüğü durumlarda il ve ilçelerin idari
sınırlarına bağlı kalmaksızın mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairesini
belirlemeye ve vergi dairelerine bağlı şube veya birimler açmaya yetkilidir.
Yardım mecburiyeti
MADDE 8- (1) Mülki
amirler, belediye başkanları, muhtarlar, kolluk kuvvetleri ve kamu kurum ve
kuruluşları vergi kanunlarının uygulanmasında, uygulama ile ilgili memurlara ve
komisyonlara ellerindeki bütün imkânlarla kolaylık göstermeye ve yardımda
bulunmaya mecburdur.
Vergi mahremiyeti
MADDE 9- (1) Aşağıda
yazılı kimseler görevleri ve işleri dolayısıyla, mükellefin ve mükellefle
ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine,
işletmelerine, servetlerine veya mesleklerine ilişkin olmak üzere öğrendikleri
sırları veya gizli kalması lazım gelen diğer hususları ifşa edemez,
kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına kullanamaz.
a)
Vergi muameleleri ve incelemeleri ile görevli olanlar,
b)
Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri, Danıştay ve diğer yargı
mercilerinde görevli olanlar,
c)
Vergi kanunlarına göre kurulan komisyonlarda görevli olanlar,
ç)
Vergi işlerinde kullanılan bilirkişiler,
d)
Vergi kanunları ve ilgili mevzuat uyarınca kullanılması zorunlu olan her türlü
elektronik platform, cihaz ve yazılımları kuran, işleten, bakımını sağlayan ve
çalışması için gerekli hizmetleri sunanlar,
e)
İdarelerin, vergi kanunları ile ilgili görevlerini yerine getirirken ihtiyaç
duydukları hizmetleri sağlayanlar,
f)
Bu Kanunun 200 üncü maddesine göre kurulan işletmenin ortak, yönetici ve
çalışanları ile bu Kanuna göre düzenlenmesi, tutulması, muhafaza ve ibrazı
zorunlu olan defter ve belgelerin oluşturulması ve/veya saklanması hususunda
yetki verilenler,
g)
Vergi mahremiyeti kapsamında olan bilgilere her ne suretle olursa olsun muttali
olanlardan (mevzuatları gereği bu bilgileri açıklayan kurum ve kuruluşların
yetkilileri hariç), bu bilgileri basın yayın yoluyla ifşa edenler.
(2)
Bu yasak;
a)
Birinci fıkra kapsamına giren kişilerin görevlerinden ayrılması veya işlerinin
son bulması halinde de devam eder.
b)
Birinci fıkranın (d), (e), (f) ve (g) bentleri kapsamına girenlerin tüzel
kişilik olması hâlinde, tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri ile duruma göre
eser sahibi, sorumlu müdür veya yayın yönetmeni, genel yayın yönetmeni, editör,
basın danışmanı gibi sorumlu kişilerin
bağlı olduğu müdür veya üstü gibi kişileri de kapsar.
(3)
Maliye Bakanlığı;
a)
Gelir vergisi mükelleflerinin yıllık gelir vergisi, sermaye şirketlerinin
kurumlar vergisi beyannamelerinde gösterdikleri matrahları (zarar dahil) ve
beyanları üzerinden tarh olunan gelir ve kurumlar vergileri ile mükelleflerin ad
ve unvanları, vergi kimlik numarası, yıllık gelir veya kurumlar vergisi
yönünden bağlı bulundukları vergi dairesini,
b)
Mükellefler adına tarh edilen vergi ve kesilen cezalardan kesinleşenleri,
c)
Vadesi geçtiği halde ödenmemiş olan vergi ve ceza tutarlarını,
ç)
Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri veya
kullandıkları vergi inceleme raporuyla tespit olunanları
açıklamaya
ve açıklamanın yeri, şekli, zamanı, kapsamı, sınırları ile diğer usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir. Bu fıkra hükümlerine göre açıklanan bilgiler
ele alınarak mükelleflerin haysiyet, şeref ve haklarına tecavüz edilemez.
(4)
Aşağıda yazılı bilgi ve belgelerin verilmesi vergi mahremiyetini ihlal
sayılmaz. a) Vergi tahsiline
yetkili kılınanlara, yapacakları vergi tahsiline ilişkin olarak verilen
bilgiler,
b)
Kamu görevlilerine, yaptıkları adli ve idari soruşturmalarla ilgili olarak
verilen bilgi ve belgeler,
c)
Kamu kurum ve kuruluşlarına, kanunlarla verilmiş görevlerini ifa ederken,
ihtiyaç duymaları nedeniyle verilen bilgi ve belgeler,
ç)
Vergi mahremiyetine giren bilgilerin basın ve yayın yoluyla ifşa edilmesi
durumunda, Maliye Bakanının, kamunun bilgilendirilmesi ve mükellef hak ve
hukukunun korunması amacıyla kamuya yaptığı açıklamalar,
d)
Bu Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrasına göre verilen bilgi ve belgeler.
(5)
Dördüncü fıkra uyarınca kendilerine bilgi ve belge verilenler de bu madde ile
getirilen yasaklara uymak zorundadır.
(6)
Usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş olan uluslararası anlaşmaların vergi ile
hükümleri kapsamında, söz konusu anlaşmalara taraf ülke yetkili makamları ile
bilgi değişimi yapılması vergi mahremiyetini ihlal sayılmaz.
(7)
Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
Yasaklar
MADDE 10- (1) Bu Kanunun
9 uncu maddesinde yazılı olanlar,
a)
Kendilerine, nişanlılarına ve boşanmış olsalar bile eşlerine,
b)
Kan veya kayın altsoy-üstsoyuna, evlatlığına veya kendisini evlat edinene yahut
kan hısımlığında üçüncü (bu derece dâhil), kayın hısımlığında, bu hısımlığı
meydana getiren evlenme ortadan kalkmış olsa bile, üçüncü (bu derece dâhil)
dereceye kadar olan yansoy hısımlarına,
c)
Kanuni temsilcisi veya vekili bulundukları kimselere
ait
vergi inceleme ve takdir işleriyle uğraşamaz.
(2)
Vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşanlar, vergi mahkemeleri, bölge
idare mahkemeleri, Danıştay ve diğer yargı mercilerinde görevli olanlar,
mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili hesap, yazı ve sair
özel işlerini ücretsiz de olsa yapamaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Mükellefiyet ve Vergi Sorumluluğu
Mükellef ve vergi
sorumlusu
MADDE 11- (1)
Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya
tüzel kişidir.
(2) Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından,
alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.
(3) Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak
üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi
dairelerini bağlamaz.
(4) Bu Kanunda geçen “mükellef” tabiri vergi
sorumlularına da şamildir.
Vergi ehliyeti
MADDE 12- (1)
Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir.
(2) Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması
mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.
Kanuni
temsilcilerin ödevi
MADDE 13- (1)
Tüzel kişiler ile küçüklerin ve kısıtlıların mükellef veya vergi sorumlusu
olmaları hâlinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir.
(2) Tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya
vergi sorumlusu olmaları hâlinde bunlara düşen ödevler bu teşekkülleri idare
edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.
(3) Birinci
ve ikinci fıkrada sayılanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden tarh
edilmesi gereken vergi ile buna bağlı alacaklar ve hesaplanan gecikme faizi,
mükellef veya vergi sorumlusundan aranır.
Vergi kesenlerin
sorumluluğu
MADDE 14- (1)
Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin
tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine
getirmekten sorumludur. Bu sorumluluk, bunların ödedikleri vergilerden dolayı
asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmaz.
(2) Mal veya hizmet alım ve satımı dolayısıyla vergi
kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu
yükümlülüklerini yerine getirmemeleri hâlinde verginin ödenmesinden, alım
satıma taraf olanlar müteselsilen sorumludur. Ancak bu fıkrada belirtilen
müteselsilen sorumluluk mal üreten çiftçiler ile nihai tüketiciler için söz
konusu değildir.
(3) Maliye Bakanlığı; zirai ürünlerin (işlenmiş olanlar
dahil) alım ve satımına aracılık eden kuruluşlar ile ticaret borsalarını bu
mahsullerin satın alınması sırasında yapılacak vergi kesintisinden müteselsilen
sorumlu tutmaya, söz konusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi
kesintisinin hangi safhada yapılacağını her bir ürün için ayrı ayrı belirlemeye
yetkilidir. Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen safhadan önceki safhalarda
kesinti yoluyla alınan vergiler iade edilmez ve süresinde ilgili vergi
dairesine yatırılır.
(4) Bakanlar Kurulu, ödeme yapılan kişilerin mükellef
olup olmamasına, ödeme yapan veya ödemeye aracılık edenlerin vergi kanunlarına
göre vergi kesintisi yapmak zorunluluğu bulunup bulunmamasına, ödemenin
konusunun mal veya hizmet alım satımı olup olmamasına, ödeme yapılanın bu
tutarı vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapıp yapmamasına
bakılmaksızın, vergiye tâbi işlemlere taraf veya aracı olanları kesinti
yaptırmaya ve verginin ödenmesinden sorumlu tutmaya, sorumluluğun kapsamını
belirlemeye, iş grupları, iş nevileri, sektörler ve emtia grupları itibarıyla,
vergiye tabi işlemle ilgili, vergi kanunlarında belirtilen alt ve üst limitler
arasında olmak şartıyla, farklı kesinti oranları tespit etmeye yetkilidir.
(5) Bu madde kapsamındaki sorumluluğa ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
Dolaylı vergilerde
sorumluluk
MADDE 15- (1)
Mal teslimi ve hizmet ifası dolayısıyla işlem bedeli veya miktarı üzerinden
hesaplanması gereken vergiyi beyan edip ödemek mecburiyeti bulunanların, bu
yükümlülüğü yerine getirmemeleri hâlinde verginin ödenmesinden, alım ve satıma
taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık
nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat
sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlar
müteselsilen sorumludur. Aksine bir hüküm olmamak şartıyla bu fıkrada
belirtilen müteselsil sorumluluk nihai tüketiciler için söz konusu değildir.
(2) Bu madde kapsamındaki sorumluluğa ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
Mirasçıların
sorumluluğu
MADDE 16- (1)
Ölüm hâlinde mükelleflerin ödevleri mirası reddetmemiş yasal ve atanmış
mirasçılarına geçer.
(2) Mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından
miras hisseleri oranında sorumlu olurlar.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Vergi
Kimlik Numarası
Vergi kimlik numarası kullanma mecburiyeti
MADDE 17- (1) Vergi
kayıp ve kaçağının önlenmesi amacıyla gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel
kişiliği olmayan teşekküllere bir vergi kimlik numarası verilir.
(2)
Gerçek kişiler, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 46
ncı maddesine göre verilen kimlik numarasını, tüzel kişiler ve tüzel kişiliği
olmayan teşekküller ise bu maddeye göre verilen numarayı, vergi kimlik numarası
olarak kullanmaya mecburdur.
(3)
Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan
teşekküller, bu madde hükmüne göre belirlenen işlemlerde, işleme muhatap veya
taraf olanların vergi kimlik numaralarını tespit etmek ve işleme ilişkin belge,
hesap ve kayıtlarında bu numaralara yer vermek zorundadır.
(4)
Bu madde hükmüne göre belirlenen işlemlere muhatap veya taraf olanlar, vergi
kimlik numaralarını doğru olarak beyan etmek veya gerektiğinde bu numaraları
tevsik için kendilerine verilmiş olan belgeyi göstermekle yükümlüdür.
(5)
Bu maddeye göre belirlenen işlemlerde vergi kimlik numarası olmaksızın işlem
yapılamaz.
(6) Maliye Bakanlığı; kamu kurum ve
kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin vergi
kimlik numarası kullanılması zorunlu olan işlemlerini belirlemeye, bu işlemlere
ilişkin belge, hesap ve kayıtlarında vergi kimlik numarasına yer verme mecburiyeti
getirmeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Süreler
Kanuni ve idari süreler
MADDE 18- (1) Vergi
muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir.
(2)
Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde on beş günden aşağı olmamak şartıyla bu
süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder.
Sürelerin hesaplanması
MADDE 19- (1) Vergi
kanunlarında yazılı süreler aşağıdaki şekilde hesaplanır.
a)
Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün
tatil saatinde biter.
b)
Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta veya ayda
karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne
karşılık gelen bir gün yoksa süre o ayın son gününün tatil saatinde biter.
c)
Sonu belli bir gün ile tâyin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde
biter.
ç)
Resmî tatil günleri süreye dâhildir. Şu kadar ki sürenin son günü resmî tatile
rastlarsa süre, tatili takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter.
(2)
Elektronik ortamda gerçekleştirilen işlemlerde, birinci fıkradaki sürelerin
hesaplanmasında “tatil saatinde biter” ifadesi “sonunda biter” şeklinde
uygulanır.
Mücbir sebepler
MADDE 20- (1) Mücbir
sebepler;
a)
Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede
ağır kaza, ağır hastalık, tutukluluk ve gözaltı,
b)
Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve
su basması gibi afetler,
c)
Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler,
ç)
Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve belgelerinin elinden
çıkmış bulunması
gibi
hallerdir.
(2)
13/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Kanununa göre yetki almış meslek mensupları nezdinde meydana
gelen birinci fıkrada sayılan haller (meslek mensuplarının ölümü ile bunların
mesleklerini yapmalarına engel teşkil edecek disiplin cezası almaları hali
dahil), anılan meslek mensupları aracılığıyla yerine getirilecek beyan ve
bildirim ödevleri ile sınırlı olmak üzere, bunlarla sözleşme imzalamış
mükellefler bakımından da mücbir sebep olarak kabul edilir.
(3)
Olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen yabancı memleketlerde iş yeri
veya şube açmak suretiyle faaliyette bulunan mükellefler için bu durum mücbir
sebep olarak değerlendirilir. Olağanüstü politik riskin gerçekleştiği hususu,
dış ticaretten sorumlu bakanlığın görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca tespit edilir.
Mücbir sebeplerle gecikme
MADDE 21- (1) Bu Kanunun
20 nci maddesinde yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması hâlinde
bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı
(ceza kesmede zamanaşımı süresi dahil) işlemeyen süreler kadar uzar. Şu kadar
ki bu Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre uzayan süre, mücbir
sebebin meydana geldiği tarihten başlayarak yedi günden fazla olamaz. Bu fıkranın(
uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat
veya tevsik edilmesi şarttır.
(2)
Maliye Bakanlığı, bu Kanunun 20 nci maddesinin;
a)
Birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan haller nedeniyle bölge, il, ilçe, mahal
ve/veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilan etmeye ve bu
sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye, bu
yetkiyi vergi türleri ve işyerleri itibarıyla beyannamelerin toplulaştırılması,
yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun
kaldırılması şeklinde kullanmaya,
b)
Üçüncü fıkrasında sayılan haller nedeniyle, Türkiye’de yerine getirilmesi
gereken vergilendirmeyle ilgili ödevlerden hangilerinin, hangi süreyle
etkilendiğini tespit etmeye, bu yetkiyi mükelleflerin riskten etkilenme
dereceleri ile vergi türleri itibarıyla etkilenilen süreyi farklılaştırmak
suretiyle kullanmaya
yetkilidir.
(3)
Maliye Bakanlığı bu yetkisini, mücbir sebebin başladığı tarihten itibaren ikinci
fıkranın (a) bendi için bir yılı, (b) bendi için altı ayı geçmeyecek şekilde
kullanabilir.
(4)
Bakanlar Kurulu, üçüncü fıkrada yer alan süreleri bir katına kadar artırmaya,
Maliye Bakanlığı ise bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
Ölüm hâlinde sürenin uzaması
MADDE 22- (1) Vergi
kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde, ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen
ödevlerin yerine getirilmesinde beyan ve bildirme sürelerine üç ay eklenir.
Mühlet verme
MADDE 23- (1) Zor
durumda bulunmaları sebebiyle vergi muamelelerine ilişkin ödevleri süresi
içinde yerine getiremeyecek olanlara Gelir İdaresi Başkanlığınca, kanuni
sürenin bir katını, kanuni sürenin bir aydan az olması hâlinde bir ayı geçmemek
üzere münasip bir mühlet verilebilir.
(2)
Birinci fıkrada yazılı mühletin verilebilmesi için aşağıdaki şartlar aranır.
a)
Mühlet isteyen, sürenin bitmesinden önce yazı ile istemde bulunmalıdır.
b)
İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından uygun görülmelidir.
c)
Mühletin verilmesi hâlinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir.
(3)
Gelir İdaresi Başkanlığı, mühlet verme yetkisini tamamen veya kısmen taşra
teşkilâtına devredebilir.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Mali
Tatil
Mali tatilin uygulanma süresi
MADDE 24- (1) Her yıl
yirmi günü aşmamak üzere malî tatil uygulanır.
Mali tatil nedeniyle uzayan süreler
MADDE 25- (1) Son günü
malî tatile rastlayan aşağıda belirtilen süreler, tatilin son gününü izleyen
tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır:
a)
Beyana dayalı tarhiyatta, özel tüketim vergisi beyannameleri hariç, kanuni
süresinde verilmesi gereken beyannamelerin verilme süreleri.
b)
İhbarname esasına göre yapılan tarhiyatta, vadesi malî tatile rastlayan
vergiler ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi.
c)
Tarh edilen vergilere ve/veya kesilen cezalara karşı ödeme şartı ile
tahakkuktan vazgeçme, uzlaşma talep etme veya cezada indirim hükümlerinden
yararlanmak amacıyla yapılacak başvurulara ilişkin süreler.
ç)
Devamlı bilgi verme hükümleri kapsamında verilmesi gereken bilgilerin
verilmesine ilişkin süreler.
Mali tatil nedeniyle işlemeyen süreler
MADDE 26- (1) Bu Kanun
hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken muhasebe kayıt süreleri,
bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma süreleri malî
tatil süresince işlemez. Belirtilen süreler malî tatilin bitiminden itibaren
tekrar işlemeye başlar.
(2)
Tatil süresince, incelemelere ve iade taleplerine yönelik olanlar hariç bilgi
isteme talepleri ile vergi ve ceza ihbarnameleri, mükelleflere, vergi ve ceza
sorumlularına bildirilmez. Ancak tatil süresi içinde gerçekleşen tebligat
işlemlerinde süre, malî tatilin son gününden itibaren işlemeye başlar.
Mali tatilde kanuni ve idari süreler
MADDE 27- (1) Malî
tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten bu Bölüm kapsamındaki
kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren
yedinci günün tatil saati bitiminde sona ermiş sayılır.
(2)
Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan
vergilerde ödeme süresi (aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla), uzayan beyanname
verme süresinin son gününden itibaren üçüncü günün tatil saati bitimine kadar
uzamış sayılır.
İl özel idareleri ve belediyelerde mali
tatil
MADDE 28- (1) İl özel
idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve/veya tahsil edilen vergi, resim ve
harçlarla ilgili olarak malî tatil uygulanmaz.
Yetki
MADDE 29- (1) Bakanlar
Kurulu bir takvim yılı içerisinde hangi tarihler arasında mali tatil
uygulanacağını belirlemeye, mali tatil uygulanacak yirmi günlük süreyi on günü
geçmeyecek şekilde uzatmaya veya on günden az olmamak üzere kısaltmaya, mali
tatil kapsamına dâhil olacak vergileri belirlemeye, beyanname verme ve ödeme
süreleri ile bildirimlerin verilme usullerini ve malî tatil uygulaması
nedeniyle süre verilecek iş ve işlemlerin kapsamı ile malî tatil uygulamasının
usul ve esaslarını belirlemeye yetkilidir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini bölge,
il, ilçe, mahal veya iş yerleri itibarıyla farklılaştırarak kullanabilir.
(2) Maliye
Bakanlığı, malî tatil uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
ALTINCI
BÖLÜM
Vergi
Alacağının Tâyini
Vergiyi doğuran olay
MADDE 30- (1) Vergi
alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki
durumun tekemmülü ile doğar.
(2)
Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder.
Tarh
MADDE 31- (1) Verginin
tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden
vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibarıyla tespit eden
idari muameledir.
Tebliğ
MADDE 32- (1) Tebliğ,
vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar
tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.
Tahakkuk
MADDE 33- (1) Verginin
tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya
gelmesidir.
Tahsil
MADDE 34- (1) Verginin
tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir.
Tahakkuku tahsile bağlı vergiler
MADDE 35- (1)
Mahiyetleri itibarıyla tahakkuku tahsile bağlı vergilerde, verginin tahsili
tahakkuku da içine alır.
İKİNCİ
KISIM
Tarh
ve Tahakkuk Usulü
BİRİNCİ
BÖLÜM
Beyannameye
Dayanan Tarh
Tahakkuk fişi esası
MADDE 36- (1) Vergi
kanunlarına göre beyan üzerinden alınan vergiler “Tahakkuk Fişi” ile tarh ve
tahakkuk ettirilir. Beyannamenin alınması üzerine vergi dairesince tahakkuk
fişi düzenlenerek mükellefe veya beyannameyi mükellef namına vergi dairesine
tevdi edene verilir. Bu suretle vergi tahakkuk etmiş olur.
(2)
Gelir İdaresi Başkanlığı, tahakkuk fişinin içeriğinde yer alan bilgileri
belirlemeye yetkilidir.
(3)
Lüzum görülen hallerde beyana dayanan vergi, tahakkuk fişi yerine ihbarname ile
tebliğ olunabilir.
Tahakkuk fişinin kesinliği
MADDE 37- (1)
Beyannameyi ilgili vergi dairesine tevdi eden kimsenin, kendisine verilen
tahakkuk fişini almaması, beyannamede yazılı matrah üzerinden tarhı gereken
verginin tahakkukuna engel olmaz. Bu takdirde, tahakkuk fişi mükellefin bilinen
adresine gönderilir.
Beyannamenin posta ile gönderilmesi
MADDE 38- (1)
Beyannamenin posta ile gönderilmesi hâlinde tahakkuk fişi düzenlenerek
mükellefin bilinen adresine gönderilir.
Beyannamenin elektronik ortamda gönderilmesi
MADDE 39- (1)
Beyannamenin elektronik ortamda gönderilmesi hâlinde tahakkuk fişi elektronik
ortamda düzenlenir ve mükellef veya elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi
verilmiş gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletilir. Bu ileti,
tahakkuk fişinin mükellefin bilinen adresine gönderilmesi yerine geçer.
(2)
Gelir İdaresi Başkanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
Beyanname verme ve ödeme sürelerinde yetki
MADDE 40- (1) Maliye
Bakanlığı, beyanname verme ve ödeme sürelerinin son gününü, kanuni süresinden
itibaren bir ayı, Gelir İdaresi Başkanlığı, bildirimlerin son gününü, kanuni
süresinden itibaren on beş günü geçmeyecek şekilde yeniden belirlemeye
yetkilidir.
(2)
Bu yetki, bölgeler, iller, ilçeler veya sektörler ile iş kolları ya da mükellef
grupları itibarıyla da kullanabilir.
Vergi beyannamelerinin imzalanması ve
gönderilmesinde yetki
MADDE 41- (1) Maliye
Bakanlığı, vergi beyannameleri ve bildirimlerin 3568 sayılı Kanuna göre yetki
almış meslek mensupları tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu
mecburiyeti beyanname ve bildirim çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet
konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya, bu uygulamalara ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir.
(2)
Birinci fıkra hükümlerine göre beyannameyi imzalayan meslek mensupları,
imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu
kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya
çıkan vergi ziyaına bağlı olarak tarh edilecek vergi, kesilecek ceza ve gecikme
faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulur.
(3)
8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olan
Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile bunlara ait müesseseler hakkında birinci fıkra
hükmü uygulanmaz.
(4)
Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi beyannameleri ve bildirimlerin şifre,
elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de
dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında
verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler
aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk
getirmeye, beyanname ve bildirimlerin aktarımında uyulacak format ve
standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu
beyanname veya bildirim çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları
itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya, kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya
pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi
ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların elektronik
ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik
ortamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
(5)
Dördüncü fıkra uyarınca Gelir İdaresi Başkanlığının beyanname ve bildirimlerin
yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususunda
izin vermesi veya zorunluluk getirmesi hâlinde, (mükellef veya vergi sorumlusu
ile gönderme işini yapacak kişiler arasında özel sözleşme düzenlenmek kaydıyla)
elektronik ortamda gönderilen beyanname ve bildirimler, mükellef veya vergi
sorumlusu tarafından verilmiş addolunur.
(6)
Kanuni süresi geçtikten sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak
verilen beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi üzerine elektronik
ortamda düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameler mükellef, vergi sorumlusu
veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya
tüzel kişiye elektronik ortamda iletilir. Bu ileti tahakkuk fişinin
gönderilmesi ve/veya ihbarnamenin muhatabına tebliği yerine geçer.
Yeminli mali müşavir tasdik raporları
MADDE 42- (1) Maliye
Bakanlığı, vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve
benzeri hükümlerden yararlanılmasını 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış yeminli
mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya, vergi
kanunları kapsamındaki yeminli mali müşavirlik tasdik işlemlerini elektronik
ortamda gerçekleştirmeye ve tasdike konu işlemleri mükellef grupları, faaliyet
ve tasdik konuları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, uygulatmaya ve uygulamaya ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
(2)
Birinci fıkra hükümlerine göre tasdik raporunu düzenleyen yeminli mali
müşavirler düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin doğru olmamasından
dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak tarh edilecek vergi, kesilecek
ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen
sorumlu tutulur.
(3)
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olan Kamu İktisadi
Teşebbüsleri ile bunlara ait müesseseler hakkında bu madde hükümleri
uygulanmaz.
(4)
Birinci fıkra hükmüne göre yararlanılması yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş
tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda, tasdik raporunun ibraz
edilmesi gereken tarihten başlayarak bir yıl içinde ibraz edilmediği takdirde
mükellefin tasdike konu hakkı sakıt olur.
Beyanname ve bildirimlerde yetki
MADDE 43- (1) Bakanlar Kurulu, vergi
kanunlarındaki hükümlerle bağlı kalmaksızın beyanname, bildirim, form ve
benzerlerinin şekil, muhteva ve eklerini belirlemeye, bunları birleştirmeye,
toplulaştırmaya, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına verilmesi gereken her türlü
belge, bildirge ve taahhütname, beyanname, bildirim ve formlarla birleştirmeye,
birleştirilen belgelerin şekil, muhteva ve eklerini belirlemeye, söz konusu
belgeleri ilgili kamu idarelerinin internet ve elektronik bilgi işlem
ortamından almaya, yapılacak, bildirge ve taahhütname, beyanname, bildirim ve
formları ilgili kuruma verilmiş saymaya, kanunlarındaki süreyle bağlı
olmaksızın belge, bildirge ve taahhütname, beyanname, bildirim ve formların
verilme ve ödeme sürelerini belirlemeye yetkilidir.
(2)
Bu yetki, bölgeler, iller, ilçeler veya sektörler ile iş kolları ya da mükellef
grupları itibarıyla kullanabilir.
(3)
Mükellefler, bildirge ve taahhütname, beyanname, bildirim ve formları
birleştirilen belgelerle yapmaya ve bu belgelerde yazılı bilgilere uygun
şekilde bildirmeye mecburdurlar.
İKİNCİ
BÖLÜM
İkmalen,
Re’sen ve İdarece Tarh
İkmalen vergi tarhı
MADDE 44- (1) İkmalen
vergi tarhı, her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu
vergiye ilişkin olarak meydana çıkan ve maddi delillere veya kanuni ölçülere
dayanılarak miktarı tespit olunan matrah, matrah veya vergi farkı ya da haksız
iade tutarı esas alınmak suretiyle alınacak verginin tarh edilmesidir.
(2)
Özel kanunlarında ikmalen tarhiyata ilişkin olarak yer alan hükümler saklıdır.
Re’sen vergi tarhı
MADDE 45- (1) Re’sen
vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere veya kanuni
ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde, takdir komisyonları
tarafından takdir edilen matrah, matrah veya vergi farkı ya da haksız iade
tutarı esas alınmak suretiyle vergi tarh olunmasıdır.
(2) Aşağıdaki hallerden herhangi birinin bulunması
durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere veya kanuni
ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir;
a)
Beyannamenin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi,
b)
Beyanname kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi
matrahına ilişkin bilgilerin gösterilmemesi,
c)
Bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının
tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olması veya vergi incelemesi yapmaya
yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi,
ç)
Defter kayıtları ve bunlarla ilgili belgelerin, vergi matrahının doğru ve kesin
olarak tespitine imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması
dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması,
d)
Bu Kanunun 41 inci maddesi uyarınca 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek
mensuplarına imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve ekleri
imzalattırılmazsa veya bu Kanunun 42 nci maddesi uyarınca tasdik kapsamına
alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporu aynı maddede belirtilen
sürede ibraz edilmezse.
(3)
Vergi beyannamesini kanuni süresi geçtikten sonra vermiş olanlara bu
beyannamede gösterdikleri matrah üzerinden re’sen gerekli tarhiyat yapılarak,
re’sen tarh edilen vergi tahakkuk fişiyle tahakkuk ettirilir ve bu beyannameler
re’sen takdir için takdir komisyonuna sevk edilmez. Ancak, vergi incelemesine
başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra kendiliğinden
verilen beyannameler için bu hüküm uygulanmaz.
(4)
İkinci fıkranın (b) bendinde yazılı halin vukuunda mükellefe, takdir komisyonu
tarafından on beş günden az olmamak üzere bir süre verilerek vergi matrahına
ilişkin bilgileri vermeye ve kanuni defterlerini ibraz etmeye davet olunur. Bu
davet üzerine mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz
ederse, defter ve belgeler ihticaca salih bulunmak şartıyla, mükellefe takdir
olunacak matrah defter, belge ve kayıtlarına göre tespit olunacak miktardan
fazla olamaz.
(5)
İkinci fıkra hükmüne göre re’sen vergi tarhını gerektirir bir sebep yanında
ikmalen vergi tarhını da gerektiren bir durum mevcut ise re’sen takdir sonucu
beklenmeksizin gerekli ikmal tarhiyatı yapılır. Re’sen takdir sırasında ikmal
tarhiyatına dayanak teşkil eden matrah farkı dikkate alınmışsa re’sen vergi
tarhı sırasında önceden ikmalen tarh edilmiş olan vergi indirilir.
(6)
Vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere veya kanuni ölçülere
dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde, vergi müfettişleri veya vergi müfettiş
yardımcılarınca re’sen tarhiyat önerilebilmesi, matrah veya matrah farkının bu
Kanunun 50 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan takdir komisyonu
tarafından tespit edilmesine bağlıdır. Vergi müfettişleri veya vergi müfettiş
yardımcıları, yaptıkları inceleme sırasında re’sen vergi tarhını gerektirir
matrah, matrah veya vergi farkı ya da haksız iade tutarı tespit etmesi
durumunda, re’sen vergi tarhını gerektirir nedenler ile elde ettikleri her
türlü bilgi, belge ve diğer bulgular bu Kanunun 50 nci maddesinin ikinci fıkrasına
göre kurulan takdir komisyonuna gönderilir. Takdir komisyonunca alınan takdir
kararının vergi müfettişleri veya vergi müfettiş yardımcılarının bağlı olduğu
birime aktarılmasını müteakip, düzenlenecek vergi inceleme raporu bu Kanunun 104
üncü maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında yer alan esaslar çerçevesinde
değerlendirilmek üzere rapor değerlendirme komisyonlarına tevdi edilir.
Verginin idarece tarhı
MADDE 46- (1) Verginin idarece
tarhı,
a)
Beyana dayanmaksızın, verginin, vergi kanunlarında belirtilen zamanlarda ve
ölçülere göre hesaplanan veya belirlenen şekilde,
b)
Bu Kanunun 44 üncü ve 45 inci maddeleri dışında kalan hallerde, mükelleflerin
verginin tarhı için vergi kanunları ile belirlenen zamanlarda müracaat
etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine
getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli
matrahlar üzerinden
idarece
tarh edilmesidir.
(2)
Birinci fıkranın (a) bendine göre tarh edilen vergi, tebliğ olunmaksızın, bu
Kanunun 36 ncı maddesine göre tahakkuk fişi esasına göre tahakkuk ettirilir.
(3)
Birinci fıkranın (b) bendi kapsamındaki hallerde vergi, bu Kanunun 96 ncı maddesi
uyarınca düzenlenen yoklama fişine istinaden tarh edilir.
İhbarname esası
MADDE 47- (1) İkmalen,
re’sen ve bu Kanunun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
idarece tarh edilen vergiler “İhbarname” ile ilgililere tebliğ edilir.
İhbarnamelere tarhiyatın dayanağı olan vergi inceleme raporu, takdir kararı
veya yoklama fişi eklenir.
(2)
İhbarnamede, mükellefin adı, soyadı veya unvanı, verginin türü ve tutarı, vergi
mahkemesinde dava açma süresi ile Maliye Bakanlığınca belirlenecek diğer
bilgiler yer alır.
Takdir kararları ve takdir kararlarının tevdii
MADDE 48- (1) Takdir
komisyonunca belli edilen matrah, matrah veya vergi farkı ya da haksız iade tutarı
takdir kararına bağlanır. Takdir kararları, komisyonun başkan ve üyeleri
tarafından imzalanır.
(2)
Takdir kararları; bu Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasında yazılı
komisyonlarca imza karşılığında vergi dairesine, aynı maddenin ikinci fıkrasında
yazılı komisyonlarca imza karşılığında grup başkanlığına tevdi olunur.
Yetki
MADDE 49- (1) Maliye
Bakanlığı,
a) Türü, doğuşu
ve dönemi ayrı olan vergiler için ayrı ayrı veya tek bir ihbarname
düzenlettirmeye,
b) İhbarnameye
eklenecek diğer belgeleri belirlemeye
yetkilidir.
ÜÇÜNCÜ
KISIM
Takdir
Komisyonları
BİRİNCİ
BÖLÜM
Komisyonların
Kuruluşu ve Üyelik
Komisyonların kuruluşu
MADDE 50- (1) Gelir
İdaresi Başkanlığı bünyesindeki takdir komisyonları; mahallin en büyük mal
memurunun veya görevlendireceği memurun başkanlığı altında, ilgili vergi
dairesinin yetkili iki memuru ile seçilmiş iki üyeden kurulur.
(2)
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı bünyesindeki takdir komisyonları; grup başkanı
veya görevlendireceği vergi müfettişinin başkanlığı altında, ilgili grup
başkanlığında görevli iki vergi müfettişi üyeden kurulur.
(3)
Takdir komisyonları daimî veya geçici olur. Daimî komisyon bulunmayan yerlerde
takdir işleri geçici komisyonlar tarafından yapılır.
(4)
Komisyonlar üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve çoğunlukla karar verir.
Oyların eşitliği hâlinde başkanın bulunduğu taraf çoğunlukta sayılır.
(5)
Maliye Bakanlığı; matrah, servet veya kıymet takdiri için ayrı ayrı veya
birlikte, sektörler, iş kolları, mükellef ve meslek grupları itibarıyla ihtisas
takdir komisyonları ile ihtiyaç duyulan yerlerde ve ihtiyaç duyulan sayıda
takdir komisyonu kurmaya, kurulan bu komisyonların il ve ilçe sınırları ile
grup başkanlıklarına bağlı kalınmaksızın kurulacağı yerleri ve görev alanlarını
belirlemeye yetkilidir.
Üyelerin seçilmesi
MADDE 51- (1) Bu Kanunun
50 nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonlarına üyeler;
tüccarlar için ticaret odasınca, diğer sanat ve meslek erbabı için bunların
mensup oldukları mesleki teşekküllerce kendi üyeleri arasından veya hariçten
seçilir. Bu teşekküller, komisyon başkanının yazılı talebi üzerine en geç bir
ay içinde iki asıl ve iki yedek üye seçmeye mecburdur. Bu mecburiyet zamanında
yerine getirilmezse üyeler mahallin en büyük mülki amiri tarafından seçilir.
Ticaret odası ve mesleki teşekkül bulunmayan yerlerde seçilecek üyeler,
belediyeler tarafından belirlenir.
(2)
Birinci fıkra kapsamındaki komisyon toplantılarına mükellefin sanat veya meslek
bakımından bağlı veya ilgili olduğu teşekkülden seçilen üye, servet takdiri
işlerinde ise yalnız ticaret odası tarafından ve/veya Maliye Bakanlığınca
belirlenen esaslar çerçevesinde 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek
mensuplarından seçilen üyeler iştirak eder. Servet takdiri için komisyonlara
üye olarak seçilecek meslek mensubunun, hakkında takdir yapılacak mükellefle
herhangi bir iş ilişkisinin bulunmaması şarttır.
Seçilecek üyelerde aranacak nitelikler
MADDE 52- (1) Takdir
komisyonlarına, memurların dışında seçilecek kimselerde aşağıdaki nitelikler
aranır.
a)
İyi ahlak sahibi olmak ve ikâmet ettiği veya iş gördüğü muhitin emniyet ve
itimadını kazanmış bulunmak,
b)
Medeni haklardan yasaklanmamış olmak,
c)
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile, kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar,
anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet,
hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas,
ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya vergi kaçakçılığı suçlarından
mahkûm olmamak,
ç)
Otuz yaşını bitirmiş olmak.
İKİNCİ
BÖLÜM
Görev
Yetki ve Diğer Hususlar
Görev ve yetkiler
MADDE 53- (1) Bu Kanunun
50 nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonlarının görev
ve yetkileri aşağıdaki gibidir.
a) Yetkili makamlar tarafından
istenilen matrah, matrah veya vergi farkı ya da haksız iade tutarına ilişkin
takdirleri, servet takdirlerini yapmak.
b) Vergi kanunlarında yazılı fiyat,
ücret veya sair matrah ve kıymet takdirlerini yapmak.
c) Servetleri, sınai hakları ve
telif haklarını, imtiyazları, madenleri, mücevheratı, eski eserleri ve sanat
eserlerini ve ihtiyaç duyulması hâlinde diğer kıymetleri değerlemede
bilirkişiye müracaat edebilmek.
(2)
Bu Kanunun 50 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonları,
vergi müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcılarının bu Kanunun 45 inci maddesinin
ikinci fıkrası kapsamında resen vergi tarhını gerektiren bir matrah, matrah
veya vergi farkı ya da haksız iade tutarı tespit etmeleri durumunda gerekli takdirleri
yapmakla görevlidir.
(3)
Takdir komisyonları;
a)
Görevlerini yaparken takdir sebepleri bulunup bulunmadığını incelemez, yalnız
hatalı gördüğü muamelelerde, ilgili vergi dairesini veya vergi incelemesine
yetkili olanları yazı ile ikaz etmeye mecburdur.
b)
Bu maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanunda yazılı vergi inceleme yetkisini
haizdir.
c)
Mükellefin önceden beyan ettiği bir matraha ait olan takdir işlerinde,
mükellefin beyanından daha düşük matrah takdir edemez.
Yemin
MADDE 54- (1) Takdir
komisyonlarına memurların dışında seçilen üyeler, görevlerine başlamadan önce aşağıdaki
yemin metnini imzalamak suretiyle yemin etmiş sayılır.
“Komisyonda
çalışacağım süre zarfında tam manasıyla vicdan ve kanaatim icaplarına tabi
kalacağıma; hiçbir sebep ve tesir altında adaletten ve doğruluktan
ayrılmayacağıma, gerek Devlet gerek mükellef haklarını bir tutacağıma,
takdirlerde herhangi bir tarafa temayül suretiyle görevimi kötüye
kullanmayacağıma namusum üzerine yemin ederim.”
(2)
Söz konusu yemin metni komisyonca muhafaza edilir.
Devam
MADDE 55- (1) Komisyon
toplantılarında her ne sebeple olursa olsun bulunamayacağı anlaşılan üyenin
yerine yedek üye davet olunur.
(2)
Seçilmiş üyelerden, mücbir bir sebebe dayanmaksızın, üst üste üç toplantıya
gelmeyenler istifa etmiş sayılarak yerlerine yedek üye asıl üye olarak
getirilir.
(3)
Mücbir sebep veya mazereti nedeniyle devam edemeyecek olan asıl üyeye yedek üye
vekâlet eder.
Görev süresi
MADDE 56- (1) Takdir
komisyonlarına seçilen üyelerin görev süresi üç yıldır. Bunları seçen daire,
meclis ve mesleki teşekküllerin seçimlerinin yenilenmesi bu üyelerin görev
sürelerini kısaltmaz.
(2)
Süreleri sona eren üyelerin yeniden seçilmesi mümkündür.
Yetki
MADDE 57- (1) Takdir taleplerinde sevk işleminin
hangi takdir komisyonuna yapılacağı, takdire dayanak olacak bilgi, belge ve
diğer bulguların neler olduğu ile bunların takdir komisyonuna nasıl intikal
ettirileceği, takdir işlemlerinde harici bilgilerden ne suretle yararlanacağı
ile takdir komisyonlarının çalışma usul ve esasları Maliye Bakanlığınca
çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
DÖRDÜNCÜ
KISIM
Tebliğler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Tebliğ
Esasları ve Muhataplar
Tebliğ esasları
MADDE 58- (1) Tahakkuk
fişi dışında, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden tüm belgeler ve
yazılar, adresleri bilinenlere kayıtlı alma haberli olarak posta vasıtasıyla
veya memur eliyle, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edilir.
(2)
İlgilinin kabul etmesi şartıyla tebliğ daire veya komisyonda da yapılabilir.
Tebliğ yapılacak kimseler
MADDE 59- (1) Tebliğ
mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi
cezası kesilenlere yapılır.
(2)
Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni
temsilcilerine, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere
veya temsilcilerine yapılır. Tüzel kişilerin birden fazla müdür veya temsilcisi
varsa tebliğin bunlardan birine yapılması yeterlidir.
(3)
Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması hâlinde yerleşim yeri
adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde çalışanlarından birine yapılır
(Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne
nazaran on sekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz
bulunmaması gerekir).
(4)
Mükellef yerine geçen veya mükellefi temsil eden veli, vâsi veya kayyım gibi
vergi sorumlusu veya kanuni temsilci birden fazla olursa, tebliğ bunlardan
yalnız birine yapılabilir. Tebliğin konusu olan işe ayrı bir vâsi veya kayyım
bakmakta ise tebliğ bunlara yapılır.
(5)
Kara, deniz, hava ve jandarma eratına yapılacak tebliğler kıta komutanı veya
birim amiri gibi en yakın üst vasıtasıyla yapılır. Bu evrakı derhal tebliğ
olunacak kimseye vermediği takdirde üst, bu durumun tebliğ belgesinde yazılı
olması şartıyla, tazminle mahkûm olur.
(6)
Kamu kurum ve kuruluşlarına yapılacak tebliğ, bu kurum ve kuruluşların en büyük
amirlerine veya bunların yardımcılarına veya en büyük amirin yetkili kılacağı
memurlara yapılır.
Yabancı memlekette bulunanlara tebliğ
MADDE 60- (1) Yabancı
memlekette bulunanlara tebliğ o memleketin yetkili makamı vasıtasıyla yapılır.
Bunun için anlaşma varsa veya o memleketin kanunları müsait ise o yerdeki Türk
siyasi memuru veya konsolosu tebliğin yapılmasını yetkili makamdan ister.
(2)
Kendisine tebliğ yapılacak kişi Türk vatandaşı ise tebliğ Türk siyasi memuru
veya konsolosu vasıtasıyla da yapılabilir.
(3)
Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı
çıkaran merciin bağlı bulunduğu bakanlık vasıtasıyla doğrudan Türkiye elçilik
veya konsolosluğuna, elçilik veya konsolosluk bulunmayan yerlerde Dışişleri
Bakanlığına gönderilir.
(4)
Yabancı memlekette resmî görevle bulunan Türk memurlarına tebliğ Dışişleri
Bakanlığı vasıtasıyla yapılır.
(5)
Yabancı memlekette bulunan askerî şahıslara yapılacak tebliğ, bağlı
bulundukları kuvvet komutanlıklarıyla Jandarma Genel Komutanlığı vasıtasıyla
yapılır.
Müteselsil sorumluluğu bulunanların
bilgilendirilmesi
MADDE 61- (1) Mükellefe
veya ceza muhatabına tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamesinin bir örneği,
vergi ve cezanın ödenmesinden müteselsil sorumluluğu bulunan kişilerin,
ihbarnamenin düzenlendiği tarih itibarıyla Gelir İdaresi Başkanlığında kayıtlı
elektronik posta adreslerine de bilgi amacıyla gönderilir.
(2)
Bu bilgilendirme, müteselsil sorumluluğu bulunan kişiye bu Kanunun ödeme
şartıyla tahakkuktan vazgeçme, uzlaşma, ceza indirimi veya dava açma talebinde
bulunma gibi ancak mükellef tarafından kullanılabilecek hakları vermez.
(3)
Bilgilendirmenin bu kişilere ulaşmaması, ilgili kanunlarda düzenlenen ödeme
sorumluluğunu kaldırmaz.
(4)
Gelir İdaresi Başkanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Posta
Vasıtasıyla veya Memur Eliyle Tebliğ Usulü
Kapalı zarf esası
MADDE 62- (1) Posta
vasıtasıyla veya memur eliyle tebliğde, tebliğ edilecek belgeler kapalı bir
zarf içinde postaya veya memura verilir.
Bunun için, şekilleri Maliye Bakanlığınca tespit edilen özel zarflar
kullanılır.
Bilinen adresler
MADDE 63- (1) Bu Kanuna
göre bilinen adresler şunlardır.
a)
Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen iş yeri adresleri,
b)
Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar
tarafından bir tutanakla tespit edilen iş yeri adresleri,
c)
5490 sayılı Kanuna göre oluşturulan Adres Kayıt Sisteminde bulunan yerleşim
yeri adresi.
(2)
Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih
itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca
tespit edilmiş olanı dikkate alınır.
(3)
Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde sayılan iş yeri adresi olanlara tebliğ
öncelikle bu adreslerde yapılır. İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu
adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması
hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların
başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan
teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi
birinin Adres Kayıt Sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.
(4) İşyeri
adresi olmayanlara tebliğ, doğrudan Adres Kayıt Sisteminde bulunan yerleşim
yeri adresine yapılır.
Bilinen adreslere tebliğ
MADDE 64- (1) Bilinen adrese gönderilen tebliğ
evrakı, posta idaresince veya memur tarafından muhatabına teslim edildiği
tarihte tebliğ edilmiş sayılır.
Tebliğ evrakının teslimi
MADDE 65- (1) Tebliğ
olunacak evrakı içeren zarf tebliği yapan tarafından muhatabına verilir ve bu
durum muhatap ile tebliğ eden tarafından tebliğ alındısına tarih ve imza
konulmak suretiyle tespit olunur.
(2)
Muhatap imza edecek kadar yazı bilmez veya herhangi bir sebeple imza edemeyecek
durumda bulunursa sol elinin başparmağı, bu parmağın bulunmaması hâlinde aynı
elinin diğer bir parmağı, sol eli yoksa sağ elinin başparmağı ve bu parmağı da
mevcut değilse diğer parmaklarından biri bastırılmak suretiyle tebliğ yapılır.
(3)
Muhatap tebellüğden imtina ederse, tebliğ evrakının, gönderildiği idareden
alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Tebliği yapacak
olan durumu tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza ederek tebliğ olunacak evrakı
tebliği yaptıran idareye teslim eder. Bu durumda tebliğ, pusulanın kapıya
yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır.
(4)
Tebliğin bu Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde sayılan iş yeri adreslerinde yapıldığı hallerde, tebliğ yapılacak
kişinin bu adreste bulunamaması halinde (bulunamama hali o adresten geçici
ayrılmaları da kapsar), bu durum, tebliği yapacak olan tarafından tebliğ
alındısı üzerine şerh ve imza edilerek tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade
edilir. Bu durumda bu Kanunun 63 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre işlem
yapılır.
(5)
Tebliğin bu Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde sayılan
adreste yapıldığı hallerde, tebliğ yapılacak kişinin adresinde bulunamaması
durumunda (bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar), tebliğ
evrakının, gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya
yapıştırılır. Bu durum, tebliği yapacak olan tarafından tebliğ alındısı üzerine
şerh ve imza edilerek tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade edilir. Tebliğ
evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde
muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde
alınmaması hâlinde ise on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılır.
(6)
Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
İlan
Yoluyla Tebliğ Usulü
Tebliğin ilanla yapılacağı haller
MADDE 66- (1) Aşağıda
yazılı hallerde tebliğ ilan yoluyla yapılır.
a)
Muhatabın bu Kanunun 63 üncü maddesi kapsamında bilinen adresi yoksa,
b)
Bu Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sayılan
bilinen adreste tebliğ yapılamaması hâlinde, muhatabın Adres Kayıt Sisteminde kayıtlı
bir adresi bulunmazsa,
c)
Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa,
ç)
Başkaca nedenlerden dolayı tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa.
İlanın şekli
MADDE 67- (1) İlan
aşağıdaki şekilde yapılır.
a)
İlan yazısı tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır
ve (b) bendine göre ilana çıkarılır. Tebliğin konusu, her biri için ayrı ayrı
olmak üzere, 2.000 Türk Lirasından az vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği
takdirde ayrıca (b) bendine göre ilan yapılmaz ve ilan yazısının askıya
çıkarıldığı tarihi izleyen on beşinci gün ilan tarihi olarak kabul edilir.
b)
İlan ile yapılan tebliğin konusu 2.000 Türk Lirası ile 200.000 Türk Lirası
arasındaki vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan, ilgili vergi
dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla
gazetede yayımlanır. Tutarın 200.000 Türk Lirasını aşması hâlinde ilan, Türkiye
genelinde yayın yapan günlük gazetelerden birinde ayrıca yapılır.
(2)
İlanen tebliğ edilen evraklar ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığının resmî internet
sitesinde duyurulur.
(3)
Maliye Bakanlığı, maddede yer alan tutarları beş katına kadar artırmaya veya
tekrar kanuni seviyesine kadar getirmeye, ilanın içeriğini, Gelir İdaresi Başkanlığının resmî internet
sitesinde yapılacak duyurunun zamanını, şeklini ve bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
İlanın neticeleri
MADDE 68- (1) İlan
tarihinden itibaren;
a)
On beş gün içerisinde tebliği çıkaran idareye bizzat veya vekili vasıtasıyla
başvurulması halinde başvuru tarihinde,
b)
Başvuru yapılmaması hâlinde on beşinci günde
tebliğ
yapılmış sayılır.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Elektronik
Ortamda Tebliğ Usulü
Elektronik ortamda tebliğ
MADDE 69- (1) Bu Kanun
hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere bu Kanunun 58 inci maddesinde
sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, Maliye Bakanlığınca oluşturulacak
tebliğe elverişli elektronik bir adrese, elektronik ortamda tebliğ yapılabilir.
(2)
Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi
izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
(3)
Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik
altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli
elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda
tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Tebliğlere
Ait Çeşitli Hükümler
Hatalı tebliğler
MADDE 70- (1) Tebliğ
olunan belgeler, esasa etkili olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki
kıymetlerini kaybetmez, yalnız vergilendirme ile ilgili belgelerde mükellefin
adı, soyadı veya unvanının, verginin türü veya tutarının, vergi mahkemesinde
dava açma süresinin hiç yazılmamış olması veya bu belgelerin görevli bir makam
tarafından düzenlenmemiş bulunması belgeyi hükümsüz kılar.
Diğer ücret elde edenlere tebliğ
MADDE 71- (1) Diğer ücret
elde eden hizmet erbabının vergileri, tarh zamanında bu mükelleflerin bağlı
oldukları vergi dairesine müracaatla ibraz edecekleri vergi karnelerine
yazılmak suretiyle tarh ve tebliğ olunur.
(2)
Vergi karneye yazıldığı tarihte tebliğ edilmiş sayılır.
(3)
Yukarıdaki hükme riayet etmeyenlerin vergileri (bu Kanunun 204 üncü maddesine
giren mükellefler hariç) bu Kanunun genel hükümleri çerçevesinde tarh ve tebliğ
olunur.
Tebliğ yerine geçen muameleler
MADDE 72- (1) Verginin
tarh ve tahakkukunda tebliğ yerine geçen muameleler hakkındaki hükümler
saklıdır.
BEŞİNCİ
KISIM
Vergi
Alacağının Kalkması
BİRİNCİ
BÖLÜM
Ödeme
Verginin ödeneceği daire
MADDE 73- (1) Vergi
borcu, mükellefin bu bakımdan bağlı olduğu vergi dairesine ödenir.
(2)
Vergi borcu, ödemenin hangi vergi dairesi hesabına yapıldığı bildirilmek
şartıyla diğer vergi dairelerine de ödenebilir.
Ödeme zamanı
MADDE 74- (1) Vergi,
kanunlarında gösterilen süreler içinde ödenir. Ödeme süresinin son günü
verginin vadesi tarihidir.
(2)
Bu Kanunun 21 nci ve 23 üncü maddeleri ile 274 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının
uygulanması dolayısıyla sürenin uzaması hâlinde vade uzayan sürenin bittiği
gündür.
(3)
Beyannamenin posta veya elektronik ortamda gönderilmesi hâlinde, beyan edilen
vergi, tahakkuk işleminin bitmesi beklenmeksizin vadesinde ödenir.
(4)
Maliye Bakanlığı;
a)
Mükelleflere, vadenin bitmesini takip eden tarihten başlayarak on beş günü
geçmeyecek şekilde ödeme süresi vermeye,
b)
Mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki mükelleflerin, bu Kanun kapsamında
olup, ödeme süresi afet tarihinden sonraya rastlayan her türlü vergi, ceza ve
gecikme faizleri ile bu Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca
verecekleri beyannamelere istinaden tahakkuk ettirilen vergilerin ödeme
sürelerini, vadelerinin bitim tarihinden itibaren azami bir yıl süreyle
uzatmaya
yetkilidir. Bu
şekilde belli edilen günler, verginin vadesi yerine geçer.
(5)
Maliye Bakanlığı, dördüncü fıkranın (b) bendinde yer alan yetkisini bölge, il,
ilçe, mahal ve afetten zarar görenler ile afetten zarar görme derecesi veya
vergi türleri itibarıyla farklı süreler tespit etmek suretiyle de kullanabilir.
Özel ödeme zamanları
MADDE 75- (1) İhbarname
esasına göre tarh olunan vergiler (bu Kanunun 45 inci maddesinin üçüncü fıkrasına
göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerine re’sen tarh olunan vergiler
dahil) taksit zamanlarından önce tahakkuk etmişse taksit süreleri içinde,
taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse geçmiş
taksitler, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.
(2)
Memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını gerektiren haller
dolayısıyla beyan üzerine tarh olunan vergiler, beyanname verme süreleri içinde
ödenir. Mükellefin, vadeleri mezkûr süreden sonra gelen vergileri de aynı süre
içinde alınır.
(3)
Memleketi terk edenlerin, ölenlerin veya benzeri haller dolayısıyla
mükellefiyetleri kalkanların ihbarname esasına göre tarh olunan vergileri
tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.
(4)
İkinci ve üçüncü fıkralarda yazılı ödeme süreleri, 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun gereğince teminat
gösterildiği takdirde, vergi kanunu ile belli taksit zamanına kadar ve taksit
zamanı geçmiş ise üç ay uzatılır.
(5)
Vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tahsili duran
veya durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi
kararına göre hesaplanan vergiye ait bildirimin tebliği tarihinden itibaren bir
ay içinde ödenir.
Gecikme faizi ve iadelerde faiz
MADDE 76- (1) İhbarname
esasına göre tarh olunan vergilere (bu Kanunun 45 inci maddesinin üçüncü fıkrasına
göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerine re’sen tarh olunan vergiler
dahil), bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde gecikme faizi uygulanır.
(2)
Gecikme faizi 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında
uygulanır. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri dikkate alınmaz.
(3)
Gecikme faizi bu Kanunun 75 inci maddesinde belirtilen sürelerde ödenir.
(4)
Gecikme faizi;
a)
Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, tarhiyatın ilgili bulunduğu
döneme ilişkin olarak kendi vergi kanunlarında yer alan vade tarihinden son
yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar,
b)
Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, tarhiyatın ilgili
bulunduğu döneme ilişkin olarak kendi vergi kanunlarında yer alan vade
tarihinden, yargı kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar,
c)
Uzlaşılan vergi tutarına, tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin olarak
kendi vergi kanunlarında yer alan vade tarihinden, uzlaşma tutanağının
imzalandığı tarihe kadar
geçen süre için uygulanır.
(5)
Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından
istenildiği takdirde davanın devamı sırasında ya da tarhiyata ilişkin
ihbarnamenin tebliği üzerine kısmen veya tamamen ödenebilir.
(6)
Yargı kararına göre mükellefe iade edilip yine yargı kararı uyarınca
mükelleften tahsili gereken vergilere, iade tarihinden yargı kararının vergi
dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için bu maddede yer alan esaslar
dahilinde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi
hesaplanır.
(7)
Mükelleflere bu Kanunun 84 üncü maddesi hükümlerine göre red ve iade edilen
vergiler;
a)
Fazla veya yersiz olarak tahsil edilmiş ise fazla veya yersiz tahsilatın
mükelleften kaynaklanması hâlinde düzeltmeye dair müracaat tarihinden, diğer
hallerde verginin tahsili tarihinden, düzeltme fişinin mükellefe tebliğ
edildiği tarihe kadar,
b)
Vergi kanunları uyarınca iadesi gerekiyor ise; ilgili mevzuatı gereğince
mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı
tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi hâlinde, bu tutarlara üç aylık
sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe
kadar
geçen
süre için, aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında
hesaplanan faiz ile birlikte geri verilir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Zamanaşımı
ve Terkin
Zamanaşımının mahiyeti
MADDE 77- (1)
Zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır.
(2)
Zamanaşımı, mükellefin bu konuda bir başvurusu olup olmadığına bakılmaksızın
hüküm ifade eder.
Zamanaşımı süreleri
MADDE 78- (1) Vergi
alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl
içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
(2)
Matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur.
Duran zamanaşımı komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden
itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre bir yıldan
fazla olamaz. Ancak, bu Kanunun 50 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kurulan
takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurmaz.
(3)
Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen
alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet
şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren
başlar.
(4)
Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın
hükmünden tarh zamanaşımı süresi sona erdikten sonra faydalanıldığı takdirde
aynı belgeye ait vergi alacağı yeniden doğar.
Afet nedeniyle verginin terkini
MADDE 79- (1) Yangın,
yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, zararlı hayvan ve
haşarat istilası ve bunlara benzer afetler yüzünden varlıklarında zarar meydana
gelen mükelleflerin vergi borçları, zarar derecesiyle mütenasip olmak kaydıyla,
bu maddede belirtilen şartlar çerçevesinde terkin olunur.
(2)
Bu madde uygulamasında;
a)
Varlık, her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ile hak ve alacaklardan ispat ve
tevsik edilen borçların düşülmesinden sonra kalan değeri (Borçlar, sigorta
tazminatları ve afet nedeniyle alınan yardımlar gibi değerler düşülmek
suretiyle bulunur),
b)
Vergi borcu, afet tarihinden önceki dönemlere ait gelir veya kurumlar
vergileri, geçici vergiler, gelir (stopaj) vergisi, kurumlar (stopaj) vergisi,
katma değer vergisi, bu vergilere ilişkin beyannamelerin damga vergisi, motorlu
taşıtlar vergisi, emlak vergisi, veraset ve intikal vergisi, bu vergilere bağlı
vergi cezaları ile gecikme faizi ve gecikme zammını,
c)
Varlığın değeri, bu Kanunun Üçüncü Kitabının iktisadi işletmelere dahil kıymetleri
değerleme hükümlerine göre belirlenmiş değerini,
ç)
Zarar derecesi, varlığın afet öncesi değerinden afet sonrası değerinin
çıkarılması sonucunda bulunan değerin afet öncesi değere bölünmesiyle bulunan
oranı
ifade
eder.
(3)
Terkin yetkisi Maliye Bakanlığına ait olup Bakanlık bu yetkisini mahalline
devredebilir. Şu kadar ki emlak vergisine ilişkin terkin taleplerini
değerlendirmeye ve terkine izin vermeye alacaklı belediye yetkilidir.
(4)
Bu madde hükmünden yararlanmak isteyen mükelleflerin afetin meydana geldiği
tarihi takip eden takvim yılının sonuna kadar başvuruda bulunması şarttır.
(5)
Gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların bu madde hükmünden
yararlanabilmeleri için afet nedeniyle meydana gelen zarar derecesinin yüzde
otuz beş ve üzerinde olması şartıyla vergi borçlarının zarar derecesi ile
mütenasip kısmı terkin olunur. Şu kadar ki kurumlar vergisi mükellefleriyle
ticari, zirai ve mesleki faaliyetleri nedeniyle gelir vergisi mükellefi
olanların iktisadi işletmeye dahil olmayan varlıkları zarar derecesinin
tespitinde dikkate alınmaz.
(6)
Afetin emlak vergisi ve motorlu taşıtlar vergisine konu mallara zarar vermesi
hâlinde bu vergi türleri ile ilgili vergi borçlarının terkini için bu malların
afetten zarar derecesinin yüzde otuz beş ve üzerinde olması şarttır. Bu
malların beşinci fıkra kapsamında değerlendirilen varlıklardan olması hâlinde
işletmenin diğer vergi borçlarının terkininde anılan fıkrada belirtilen şartlar
aranılır.
(7)
Altıncı fıkra hükmü, veraset ve intikal vergisinde intikal eden malda meydana
gelen zarar derecesi dikkate alınarak uygulanır.
(8)
Mahsullerde afet nedeniyle meydana gelen zarar derecesinin yüzde otuz beş ve
üzerinde olması hâlinde, afete maruz arazi için zararın meydana geldiği yıl ile
mahsulün hasat ve devşirme zamanına ilişkin yıla ait tahakkuk ettirilen emlak
vergisi, zararla mütenasip olmak üzere terkin olunur.
(9)
Bu madde kapsamında terkin edilen vergi borçları gelir ve kurumlar vergisi
uygulamasında gider, zarar ve indirim olarak dikkate alınmaz.
(10)
Madde kapsamında terkin edilecek vergi borçlarına karşılık afetten önce tahsil
edilmiş tutarlar red ve iade edilmez.
(11)
Zarar derecesi, bu madde hükümlerine göre belirlenen esaslar çerçevesinde
mükelleflerin beyanı üzerine vergi dairesi müdürünün veya yetkili kılacağı
memurun da katıldığı il veya ilçe idare kurulu tarafından tespit edilir. Maliye
Bakanlığı, zarar derecesinin tespitini, il veya ilçe idare kurulları yerine
vergi incelemesine yetkili olanlara yaptırtmaya da yetkilidir.
(12)
Mükelleflerin afetin vukuuna kasten sebep olduğunun veya zarar derecesinin
tespitine esas teşkil eden beyanının gerçeğe aykırılığının tespit edilmesi
hâlinde, terkin edilmemesi gerekirken terkin edilmiş bulunan vergi borcu,
başkaca bir işleme gerek kalmaksızın terkin tarihinden önceki vade tarihleri
esas alınarak tahakkuk ettirilir. Bu takdirde zamanaşımı süreleri dikkate
alınmaz.
(13)
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca
belirlenir.
Tahakkuktan vazgeçme
MADDE 80- (1) İhbarname
esasına göre tarh olunan vergi ve bunlara ilişkin kesilen cezaların toplam
tutarının 25 Türk Lirasını aşmaması ve tahakkukları için yapılacak giderlerin
bu tutardan fazla olacağının tespit edilmesi hâlinde, Maliye Bakanlığınca
belirlenecek usul ve esaslar dahilinde tahakkuklarından vazgeçilebilir.
Ödeme şartı ile tahakkuktan vazgeçme
MADDE 81- (1) İhbarname
esasına göre tarh olunan vergi ve bunlara ilişkin kesilen cezaların;
a)
Dava açma süresi içerisinde yazılı başvuruda bulunmak,
b)
Dava açmamak,
c)
Yazılı başvuruda bulunmadan önce davadan vazgeçmek,
ç)
Tarh edilen verginin en az %90’ı ile kesilen cezanın %30’unu dava açma süresini
takip eden bir ay içerisinde ödemek
şartıyla
tarh edilen vergi ile kesilen cezanın kalan tutarının tahakkukundan vazgeçilir.
(2)
Bir vergi aslına bağlı olunmaksızın kesilen cezalar hakkında da birinci fıkra
hükmü uygulanır.
(3)
Bu madde hükmünden yararlananlar, bu Kanunun ceza indirimi ve uzlaşma hükümlerinden
yararlanamaz.
(4)
Bu Kanunun 282 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan fiilleri işleyenler bu
madde hükümlerinden yararlanamaz.
(5)
Bu maddede belirtilen şartlara uyulmaması hâlinde, tahakkukundan vazgeçilen
vergi ve cezalar gecikme faizi ile birlikte dava açma süresinin son günü tarihi
itibarıyla tahakkuk ettirilir.
(6)
Bu madde hükümlerine göre ödenen vergi ve cezanın iadesi yapılmaz.
(7)
Bakanlar Kurulu, birinci fıkrada yazılı %90 oranını %60’a kadar, %30 oranını
%10’a kadar indirmeye ve tekrar kanuni oranına çıkartmaya yetkilidir.
(8)
Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Vergi
Hatalarını Düzeltme
Vergi hatası
MADDE 82- (1) Vergi
hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar
yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.
Hesap hataları
MADDE 83- (1) Hesap
hataları şunlardır.
a)
Matrah hataları: Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname
ve kararlarda matraha ait rakamların, istisna veya indirimlerin eksik veya
fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır.
b)
Vergi tutarında hatalar: Vergi oran ve tarifelerinin yanlış uygulanması,
mahsupların, indirimlerin yapılmamış veya yanlış yapılmış olması, (a) bendinde
yazılı belgelerde verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş
olmasıdır.
c)
Verginin mükerrer olması: Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir
vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi
istenmesi veya alınmasıdır.
Vergilendirme hataları
MADDE 84- (1)
Vergilendirme hataları şunlardır.
a)
Mükellefin şahsında hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden
istenmesi veya alınmasıdır.
b)
Mükellefiyette hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf
bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır.
c)
Mevzuda hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna
bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi
istenmesi veya alınmasıdır.
ç)
Vergilendirme veya muafiyet döneminde hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu
vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibarıyla eksik veya
fazla hesaplanmış olmasıdır.
Hataların meydana çıkarılması
MADDE 85- (1) Vergi
hataları aşağıdaki yollarla meydana çıkarılabilir.
a)
İlgili memurun hatayı bulması veya görmesi ile,
b)
Üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesi ile,
c)
Hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılması ile,
ç)
Hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıkarılması ile,
d)
Mükellefin başvurusu ile.
Düzeltme yetkisi ve reddiyat
MADDE 86- (1) Vergi
hatalarının düzeltilmesine, ilgili vergi dairesi müdürü ile bu Kanunun 7 nci
maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz olarak faaliyete
geçen vergi dairesi başkanlıklarında vergi dairesi başkanı karar verir. Vergi
dairesi başkanı bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya müdürlere
devredebilir.
(2)
Hatalar düzeltme fişine dayanılarak düzeltilir. Hatanın mükellef aleyhine
yapılmış olması hâlinde, fazla vergi aynı fişe dayanılarak terkin ve tahsil
olunmuş ise mükellefe reddolunur. Düzeltme fişinin bir örneği, reddedilecek
tutarla başvuracağı birim ve başvuru süresi belirtilmek suretiyle mükellefe
tebliğ edilir. Mükellef tebliğ tarihinden başlayarak bir yıl içinde parasını
geri almak üzere başvurmadığı takdirde hakkı sakıt olur.
(3)
Nakden veya mahsuben tahsil edilen ancak fazla veya yersiz olarak tahsil
edildiği anlaşılan vergilerde ve kanunları gereğince mükelleflere yapılacak
iade ve mahsup işlemlerinde, düzeltmeye dayanak teşkil edecek belgeler ile bu
işlemlere ait usul ve esaslar Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenir.
Re’sen düzeltme
MADDE 87- (1) İdarece
tereddüt edilmeyen açık ve mutlak vergi hataları re’sen düzeltilir.
(2)
Kendi aleyhlerine düzeltme yapılan kimselerin düzeltmeye karşı vergi
mahkemesinde dava açma hakları saklıdır.
Düzeltme talebi ve incelenmesi
MADDE 88- (1)
Mükellefler, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden
yazı ile isteyebilir. Bunların kayıtlı posta ile gönderilmesi mümkündür.
(2)
Düzeltme mercii talebi yerinde gördüğü takdirde, düzeltme işlemleri yapılır, yerinde
görmediği takdirde bu durum düzeltmeyi isteyene yazı ile tebliğ edilir.
Şikâyet yolu ile müracaat
MADDE 89- (1) Vergi
mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanlar
şikâyet yolu ile Gelir İdaresi Başkanlığına müracaat edebilir.
(2)
Bu madde gereğince il özel idare vergileri hakkında valiliğe ve belediye
vergileri hakkında belediye başkanlığına müracaat edilir.
Düzeltmenin kapsamı
MADDE 90- (1) Vergi
mahkemesi, bölge idare mahkemesi ve Danıştay’dan geçmiş olan muamelelerde vergi
hataları bulunduğu takdirde, bu hatalar, yargı kararları kesinleşmiş olsa bile,
önceki maddelerde yazılı usul çerçevesinde düzeltilebilir. Şu kadar ki
düzeltmenin yapılabilmesi için hatalar hakkında anılan yargı mercileri
tarafından bir karar verilmemiş olması şarttır.
Düzeltme zamanaşımı
MADDE 91- (1) Bu Kanunun
78 inci maddesinde yazılı zamanaşımı süresi sona erdikten sonra meydana
çıkarılan vergi hataları düzeltilemez. Şu kadar ki düzeltme zamanaşımı süresi,
a)
Zamanaşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde hatanın
yapıldığı,
b)
İlan yolu ile tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın
tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği,
c)
İhbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen vergilerde 6183 sayılı
Kanuna göre haczin yapıldığı
tarihten
başlayarak bir yıldan aşağı olamaz.
ALTINCI
KISIM
Yoklama
ve İnceleme
BİRİNCİ
BÖLÜM
Yoklama
Maksat
MADDE 92- (1) Yoklamadan
maksat, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve
mevzuları araştırmak ve tespit etmektir.
(2)
Yoklamaya yetkili memurlar, ayrıca vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili
olarak,
a)
Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenmiş usuller dahilinde özel yetki verilmiş
olmak kaydıyla günlük hasılatı tespit etmek,
b)
Ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde olanların bu mecburiyete uyup
uymadıklarını, bu cihazları belli edilmiş esaslara göre kullanıp
kullanmadıklarını ve günlük hasılatı tespit etmek,
c)
Günü gününe kayıt yapılması zorunlu defterlerin iş yerlerinde bulundurulup
bulundurulmadığını, tasdikli olup olmadığını, usulüne göre kayıt yapılıp
yapılmadığını tespit etmek,
ç)
Vergi kanunları uyarınca düzenlenmesi gereken belgelerin usulüne göre
düzenlenip düzenlenmediği ile kullanılıp kullanılmadığını, faturasız mal
bulunup bulunmadığını tespit etmek,
d)
Levha alma, kullanma, bulundurma veya ibraz mecburiyetine uyulup uyulmadığını
tespit etmek,
e)
Kanuni defter ve belgeler dışında kalan ve vergi kaybının bulunduğuna emare
teşkil eden defter, belge ve delillerin tespit edilmesi hâlinde bunları almak,
f)
Nakil vasıtalarını, Maliye Bakanlığının belirleyeceği özel işaretle durdurmak
ve taşıtta bulundurulması icap eden, yolcu listesi, fatura, sevk irsaliyesi,
yolcu bileti veya taşıma irsaliyelerinin muhtevası ile taşınan yolcu ve
malların miktar ve mahiyetlerini ölçmek, tartmak, saymak suretiyle tespit
etmek,
g)
Taşıma irsaliyesi, sevk irsaliyesi veya faturanın taşıtta bulunmaması hâlinde,
bu belgelerin ibrazına kadar nakil vasıtalarını trafikten alıkoymak, taşınan
malın sahibi belli değilse tespitine kadar malı bekletmek ve muhafaza altına
almak (Beklemeye ve muhafazaya alınan malların bozulmaya ve çürümeye maruz
mallar olması hâlinde derhal, diğer mallar ise üç ay sonra Gelir İdaresi
Başkanlığının belli edeceği esaslar dahilinde tasfiye olunur)
yetkisini
haizdir.
(3)
Gelir İdaresi Başkanlığı, ikinci fıkrada sayılan yetkilerin hangilerinin ne
şekilde ve hangi hallerde kullanılacağını belirlemeye, yoklamaya yetkili
olanların bu husustaki görev ve yetkilerini sınırlandırmaya yetkilidir.
(4)
Yoklama ve denetimde görevli memurların görevlerini ifa sırasında,
güvenliklerinin sağlanmasına ilişkin esaslar Maliye Bakanlığı ile İçişleri
Bakanlığı tarafından belirlenir.
Yoklamaya yetkililer
MADDE 93- (1) Yoklama,
yetkili makamlar tarafından yoklama işiyle görevlendirilenler ile vergi
incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılır.
(2)
Gelir İdaresi Başkanlığı, görevlendirmeye ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
Kimlik belgesi ibraz mecburiyeti
MADDE 94- (1) Yoklama
yapanlar, yoklamaya yetkili olduklarını gösteren resmî belgeyi kendilerinden
sorulmasa bile, nezdinde yoklama yapılan kimseye gösterir.
(2)
Toplu yoklamalarda yoklamayı yapanlardan birinin yetki belgesini ibraz etmesi
yeterlidir.
Yoklama zamanı
MADDE 95- (1) Yoklama
her zaman yapılabilir.
(2)
Yoklamanın ne zaman yapılacağı ilgiliye haber verilmez.
Yoklama fişi
MADDE 96- (1) Yoklama sonuçları
tutanak mahiyetinde olan ve elektronik ortamda düzenlenen “Yoklama Fişi” ile
kayıt altına alınır.
(2)
Yoklama fişi, nezdinde yoklama yapılan veya yetkili adamı tarafından elektronik
imza araçlarıyla imzalanarak veya yoklama fişini temsil eden ve yoklama fişi
içeriğinin değiştirilemeyeceğini güvence altına alan benzersiz bir kodun
üzerine yazıldığı, şekil ve içeriği Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenen bir
formun tarih yazılmak suretiyle imzalanmasıyla kayıt altına alınır.
(3)
Nezdinde yoklama yapılan veya yetkili adamı bulunmazsa veya imzadan imtina
ederlerse bu durum ikinci fıkrada belirtildiği şekilde kayıt altına alınır.
(4)
İkinci ve üçüncü fıkralara göre düzenlenen formun bir örneği ilgilisine
bırakılır ve elektronik ortamda düzenlenen yoklama fişi, nezdinde yoklama
yapılana yedi gün içinde gönderilir.
(5)
Yoklama fişinin elektronik ortamda düzenlenme imkanı bulunmaz ise yoklama fişi
mahallinde üç örnek olarak düzenlenir ve nezdinde yoklama yapılan veya yetkili
adamına imza ettirilir. Nezdinde yoklama yapılan veya yetkili adamı bulunmaz
veya imzadan imtina ederlerse durum fişe yazılır. Yoklama fişlerinin birinci
örneği nezdinde yoklama yapılana veya yetkili adamına bırakılır. Bunlar
bulunmazsa ilgilisine yedi gün içinde gönderilir.
(6)
Vergi karnesi alanlar hakkında yapılan yoklamalar ayrıca bu karneye işaret
olunur.
(7)
Maliye Bakanlığı, bu Kanuna göre yapılacak yoklama faaliyetlerinde kullanılacak
belgeler ile bu belgelerin içeriğini belirlemeye, elektronik ortamda
oluşturmaya ve kayıt altına almaya, bunların şifre, elektronik imza araçları ve
diğer güvenlik araçları da dâhil olmak üzere imzalanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye, internet de dâhil olmak üzere her türlü elektronik bilgi
iletişim araç ve ortamında ilgili kişilere gönderilmesine ve elektronik ortamda
yürütülecek yoklama faaliyetlerine ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
Toplu yoklama
MADDE 97- (1) Vergi
uygulamalarının gerektirdiği hallerde tek bir fiş yerine yoklama cetvellerinin
kullanılması ve neticelerin toplu olarak bu cetvellerde gösterilmesi mümkündür.
(2)
Yoklama cetvellerinin kullanılacağı halleri Gelir İdaresi Başkanlığı belirler.
(3)
Yoklama cetveli kullanılan hallerde ihtilaflı olaylar yoklama fişi mahiyetinde
ayrı bir tutanakla tespit olunur.
İKİNCİ
BÖLÜM
Vergi
İncelemeleri
Maksat
MADDE 98- (1) Vergi
incelemesinden maksat; ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit
etmek ve sağlamaktır.
(2)
İncelemeye yetkili olanlar tarafından gerekli görüldüğü takdirde inceleme,
işletmeye dâhil iktisadi kıymetlerin fiilî envanterinin yapılmasını ve
beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların incelenmesini de kapsayabilir.
İncelemeye yetkili olanlarca, görevlerini yerine getirirken özel veya teknik
bilgiye ihtiyaç duyulan hallerde bilirkişiye başvurulabilir. Maliye Bakanlığı
bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
İncelemeye yetkililer
MADDE 99- (1) Vergi
müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük mal memuru ve vergi
dairesi müdürleri, Gelir İdaresi Başkanlığının taşra teşkilatında müdür ve üstü
yönetici kadrolarında görev yapan diğer kişiler vergi incelemesi yetkisini
haizdir.
Hüviyet ibrazı
MADDE 100- (1) Vergi
incelemesi yapanlar yanlarında memuriyet sıfatlarını ve inceleme yetkisini
gösteren fotoğraflı resmî bir belge bulundurur ve gittikleri yerde işe
başlamadan önce bu belgeyi ilgililere gösterir.
İncelemeye tabi olanlar
MADDE 101- (1) Bu Kanuna
veya diğer kanunlara göre defter ve hesap tutmak, evrak ve belgeleri muhafaza
ve ibraz etmek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler vergi incelemelerine
tabidirler.
İnceleme zamanı
MADDE 102- (1) Vergi
incelemesinin ne zaman yapılacağının önceden haber verilmesi mecburi değildir.
(2)
İnceleme, neticesi alınmamış vergilendirme dönemi de dâhil olmak üzere, tarh
zamanaşımı süresi sonuna kadar her zaman yapılabilir.
(3)
Önceden inceleme yapılmış veya matrahın re’sen takdir edilmiş olması yeniden
inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir.
İncelemenin yapılacağı yer
MADDE 103- (1) Vergi
incelemeleri, incelemeye tabi olanın iş yerinde veya dairede yapılır.
(2)
İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle
incelemenin iş yerinde yapılması imkansız olur ise inceleme her hal ve takdirde
dairede yapılır.
(3)
İncelemenin dairede yapılması hâlinde incelemeye tabi olanın gerekli defter ve
belgelerini daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak istenir. Belli edilen
süre içerisinde istenilen defter veya belgeleri mazeretsiz olarak
getirmeyenler, bunları ibraz etmemiş sayılır. Haklı bir mazeret gösterenlere,
defter ve belgelerini daireye getirmesi için tekrar uygun bir süre verilir.
İncelemede uyulacak esaslar
MADDE 104- (1) Vergi
incelemesi yapanlar;
a)
İncelemeye tabi olana, bunun mevzuunu işe başlamadan önce açık olarak izah
ederler.
b)
Vergi incelemesine başlanıldığı hususunu bir tutanağa bağlayarak bir örneğini
nezdinde vergi incelemesi yapılana verirler. Ayrıca, tutanağın bir örneğini
bağlı olduğu birime, diğer örneğini de ilgili vergi dairesine gönderirler.
c)
Nezdinde inceleme yapılanın muvafakatı olmadıkça iş yerinde resmî çalışma
saatleri dışında inceleme yapamazlar veya buna devam edemezler (Tutanak
düzenlenmesi ve inceleme ile ilgili emniyet tedbirlerinin alınması bu hükmün
dışındadır. Ancak bu gibi tedbirler, incelemelerin yapıldığı yerdeki faaliyeti
aksatmayacak şekilde yapılır).
ç)
İncelemenin bitiminde, bunun yapıldığını gösteren bir belgeyi nezdinde inceleme
yapılana verirler.
d)
Vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve
sirkülere aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler. Ancak, bu
düzenlemelerin vergi kanunlarına aykırı olduğu kanaatine varırlarsa bu hususu
bağlı oldukları birimler aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığına
düzenleyecekleri bir rapor ile bildirirler.
e)
İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması hâlinde en
fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması hâlinde ise en fazla altı ay içinde
incelemeleri bitirmeleri esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi
hâlinde ek süre talep edilebilir. Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların
bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilir ve altı ayı geçmemek üzere ek
süre verilebilir. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı
olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe nedenleri yazılı olarak nezdinde
inceleme yapılana bildirilir.
(2)
Ek süreler dahil, inceleme süreleri inceleme konusu ile ilgili olarak
yurtdışından bilgi istenilmesi halinde durur. Duran bu süre, yurt dışından
bilgi gelmesinden itibaren yeniden işlemeye başlar. Ancak tarh zamanaşımı
süresi bu durumdan etkilenmez.
(3)
Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birimler, vergi
incelemesinin öngörülen süreler içinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri
alırlar.
(4)
Vergi müfettişleri ile vergi müfettiş yardımcıları tarafından düzenlenen vergi
inceleme raporları, işleme konulmak üzere ilgili vergi dairesine tevdi
edilmeden önce, meslekte sekiz yılını tamamlamış en az üç vergi müfettişinden
oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları tarafından vergi kanunları ile
bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve
özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirilir. İncelemeyi yapanla komisyon
arasında uyuşmazlık oluşması hâlinde uyuşmazlığa konu vergi inceleme raporları
üst değerlendirme mercii olarak, Maliye Bakanlığınca belirlenen tutarları aşan
tarhiyat önerisi içeren vergi inceleme raporları ise doğrudan, Vergi Denetim
Kurulu Başkanlığı bünyesinde bir Başkan Yardımcısının başkanlığında Başkan tarafından
belirlenen meslekte on yılını doldurmuş dört vergi müfettişinden oluşan beş
kişilik merkezi rapor değerlendirme komisyonu tarafından vergi kanunları ile
bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve
özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirilir. İncelemeyi yapanlar, bu komisyon
tarafından yapılacak değerlendirmeye uygun olarak düzenleyecekleri vergi
inceleme raporlarını işleme konulmak üzere bağlı oldukları birime tevdi
ederler. Bu Kanunun 50 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kurulan takdir
komisyonları tarafından tahmin ve takdir olunan matrahlara karşı bu Kanunun 82
nci, 83 üncü ve 84 üncü maddeleri çerçevesinde ilgili rapor değerlendirme
komisyonlarınca itiraz edilebilir. İtiraz üzerine kanun hükmüne açık aykırılık teşkil
eden hususların takdir komisyonu tarafından düzeltilmesi mecburidir.
(5)
Vergi müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcıları dışındaki vergi incelemesi
yapmaya yetkili kılınan diğer memurlar tarafından düzenlenen vergi inceleme
raporları, Gelir İdaresi Başkanlığı merkez ve taşra birimlerinde oluşturulacak
rapor değerlendirme komisyonları tarafından değerlendirilir.
(6)
Merkezi rapor değerlendirme komisyonu ile diğer rapor değerlendirme
komisyonları yaptıkları değerlendirme sırasında, verilmiş bir özelgenin bu
Kanunun 292 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında olduğu kanaatine
varmaları hâlinde, söz konusu özelge, merkezi rapor değerlendirme komisyonundan
üç üye ile bu Kanunun 310 uncu maddesine göre oluşturulan komisyondan iki
üyenin katılımıyla oluşturulacak beş kişilik bir komisyon tarafından
değerlendirilir. Bu komisyonca verilen kararlar, ilgili rapor değerlendirme
komisyonu ile incelemeye yetkili olanı bağlar.
(7)
Bu maddede belirlenen esaslar çerçevesinde, vergi incelemelerinde uyulacak
diğer usul ve esaslar, rapor değerlendirme komisyonlarının teşekkülü ile
çalışma usul ve esasları ve merkezi rapor değerlendirme komisyonu tarafından
doğrudan değerlendirmeye tabi tutulacak vergi inceleme raporlarının tutarları,
Maliye Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
İnceleme tutanakları
MADDE 105- (1) İnceleme
esnasında gerek görülen hallerde, vergilendirme ile ilgili olaylar ve hesap
durumları ayrıca tutanaklar ile tespit ve tevsik olunabilir. İlgililerin
inceleme tutanağındaki tespitlere ilişkin itiraz ve görüşleri varsa bunlar da
tutanağa geçirilir. Bu suretle düzenlenen tutanakların birer örneğinin
mükellefe veya nezdinde inceleme yapılan kimseye bırakılması mecburidir.
(2)
İlgililer tutanakları imzalamaktan imtina ettikleri takdirde tutanakta bahis
konusu edilen olaylar ve hesap durumlarını içeren defter veya belgeler,
nezdinde inceleme yapılandan rızasına bakılmaksızın alınır ve inceleme
neticesinde tarh edilen vergiler ve kesilen cezalar kesinleşinceye kadar geri
verilmez. İlgililer her zaman bu tutanakları imzalayarak defter ve belgeleri
geri alabilirler. Ancak bu defter ve belgelerin suç delili olmaması şarttır. Bu
Kanunun 111 inci maddesi hükmü, bu fıkra uyarınca alınan defter ve belgeler
hakkında da uygulanır.
(3)
Bu Kanunun 112 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkra hükümleri ikinci fıkra uyarınca
defter ve belgeleri alınan mükellefler hakkında da caridir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
İhbar
ve İhbar İkramiyesi
İkramiye talebiyle ihbar
MADDE 106- (1) Beyana
dayanan vergilerde vergi ziyaına neden olan fiilleri işleyen mükelleflerle
bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili
makamlara bildiren muhbire bu Bölümde yazılı esaslar çerçevesinde ihbar ikramiyesi
ödenir.
İhbarın şekli ve ikramiyeye hak kazanılması
MADDE 107- (1) İhbar
ikramiyesi talepli dilekçeler, 1/11/1984 tarihli ve 3071 sayılı Dilekçe
Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun
olmalıdır.
(2) Söz konusu dilekçeler,
yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde herhangi bir vergi incelemesine
başlandığı veya olayın takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel
verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olmalıdır.
(3)
Sözlü ihbarların bir tutanağa bağlanması ve bu tutanakta birinci fıkradaki
hususların yer alması zorunludur.
(4)
Muhbirin kimlik bilgileri, kendi izni olmadıkça veya ihbarın niteliği suç
oluşturmadıkça açıklanamaz. Bu Kanunun 110 uncu maddesinin dördüncü fıkra hükmü
saklıdır.
(5)
Muhbirin, hakkında ihbarda bulunduğu kişi veya kuruluşun ortağı, yöneticisi
veya çalışanı olması, kendisine ihbar ikramiyesi ödenmesini engellemez.
(6)
3568 sayılı Kanun kapsamında görev yapan meslek mensupları ile bunların
çalışanlarına hiçbir şekilde ihbar ikramiyesi ödenmez.
(7)
Kamuya açık kaynaklardan edinilen bilgiler kullanılarak yapılan ihbarlar, ihbar
ikramiyesine konu teşkil etmez.
(8)
İhbar ikramiyesine hak kazanılabilmesi için ihbarda yer alan hususlarla ilgili
olarak vergi incelemesi yapılması ve ihbar ikramiyesi ödenmesi için
düzenlenecek raporda ihbara konu olayla, vergi ziyaı arasında illiyet bağının
ortaya konulması şarttır.
(9)
Aynı ihbar dilekçesinde birden fazla muhbir varsa ikramiye, vergi incelemesine
yetkili olanlarca ihbar ikramiyesi ödenmesine ilişkin düzenlenecek raporda
belirlenen katkıları oranında paylaştırılır. Aynı konuda birden fazla kişi
tarafından dilekçe verilmiş ise ikramiye ilk muhbire ödenir. İlk muhbirin
tespitinde ihbar dilekçesinin Maliye Bakanlığının kayıtlarına girdiği tarih
esas alınır.
(10)
Bu Kanunun 9 uncu maddesinde sayılanlar ile görevleri nedeniyle öğrendikleri
hususları ihbar eden kamu görevlilerine, görevlerinden ayrılmış olsalar dahi
ihbar ikramiyesi ödenmez.
(11)
Dokuzuncu fıkra hükmü, söz konusu fıkrada yazılı olanların nişanlılarına ve
boşanmış olsalar bile eşlerine, kan veya kayın altsoy-üstsoyuna, evlatlığına
veya kendisini evlat edinene yahut kan hısımlığında üçüncü (bu derece dâhil),
kayın hısımlığında, bu hısımlığı meydana getiren evlenme ortadan kalkmış olsa
bile, üçüncü (bu derece dâhil) dereceye kadar olan yansoy hısımlarına da şamildir.
(12)
İhbar ikramiyesi, ihbar edilen mükellefler nezdinde incelemeye yetkili
olanlarca düzenlenen raporun, rapor değerlendirme komisyonuna tevdi edildiği
tarihe kadar talep edilmelidir.
İhbar ikramiyesinin tutarı
MADDE 108- (1) İhbarın
konusunu oluşturan vergi ziyaının, bu Kanunun 107 nci maddesindeki esaslara
göre tespit edilmesi durumunda, ziyaa uğratılan verginin kesinleşmesini
müteakiben sadece kesinleşen vergi tutarının %10’u oranında ihbar ikramiyesi
hesaplanır.
(2)
Ziyaa uğratılan verginin kesinleşmesi ile ikramiyenin ödenmesi arasında geçen
süre için herhangi bir faiz hesaplanmaz ve ödenmez.
(3)
Hesaplanan ikramiye tutarının üçte biri verginin kesinleşmesinden, kalan
ikramiye tutarı ise verginin tahsilinden sonra, tahsil edildiği oranda ödenir.
(4)
Birinci fıkraya göre hesaplanan ikramiye tutarının, bu Kanunun 186 ncı
maddesinde yer alan tutarın üç katını aşmaması halinde ihbar ikramiyesi
ödenmez.
Yetki
MADDE 109- (1) Maliye
Bakanlığı, ihbarların değerlendirilmesinin ne şekilde yapılacağını, hangi
vergiler için ikramiye ödeneceğini, ikramiye ödenmesine ilişkin düzenlenecek
raporların içeriği ve şekli ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Arama
Arama yapılabilecek haller
MADDE 110- (1) İhbar veya
yapılan incelemeler dolayısıyla bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet eden
emareler bulunursa, bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer kişiler
nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir.
(2)
Aramanın yapılabilmesi için,
a)
Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların buna gerek görmesi ve gerekçeli bir
yazı ile arama kararı vermeye yetkili sulh ceza hakiminden bunu istemesi,
b)
Sulh ceza hakiminin istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermesi
şarttır.
(3)
İrtibatları sebebiyle muhtelif şahıslar nezdinde ve mahallerde yapılmasına
gerek görülen aramalardan birine karar vermeye yetkili olan sulh ceza hakimi
bunlardan diğer sulh ceza hakimlerinin yetkisine dâhil bulunanlar hakkında da
karar vermeye yetkilidir.
(4)
İhbar üzerine yapılan aramada ihbar sabit olmazsa nezdinde arama yapılan kimse
muhbirin adının bildirilmesini isteyebilir, bu takdirde, idare muhbirin ismini
bildirmeye mecburdur.
Aramada bulunan defter ve belgeler
MADDE 111- (1) Aramada
bulunan ve incelenmesine gerek görülen defter ve belgeler ayrıntılı olarak bir
tutanakla tespit edilir.
(2)
Belgelerin dosya ve dosya içinde sayı itibarıyla tespit olunması ayrıntılı
tespit demektir.
(3)
Arama yapıldığı sırada zaman yetersizliği ve diğer sebeplerle bu tutanağın
düzenlenmesi mümkün olmazsa, bulunan ve incelenmesine gerek görülen defter ve
belgeler, mükellef nezdinde emin bir yere konur veya kaplar içinde daireye
nakledilir. Bu defter ve belgelerin konulduğu yerlerin veya kapların aramayı
yapan tarafından mühürlenmesi ve mümkün olan durumda mükellefin mührünün de
bulunması şarttır. Daha sonra, mükellefin huzurunda kaplar ve yerler açılarak
ayrıntılı tutanaklar düzenlenir. Mühürleme ve mührün fekki halleri de birer
tutanakla tespit edilir ve ayrıntılı tutanağın bir örneği de defter ve
belgelerin sahibine veya adamına verilir.
(4)
Bu işler;
a)
Mükellefin, aramada hazır bulunmakta veya mühür koymaktan imtina etmesi
hallerinde aramada hazır bulunanlarla birlikte,
b)
Mükellefin, mührün fekki veya tutanağın düzenlenmesi sırasında hazır
bulunmaktan imtina etmesi hallerinde de aramayı yapan tarafından iki memurla
birlikte
tamamlanır.
(5)
Aramada bulunup mükellef nezdinde emin bir yere konulmuş veya kaplar içinde
daireye nakledilmiş olan ve incelemesine gerek görülen defter ve belgeler,
arama kararında açıkça yazılmamış olsa bile, inceleme yapanın çalıştığı yere
getirilebilir.
(6)
Bu madde hükümlerine göre alınan defter ve belgelerin iyi saklanması şarttır.
Bunların iyi saklanmamasından doğacak zararı idare tazmine mecburdur.
Aramalı incelemede usul
MADDE 112- (1) Arama
yapılan hallerde inceleme ivedilikle ve her işten önce yapılır. Aramalı
incelemede incelemeye başlama tarihi, arama neticesinde tutanağın düzenlendiği tarihtir.
(2)
İnceleme sırasında vergi ile ilgisi olmayan şahsi ve özel mektup ve diğer
belgeler, tutanak karşılığında sahiplerine geri verilir.
(3)
Mükellef, ilgili memurun huzurunda, bu defter ve belgeler üzerinde incelemeler
yapabilir ve bunlardan örnek ve kayıtlar çıkarabilir.
(4)
Defter ve belgelerin muhafaza altına alınmış olması, süresi gelen vergi
beyannamelerinin verilmesi ödevini kaldırmaz. Mükellef beyannamesini düzenlemek
için gerekli bilgileri defter ve belgelerinden üçüncü fıkra hükmü gereğince
çıkarabilir. Mükellefin bu konudaki yazılı isteği yetkililerce derhal yerine
getirilir.
(5)
Defter ve belgelerin muhafaza altına alındığı tarihten vergi beyannamesinin
verileceği tarihe kadar olan süre bir aydan az ise beyanname verme süresi
kendiliğinden bir ay uzar ve ek süre bu müddetin sonundan başlar. (Bu Kanunun
20 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleriyle 23 üncü madde
hükümleri saklıdır).
Aramalı incelemenin bitmesi
MADDE 113- (1) Arama
neticesinde alınan defter ve belgeler üzerindeki incelemeler en geç altı ay
içinde bitirilerek sahibine bir tutanakla geri verilir.
(2)
İncelemelerin haklı sebeplere dayanarak altı ay içinde bitirilmesine imkan
olmayan hallerde sulh ceza hakiminin vereceği karar üzerine bu süre
uzatılabilir.
(3)
Defter ve belgelerin incelenmesi sırasında kanuna aykırı görülen olaylar ve
hesap durumları tutanakla tespit olunur. Mükellef bu tutanakları imzadan imtina
ettiği takdirde, söz konusu olayları ve hesap durumlarını içeren defter veya
belgeler aramanın konusu ile ilgili vergi ve cezalar kesinleşinceye kadar
kendisine geri verilmez.
(4)
İlgililer tutanaklara diledikleri itiraz ve görüşleri kaydedebilir.
(5)
İlgililer bu tutanakları her zaman imzalayarak defter ve belgelerini geri
alabilir. Ancak, bu defter ve belgelerin suç delili olmaması şarttır.
Kayıtların yeniden işlenmesi
MADDE 114- (1) Arama
neticesinde bulunan defter ve belgelerin muhafaza altına alınması sebebiyle bu
Kanunun 174 üncü maddesi gereğince yapılamayan kayıtlar defterlerin geri
verilmesinden sonra idare ile mükellef arasında kararlaştırılan uygun bir süre
içinde tamamlanır. Bu süre bir aydan az olamaz.
(2)
Mükellef dilerse defterleri muhafaza altına alındığında işlemlerini yeniden tasdik
ettireceği defterlere kayıt, iadesi hâlinde iade edilen defterlere intikal
ettirebilir.
Genel hükümlerin uygulanması
MADDE 115- (1) Bu Bölümde
açıkça yazılı olmayan hallerde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun arama ile ilgili bulunan hükümleri uygulanır.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Bilgi
Toplama
Bilgi verme
MADDE 116- (1) Kamu kurum
ve kuruluşları, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan gerçek ve
tüzel kişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili
olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdur.
(2)
Bilgiler yazı veya sözle istenilir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere durum
yazı ile tekit ve cevap vermeleri için kendilerine uygun bir süre belirlenir.
Bilgi istenmek üzere ilgililer vergi dairesine zorla getirilemez.
(3)
Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı Devlet memurları bilgi verme
mecburiyetine tabi olamazlar.
(4)
Maliye Bakanlığı, bilgilerin elektronik ortamda istenilmesi, istenilen
bilgilerin elektronik ortamda cevaplandırılması ile bilgi isteme ve bilgi
vermeye ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Devamlı bilgi verme
MADDE 117- (1) Kamu kurum
ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve
tüzel kişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye Bakanlığı
veya vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli
aralıklarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdur.
(2)
Maliye Bakanlığı, birinci fıkraya göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan
istenilen bilgilerin şifre, elektronik imza ve diğer güvenlik araçları konulmak
suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim
araç ve ortamında verilmesi hususunda zorunluluk getirmeye, bu zorunluluğu
bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı
uygulatmaya, bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile
uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Ölüm vakalarını ve intikalleri bildirme
MADDE 118- (1) Maliye
Bakanlığı kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilere ölüm
vakalarını ve intikalleri bildirme yükümlülüğü getirmeye, bildirimlerin internet
de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında alınmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Bilgi vermekten imtina edememek
MADDE 119- (1)
Kendilerinden bilgi istenilen gerçek ve tüzel kişiler, özel kanunlarda yazılı mahremiyet
hükümlerini ileri sürerek, bilgi vermekten imtina edemezler. Ancak;
a)
Hekimler, diş hekimleri, dişçiler, ebeler ve diğer sağlık memurlarından
hastaların hastalıklarının türüyle ilgili bilgiler istenemez,
b)
Avukatlardan ve dâva vekillerinden kendilerine tevdi olunan işler veya
görevleri dolayısıyla öğrenmiş oldukları hususların bildirilmesi istenemez. Şu
kadar ki bu yasak müvekkil adlarıyla vekâlet ücretlerini ve giderlerini ayrıca
avukatlık veya dava vekilliği sıfatı dışındaki sıfatları dolayısıyla öğrenmiş
oldukları hususları kapsamaz,
c)
5271 sayılı Kanunun 125 inci maddesi kapsamındaki belgelerin içeriği hakkında
bilgi istenemez. Şu kadar ki doğrudan doğruya vergi ile ilgili olmak üzere, bu
gibi belgeye dayanarak doğan borçların miktarlarına ve alacaklıların adlarına
ait bilgiler istenebilir.
(2) Posta,
Telgraf ve Telefon İdaresinin muhabereler hakkında tutmaya mecbur olduğu
mahremiyet saklıdır.
Veri merkezi
MADDE 120- (1) Bu Bölümde
yazılı kaynaklardan toplanacak bilgiler Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde
oluşturulacak veri merkezinde saklanır.
(2)
Veri merkezinin çalışma usul ve esasları, hangi tür verilerin ne kadar süre ile
bu merkezde saklanacağı, verilerin alınma yöntemi, kimler tarafından ne şekilde
analize tabi tutulacağı ve kullanılacağı ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Uluslararası anlaşmalar gereğince bilgi
değişimi
MADDE 121- (1) Usulüne
göre yürürlüğe girmiş olan uluslararası anlaşmaların vergi amaçlı bilgi değişimi
hükümleri kapsamında anlaşmaya taraf Devletlerin yetkili makamları arasında
bilgi değişimi yapılabilir.
(2)
Maliye Bakanlığı ilgili anlaşma hükümleri çerçevesinde bu Kanun kapsamına giren
vergiler ile sınırlı olmaksızın bu Kanundaki yöntemleri kullanmak suretiyle bilgi
toplamaya ve maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
İKİNCİ
KİTAP
Mükellefin
Hak ve Ödevleri
BİRİNCİ
KISIM
Mükellefin
Hakları
BİRİNCİ
BÖLÜM
Genel
ve Özel Haklar
Genel haklar
MADDE 122- (1) Mükellefler,
vergi kanunları uygulamasında aşağıdaki genel haklara sahiptir.
a)
Vergi mevzuatı, mükelleflere adil, eşit ve kaliteli hizmet alma hakkı
gözetilerek uygulanır. İdare, vergilendirme işlemlerinde uygulanacak hizmet
standartlarını belirler.
b)
Mükelleflerin hak ve yükümlülükleri ile ilgili düzenleyici işlemler, sade, açık
ve anlaşılır bir dille hazırlanarak uygun araçlarla duyurulur.
c)
Mükelleflerin şahsına veya faaliyetine ilişkin olup vergi muameleleri nedeniyle
elde edilen sırlar ile gizli kalması gereken husus ve bilgiler, bu Kanunda
belirtilen vergi mahremiyetinin ihlali sayılmayan haller hariç olmak üzere
açıklanamaz.
ç)
Mükellefler, kendileriyle ilgili bilgileri (henüz işleme konulmamış bilgiler,
vergi incelemesi ya da araştırma safhasında bulunan ihbarlar ile Gelir İdaresi
Başkanlığı veri merkezindeki bilgiler hariç) istemek ve öğrenmek, kontrol etmek
ve hatalı bilgilerin düzeltilmesini talep etmek hakkına sahiptir.
d)
Mükellefler hak ve yükümlülükleri konusunda, güncel mevzuat bilgilerine
ulaşabilme hakkına sahiptir. Gelir İdaresi Başkanlığı, internet, telefon ve
benzeri elektronik iletişim araçları ile yazılı, görsel ve yüz yüze iletişim
araçlarını kullanarak mükelleflerin hakları ve yükümlülükleri konusunda doğru
ve zamanında bilgi almalarını sağlayacak tedbirleri alır.
e)
Mükellefler, vergi ile ilgili işlemlere karşı bu Kanunda belirtilen uzlaşma,
düzeltme talebinde bulunma ve şikayet yoluyla Gelir İdaresi Başkanlığına
başvuru yapma hakkına sahiptir.
f)
Mükellefler vergilendirmeyle ilgili işlemlerini, ilgili mevzuatta yer alan
kısıtlayıcı hükümler saklı kalmak şartıyla bizzat kendileri yürütebileceği gibi
açıkça yetkilendirmiş olmak şartıyla bir temsilci de kullanabilir veya idareyle
olan görüşmelerinde temsilcisinden yardım isteyebilir.
g)
Mükellefler, aynı konuda yargıya intikal etmiş ve müstakar hale gelen kararlar
doğrultusunda aynı durumda olan tüm mükellefler bakımından uygulamaya yön
verilmesini ve açıklık getirilmesini isteme hakkına sahiptir.
Özel haklar
MADDE 123- (1)
Mükellefler, bu Bölümde yer almayan düzenlemeler saklı olmak kaydıyla, vergi
kanunları uygulamasında aşağıdaki özel haklara sahiptir;
a)
Yükümlülüklerini süresi içinde yerine getirmelerini engelleyen zor durum
hallerinin varlığını ileri sürerek, idareden kendilerine uygun bir süre
verilmesini isteme hakkına sahiptir.
b)
Beyana dayanan vergilerde beyan edilen matrah üzerinden tarh edilen vergiye
karşı dava açma hakkını saklı tutmak için itiraz kaydı koyabilir.
c)
Vergiye ilişkin hesaplarda ve vergilendirmede yapılan hataların düzeltilmesini
isteme hakkına sahiptir.
ç)
İlgili mevzuatına göre iadesi gereken vergilerin nakden veya mahsuben iadesini
isteme hakkına sahiptir.
d)
Bu Kanunda yer alan hükümlere dayanılarak ceza kesilmemesi ve gecikme faizi
hesaplanmamasını isteme hakkına sahiptir.
e)
Bu Kanunda belirtilen şartların sağlanması hâlinde pişmanlık hükümlerinden
yararlanma, kesilen cezalarda indirim yapılmasını isteme, uzlaşmadan
yararlanma, vergi borçları ve cezalarının terkinini isteme haklarına sahiptir.
f)
Bu Kanunda belirtilen zamanaşımı sürelerinin geçmesi hâlinde zamanaşımı ileri
sürülerek verginin tarh ve tebliğ işlemleri ile ceza kesilmesine itiraz etme
hakkına sahiptir.
g)
Yoklama, vergi incelemesi, arama ve bilgi toplama faaliyetlerinin bu Kanunda
belirtilen usullere uygun yapılmasını talep etme hakkına sahiptir.
h)
Vergi incelemelerinde, rapor değerlendirme komisyonlarından kendisinin
dinlenmesini isteme hakkına sahiptir.
Genel ve özel haklar ile idari işlemler
MADDE 124- (1) Vergi kanunlarının
uygulanmasıyla ilgili olarak, idare mevzuat ile kendisine verilen görevleri
yerine getirirken yaptığı işlemlerin dava konusu edilmesi halinde, bu Kanunun
122 nci ve 123 üncü maddelerinde sayılan hakların ihlal edildiği gerekçesiyle,
bu işlemlerin iptaline karar verilemez.
İKİNCİ
KISIM
Bildirmeler
BİRİNCİ
BÖLÜM
İşe
Başlama
İşe başlamayı bildirme
MADDE 125- (1) Aşağıda
yazılı mükelleflerden (elektronik ortamda faaliyette bulunanlar dâhil) işe
başlayanlar, durumu vergi dairesine bildirmeye mecburdur.
a)
Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı,
b)
Serbest meslek erbabı,
c)
Kurumlar vergisi mükellefleri,
ç)
Kollektif ve âdi şirket ortaklarıyla komandit şirketlerin komandite ortakları.
(2)
Ticaret sicili müdürlükleri, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu uyarınca tescil için başvuran ticaret şirketlerinin başvuru belgelerinin
bir suretini ilgili vergi dairesine yazılı veya elektronik ortamda intikal
ettirir. Bu durumda, mükelleflerin işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine
getirilmiş sayılır. Başvuru belgelerinin elektronik ortamda intikaline ilişkin
usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca müştereken
belirlenir.
Teminat
uygulaması
MADDE
126- (1) Bu
maddenin ikinci fıkrasının (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde sayılan gerçek ve
tüzel kişiler nezdinde, gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve
özel tüketim vergisi mükellefiyeti tesis edilmeden önce, (d) ve (e) bentlerinde
sayılanların ise fiillerinin kesinleşmesinden sonra bu maddede yer alan esaslar
çerçevesinde kendilerinden vergi borçlarını ödemeleri ve/veya teminat
göstermeleri istenir.
(2)
Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte
belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine
yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının
devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine işi bırakmış
addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilenlerin;
a)
Kendileri, asgari %10 paya sahip ortakları, kanuni temsilcileri, yönetim kurulu
üyeleri ya da bunların asgari %10 paya sahip ortağı olduğu veya yönetiminde
bulundukları teşebbüsler, bunları idare edenler veya düzenlenen raporda
fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenler.
b)
Bu fıkranın (a) bendinde sayılanların ortağı oldukları adi ortaklıklar, kanuni
temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, asgari %10 paya sahip ortağı oldukları
ticaret şirketleri veya idare ettikleri tüzel kişiliği olmayan teşekküller.
c)
Bu fıkranın (a) bendinde sayılanların mükellefiyeti bulunan adi ortaklık,
ticaret şirketleri ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin kanuni temsilcisi,
yönetim kurulu üyesi, idarecisi, asgari %10 paya sahip ortağı olanlar, bunları
devralanlar, kısmen veya tamamen bunlara devrolunanlar.
ç)
3568 sayılı Kanun kapsamında faaliyette bulunan meslek mensuplarından bu fıkra
uyarınca mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilenlerin bu
fiillerine iştirak edenlerden bu durumu kesinleşenler (Bu kişiler hakkında üç
yıl süreyle geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezası uygulanır).
d)
Bu fıkranın (a) bendinde sayılanlar hariç olmak üzere, ticari, zirai, mesleki
faaliyeti yanında bu Kanunun 282 nci maddesinde yer alan sahte belge düzenleme
fiilini işledikleri vergi incelemesine yetkili olanlarca mükellef hakkında
yapılan inceleme neticesinde düzenlenen raporla tespit edilip bu durumu
kesinleşenler.
e)
3568 sayılı Kanun kapsamında faaliyette bulunan meslek mensuplarından (d)
bendinde sayılanların fiiline iştirak edenlerden bu durumu kesinleşenler.
(3)
Teminat istenecek kişiler, teminatın istenilme zamanı ve şartları, istenecek
teminatın türü ve tutarı, kapsama giren vergi borçları, teminatın vergi borçlarına
mahsubu, yeniden teminat istenmesi ve iadesi, ikinci fıkranın (a) bendinde
sayılanların duyurulması ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Maliye Bakanlığınca çıkarılan bir yönetmelikle belirlenir.
Tüccarlarda işe başlamanın belirtileri
MADDE 127- (1) Tüccarlar
için aşağıdaki hallerden herhangi biri “işe başlama”yı gösterir.
a)
Bir iş yeri açmak (iş yeri açmaktan maksat, belli bir yerde veya elektronik
ortam veya alanlarda bilfiil ticari veya sınai faaliyete geçmek demektir. Bir
yerin ne maksatla olursa olsun sadece tutulmuş veya içinde tertibat ve tesisat
yapılmakta olması iş yerinin açıldığını göstermez),
b)
İş yeri açılmamış olsa bile ticaret siciline veya mesleki bir kuruluşa
kaydolunmak.
Serbest meslek erbabında işe başlamanın
belirtileri
MADDE 128- (1) Serbest
meslek erbabı için aşağıdaki hallerden herhangi biri “işe başlama”yı gösterir.
a)
Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel iş yerleri açmak,
b)
Çalışılan yere tabelâ, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden
işaretleri asmak,
c)
Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu
gösteren ilanlar yapmak,
ç)
Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki kuruluşlara
kaydolunmak.
(2)
Mesleki kuruluşlara kaydolanlardan görevleri veya durumları gereği fiilen
mesleki faaliyette bulunmayacak olanlar, bildirmelerinde bu durumu da
açıklarlar.
İş yeri
MADDE 129- (1) İş yeri,
mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalâthane, şube, satış yeri, atölye,
depo, laboratuvar, sergi ve teşhir salonu, eğitim ve kurs yerleri, ev ofis,
müzayede salonu, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe,
çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, tuzla, taş ve maden
ocakları, şantiyeler, yük ve yolcu taşıma araçları, vapur büfeleri, mobil
araçlar, elektronik ortam veya alanlar gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki
bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.
Elektronik ortamda iş yeri
MADDE 130- (1) İnternet,
ekstranet, intranet ya da benzeri bir telekomünikasyon ortam veya aracının
ticari, sınai veya mesleki faaliyete tahsis edilmesi veya bu faaliyetlerde
kullanılması durumunda elektronik ortamda iş yeri oluşur.
(2)
Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda oluşan iş yerlerinin kapsamına ve
mükellefiyetle ilgili ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin hususları
belirlemeye, elektronik ortamda oluşan işyerleri vasıtasıyla mal veya hizmet
temininde ya da bunların bedelinin ödenmesinde aracılık yapan kişiler ile mal
veya hizmetin alıcılarını ilgili vergilerin ödenmesinden müteselsilen sorumlu
tutmaya ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Değişiklikler
Adres değişikliklerinin bildirilmesi
MADDE 131- (1) Bu Kanunun
63 üncü maddesinde yazılı bilinen iş yeri adreslerini (elektronik ortamda
olanlar dahil) değiştiren mükellefler, yeni adreslerini vergi dairesine
bildirmeye mecburdur.
İş değişikliklerinin bildirilmesi
MADDE 132- (1) Bu Kanunun
125 inci maddesinde yazılı mükelleflerden;
a)
Yeni bir vergiye tabi olmayı,
b)
Mükellefiyet şeklinde değişikliği,
c)
Mükellefiyetten muaflığa geçmeyi
gerektirecek
şekilde işlerinde değişiklik olanlar, bu değişiklikleri vergi dairesine
bildirmeye mecburdur.
İşletmede değişikliğin bildirilmesi
MADDE 133- (1) Aynı
işletmeye dâhil bulunan iş yerlerinin (elektronik ortamda olanlar dahil)
sayısında meydana gelen artış veya azalışları mükellefler vergi dairesine
bildirmeye mecburdur.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
İşi
Bırakma
İşi bırakmanın tanımı
MADDE 134- (1) Vergiye tabi
olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona erdirilmesi işi
bırakmayı ifade eder.
(2)
İşlerin herhangi bir sebeple geçici bir süre için durdurulması işi bırakma
sayılmaz.
İşi bırakmanın bildirilmesi
MADDE 135- (1) Bu Kanunun
125 inci maddesinde yazılı mükelleflerden işi bırakanlar, durumu vergi
dairesine bildirmek mecburiyetindedir.
(2)
İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin; işi bıraktığının tespit
edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde
bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi
edinilememesi veya başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı
halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis
ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit
edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda
belirtilmesi halinde mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler
dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin
edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki
meslek üst kuruluşuna da bildirilir.
(3)
Mükellefiyet kaydının ikinci fıkra kapsamında terkin edilmesi, mükellefin işi
bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı
gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti hâlinde bu dönemlere
ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında
kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmez.
(4)
Maliye Bakanlığı, bu madde kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin
kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler
ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgileri açıklamaya
ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Tasfiye ve iflâs
MADDE 136- (1) Tasfiye ve
iflâs hallerinde, mükellefiyet vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona
ermesine kadar devam eder.
(2)
Tasfiye ve iflâs hallerinde tasfiye memurları veya iflâs dairesi,
a)
Tasfiye veya iflâs kararlarını,
b)
Tasfiyenin veya iflâsın kapandığını
vergi
dairesine bildirmeye mecburdur.
Ölüm
MADDE 137- (1) Ölüm işi
bırakma hükmündedir. Ölüm mükellefin mirası reddetmemiş mirasçılarının herhangi
biri tarafından vergi dairesine bildirilir.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Bildirmelerde
Süre ve Şekil
Süre
MADDE 138- (1)
Bildirmeler aşağıda yazılı süreler içerisinde ilgili vergi dairesine yapılır.
a)
İşe başlama bildirimleri, işe başlayanlar tarafından veya 19/3/1969 tarihli ve
1136 sayılı Avukatlık Kanununa göre ruhsat almış avukatlar ya da 3568 sayılı
Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarınca işe başlama tarihinden itibaren on
gün içerisinde.
b) Kurumlar
vergisi mükelleflerinden ticaret siciline kaydolma zorunluluğu bulunanlar için
işe başlama bildirimleri, ticaret sicili müdürlüğü tarafından tescil tarihinden
itibaren on gün içerisinde.
c)
Adres değişikliği bildirimleri, mükellef tarafından değişikliğin gerçekleşme
tarihinden itibaren on gün içerisinde.
ç)
İşi bırakma ve diğer değişiklik bildirimleri, mükellef tarafından bildirilecek
olayın gerçekleşme tarihinden itibaren bir ay içerisinde.
Şekil
MADDE 139- (1)
Bildirmeler yazılı olur. Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükelleflerden
okuma ve yazması olmayanlar bildirmeleri sözle yapabilir. Sözlü bildirmeler
tutanakla tespit olunur.
(2)
Yazılı bildirmelerin kayıtlı posta ile gönderilmesi hâlinde, bildirmenin
postaya verildiği tarih vergi dairesine verilme tarihi yerine geçer. Bu hüküm,
vergi beyannameleri hakkında da uygulanır.
(3)
Maliye Bakanlığı, bildirmelerin elektronik ortamda yapılması zorunluluğunu
getirmeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
ÜÇÜNCÜ
KISIM
Defter
Tutma
BİRİNCİ
BÖLÜM
Genel
Esaslar
Maksat
MADDE 140- (1) Mükellefler,
bu Kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki
maksatları sağlayacak şekilde tutarlar.
a)
Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek,
b)
Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek,
c)
Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek,
ç)
Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve
incelemek,
d)
Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi
karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve
incelemek.
Defter tutma
MADDE 141- (1) Aşağıda
yazılı olanlar bu Kanunun esaslarına göre defter tutmaya mecburdur.
a)
Ticaret ve sanat erbabı,
b)
Serbest meslek erbabı,
c)
Çiftçiler,
ç)
Ticaret şirketleri,
d)
İktisadî kamu müesseseleri,
e)
Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler.
(2)
İktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler
defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidir.
İstisnalar
MADDE 142- (1) Defter
tutma mecburiyeti aşağıda yazılı gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanmaz.
a)
Gelir vergisinden muaf olan esnaf ve gerçek usulde vergiye tabi olmayan
çiftçiler ile kazançları basit usulde tespit edilen gelir vergisi mükellefleri,
b)
Kurumlar vergisinden muaf olan;
1)
İktisadi kamu müesseseleri,
2)
Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,
(2)
Birinci fıkradaki istisna hükümlerinin, gelir veya kurumlar vergilerinden muaf
olmakla beraber diğer vergilerden birine tabi olan mükelleflerin muaf
olmadıkları vergiler için tutacakları defterlere şümulü yoktur.
Hesap dönemi
MADDE 143- (1) Defterler
hesap dönemi itibarıyla tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve
ertesi dönem başında yeniden açılır.
(2)
Hesap dönemi takvim yılıdır. Şu kadar ki takvim yılı dönemi faaliyet ve
muamelelerinin niteliğine uygun bulunmayan ticari ve zirai kazanç mükellefleri
için, bunların başvuruları üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı on ikişer aylık
özel hesap dönemleri belli edebilir.
(3)
İşe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik
olan faaliyet süresi, hesap dönemi sayılır.
(4)
Bu maddeye göre özel hesap dönemi tâyin edilenlerin ticari ve zirai kazançları,
hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılır.
Muhasebe usulünü seçmekte serbestlik
MADDE 144- (1)
Mükellefler bu Kısımda yazılı hükümlere uymak şartıyla, defterlerini ve
muhasebelerini işlerinin bünyesine uygun olarak diledikleri usul ve tarzda
düzenlemekte serbesttir.
(2)
6102 sayılı Kanunun ticari defterler hakkındaki hükümleri saklıdır.
(3)
Maliye Bakanlığı, mükellef ve meslek grupları itibarıyla muhasebe usul ve
esaslarını, muhasebe standartları, tek düzen hesap planı ve mali tabloların
çıkarılmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bunları mükellef, şirket
ve işletme türleri itibarıyla uygulatmaya, muhasebe kayıtlarını bilgisayar
programları aracılığıyla izleyen mükellefler ile bu bilgisayar programlarını
üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kuralları ve bilgisayar programlarının
içermesi gereken asgari hususlar ile standartlar ve uygulamaya ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Defter
Tutma Bakımından Tüccarlar
Tüccar sınıfları
MADDE 145- (1) Tüccarlar,
defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılır;
a)
Birinci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre,
b)
İkinci sınıf tüccarlar, işletme hesabı esasına göre
defter
tutarlar.
Birinci sınıf tüccarlar
MADDE 146- (1) Aşağıda
yazılı tüccarlar, birinci sınıfa dâhildir.
a)
Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık
alımlarının tutarı 180.000 Türk Lirasını veya satışları tutarı 240.000 Türk
Lirasını aşanlar,
b)
(a) bendinde yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde
ettikleri gayrisafi iş hâsılatı 96.000 Türk Lirasını aşanlar,
c)
(a) ve (b) bentlerinde yazılı işlerin birlikte yapılması hâlinde (b) bendinde
yazılı iş hâsılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 180.000 Türk
Lirasını aşanlar,
ç)
Her türlü ticaret şirketleri (âdi şirketler iştigal nevileri (a), (b) ve (c)
bentlerinden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir),
d)
Kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler, (Bunlardan işlerinin icabı
bilanço esasına göre defter tutmalarına imkân veya gerek görülmeyenlerin,
işletme hesabına göre defter tutmalarına Gelir İdaresi Başkanlığınca izin
verilir)
e)
İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler.
İkinci sınıf tüccarlar
MADDE 147- (1) Aşağıda
yazılı tüccarlar ikinci sınıfa dahildirler.
a)
Bu Kanunun 146 ncı maddesinde yazılı olanların dışında kalanlar,
b)
Kurumlar vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter
tutmalarına Gelir İdaresi Başkanlığınca izin verilenler.
(2)
Yeni işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya
kadar ikinci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilir.
Birinci sınıftan ikinci sınıfa geçiş
MADDE 148- (1) İş hacmi
bakımından birinci sınıfa dahil olan tüccarların durumları aşağıdaki şartlara
uyduğu takdirde, bunlar, bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden
başlayarak, ikinci sınıfa geçebilir:
a)
Bir hesap döneminin iş hacmi bu Kanunun 146 ncı maddesinde yazılı hadlerden
%20’yi aşan bir oranda düşük olursa veya;
b)
Arka arkaya üç dönemin iş hacmi bu Kanunun 146 ncı maddesinde yazılı hadlere
kıyasla %20’ye kadar bir düşüklük gösterirse.
İkinci sınıftan birinci sınıfa geçiş
MADDE 149- (1) İş hacmi
bakımından ikinci sınıfa dahil tüccarların durumları aşağıda yazılı şartlara
uyduğu takdirde bunlar bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden
başlayarak birinci sınıfa geçerler.
a)
Bir hesap döneminin iş hacmi bu Kanunun 146 ncı maddesinde yazılı hadlerden
%20’yi aşan bir oranda fazla olursa veya;
b)
Arka arkaya iki dönemin iş hacmi bu Kanunun 146 ncı maddesinde yazılı hadlere
kıyasla %20’ye kadar bir fazlalık gösterirse.
İhtiyari sınıf değiştirme
MADDE 150- (1) İkinci sınıf tüccarlar diledikleri
takdirde bilanço esasına göre defter tutabilir. Bu suretle birinci sınıfa dahil
olanlar hakkında bu Kanunun 148 inci maddesi hükümleri geçerli olur.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Bilanço
Esasına Göre Defter Tutma
Bilanço esasında tutulacak defterler
MADDE 151- (1) Bilanço
esasında aşağıdaki defterler tutulur.
a)
Yevmiye defteri,
b)
Defteri kebir,
c)
Envanter defteri.
Yevmiye defteri
MADDE 152- (1) Yevmiye
defteri, kayda geçirilmesi gereken muamelelerin tarih ve müteselsil madde sıra
numarasıyla düzenli olarak yazıldığı defterdir.
Defteri kebir
MADDE 153- (1) Defteri
kebir, yevmiye defterine geçirilmiş olan muameleleri buradan alarak usulüne
göre hesaplara dağıtan ve tasnifli olarak bu hesaplarda toplayan defterdir.
Envanter defteri ve bilanço günü
MADDE 154- (1) Envanter
defterine işe başlama tarihinde ve müteakiben her hesap döneminin sonunda
çıkarılan envanterler ve bilançolar kaydedilir ve bu tarihe “Bilanço günü”
denir.
Envanter çıkarmak
MADDE 155- (1) Envanter
çıkarmak, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek,
tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve ayrıntılı olarak tespit
etmektir.
(2)
Ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutad olmayan malların
değerleri tahminen tespit olunur.
(3)
Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dâhil iktisadi kıymetleri ifade eder.
(4)
Envanter esas itibarıyla defter üzerine çıkarılır. Şu kadar ki işlerinde geniş
ölçüde ve çeşitli mal kullanan büyük müesseseler envanterlerini, tanzim
tarihine göre tarihlemek, sayfalarını numaralandırmak ve ilgililerce imzalanmak
suretiyle listeler hâlinde düzenleyebilirler.
(5)
Dördüncü fıkrada yer alan esaslara göre envanter listeleri düzenleyenler bu
listeleri envanter defteri gibi saklarlar ve listelerin içeriğini özet olarak
envanter defterine kaydederler.
Bina, arsa ve arazinin envantere alınması
MADDE 156- (1) Ferdî
teşebbüslerde, mükellefin sahip olduğu bina, arsa ve arazi hakkında aşağıda
yazılı esaslar geçerlidir.
a)
Fabrika, ambar, atölye, dükkân, mağaza, arsa ve arazi, işletmede ister kısmen
ister tamamen kullanılsınlar, değerlerinin tamamı üzerinden envantere alınır.
b)
Ticaret hanları gibi oda oda veya kısım kısım kullanılabilen binalarla evlerin
ve apartmanların yarısından fazlası işletmede kullanıldığı takdirde envantere
dahil edilir.
c)
Envantere alınan taşınmazların kullanış tarzlarında sonradan meydana gelecek
değişiklikler, hesap yılı içinde dikkate alınmaz.
Envanterde amortisman kayıtları
MADDE 157- (1) Üzerinden
amortisman ayrılan kıymetler ve bunların amortismanları aşağıda yazılı
şekillerden herhangi biri ile gösterilir:
a)
Envanter defterinin ayrı bir yerinde,
b)
Özel bir amortisman defterinde,
c)
Amortisman listelerinde.
(2)
Amortisman kayıtları, amortismana başlandığı tarihten itibaren her yılın
amortismanı ayrı ayrı gösterilmek şartıyla birbirine bağlanır. İşletmeye
yeniden giren iktisadi kıymetlerle bunların amortismanları önceki yıllara ait
kayıtlarda devam ettirilebilir.
(3)
Amortisman defteri veya listelerinin kayıtları envanter kaydı hükmündedir.
Birinci fıkradaki esaslara göre kayıtlarda gösterilen iktisadi kıymetlere ait
değerler envanter defterine toplu olarak geçirilebilir.
Envantere alınan kıymetleri değerleme
MADDE 158- (1) Envantere
alınan iktisadi kıymetler bu Kanunun “değerleme”ye ait Üçüncü Kitabında yazılı
esaslara göre değerlenir.
Bilanço
MADDE 159- (1) Bilanço,
envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri
itibarıyla tertiplenmiş özetidir.
(2) Bilanço
aktif ve pasif olmak üzere iki kısımdan oluşur.
(3) Aktif
kısmında mevcutlar ile alacaklar (ve varsa zarar), pasif kısmında borçlar
gösterilir.
(4) Aktif
toplamı ile borçlar arasındaki fark, müteşebbisin işletmeye konu varlığını (öz
sermayeyi) teşkil eder.
(5) Öz sermaye
pasif kısmına kaydolunur ve bu suretle aktif ve pasif kısımların toplamları
denkleşir. İhtiyatlar ve kar ayrı gösterilseler dahi öz sermayenin unsuru
sayılır.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
İşletme
Hesabı Esasına Göre Defter Tutma
İşletme hesabı defteri
MADDE 160- (1) İşletme
hesabı esasında, işletme hesabı defteri tutulur.
(2)
İşletme hesabının sol tarafını gider, sağ tarafını hâsılat kısmı teşkil eder.
a)
Gider kısmına; satın alınan mallar veya yaptırılan hizmetler karşılığında
ödenen veya borçlanılan paralar ve işletme ile ilgili diğer bütün giderler,
b)
Hâsılat kısmına; satılan mal bedeli veya yapılan hizmet karşılığı olarak tahsil
edilen paralarla tahakkuk eden alacaklar ve işletme faaliyetinden elde edilen
diğer bütün hasılat
kaydolunur.
(3)
Taşınmazlar ve tesisat gibi amortismana tabi olan kıymetler işletme hesabına
intikal ettirilmez. Şu kadar ki bu Kanunun 157 nci maddesine göre amortisman
kaydı tutulmak şartıyla bu kıymetler üzerinden her yıl ayrılan amortismanlar
gider kaydolunabilir. Gider ve hâsılat kayıtlarının en az aşağıdaki bilgileri
ihtiva etmesi şarttır.
a)
Sıra numarası,
b)
Kayıt tarihi,
c)
Muamelenin türü,
ç)
Tutar.
İşletme hesabı esasında envanter
MADDE 161- (1) İşletme
hesabı esasına göre defter tutanlardan emtia üzerine iş yapanlar, emtia
envanteri çıkarmaya mecburdur.
(2)
Emtiaya, satmak maksadıyla alınan veya imal edilen mallarla ilk madde ve ham
maddeler ile yardımcı malzeme dâhildir.
(3)
Emtia envanteri, muamelelere ait kayıtlarla karıştırılmamak şartıyla yeniden
işe başlama hâlinde işletme defterinin baş tarafına, müteakiben de her hesap
dönemi kapandıktan sonra muamele kayıtlarını takip eden sayfalara yazılır.
(4)
İsteyenler ayrı bir envanter defteri tutarak emtia envanterlerini bu deftere
kaydedebilir.
İşletme hesabı özeti
MADDE 162- (1) İşletme
hesabı esasına göre defter tutanlar her hesap döneminin sonunda işletme hesabı
özeti çıkarırlar.
(2)
İşletme hesabı özeti gider, hasılat ve fark kısmından oluşur ve aşağıdaki
maddeler birer kalemde ayrı ayrı yazılır.
a)
Gider kısmına;
1)
Çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun değeri,
2)
Hesap dönemi zarfında satın alınan emtia veya yaptırılan hizmetler karşılığında
ödenen veya borçlanılan paralar ve işletme ile ilgili diğer bütün giderler.
b)
Hâsılat kısmına;
1)
Hesap dönemi zarfında satılan emtianın bedeli ile yapılan hizmetin karşılığında
sair suretle alınan paralar ve tahakkuk eden alacaklar,
2)
Çıkarılan envantere göre hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri.
c)
Fark kısmına, gider kısmı ile hasılat kısmı tutarları arasındaki farka göre
oluşan kar ya da zarar.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Sınai
Müesseselerin Tutacakları Özel Kayıtlar
İmalat müesseselerinin tutacakları kayıtlar
MADDE 163- (1) Bilanço
esasına göre defter tutan tüccarlardan;
a)
İmalat işi ile uğraşan sınai müesseseler kayıtlarını, imal ettikleri emtianın
maliyetini gösterecek şekilde tutarlar.
b)
Boyama, basma, yazma, kasarlama, apre, cilalama gibi ücretle yapılan bitim
işleriyle uğraşanlar müşterilerden alınan ve işlendikten sonra geri verilen
emtianın cinsi ve miktarını tarih sırasıyla defterlerinde gösterirler.
(2)
Gelir İdaresi Başkanlığı, bu kayıtları ayrı bir defterde tutturmaya veya
tutulmakta olan kanuni defterlere kayıt zorunluluğu getirmeye yetkilidir.
Bitim işleri defteri
MADDE 164- (1) İkinci
sınıf tüccarlardan boyama, basma, yazma, kasarlama, apre, cilalama gibi ücretle
yapılan bitim işleriyle uğraşanlar, bitim işleri defteri tutarlar.
(2)
Bu deftere müşterilerden alınan ve işlendikten sonra geri verilen emtianın
cinsi ve miktarı tarih sırasıyla yazılır.
ALTINCI
BÖLÜM
Diğer
Müesseselerin Tutacakları Özel Kayıtlar
Banka ve sigorta muameleleri vergisi
kayıtları
MADDE 165- (1) Banka ve
sigorta şirketleri banka ve sigorta muameleleri vergisi konusuna giren
işlemleri ayrıntılı veya bordrolar üzerinden toplu olarak kendi muhasebe
defterlerinde veya isterlerse ayrı bir banka ve sigorta muameleleri vergisi
defterinde, diğer işlemlerinden ayırmak suretiyle gösterirler.
Damga vergisi defteri ve kayıtları
MADDE 166- (1) Sürekli
damga vergisi mükellefiyeti bulunanlar damga vergisi defteri tutmak ve damga
vergisine ilişkin kayıtları bu defterde göstermeye mecburdur.
(2)
Birinci fıkra dışında bu Kanuna göre defter tutmak zorunda olanlar, damga
vergisi kayıtlarını, tutmak zorunda oldukları defterlerde ayrıntılı olarak
gösterebilecekleri gibi ayrı tutacakları damga vergisi defterinde de
gösterebilir.
Yabancı ulaştırma işletmelerinin hâsılat defteri
MADDE 167- (1) Dar
mükellefiyete tabi olan yabancı ulaştırma işletmeleri veya bunları Türkiye’de
temsil eden şube veya acenteleri bir hâsılat defteri tutmak ve bu deftere
Türkiye’de elde ettikleri hasılatı tarih sırasıyla ve ayrıntılı olarak
kaydetmek mecburiyetindedir.
(2)
Bu madde gereğince hasılat defteri tutan yabancı ulaştırma işletmeleri bu
işleri için başka bir defter tutmaya mecbur değildir.
Menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarına
ait kayıtlar
MADDE 168- (1) Bu Kanuna
göre defter tutmaya mecbur olan gerçek kişiler gelir vergisine tabi menkul ve
gayrimenkul sermaye iratlarıyla bunlara ilişkin giderleri ve bu iratların
kaynağını teşkil eden menkul ve gayrimenkul sermayelerini defteri kebir veya
işletme hesabının veya serbest meslek kazanç defterinin ayrı bir sayfasına veya
ayrı bir deftere veya bir cetvele ayrı ayrı kaydetmeye mecburdur. Şu kadar ki
bu hesap mükellefin diğer kazançlarını tespit için tuttuğu hesaplara
karıştırılmaz ve onlar ile birleştirilmez.
Depo defteri
MADDE 169- (1) Ardiyeler
dâhil depo işletenler, nakliyat ambarları ile kargo işletmeciliği yapanlar
ayrıca bir depo defteri tutarlar.
YEDİNCİ
BÖLÜM
Serbest
Mesleklerde Defter Tutma
Serbest meslek kazanç defteri
MADDE 170- (1) Serbest
meslek erbabı, serbest meslek kazanç defteri tutar.
(2)
Bu defterin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hâsılat ve vergiye ilişkin
diğer bilgiler kaydolunur.
(3)
Defterin gider tarafına, yapılan giderlerin nevi ile yapıldığı tarih ve hasılat
tarafına ise bedelin alındığı tarih ve miktarı ile kimden alındığı yazılır.
(4) Hekimler
diledikleri takdirde, bu defterde bulunması gereken bilgileri protokol
defterinde göstermek şartıyla ayrı kazanç defteri tutmayabilir.
(5)
Noterlerin ve noterlik görevini yürütmekle mükellef olanların ve borsa
acentelerinin resmî defteri, serbest meslek kazanç defteri yerine geçer.
(6) Serbest
meslek erbabı, işlerinde kullandıkları ve amortismana tabi tuttukları kıymetler
ile amortisman tutarlarını aynı defterin ayrı bir yerine kaydeder.
SEKİZİNCİ
BÖLÜM
Zirai
Kazançlarda Defter Tutma
Çiftçi işletme defteri
MADDE 171- (1) Zirai
işletme hesabını içeren çiftçi işletme defterinin sol tarafına giderler, sağ
tarafına hâsılat kaydolunur.
(2)
Çiftçiler işlerinde kullandıkları amortismana tabi iktisadi kıymetler ile
bunlara ilişkin amortisman tutarlarını aynı defterin ayrı bir yerine
kaydederler.
DOKUZUNCU
BÖLÜM
Kayıt
Düzeni
Türkçe tutma ve Türk parası kullanma
zorunluluğu
MADDE 172- (1) Bu Kanuna göre tutulacak
defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur.
(2)
Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da
yapılabilir. Bu kayıtlar vergi matrahını değiştirmeyecek şekilde tasdik
ettirilecek diğer defterlere de yapılabilir.
(3)
Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı
gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki
yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı
gösterilme şartı aranmaz.
(4)
İlgili dönem defter tasdik tarihi itibarıyla ödenmiş sermayesi (yurt dışında
kurulan şirketlerin Türkiye’ye ayrılan ödenmiş sermayesi) en az 100 milyon ABD
Doları ya da muadili yabancı para karşılığı Türk Lirası ve sermayesinin en az
%40’ı ikametgâhı, kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kişilere ait olan
işletmelere, kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle
tutmalarına Bakanlar Kurulunca izin verilebilir. Bakanlar Kurulu, bu had ve
nispeti sektörler itibarıyla ayrı ayrı yarısına kadar indirmeye veya iki katına
kadar artırmaya yetkilidir. Bu şartların ihlâl edildiği hesap dönemini izleyen
hesap döneminden itibaren Türk para birimine göre kayıt tutma zorunluluğu
başlar.
a)
Türk para birimiyle yapılan işlemler, işlemin gerçekleştiği günün Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruyla ilgili para birimine çevrilir.
İktisadî kıymetlerin değerleri ile vergi matrahı kayıt yapılan para birimine
göre tespit edilir, beyannamenin verilmesi gereken ayın ilk gününün kuruyla
Türk parasına çevrilerek beyan edilir. Vergi ödeme, mahsup ve iade işlemlerinde
de Türk Lirası tutarlar kullanılır.
b)
Bu mükellefler, diğer para birimleriyle kayıt tuttukları sürece bu Kanunun 239
uncu maddesi uyarınca enflasyon düzeltmesi yapamazlar. Türk para birimiyle
kayıt yapmaya başlamaları halinde ise üç yıl süreyle anılan madde hükmünden
yararlanamazlar.
Defter ve kayıt düzeni
MADDE 173- (1)
Defterlerin ciltli ve sayfalarının müteselsil sıra numaralı olması gerekir.
Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Ancak defterler
müteharrik yapraklı olarak da kullanılabilir. Tasdikli müteharrik yapraklarda
bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.
(2) Defterlerde
kayda geçirilmesi gereken işlemler tarih sırasıyla ve maddeler hâlinde
silinemez bir şekilde yazılır. Tüm defterlerde hesaplar kapatılıncaya kadar
toplamlar geçici olarak silinebilir bir şekilde yazılabilir.
(3)
Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre
düzeltilebilir. Diğer bütün defter ve kayıtlarda rakam ve yazılar yanlış
yazıldığı takdirde düzeltmeleri ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde
çizilmek, üst veya yan tarafına ya da ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak
suretiyle yapılabilir. Defterlere geçirilen bir kayıt kazımak, çizmek veya
silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.
(4)
Defterlerde kayıtlar belirlenen usullere göre yapılır, satırlar çizilmeksizin
boş bırakılamaz ve atlanamaz.
Kayıt zamanı
MADDE 174- (1) Muameleler
defterlere zamanında kaydedilir. Şu kadar ki,
a)
Muamelelerin işin hacmine ve gereğine uygun olarak muhasebenin düzen ve
işleyişini bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır.
b)
İşlemlerin defterlere kaydı on günden fazla geciktirilemez.
c)
Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili
amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak yürüten müesseselerde,
muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu
kayıtlar, vergi kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, muamelelerin
esas defterlere kırk beş günden daha geç intikal ettirilmesine izin vermez.
ç)
Serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.
ONUNCU
BÖLÜM
Defterlerin
Tasdiki
Tasdike tabi defterler
MADDE 175- (1) Aşağıda
yazılı defterlerin bu Bölümdeki esaslara göre tasdik ettirilmesi mecburidir.
a)
Yevmiye ve envanter defterleri,
b)
İşletme hesabı defteri,
c)
Çiftçi işletme defteri,
ç)
Yabancı ulaştırma işletmeleri hâsılat defteri,
d)
Serbest meslek kazanç defteri,
e)
Damga vergisi defteri.
(2)
Bu Kanunla kullanılmasına izin verilen hallerde birinci fıkrada yazılı
olanların yerine kullanılacak olan defterler de tasdike tabi tutulur.
Tasdik zamanı
MADDE 176- (1) Tasdike
tabi defterleri kullanacak olanlar, bunları aşağıda yazılı zamanlarda tasdik
ettirmeye mecburdur:
a)
Öteden beri işe devam etmekte olanlar, defterin kullanılacağı yıldan önce gelen
son ayda,
b)
Hesap dönemleri Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tespit edilenler, defterin
kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda,
c)
Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete
girenler, işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihini
takip eden on gün içinde, vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma
tarihinden başlayarak on gün içinde,
ç)
Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya diğer nedenlerle yıl içinde
yeni defter kullanmak mecburiyetinde olanlar, bunları kullanmaya başlamadan
önce,
d)
Defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler, Ocak ayı; hesap dönemleri
Gelir İdaresi Başkanlığınca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde.
Tasdik makamı
MADDE 177- (1) Defterler,
iş yerinin, iş yeri olmayanlar için yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki noter
veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar, menkul kıymet ve kambiyo
borsasındaki acenteler için borsa komiserliği tarafından tasdik olunur.
(2)
Defterler anonim ve limited şirketlerin kuruluş aşamasında, şirket merkezinin
bulunduğu yer ticaret sicili müdürü veya noter tarafından tasdik edilir.
(3)
Tasdik makamı, bu Kanuna göre tasdike getirilen defterleri sosyal güvenlik ile
ilgili kuruluşların mevzuat hükümlerine bağlı kalmaksızın tasdik eder.
Tasdik şerhi ve tasdik şekli
MADDE 178- (1) Noterlerin
yapacağı tasdik şerhleri ile anonim ve limited şirketlerin kuruluşu aşamasında
ticaret sicili müdürlerince yapılacak tasdik şerhleri defterin ilk sayfasına
yazılır.
(2)
Gelir İdaresi Başkanlığı, tasdik şerhinde bulunması gereken bilgiler ile
defterlerin ne şekilde tasdik olunacağına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
Defter tasdikine ait bordrolar
MADDE 179- (1) Tasdik
makamları tasdik ettikleri defterlere ait bilgileri tarih sırasıyla, üçer aylık
bordrolara kaydeder ve bunları en geç bir ay içinde bulundukları yerin en büyük
mal memurluğuna gönderirler.
Yetki
MADDE 180- (1) Gelir
İdaresi Başkanlığı,
a) Bu Kanuna göre
tutulmakta olan defterlere ilaveten, tutulmasını uygun gördüğü defterleri ve
bunlara ilişkin liste, özet gibi belgeleri
belirlemeye; bu Kanuna göre tutulan veya tutulması uygun görülen tüm
defter ve defterlere ilişkin belgelerde değişiklik yapmaya, bunların mahiyet,
şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgilerini belirlemeye, bunlara tasdik,
muhafaza ve ibraz zorunluluğu getirmeye veya kaldırmaya, bunların kayıtlarını
tutturmaya, bu Kanuna göre tutulacak defterlerin tutulması mecburiyetini
kaldırmaya, bu Kanunun 146 ncı maddesinde belirtilen hadlerle bağlı
kalınmaksızın mükelleflerin defter tutma bakımından tabi olacağı sınıfı
belirlemeye, ticari kazançları basit usulde tespit edilen gelir vergisi
mükelleflerine faaliyet alanları itibarıyla özel defter tutturmaya, hesap özeti
düzenlettirmeye ve bu konulara ilişkin usul ve esasları belirlemeye,
b) Tutulması
zorunlu defter ve kayıtların mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve
kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda
izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve
kayıtların kopyalarının Gelir İdaresi Başkanlığı veya muhafaza etmekle
görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda
uygulama usul ve esaslarını belirlemeye
yetkilidir.
DÖRDÜNCÜ
KISIM
Belgeler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Kayıtların
Belgelendirilmesi
İspat edici belgeler
MADDE 181- (1) Bu Kanunda
aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan iş ve
muamelelere ilişkin kayıtların belgelendirilmesi mecburidir.
(2)
Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler, vergi matrahlarının tespiti
ile ilgili giderlerini (götürü usulde tespit edilen giderler hariç)
belgelendirmeye mecburdur.
(3)
Bu Kanuna göre kullanılan belgeler ile bu Kanunun Gelir İdaresi Başkanlığına
verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin,
öngörülen zorunlu bilgileri taşıması mecburidir.
Belgelendirilmesi mecburi olmayan kayıtlar
MADDE 182- (1) Aşağıdaki
giderler için ispat edici belge aranmaz.
a)
Örf ve teamüllere göre bir belgeye dayandırılması mutad olmayan giderler,
b)
Belgenin teminine imkân olmayan giderler,
c)
Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.
(2)
Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı giderlerin gerçek tutarları
üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve tutarlarının işin genişliğine ve mahiyetine
uygun bulunması şarttır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Fatura
ve Fatura Hükmünde Olan Belgeler
Fatura
MADDE 183- (1) Fatura,
satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı
göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye
verilen ticari belgedir.
Faturanın şekli
MADDE 184- (1)
Faturalarda en az aşağıdaki bilgiler bulunur:
a)
Faturayı düzenleyene ilişkin bilgiler;
1)
Adı ve soyadı, varsa ticaret unvanı,
2)
İş adresi,
3)
Vergi dairesi ve vergi kimlik numarası.
b)
Müşteriye ilişkin bilgiler;
1)
Adı ve soyadı varsa ticaret unvanı,
2)
Adresi,
3)
Varsa vergi dairesi ve vergi kimlik numarası.
c)
İşleme ilişkin bilgiler;
1)
Malın veya işin türü, miktarı,
2)
Birim fiyatı ve tutarı.
ç)
Diğer bilgiler;
1)
Düzenlenme tarihi,
2)
Seri ve sıra numarası,
3)
Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası.
Faturanın nizamı
MADDE 185- (1) Faturanın
düzenlenmesinde aşağıdaki kurallara uyulur:
a)
Fatura, sıra numarası takip edilmek suretiyle düzenlenir. Aynı müessesenin
muhtelif şube ve kısımlarında her biri aynı numara ile başlamak üzere ayrı ayrı
fatura kullanıldığı takdirde bu faturalara şube ve kısımlarına göre şube veya
kısmın isimlerinin yazılması veya özel işaretle seri ayrımı yapılması
mecburidir.
b)
Faturalar silinemez bir şekilde doldurulur.
c)
Fatura bir asıl ve en az bir örnek olarak düzenlenir. Birden fazla örnek
düzenlendiği takdirde her birine kaçıncı örnek olduğu yazılır.
ç)
Faturalarda iş sahibinin veya namına imzaya yetkili olanların imzası bulunur.
d)
Bu Kanunun 186 ncı maddesinin birinci fıkrasına fatura düzenlemek zorunda
olanlar, müşterinin adı ve soyadı / varsa ticaret unvanı ile vergi kimlik
numarasının doğruluğundan sorumludur. Fatura düzenleyenin istemesi hâlinde
müşteri kimliğini ve vergi kimlik numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek
mecburiyetindedir. Ancak bu sorumluluk, aynı maddenin ikinci fıkrasının
uygulandığı halleri kapsamaz.
(2)
Fatura, malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı tarihi takip eden günden
itibaren en geç yedi gün içinde düzenlenir.
Fatura kullanma mecburiyeti
MADDE 186- (1) Birinci ve
ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler ile defter tutmak
mecburiyetinde olan çiftçiler; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest
meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter
tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia
ve yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak
mecburiyetindedir.
(2)
Birinci fıkraya göre fatura almak mecburiyeti olanlar dışında kalanların,
birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden
ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya
onlara yaptırdıkları iş bedelinin 1.000 Türk Lirasını geçmesi veya bedeli 1.000
Türk Liradan az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın
fatura vermesi mecburidir
Gider pusulası
MADDE 187- (1) Fatura ve serbest
meslek makbuzu düzenlemek zorunda olanların bu Kanuna göre belge düzenleme
zorunluluğu bulunmayanlara yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları
emtia için düzenleyip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider
pusulası bunlar tarafından verilmiş fatura hükmündedir.
(2)
Gider pusulası bir asıl ve bir örnek olarak düzenlenir ve aslı işi yapana veya
emtiayı satana verilir.
Müstahsil makbuzu
MADDE 188- (1) Fatura
düzenlemek mecburiyetinde olanlar gerçek usulde vergiye tabi olmayan
çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödedikleri sırada iki örnek
makbuz tanzim etmeye ve bunlardan aslını imzalayarak satıcı çiftçiye vermeye ve
diğerini ona imzalatarak almaya mecburdur. Mal tüccar veya çiftçi adına bir
adamı veya aracı tarafından alındığı takdirde makbuz bunlar tarafından tanzim
ve imza olunur.
(2)
Çiftçiden avans üzerine yapılan alımlarda makbuz, malın teslimi sırasında
verilir.
(3)
Müstahsil makbuzunun tüccar veya alıcı çiftçi nezdinde kalan nüshası fatura
yerine geçer.
(4)
Bu maddede yazılı makbuzlar hiç bir resim ve harca tabi değildir.
Perakende satış belgeleri
MADDE 189- (1) Birinci ve
ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak
mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları
satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki belgelerden herhangi biri
ile tevsik olunur.
a)
Ödeme kaydedici cihaz fişi,
b)
Perakende satış fişi,
c) Giriş ve
yolcu taşıma bileti.
(2) Ödeme
kaydedici cihaz fişi, perakende satış fişi ve giriş ve yolcu taşıma
biletlerinde mükellefin adı ve soyadı, varsa ticaret unvanı, düzenlenme tarihi
ve alınan paranın miktarı gösterilir.
Yetki
MADDE 190- (1) Maliye
Bakanlığı, ekonomik olayları kavramak amacıyla bu Bölümde yazılı belgelerin
yerine geçmek üzere veya bunlara ilaveten belge düzenlettirmeye, bu belgelerin
mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi gereken bilgileri belirlemeye, bu yetkisini,
mükellef grupları, faaliyet türleri, sektörler, mükelleflerin aktif toplamları,
satış hasılatları veya müşteri sayıları itibarıyla kullanmaya ve uygulamaya
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Serbest
Meslek Makbuzu
Serbest meslek makbuzu
MADDE 191- (1) Serbest
meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için bir asıl
ve bir örnek serbest meslek makbuzu düzenlemek ve aslını müşteriye vermek,
müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.
(2)
Maliye Bakanlığı, serbest meslek makbuzu yerine geçmek üzere veya buna ilaveten
belge düzenlettirmeye, bu belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi gereken
bilgilerini belirlemeye, bu yetkisini, faaliyet türleri itibarıyla kullanmaya,
bu belgeleri elektronik ortamda veya elektronik cihazlarla düzenlettirmeye ve
uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Ücretlere
Ait Kayıtlar
Ücret bordrosu
MADDE 192- (1)
İşverenler, her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu tutmaya mecburdur.
31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf olan
ücretlerle diğer ücret üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret
ödemeleri için bordro tutulmaz.
(2)
Ücret bordrolarına en az aşağıdaki bilgiler yazılır.
a)
Hizmet erbabının adı, soyadı, adı; ücretin alındığına dair imzası veya mührü (Ücretin
ödenmesinde ayrıca makbuz alan işverenlerin tutacakları ücret bordrosuna imza
veya mühür konulması mecburi değildir.),
b)
Varsa vergi karnesinin tarih ve numarası,
c)
Birim ücreti (Aylık, haftalık, gündelik, saat veya parça başı ücreti),
ç)
Çalışma süresi veya ücretin ilgili olduğu süre,
d)
Ücret üzerinden hesaplanan vergilerin tutarı.
(3)
Bordronun hangi aya ait olduğu baş tarafında gösterilir. Bir aya ait bordro
ertesi ayın yirminci gününe kadar hazırlanıp tarihlenerek, müessese sahibi veya
müdürü ile bordroyu tanzim eden tarafından imzalanır.
(4)
İşverenler ücret bordrolarını, bu maddedeki esaslara uymak şartıyla diledikleri
şekilde düzenleyebilirler.
(5)
Kamu kurum ve kuruluşlarının ücret ödemelerinde kullandıkları belgeler ücret
bordrosu yerine geçer.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Diğer
Evrak ve Belgeler
Yardımcı belgeler
MADDE 193- (1) Sevk
irsaliyesi, malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya
taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından
taşınması veya taşıttırılması hâlinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar
için düzenlediği belgedir. Sevk irsaliyesinin taşıtta bulundurulması
mecburidir. Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında
taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya
gönderildiği hallerde de malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması
zorunludur. Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak
satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması hâlinde bu
mallara ait fatura veya perakende satış belgelerinin bulunması şartıyla sevk
irsaliyesi aranmaz.
(2)
Taşıma irsaliyesi, bedel karşılığında eşya nakleden bütün gerçek ve tüzel
kişilerin naklettikleri eşya için düzenlemek mecburiyetinde olduğu belgedir. Bu
fıkra hükmü taşıma işleri komisyoncuları ile acenteleri de kapsar.
(3)
Yolcu listesi, şehirler arasında yapılan yolcu taşımalarında bu Kanunun 189
uncu maddesi uyarınca yolcu taşıma bileti düzenlemeye mecbur olan mükellefler
tarafından her sefer için düzenlenen, oturma yerlerini planlı şekilde gösteren
ve toplam hasılat tutarını içeren belgedir.
(4)
Günlük müşteri listesi, otel, motel ve pansiyon gibi konaklama yerlerinin;
müşterilerin kimlik bilgilerine ve oda ücretlerine yer vermek suretiyle odaları,
bölmeleri ve yatak planlarını gösterir şekilde düzenlemek ve işletmede
bulundurmak mecburiyetinde oldukları belgedir.
Bono, çek ve benzeri belgelerde bulunması
gereken diğer bilgiler
MADDE 194- (1)
Mükelleflerin sattıkları mal veya yaptıkları hizmet nedeniyle ortaya çıkan
alacak ve borçları için bono veya poliçe düzenlemeleri hâlinde, bu poliçe veya
bonolarda 6102 sayılı Kanun uyarınca bulunması gereken bilgilerin yanı sıra
aşağıdaki hususların da yer alması zorunludur.
a)
Müteselsil seri ve sıra numarası.
b)
Alacaklı ve borçlunun adı ve soyadı/unvanı ile vergi kimlik numarası.
(2)
Bono, poliçe, çek, senet, tahvil, pay senedi, finansman bonosu, kar ortaklığı
belgesi ve benzeri kıymetli evrakın vergilendirmeye ilişkin belge düzenini
sağlamak açısından içereceği bilgileri belirlemeye Gelir İdaresi Başkanlığı
yetkilidir.
Tahsilat ve ödemelerin tevsiki
MADDE 195- (1)
Mükellefler, muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini bankalar,
elektronik para kuruluşları, ödeme kuruluşları veya posta idarelerince
düzenlenen belgelerle tevsik etmeye mecburdur.
(2)
Maliye Bakanlığı, tahsilat ve ödemelerin tevsikine ilişkin tutar, kapsama giren
mükellefiyet ve işlemin tarafları ile türlerini, zorunluluk getirilen
işlemlerde hangi hallerde bu zorunluluğun aranılmayacağını ve uygulamaya
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
İletişim bilgi ve belgeleri
MADDE 196- (1) Tüccarlar,
her türlü iş ve işlemleri dolayısıyla düzenledikleri veya kendilerine ulaşan
belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikro fiş, bilgisayar kaydı, yazılı,
görsel, manyetik veya elektronik ortamdaki kayıtlarını, işlerinin gereğine göre
ispata yarar nitelikte olmaları da göz önünde bulundurarak muhafaza etmek
mecburiyetindedir.
İspat edici diğer belgeler
MADDE 197- (1) Tüccarlar
önceki maddelerin dışında kalan ve bir hüküm ifade eden veya gerektiğinde bir
hakkın ispatına delil olarak kullanılabilen sözleşme, taahhütname, kefaletname,
mahkeme ilâmları gibi hukuki belgelerle, ihbarname, verginin ödendiğini
gösteren belgeler, karar örnekleri gibi vergi evrakını muhafaza etmek
mecburiyetindedir.
(2)
Damga vergisi mükellefleri Türkiye’de tanzim edilip doğrudan doğruya yabancı
memleketlere gönderilen evrakın Türkiye’de kalan kopyalarını muhafaza etmek
mecburiyetindedir.
(3)
193 sayılı Kanuna göre diğer kazanç ve iratları üzerinden vergilendirilecek
mükellefler, vergi matrahının tespitinde dikkate alınacak giderlerini ispat
edecek belgeleri muhafaza etmek mecburiyetindedir.
Yetki
MADDE 198- (1) Maliye
Bakanlığı;
a) Bu Kanuna
göre düzenlenme mecburiyeti olan belgeler ile bunlara ilaveten düzenlenmesini
uygun gördüğü belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi gereken bilgiler ile
belgelerde bulunması gereken zorunlu bilgileri belirlemeye ve bu belgelerden
uygun gördüklerine düzenlenme saatinin yazılması mecburiyetini getirmeye,
belgelerde imza bulunma mecburiyetini getirmeye, bunlarda değişiklik yapmaya
veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında
saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu Kanuna göre
düzenlenecek belgelerin düzenlenmesi mecburiyetini kaldırmaya, düzenlenme
mecburiyeti olan belgeler için işlemin mahiyetine göre düzenlenme süresini ve
uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye,
b)
Düzenlenme mecburiyeti olan belgeleri bedeli karşılığında basıp dağıtmaya veya
üçüncü kişilere bastırıp dağıtmaya veya dağıttırmaya, belgelere tasdik,
muhafaza ve ibraz mecburiyeti getirmeye veya kaldırmaya, belge tasdik işlemini;
noterlere, kanunla kurulmuş mesleki kuruluşlara veya uygun göreceği diğer
mercilere yaptırmaya,
c)
Düzenlenmesi zorunlu belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve
kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda
izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak belgelerin
kopyalarının Gelir İdaresi Başkanlığı veya muhafaza etmekle görevlendireceği
kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve
esaslarını belirlemeye,
ç) Bu Kanun
kapsamında belge düzenlemek zorunda olanların müşterilerine yaptıkları mal ve
hizmet satışlarını müşterileri itibarıyla tek bir belgede toplayabilmelerine,
mükellef grupları, faaliyet türleri, sektörler, mükelleflerin aktif toplamları,
satış hasılatları veya müşteri sayıları gibi unsurlar dikkate alınarak, aynı
müşteriye mal ve hizmet sunumunun birden fazla mükellef tarafından birlikte
gerçekleştirildiği durumlarda aralarında ortak belge düzenleme anlaşması yapmak
suretiyle ortak belge düzenlemelerine/bastırmalarına izin vermeye, bu bent
uyarınca ortak belge kullanılmasına izin verildiği hallerde vergi kanunları
gereğince yerine getirilmesi gereken yükümlülükler ile mal ve hizmetin
tesliminden veya ifasından doğan vergilerin ödenmesinden ortak belge düzenleyen
mükellefleri müşterek ve müteselsilen sorumlu tutmaya ve uygulamaya ilişkin
usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
(2)
Bu Kanuna göre düzenlenecek belgelerle bunlara ek olarak düzenlenecek
belgelerin, üçüncü şahıslara basım ve dağıtım işlerinin yaptırılması ile ilgili
şekil, şart, usul ve esaslar ve bunlara uyulmaması hâlinde uygulanacak cezai
şartlar Maliye Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
BEŞİNCİ
KISIM
Elektronik
Cihazla Belge Düzenleme ve Elektronik Ortamdaki Kayıtlar
Elektronik cihazla belge düzenleme
MADDE 199- (1) Satışı
yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki
kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf
tüccarlar, bu maddeye göre onaylanmış ödeme kaydedici cihazları kullanmak
mecburiyetindedir.
(2)
Ödeme kaydedici cihaz üretici veya ithalatçılarının cihazları satışa sunmadan
önce Gelir İdaresi Başkanlığına onaylattırmaları mecburidir. Ödeme kaydedici
cihaz onayları üç yıl için geçerli olup, eşit süreler itibarıyla uzatılabilir.
Uzatma reddedildiği takdirde, onaylanan modele uygun faaliyette bulunan
cihazlar için onay hükümleri geçerli sayılır.
(3)
Ödeme kaydedici cihazların kullanımı sırasında başlangıçta verilen garantiye
uygun düşmeyen kusurlar ortaya çıktığı, onaylanan modele uygun olmayan cihazların
üretildiği veya ithal edildiği ve satış sonrası bakım ve onarım konusunda
öngörülen şartlara uyulmadığı takdirde modelin onayı iptal edilir. Onayın
iptali, tedbirin alındığı tarihten itibaren hüküm ifade eder.
(4)
Ödeme kaydedici cihaz üretici veya ithalatçılarının, yurt geneline hizmet
verecek şekilde servis teşkilatlarının olması ve Gelir İdaresi Başkanlığınca
belirlenen süreler içerisinde cihazların bakım ve onarım hizmetlerini yerine
getirmeleri şarttır. Onay alan üretici veya ithalatçı kuruluşlar, kesilen
cezalardan kurmuş oldukları servis teşkilatları ile birlikte müteselsilen
sorumludur.
(5) Ödeme
kaydedici cihaz üretici veya ithalatçıları;
a) Satışını
yaptıkları her cihazın, satış tarihinden itibaren en az on yıllık yedek parça
temini ile bakım ve onarımını garanti eder.
b) On yıllık
yedek parça temini ile bakım ve onarım garantisini yerine getirmedikleri ödeme
kaydedici cihazların rayiç veya emsal bedelini, Maliye Bakanlığınca
belirlenecek usul ve esaslara göre ilgili mükellefe ödemek mecburiyetindedir.
(6)
Mükellefler kullanmak üzere satın aldıkları ödeme kaydedici cihazlar için
%100’e kadar amortisman oranı seçebilir, amortisman ayırma imkânı bulunmayanlar
ise alış bedellerinin tamamını satın aldıkları yılda, vergiye tâbi
kazançlarının tespitinde indirim konusu yapabilir.
(7)
Ödeme kaydedici cihaz servis teşkilatı görevlileri, yoklama ve vergi
incelemesine yetkili olanlar tarafından istenilen her türlü yardım ve kolaylığı
göstermek mecburiyetindedir.
(8)
Mükelleflerce kullanılan ödeme kaydedici cihazlar, iş bırakılmadıkça
haczedilemez.
(9) Maliye
Bakanlığı,
a) Birinci
fıkrada sayılanlar dahil olmak üzere fatura düzenlemek mecburiyetinde olan
mükelleflere, yıllık hasılat tutarları, faaliyet türleri, sektörler veya
bölgeler itibarıyla ayrı ayrı veya topluca ödeme kaydedici cihaz kullanma
mecburiyeti getirmeye, mecburiyetin başlama tarihlerini tespite, mecburiyet
dışı bırakmaya,
b) Ödeme
kaydedici cihazların, onayı, teknik ve fonksiyonel özellikleri, üretim, ithalat
satış ve satış sonrası servis hizmetleri, vergi dairesine kaydı, kullanımı ile
bu cihazlarla düzenlenecek belgelerin şekil ve muhtevasına ilişkin uyulması
gereken usul ve esasları belirlemeye ve bunlarda değişiklik yapmaya,
c) Ödeme
kaydedici cihaz üretici veya ithalatçılarına, yazılım-parametre yükleme,
yazılım güncelleme, bu cihazları ve bu cihazlar ile birlikte veya üzerinde
gerçekleştirilen kartlı işlemleri yönetme, cihazlar ile ilgili güvenli anahtar
yönetimini gerçekleştirme, ön kontrol işlemlerini yapma, uygulama yazılım ve parametrelerini
cihaza yükleme, cihaz yaşam döngüsünü kontrol etme ve yönetme, ödeme kaydedici
cihaz mesajları ile bu cihazlarla gerçekleştirilen işlemlere ilişkin bilgileri
Gelir İdaresi Başkanlığına ve ilgili kuruluşlara aktarma ve buna yönelik bilgi
işlem altyapısı kurma zorunluluğu getirmeye ve uygulamaya ilişkin usul ve
esasları belirlemeye ve bunlarda değişiklik yapmaya,
ç) Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
Elektronik defter, belge ve kayıtlar
MADDE 200- (1) Bu Kanuna
göre tutulması ve düzenlenmesi zorunlu olan defter, belge ve kayıtların
elektronik ortamda düzenlenmesi, iletilmesi, saklanması ve ibrazında bu maddede
yazılı hükümler uygulanır.
(2)
Elektronik defter, şekil hükümlerinden bağımsız olarak bu Kanuna göre tutulması
zorunlu olan defterlerde yer alması gereken bilgileri kapsayan elektronik
kayıtlar bütünüdür.
(3)
Elektronik belge, şekil hükümlerinden bağımsız olarak bu Kanuna göre
düzenlenmesi zorunlu olan belgelerde yer alan bilgileri içeren elektronik
kayıtlar bütünüdür.
(4)
Elektronik kayıt, elektronik ortamda tutulan ve elektronik defter ve belgeleri
oluşturan, elektronik yöntemlerle erişimi ve işlenmesi mümkün olan en küçük
bilgi öğesini ifade eder.
(5)
Mali mühür, elektronik defter, elektronik belge ve elektronik kayıtlarda veri
bütünlüğünün, kaynağının ve içeriğinin garanti altına alınması, gerekli
durumlarda gizliliğin sağlanması amacıyla kullanılan elektronik sertifika alt
yapısını ifade eder.
(6)
Vergi kanunlarında defter, belge ve kayıtlara ilişkin olarak yer alan hükümler
elektronik defter, elektronik belge ve elektronik kayıtlar için de geçerlidir.
Gelir İdaresi Başkanlığı, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer
defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar
belirlemeye yetkilidir.
(7)
Gelir İdaresi Başkanlığı, elektronik defter, elektronik belge ve elektronik
kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, saklanması ve ibrazı ile
defter, kayıt ve belgelerin elektronik ortamda oluşturulması ve tutulması
sürelerinin belirlenmesi ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları tespit
etmeye, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter,
belge ve kayıtlarda yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere
her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Maliye Bakanlığı veya
Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri,
çalışma ve denetim esasları Bakanlar Kurulunca çıkarılan bir yönetmelikle
belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma
zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile
uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren
işlemlerde tüzel kişiler için mali mühür, gerçek kişiler için mali mühür veya
nitelikli elektronik sertifika kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve
denetlemeye, elektronik defter kayıt ve belgelerin oluşturulması ve
saklanmasına aracılık etme yetkisi verilen kurum ve kuruluşların belirlenmesine
ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
ALTINCI
KISIM
Vergi
Karnesi
Karne mecburiyeti
MADDE 201- (1) 193 sayılı
Kanuna göre diğer ücret kapsamında vergilendirilenler vergi karnesi almaya
mecburdur.
Karne alınması
MADDE 202- (1)
Mükellefler vergi karnelerinin kendileri tarafından yazılması gereken
kısımlarını doldurduktan sonra, vergi bakımından durumlarını kayıt ve tescil ve
karneye işaret ettirmek üzere, bunları bağlı oldukları vergi dairesine ibraz
ederler.
(2)
Mükellefiyete müessir olacak değişiklikler de birinci fıkradaki esaslara göre
karneye işaret ettirilir.
(3)
Bu Kanunun 201 inci maddesinde belirtilen mükelleflerin doldurdukları karneyi
vergi dairesine ibraz etmeleri veya değişikliği karneye işaret ettirmeleri
süresi, işe başladıkları veya değişikliğin meydana geldiği tarihten başlayarak
bir aydır.
Karnelerin doğruluğundan sorumluluk
MADDE 203- (1) Vergi
karnelerine yazdıkları bilgilerin doğruluğundan mükellefler, işverenler
tarafından bu karnelere ilave olunan kayıtlardan da işverenler sorumludur.
Karnesiz hizmet erbabı çalıştıranların
sorumluluğu
MADDE 204- (1) Kazançları
basit usulde tespit edilen ticaret erbabı ile gayrimenkul sermaye iradı
sahipleri, yanlarında çalışan hizmet erbabının, kanunun tâyin ettiği süre
içinde karne almalarını ve karnelerinde yazılı vergilerini ödemelerini temin
etmeye mecburdur. Bu mecburiyete riayet edilmediği takdirde:
a)
Zamanında karne almamış veya vergisini tarh ettirmemiş olan hizmet erbabının
vergisi işveren adına tarh edilir ve vergi cezası da aynı kimse adına kesilerek
ondan tahsil olunur. Bu bent hükmüne göre tarh edilen vergi ve kesilen ceza,
işverene vergi ve ceza ihbarnamesi ile tebliğ edilir. Karnesiz olduğu tespit
edilen şahsa karnesi verilir ve vergisinin ödendiği karneye yazılır.
b)
Karnesini zamanında almış ve vergisini tarh ettirmiş olan hizmet erbabının
zamanında ödenmemiş olan vergisi ve gecikme zammı, yanında çalıştığı tespit
edilen işverenden tahsil olunur.
(2)
İşverenler, birinci fıkra hükümlerine göre ödedikleri vergileri asıl
mükelleflere rücu edebilir.
Karnelerin şekli ve resim ve harçlardan
muaflığı
MADDE 205- (1) Vergi
karnesinin şekli ve ihtiva edeceği bilgiler Maliye Bakanlığınca tespit olunur.
(2)
Gerek karneler, gerek bunların ihtiva ettiği kayıtlar hiç bir resim ve harca
tabi değildir.
YEDİNCİ
KISIM
Muhafaza
ve İbraz Ödevleri
Defter ve belgeleri muhafaza
MADDE 206- Bu Kanuna göre defter tutmak
mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle Üçüncü Kısımda yazılı belgeleri,
ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile
muhafaza etmeye mecburdur.
Defter tutma mecburiyetinde olmayanların
muhafaza ödevi
MADDE 207- (1) Bu Kanuna
göre defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar, bu Kanunun 186, 187 ve 188 inci
maddeleri gereğince almaya mecbur oldukları fatura, gider pusulası ve müstahsil
makbuzlarını tarih sırası ile düzenleme tarihlerini takip eden takvim yılından
başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdur.
Karnelerin muhafazası
MADDE 208- (1) Hizmet
erbabına ait vergi karneleri işverenler nezdinde, hizmet erbabı aynı zamanda
birkaç yerde çalışmakta ise bunlardan yalnız biri nezdinde muhafaza edilir.
(2)
İşverenler her ne suretle olursa olsun işten çıkan hizmet erbabına vergi
karnelerini derhal geri vermeye mecburdur.
Defter ve belgelerle diğer kayıtların ibraz
mecburiyeti
MADDE 209- (1) Bu Kısımda
yazılı gerçek ve tüzel kişiler ile bu Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak
getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her
türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere
ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki
kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için
gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve
memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Bu
zorunluluk Maliye Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike konu
hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak
üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara,
defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli mali müşavirler tarafından
yapılan talepler için de geçerlidir.
Diğer ödevler
MADDE 210- (1) Vergi
inceleme ve kontrolleri sırasında, mükellefler aşağıda yazılı ödevleri yerine
getirmeye mecburdur:
a)
İncelemeye yetkili olanlara müessesenin durumuna göre, çalışma yeri göstermek
ve resmî çalışma saatlerinde memurun müessesede çalışmasını sağlamak,
b)
İnceleme ile ilgili her türlü izahatı vermek (bu mecburiyet hem iş sahibine,
hem de işletmede çalışanlara şâmildir),
c)
İncelemeye yetkili olanların, lüzumunda iş yerinin her tarafını gezip görmesini
sağlamak,
ç)
İşletmede bu Kanunun 98 inci maddesi gereğince envanter yapılması hâlinde araç,
gereç ve personeliyle bu işlemlerin neticelendirilmesi için gerekli yardım ve
kolaylığı göstermek.
Yetki
MADDE 211- (1) Maliye
Bakanlığı;
a)
Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı
elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri
kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol, pul, barkod,
hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına
ilişkin zorunluluk getirmeye, mükelleflere bandrol, pul, barkod, hologram,
kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin verilmesinde,
mükelleflerin Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı vergi dairelerine vadesi geçmiş
borcu bulunmadığına ilişkin belge arama zorunluluğu getirmeye, bu zorunluluk
kapsamına 6183 sayılı Kanuna göre takip edilen amme alacaklarından tür ve tutar
itibarıyla belirlediklerini almaya ve hangi hâllerde bu zorunluluğun
aranılmayacağına, bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi
özel etiket ve işaretlerin basımı, dağıtımı ile sistemin kurulması ve
işletilmesi hizmetlerinin, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi
ve Kontrol Kanununa tabi olmaksızın, süresi 5 yılı geçmemek üzere ve 4/1/2002
tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun (5 inci maddesinin beşinci fıkrası
hariç) hükümleri çerçevesinde; yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişiler
tarafından yerine getirilmesine, bu hizmetlerde ve yetkilendirilecek gerçek
veya tüzel kişilerde bulunması gereken özellikleri, yetkilendirilecek gerçek
veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin yönlendirilmesi, izlenmesi, denetlenmesi,
yetkilendirmenin sonlandırılması ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye,
b)
Vergi kanunlarının uygulanmasıyla ilgili olarak levha kullandırma, asma,
bulundurma veya ibraz zorunluluğu getirmeye ve kaldırmaya
yetkilidir.
SEKİZİNCİ
KISIM
Vergiye
Uyum
Vergi uyumu
MADDE 212- (1) Vergi
uyumu, vergiye ve mükellefiyete ilişkin ödevlerin, vergi kanunlarına ve ilgili
mevzuata uygun olarak süresinde ve eksiksiz yerine getirilmesidir.
(2)
Gelir İdaresi Başkanlığı, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu artırmak ve bu
konuda gerekli her türlü tedbiri almakla yükümlüdür.
(3)
Gelir İdaresi Başkanlığı, mükelleflerin vergiye uyum derecelerini bu Kanunun
120 nci maddesinde düzenlenen veri merkezinde yer alan bilgileri de kullanmak
suretiyle belirlemeye, uyum derecelerini dikkate alarak vergi kanunlarında yer
alan indirim, istisna, iade, mahsup ve benzeri işlemlerini ilgili mevzuatındaki
düzenlemelerden farklı düzenlemeler yapmak suretiyle gerçekleştirmeye
yetkilidir.
(4) Bakanlar
Kurulu gelir ve kurumlar vergisinde mükelleflerin beyanname verme ve beyan
edilen vergileri öngörülen sürelerde düzenli olarak ödemeleri koşuluyla üçüncü
fıkrada belli edilen uyum derecelerini dikkate alarak gelir ve kurumlar vergisi
oranlarını yarım puan indirmeye ve indirilen vergi oranlarını kanuni oranına
çıkarmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini sektörler, iş kolları ya da
mükellef grupları itibarıyla da kullanabilir.
ÜÇÜNCÜ
KİTAP
Değerleme
BİRİNCİ
KISIM
İktisadi
Kıymet Değerleri
BİRİNCİ
BÖLÜM
Değerleme
Esasları
Değerleme esasları
MADDE 213- (1) Değerleme,
vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin değerlerinin
takdir ve tespitidir.
(2)
Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve
zamanlarda haiz oldukları değerler esas alınır.
(3)
Değerlemede, iktisadi kıymetlerden her biri tek başına dikkate alınır. Teamülen
aynı cinsten sayılan mallar ve düşük değerli müteferrik eşya toplu olarak
değerlenebilir.
Değerleme ölçüleri
MADDE 214- (1) Değerleme,
iktisadi kıymetin türü ve mahiyetine göre, aşağıdaki ölçülerden biri ile
yapılır.
a)
Maliyet bedeli,
b)
Borsa rayici,
c)
Tasarruf değeri,
ç)
Kayıtlı değer,
d)
İtibari değer,
e)
Rayiç bedel,
f)
Vergi değeri,
g)
Alış bedeli,
ğ)
Emsal bedeli.
Tanımlar
MADDE 215- (1) Maliyet
bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması
dolayısıyla yapılan ödemelerle bunlara bağlı giderlerin toplamını ifade eder.
(2)
Aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dahil edilir.
a)
İktisadi kıymetin satın alınmasıyla doğrudan ilgili olarak ödenen gümrük
vergileri ve resimleri, gümrük komisyonları, nakliye ve montaj giderleri
(montaj giderleri kapsamına bu iş için dışarıdan temin edilen hizmetlerin
bedeli dahildir).
b)
İktisadi kıymetin satın alınmasıyla doğrudan ilgili resim ve harçlar ile noter,
tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık bedeli, komisyon, ilan giderleri gibi
giderler.
c)
İktisadi kıymetin satın alınmasında ödenen özel tüketim vergileri ve indirimine
izin verilmeyen katma değer vergileri, 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider
Vergileri Kanununa göre ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisi ile
20/6/2001 tarihli ve 4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca ödenen kaynak kullanımını destekleme
fonu gibi yükümlülükler.
(3)
Borsa rayici, borsalara kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden önceki
son işlem gününde borsadaki işlemlerinin ortalama değerlerini ifade eder.
Normal dalgalanmalar dışında fiyatlarda açık kararsızlıklar görülen hallerde,
son işlem günü yerine değerlemeden önceki otuz gün içindeki ortalama rayici
esas olarak aldırmaya ve bu fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
(4)
Tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği
gerçek değerdir.
(5)
Kayıtlı değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap
değeridir.
(6)
İtibari değer, pay senetleri dahil her türlü senetler ile tahvillerin üzerinde
yazılı olan değerdir.
(7)
Rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım
değeridir.
(8)
Vergi değeri, bina, arsa ve arazinin 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak
Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre tespit edilen değeridir.
(9)
Alış bedeli, bir iktisadi kıymetin satın alma bedelidir.
(10)
Emsal bedeli, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen ya da doğru olarak tespit
edilemeyen bir iktisadi kıymetin, değerleme gününde satılması hâlinde emsaline
göre haiz olacağı değerdir.
a)
Emsal bedeli sıra ile aşağıdaki yöntemlere göre belirlenir.
1)
Birinci sıra: (Ortalama fiyat yöntemi) Aynı cins ve türdeki iktisadi
kıymetlerden sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir önceki ayda veya
bir daha önceki ayda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve
tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan ortalama satış fiyatı ile
hesaplanır. Bu esasın uygulanabilmesi için, aylık satış miktarının, emsal
bedeli belirlenecek her bir iktisadi kıymetin miktarına göre %25 veya üzerinde
olması şarttır.
2)
İkinci sıra: (Maliyet bedeli yöntemi) Emsal bedeli belli edilecek iktisadi
kıymetin, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde
mükellef bu maliyet bedeline %25 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat
belli eder. Bakanlar Kurulu, bu oranı sektörler ve iş grupları ile satışların
toptan veya perakende olup olmaması itibarıyla %5’e kadar indirmeye ve iki
katına kadar artırmaya yetkilidir.
3)
Üçüncü sıra: (Takdir yöntemi) (1) ve (2) numaralı alt bentlerde yazılı
yöntemlere göre belli edilemeyen emsal bedelleri, ilgililerin başvurusu üzerine
takdir yolu ile belli edilir. Takdirler,
maliyet bedeli ve piyasa değerleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca
yıpranma dereceleri dikkate alınmak suretiyle bu Kanunda sayılan takdir
komisyonları veya değerleme yapmaya yetkili kişi veya kuruluşlar tarafından
yapılır. Maliye Bakanlığı, değerleme yapmaya yetkili kişi veya kuruluşlar ile
bu kişi veya kuruluşların çalışma usul ve esaslarını belirlemeye yetkilidir.
Maliye
Bakanlığı, ilgili mevzuatına veya iktisadi ve teknik icaplara göre kullanılma
imkânı ortadan kalkan ilaç, gıda gibi emtia ile bu Kanunun 224 üncü maddesi uyarınca
kıymeti düşen mallar için takdir komisyonu kararı aramaksızın emsal bedeli
belirletmeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Takdir
edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı saklıdır.
Ancak, dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz.
b)
Emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara
ait kayıt ve çizelgeler ispat edici belgeler olarak saklanır.
c)
(a) bendindeki yöntemlerle sınırlı olmaksızın yargı organlarının re’sen
biçtikleri değerler ile zirai kazanç ölçülerini tespit eden kararnamelerde yer
alan unsurlar emsal bedeli yerine geçer.
ç)
(a) bendinde belirtilen değer tespit yöntemleri, hizmet bedelinin tespitinde de
kullanılır.
İKİNCİ
BÖLÜM
İktisadi
İşletmelere Dâhil Kıymetleri Değerleme
Taşınmazlar ve taşınmazlar gibi değerlenen
iktisadi kıymetler
MADDE 216- (1) İktisadi
işletmelere dahil bütün taşınmazlar maliyet bedeli ile değerlenir.
(2)
Bu Kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler taşınmazlar gibi değerlenir:
a)
Taşınmazların bütünleyici parçaları ve eklentileri,
b)
Tesisat ve makineler,
c)
Gemiler ve diğer taşıtlar,
ç)
Gayrimaddi haklar.
Taşınmazlarda maliyet bedeline giren
giderler
MADDE 217- (1)
Taşınmazlarda maliyet bedeline aşağıda yazılı giderler de girer.
a)
Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden
doğan giderler.
b)
Taşınmazların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile
ortaya çıkan kur farklarının taşınmazın envantere alındığı hesap döneminin
sonuna kadar olan kısmı. Şu kadar ki taşınmazların envantere alındığı hesap
döneminden sonraki dönemlere ilişkin olanlar doğrudan kar ve zarar hesabına
geçirilebilir.
(2)
Taşınmazlarla doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı
hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilir.
İnşa ve imal giderleri
MADDE 218- (1) İnşa
edilen binalarda ve gemilerde, imal edilen tesisat ve makinede, bunların inşa
ve imal giderleri, satın alma bedeli yerine geçer.
Taşınmazlarda maliyet bedelinin artması
MADDE 219- (1) Normal
bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, taşınmazları genişletmek,
niteliklerini geliştirmek veya değerini devamlı olarak artırmak amacıyla
yapılan giderler, taşınmazın maliyet bedeline eklenir.
(2)
Taşınmazlar kira ile tutulmuş ise kiracı tarafından yapılan birinci fıkradaki
giderler bunların özel maliyet bedeli olarak ayrıca değerlenir. Kiracının
faaliyetini icra için vücuda getirdiği tesisata ait giderler de bu hükümdedir.
Taşınmazlar için yapılan giderler hem tamir hem de değer artırıcı nitelikte
giderlerden oluştuğu takdirde, mükellef bu giderlerden maliyet bedeline
eklenecek kısmı ayrı göstermek mecburiyetindedir.
(3) Kamu kurum
ve kuruluşlarından kiralananlar hariç olmak üzere, kiralanan arsa, arazi ve
3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununa göre yapı kullanma izni belgesi
alınmamış binalar için yapılan harcamalar ikinci fıkra kapsamında
değerlendirilmez.
(4) Elektrik
üretim ve dağıtım varlıklarının işletme hakkı verilmiş ise işletme hakkına
sahip olanlar tarafından yapılan birinci fıkradaki giderler bunların özel
maliyet bedeli olarak ayrıca değerlenir. İşletme hakkına sahip olanların
faaliyetini icra için yaptığı tesisata ait giderler de bu hükümdedir. Elektrik
üretim ve dağıtım varlıkları için yapılan giderler hem tamir hem de değer
artırıcı nitelikte giderlerden oluştuğu takdirde, mükellef bu giderlerden
maliyet bedeline eklenecek kısmı ayrı göstermek mecburiyetindedir.
Demirbaş eşya
MADDE 220- (1) Alet,
edevat, mefruşat ve demirbaş eşya maliyet bedeli ile değerlenir. Bunların
maliyet bedeline giren giderler, satın alma bedelinden başka komisyon ve
nakliye giderleri gibi özel giderlerdir.
(2)
İmal edilen alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlarda imal giderleri satın alma
bedeli yerine geçer.
Satın alınan emtia
MADDE 221- (1) Satın
alınan emtia, maliyet bedeliyle değerlenir. Satın alınan emtia ile ilgili
olarak satıcıya ödenen veya borçlanılan ve emtianın envantere alındığı tarihe
kadar belirli olan faiz, vade farkı, kur farkı gibi giderler de maliyet
bedeline eklenir.
(2)
Satın alınan emtia ile doğrudan ilişkili olmaları şartıyla, emtianın envantere alındığı
tarihe kadar elde edilen iskonto ve indirimler maliyet bedelinden düşülür.
(3)
Emtianın maliyet bedeli, değerlemeden önceki on beş günlük ağırlıklı ortalama
satış bedelinin %10 veya daha fazla üzerinde olursa; değerlemede, maliyet
bedeli yerine bu Kanunun 215 inci maddesinin onuncu fıkrasının (a) bendinin (2)
numaralı alt bendindeki yöntem hariç olmak üzere emsal bedeli yöntemi
kullanılabilir. Bu hüküm, imal edilen emtia hakkında da uygulanabilir.
İmal edilen emtia
MADDE 222- (1) İmal
edilen tam ve yarı mamul şeklindeki emtianın maliyet bedeli aşağıdaki yazılı
unsurları içerir.
a)
Mamulün imalinde kullanılan ilk madde ve yardımcı malzemelerin bedeli, (Satın
alınan emtia gibi değerlenir)
b)
Mamule isabet eden işçilik bedeli,
c)
Genel imal giderlerinden mamule düşen pay,
ç)
Genel yönetim giderlerinden mamule düşen pay, (bu payın mamulün maliyetine
eklenmesi isteğe bağlıdır),
d)
Ambalajlı olarak piyasaya sunulması zorunlu olan mamullerde ambalaj malzemesi
bedeli.
(2)
Mükellefler, imal ettikleri emtianın maliyet bedellerini birinci fıkradaki
unsurları içermek şartıyla diledikleri usulde belirleyebilir.
Zirai varlıklar ve ürünler
MADDE 223- (1)
İşletmelere dâhil olan hayvanlar ve bitkiler ile zirai ürünler maliyet
bedeliyle değerlenir.
(2)
Zirai ürünlerde maliyet bedeli, imal edilen emtia ile ilgili hükümler göz önüne
alınarak tespit edilir.
(3)
Zirai ürün mahiyetinde olmayan hayvan ve bitkilerin maliyet bedelinin
tespitinin mümkün olmaması hâlinde maliyet bedeli yerine emsal bedeli dikkate
alınır.
Kıymeti düşen mallar
MADDE 224- (1) Yangın,
deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veya bozulmak, çürümek, kırılmak,
çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi değerlerinde önemli bir
azalma meydana gelen emtia emsal bedeli ile değerlenir.
(2)
Maliyetlerinin hesaplanması mutad olmayan döküntü, üstüpü, deşe ve ıskartalar
da emsal bedeli ile değerlenir.
Menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası
araçları
MADDE 225- (1) Geçici
ilmühaberler dâhil olmak üzere pay senetleri ile fon portföyünün en az %51’i
Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin pay senetlerinden oluşan yatırım fonu
katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenir.
(2)
Birinci fıkrada belirtilenler dışında kalan her türlü menkul kıymet, borsa
rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı
oluştuğunun anlaşılması durumunda değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış
bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dâhil) alış tarihinden
değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle
hesaplanır.
(3)
Borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar veya zararına bağlı olarak
doğan ve değerleme günü itibarıyla hesaplanması mümkün olmayan menkul
kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.
Yabancı paralar
MADDE 226- (1) Yabancı
paralar borsa rayici ile değerlenir.
(2)
Yabancı paralar, borsada rayicinin olmaması veya borsa rayicinin oluşumunda
muvazaa olduğunun anlaşılması durumunda, değerleme günü itibarıyla Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından değerleme gününde geçerli olmak üzere ilan
edilen döviz alış kurları esas alınarak değerlenir. Değerleme günü itibarıyla
kur ilan edilmediği durumda değerleme gününden önce en son ilan edilen kurlar
dikkate alınır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından kuru ilan
edilmeyen yabancı paralar için değerlemeye esas alınacak kurlar, Maliye Bakanlığınca
tespit ve ilan edilebilir. Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan olunmayan
hallerde ilgili ülke merkez bankasınca açıklanan ABD Doları çapraz kuru esas
alınmak suretiyle değerleme yapılır.
(3)
Bankalar, yabancı paralarla ilgili olarak yapacakları değerlemede, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen esaslara uygun olarak kendilerinin
tespit ettikleri ve fiilen uyguladıkları döviz alış kurlarını esas alır.
(4)
Bu madde hükmü, yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve
borçlar hakkında da uygulanır. Bunlardan vadesi gelmemiş olan senede bağlı
alacak ve borçlar, bu Kanunun 227 ve 232 nci maddeleri uyarınca değerleme günü
değerine indirgenebilir. Senette faiz oranının yazılı olmaması durumunda,
Maliye Bakanlığınca belirlenecek piyasalarda geçerli olan faiz oranı esas
alınır.
Alacaklar
MADDE 227- (1) Alacaklar
kayıtlı değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine dayalı
alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate
alınır.
(2)
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün değerine
indirgenebilir. Bu takdirde, senette faiz oranı açıklanmış ise bu oran,
açıklanmamışsa Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından ilan edilen avans
işlemlerinde uygulanacak faiz oranı dikkate alınır.
(3)
Bankalar ve sigorta şirketleri alacaklarını, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
tarafından ilan edilen avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı veya
işlemlerinde uyguladıkları faiz oranıyla değerleme günü değerine indirgerler.
Peştamallıklar
MADDE 228- (1) Gerçek
veya tüzel kişilerde peştamallıklar kayıtlı değerleriyle değerlenir.
İlk tesis ve taazzuv giderleri
MADDE 229- (1) Kurumlarda
aktifleştirilen ilk tesis ve taazzuv giderleri kayıtlı değeri ile değerlenir.
Bu değer, ilk tesis ve taazzuv için yapılan giderlerden fazla olamaz.
(2)
Kurumun tesis olunması veya yeni bir şubenin açılması veya işlerin devamlı bir
surette genişletilmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir kıymet iktisap
olunmayan giderler bu kapsamdadır.
(3)
İlk tesis ve taazzuv giderlerinin aktifleştirilmesi ihtiyaridir.
Aktif geçici hesap kıymetleri
MADDE 230- (1) Gelecek
bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderler ile cari hesap dönemine ait
olup da henüz tahsil edilmemiş olan hasılat, kayıtlı değerleri üzerinden
aktifleştirilmek suretiyle değerlenir.
(2)
Zirai işletmelerde henüz elde edilmemiş olan ürünler için yapılan hazırlık
işleri gibi giderler de bu madde hükmüne göre aktifleştirilerek değerlenir.
Kasa mevcudu
MADDE 231- (1) Kasa
mevcutları itibari değerleriyle değerlenir. Kasadaki yabancı paralar hakkında
bu Kanunun 226 ncı maddesi hükmü uygulanır.
Borçlar
MADDE 232- (1) Borçlar
kayıtlı değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine dayalı
borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate
alınır.
(2)
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü değerine
indirgenebilir. Bu takdirde senette faiz oranı açıklanmışsa bu oran,
açıklanmamışsa Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından ilan edilen avans
işlemlerinde uygulanacak faiz oranı dikkate alınır.
(3)
Bankalar ve sigorta şirketleri borçlarını, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
tarafından ilan edilen avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı veya
işlemlerinde uyguladıkları faiz oranıyla değerleme günü değerine indirgerler.
(4)
Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine indirgeyen mükellefler, borç
senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadır.
Tahviller
MADDE 233- (1) Sermaye
şirketleri ve iktisadi kamu kuruluşları çıkardıkları tahvilleri ve menkul
kıymet niteliğindeki diğer borçlanma araçlarını itibari değerleriyle
değerlerler.
Pasif geçici hesap kıymetleri
MADDE 234- (1) Gelecek
hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hâsılat ile cari hesap
dönemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler kayıtlı değerleri üzerinden
pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.
Karşılıklar
MADDE 235- (1)
Gerçekleşen veya gerçekleşmesi beklenen fakat miktarı kesin olarak
kestirilemeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arz eden belli bazı
zararları karşılamak maksadıyla hesaben ayrılan meblâğlara karşılık denir.
(2)
Karşılıklar kayıtlı değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.
(3)
Amortisman kayıtları hakkındaki özel hükümler saklıdır.
Özel haller
MADDE 236- (1) Bu Bölümde
yazılı olmayan veya yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkân
bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina, arsa ve arazi vergi değerleriyle,
diğerleri, varsa borsa rayici, yoksa kayıtlı değerleri, o da yoksa emsal
bedeliyle değerlenir.
Serbest meslek erbabına ait iktisadi kıymetler
MADDE 237- (1) Serbest
meslek erbabının amortismana tabi tuttukları iktisadi kıymetlerini değerlemede
de bu Bölümün hükümleri uygulanır.
Finansal kiralama işlemlerinde değerleme
MADDE 238- (1) Finansal
kiralama işlemlerinde, finansal kiralamaya konu olan iktisadî kıymet ile
sözleşmeden doğan hak, borç ve alacakların değerlemesi aşağıdaki esaslara göre
yapılır.
a)
Kiracı tarafından finansal kiralama işlemine konu iktisadî kıymeti kullanma
hakkı ve sözleşmeden doğan borç, kiralama konusu iktisadî kıymetin rayiç bedeli
veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı
ile değerlenir.
b)
Kiralayan tarafından sözleşmeden doğan alacak, kiralama süresi boyunca
yapılacak kira ödemelerinin toplam tutarı, kiralama konusu iktisadî kıymet ise
bu iktisadî kıymetin net bilanço aktif değerinden kira ödemelerinin bugünkü
değerinin düşülmesi sonucu bulunan tutar ile değerlenir. İktisadi kıymetin net
bilanço aktif değerinden kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu
bulunan tutarın sıfır veya negatif olması halinde, iktisadî kıymet iz bedeliyle
değerlenir ve aradaki fark iktisadî kıymetin elden çıkarılmasından elde edilen
kazançlar gibi işleme tâbi tutulur.
c)
Kiralayan tarafından aktifleştirilen alacak tutarı ile kira ödemelerinin
bugünkü değeri arasındaki fark, gelecek dönemlere ait faiz geliri olarak
pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.
ç)
Kiralayanın finansal kiralamaya konu iktisadî kıymetin üretimini veya alım
satımını yapması halinde, iktisadî kıymetin net bilanço aktif değeri olarak
rayiç bedeli dikkate alınır. Rayiç bedel ile maliyet bedeli arasındaki fark,
normal bir satış işleminden elde edilen kâr veya zarar olarak işleme tâbi
tutulur.
(2)
Kiracı tarafından aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadî kıymeti
kullanma hakkı, bu Kanunun 239 uncu maddesi ve Üçüncü Kitabının Üçüncü Kısmının
Birinci Bölümünde kiralama konusu iktisadî kıymet için belirlenmiş esaslar
çerçevesinde değerlemeye ve amortismana tâbi tutulur.
Kiralayan
tarafından, finansal kiralamaya konu iktisadî kıymetin bu maddenin birinci
fıkrasının (b) bendine göre belirlenen değeri üzerinden amortisman ayrılmaya
devam olunur.
(3)
Bu madde kapsamında değerlenen borç ve alacak tutarları değerleme gününün
tasarruf değerine indirgenemez.
(4)
Kiracı tarafından finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan kira ödemeleri,
borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılır. Ayrıştırma işlemi, her
bir dönem sonunda kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmasını
sağlayacak şekilde yapılır.
(5)
Yabancı para cinsinden yapılan finansal kiralama sözleşmelerinde, bu Kanunun
226 ncı maddesi uyarınca yapılan kur değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur
farkları aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadi kıymeti kullanma
hakkı ile ilişkilendirilmeksizin doğrudan kâr veya zarar olarak dikkate alınır.
(6)
Kiralayan tarafından gelecek dönemlere ait faiz gelirleri, kiralanan iktisadî
kıymetin finansal kiralama sözleşmesinin yapıldığı tarihteki rayiç bedelinden,
her bir dönem sonunda anapara geri ödemelerinin düşülmesi sonucu kalan tutar
üzerinden sabit bir dönemsel faiz oranı yaratacak şekilde hesaplanması
suretiyle tahakkuk ettirilir.
(7)
Bu maddenin uygulamasında aşağıda yer alan tanımlar dikkate alınır.
a)
Finansal Kiralama: Kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip
devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadî kıymetin mülkiyetine sahip
olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu
doğuran kiralamalardır.
b)
1) Kiralama işleminde; iktisadî kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda
kiracıya devredilmesi, kiracıya kira süresi sonunda iktisadî kıymeti rayiç
bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması, kiralama süresinin
iktisadî kıymetin faydalı ömrünün %80’inden daha büyük bir bölümünü kapsaması
veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin
toplamının iktisadî kıymetin rayiç bedelinin %90’ından daha büyük bir değeri
oluşturması hallerinden herhangi birinin varlığı durumunda kiralama işlemi
finansal kiralama kabul edilir.
2)
Doğal kaynakların araştırılması veya kullanılmasına yönelik kiralama
sözleşmeleri ile sinema filmleri, video kayıtları, patentler, kopyalama hakları
gibi kıymetlerle ilgili lisans sözleşmeleri bu madde kapsamında değerlendirilmez.
3)
Arazi, arsa ve binalarla ilgili kiralama sözleşmeleri, sadece, sözleşmede kira
süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devri öngörülmüşse veya kiracıya kira
süresi sonunda kiralama konusu taşınmazı düşük bir bedelle satın alma hakkı
tanınmışsa bu madde kapsamında değerlendirilir.
c)
1) Kira Ödemeleri: Sözleşmeye göre, kira süresi boyunca yapılması gereken kira
ödemeleridir. Kira süresi sonunda, kiralama konusu iktisadî kıymetin kalan
değerine ilişkin bir taahhüt olması halinde bu değer de kira ödemesi kabul
edilir.
2)
Kira süresi sonunda kiracıya düşük bir bedelle iktisadî kıymeti satın alma
hakkı tanındığı ve sözleşme tarihinde bu hakkın kullanılma olasılığının yüksek
olduğu durumda kira ödemeleri kira süresi boyunca yapılan kira ödemeleri ile
satın alma hakkının kullanılması durumunda ödenmesi gereken bedelin toplamıdır.
ç)
1) Kira Ödemelerinin Bugünkü Değeri: Kira ödemelerinin, sözleşme tarihinde,
kiralamada kullanılan faiz oranının dikkate alınması suretiyle hesaplanan
bugünkü değerlerinin toplamıdır.
2)
Kiralamada kullanılan faiz oranı tespit edilemiyorsa, kiracının kiralamaya konu
iktisadî kıymeti satın almak için aynı vade ile alması gereken borç için
katlanacağı faiz oranı kullanılır.
d)
Kiralamada Kullanılan Faiz Oranı: Kira ödemeleri ile garanti edilmemiş kalan
değer toplamının bugünkü değerini, kiralamaya konu iktisadî kıymetin rayiç
bedeline eşitleyen iskonto oranıdır.
(8)
Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulamasına yönelik usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
Enflasyon düzeltmesi
MADDE 239- (1) Malî
tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetler aşağıdaki hükümlere göre
enflasyon düzeltmesine tabi tutulur.
(2)
Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi
mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç
hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla
olması hâlinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutarlar. Enflasyon
düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi hâlinde sona
erer. Şu kadar ki şartların gerçekleşmemesi durumunda da en son enflasyon
düzeltmesi yapılan dönemi takip eden beşinci yılın sonunda mali tablolar
enflasyon düzeltmesine tabi tutulur.
Kapsama
giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tabloları
düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Geçici vergi
dönemlerinde yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi
yerine üçer aylık dönemlerin son ayı dahil önceki otuz altı ay ve içinde bulunulan
hesap dönemi yerine son on iki ay dikkate alınır. Bir hesap dönemi içindeki
geçici vergi dönemlerinin herhangi birinde düzeltme yapılması hâlinde takip
eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan hesap dönemi sonunda da
düzeltme yapılır.
Bakanlar
Kurulu; bu maddede yer alan %100 oranını %35’e kadar indirmeye veya tekrar
kanuni seviyesine kadar yükseltmeye, %10 oranını ise %25’e kadar çıkarmaya veya
tekrar kanuni seviyesine kadar indirmeye yetkilidir.
(3)
Bu maddenin uygulanmasında;
a)
Parasal olmayan kıymetler; parasal kıymetler dışındaki kıymetleri,
b)
Parasal kıymetler; Türk Lirasının değerindeki değişmeler karşısında nominal
değerleri aynı kaldığı halde satın alma güçleri fiyat hareketlerine göre ters
yönde değişen kıymetleri (Yabancı paralar da parasal kıymet olarak dikkate
alınır.),
c)
Enflasyon düzeltmesi; parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde
dikkate alınacak tutarlarının düzeltme katsayısı ile çarpılması suretiyle, malî
tablonun ait olduğu tarihteki satın alma gücü cinsinden hesaplanmasını,
ç)
Düzeltme katsayısı; malî tabloların ait olduğu aya ilişkin fiyat endeksinin,
düzeltmeye esas alınan tarihi içeren aya ait fiyat endeksine bölünmesiyle elde
edilen katsayıyı,
d)
Ortalama düzeltme katsayısı; malî tabloların ait olduğu aya ilişkin fiyat
endeksinin, bu endeks ile bir önceki dönemin sonundaki fiyat endeksi toplamının
ikiye bölünmesi sonucu bulunan endekse bölünmesiyle elde edilen katsayıyı,
e)
Fiyat endeksi (Yİ-ÜFE); Türkiye İstatistik Kurumunca Türkiye geneli için hesaplanan
Yurt İçi Üretici Fiyatları Genel Endeksini,
f)
Reel olmayan finansman maliyeti; her türlü borçlanmada, borç tutarlarına
(yabancı para üzerinden borçlanmalarda borcun alındığı tarihteki Türk Lirası
karşılıklarına), borcun kullanıldığı döneme ait Yİ-ÜFE artış oranının
uygulanması suretiyle hesaplanan tutarı,
g)
Toplulaştırılmış yöntemler;
1)
Basit ortalama yöntemi; gelir tablosu kalemleri ile stokların düzeltmede esas
alınacak tarihlere bağlı kalınmaksızın dönem ortalama düzeltme katsayısı ile
çarpılması suretiyle enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasını,
2)
Hareketli ağırlıklı ortalama yöntemi; dönem sonu stok ve dönem içinde satılan
mal maliyetinin enflasyon düzeltmesine esas alınacak tutarlarının hareketli
ağırlıklı ortalama düzeltme katsayısı ile çarpılması suretiyle enflasyon
düzeltmesine tabi tutulmasını (Bir önceki döneme ait düzeltilmiş satılan mal
maliyeti enflasyon düzeltmesi yapılan dönemin sonuna taşıma katsayısı
uygulanarak taşınır. Bu hesaplamalarda amortisman ve reel finansman giderleri,
endekslenmeden dikkate alınır.),
ğ)
Hareketli ağırlıklı ortalama düzeltme katsayısı; enflasyon düzeltmesine tabi
tutulmuş dönem başı stoğun ilgili dönemin sonuna taşınmış değeri ile dönem içi
alış ve giderlerin enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş değerleri toplamının,
dönem başı stok ile dönem içi alış ve giderlerin enflasyon düzeltmesine esas
alınacak tutarlarının toplamına bölünmesi ile bulunan katsayıyı,
h)
Taşıma; malî tablolardaki parasal ve parasal olmayan tutarların, taşıma
katsayısı kullanılarak ilgili dönemin sonundaki yeni değerlerinin hesaplanması
işlemini,
ı)
Taşıma katsayısı; malî tabloların ait olduğu aya ilişkin fiyat endeksinin, bir
önceki dönemin sonundaki (yıl içinde işe başlayanlarda, işe başlanılan aya
ilişkin) fiyat endeksine bölünmesiyle elde edilen katsayıyı,
i)
Enflasyon fark hesapları; parasal olmayan kıymetlerin düzeltme işlemi sonrası
değeri ile düzeltme öncesi değeri arasındaki farklarının kaydedildiği
hesapları,
j)
Enflasyon düzeltme hesabı; parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmesi sonucu
oluşan farkların kaydedildiği hesabı (Bu hesap enflasyon fark hesapları ile
karşılıklı olarak çalışır. Parasal olmayan aktif kıymetlerin enflasyon
düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farklar bu hesabın alacağına, parasal
olmayan pasif kıymetlerin enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan
farklar ise borcuna kaydedilir. Enflasyon düzeltme hesabının bakiyesi gelir
tablosuna aktarılmak suretiyle kapatılır.),
k)
Net parasal pozisyon; parasal varlıklarla parasal yükümlülükler arasındaki
farkı
ifade eder.
(4)
Düzeltme işleminde aşağıdaki tarihler esas alınır:
a)
Alış bedeli ile değerlenen menkul kıymetlerle malî duran varlıklar için; satın
alma tarihi.
b)
İlk madde ve malzeme, ticari mallar, yarı mamul ve mamul stokların maliyetine
dahil edilen unsurlar, yıllara sarî inşaat ve onarım işlerinde maliyeti
oluşturan unsurlar, gelecek aylara ve yıllara ait giderler, maddî duran
varlıklar ve bu varlıkları oluşturan unsurlar, maddî olmayan duran varlıklar ve
bu varlıkları oluşturan unsurlar, özel tükenmeye tabi varlıklar ve bu
varlıkları oluşturan unsurlar, yıllara sarî inşaat ve onarım hakedişleri,
haklar ve peştamallıklar için; defterlere kayıt tarihi (Bunlara mahsuben
verilen veya alınan parasal olmayan avanslar, ödeme veya tahsil tarihinden
mahsup tarihine kadar düzeltilir.).
c)
Parasal olmayan alınan depozito ve teminatlar ile avanslar, nakit olarak
ödenmiş sermaye, pay senetleri ihraç primleri, pay senedi iptal kârları için;
tahsil tarihi.
ç)
Parasal olmayan verilen depozito ve teminatlar ile avanslar için; ödeme tarihi.
d)
Aynî sermaye olarak konulan kıymetler için; mülkiyetin intikal ettiği tarih.
e)
Kâr yedekleri, geçmiş yıl kârları ve net dönem kârının sermayeye ilave edilmesi
dolayısıyla artırılan sermaye için; tescil tarihi.
f)
Nakdî sermaye karşılığı alınan pay senetleri için; ödeme tarihi, aynî sermaye
karşılığı alınan pay senetleri için; sermaye olarak konulan kıymetlerin
mülkiyetinin intikal ettiği tarih, temettü karşılığı alınan pay senetleri için;
iştirak edilen şirket sermayesinin tescil tarihi.
g)
Parasal olmayan karşılıklar için; ilgili olduğu kıymetin düzeltmeye esas
tarihi.
(5)
Düzeltme işleminde bu Kanunda yer alan değerleme hükümlerine göre tespit edilen
tutarlar esas alınır. Ancak stokların, satılan malın ve maddî duran varlıkların
maliyet bedeline ve malî duran varlıkların alış bedeline intikal ettirilen reel
olmayan finansman maliyetleri düşüldükten sonra bulunan tutarlar düzeltmeye
tabi tutulur. Toplulaştırılmış yöntemlerle düzeltmeye tabi tutulan kıymetlerin
alış veya maliyet bedeline intikal ettirilen reel olmayan finansman
maliyetlerinin düşülmesi ihtiyarîdir.
Mükellefler;
reel olmayan finansman maliyetini, toplam finansman maliyetlerine, ilgili
döneme ait Yİ-ÜFE artış oranının dönem ortalama ticari kredi faiz oranına
bölünmesi suretiyle belirlenen oranı uygulayarak da tespit edebilirler. Ancak
bu yöntemi seçen mükellefler seçtikleri yöntemden bu seçimi yaptıkları hesap
dönemi dahil üçüncü hesap döneminin sonuna kadar dönemezler.
Belgelerde
ayrıca gösterilen vade farklarının reel olmayan kısımları ile üç aydan fazla
vadeli olan ve vade farkı düzenlenen belge üzerinde ayrıca gösterilmeyen
işlemlerde alacak ve borç senetlerinin değerleme gününün tasarruf değerine
indirgenmesinde esas alınan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca uygulanan faiz
oranı kullanılarak hesaplanan vade farkı tutarının reel olmayan kısımları bu
madde hükümlerine tabi tutulur.
(6)
Mükellefler düzeltme işleminde Maliye Bakanlığınca belirlenen toplulaştırılmış
yöntemleri uygulayabilirler. Ancak toplulaştırılmış yöntemlerden birini seçen
mükellefler seçtikleri yöntemden, bu seçimi yaptıkları hesap dönemi dahil
üçüncü hesap döneminin sonuna kadar dönemezler.
Enflasyon
düzeltmeleri, ilgili kıymetlere ait fark hesaplarına ve enflasyon düzeltme
hesabına kaydedilir.
Yıllara
sarî inşaat ve onarma işlerine ait maliyet ve hakedişlere ilişkin düzeltmeler,
enflasyon düzeltme hesabı yerine yıllara sarî inşaat enflasyon düzeltme
hesabına kaydedilir. Bu hesap işin bitiminde kâr/zarar hesabına intikal
ettirilir.
Düzeltme
sonucu bulunan tutarlar, izleyen dönemde enflasyon düzeltmesi yapılıp
yapılmadığına bakılmaksızın, izleyen dönemin başlangıç değerleri olarak dikkate
alınır.
Pasif
kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba
nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı
dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur.
Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan
geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince
sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz.
Enflasyon
düzeltmesine tabi tutulan değerlerin elden çıkarılması hâlinde, bunlara ilişkin
enflasyon düzeltme farkları maliyet addolunur.
Matrahın
tespitinde, kanunen kabul edilmeyen giderler, istisnalar ve geçmiş yıl malî
zararları enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş tutarları ile dikkate alınır.
(7)
Amortismanlar ve itfa payları, düzeltilmiş değerler üzerinden hesaplanır.
Kazançlarını
işletme hesabı esasına göre tespit eden mükellefler ile serbest meslek erbabı
da amortismana tabi iktisadi kıymetlerini bu maddede belirtilen hükümlere göre
düzeltilmiş tutarları üzerinden amortismana tabi tutabilirler.
(8)
Enflasyon düzeltmesi uygulanmayan bir hesap döneminden sonra enflasyon düzeltme
şartlarının yeniden oluşması hâlinde; enflasyon düzeltmesi yapılan en son
dönemden başlamak üzere enflasyon düzeltmesi yapılır. Bu şekilde belirlenen
geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul
edilmez. Ancak, matrahın tespitinde geçmiş yıl malî zararları kayıtlı değerleri
ile dikkate alınır. Birikmiş amortismanlar, ait oldukları kıymetin bilanço tarihindeki
değerinde düzeltme sonrasında ortaya çıkan artış oranı dikkate alınarak
düzeltilir.
Bu
işlemlerden doğan pasif kalemlere ait fark hesapları için (6) numaralı bendin
beşinci paragraf hükmü uygulanır.
(9)
Maliye Bakanlığı;
a)
Mükellef veya meslek grupları ya da mükelleflerin aktif toplamları veya
ciroları itibarıyla; enflasyon düzeltmesinde toplulaştırılmış yöntemler
kullanılmasına izin vermeye, toplulaştırılmış yöntem uygulanabilecek kalemleri
belirlemeye,
b)
Mükellef veya meslek grupları ya da mükelleflerin aktif toplamları veya
ciroları itibarıyla hangi tür malî tabloların; enflasyon düzeltmesine tabi
tutulup tutulmayacağını ve geçici vergi dönemlerinde düzeltilip
düzeltilmeyeceğini belirlemeye,
c)
Dördüncü fıkrada yer almayan kıymetler için düzeltmeye esas alınacak tarihi
belirlemeye,
ç)
Ortalama ticari kredi faiz oranının tespitine ilişkin usul ve esasları tespit
etmeye,
d)
Bölgeler, sektörler, iş grupları, iş nevileri veya parasal olmayan kıymetler
itibarıyla döviz, altın ve benzeri değerleri esas alarak düzeltme yaptırmaya ve
günlük olarak belirlenen endeks veya değerleri kullandırmaya,
e)
Parasal ve parasal olmayan kıymetleri belirlemeye,
f)
Net parasal pozisyon kâr/zarar hesabı yaptırmaya,
g)
Enflasyon düzeltmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
(10)
Münhasıran sürekli olarak işlenmiş; altın, gümüş alım-satımı ve imali ile
iştigal eden mükellefler ikinci fıkrada yer alan şartlara bakılmaksızın
enflasyon düzeltmesi yaparlar.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Servetleri
Değerleme
Esaslar
MADDE 240- (1) Bir
vergiye matrah olan servetin veya servet unsurlarının değerlenmesinde bu
Bölümde yazılı esaslar geçerli olur.
(2)
8/6/1959 tarihli ve 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun
uygulanmasında yabancı memleketlerde bulunan malların o memlekette geçerli usul
ve esaslara göre tâyin ve tespit olunacak değerleri aynen dikkate alınır.
Ticari sermaye
MADDE 241- (1)
Vergilendirilecek bir servete dâhil ticari sermayenin unsurlarından bulunan
emtia, gemiler ve taşıtlar, tesisat ve makineler, demirbaş eşya ve diğer
taşınır mallar, emsal bedelleri ile değerlenir.
Taşınır mallar ve gemiler
MADDE 242- (1) Ticari
sermayeye dâhil olmayan ev eşyası, mücevherat, sanat eserleri gibi taşınır
mallar ve gemiler emsal bedelleri ile değerlenir.
Menkul kıymetler
MADDE 243- (1) Ticari
sermayeye dâhil olsun olmasın her türlü menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçları borsa rayici ile borsa rayici bulunmayan menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçları emsal bedelleri ile değerlenir. Borsa rayicinin
oluşmasında muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine emsal bedeli esas
alınır.
(2)
Borsa rayici bulunmayan pay senetlerinin emsal bedelinin hesabında, pay
senedine sahip olunan şirketin bilançosunda yer alan iktisadi kıymetlerin bu
Kısmın İkinci Bölümündeki değerleme ölçüleri kullanılarak değerlenmesi
neticesinde ortaya çıkan öz sermayesi dikkate alınır.
Alacak ve borçlar ile yabancı paralar
MADDE 244- (1) Ticari
sermayeye dâhil olsun olmasın yabancı paralar üzerinden olanlar dahil senetli
ve senetsiz bütün alacak ve borçlar ile yabancı paralar İkinci Bölümdeki
hükümlere göre değerlenir.
Haklar
MADDE 245- (1) Tescile
tabi bilumum hakların değeri, tesisleri sırasında tapu siciline kaydedilen
bedeldir.
(2)
Tapu sicilinde bedeli gösterilemeyen haklar ile birinci fıkra dışında kalan
sınai ve edebî mülkiyet hakları, imtiyazlar ile devre tatil dâhil bütün haklar
emsal bedelleriyle değerlenir.
(3)
Veraset yoluyla veya diğer şekilde ivazsız ve bedelsiz bir şekilde intikal eden
intifa hakları aşağıdaki şekilde değerlenir:
a)
İntifa hakkı sahibinin yaşı intikal tarihinde yirmiyi doldurmamış olduğu
takdirde taşınmazın vergi değerinin onda yedisi intifa hakkının ve onda üçü
çıplak mülkiyet hakkının değeri sayılır.
b)
İntifa hakkı sahibinin yaşı intikal tarihinde yirmiyi aşkın olduğu takdirde (a)
bendinde yazılı oran, her tam on yıllık bir devre için çıplak mülkiyet hakkı
onda bir artırılmak ve intifa hakkı onda bir indirilmek suretiyle değer tâyin
olunur.
c)
İntifa hakkı sahibinin yaşı intikal tarihinde yetmişi aşkın ise taşınmazın
vergi değerinin onda biri intifa hakkının ve onda dokuzu çıplak mülkiyet
hakkının değeri sayılır.
ç)
Sabit bir süre için tâyin edilmiş olan intifa hakkının değeri yaş kaydı dikkate
alınmaksızın sürenin her tam on yılı için taşınmazın vergi değerinin onda ikisi
olarak hesaplanır.
d)
Ömür boyunca aylık gelir şeklinde olan ivazsız intikallerde bu gelirin
ödeneceği en uzun süreye göre hesaplanacak tutar bulunarak intifa hakkı
sahibinin ödemenin başladığı tarihteki yaşı elliyi aşmış ise elliden yukarı her
yaş yılı için yirmide biri indirilmek suretiyle değeri tâyin olunur. Ancak ömür
boyunca aylık gelir, belli bir sermaye ödenerek tasfiye edilmiş ise bu sermaye
aynen değer olarak kabul edilir.
e)
Ölünceye kadar bakma şartıyla ödenen rant şeklindeki ivazsız intikallerde
intifa hakkı sahibinin yaşı ödemenin başladığı tarihte kırkı aşmamış ise rantın
bir yıllık tutarının yirmi katı değeri sayılır. İntifa hakkı sahibinin yaşı,
ödemenin başladığı tarihte kırkı aşmış ise kırktan yukarı her tam on yıllık bir
devre için yirmi katın dörtte biri indirilmek suretiyle rantın değeri takdir
olunur. İntifa hakkı sahibinin yaşı, ödemenin başladığı tarihte yetmişi aşmış
ise rantın değeri bir yıllık tutarıdır.
Bina, arsa, arazi ve devre mülk
MADDE 246- (1) Ticari
sermayeye dâhil olsun olmasın her türlü binalarla arsa ve araziler vergi
değeriyle, devre mülkler emsal bedeli ile değerlenir.
Yetki
MADDE 247- (1) Bu Bölümde
yazılı emsal bedelleri ile alacak ve borçların değerleri bu Kanunun 50 nci
maddesinin birinci fıkrasında yazılı takdir komisyonu tarafından tespit edilir.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Emlak
Vergisine Ait Bedel ve Değerlerin Tespiti
Emlak vergisine ait takdir komisyonları,
bedel ve değerlerin tespiti, ilanı ve kesinleşmesi
MADDE 248- (1) Maliye
Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1319 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi
hükmü ile aynı Kanunun 31 inci maddesi uyarınca hazırlanan tüzük hükümlerine
göre bina metrekare normal inşaat maliyet bedellerini, uygulanacağı yıldan dört
ay önce müştereken tespit ve Resmî Gazete ile ilân eder. Türkiye Ticaret,
Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği bu bedellere karşı
Resmî Gazete ile ilânını izleyen on beş gün içinde Danıştay’da dava açabilir.
(2)
Arsa ve arazilere ait asgari ölçüde birim değer tespitlerinde görev yapacak,
a)
Arsalara ait asgari ölçüde birim değer tespitinde takdir komisyonu, belediye
başkanı veya görevlendireceği memurun başkanlığı altında belediyenin yetkili
bir memuru ile mahallin en büyük mal memurunun görevlendireceği iki memur, tapu
sicil müdürü veya görevlendireceği bir memur ve ticaret odasınca seçilmiş bir
üye (ilgili olduğu arsalara ilişkin takdir komisyonlarına organize sanayi
bölgesini temsilen bir üye) ile ilgili mahalle ve köyün muhtarından,
b)
Araziye ait asgari ölçüde birim değer tespitinde takdir komisyonu, vali veya
görevlendireceği memurun başkanlığında mahallin en büyük mal memuru veya
görevlendireceği bir memur, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı il müdürü veya
görevlendireceği bir memur ile il merkezlerinde ticaret ve ziraat odalarından
seçilmiş birer üyeden,
c)
Merkez komisyonu, büyükşehir belediyesi bulunan illerde vali veya
görevlendireceği memurun başkanlığında, mahallin en büyük mal memuru veya
görevlendireceği memur, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı il müdürü veya
görevlendireceği memur, vali tarafından görevlendirilecek tapu sicil müdürü ile
ticaret odası, serbest muhasebeci mali müşavirler odası ve esnaf ve sanatkârlar
odaları birliğince görevlendirilecek birer üyeden
oluşur.
(3)
İkinci fıkranın,
a)
(a) bendine göre kurulan takdir komisyonu; 1319 sayılı Kanunun 29 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca arsalarda veya arsa sayılacak
parsellenmemiş arazilerde; her mahalle veya köy için cadde, sokak veya değer
bakımından farklı bölgeler veya takdir komisyonunca uygun görülen pafta, ada ve
parseller itibarıyla, asgari ölçüde birim değer tespit etmekle,
b)
(b) bendine göre göre kurulan takdir komisyonu; 1319 sayılı Kanunun 29 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca her ilçe veya mahalle ve köy
için arazinin cinsi (kıraç, taban ve sulak) itibarıyla veya takdir komisyonunca
uygun görülen mevki bakımından asgari ölçüde birim değer tespit etmekle
görevlidir.
(4)
Takdir komisyonlarının arsalara ve araziye ait asgari ölçüde birim değer
tespitine ilişkin dört yılda bir yapacakları takdirler, tarh ve tahakkuk
işleminin (1319 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin sekizinci fıkrasına göre
yapılacak takdirler dahil) yapılacağı sürenin başlangıcından en az altı ay önce
karara bağlanarak, arsalara ait olanlar takdirin ilgili bulunduğu il ve ilçe
merkezlerindeki ticaret odalarına, (ilgili olduğu arsalara ilişkin olarak
organize sanayi bölgesine), ziraat odalarına, ilgili mahalle ve köy
muhtarlıklarına, belediyelere ve mahallin en büyük mal memurluğuna, araziye ait
olanlar il ve ilçe merkezlerindeki ticaret ve ziraat odalarına, belediyelere ve
mahallin en büyük mal memurluğuna imza karşılığında verilerek tebliğ edilir.
(5)
Büyükşehir belediyesi bulunan illerde, dördüncü fıkra hükümlerine göre
belirlenen takdir komisyonu kararları merkez komisyonuna imza karşılığında
verilir. Merkez komisyonunda ilgili belediyeye ait değerlerin görüşülmesi
sırasında ilgili belediye temsilcisi hazır bulunur. Merkez komisyonu kendilerine
tebliğ edilen kararları on beş gün içinde inceler ve inceleme sonucu belirlenen
değerleri gerekçeli olarak ilgili takdir komisyonuna geri gönderir. Merkez
komisyonunca farklı değer belirlenmesi hâlinde bu değerler ilgili takdir
komisyonlarınca yeniden takdir yapılmak suretiyle dikkate alınır.
(6)
Belediyeler kendilerine tebliğ edilen takdir komisyonu kararlarını, tebliğ
tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde uygun vasıtalarla ilan ederler. Bu
ilan on beş gün süreyle devam eder ve ilanın başlangıç ve bitiş tarihleri bir
tutanakla tespit edilir. İlanın son günü itibarıyla bu kararlar mükelleflere
tebliğ edilmiş sayılır.
(7)
Arsa ve arazilere ait asgari ölçüde birim değer tespitinde, takdir komisyonları
kararlarına karşı bu kararların belediyelerce ilanının son gününü takip eden
günden itibaren otuz gün içinde ilgili mahkeme nezdinde dava açılabilir. Ancak,
kendilerine karar tebliğ edilenler bakımından dava açma süresi kararın
kendilerine tebliği tarihinden itibaren başlar. Mahkemelerce verilecek kararlar
aleyhine on beş gün içinde ilgili yargı merciine başvurulabilir.
(8)
Bu madde kapsamında ilgili yargı mercilerinde dava açılması hâlinde, davalının
on beş gün içinde vereceği tek savunma ile dosya tekemmül etmiş sayılır. Bu
davalar, dosyanın tekemmül ettiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde karara
bağlanır.
(9)
Kesinleşen asgari ölçüde arsa ve arazi birim değerleri, ilgili belediyelerde ve
muhtarlıklarda uygun vasıtalarla tarh ve tahakkukun yapıldığı yılın başından
Mayıs ayı sonuna kadar ilan edilir.
(10)
Birinci fıkrada yer verilen dört aylık süre ile dördüncü fıkrada yer verilen
altı aylık süreleri gerektiği ölçüde kısaltmaya Maliye Bakanlığı, dördüncü
fıkrada yer alan dört yıllık süreyi sekiz yıla kadar artırmaya veya iki yıla
kadar indirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
(11)
Takdir komisyonları, yapacakları arsa ve araziye ait asgari ölçüde birim değer
tespitlerinde;
a)
1319 sayılı Kanunun 31 inci maddede yer alan normlardan ve bu maddeye göre
hazırlanmış bulunan tüzük hükümleri ile gerektiğinde bilirkişiden
yararlanabilir.
b)
Arsa ve arazilerin değer takdirini yapmak için vergi inceleme yetkisi hariç diğer
tüm yetkilerini kullanabilir.
c)
Çalışma saatleri dışında veya tatil günlerinde, arsa ve araziyi, bunları işgal
edenlerin muvafakatı olmaksızın gezemez.
ç)
Taşınmazlar hakkında lüzumlu gördükleri bilgileri mükelleflerden ve
kiracılardan, muhtar ve ihtiyar meclisleri, ticaret ve ziraat odaları,
belediyeler ve noterler gibi kurum ve kuruluşlar ile şahıslardan isteyebilir.
d)
Kamu kurum ve kuruluşlarından, sair kurumlardan ve gerçek ve tüzel kişilerden,
görevlerinin gerektirdiği diğer her türlü bilgiyi isteyebilir.
e)
Arsa ve arazinin değer tespitinde işgal edenlerden de (kiracılar dahil), arsa
ve araziyi gösterip gezdirmelerini, bu gibi taşınmazların genel durumuna,
kullanılış tarzına ve kirada ise kiranın miktarına ilişkin her türlü bilgileri
isteyebilir.
(12)
Bu maddeye göre kurulan takdir komisyonları hakkında bu maddede hüküm
bulunmayan hallerde İkinci Kitabın Üçüncü Kısmındaki hükümler uygulanır.
İKİNCİ
KISIM
Amortismanlar
BİRİNCİ
BÖLÜM
Mevcutlarda
Amortisman
Amortisman mevzuu
MADDE 249- (1) İşletmede bir yıldan fazla
kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan
taşınmazlarla bu Kanunun 216 ncı maddesi gereğince taşınmaz gibi değerlenen
iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin
Birinci Kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin, bu Kanun hükümlerine
göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.
(2)
İlgili mevzuat gereğince sözleşme süresinden sonra bedelsiz olarak Devlete veya
Devletçe uygun görülen bir kuruluşa veya belediyeye intikali öngörülen
amortismana tabi iktisadi kıymetlerden (sözleşme süresinde yenilenmesi
gerekenler hariç), sermayenin veya özel maliyet bedellerinin itfası hükümlerine
göre amortismana tabi tutulanlar, genel hükümler uyarınca ayrıca amortismana
tabi tutulamazlar.
(3)
İşletmede kullanılan ve değeri 1.000 Türk Lirasını aşmayan alet, edevat,
mefruşat ve demirbaşlar ile değeri 1.000 Türk Lirasını aşmayan peştamallıklar
amortismana tabi tutulmayarak doğrudan gider yazılabilir. İktisadi ve teknik
bakımdan bütünlük arz edenlerde bu tutar topluca dikkate alınır.
(4)
Bu Kanunun 219 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca,
a)
Maliyete eklenen giderler taşınmazın kalan faydalı ömrü içerisinde amortisman
ayrılmak suretiyle,
b) (a) bendi
uyarınca taşınmazın maliyetine eklenen gideri oluşturan amortismana tabi
iktisadi kıymetin faydalı ömrünün taşınmazın kalan faydalı ömründen az olması ve
ilgili taşınmazdan net bir şekilde ayrıştırılmasının mümkün bulunması
şartlarıyla kendi faydalı ömrüne göre,
c)
Taşınmazın faydalı ömrü tamamlandıktan sonra bu kıymet için yapılan
harcamaların, kıymetin aktifleştirildiği hesap döneminin son değerleme günündeki
değerinin %20’sini aşması hâlinde, yapılan harcamalar bu taşınmaz için
belirlenmiş olan faydalı ömür dikkate alınarak
itfa
edilir.
Arazide amortisman
MADDE 250- (1) Boş arazi
ve boş arsalar amortismana tabi değildir. Ancak,
a)
Tarım işletmelerinde vücuda getirilen meyvelik, dutluk, fındıklık, zeytinlik ve
güllüklerle incir bahçeleri ve bağlar gibi tarım tesisleri,
b)
İşletmede inşa edilmiş olan her nevi yollar ve arklar
amortismana
tabi tutulur.
Normal amortisman
MADDE 251- (1)
Mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit
ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlan edilecek oranların
tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır.
(2)
193 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde sayılan haller ile 13/6/2006 tarihli ve
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesi kapsamındaki devir
işlemlerinde ve iktisadi kıymetlerin iş ortaklıklarının envanterine dahil
olduğu hallerde amortismana tabi iktisadi kıymetler kayıtlı değerleri ve
birikmiş amortismanları ile devredilir ve bakiye değerin itfasına devam olunur.
(3)
5520 sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamındaki birleşmelerde amortismana tabi
iktisadi kıymetler bu Kitapta yazılı hükümlere göre değerlenerek amortismana tabi
tutulur.
Azalan bakiyeler yöntemiyle amortisman
MADDE 252- (1) Bilanço
esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi
kıymetlerini (binek otomobilleri ve binalar hariç) azalan bakiyeler üzerinden
amortisman yöntemi ile itfa edebilirler.
(2)
Bu yöntemin uygulanmasında;
a)
Her yıl, üzerinden amortisman hesaplanacak değer, önceden ayrılmış olan
amortismanlar toplamının indirilmesi suretiyle tespit olunur. Enflasyon
düzeltmesi yapılan dönemlerde, üzerinden amortisman ayrılacak değer,
amortismana tabi iktisadi kıymetin düzeltilmiş değerinden daha önce ayrılmış
olan amortismanların toplamının taşınmış değerleri indirilmek suretiyle tespit
edilir.
b)
Amortisman oranı %50’yi geçmemek üzere normal amortisman oranının iki katıdır.
c)
Amortisman süresi normal amortisman oranlarına göre hesaplanır ve bu sürenin
son yılına devreden bakiye değer, o yıl tamamen itfa edilir.
Madenlerde amortisman
MADDE 253- (1)
İşletilmesi sonucunda içindeki cevherin azalmasından dolayı maddi değerini
kaybeden madenlerin ve taş ocaklarının imtiyaz veya maliyet bedelleri,
ilgililerin başvuruları üzerine, bunların büyüklük ve nitelikleri göz önünde
tutulmak ve her maden veya taş ocağı için ayrı ayrı olmak üzere ilgili
bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belli edilecek
oranlar üzerinden itfa edilir.
(2)
Rezervin bittiği yılda itfa edilmemiş imtiyaz veya maliyet bedeli varsa bu
kısım kar ve zarar hesabına geçirilir.
(3)
Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
Fevkalade amortisman
MADDE 254- (1)
Amortismana tabi olup,
a)
Yangın, deprem, su basması gibi afetler sonucunda değerini tamamen veya kısmen
kaybeden,
b)
Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve değerleri düşerek tamamen veya kısmen
kullanılmaz bir hale gelen,
c)
Çalışma koşulları nedeniyle normalden fazla aşınan ve yıpranan,
iktisadi
kıymetlere, mükelleflerin başvuruları üzerine ve ilgili bakanlıkların görüşü
alınmak suretiyle, Gelir İdaresi Başkanlığınca her işletme için işin niteliğine
göre ayrı ayrı belli edilen “Fevkalade ekonomik ve teknik amortisman oranları”
uygulanır.
(2)
Gelir İdaresi Başkanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerindeki durumlarda değer
tespitini yeminli mali müşavir tasdik raporu ile yaptırtmaya yetkilidir.
Amortisman oranlarının geçerlilik tarihi
MADDE 255- (1) Maliye
Bakanlığınca tespit ve ilan olunan amortisman oranları ilanların yapıldığı,
ayrı ayrı tespit edilen oranlar ise ilgililerin başvuruda bulunduğu hesap
döneminden itibaren geçerlidir.
(2)
Maliye Bakanlığı, tespit ve ilan ettiği amortisman oranlarını gerektiğinde
değiştirmeye ve amortismanlarla ilgili diğer konuları belirlemeye yetkilidir.
(3)
Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için tespit ve ilan ettiği amortisman
oranlarını değiştirmesi durumunda söz konusu kıymetler değiştirilmeden önceki
amortisman oranı ile itfa edilebileceği gibi bu Kanunun 251 inci maddesinin
birinci fıkrasına göre tespit edilen faydalı ömür süresinden mükellefçe
amortisman ayrılmayan süreler de dahil olmak üzere amortisman ayrılan sürenin
indirilmesi suretiyle bulunan amortisman süresi esas alınarak da itfa edilebilir.
Mükellefler, bu durumda tercihlerini beyannamelerinde veya eki bilançolarda
belirtmeye mecburdur.
(4)
Amortisman oranlarının değiştirilmesi durumunda amortisman ayrılmış geçmiş
dönemlere ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmaz.
Amortisman uygulama süresi
MADDE 256- (1) Amortisman
süresi, kıymetlerin envantere alındığı yıldan başlar. Bu sürenin yıl olarak
hesaplanması için (1) rakamı mükellefçe uygulanan orana bölünür.
(2)
Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli
şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri
hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerinin envantere alındığı
hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar
amortisman ayrılır. Amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa
süresinin son yılında tamamen itfa edilir.
(3)
Mükellefler, Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için belirlediği faydalı
ömürlerden kısa olmamak üzere amortisman süresini belirlemekte serbesttir.
Mükellefler bu tercihlerini iktisadi kıymetin envantere alındığı tarihte
kullanırlar. Bu şekilde belirlenen amortisman süresi, izleyen yıllarda
değiştirilemez.
(4)
Her yılın amortismanı ancak o yıla ait değerlemede dikkate alınabilir.
(5)
Amortismanın herhangi bir yıl uygulanmamasından veya ilk uygulanan orandan
düşük bir oranla uygulanmasından dolayı amortisman süresi uzatılamaz.
Amortisman yöntemi
MADDE 257- (1) İktisadi
ve teknik bakımdan bir bütünlük arz eden kıymetler için normal veya azalan
bakiyeler üzerinden amortisman yöntemlerinden yalnız birisi uygulanabilir.
(2)
Bir iktisadi kıymet üzerinden normal amortisman yöntemine göre amortisman
ayrılmasına başlandıktan sonra bu yöntemden dönülemez.
(3)
Bir iktisadi kıymet üzerinden azalan bakiyeler yöntemine göre amortisman
ayrılmaya başlandıktan sonra normal amortisman yöntemine geçilebilir. Bu
suretle yöntem değiştirenler tercihlerini beyannamelerinde veya eki
bilançolarda belirtmeye mecburdur. Kabul edilen yeni yöntem, bu bildirimin
yapıldığı beyannamenin ilgili olduğu dönemden başlayarak dikkate alınır. Bu
takdirde henüz itfa edilmemiş olan değer kısmı, kalan amortisman süresine
bölünmek suretiyle eşit tutarlarla itfa edilir.
Amortisman hesapları
MADDE 258- (1) Bu Bölüm
gereğince hesaplanan amortismanların, hesaplarda ayrıca gösterilmek şartıyla
ilgili bulundukları değerlerden doğrudan doğruya indirilmesi veya pasifte ayrı
bir karşılık hesabında toplanması mümkündür.
İKİNCİ
BÖLÜM
Alacaklarda
ve Sermayede Amortisman
Şüpheli alacaklar
MADDE 259- (1) Ticari
veya zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olan;
a)
Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar,
b)
Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu
tarafından ödenmemiş bulunan; dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük
alacaklar,
c)
Bu Kanunun 80 inci maddesi uyarınca tespit edilen ve her bir borçlu itibarıyla
tahakkuktan vazgeçme tutarının %50’sini aşmayan vadesi üç ay geçmiş alacaklar
(Şu kadar ki bu bent uyarınca bir takvim yılında ayrılacak karşılık tutarı
senetli ve senetsiz alacakların toplamının değerleme günündeki bakiye tutarının
%1’ini ve her hâlükârda 5.000.000 Türk Lirasını geçemez)
şüpheli
alacak sayılır.
(2)
Şüpheli alacaklar için birinci fıkranın,
a)
(a) bendinde sayılan hallerde dava açıldığı veya icra takibine başlanıldığı,
b)
(b) bendinde sayılan hallerde protesto çekilmek veya yazı ile ödenmesi talep
edilmek suretiyle takip edildiği,
c)
(c) bendinde sayılan hallerde, şartların gerçekleştiği
hesap
dönemine ilişkin değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık
ayrılabilir. Karşılığın hangi alacaklarla ilgili olduğu ayrı ayrı gösterilir.
İlgili olduğu dönemde ayrılmayan karşılık izleyen dönemlerde değerlemede
dikkate alınmaz.
(3)
Teminatlı alacaklarda teminatsız kalan kısma karşılık ayrılabilir.
(4)
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen tutarları tahsil edildikleri dönemde
kar ve zarar hesabına intikal ettirilir.
(5)
Yurt dışı alacaklar için dava ve icra takibinin yapıldığının 27/11/2007 tarihli
ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun
kapsamında tevsiki gerekir.
Değersiz alacaklar
MADDE 260- (1) Ticari
veya zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olan ve bir
yargı kararına veya kanaat verici bir belgeye göre tahsiline artık imkân
kalmayan alacaklar, değersiz alacaktır.
(2)
Değersiz alacaklar, bu niteliği kazandıkları tarihte tasarruf değerlerini
kaybederler ve kayıtlı değerleriyle zarara geçirilerek itfa edilirler. İlgili
olduğu dönemde zarara geçirilmeyen değersiz alacaklar izleyen dönemlerdeki
değerlemede dikkate alınmaz.
(3)
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren
değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle itfa edilir.
(4)
Maliye Bakanlığı, bu madde kapsamında hangi belgelerin kanaat verici belge
sayılacağını belirlemeye yetkilidir.
(5)
Yurt dışı alacakların değersiz hale geldiğine ilişkin yargı kararının 5718
sayılı Kanun kapsamında tevsiki gerekir.
Vazgeçilen alacaklar
MADDE 261- (1) Konkordato
veya zor duruma düşmesi nedeniyle ödeme gücünü kaybetmiş borçludan sulh yoluyla
kısmen veya tamamen alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde
özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın içeriği alacaktan vazgeçilen
yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kâr
hesabına aktarılır.
(2)
Alacaklı yönünden, vazgeçilen alacağın zarar olarak dikkate alınmasında bu
Kanunun 260 ncı maddesi hükmü dikkate alınır.
Sermayenin itfası
MADDE 262- (1) İmtiyazlı
işletmelerde, tesisatın imtiyaz süresinden sonra, bedelsiz olarak Devlete veya
Devletçe uygun görülen bir teşekküle veya belediyeye intikal etmesi imtiyazname
gereği olduğu, imtiyaz sözleşmesinde de sermayenin itfası için yıllık belli bir
oran veya miktar ayrılması gösterilmiş olduğu takdirde, bu oran veya miktar
üzerinden sermaye itfa olunur.
Girişim sermayesi fonu
MADDE 263- (1) Sermaye
Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi olarak Türkiye’de kurulmuş veya
kurulacak olan girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak
konulması veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması
amacıyla, ilgili dönem kazancından veya beyan edilen gelirden girişim sermayesi
fonu ayrılabilir. Bu fon, kurum kazancının veya beyan edilen gelirin %10’unu ve
bu Kanun hükümlerine göre hesaplanan öz sermayenin %20’sini aşamaz.
(2)
Girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarlar pasifte geçici bir hesapta
tutulur. Mükelleflerce, fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar girişim sermayesi
yatırım ortaklıklarına veya girişim sermayesi yatırım fonlarına yatırım
yapılmaması hâlinde, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler gecikme faizi ile
birlikte geri alınır.
(3)
Bu fon; amacı dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi,
işletmeden çekilmesi, ortaklara dağıtılması, dar mükelleflerce ana merkeze
aktarılması veya işin terki, işletmenin tasfiyesi, devredilmesi, bölünmesi ya
da girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının pay senetlerinin veya girişim
sermayesi yatırım fonu katılma paylarının elden çıkarılmasından itibaren altı
ay içinde bu maddede belirtilen amaçla yeniden kullanılmaması hâlinde, bu
işlemlerin yapıldığı veya sürenin dolduğu dönemde vergiye tabi tutulur.
(4)
Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
İlk tesis ve taazzuv giderlerinin ve
peştamallıkların itfası
MADDE 264- (1) Kurumların
aktifleştirdikleri ilk tesis ve taazzuv giderleri ile peştamallıklar kayıtlı
değerleri üzerinden eşit tutarlarda ve on yıl içinde itfa olunur.
Özel maliyet bedellerinin itfası
MADDE 265- (1) Bu Kanunun
219 uncu maddesinde yazılı özel maliyet bedelleri, kira veya işletme hakkı
süresine göre eşit tutarlarda itfa olunur.
(2)
Kira veya işletme hakkı süresi dolmadan, kiralamanın veya işletme hakkının
herhangi bir nedenle sona ermesi hâlinde henüz itfa edilmemiş olan özel maliyet
bedeli, kiralamanın veya işletme hakkının sona erdiği yılda bir defada kar ve
zarar hesabına aktarılır.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Özel
Haller
Amortismana tabi kıymetlerin satılması
MADDE 266- (1)
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması hâlinde alınan bedel ile
bunların envanterde kayıtlı değerleri arasındaki fark kâr ve zarar hesabına
geçirilir.
(2)
İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç
defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider
kaydederler.
(3)
Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra
kalan tutardır.
(4)
Devir ve trampa satış hükmündedir.
(5)
Bilanço usulünde defter tutan mükelleflerce;
a) Satılan
iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin
iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare
edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan
doğan kâr, pasifte geçici bir hesapta satışın yapıldığı takvim yılını takip
eden üçüncü yılın sonuna kadar tutulabilir. Bu süre içinde satılan iktisadi
kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı
gerçekleşmezse, geçici bir hesapta tutulan kâr, satışın yapıldığı yılı takip
eden, üçüncü yılın kar ve zarar hesabına eklenir.
b)
Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, finansal kiralama yoluyla edinilenler
de dâhil olmak üzere (a) bendindeki esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya
birden fazla kıymetin bu Kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlarına
mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan
değerlerin amortismanına devam olunur.
c)
Geçici hesapta tutulan kâr, satışı yapılan iktisadi kıymetin yerine iktisap
edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu
fazlalık, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü yılın kar ve zarar hesabına
eklenir.
ç)
Satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü yılın sonundan önce işin terki, devri
veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr o
yılın kar ve zarar hesabına eklenir.
Amortismana tabi malların sigorta tazminatı
MADDE 267- (1)
Amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların
değerinden (amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman düşüldükten sonra
kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde fark kâr veya zarar hesabına
geçirilir.
(2) Bilanço
usulünde defter tutan mükelleflerce;
a) Alınan
sigorta tazminatı ile tamamen veya kısmen zarar gören amortismana tabi iktisadi
kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı,
işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce
karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa tazminat fazlası, pasifte geçici
bir hesapta tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü yılın sonuna kadar tutulabilir.
Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde zarar gören iktisadi kıymetlerin
yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı
gerçekleşmezse, geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, tazminatın
alındığı yılı takip eden üçüncü yılın kar ve zarar hesabına eklenir.
b) Pasifte
geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, finansal kiralama yoluyla
edinilenler de dâhil olmak üzere (a) bendindeki esaslar dâhilinde iktisap
edilen bir veya birden fazla kıymetin bu Kanun hükümlerine göre ayrılacak
amortismanlarına mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş
olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.
c) Geçici
hesapta tutulan tazminat fazlası, zarar gören iktisadi kıymetin yerine iktisap
edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu
fazlalık, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü yılın kar ve zarar hesabına
eklenir.
ç) Üçüncü yılın
sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte
geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası o yılın kar ve zarar hesabına
eklenir.
Emtia, zirai varlıklar ve ürünlerin sigorta
tazminatı
MADDE 268- (1) Emtia,
hayvan, bitki ve zirai ürünlerin değerlerinde meydana gelen düşüklük veya
çalınma dolayısıyla alınan sigorta tazminatları bunların değerlerinden fazla
olursa bu fazlalık kâra alınır.
(2)
İşletme hesabı esasına göre defter tutanlar, birinci fıkra kapsamındaki
tazminatı işletme hesabı defterine hâsılat kaydeder.
DÖRDÜNCÜ
KİTAP
Ceza
Hükümleri
BİRİNCİ
KISIM
Genel
Esaslar
Cezalar ve sorumluluk
MADDE 269- (1) Vergi
kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler, bu Kitapta yazılı vergi cezaları
(vergi ziyaı cezası, usulsüzlük cezası, özel usulsüzlük cezası) ve diğer
cezalarla cezalandırılır.
(2)
Velayet ve vesayet altında bulunanlar veya işlerinin idaresi bir kayyıma tevdi
edilmiş olanlar, kendilerine izafeten veli, vâsi veya kayyımın vergi
kanunlarına aykırı fiillerinden dolayı cezaya muhatap tutulmazlar. Bu hallerde
cezanın muhatabı, veli, vâsi veya kayyımdır.
(3) Tüzel kişiler
veya tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin idare ve tasfiyesinde vergi
kanunlarına aykırı fiillerden doğacak vergi cezaları tüzel kişiler veya tüzel
kişiliği olmayan teşekküller adına kesilir. Tüzel kişilerin kanuni temsilcileri
ile tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların
temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkındaki bu Kanunun 13 üncü maddesi hükmü
vergi cezaları hakkında da uygulanır.
(4) Bu Kanun
uygulamasında adli ceza gerektiren bir fiil için öngörülen ceza, bu fiili işleyenler
hakkında hükmolunur.
(5)
Damga Vergisi uygulamalarında gerek nispi, gerek maktu vergilerle ilgili
cezadan sorumlu olanlar birden fazla olduğu takdirde, birbirlerine müracaat
hakları saklı kalmak üzere, müteselsilen sorumlu tutulurlar.
Vergi cezalarına ilişkin genel esaslar
MADDE 270- (1) Vergi
cezalarının uygulanmasını gerektiren fiilleri işleyenler hakkında fiilin
işlendiği tarihte yürürlükte bulunan hükümler uygulanır. Fiilin işlendiği
tarihte yürürlükte bulunan hükümler ile sonradan yürürlüğe giren hükümler
farklı ise lehe olan hükümler dikkate alınarak ceza kesilir. Lehe olan hükmün
yürürlüğe girmesinden önce kesinleşerek ödenmiş bulunan cezalar için geçmişe
yönelik herhangi bir düzeltme, iade veya mahsup işlemi yapılmaz.
(2) Vergi ziyaı
cezasını gerektiren tek bir fiil ile başka türden birden fazla vergi, ziyaa
uğratılırsa her vergi bakımından ayrı ayrı ceza kesilir.
(3) Farklı
fiillerin vergi ziyaı, usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezası kesilmesini
gerektirmesi hâlinde her fiilden dolayı ayrı ayrı ceza kesilir.
(4) Bir fiilin
vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezasının kesilmesini gerektirmesi hâlinde bu
cezalardan sadece tutar itibarıyla ağır olanı kesilir. Bir fiilin özel
usulsüzlük cezası ve diğer vergi cezaları kesilmesini gerektirmesi halinde ise
özel usulsüzlük cezası diğer vergi cezalarıyla karşılaştırılmaksızın ayrıca
kesilir.
(5)
Usulsüzlük cezası kesilen bir fiil ile vergi ziyaına da sebebiyet verildiği
sonradan anlaşıldığı takdirde, önceden usulsüzlük cezasının kesilmiş olması, bu
cezanın ziyaa uğratılan vergiden dolayı kesilmesi gereken vergi ziyaı cezası
ile karşılaştırılmasına ve noksan kesilen cezanın tamamlatılmasına engel teşkil
etmez.
(6)
Bu Kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin meydana geldiği malum ise
veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez.
(7) Vergi
cezalarında yapılan hatalar, bu Kanunda vergi hataları için belirlenen usul ve
şartlara göre düzeltilir.
(8) Bu Kanunun Dördüncü
Kitabının uygulanması hakkında, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanunu hükümleri uygulanmaz.
İştirak ve yardım
MADDE 271- (1) Vergi
ziyaı ve bu Kanunun 282 nci maddesindeki fiilleri ayrı maddi menfaat gözetmek
şartıyla doğrudan doğruya beraber işlemiş olanlar söz konusu fiile iştirak etmiş
sayılır.
(2) Vergi ziyaı
ve bu Kanunun 282 nci maddesindeki fiillerin işlenip tamamlanmasını fiili ile
kolaylaştıranlar, bundan ayrı bir menfaat gözetmedikleri takdirde söz konusu
fiile yardım etmiş sayılır.
Suçlarda birleşme
MADDE 272- (1) Bu Kanunda
yazılı vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları ile 283 üncü maddede ve diğer
kanunlarda yazılı cezalar, içtima hükümleri bakımından birleştirilemez.
(2)
Bu Kanunla vergi cezasıyla cezalandırılan fiiller, aynı zamanda bu Kanuna, Türk
Ceza Kanununa veya ceza hükmü içeren diğer kanunlara göre suç teşkil ettiği
takdirde, vergi cezası kesilmesi, mezkûr kanunlara göre takibat yapılmasına
mani olmaz.
En az ceza haddi
MADDE 273- (1) Damga
Vergisi dolayısıyla kesilecek vergi cezaları vergiye tabi her bir kağıt için 15
Türk Lirasından az olamaz.
(2)
Diğer vergilerde her vergi için 20 Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmayan vergi
ziyaı cezası kesilmez.
İKİNCİ
KISIM
Vergi
Cezaları
BİRİNCİ
BÖLÜM
Vergi
Ziyaı ve Vergi Ziyaı Cezası
Vergi ziyaı
MADDE 274- (1) Vergi
ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında
yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında
tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.
(2)
Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlarla veya
sair suretlerle verginin eksik tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri
verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir.
(3)
Birinci ve ikinci fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan tahakkuk
ettirilmesi veya tamamlanması veya haksız iadenin geri alınması ceza
uygulanmasına engel teşkil etmez.
(4)
Veraset ve İntikal Vergisine ilişkin beyannamelerini kanuni süresinde
vermeyenlere tebliğ edilmek şartı ile on beş günlük süre verilir. Bu
tebligattan önce veya tebligatla verilen süre içerisinde beyannamenin verilmesi
durumunda vergi ziyaı gerçekleşmemiş sayılır.
Vergi ziyaı cezası
MADDE 275- (1) İkmalen
veya idarece vergi tarhını gerektiren fiillerle vergi ziyaına sebebiyet
verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir
katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
(2)
Bu Kanunun 282 nci maddesinde yazılı fiiller hariç olmak üzere, re’sen vergi
tarhını gerektiren fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde ziyaa
uğratılan verginin iki katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
(3)
Bu Kanunun 282 nci maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet
verildiği takdirde ziyaa uğratılan verginin üç katı tutarında vergi ziyaı
cezası kesilir.
(4) Bu Kanunun
282 nci maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde
söz konusu fiillere bu Kanunun 271 inci maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde
iştirak edenlere ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında, aynı maddenin
ikinci fıkrası çerçevesinde yardım edenlere ise %50 oranında vergi ziyaı cezası
kesilir.
(5)
Vergi kanunlarına göre mükellefiyet tesis ettirmesi gerektiği halde bu
zorunluluğa uyulmaksızın vergi idaresinin ıttılaı dışında kayıt dışı ticari, zirai
veya mesleki faaliyette bulunmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi
durumunda, birinci, ikinci ve üçüncü fıkralara göre kesilecek vergi ziyaı
cezası %50 artırılarak uygulanır.
(6)
Vergi incelemesine başlanılmasından veya bu Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasına
göre kurulan takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak
üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için ziyaa
uğratılan verginin %50’si oranında vergi ziyaı cezası kesilir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Usulsüzlük
Usulsüzlüğün tarifi
MADDE 276- (1)
Usulsüzlük, vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine riayet
edilmemesidir.
Usulsüzlük fiilleri ve cezaları
MADDE 277- (1) Aşağıdaki
bentlerde belirtilen usulsüzlük fiilleri için bu bentlerde yer alan tutarlarda
usulsüzlük cezaları kesilir:
a) İşe başlamayı,
1) Süresinden sonra kendiliğinden
bildirenlere 1.000 Türk Lirası,
2) Süresinde
bildirmediği idarece tespit edilenlere, toplamda 12.000 Türk Lirasını geçmemek
üzere, bildirimin yapılmadığı her ay ve kesri için 1.000 Türk Lirası,
3)
Bildirme görevini süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili müdürlerine 100
Türk Lirası,
b) Vergi kanunlarında yazılı diğer
bildirmeleri zamanında yapmayanlara 1.000 Türk Lirası,
c)
Maliye Bakanlığınca elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen beyanname,
bildirim veya formları süresinde vermeyenlere 1.500 Türk Lirası,
ç) Maliye
Bakanlığınca elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya
formlara ilişkin düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formları süresinin sonundan
itibaren on beş gün içinde verenlere 250 Türk Lirası, bu sürenin dolmasını
takip eden on beş gün içinde verenlere 500 Türk Lirası, bu sürelerden sonra
verenlere 1.000 Türk Lirası,
d)
Elektronik ortamda verilme zorunluluğu bulunmayan beyanname, bildirim ve
formları süresinde vermeyenlere 1.000 Türk Lirası,
e) Elektronik
ortamda verilme zorunluluğu bulunmayan bildirim ve formlara ilişkin düzeltme
amacıyla verilen bildirim ve formları süresinin sonundan itibaren on beş gün
içinde verenlere 150 Türk Lirası, bu sürenin dolmasını takip eden on beş gün
içinde verenlere 300 Türk Lirası, bu sürelerden sonra verenlere 500 Türk
Lirası,
f)
Kanuni süresinde verilmeyen Veraset ve İntikal Vergisi beyannamesini bu Kanunun
274 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen tebliğ yapılmadan önce
verenlere 500 Türk Lirası, bu tebligattan sonra verenlere ya da hiç
vermeyenlere 1.000 Türk Lirası,
g)
Vergi ya da matrahı etkileyen bilgilere ilişkin bildirimleri süresinde
vermeyenlere 1.000 Türk Lirası,
ğ)
Vergi kanunlarına göre tutulması zorunlu olan veya Maliye Bakanlığınca tutulma
mecburiyeti getirilen defterlerden herhangi birini tutmayanlara her bir defter
için 2.500 Türk Lirası,
h)
Defter kayıtları ve bunlarla ilgili belgeleri doğru bir vergi incelemesi
yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olarak
tutanlara 2.500 Türk Lirası,
ı)
Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin,
1) Tasdik
işlemini süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptıranlara 250 Türk
Lirası,
2) Tasdik
işlemini yaptırmayanlara 500 Türk Lirası (Kanuni sürenin sonundan başlayarak
bir ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik ettirilmemiş sayılır.),
i)
Bu Kanunun İkinci Kitap Üçüncü Kısım Dokuzuncu Bölümündeki kayıt düzenine
ilişkin hükümlere uymayanlara (Her incelemede inceleme tarihine kadar aynı
takvim yılı için tespit edilen usulsüzlükler tek fiil sayılır.) 500 Türk
Lirası,
j)
Diğer ücretler üzerinden alınan gelir vergisinde, tarh zamanı geçtiği halde
vergiyi tarh ettirmemiş olanlar ile vergi karnesini süresinin sonundan
başlayarak on beş gün geçtiği halde almayanlara 150 Türk Lirası,
k)
Vergi beyannameleri ile bildirim, form ve belgelerin şekil, içerik ve eklerine
ilişkin düzenlemelere uymayanlara 150 Türk Lirası,
l) Hesap veya
işlemlerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve belgeleri
bulundurmayanlara veya ibraz etmeyenlere 150 Türk Lirası,
m)
Levha kullanma, asma, bulundurma veya ibraz mecburiyeti getirilenlerden bu
mecburiyetlere uymayanlara 200 Türk Lirası,
n)
Bu Kanunun 17 nci maddesi uyarınca getirilen mecburiyete uymaksızın işlem
yapanlara her bir işlem için 5.000 Türk Lirası (Bir yıl içinde kesilen ceza 1.000.000
Türk Lirasını aşamaz.).
Özel usulsüzlük fiilleri ve cezaları
MADDE 278- (1) Özel
usulsüzlük fiilleri ve cezaları aşağıda yer almaktadır.
a)
Verilmesi ve alınması icabeden (elektronik ortamda düzenlenenler dahil) fatura,
gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu ile Maliye Bakanlığınca bu belgelerin
yerine geçmek üzere düzenlenme mecburiyeti getirilen belgelerin, verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan
farklı meblağlara yer verilmesi hâlinde, bu belgeleri düzenlemek ve almak
zorunda olanların her birine (gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ve
nihai tüketiciler hariç) tespit sayısı ve belge türüne bağlı
olmaksızın, her bir belge için ayrı ayrı 200 Türk Lirasından aşağı olmamak
üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u
oranında özel usulsüzlük
cezası kesilir. Bir takvim yılı içinde her bir
belge türüne ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlük
fiilleri için kesilecek cezanın toplamı 100.000 Türk Lirasını geçemez.
b) Perakende satış belgeleri, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi,
yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığınca düzenlenme
zorunluluğu getirilen ve (a) bendi dışında kalan belgelerin; düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının,
düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin
veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti hâlinde, tespit sayısı ve
belge türüne bağlı olmaksızın, her bir belge için ayrı ayrı 200 Türk Lirası
özel usulsüzlük cezası kesilir. Her bir belge türüne ilişkin kesilecek özel
usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 10.000 Türk Lirası, bir takvim
yılı içinde ise 100.000 Türk Lirasını geçemez.
c) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen belgelerde, bu Kanuna göre bulunması zorunlu bilgilerin veya Maliye Bakanlığınca
bulunma zorunluluğu getirilen bilgilerin herhangi birinin yer almaması veya söz
konusu belgelerin süresinden sonra düzenlenmesi durumunda, tespit sayısı ve belge
türüne bağlı olmaksızın, her bir belge için ayrı ayrı 100 Türk Lirası özel
usulsüzlük cezası kesilir. Her bir belge türüne ilişkin kesilecek özel
usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 5.000 Türk Lirası, bir takvim
yılı içinde ise 50.000 Türk Lirasını geçemez. Bu bent hükmüne göre ceza
kesilmesi, ayrıca (a) ve (b) bentleri kapsamına giren haller nedeniyle özel
usulsüzlük cezası kesilmesine engel teşkil etmez.
ç)
Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen
matbaa işletmecileri ile tasdik edilen belgeler ve defterlere ilişkin bildirim
görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen noterlere cezanın toplamı bir
takvim yılı içinde 150.000 Türk Lirasını aşmamak koşuluyla her bir bildirim
için 750 Türk Lirası özel usulsüzlük cezası kesilir.
d)
İşlemlerinde vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getirilenlerden
yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri Maliye Bakanlığının belirleyeceği
araç (yazı, manyetik ortam, disket, mikro film, mikro fiş gibi), standart ve
zamanlarda yerine getirmeyenlere 10.000 Türk Lirası özel usulsüzlük cezası
kesilir.
e)
5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre belirlenen emsallere uygunluk ilkesi
doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait;
1)
Kayıt, cetvel ve belgeleri saklama mecburiyetine uymayanlara,
2) Maliye Bakanlığınca düzenleme
zorunluluğu getirilen transfer fiyatlandırması raporlarını veya formlarını süresinde
düzenlemeyenlere, eksik ya da yanıltıcı olarak düzenleyenlere her bir rapor ve
form için,
3) Rapor veya formları süresinde
ibraz etmeyenlere,
4)
Elektronik ortamda düzenlenmesi gereken rapor veya formları, süresi içinde
elektronik olarak sunmayanlara
50.000
Türk Lirası,
5)
Kayıt, cetvel ve belgeler ile Maliye Bakanlığınca düzenleme zorunluluğu
getirilen rapor veya formu kanunen belli şekil ve içeriğe uygun olarak
düzenlemeyenlere 10.000 Türk Lirası
özel
usulsüzlük cezası kesilir.
f)
Uluslararası anlaşmalar uyarınca öngörülen bilgi değişimi hükümleri
kapsamındaki inceleme, tarama ve raporlama yükümlülüklerine uymayanlara 50.000
Türk Lirası özel usulsüzlük cezası kesilir.
g)
Bu Kanuna göre günü gününe tutulması zorunlu defterler ile Maliye Bakanlığınca
tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterleri, iş
yerinde bulundurmayanlara ve bu defterlere yazılması gereken işlemleri günü
gününe kayıt etmeyenlere veya yoklamaya ya da incelemeye yetkili olanlara
istendiğinde ibraz etmeyenlere her tespit için 1.000 Türk Lirası özel
usulsüzlük cezası kesilir.
ğ)
Bu Kanuna göre belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve
malî tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar
programlarının üretilmesine ve kullanılmasına ilişkin kurallara uymamak
suretiyle;
1)
Vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede muhasebenin
vuzuh ve intizamını bozanlara 20.000 Türk Lirası,
2)
Diğerlerine 2.000 Türk Lirası
özel usulsüzlük
cezası kesilir.
h)
Ödeme kaydedici cihazlara ilişkin olarak aşağıdaki cezalar kesilir.
1) Ödeme
kaydedici cihazların bakım ve onarımını yapmakla yetkilendirilenlerden, ödeme
kaydedici cihazların bu Kanunda ve Maliye Bakanlığınca öngörülen şekil ve
şartlarda çalışmasını engelleyen, cihaz hafızasında kayıtlı bilgileri
değiştiren veya silenlere her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere 20.000 Türk
Lirası,
2) Ödeme
kaydedici cihazların onaylanan modele uygun olarak üretim veya ithalatını yapmayan,
yurt geneline yayılmış gerekli servis teşkilatını (satış, bakım-onarım)
kurmayan, satışını yaptığı her cihazın yedek parça da dahil olmak üzere en az
on yıllık bakım ve onarımını sağlayamayan üretici veya ithalatçı kuruluşlara her
bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere 20.000 Türk Lirası,
3)
Süresi içerisinde ödeme kaydedici cihazları almayan, cihazları bozan, bozuk
cihazları kullanan veya başkalarının kullanmasına izin veren mükelleflere her
bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere 1.000 Türk Lirası,
4)
Ödeme kaydedici cihazlara ilişkin Maliye Bakanlığınca belirlenip açıklanan usul
ve esaslara uymayan, üretici veya ithalatçı kuruluşlara, bunların satış,
bakım-onarım servislerinde görevli elemanlarına ve ödeme kaydedici cihazları
kullanma mecburiyeti bulunan mükelleflere her bir tespit için ayrı ayrı olmak
üzere 1.000 Türk Lirası,
5)
Bu Kanunun 199 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasının (c) bendi uyarınca Gelir
İdaresi Başkanlığınca getirilen zorunluluklara uymayanlara 50.000 Türk Lirası
özel usulsüzlük
cezası kesilir.
6)
Satışını yaptıkları cihazları, (daha önce satılan ve halen mükelleflerce
kullanılanlar da dahil) Maliye Bakanlığınca uygun görülen şekilde düzenlemeyen
veya arızalandığı halde çalışır hale getirmeyen üretici veya ithalatçı kuruluşlar,
düzenlemedikleri veya çalışır hale getirmedikleri cihazların rayiç veya emsal
bedelini ilgili mükellefe ödemek zorundadırlar.
7)
Ödeme kaydedici cihaz uygulaması ile ilgili olarak Maliye Bakanlığından onay
alan üretici veya ithalatçı kuruluşlar, kurmuş oldukları satış ve bakım-onarım
servisleri ile birlikte müteselsilen sorumludurlar.
ı)
Ödeme ve tahsilatlarını banka, elektronik para kuruluşları, ödeme kuruluşları veya
posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden
her birine bir takvim yılı içinde kesilecek cezanın toplamı 1.000.000 Türk
Lirasını geçmemek üzere işleme konu tutarın %5’i oranında özel usulsüzlük
cezası kesilir.
i)
Damga vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kâğıtları, vergi ve cezası tahsil
edilmeden tasdik eden veya örneklerini çıkarıp veren noterler adına her bir
kağıt için, tahsil edilmeyen damga vergisi üzerinden 25 Türk Lirasından az
olmamak üzere maktu vergilerde %50, nispî vergilerde %10 oranında özel
usulsüzlük cezası kesilir.
j)
Yoklamaya yetkili memurların görevlerini yapmasına engel olanlar ile yetkili
yoklama memurlarınca yapılan uyarıya rağmen durmayan aracın sahibine 5.000 Türk
Lirası özel usulsüzlük cezası kesilir.
k) Bu Kanunun 42
nci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre yararlanılması yeminli mali
müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda, söz
konusu raporun süresinde ibraz edilmemesi halinde 2.000 Türk Lirası ceza
kesilir. İbraz etmeme durumunun devam ettiği her ay ve kesri için, bu tutarın %50’si
kadar ayrıca ceza kesilir.
l) Bu Kanunun 209
uncu maddesinde yer alan zorunluluklara uymayanlara 5.000 Türk Lirası özel usulsüzlük
cezası kesilir.
(2) Birinci fıkranın
(a) ve (b) bentlerinde yazılı belgeleri düzenlemeyenlere ceza kesilebilmesi
için belgeyi almayanların ayrıca tespit şartı aranmaz.
(3)
Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
Bilgi vermekten kaçınanlara ilişkin özel usulsüzlük
cezası
MADDE 279- (1) Bu Kanunun
116 ncı maddesi uyarınca Maliye Bakanlığı veya vergi incelemesi yapmaya yetkili
olanların istedikleri bilgileri süresinde vermeyenlere, eksik veya yanıltıcı
bilgi verenlere (kamu kurum ve kuruluşlarında bilgi verme görevini yerine
getirmeyen yöneticiler dahil) 2.000 Türk Lirası özel usulsüzlük cezası kesilir.
(2) Bilgi
vermemeleri nedeniyle haklarında birinci fıkraya göre özel usulsüzlük cezası
kesilenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetlerin yerine getirilmesi
kendilerine tebliğ olunur. Yeniden verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine
getirilmemesi halinde özel usulsüzlük cezaları bir kat artırılarak uygulanır.
Bu fıkra uyarınca yeniden süre verilerek bilgi talep edilmesi için birinci fıkraya
göre kesilen özel usulsüzlük cezasının kesinleşme şartı aranmaz.
(3) Bu madde ile
bu Kanunun 278 inci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi uygulamasında,
bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak
tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi,
eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belge ibrazı için tayin
olunan süre ile defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi durumunda
haklarında Kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin
ilgililere yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Ancak, bu ödevlerin yerine
getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici
idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak
bildirilme şartı aranmaz.
Diğer özel usulsüzlük cezaları
MADDE 280- (1) Bu Kanunda ayrıca ceza öngörülmeyen
hallerde, bu Kanunun 41, 42, 43, 69, 130, 178, 180, 198, 200 ve 211 inci
maddelerindeki yetkilere dayanılarak Bakanlar Kurulunca veya Maliye
Bakanlığınca getirilen zorunluluklara uymayanlara 1.000 Türk Lirası özel
usulsüzlük cezası kesilir.
Mükellef grupları itibarıyla
kesilecek usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları MADDE 281- (1) Bu Kanunun 277 nci maddesinde yazılı
usulsüzlük cezaları ile 278 inci maddesinde yazılı özel usulsüzlük cezaları;
a) Bankalara,
sigorta, reasürans ve emeklilik, faktoring, finansman, finansal kiralama,
varlık yönetim şirketlerine, emeklilik fonlarına, sermaye piyasası araçlarını
ihraç eden kişi ve kurumlar ile sermaye piyasası kurumlarına, aracı kurumlara
ve halka açık şirketlere iki kat,
b) Bilanço
esasına göre defter tutan mükelleflerden (a) bendinde sayılanlar dışında
kalanlar ile serbest meslek erbabına bir kat,
c) İkinci sınıf
tüccarlara ve gerçek usulde vergilendirilen çiftçilere 1/2 oranında,
ç) Kazancı basit
usulde tespit edilenlere 1/4 oranında,
d)
Gelir vergisinden muaf esnaflara 1/8 oranında,
e)
Yukarıdaki bentler dışında kalanlara 1/4 oranında
uygulanır.
(2)
Bu Kanunun 277 nci maddesinde yazılı usulsüzlük cezaları için belirlenmiş azami
ceza tutarları ile 278 inci maddesinde yazılı özel usulsüzlük cezaları için
belirlenmiş azami ceza tutarları, bu maddenin birinci fıkrasında ceza
muhataplarına göre belirlenen oranlarda uygulanır.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Suçlar
ve Cezaları
Kaçakçılık suçu
MADDE 282- (1) Aşağıda
yer alan fiiller vergi ziyaına neden olmasalar dahi kaçakçılık suçunu
oluşturur.
a)
Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti
bulunan (elektronik ortamdakiler dahil);
1) Defter ve
kayıtlarda hesap ve muhasebe hilesi yapılması,
2) Defter ve
kayıtlarda gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler
adına hesap açılması,
3) Defterlere
kaydı gereken hesap ve işlemlerin vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak
şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge ya da diğer kayıt ortamlarına
kaydedilmesi,
4) Defter, kayıt
ve belgelerin tahrif edilmesi,
5) Defter, kayıt
ve belgelerin gizlenmesi,
6) Belgelerin
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olarak düzenlenmesi veya bu belgelerin kullanılması.
b) Vergi
kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti
bulunan (elektronik ortamdakiler dahil);
1) Defter, kayıt
ve belgelerin yok edilmesi,
2) Defter
sayfalarının, yerine başka sayfa konulsun ya da konulmasın, yok edilmesi,
3) Belgelerin
asıl veya suretlerinin tamamen veya kısmen sahte belge olarak düzenlenmesi veya
bu belgelerin kullanılması,
c)
Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan
kişilerin basabileceği belgelerin, Maliye Bakanlığı ile anlaşması olmayanlarca
basılması veya bu belgelerin bilerek kullanılması.
(2) Birinci fıkrada
geçen;
a) Gizleme,
varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde,
inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili olanlara defter ve belgelerin
ibraz edilmemesidir.
b) Muhteviyatı
itibarıyla yanıltıcı belge, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte
malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı veya tutarı ve muamele veya durumun
mahiyeti itibarıyla gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir.
c) Sahte belge,
gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen
belgedir.
Kaçakçılık suçunda ceza
MADDE 283- (1) Bu Kanunun
282 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan fiilleri işleyenler
hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar, (b) bendinde yer alan fiilleri
işleyenler hakkında üç yıldan beş yıla kadar, (c) bendinde yer alan fiilleri
işleyenler hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2)
Bu Kanunun 282 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yazılı
fiilleri, vergi kanunlarına göre mükellefiyet tesis ettirmesi gerektiği halde bu
zorunluluğa uyulmaksızın vergi idaresinin ıttılaı dışında kayıt dışı ticari, zirai
veya mesleki faaliyette bulunmak suretiyle işleyenler hakkında birinci fıkraya
göre hükmolunacak ceza %50 artırılarak uygulanır.
(3) Bu Kanunun 282
nci maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde söz
konusu fiillere bu Kanunun 271 inci maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde
iştirak edenlere birinci fıkrada yazılı cezalar, aynı maddenin ikinci fıkrası
çerçevesinde yardım edenlere ise birinci fıkrada yazılı cezaların yarısı
hükmolunur.
(4)
Bu Kanunun 293 üncü maddesindeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu
ilgili makamlara bildirenlere birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri
uygulanmaz.
(5) 5271 sayılı
Kanunun 231 inci maddesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin
hükümleri ile 5237 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin cezanın ertelenmesine
ilişkin hükümleri, bu maddeye göre hükmolunacak cezalar hakkında uygulanmaz. Bu
maddeye göre verilen hapis cezaları seçenek yaptırımlara çevrilemez.
Bilgi vermemekte ısrar
MADDE 284- (1) Bu Kanunun 279 uncu maddesinin
ikinci fıkrası hükmüne göre bilgi vermemeleri nedeniyle haklarında aynı maddeye
göre özel usulsüzlük cezası kesilenlere (kamu idare ve müesseseleri hariç)
yeniden süre verilerek bu mecburiyetlerin yerine getirilmesi kendilerine tebliğ
olunmasına rağmen verilen süre içinde bu mecburiyetleri yerine getirmeyenlere 100 güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
(2) Bu madde
uyarınca adli para cezasına hükmedilmesine rağmen mecburiyetlerin yine yerine
getirilmemesi hâlinde yetkili mercilerce yeniden süre verilerek bu
mecburiyetlerin yerine getirilmesi kendilerine tebliğ olunur. Yeniden verilen
süre içerisinde de bu mecburiyetleri yerine getirmeyenler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Birinci fıkra
uyarınca yeniden süre verilerek bilgi talep edilmesi için bu Kanunun 279 uncu
maddesine göre kesilen özel usulsüzlük cezalarının kesinleşmesine gerek
bulunmamaktadır.
(4) Bu maddenin
uygulamasında, bilgi verme ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak
yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap
verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi durumunda haklarında bu madde
hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak
bildirilmesi şarttır.
(5)
Bu maddenin uygulanmasında bu Kanunun 290 ıncı maddesinde gösterilen usule
uyulur.
Vergi mahremiyetinin ihlali ve cezası
MADDE 285- (1) Bu Kanunda
yazılı vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal
edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu kişiler hakkında
ayrıca 150 günden az olmamak üzere adli para cezasına hükmolunur.
(2)
Birinci fıkrada yazılı fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza, basın ve
yayın organının sahibi, basın ve yayın organının sahibi tüzel kişilikse kanuni
temsilcileri ile duruma göre eser sahibi, sorumlu müdür, yayın yönetmeni, genel
yayın yönetmeni, editör veya basın danışmanı gibi sorumlu müdürün bağlı olduğu kimseler hakkında da uygulanır.
(3)
Vergi mahremiyetinin ihlali nedeniyle mükellefin zarara uğraması durumunda buna
sebebiyet veren, zararı ödemekle yükümlüdür.
Mükelleflerin özel işlerini yapma suçu ve
cezası
MADDE 286- (1) Bu Kanunun
10 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince mükelleflerin vergi kanunlarının
uygulanması ile ilgili hesap, yazı ve sair özel işlerini yapmaları yasak edilen
memurlardan bu yasağa aykırı harekette bulunanlar altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
(2)
Birinci fıkradaki fiiller kaçakçılık suçu cezasını gerektiren bir fiile iştirak
veya yardım mahiyetinde olduğu takdirde haklarında ayrıca bu Kanunun 283 üncü
maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili hükmü uygulanır. Bu fiillerle vergi ziyaına
neden olunması hâlinde, kişi hakkında ayrıca vergi ziyaı cezası kesilir.
(3)
Bu Kanunun 212 nci maddesi kapsamında Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve
esaslar çerçevesinde mükelleflere verilen hizmetler bu madde kapsamı
dışındadır.
ÜÇÜNCÜ
KISIM
Vergi
Cezasının Kesilmesi, Ödenmesi ve Kalkması
BİRİNCİ
BÖLÜM
Ceza
Kesme
Cezayı gerektiren olayın tespiti
MADDE 287- (1) Vergi
cezalarının uygulanmasını gerektiren olaylar vergi dairelerince veya yoklamaya
ve vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından tespit olunur.
(2)
Yoklama veya vergi incelemesi sırasında karşılaşılan vergi cezasının
kesilmesini gerektiren olayların, yoklama tutanaklarında veya raporlarda
gösterilmesi, delillerin kaybolması ihtimalinin bulunduğu hallerde bunların
tutanakla tespit edilmesi zorunludur.
Ceza kesme yetkisi
MADDE 288- (1) Vergi
cezaları, olayların ilgili bulunduğu vergi bakımından mükellefin bağlı olduğu
vergi dairesi tarafından kesilir.
(2)
Maliye Bakanlığı, olayların ilgili bulunduğu vergi dairesi ile diğer durumlarda
vergi cezasını kesecek vergi dairelerini belirlemeye yetkilidir.
Ceza ihbarnamesi
MADDE 289- (1) Kesilen
vergi cezaları ilgililere ceza ihbarnamesi ile tebliğ olunur. Cezayı gerektiren
olayın tespitine dair tutanak sureti ile inceleme raporunun bir örneği
ihbarnameye eklenir.
(2)
İhbarnamede, muhatabın adı, soyadı veya unvanı, cezanın türü ve tutarı, vergi
mahkemesinde dava açma süresi ile Maliye Bakanlığınca belirlenecek diğer
bilgiler yer alır.
(3) Maliye
Bakanlığı, türü, doğuşu ve dönemi ayrı olan cezalar için ayrı ayrı veya tek bir
ihbarname düzenlettirmeye yetkilidir.
Kaçakçılık suçlarının cezalandırılmasında
usul
MADDE 290- (1) Yaptıkları
inceleme sırasında bu Kanunun 282 nci maddesinde yazılı suçların işlendiğini
tespit eden vergi müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcıları tarafından ilgili
rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya, vergi
incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ise ilgili rapor
değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya
defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi
mecburidir.
(2)
Bu Kanunun 282 nci maddesinde yazılı suçların işlendiğini herhangi bir şekilde
öğrenen Cumhuriyet başsavcılığı hemen ilgili vergi dairesini haberdar ederek
inceleme yapılmasını talep eder. Kamu davasının açılması, inceleme neticesinin
Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesine kadar ertelenir.
(3)
Bu Kanunun 282 nci maddesinde yazılı suçlardan dolayı cezaya hükmedilmesi,
vergi cezalarının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez.
(4) Bu Kanunla
vergi cezasıyla cezalandırılan fiiller, aynı zamanda bu Kanunun 282 nci
maddesine göre suç teşkil ettiği takdirde, vergi cezası kesilmesi söz konusu
madde hükmüne göre takibat yapılmasına engel olmaz.
(5)
Ceza mahkemesi kararları, bu Kanunun Dördüncü Kitabının İkinci Kısmında yazılı
vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin işlem ve kararlarına etkili
olmadığı gibi, bu makam ve mercilerce verilecek kararlar da ceza hâkimini
bağlamaz.
İKİNCİ
BÖLÜM
Vergi
Cezalarının Ödenmesi ve Kalkması
Vergi cezalarının ödenme zamanı
MADDE 291- (1) Vergi
cezaları:
a)
Cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği
tarihten,
b)
Cezaya karşı dava açılmışsa, vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince
düzenlenecek bildirimin ilgiliye tebliğ tarihinden
başlayarak
bir ay içinde ödenir.
Yanılma ve görüş değişikliği
MADDE 292- (1) Yetkili
makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir
hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması hâlinde vergi
cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz.
(2)
Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların genel tebliğ veya
sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi hâlinde,
oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı
tarihten itibaren geçerli olup, geriye dönük olarak uygulanamaz. Şu kadar ki bu
hüküm yargı mercileri tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında
uygulanmaz.
Pişmanlık
MADDE 293- (1) Beyana
dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen
mükelleflerle bunların işlenişine iştirak veya yardım eden diğer kişilerin
kanuna aykırı fiillerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber
vermesi hâlinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı
cezası kesilmez:
a)
Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından herhangi
resmî bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek
suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Dilekçe veya
tutanağın resmî kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.),
b)
Haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde herhangi
bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın bu Kanunun 50 nci maddesinin
birinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonuna intikal ettirildiği tarihten
önce (kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce)
verilmiş ve resmî kayıtlara geçirilmiş olması,
c)
Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin haber verme dilekçesinin
verildiği tarihten başlayarak on beş gün içinde verilmesi,
ç)
Eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin keyfiyeti haber verme
tarihinden başlayarak on beş gün içinde tamamlanması veya düzeltilmesi,
d)
Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin
geciktiği her ay için, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen gecikme
zammı oranında uygulanacak bir pişmanlık zammı ile birlikte haber verme
tarihinden başlayarak on beş gün içinde ödenmesi (Pişmanlık zammının hesaplanmasında
ay kesirleri dikkate alınmaz.).
(2)
Bu madde hükümleri, emlak vergisi ile ilgili olarak uygulanmaz.
Ölüm
MADDE 294- (1) Gerçek
kişi adına kesilmiş bulunan vergi cezaları ölüm hâlinde düşer.
Ceza kesmede zamanaşımı
MADDE 295- (1) Vergi
ziyaı cezasında cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını
takip eden yılın birinci gününden, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında bu
usulsüzlüklerin yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş
yıl geçtikten sonra vergi cezaları kesilmez.
(2)
Bu Kanunun 78 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü vergi cezalarını kesmede
zamanaşımı için de geçerlidir.
(3)
Bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edilmekle zamanaşımı kesilmiş olur.
Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezalarında indirme
MADDE 296- (1) İhbarname
esasına göre tarh olunan vergiler (bu Kanunun 45 inci maddesinin üçüncü fıkrasına
göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerine re’sen tarh olunan vergiler
dahil) ile indirimlerden artakalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinden
itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183
sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden
itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse bu cezaların yarısı indirilir.
(2)
Mükellef veya vergi sorumlusu ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezasını ikinci
fıkrada yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa bu madde hükmünden
faydalandırılmaz.
(3)
Bu madde hükmü vergi aslına tabi olmaksızın kesilen usulsüzlük cezaları
hakkında da uygulanır.
BEŞİNCİ
KİTAP
Uzlaşma
ve Diğer Hükümler
BİRİNCİ
KISIM
Uzlaşma
ve Karşılıklı Anlaşma
BİRİNCİ
BÖLÜM
Uzlaşma
Uzlaşmanın konusu, kapsamı, komisyonlar ve
şekli
MADDE 297- (1) Mükellef,
ihbarname esasına göre tarh edilen vergiler ile bunlara ilişkin vergi ziyaı
cezalarının tahakkuk edecek tutarları konusunda vergi ziyaına sebebiyet
verilmesinin,
a)
Kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememesinden,
b)
Bu Kanunun 292 nci maddesinde yazılı yanılmadan,
c)
Bu Kanunun 82 nci, 83 üncü ve 84 üncü maddelerinde yazılı vergi hataları ile
bunun dışında her türlü maddi hata bulunmasından,
ç)
Yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının
olmasından
kaynaklandığını
ileri sürerek uzlaşma talep edebilir. Şu kadar ki bu Kanunun 275 inci
maddesinin üçüncü fıkrasına göre tarh edilen vergi ve kesilen cezalar
(kaçakçılık suçuna iştirak veya yardım edenlere kesilen cezalar dahil) için
uzlaşma talep edilemez.
(2) Uzlaşma,
ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde talep edilir.
(3) Uzlaşma
talep edilmesi halinde, uzlaşma ile ilgili olarak yapılacak görüşmenin tarihi,
yapılacağı yer ve saati, yazı ile ve en az on beş gün önceden mükellefe
bildirilir. Mükellefin istemesi hâlinde bu süreyle bağlı kalınmaksızın daha
önceki bir tarih uzlaşma günü olarak belirlenebilir.
(4) Mükellef,
uzlaşma görüşmelerinde, bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci ile 3568
sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubu bulundurabilir.
(5)
Uzlaşmada vergi aslında indirim ancak;
a)
Uzlaşmaya konu vergide bu Kanunun 82 nci maddesindeki vergi hatası bulunması,
b)
Uzlaşmaya konu olayla ilgili aksi yönde istikrar kazanmış yargı kararları
bulunması,
c) Bu
Kanunun 292 nci maddesinde yazılı yanılma halinin bulunması,
ç) Bu Kanunun 298 inci maddesinde
yer alan mütalaada, önerilen tarhiyata ilişkin olarak maddede belirtilen
aykırılıklar bulunduğunun bildirilmesi
hallerinde yapılabilir.
(6) Uzlaşmanın
vaki olmaması veya temin edilememesi hâlinde yeniden uzlaşma talebinde
bulunulamaz.
(7)
Uzlaşma komisyonlarının oluşturulması, uzlaşmaya müracaat etmeye yetkili
olanlar ile uzlaşmanın şekli, uzlaşma kapsamına alınacak vergi türleri, uzlaşma
komisyonlarının yetkileri, merkezi rapor değerlendirme komisyonunun
mütalaasının alınması, kısmi uzlaşmaya konu edilebilecek vergiler, uzlaşmanın
yapılmasına ilişkin diğer usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca çıkarılan bir yönetmelikle
düzenlenir. İl özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar için
bu yönetmelik İçişleri Bakanlığınca hazırlanır.
Uzlaşma komisyonuna görüş bildirilmesi
MADDE 298- (1) Uzlaşma görüşmelerinde, uzlaşma
komisyonu, tarhiyatın dayanağı olan vergi inceleme raporunda tarhiyatla ilgili
hukuki değerlendirmelerin vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük,
yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülerlere aykırı olduğu kanaatine varırsa, söz
konusu raporu yeniden değerlendirmek üzere gerekçesiyle birlikte bu Kanunun 104
üncü maddesine göre kurulan merkezi rapor değerlendirme komisyonuna gönderir.
Merkezi rapor değerlendirme komisyonu, konu hakkındaki mütalaasını otuz iş günü
içerisinde ilgili komisyona bildirir.
Uzlaşmanın kesinliği ve dava açma
MADDE 299- (1) Uzlaşma
komisyonlarınca tutulan uzlaşma tutanakları kesin olup, gereği vergi
dairelerince derhal yerine getirilir. Mükellef veya adına ceza kesilen,
üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamaz ve
hiçbir mercie şikayette bulunamaz.
(2)
Süresi içinde uzlaşma talebinde bulunan mükellef veya ceza muhatabı uzlaşma
talep ettiği vergi veya ceza için, ancak uzlaşma vaki olmadığı veya temin
edilemediği takdirde dava açma yoluna gidebilir. Uzlaşmanın vaki olmaması
halinde, dava açma süresi bitmiş veya on beş günden az kalmış ise bu süre
tutanağın tebliği tarihinden itibaren on beş güne tamamlanır. Uzlaşmanın temin
edilememesi halinde dava açma süresi bitmiş veya on beş günden az kalmış ise bu
süre temin edilememe tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren on beş güne
tamamlanır.
(3)
Mükellef veya ceza muhatabı aynı vergi veya ceza için uzlaşma talebinden önce
dava açmışsa dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi
mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa
bu karar hükümsüz sayılır. Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi
hâlinde, durumun mahkemeye idarece yazıyla bildirilmesi üzerine, durdurulmuş
olan davanın görülmesine devam olunur.
Uzlaşmada ödeme
MADDE 300- (1) Uzlaşmanın
vaki olması hâlinde,
a)
Vergi, uzlaşma tutanağı verginin ödeme zamanından önce ilgiliye tebliğ
edilmişse kanuni ödeme zamanında, ödeme zamanı kısmen veya tamamen geçtikten
sonra tebliğ edilmişse ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden
itibaren bir ay içinde,
b)
Ceza, uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde
ödenir.
(2)
Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi hallerinde vergi ve ceza bu
Kanunun 75 inci ve 291 inci maddeleri ile 2577 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükümlerine göre ödenir.
Uzlaşma ve cezada indirimin birlikte
uygulanmaması
MADDE 301- (1) Uzlaşılan
vergi ve cezalar hakkında bu Kanunun 296 ncı maddesi hükümleri; bu Kanunun 296
ncı madde hükümleri uygulanan vergi ve cezalar hakkında ise uzlaşma hükümleri
uygulanmaz. Ancak, ceza muhatabının, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar
uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan etmesi hâlinde bu Kanunun 296 ncı maddesi
hükümlerinin uygulanmasını isteme hakkı vardır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Tarhiyat
Öncesi Uzlaşma
Tarhiyat öncesi uzlaşma
MADDE 302- (1) Maliye Bakanlığı, vergi
incelemesine dayanarak tarh edilecek vergi ve kesilecek cezalar için tarhiyat
öncesi uzlaşma yapılmasına izin verebilir. Şu kadar ki bu Kanunun 275 inci
maddesinin üçüncü fıkrasına göre tarh edilecek vergi ve kesilecek cezalar
(kaçakçılık suçuna iştirak veya yardım edenlere kesilecek cezalar dahil) için
uzlaşma talep edilemez.
(2)
Tarhiyat öncesi uzlaşmada vergi incelemesinin başladığı tarihten mükellef
nezdinde vergi incelemesiyle ilgili son tutanağın alındığı tarihe kadar,
tutanak alınmadığı durumlarda ise uzlaşmaya davet yazısının tebliğ tarihinden
itibaren on beş gün içinde uzlaşma talep edilir.
(3)
Tarhiyat öncesi uzlaşmada, tarh zamanaşımının sona ermesine üç aydan az zaman
kalması durumunda;
a)
Yapılan uzlaşma talebi kabul edilmez,
b)
Uzlaşmaya davet yazısı gönderilmez.
(4)
Uzlaşma ile ilgili olarak yapılacak görüşmenin tarihi, yapılacağı yer ve saati
yazı ile ve en az on beş gün önceden mükellefe bildirilir. Mükellefin istemesi
hâlinde bu süreyle bağlı kalınmaksızın daha önceki bir tarih uzlaşma günü
olarak belirlenebilir.
(5)
Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi hâlinde yeniden uzlaşma
talebinde bulunulamaz ve tarhiyat sonrası uzlaşma talep edilemez. Muhatabın
bilinen son adresine posta ile veya memur vasıtasıyla gönderilen uzlaşmaya
davet yazısının tebliğ edilememesi veya yazıda bildirilen yer ve tarihte
uzlaşma davetine uyulmaması hallerinde uzlaşma konusunda başkaca işlem
yapılmaz. Uzlaşma temin edilememiş sayılır.
(6)
Mükellef, uzlaşma görüşmelerinde, bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci
ile 3568 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubu
bulundurabilir.
(7)
Tarhiyat öncesi uzlaşmada vergi aslında indirim ancak bu Kanunun 297 nci
maddesinin beşinci fıkrasında belirtilen hallerde ve şekilde olur.
(8)
Uzlaşma komisyonlarınca tutulan uzlaşma tutanakları kesin olup gereği vergi
dairelerince derhal yerine getirilir. Uzlaşmanın vaki olması halinde uzlaşılan
vergi ve/veya cezalar tutanağın imzalandığı tarihte tahakkuk etmiş olur.
Mükellef veya adına ceza kesilen; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan
hususlar hakkında dava açamaz ve hiçbir mercie şikâyette bulunamaz.
(9)
Tarhiyat öncesi uzlaşılan vergi tutarına, verginin ilgili bulunduğu döneme
ilişkin olarak kendi vergi kanunlarında yer alan vade tarihinden, uzlaşma
tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için bu Kanunun 76 ncı
maddesine göre gecikme faizi hesaplanır. Uzlaşılan vergi ve cezalar bu Kanunun
75 inci ve 291 inci maddelerine göre ödenir.
(10)
Tarhiyat öncesi uzlaşmaya ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığınca çıkarılan
yönetmelikle belirlenir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Karşılıklı
anlaşma
Karşılıklı anlaşma usulüne başvuru
MADDE 303- (1) Bu Kanun
hükümlerine göre tarh edilerek tebliğ edilen veya ihtirazi kayıtla verilen
beyanname üzerine tahakkuk eden ya da kesinti suretiyle ödenen bir verginin, usulüne
göre yürürlüğe konulmuş bir çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması hükümlerine
aykırı olarak Türkiye’de vergilendiği veya bu şekilde bir vergilendirme
yapılacağına ilişkin kuvvetli emareler bulunduğu iddiası ile düzeltme talep
eden mükellefler, taleplerinin anlaşmanın “Karşılıklı Anlaşma Usulü”
hükümlerine göre idari yardımlaşma çerçevesinde çözümü için Gelir İdaresi
Başkanlığına başvurabilir.
(2)
Birinci fıkraya göre yapılan başvurunun değerlendirilebilmesi için anlaşmada
öngörülen sürede ve usulde yapılması şarttır.
Karşılıklı anlaşma usulü ve dava açma
MADDE 304- (1) Karşılıklı anlaşma usulüne göre
başvuru;
a)
Tarh ve tebliğ edilen vergi ve cezalar ile ihtirazi kayıtla verilen beyanname
üzerine tahakkuk eden vergiye dava açma süresini durdurur.
b)
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından haklı ve yerinde bulunmaz veya haklı ve
yerinde bulunmakla birlikte Başkanlık ile diğer Akit Devletin yetkili makamı
arasında karşılıklı anlaşmaya varılamaması hâlinde, durum mükellefe bir yazı
ile tebliğ edilir. Mükellef, yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren kalan
dava açma süresi içerisinde vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Dava açma
süresi on beş günden az kalmış ise bu süre yazının tebliği tarihinden itibaren
on beş güne tamamlanır.
Karşılıklı anlaşma usulünün
neticelendirilmesi
MADDE 305- (1) Karşılıklı anlaşma
usulüne göre yapılan başvurunun, Gelir İdaresi Başkanlığı ile diğer Akit
Devletin yetkili makamı arasında karşılıklı anlaşmaya varılarak kabul edilmesi
hâlinde durum mükellefe bir yazı ile tebliğ edilir.
(2)
Mükellefin, karşılıklı anlaşmaya varılarak verilen karara karşı yazının tebliğ
tarihinden itibaren otuz gün içinde;
a)
Karşılıklı anlaşma sonucunu kabul edip etmediğini Gelir İdaresi Başkanlığına
bildirmesi şarttır. Mükellef bu süre içinde bildirimde bulunmadığı takdirde,
Gelir İdaresi Başkanlığı ile diğer Akit Devletin yetkili makamı arasında
varılan anlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
b)
Karşılıklı anlaşma sonucunu kabul etmemesi durumunda, mükellef dava açma süresi
duran işleme, bu Kanunun 308 inci maddesi hükümleri çerçevesinde vergi
mahkemesi nezdinde dava açabilir.
(3)
Gelir İdaresi Başkanlığı ile diğer Akit Devletin yetkili makamı arasında
varılan karşılıklı anlaşmanın mükellef tarafından süresi içinde kabul edilmesi
durumunda karşılıklı anlaşma vaki olur ve üzerinde anlaşılan vergiye göre işlem
düzeltilir ve düzeltilen bu vergi ve cezalar hakkında dava açılamaz, bu Kanunun
296 ncı ve 297 nci maddelerine göre uzlaşma talep edilemez ve ceza indiriminden
faydalanılamaz. Söz konusu vergi ve cezalar karşılıklı anlaşmanın mükellef
tarafından kabul edildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde ödenir.
Başvuru öncesi açılan davalar ve uzlaşma
talebi
MADDE 306- (1) Mükellef, bu madde hükmüne göre
yaptığı başvurudan önce;
a)
Dava açmışsa dava, karşılıklı anlaşma başvurusu sonuca bağlanmadan vergi
mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa
bu karar hükümsüz sayılır.
b)
Uzlaşma talep etmişse uzlaşma, karşılıklı anlaşma başvurusunun sonuca
bağlanmasına kadar ertelenebilir. Şu kadar ki mükellef karşılıklı anlaşmanın
sonucunu beklemeksizin uzlaşma hakkını kullanmayı talep ettiği takdirde anlaşma
talebinden vazgeçmiş sayılır ve tekrar karşılıklı anlaşma başvurusunda
bulunamaz. Uzlaşma başvurusu bu Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır.
Diğer hususlar
MADDE 307- (1) Gelir İdaresi Başkanlığına yapılan
karşılıklı anlaşma başvurusu, başvuru tarihi itibarıyla bu Kanunda yazılı
zamanaşımı sürelerini durdurur. Duran zamanaşımı karşılıklı anlaşmanın
sonucunun mükellefe tebliğini takip eden günden itibaren kaldığı yerden
işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hal ve takdirde üç yıldan fazla
olamaz.
(2)
Bu madde hükmü, kesinti yoluyla ödenen vergiler için de uygulanır. Şu kadar ki,
başvurunun bu Kanunun düzeltme zamanaşımı süresi içinde yapılması şarttır.
(3)
Türkiye’de vergilendirilmemesi gerektiği halde Türkiye’de vergilendirileceğine
ilişkin kuvvetli emareler bulunduğu iddiası ile yapılan başvurular da bu madde
kapsamında değerlendirilerek sonuçlandırılır.
(4)
Maliye Bakanlığı bu Bölümün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
İKİNCİ
KISIM
Vergi
İhtilâfları
Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili
olanlar
MADDE 308- (1)
Mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve
kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler.
(2)
Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen
vergilere karşı dava açamazlar. Bu Kanunun vergi hatalarına ait hükümleri
saklıdır.
(3)
Mükellefler, ihtirazi kayıtla verdikleri beyannameler nedeniyle, beyannamenin
verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde vergi mahkemesinde dava açabilir.
(4) Belediyelerde dava açma yetkisini
belediye adına gelir müdürü, olmayan yerlerde hesap işleri müdürü veya o görevi
yapan kullanır.
Duruşmaya katılabilecekler
MADDE 309- (1) Danıştay
ve vergi mahkemelerinde yapılacak duruşmalarda, iddia ve savunmanın gerekli
kıldığı ve idarece talep edilen hallerde, mahkeme idarece isimleri bildirilen
ve duruşmada hazır bulunan kamu görevlilerini, tarhiyatın dayanağı incelemeyi
yapmış bulunan inceleme elemanını ve/veya ayrıca mükellefin duruşmada hazır
bulundurduğu 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensubunu da dinler.
ÜÇÜNCÜ
KISIM
İzahat
Talebi
Mükelleflerin izahat talebi
MADDE 310- (1) Mükellefler,
Gelir İdaresi Başkanlığından veya bu hususta yetkili kıldığı makamlardan, vergi
durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri
hususlar hakkında yazı ile izahat isteyebilir.
(2)
Gelir İdaresi Başkanlığı, kendisinden istenecek izahatı özelge ile
cevaplandırabileceği gibi, aynı durumda olan tüm mükellefler bakımından
uygulamaya yön vermek ve açıklık getirmek üzere sirküler de yayımlayabilir.
(3)
Sirküler ve özelgeler Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde, Gelir İdaresi
Başkanı veya tevkil edeceği bir başkan yardımcısının başkanlığında en az üç
daire başkanından müteşekkil bir komisyon marifetiyle oluşturulur. Söz konusu
komisyonda oluşturulmuş sirküler veya özelgeler ile konu, kapsam ve ilgili
olduğu mevzuat bakımından tamamen aynı mahiyeti taşıyan bir hususta izahat
talebinde bulunulması hâlinde, komisyon tarafından oluşturulan sirküler veya
özelgelere uygun olmak şartıyla Gelir İdaresi Başkanlığı taşra teşkilatı
tarafından da özelgeler verilebilir.
(4)
Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler göz önünde bulundurulmak
şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığınca internet ortamında yayımlanır.
(5)
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca çıkarılan
yönetmelikle belirlenir.
DÖRDÜNCÜ
KISIM
Çeşitli
ve Son Hükümler
Yeniden değerleme oranı
MADDE 311- (1) Yeniden
değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil)
bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunca yayımlanan
Yurt İçi Üretici Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış
oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilan edilir.
Yetki
MADDE 312- (1) Maliye
Bakanlığı; bu Kanunda yer alan maktu hadler ile asgari ve azami miktarları
belirtilmiş olan para ile ödenecek ceza miktarları, her yıl bir önceki yıla
ilişkin olarak bu Kanun uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında
artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde hesaplanan maktu had ve miktarların
‰5’ini (binde beşini) aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Bakanlar Kurulu, bu
suretle tespit edilen had ve miktarları yarısına kadar artırmaya veya
indirmeye, nispi hadleri ise iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar
indirmeye veya tekrar kanuni seviyesine getirmeye yetkilidir.
Ücretler
MADDE 313- (1) Vergi
kanunlarına göre kurulan komisyon üyelerine komisyondaki çalışmaları
dolayısıyla verilecek ücretin tutarı, ilgisine göre Gelir İdaresi Başkanlığının
veya Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının teklifi üzerine Maliye Bakanınca
belirlenir.
Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 314- (1) 213 sayılı
Kanun ile ek ve değişiklikleri, 6/12/1984 tarihli ve 3100 sayılı Katma Değer
Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti
Hakkında Kanun ile ek ve değişiklikleri, 26/12/1931 tarihli ve 1905 sayılı
Kanun, 2/4/1998 tarihli ve 4358 sayılı Kanun ile 15/3/2007 tarihli ve 5604
sayılı Kanunun bu Kanunla düzenlenmiş hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Diğer mevzuatta,
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa yapılmış olan atıflar, bu
Kanuna yapılmış sayılır.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanunun
uygulanmasıyla ilgili yönetmelikler, Maliye Bakanlığı/Gelir İdaresi Başkanlığı
tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde
çıkarılır. Yeni yönetmelikler çıkarılıncaya kadar, mevcut yönetmeliklerin bu
Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 3- (1) 213 sayılı Kanunun verdiği
yetkiye dayanılarak yapılan düzenlemelerin bu Kanuna aykırı olmayan
hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) 3100 sayılı
Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan düzenlemelerin bu Kanuna aykırı
olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(3) Bu Kanunla
kurulması öngörülen komisyonlar kuruluncaya kadar 213 sayılı Kanuna göre
kurulan komisyonlar faaliyetlerine devam eder.
GEÇİCİ MADDE 4- (1) Bu Kanunun;
a) 20 nci
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasının
(c) bendi bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra ortaya çıkacak durumlar için,
b)
61 inci maddesi Kanunun yürürlük tarihinden sonra tebliğ edilecek ihbarnameler
için,
c)
67 nci maddesi bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki ilanlarda,
ç)
64 üncü ve 65 inci maddesi hükümleri bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla
yapılmamış tebligatlar için de,
d) 79 uncu maddesi bu Kanunun
yürürlük tarihinden sonra ortaya çıkacak durumlar için,
e)
107 nci maddesi bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra yapılan ihbarlar için
uygulanır.
GEÇİCİ MADDE 5- (1) Bu
Kanunun;
a) 126 ncı
maddesi Kanunun yayım tarihinden sonra yapılan tespitler için,
b) 176 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi Kanunun yayım tarihinden sonra işe
başlayanlar için
uygulanır.
GEÇİCİ MADDE 6- (1) Bu Kanunun;
a)
215 inci maddesinin ikinci fıkrası, onuncu fıkrası, 221 inci maddesi, 249 uncu
maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkrası, 252 nci maddesinin birinci fıkrası, 253
üncü maddesi, 264 üncü maddesi, 265 inci maddesi ile 266 ncı maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra iktisap edilen kıymetler için,
b)
219 uncu maddesi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra iktisap edilen
veya kiralanan taşınmazlar için,
c) 259 ve 260 ıncı maddesi bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten sonraki dönemde gerçekleşen teslim ve hizmetler nedeniyle
ortaya çıkan alacaklar için
uygulanır.
(2)
Bu Kanunun 215 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre Maliye Bakanlığınca
belirleme yapılıncaya kadar yabancı paralar bakımından bu Kanunun 226 ncı
maddesinin ikinci fıkra hükmü uygulanır.
(3)
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce envantere alınan iktisadi kıymetler
hakkında bu Kanun ile yürürlükten kaldırılan 213 sayılı Kanunun envantere
alınma tarihindeki hükümlerine göre amortisman ayrılmasına devam olunur.
(4)
Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 213 sayılı Kanunun mükerrer 49 uncu ve 74
üncü maddesi hükümlerine göre arsa ve araziler için yapılan takdirler aynı
Kanunla öngörülen süre sonuna kadar geçerlidir.
GEÇİCİ MADDE 7- (1)
Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi
mükellefleri 31/12/2016 tarihli bilançolarında yer alan parasal olmayan
kıymetleri aşağıdaki hükümlere göre, bu maddede hüküm bulunmayan hallerde ise
bu Kanunun 239 uncu maddesinde yer alan hükümlere göre düzeltilir. Bu Kanunun
239 uncu maddesinin onuncu fıkrasında sayılanların bu madde hükmüne göre
enflasyon düzeltmesi yapmaları ihtiyaridir.
a)
Düzeltme işlemi, Türkiye geneli için hesaplanan Yİ-ÜFE göz önünde
bulundurularak Maliye Bakanlığınca belirlenen düzeltme katsayıları kullanılarak
yapılır. Düzeltme 31/12/2004 tarihi (kendilerine özel hesap dönemi tayin
edilenler 2005 yılında biten hesap döneminin son günü); bu tarihten sonra
mükellefiyet tesis ettirenler için mükellefiyet tarihi esas alınarak yapılır.
b)
Maddî duran varlıklar maliyet bedeli, malî duran varlıklar ise alış bedeli
üzerinden düzeltmeye tâbi tutulur.
c)
Maddî duran varlıklar, malî duran varlıklar ve özel tükenmeye tâbi varlıklar
ile stokların maliyet veya alış bedelleri içinde yer alan ve tevsik edilebilen
reel olmayan finansman maliyeti, ilgili varlığın maliyet veya alış bedelinden
düşülür. Mükelleflerin reel olmayan finansman maliyetini tevsik edememeleri
halinde:
1)
Son beş hesap dönemi içinde aktife giren kıymetlerin maliyet bedeline dahil
edilen finansman giderlerinin reel olmayan kısımları; toplam finansman
maliyetlerine, ilgili döneme ait Yİ-ÜFE artış oranının dönem ortalama ticarî
kredi faiz oranına bölünmesi sonucunda belirlenen oranlar uygulanmak suretiyle
bulunan tutar, maliyet ve alış bedelinden düşülür.
2)
Söz konusu beş hesap döneminden önce aktife giren kıymetlerin maliyet bedeline
dahil edilen finansman giderleri maliyet veya alış bedellerinden düşülmez.
3)
Reel olmayan finansman maliyetinin tevsik edilebilir olması halinde de (1)
numaralı alt bentte belirtilen yöntem kullanılabilir. Amortisman süresi
bitmemiş olan kıymetlere ilişkin maliyet veya alış bedelinden düşülen reel
olmayan finansman maliyetinden amortisman ayrılmamış tutar, 2016 ve sonraki
dönemlerde, beş yılda ve eşit taksitte dönem kazancının tespitinde gider olarak
dikkate alınır.
ç)
Birikmiş amortismanlar, ait oldukları kıymetin bilanço tarihindeki değerinde
düzeltme sonrasında ortaya çıkan artış oranı dikkate alınarak düzeltilir.
d)
2016 yılı hesap dönemine ait beyannamede yer alan indirilemeyen geçmiş yıl malî
zararları ile carî dönem malî zararları matrahın tespitinde kayıtlı değerleri
ile dikkate alınır.
e)
31/12/2016 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş
sermaye, düzeltilmiş pay senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş pay senedi
iptal kârları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan fark, geçmiş
yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl
kârı vergiye tâbi tutulmaz, geçmiş yıl zararı ise zarar olarak kabul edilmez.
Pasif
kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba
nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı
dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur.
Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan
geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince
sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz.
f)
Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun yüksek
enflasyon döneminde malî tabloların düzeltilmesine ilişkin düzenlemelerine göre
31/12/2016 tarihli bilançolarını düzeltmek zorunda olan mükellefler, söz konusu
bilançolarını bu madde uyarınca yeniden düzeltmeyebilirler. Ancak bu şekilde
düzeltme yapanlar, bu Kanuna göre ayrılabilecek tutardan fazla amortisman veya
karşılık ayıramaz.
g)
Yıllara sarî inşaat ve onarma işlerine ait maliyet ve istihkak tutarları ile
ilgili olarak 31/12/2016 tarihinde oluşan düzeltme farkları işin bitiminde
kâr/zarar tutarının tespitinde dikkate alınmaz.
h)
2016 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükellefler
bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yaparlar.
ı)
Kendisine özel hesap dönemi tayin edilen mükelleflerde; 31/12/2016 tarihli
bilanço, 2016 yılı içinde biten hesap dönemi sonundaki bilançoyu, 2016 yılı
hesap dönemi, 2017 yılı içerisinde biten hesap dönemini, 1/1/2017 tarihi 2017
yılı içinde başlayan hesap döneminin başındaki tarihi ifade eder.
i)
Bu madde uyarınca düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara
ilişkin enflasyon düzeltme farkları maliyet bedeli addolunur. Şu kadar ki
amortismana tâbi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle
satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka
isabet eden zarar, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate
alınmaz.
Yürürlük
MADDE 315- (1) Bu Kanunun
45 inci maddesinin altıncı fıkrası ve 50 inci maddesinin ikinci fıkrası 1/7/2017
tarihinde, diğer hükümleri 1/1/2017 tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 316- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder