29 Şubat 2016 Pazartesi

İŞVERENLERİN DİKKATİNE İŞKURDAN İŞSİZ AL MAAŞINI DEVLET ÖDESİN

yeni düzenlemeyle İşbaşı Eğitim Programı’ndan 15 yaşını dolduran herkes yararlanabilecek. Programa katılanlara günlük 50 lira, aylık ise 1300 lira asgari ücret ödenecek.
İŞKUR tarafından işsizlikle mücadele kapsamında uygulanan İşbaşı Eğitim Programı'nın süresi, yapılan mevzuat düzenlemesiyle 6 aydan 1 yıla çıkartıldı. Geçen yıl 159 bin kişinin faydalandığı İşbaşı Eğitim Programı'ndan, bu yıl en az 200 bin kişinin yararlanması bekleniyor. 15 yaşını dolduran herkesin başvurabileceği programda günlük 50 lira, aylık ise 1300 lira asgari ücret ödenecek. Öğrencilerin programa başvurmaları halinde ise kredi ve burslarında ise herhangi bir kesinti olmayacak.
1- PROGRAMA KİMLER KATILABİLİR?
-15 yaşını tamamlamış olanlar (Lise ve üniversite öğrencileri de katılabiliyor).
-İşverenin bir ve ikinci derece akrabası veya eşi olmayanlar.
-Emekli olmayanlar (Dul yetim ve engelli aylığı alanlar hariç).
-Program öncesindeki 3 aylık dönemde o iş yerinde çalışmayanlar.
2- İŞSİZLER NASIL BAŞVURUR?
-Programa İŞKUR hizmet merkezlerinden ya da 'iskur.gov.tr' adresinden başvuru yapılabiliyor.
3- PROGRAMDAN HANGİ İŞVERENLER YARARLANABİLİR?
-4A'lı en az 2 kişi çalıştıranlar.
-Kuruma kayıtlı işverenler, STK'lar, noterler ve kamu payının yüzde 50 altındaki iktisadi teşekküller.
4- İŞVERENLER NASIL BAŞVURUR?
-İş ve meslek danışmanları aracılığı ile ya da doğrudan İŞKUR'a giderek taleplerini iletebilirler.
5- KATILIMCI NASIL BELİRLENİYOR?
-İşverenler programa katılacak kişileri seçebildiği gibi İŞKUR da işsizleri firmalara yönlendiriyor.
6- KATILIMCILAR KAÇ LİRA ALIYOR?
-Katılımcılara günlük 50 liradan ayda net 1.300 lira ödeniyor. Üniversite öğrencileri program süresince burs ve kredilerini de alabiliyor. GSS primleri de ödeniyor.
7- İŞVEREN NE KAZANIYOR?
-İşverenler aradıkları elemana işi öğreterek sahip olabiliyor. Herhangi bir maddi yükümlülüğü olmadığı gibi parayı devlet ödüyor.
8- İŞVERENE TEŞVİK VAR MI?
-İşverenler programı bitiren ve 18-29 yaş arası işsizleri 3 ay içinde istihdam ederlerse, çalışanın işveren primi İŞKUR tarafından ödeniyor. Bu süre imalat sanayinde 42, diğerlerinde 30 ay olacak.
-30 yaşından büyüklerin istihdam edilmesi durumunda ise katılımcının 30 aya kadar sigorta primini İŞKUR ödüyor.
İşveren bu kursiyerlere ayrıca aylık brüt asgari ücretin yarısını geçmeyen fiili ödeme yaparsa vergiden düşebiliyor.
9- İŞVEREN KAÇ KİŞİ ALABİLİR?
-İşveren kurs sonunda katılımcıların yarısını alacağını taahhüt ederse çalışan sayısının en fazla yüzde 30'una kadar eleman talep edebiliyor. Eğer bu taahhüt verilmemişse 2 ile 10 arasında çalışanı olanlar 1, 11 ve üzerinde çalışanı olanlar ise çalışan sigortalı sayısının 10'da 1'i kadar katılımcı talep edebiliyor.

28 Şubat 2016 Pazar

KONUT HESABI ve DEVLET KATKISINA DAİR YÖNETMENLİK

Amaç ve kapsam

Madde 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı; tamamı kendisine ait bir konutu olmayan Türk vatandaşlarının yurtiçinde ilk ve tek konut satın alımlarına destek olmak için açılacak konut hesabına, hesap sahiplerinin ödeme planlarına, Devlet katkısına konu olacak konutların niteliğine, Devlet katkısına ilişkin hak ediş sürelerinin tespitine ve birikim yapılan süreler ile ödeme planlarına göre Devlet katkısı oranının ve azami tutarın farklılaştırılmasına, hesapların denetimine ve uygulamaya yönelik diğer hususlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

Dayanak

Madde 2- (1) Bu Yönetmelik, 3/6/2011 tarihli ve 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

Madde 3- (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında;
a) Alt sınır: Konut hesabına yapılabilecek asgari ödeme tutarını,
b) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,
c) Banka: 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununa tabi mevduat ve katılım bankalarını,
ç) Birikim: Konut hesabında biriken ödemeler ile getirilerin toplamını,
d) Devlet katkısı: Bakanlık bütçesinden karşılanarak bankalar aracılığıyla hak sahiplerine defaten ödenen tutarı,
e) Dönem: Konut hesabının açıldığı tarihi takip eden oniki aylık sürelerin her birini,
f) Düzenli ödeme: Sözleşme ile belirlenen ödeme planına göre aylık veya üç aylık olmak üzere, alt sınırdan düşük ve üst sınırdan yüksek olmamak kaydıyla yapılan toplam ödemeyi,
g) Hak sahibi: 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi kapsamına girenler hariç olmak üzere Devlet katkısı ödemesine hak kazanmak için gerekli şartların tamamını sağlayan Türk vatandaşı gerçek kişiyi,
ğ) Katılımcı: Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi kapsamına girenler hariç olmak üzere konut hesabı sözleşmesine göre adına bankada konut hesabı açılan Türk vatandaşı gerçek kişiyi,
h) Kimlik Paylaşımı Sistemi: İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce merkezi veri tabanından ayrı olarak elektronik ortamda tutulan, Kimlik Paylaşımı Sisteminden yararlanacak kuramların istifadesine sunulan ve sınırlandırılmış bilgileri ihtiva eden sistemi,
ı) Konut hesabı: Bankaların yurtiçi şubelerinde Türk Lirası cinsinden mevduat veya katılım fonu olarak bu Yönetmelik kapsamında açılan hesabı,
i) Sözleşme: Banka nezdinde konut hesabı açılmasına yönelik olarak banka ile katılımcı arasında yapılan konut hesabı sözleşmesini,
j) Tapu ve Kadastro Paylaşım Sistemi: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce üretilen veya arşivlenen verilerin kuramlar ve kişilerle paylaşılmasına imkân sağlayan sistemi,
k) Üst sınır: Konut hesabına yapılabilecek azami ödeme tutarını,
ifade eder.

Konut hesabının açılması ve işletilmesine ilişkin genel esaslar

Madde 4- (1) Konut hesabı bankaların yurtiçi şubelerinde Türk Lirası cinsinden mevduat veya katılım fonu hesabı olarak açılabilir. Konut hesabı ortak hesap olarak açılamaz.
(2) Konut hesabı açılışında katılımcı ile banka arasında sözleşme ve gerektiğinde ürünün işleyiş detaylarını içeren müşteri talimatı düzenlenir.
(3) Katılımcı birden fazla konut hesabı açtıramaz. Konut hesabı katılımcı tarafından başka bir bankaya taşınamaz.
(4) Konut hesabının açıldığı tarihte tamamı kendi adına kayıtlı kat mülkiyeti, kat irtifakı ve yapı kullanma izin belgesini haiz müstakil tapu sahipleri adına konut hesabı açılamaz.
(5) Banka, dördüncü fıkrada belirtilen hususlar kapsamında başvuru sahibinin konut hesabı açılmasına engel bir durumunun bulunmadığını Tapu ve Kadastro Paylaşım Sistemi üzerinden tespit eder.
(6) Onsekiz yaşından küçükler adına veli veya vasisi tarafından konut hesabı açılabilir.
(7) Konut hesabına bir defaya mahsus olmak üzere açılış tarihinde üst sının aşan bir tutar yatırılabilir. Bu tutar 30.000 Türk Lirasını geçemez.

Sözleşmede bulunması gereken unsurlar

Madde 5- (1) Banka, konut hesabı açmak isteyenlere, hesap açma kararını etkileyebilecek hususlar hakkında bilgi verir; dürüstlük ilkeleri çerçevesinde, konut hesabı sözleşmesinin müzakeresi ve düzenlenmesi sırasında katılımcıya sistemin işleyişine ilişkin teknik konularda yardımcı olur, tarafların hak ve yükümlülüklerine ilişkin gerekli her türlü bilgiyi sağlar, yanıltıcı her türlü hal ve davranıştan kaçınır.
(2) Katılımcı ile banka arasında imzalanacak konut hesabı sözleşmesinde sözleşme serbestisi ilkesi esas olmakla birlikte;
a) Konut hesabına ilişkin bilgilerin Bakanlıkla paylaşılmasına izin verildiğine dair yazılı onaya,
b) Başka bir konut hesabı bulunmadığına dair beyannameye,
c) 7/4/2015 tarihi itibarıyla bu Yönetmelik kapsamında tamamı kendi adına kayıtlı konut sahibi olmadığına ve bu tarihten sözleşme tarihine kadar geçen süre içerisinde tapuda tescil edilmemiş olanlar dahil bu Yönetmelik kapsamında tamamı kendi adına kayıtlı konut edinmediğine dair beyannameye,
ç) 22/7/2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğünün 14 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca veri talebi ve sorgulama yapılabilmesi için Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile protokol yapan bankalar ve katılımcı arasında, 7/3/2015 tarihli ve 29288 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tapu ve Kadastro Verilerinin Paylaşımı Hakkında Yönetmeliğin 11 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca düzenlenen muvafakatnameye,
d) Kimlik Paylaşımı Sistemi üzerinden bilgi paylaşılmasına izin verildiğine dair muvafakatnameye,
e) Konut edinim tarihi itibarıyla Devlet katkısına esas olacak birikim tutarının hesaplanma usul ve esaslarına,
sözleşme ekinde yer verilir.
(3) Ödeme planı aylık veya üç aylık olarak konut hesabı sözleşmesinde belirlenir. Ödeme planı katılımcının talebi üzerine dönem başlarında yeniden belirlenebilir.
(4) Bu Yönetmeliğe aykırı sözleşme hükümleri geçersizdir.

Konut hesabına ilişkin ödeme planı

Madde 6- (1) Konut hesabına ilişkin ödemeler aylık veya üç aylık olarak düzenli ödeme şeklinde yapılır.
(2) Düzenli aylık ödemelere ilişkin alt sınır 250 Türk Lirası, üst sınır 2.500 Türk Lirasıdır. Ödemelerin üç aylık ödeme planına göre yapılması durumunda aylık alt ve üst sınırların üç katı geçerlidir. Düzenli ödemeler, alt ve üst sınırlar dahilinde kalınmak kaydıyla, farklı tutarlarda yapılabilir. Katılımcılar ilgili ay veya üç aylık dönem içerisinde toplamda üst sınırı geçmeyecek şekilde birden fazla ödeme yapabilir. Sözleşme dahilinde yapılan ödemeler toplamı alt sınıra ulaştığı veya alt sınırı geçtiği durumda katılımcı ilgili ay veya üç aylık dönem için düzenli ödemesini tamamlamış sayılır.
(3) Bankalar düzenli ödemelere ilişkin ilgili ayın veya üç aylık dönemin ilk işgünü ile son işgünü arasında tarihler belirleyebilir.
(4) Katılımcı aylık ödeme planını seçmesi halinde bir dönem içerisinde en fazla üç defa, üç aylık ödeme planını seçmesi halinde bir dönem içerisinde en fazla bir defa ödeme yapmayabilir.
(5) Bir dönem içerisinde konut hesabından en fazla iki defa çekim hakkı tanınır.
(6) Dördüncü ve beşinci fıkralarda yer alan hallerde konut hesabında bulunan bakiye hesabın açılış tarihinden itibaren yatırılması gereken asgari tutarlar toplamından az olamaz.
(7) Bu maddenin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkralarında belirlenen şartlardan herhangi birinin ihlali durumunda konut hesabına Devlet katkısı ödenmez ve hesap konut hesabı statüsünden çıkartılır.

Devlet katkısına konu olan konutların niteliği

Madde 7- (1) Aşağıdaki konutlar Devlet katkısına konu olabilir.
a) Kat mülkiyeti tapusu olan konutlar.
b) Kat irtifakı tapusu olan ve yapı kullanma izin belgesi bulunan konutlar.
c) Konut nitelikli yapı kullanma izin belgesi olan müstakil taşınmazlar.
(2) Devre mülklere Devlet katkısı ödenmez.

Konut edinim tarihi

Madde 8- (1) Katılımcı tarafından yurtiçinde ilk ve tek konutu olması koşuluyla, tamamı kendi adına kayıtlı;
a) Kat mülkiyeti tapusu olan konut için konutun satış yoluyla tapuya tescil tarihi,
b) Halihazırda yapı kullanma izin belgesini haiz konutun kat irtifakı tapusunun devralınma tarihi,
c) Yapı kullanma izin belgesi kat irtifakı tapusunun devralındığı tarihten sonra onaylanmış ise yapı kullanma izin belgesinin onaylanma tarihi,
ç) Yapı kullanma izin belgesini haiz müstakil tapusu olan konut için konutun satış yoluyla tapuya tescil tarihi,
konut edinim tarihidir.

Devlet katkısına ilişkin esaslar

Madde 9- (1) Katılımcının Devlet katkısına hak kazanabilmesi için;
a) Türk vatandaşı olması,
b) 7/4/2015 tarihi itibarıyla tamamı kendi adına kayıtlı konut sahibi olmaması,
c) Konut edinim tarihine kadar asgari üç yıl boyunca 6 ncı maddede yer alan hususlara uygun olarak konut hesabına düzenli ödeme yapmış olması,
ç) Devlet katkısı almak için başvurduğu konut dışında 7/4/2015 tarihinden itibaren 7 nci madde kapsamında başka bir konut edinmemiş olması,
 d) Konut edinim tarihini müteakip altı ay içerisinde gerekli belgeler ile konut hesabının bulunduğu bankaya başvurması,
gerekir.
(2) Devlet katkısının hesaplanmasında konut edinim tarihindeki birikim esas alınır. Devlet katkısı tutarı, konut edinim tarihindeki birikimin yüzde 20’sini ve azami 15.000 Türk Lirasını geçemez.
(3) Katılımcının eşinden ve birinci derece kan hısımlarından satın aldığı konutlara Devlet katkısı ödenmez.
(4) Devlet katkısı katılımcı tarafından konut hesabına yapılan düzenli ödeme sürelerine göre aşağıdaki şekilde hesaplanır.
a) Devlet katkısı, düzenli ödeme süresi 36 ila 47 ay olanlar için, konut hesabındaki birikim tutarının yüzde 15’idir. Ancak, ödenecek tutar 13.000 Türk Lirasını geçemez.
b) Devlet katkısı, düzenli ödeme süresi 48 ila 59 ay olanlar için, konut hesabındaki birikim tutarının yüzde 18’idir. Ancak, ödenecek tutar 14.000 Türk Lirasını geçemez.
c) Devlet katkısı, düzenli ödeme süresi 60 ay ve üzeri olanlar için, konut hesabındaki birikim tutarının yüzde 20’sidir. Ancak, ödenecek tutar 15.000 Türk Lirasını geçemez.

Devlet katkısı ödemesi

Madde 10- (1) Devlet katkısı, Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten defaten karşılanır ve hak sahibine konut hesabının bulunduğu banka aracılığıyla ödenir.
(2) Katılımcı konut edinim tarihinden itibaren altı ay içerisinde konut hesabının bulunduğu bankaya müracaat eder. Banka, Tapu ve Kadastro Paylaşım Sistemi üzerinden katılımcı bilgilerinin kontrolünü sağlar. Banka, kat irtifakı tapusu olan konutlar ve konut nitelikli müstakil taşınmazlar için yapı kullanma izin belgesinin olup olmadığını Kimlik Paylaşımı Sistemi üzerinden sorgular. Konutun yapı kullanma izin belgesinin bulunması ancak Kimlik Paylaşımı Sistemi üzerinde bu bilginin bulunmaması halinde katılımcı kat irtifakına konu olan konut veya müstakil tapulu konut için yapı kullanma izin belgesinin bir örneğini bankaya verir.
(3) Banka ay içerisinde yapılan Devlet katkısı ödeme başvurularını kontrol eder ve takip eden aym ilk on işgünü içerisinde Bakanlık tarafından hazırlanan form çerçevesinde tek liste halinde Bakanlığa iletir. Bakanlık söz konusu bilgileri bankalardan elektronik ortamda da istemeye yetkilidir.
(4) Bakanlık, bankalar tarafından gönderilen belgelerin ulaşmasını takip eden on işgünü içerisinde, ilgili bilgi ve belgeleri kontrol eder ve Devlet katkısının konut hesabının bulunduğu bankaya aktarılmasını sağlar. Bakanlıkça yapılacak ödemelerde konut hesabının bulunduğu bankanın kayıtları ve ilgili kuruluşların sağladığı bilgiler esas alınır.
(5) Banka, Devlet katkısını en geç Bakanlıkça aktarılmasını takip eden işgünü kendi nezdindeki hak sahibinin konut hesabına aktarır veya hak sahibinin kullanımına hazır hale getirir.
(6) Katılımcıya sadece tek konut hesabı için Devlet katkısı ödenir. Birden fazla konut hesabı açılması durumunda hesaplar birleştirilemez ve katılımcının Devlet katkısı için başvurduğu ilk hesaba Devlet katkısı ödenir. İlk konut hesabı için yapılan Devlet katkısı ödemesi azami tutara ulaşmamış dahi olsa diğer konut hesaplarına herhangi bir ödeme yapılmaz.
(7) Hak sahipliğinin tespitinden ve aktarılacak Devlet katkısının doğru ve tam hesaplanmasından konut hesabının bulunduğu banka sorumludur. Banka hak sahipliğinin tespitinde hak sahibi tarafından verilen beyanlar, ilgili kuruluşların sağladığı bilgiler ile kendi nezdindeki bilgileri kullanır.

Raporlama ve sorumluluk

Madde 11- (1) Bankalar konut hesabına ilişkin bilgi, belge ve verileri Bakanlık tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Bakanlığa iletir.
(2) Bakanlık, Devlet katkısına yönelik olarak konut hesabı ile ilgili ve sınırlı olmak kaydıyla bankalardan her türlü bilgi ve belgeyi yazılı veya elektronik ortamda istemeye yetkilidir.
(3) 10 uncu maddenin üçüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen sürelere uyutmamasından veya Bakanlığın talebi üzerine süresinde yapılmayan bildirimlerden kaynaklanan hak kayıplarından ve zararlardan banka sorumludur.
(4) Haksız olarak yapıldığı tespit edilen Devlet katkısının ödendiği tarihten tahsil edildiği tarihe kadar geçen süreye 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranında hesaplanacak faiz ile birlikte bir ay içinde ödenmesi gerektiği Bakanlık tarafından bir yazı ile bankaya bildirilir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde bu alacaklar, vergi dairesince anılan Kanun hükümlerine göre, ilgili bankalardan takip ve tahsil edilir.
(5) Bakanlık, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden ve diğer ilgili kurumlardan bu Yönetmelik kapsamında gerekli bilgi ve belgeleri istemeye yetkilidir.

Denetim

Madde 12- (1) Konut hesaplarının ve Devlet katkısı ödemelerinin denetimi, bilgi sistemleri dahil, Hazine Kontrolörleri Kurulu tarafından yapılır. Bakanlık, bankalar ve ilgili gerçek ve tüzel kişiler, konut hesapları ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi, istenen şekilde, gizli dahi olsa, Hazine Kontrolörleri Kuruluna vermekle yükümlüdür.
(2) Hazine Müsteşarlığı, denetime ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

Diğer hükümler

Madde 13- (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki tutarlar, 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranı kadar artırılır.
(2) Bankaların konut hesabına ilişkin reklam, ilan ve benzeri duyurularında konut hesabı ifadesini kullanmaları zorunludur. Bankalar bu ifadeye eklemeler yapabilir.
(3) Bu Yönetmelikte yer alan hususlara ilişkin duyulan tereddütleri ve uygulamaya ilişkin diğer sorunları gidermeye ilgili kamu kurumlarının görüşlerini almak kaydıyla Bakanlık yetkilidir.

Yürürlük

Madde 14- (1) Sayıştayın görüşü alınarak hazırlanan bu Yönetmelik yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 15- (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

27 Şubat 2016 Cumartesi

ÖZEL İSTİHDAM BUROLARI GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİNE HUKUKİ YAKLAŞIM

Her ne kadar GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ  mevcut iş yasamız olan 4857 sayılı iş kanunun7 maddesinde düzenlenmiş ise ,'iş kanunu ile Türkiye iş kurumu kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısında' ÖZEL İSTİDAM BÜROLARININ düzenleyeceği geçici iş ilişkisi ülkemize HAYIRMI yoksa ŞERMİ getirir onu irdelemeye daha doğrusu hukuki görüşlerimi sizlere sunmaya çalışacağım...
ÖZEL İSTİHDAM BUROLARI GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ
1.ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI TARİHÇESİ
Türkiye, 1933 yılında uluslararası çalışma örgütünün onayladığı 34 sayılı Ücretli İş Bulma Büroları Sözleşmesi’ni 11 Şubat 1946 tarihinde onaylamıştır. 1949 yılında revize edilen 33 sayılı sözleşme yapılan değişikliklerle 96 Sayılı Ücretli İş Bulma Büroları Sözleşmesi hazırlanarak aynı yıl yürürlüğe girmiş, Türkiye ise bu 94 sayılı sözleşmeyi 1951 yılında onaylamıştır.
96 Sayılı “Ücretli İş Bulma Büroları Sözleşmesi’nin çağın iktisadi, teknolojik ve sosyal koşullarına uymadığı, dolayısıyla etkinliğini kaybettiği ve yeni bir sözleşme gereksinmesine ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır ve 1997 yılında ise uluslararası çalışma örgütünce 181sayılı Özel İstihdam Büroları Sözleşmesini onaylamış ve bu sözleşmede özel istihdam bürolarının faaliyetlerine izin verilmesi oluşturmaktadır. Türkiye ise 2016 yılınsa kadar 181 sayılı sözleşmeyi onaylamamıştır.
2.AMAÇ
Geçici iş ilişkisi; iş gücü piyasasında istihdam olanaklarının artırılması için getirilmiş, özel istihdam büroları aracılığı ile özellikle İŞSİZ GENÇLERİN iş tecrübesi kazanmasına, uzun dönemli işsizlik sıkıntısı çeken bireylerin işsizlikten kurtulmasına ve bu her iki kesimin motivasyonlarının artırılmasına yönelik olarak amaçlanmıştır.
3. ÖZEL İSTİHDAM BUROLARI
İş ve işçi bulmaya aracılık konusu 4857 sayılı İş Kanunu’nun 90. maddesinde düzenlenmekte ve “İş arayanların elverişli oldukları işlere yerleştirilmeleri ve çeşitli işler için uygun işçiler bulunmasına aracılık görevi, Türkiye İş Kurumu ve bu hususta izin verilen özel istihdam bürolarınca yerine getirilir” hükmüne yer verilmektedir.
TASARIDA ise 1 maddenin 2 fıkrasında düzenlenmiş Türkiye iş kurumundan gerekli izin alan özel istihdam bürosunun bir işverenle geçici iş sağlama sözleşmesi yaparak BİR İŞÇİSİNİ geçici olarak bu işverene DEVRETMESİ ile özel istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisinin kurulabileceği belirtilmiştir.
4.GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİNİN KURULABİLECEĞİ ALANLAR
1.iş sözleşmelerinin ASKIYA alınması hallerinde
ü  hamilelik
ü  askerlik
ü  yıllık izinler
ü  uzun süreli hastalık  vb gibi çalışanların iş görme edinimlerini yerine getirememesi nedenlerinde
2.mevsimlik tarım işlerinde
3.temizlik işlerinde
4.hasta yaşlı çocuk bakım işlerinde ve ev hizmetlerinde
5.işletmelerin günlük işlerinden sayılmayan kısa süreli belirli işlerin yapılmasında (örneğin yazılım, teknik onarım bakım vb)
6.çalışanların güvenliği açısından ortaya çıkan acil işlerin yürütülmesi işlerinde
7.üretimi önemli derecede etkileyecek zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkmasında
8.işletmelerin iş hacminin önemli ölçüde artması sonucunda ve dönemsellik sonucu iç piyasada iş hacminin artması sonuçlarında
geçici iş ilişkisi özel istihdam büroları aracılığı ile kurulabilir.
5.4857 SAYILI KANUNDA GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ
Ülkemde artan işsizlik sayısı devletin istihdam yaratmayıp özel sektöre bu işi bırakması  sonucu  işverenlerin birbirlerine işçilerini, işçilerinde yazılı onayı olması şartıyla devretme hakkı getirilmiştir.
Geçici iş ilişkisi aslında 4857 sayılı iş kanunun 7 maddesinde düzenlenmiştir. Kanunun ilgili maddesinde geçici iş ilişkisi işverenin işçiden YAZILI onay almak şartı ile belli bir süreye başka bir işverene devredebilmektedir.
Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işveren ile birlikte sorumludur.
İşçi ise işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı sorumludur.
Geçici iş ilişkisi 6 ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiğinde en fazla 2 defa 6’şar ayı geçmemek üzere toplam 6+6 =12 ay yinelenebilir. Geçici iş ilişkisi toplam 18 ayı geçemez.
İşçiden YAZILI rıza alınmaması işçinin devredilen işverende çalışmaması sebebiyle devreden işveren işçiyi haklı sebebe dayanarak iş sözleşmesini feshedip kıdem ihbar ve diğer yasal haklarını  ödemeden işten çıkartamaz.
6.SORUNLAR
Genç nüfusun çokluğu ve istihdam olanakların azlığı sebebi ile işçiyi tamamen META –MAL haline getirebileceği gibi KÖLELİK siste mininde yasallaşması gibi bir yaklaşım sezinlemekteyim.
Aynı zamanda Sendikaların, toplu sözleşmelerin, kıdem tazminatının ortadan kalkması söz konusu olabilir ve ücretlerde DÜŞÜŞ yaşanabilir.
Fabrikalar, işyerleri işçilerini tüm haklarını vererek işten çıkartıp özel istihdam büroları ile anlaşıp KİRALIK olarak tekrar işçilerini çalıştırabilir böyle bir durumda ortaya çıkacak sorunlar
1.ücretlerini kiralayan tarafından ödenmezse dava açacakları özel istihdam bürolarıdır
2.belirli süreli iş sözleşmeleri yapılacağından kiralık işçilerin ihbar kıdem gibi tazminat hakları bulunmayacak
3.yıllık izin konusunda ise yapılan sözleşmelerde 359 veya daha az  süreyle anlaşılırsa yıllık izinler ve buna bağlı izin paralarıda yanacak gibi görünmekte ….

Kalın sağlıcakla…
                                                      -KISSADAN HİSSE –
Yolu sevgi ve rahmetten geçen tüm iyi insanlarla karşılaşmak ümidi ile
Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN
SMMM
bozokhkmt@hotmail.com
26.02.2016



26 Şubat 2016 Cuma

AVUKAT BULUNDURMA ZORUNLULUĞU


6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanununun 272 inci maddesinde ön görülen
Esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler (Yeni Türk ticaret kanununun 332. maddesinde esas sermaye elli bin Türk Lirasından aşağı olamaz diyerek 50.000×5=250.000 TL sermayesi olan şirketleri zorunlu kılmıştır) ile
Üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır.
6102 sayılı kanumuzda bu ilgili madde olmamasına karşın avukatlar kanunu 35 maddede vardır
meslektaşlarıma önemle duyurulur...
saygılarımla

25 Şubat 2016 Perşembe

BORÇLUNUN TAAKİP BAŞLATILMADAN ÖNCE ALACAKLIYA YAPMIŞ OLDUĞU ÖDEMELER,İCRA EMRİNİN İPTAL İSTEMİ

TBK-MADDE 100
II. Mahsup
1. Kısmen ödemede
Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz.

Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir.

ÖZET : Borçlu, itiraz dilekçesinde takip açılmadan önce alacaklının hesabına yapılan ödemelerin dikkate alınmamış olması sebebi ile yapılan ödemelerin yeniden hesaplanarak yeni bir icra emri düzenlenmesine karar verilmesini istemiş olup alacaklı ise yapılan ödemelerin bir kısmında açıkça takip konusu borca ilişkin olduğuna yönelik açıklamanın bulunmadığını, kısım kısım ödemeler şeklinde şirket hesabına aktarıldığına ilişkin bilgilerin taraflarınca bilinmesinin mümkün olmadığını bildirip yapılan ödemelerin şirket hesabından yetkili kişilerce çekilip çekilmediğinin araştırılmasını talep etmiştir. Bu durumda alacaklı vekilinin beyanında belirttiği üzere şirket hesabı ile ilgili banka hesap hareketlerine ilişkin ekstrelerin istenerek, dekontlara uyan ödemelerin hesaptan çekilip çekilmediği hususu araştırılarak takipten önce hesaptan para çekildiğinin anlaşılması durumunda icra takibi yapılmasının haklı olmadığı, hesaptan para çekilmemiş ise icra takibi yapmakta haklı olduğu ve bu durumda da asıl alacağa faiz, vekalet ücreti ve icra masrafı yürütülebileceği düşünülerek gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece; icra dosyasına mahsuben şerhi taşımayan belgelerle yapılan ödemelerin inkar edildiği kabul edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.

T.C.YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2014/15142
KARAR NO. 2015/18936
KARAR TARİHİ. 22.10.2015

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, müvekkili aleyhine başlatılan takipte icra emrinin 02.05.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, 10.06.2011 tarihinde 5.000,00 TL, 01.07.2011 tarihinde 5.000,00 TL ve 21.03.2012 tarihinde ise 7.050,00 TL'nin alacaklının hesabına havale edilmesine rağmen ödemeler dikkate alınmadan icra emrinin tanzim edildiğini belirterek icra emrinin iptali ile yapılan ödemeler hesaplanarak yeni bir icra emri düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; dosyaya sunulan banka dekontlarından sadece 21.03.2012 tarihli "E. K. İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/81" açıklama şerhli 7.050,00 TL ödemenin takibe konu borçla ilgili olduğu, 7.050,00 TL'nin mahsubu ile 8.262,33 TL bakiye tazminat alacağının bulunduğu ve İzmir 11. İcra Müdürlüğü'nün 2012/5055 Esas sayılı dosyasında çıkartılan icra emrinin dayanak İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/153 Esas, 2011/81 Karar Sayılı ilamına uygun olarak düzenlenmediği gerekçeleriyle itirazın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İİK'nun 33/1. maddesinde; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.

Somut olayda; icra takibinin dayanağı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 24.11.2011 gün ve 2009/153 Esas, 2011/181 Karar sayılı tazminat ilamında 10.000 TL tazminat ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsiline karar verilmiştir. Borçlu icra emrinin tebliği üzerine icra mahkemesine başvurusunda bu ilama yönelik 10.06.2011 tarihinde 5.000,00 TL, 01.07.2011 tarihinde 5.000,00 TL ve 21.03.2012 tarihinde ise 7.050,00 TL ödeme yaptığını, bu nedenle borcu bulunmadığından icra emrinin iptalini talep etmiştir.

Alacaklı vekili cevap dilekçesinde, yapılan ödemelerin bir kısmında açıkça takip konusu borca ilişkin olduğuna yönelik açıklamanın bulunmadığını, kısım kısım ödemeler şeklinde şirket hesabına aktarıldığına ilişkin bilgilerin taraflarınca bilinmesinin mümkün olmadığını bildirip yapılan ödemelerin şirket hesabından yetkili kişilerce çekilip çekilmediğinin araştırılmasını talep etmiştir.

Bu durumda alacaklı vekilinin beyanında belirttiği üzere şirket hesabı ile ilgili banka hesap hareketlerine ilişkin ekstrelerin istenerek, dekontlara uyan ödemelerin hesaptan çekilip çekilmediği hususu araştırılarak takipten önce hesaptan para çekildiğinin anlaşılması durumunda icra takibi yapılmasının haklı olmadığı, hesaptan para çekilmemiş ise icra takibi yapmakta haklı olduğu ve bu durumda da asıl alacağa faiz, vekalet ücreti ve icra masrafı yürütülebileceği düşünülerek (6098 sayılı T.B.K'nun 100. maddesi de göz önünde bulundurularak) gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

Mahkemece; icra dosyasına mahsuben şerhi taşımayan belgelerle yapılan ödemelerin inkar edildiği kabul edilerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

24 Şubat 2016 Çarşamba

FATURAYA DAYALI ALACAKTA BORÇLUDAN ÇEK ALINMASI MALIN TESLİM EDİLDİĞİNİ KANITLAR



Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı vekili; müvekkilinin davalıya sattığı mal karşılığı verilen çeklerin sahte ve karşılıksız çıktığını belirterek 12.500 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacının faturaya konu malları davalıya teslim ettiğini ispatlayamadığı, davacının mallara karşılık aldığını beyan ettiği çekler nedeniyle süresinde müracaat haklarını kullanmadığı ve çekten kaynaklanan alacak hakkının sona erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisinde yer alan Adana 9. İcra Müdürlüğü'nün 2010/6071 sayılı icra takip dosyası ile davacının, davalı aleyhine 9 adet fatura ve 2 adet çeke dayalı olarak 12.500 TL. alacağın tahsili istemi ile 09.04.2010 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır. Takibin durması üzerine davacı yan, bu kez alacağının kaynağı olarak 9 adet fatura karşılığında davalının kendisine verdiği 2 adet çekin ödenmemiş olması nedeniyle faturalara dayalı olarak iş bu alacak davasını açmıştır. Yani icra takibine konu alacak ile, iş bu dava konusu alacak aynı alacaktır.

Kural olarak davacı yan, alacağının dayanağı olarak gösterdiği 9 adet faturaya konu malların davalıya teslim edildiğini ispat yükü altında ise de, yukarıda anılan ve aynı alacakla ilgili olarak yapılan icra takibinde ödeme emrinin tebliği üzerine, davalı borçlu verdiği 22.04.2010 tarihli dilekçesi ile, iddia edilen alacakla ilgili olarak davacı alacaklıya makbuz karşılığında 2 adet çek verdiğini, davacı alacaklının 6 aylık sürede işlem yapmadığını, hak kaybına uğramasının kendi hatası olduğunu belirterek takibe itirazda bulunmuştur. Açıklanan bu itiraz karşısında, davalının çek vererek ödeme yaptığı savunması ile, artık davalının faturaya konu malları teslim aldığı kabul edilmeli ve ispat yükünün çek vererek ödeme yaptığını savunan davalıya geçtiğinin gözetilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece davacının mal teslimini ispatlayamadığı gerekçesi dosya kapsamına uygun olmadığı gibi, ispat külfetinin davalıya geçtiğinin gözetilmemesi de isabetsizdir.

Öte yandan, davalının dava konusu alacağa karşılık olarak davacıya verdiğini savunduğu 2 adet çekin ödenmediği dosya içeriğiyle sabittir. Davacının çekler nedeniyle müracaat hakkını yitirmesi borcun ödendiği anlamına gelmeyecektir. Davacı yan, isterse çeklere, isterse iş bu davada olduğu üzere, faturalara dayalı olarak alacağının tahsilini isteyebilecektir. Açıklanan bu durum karşısında mahkemenin çeklere ilişkin yanılgılı gerekçesi de isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


GELİR VERGİSİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (6663 sayılı kanun)

GELİR VERGİSİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No. 6663

           Kabul Tarihi: 29/1/2016     


MADDE 1- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mülga mükerrer 20 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Genç girişimcilerde kazanç istisnası:
MÜKERRER MADDE 20- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75.000 Türk lirasına kadar olan kısmı, aşağıdaki şartlarla gelir vergisinden müstesnadır.
1. İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması,
2. Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.),
3. Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde tüm ortakların işe başlama tarihi itibarıyla bu maddedeki şartları taşıması,
4. Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hâli hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması,
5. Mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması.
İstisna kapsamındaki faaliyetlerden kazanç elde edilmemesi veya istisna haddinin altında kazanç elde edilmesi hâllerinde dahi yıllık beyanname verilir.
Bu istisnanın, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 2- 193 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“15. Basit usulde tespit edilen ticari kazançların yıllık 8.000 Türk lirasına kadar olan kısmı (Bu Kanunun mükerrer 20 nci maddesinde yer alan kazanç istisnasından faydalananlar bu bent hükmünden yararlanamaz. Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.).”
MADDE 3- 193 sayılı Kanunun mükerrer 123 üncü maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “, 86 ve mükerrer 121 inci maddelerinde” ibaresi “ve 86 ncı maddeleri ile 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (15) numaralı bendinde” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 4- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“h) Tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış olanlara verilecek pasaportlar.”
MADDE 5- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün (C) fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“8- 108 inci maddenin (B) fıkrası uyarınca kullanılan aylıksız izin süreleri, her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir.”
MADDE 6- 657 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin (A) fıkrasına beşinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle, fıkranın sonuna aşağıdaki cümleler ve aynı maddeye (E) fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, mevcut (F) fıkrası (G) fıkrası olarak teselsül ettirilmiştir.
“Doğum öncesi analık izninin başlaması gereken tarihten önce gerçekleşen doğumlarda ise doğum tarihi ile analık izninin başlaması gereken tarih arasındaki süre doğum sonrası analık iznine ilave edilir.”
“Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi hâlinde memur olan eşlerine, çocuğun teslim edildiği tarihten itibaren sekiz hafta süre ile izin verilir. Bu izin evlatlık kararı verilmeden önce çocuğun fiilen teslim edildiği durumlarda da uygulanır.”
“F) Doğum sonrası analık izni süresi sonunda kadın memur, isteği hâlinde çocuğun hayatta olması kaydıyla analık izni bitiminde başlamak üzere ayrıca süt izni verilmeksizin birinci doğumda iki ay, ikinci doğumda dört ay, sonraki doğumlarda ise altı ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilir. Çoğul doğumlarda bu sürelere birer ay ilave edilir. Çocuğun engelli doğması veya doğumdan sonraki on iki ay içinde çocuğun engellilik durumunun tespiti hâllerinde bu süreler on iki ay olarak uygulanır. Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi hâlinde memur olan eşleri de, istekleri üzerine (A) fıkrası uyarınca verilen sekiz haftalık iznin bitiminden itibaren bu haktan aynı esaslar çerçevesinde yararlanır. Memurun çalışacağı süreler ilgili kurum tarafından belirlenir.”
MADDE 7- 657 sayılı Kanunun 108 inci maddesinin (B) fıkrasına “analık izni süresinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya aynı maddenin (F) fıkrası uyarınca verilen izin süresinin” ibaresi eklenmiş ve aynı maddenin (C) fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi hâlinde memur olan eşlerine, 104 üncü maddenin (A) fıkrası uyarınca verilen sekiz haftalık iznin veya aynı maddenin (F) fıkrası uyarınca izin kullanılması hâlinde bu iznin bitiminden itibaren, istekleri üzerine yirmi dört aya kadar aylıksız izin verilir.”
MADDE 8- 657 sayılı Kanunun 152 nci maddesinin “II- Tazminatlar” kısmının “D) Emniyet Hizmetleri Tazminatı” bölümünün (a) bendinin (1) ila (11) inci alt bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Emniyet Genel Müdürü için %419’una,
2. Birinci Sınıf Emniyet Müdürlüğü kadrolarına atananlardan;
- Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Ankara, İstanbul ve İzmir İl Emniyet Müdürleri için %356’sına,
- Daire Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, diğer İl Emniyet Müdürleri için %331’ine,
- Diğerleri için %269’una,
3. İkinci Sınıf Emniyet Müdürlüğü kadrolarına atananlar için %244’üne,
4. Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürlüğü kadrolarına atananlar için %231’ine,
5. Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürlüğü kadrolarına atananlar için %219’una,
6. Emniyet Amirliği kadrolarına atananlar için %189’una,
7. Başkomiser kadrolarına atananlar için %173’üne,
8. Komiser kadrolarına atananlar için %164’üne,
9. Komiser Yardımcılığı kadrolarına atananlar için %158’ine,
10. Diğerlerinden;
- 1, 2, 3 ve 4’üncü derecelerden aylık alanlar için %148’ine,
- 5, 6 ve 7’nci derecelerden aylık alanlar için %139’una,
- 8, 9, 10 ve 11’inci derecelerden aylık alanlar için %128’ine,
11. Çarşı ve Mahalle bekçileri için %90’ına,”
MADDE 9- 657 sayılı Kanunun eki (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin “VII. Emniyet Hizmetleri Sınıfı” bölümünün (e) bendinin (aa) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“aa) Yükseköğrenimliler     1        3000
                                           2        2200
                                           3        1600
                                           4        1100
                                           5        900
                                           6        800
                                           7        500
                                           8        450”
MADDE 10- 657 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Doğum sonrası yarım zamanlı çalışma
EK MADDE 43- Doğum yapan memurlar doğum sonrası analık izninin veya 104 üncü maddenin (F) fıkrası uyarınca kullanılan iznin, eşi doğum yapan memurlar ise babalık izninin bitiminden, ilgili mevzuatı uyarınca çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar olan dönemde, ayrıca süt izni verilmeksizin haftalık çalışma saatlerinin normal çalışma süresinin yarısı olarak düzenlenmesini talep edebilirler. Bu kapsamda yarım zamanlı çalışmaya başlayan memur, aynı çocuk için bir daha bu haktan yararlanmamak kaydıyla başvuru tarihini izleyen ay başından geçerli olmak üzere normal zamanlı çalışmaya dönebilir. Bu fıkra hükmünden yararlanan memura, yarım zamanlı çalışmaya başladığı tarihi izleyen ay başından itibaren, mali haklar ile sosyal yardımlarına ilişkin her bir ödeme unsurunun yarısı esas alınarak ödeme yapılır. Bunların fiili çalışmaya bağlı ödemeleri hakkında ise ilgili mevzuat hükümleri uygulanmaya devam olunur. Derece yükselmesi ile kademe ilerlemesi için aranan süreler açısından bu şekilde çalışılan dönemdeki hizmet süreleri yarım olarak dikkate alınır. Bu kapsamdaki memurun çalışma saatleri ilgili kurum tarafından belirlenir. Bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi hâlinde memur olan eşleri de istekleri üzerine çocuğun fiilen teslim edildiği tarihten veya 104 üncü maddenin (A) fıkrası uyarınca sekiz haftalık izin verilmesi ya da aynı maddenin (F) fıkrası uyarınca izin kullanılması hâlinde bu izinlerin bitiminden itibaren bu fıkra hükümlerinden yararlanır.
Yarım zamanlı çalışma hakkının kullanımına ilişkin usul ve esaslar ile bu haktan yararlanamayacak memurları; hizmet sınıfı, kadro unvanı, kurum veya teşkilat bazında birlikte veya ayrı ayrı belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.”
MADDE 11-  657 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 42- 36 ncı maddenin “Ortak Hükümler” bölümünün (C) fıkrasının (8) numaralı bendi hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra 108 inci maddenin (B) fıkrası kapsamında aylıksız izne ayrılanlar hakkında uygulanır. Anılan tarihte bu şekilde aylıksız izin kullananlar ise kalan izin süreleri bakımından söz konusu bent hükmünden yararlandırılır.”
MADDE 12- 29/8/1977 tarihli ve 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “5.700” ibaresi “14.750” şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkranın ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 13- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“ı) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen gübreler ve gübre üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan hammaddelerin teslimi ile küspe  (Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 2303.10 tarife pozisyon numarasında sınıflandırılan nişastacılık artıkları ve benzeri artıklar ile 2303.30.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında sınıflandırılan biracılık ve damıtık içki sanayinin posa ve artıkları hariç), tam yağlı soya (fullfat), kepek, razmol, balık unu, et unu, kemik unu, kan unu, tapyoka (manyok), sorgum ve her türlü fenni karma yemler (kedi-köpek mamaları hariç), saman, yem şalgamı, hayvan pancarı, kök yemler, kuru ot, yonca, fiğ, korunga, hasıl ve slajlık mısır, üçgül, yemlik lahana, yem bezelyesi ve benzeri hayvan yemleri (yeşil ve kuru kaba yemler ve bunların pellet şeklinde veya mevsimsel ihtiyaçlara göre bir bağlayıcı kullanılarak veya kullanılmadan işlem görmüş olanları dâhil) teslimi,”
MADDE 14- 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 5 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Uzman erbaşların 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesi hükmünden yararlanabilmeleri için en az yedi hizmet yılını tamamlamış olmaları gerekir.”
MADDE 15- 3269 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “2/3’ü” ibaresi “5/6’sı” şeklinde ve üçüncü cümlesinde yer alan “2200’ü” ibaresi “3.000’i” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 16- 3269 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı Cetvelin başına aşağıdaki sıralar eklenmiştir.
“1
1320
1380
1440
1500





2
1155
1210
1265
1320
1380
1440


MADDE 17- 3269 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 4- Uzman erbaşlardan görevde bulundukları süre içerisinde iki yıl süreli yükseköğrenimi tamamlayanlara bir kademe, üç yıl süreli yükseköğrenimi tamamlayanlara iki kademe, dört veya daha uzun süreli yükseköğrenimi tamamlayanlara ise bir derece verilir. İki veya üç yıl süreli yükseköğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış olanların, görevde bulundukları süre içerisinde dört veya daha uzun süreli yükseköğrenimi tamamlamaları hâlinde intibak işlemleri bir defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır. Yükseköğrenimden dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemlerinin toplamı bir dereceden fazla olamaz.
İki yıl veya daha uzun süreli yükseköğrenimi tamamladıktan sonra uzman erbaşlığa girenler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Bu intibaklar, personelin mezuniyetine dair resmî belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihten geçerli olarak yapılır. Ancak, bunlara geçmişe yönelik maaş ve maaş farkı ödenmez.
İntibak yoluyla yapılacak derece ve kademe ilerlemelerinin nasıl yapılacağı ve onay makamları Uzman Erbaş Yönetmeliğinde gösterilir.
Yükseköğrenim mezunu olmayan uzman erbaşlar, ikinci derecenin altıncı kademesine kadar ilerleyebilirler. Lise ve dengi okul öğrenim düzeyine sahip olanlardan ikinci derece için öngörülen üçüncü veya daha sonraki kademeleri kazanılmış hak aylığı olarak almış olup; üçüncü kademede en az bir yılını tamamlayan, sicil belgelerinin son altı yıllık sicil notu ortalaması sicil tam notunun yüzde doksanı ve daha yukarısı olan ve kademe ilerlemesi yapma şartlarını taşıyanlar, ekli (1) sayılı Cetvelin birinci derecesine yükseltilirler.
Uzman erbaş olarak görev yapmış olanlardan, bu görevleri üzerinden emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı bağlanmış olanların veya uzman erbaşlık görevi esas alınarak dul ve yetim aylığı bağlanmış olanların aylıkları, uzman erbaşlık görevinin sona erdiği tarihteki en son öğrenim durumları ve bu madde esas alınarak ekli (1) sayılı Cetvele göre yeniden belirlenir. Aylıkların bu şekilde yeniden belirlenmesinden dolayı geçmişe yönelik aylık ve ikramiye farkı ödenmez.”
MADDE 18- 28/5/1988 tarihli ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde bulunan “2/3’ü” ibaresi “5/6’sı” şeklinde ve ikinci cümlesinde yer alan “2200’ü” ibaresi “3.000’i” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 19- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (B) bendine aşağıdaki alt bentler eklenmiştir.
“g) Ek 5 inci madde kapsamındaki doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği ödemeleri ve prim giderlerinden,
h) Kurum tarafından aktif işgücü hizmetleri kapsamında Kuruma kayıtlı işsizlere ve öğrencilere yönelik düzenlenecek İşbaşı Eğitim Programı giderlerinden,”
MADDE 20- 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği
EK MADDE 5- İşçiye, 4857 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca haftalık çalışma süresinin yarısı kadar verilen ücretsiz izin süresince doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği ödenir. Ödenek süresi, 4857 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde belirtilen haftalık çalışma süresinin yarısı kadardır. Yarım çalışma ödeneği, çalışılan aya ait aylık prim ve hizmet belgesinin ilişkin olduğu aydan sonraki ikinci ay içinde Fondan aylık olarak ödenir. Doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneğinin günlük miktarı, günlük asgari ücretin brüt tutarı kadardır. Bu madde hükümlerinden yararlanılabilmesi için işçinin adına doğum veya evlat edinme tarihinden önceki son üç yılda en az 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması, 4857 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde belirtilen haftalık çalışma süresinin yarısı kadar fiilen çalışılması ve doğum ve evlat edinme sonrası analık hâli izninin bittiği tarihten itibaren 30 gün içinde Kuruma doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma belgesi ile başvuruda bulunulması gerekir. Mücbir sebepler dışında, başvuruda gecikilen süre doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği almaya hak kazanılan toplam süreden düşülerek ödeme yapılır. Bu ödemeler damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Geçici işgöremezlik ödeneği almaya hak kazananlara, bu durumlarının devamı süresince doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği ödenmez. İşverenin hatalı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan yersiz ödemeler kanuni faiziyle birlikte işverenden tahsil edilir. Bu madde hükümleri 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıkların statülerine tabi personel için de uygulanır.
Birinci fıkra kapsamındaki sigortalılar için, 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden aynı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (f) bentleri uyarınca toplam %32,5 oranında sigorta primleri işçi ve işveren payları doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği ödenen gün sayısı kadar Fondan Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenir. 5510 sayılı Kanun kapsamında, Kurum prim ödeme yükümlüsü olmakla birlikte işyeri ve işveren sayılmaz ve bu kişiler için işe giriş ve çıkış bildirimi yapılmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Kurum ve Hazine Müsteşarlığı tarafından müştereken belirlenir.”
MADDE 21- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 13 üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Bu kanunun 74 üncü maddesinde öngörülen izinlerin bitiminden sonra mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar bu maddeye göre ebeveynlerden biri kısmi süreli çalışma talebinde bulunabilir. Bu talep işveren tarafından karşılanır ve geçerli fesih nedeni sayılmaz. Bu fıkra kapsamında kısmi süreli çalışmaya başlayan işçi, aynı çocuk için bir daha bu haktan faydalanmamak üzere tam zamanlı çalışmaya dönebilir. Kısmi süreli çalışmaya geçen işçinin tam zamanlı çalışmaya başlaması durumunda yerine işe alınan işçinin iş sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Bu haktan faydalanmak veya tam zamanlı çalışmaya geri dönmek isteyen işçi işverene bunu en az bir ay önce yazılı olarak bildirir. Ebeveynlerden birinin çalışmaması hâlinde, çalışan eş kısmi süreli çalışma talebinde bulunamaz. Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferiden evlat edinenler de çocuğun fiilen teslim edildiği tarihten itibaren bu haktan faydalanır.
Beşinci fıkra kapsamında hangi sektör veya işlerde kısmi çalışma yapılabileceği ile uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 22- 4857 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler, maddeye birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra, maddenin mevcut beşinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Doğumda veya doğum sonrasında annenin ölümü hâlinde, doğum sonrası kullanılamayan süreler babaya kullandırılır. Üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen eşlerden birine veya evlat edinene çocuğun aileye fiilen teslim edildiği tarihten itibaren sekiz hafta analık hâli izni kullandırılır.”
“Birinci fıkra uyarınca kullanılan doğum sonrası analık hâli izninin bitiminden itibaren çocuğunun bakımı ve yetiştirilmesi amacıyla ve çocuğun hayatta olması kaydıyla kadın işçi ile üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen kadın veya erkek işçilere istekleri hâlinde birinci doğumda altmış gün, ikinci doğumda yüz yirmi gün, sonraki doğumlarda ise yüz seksen gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin verilir. Çoğul doğum hâlinde bu sürelere otuzar gün eklenir. Çocuğun engelli doğması hâlinde bu süre üç yüz altmış gün olarak uygulanır. Bu fıkra hükümlerinden yararlanılan süre içerisinde süt iznine ilişkin hükümler uygulanmaz.”
“Bu izin, üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinme hâlinde eşlerden birine veya evlat edinene verilir.”
“Bu madde hükümleri iş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçi için uygulanır.”
MADDE 23- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“n) 30 uncu maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendi kapsamında olanlar hariç olmak üzere, yaşlılık aylığı almaktayken bu aylıkları kesilmeksizin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışanlar,”
MADDE 24- 5510 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin başlığı “Yaşlılık aylığının başlangıcı ve kesilmesi” şeklinde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan “bendinin (4) numaralı alt” ve “veya işyerini kapatarak” ibareleri madde metninden çıkarılmış, aynı fıkranın (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve beşinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayanlardan aylıklarının kesilmesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıkları talep tarihini takip eden ay başından itibaren kesilir. Bu sigortalılar hakkında bu fıkranın (a) bendi hükümleri uygulanır.”
MADDE 25- 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin on beşinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tabi olarak çalışmaya başlayanlar hakkında ilgisine göre 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (n) bendi veya 30 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır.”
MADDE 26- 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Ana veya babası üzerinden bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmayanlardan; lise ve dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek ve bakmakla yükümlü olunan kişi ya da bu maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde sayılanlar hariç genel sağlık sigortalısı olmamak şartıyla mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren iki yıl süreyle gelir tespiti yapılmaksızın birinci fıkranın (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.”
MADDE 27- 5510 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ayrıca, lise veya dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek ve bakmakla yükümlü olunan kişi ya da 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde sayılanlar hariç genel sağlık sigortalısı olmamak şartıyla mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren iki yıl süreyle, prim borçlarına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olunan veya hak sahibi kişi sayılmak suretiyle sağlık hizmetinden faydalandırılır.”
MADDE 28- 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “On ve üzerinde sigortalı çalıştıran işyerlerine” ibaresi “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran özel sektör işyerlerine” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 29- 5510 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “ile bu kapsamda sayılan kişilerden sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 30- 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 11- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, doğum veya evlat edinmeye bağlı olarak ilgili mevzuatına göre yarım zamanlı çalışma hakkından yararlanmaları nedeniyle mali hakları ile sosyal yardımları yarım ödenenlerin, bu şekilde ödeme yapılan döneme ilişkin fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanır. Yarım zamanlı olarak çalışılmaya başlanan günü izleyen ay başından itibaren normal zamanlı çalışılması hâlinde ödenmesi gereken sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli keseneği ödenir. Ancak, bunların genel sağlık sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının tamamı üzerinden ödenir. Bu maddenin primlerin ve prim ödeme gün sayılarının yarım olarak uygulanacağına dair hükümleri yarım zamanlı çalışanlardan ek 3 üncü madde uyarınca ilave prim ödeyenler hakkında da uygulanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine tabi sigortalılardan ilgili mevzuatına göre yarım zamanlı çalışma hakkından yararlanmaları nedeniyle mali hakları ile sosyal yardımları yarım ödenenlerin eksik çalışılan süreleri, kendilerinin ya da hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları hâlinde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışanların 41 inci maddede belirtilen esaslara göre, haklarında mülga hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulananların ise müracaat ettikleri tarihteki emekli keseneğine esas aylık tutarına ilişkin tüm unsurlar üzerinden güncel katsayılar ile kesenek ve karşılık oranlarına göre hesaplanan borcu kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde ödemeleri şartıyla hizmet sürelerine eklenir.
40 ıncı maddede yer alan tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında, 49 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sigortalıların yarım zamanlı olarak çalışılan sürelere ilişkin fiilî hizmet süresi zammı ve itibari hizmet süresi yarısı kadar uygulanır. Emeklilikte ek gösterge ile makam ve görev tazminatına hak kazanılmasında aranan süreler açısından bu şekilde çalışılan dönemdeki hizmet süreleri de yarım olarak dikkate alınır.”
MADDE 31- 5510 sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına “sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam edenler hakkında” ibaresinden sonra gelmek üzere “; bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayanlar hariç olmak üzere” ibaresi eklenmiş, aynı fıkranın (b) bendi, (d) bendinin birinci ve üçüncü cümlelerinde yer alan “ve (b)” ibareleri ile maddenin dördüncü ve beşinci fıkraları yürürlükten kaldırılmış ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi veya sigortalı olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da sonra malullük, yaşlılık veya emekli aylığı bağlananlardan; 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışanlar hakkında, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sosyal güvenlik destek primine tabi olma bakımından bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili Kanun hükümleri uygulanmaz. Bunlar hakkında, 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (n) bendi veya 30 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da sonra 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre vazife malullüğü aylığı bağlananlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışanlar hakkında ise; bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, sosyal güvenlik destek primine ilişkin hükümler uygulanmaksızın ve genel sağlık sigortası primi alınmaksızın iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri ile yazılı talepleri hâlinde uzun vadeli sigorta kolları hükümleri uygulanır.”
MADDE 32- 19/6/2014 tarihli ve 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu uyarınca Tarihi Alanda alan kılavuzluğu görevini yapmış olanlar Milli Parklar Kanunu uyarınca almış oldukları alan kılavuzluğu kimliklerinin süresi sona erinceye kadar Tarihi Alan sınırları içerisinde Başkanlıkça belirlenen usul ve esaslara uygun olarak hizmet ifa edebilir ve alan kılavuzluğu kimliklerinin süresi sona erenler yeniden yetkilendirilebilir. İhtiyaç hâlinde Başkanlıkça belirlenecek usul ve esaslara göre yeni alan kılavuzluğu belgesi verilerek görevlendirme de yapılabilir.”
MADDE 33- 27/3/2015 tarihli ve 6639 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 34- Batman ili Hasankeyf ilçe merkezi, Ilısu Barajı göl alanında kalmayan mevcut sınırları da dâhil olmak üzere, ek-1’deki haritada sınırları ve ek-2’deki tabloda 6˚’lik koordinatları belirtilen; kuzeyde 995 metre rakımlı Berrahalil Tepesi ile Hamduni Sırtı, doğuda 515 metre rakımlı Kot Tepe, güneyde Dicle Nehri, Kesmeköprü Köyü ve Kınamaz Burnu, batıda 670 metre rakımlı Düğli Tepe ve Mesiliamer Sırtı ile çevrili alana nakledilmiştir.
Hasankeyf ilçesi, birinci fıkrada belirtilen yeni yerleşim yerine nakline kadar geçecek süre içinde hâlen bulunduğu yerde hukuki varlığını sürdürür. Hasankeyf İlçe Belediyesi bu süre içinde 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu ile diğer mevzuatın belediyelere verdiği görev ve yetkileri yeni yerleşim alanında da kullanır.
İlçe merkezi yeni yerleşim alanına hukuken taşındıktan sonra Hasankeyf İlçe Belediyesi hukuki varlığını Ilısu Barajı göl alanında kalmayan mevcut sınırları da dâhil olmak üzere yeni yerleşim yerinde sürdürür.”
MADDE 35- Bu Kanunun;
a) 2 nci maddesi 1/1/2016 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
b) 8 inci, 9 uncu, 12 nci, 15 inci, 16 ncı, 17 nci ve 18 inci maddeleri yayımını izleyen ayın onbeşinde,
c) 23 üncü, 24 üncü, 25 inci, 29 uncu ve 31 inci maddeleri yayımı tarihini takip eden ödeme dönemi başında,
ç) 28 inci maddesi yayımını takip eden ay başında,
d) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 36- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.