(Danıştay 7. Daire: 07.11.2002 Tarih- Karar No: 3486- Esas No: 5601)
- Davacı Şirket tarafından 1997 yılının Ekim döneminde yapıldığı belirtilen ihracat teslimleri nedeniyle haksız katma değer vergisi iadesine sebebiyet verildiğinden bahisle, gecikme faizi hesaplanmasına ilişkin işlemi; olayda ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir vergi tarhı bulunmadığından, gecikme faizi hesaplanmasında hukuka uyarlık olmadığı gerekçesiyle iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı VUKnun 112'nci maddesinde, kesinleşen vergilere normal vade tarihinden tahakkuk tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı hükmü yer almış, olup; aynı Kanunun 29'uncu maddesinde; her ne şekilde olursa olsun, bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesi, "ikmalen vergi tarhı" olarak belirtilerek, 341'inci maddesinde de, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi vergi zıyaı olarak tanımlandıktan sonra, şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesi veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet verilmesinin de vergi zıyaı hükmünde olduğu vurgulanmıştır. Olayda, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce davacı Şirket tarafından alınan katma değer vergisi iadesinin haksızlığının defter, kayıt ve belgelere dayanılarak tespit etmiş olması karşısında, bu tespite dayanılarak haksız alınmak suretiyle ziyaına neden olunan vergi miktarının düzeltme fişi ile hesaplanması işleminin ikmalen yapılmış tarhiyat olarak kabulü, açıklanan yasa hükmü gereğidir. Bu bakımdan, ikmalen tarh olunan katma değer vergisi üzerinden 213 sayılı VUKnun yukarıda açıklanan 112'nci maddesi uyarınca gecikme faizi hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmadığından; Mahkemece, yazılı gerekçeyle verilen iptal kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle; temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleride hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 7.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
(Danıştay 11.Daire: 12.10.1998 Tarih- Karar No: 3348- Esas No:3344 )
Olayda, ihraç konusu malların yükümlü şirkete ait üç fabrikada üretildiği, iade olarak alınan KDV’lerinin ise, fabrikalardaki üretimin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yüklenilen KDV oranlarının ortalaması ile ihraç edilen mal maliyetleri toplamının çarpılması suretiyle hesaplandığı, inceleme elamanı tarafından ise, yükümlü şirketin hesaplama yöntemi ve hesaplamada kullandığı veriler esas alınmakla birlikte, yüklenilen KDV’nin her fabrika için ayrı ayrı bulunduğu, bu hesaplama sonucunda yükümlü şirketin fazladan KDV iadesi aldığının saptanması üzerine yapılan cezalı tarhiyatın vergi mahkemesince kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Yüklenilen KDV hesaplanırken üç fabrika ortalamasının esas alınmasının iade edilecek KDV tutarını etkilememesi ve bu hesaplama yönteminin doğru sonuç verebilmesi için ya üç fabrikadan ihraç edilen mal miktarlarının ya da her üç fabrikada üretilen mallara ilişkin yüklenilen KDV oranlarının eşit olması gerekir. Bu durumda her fabrikadan değişik miktarlarda mal ihraç edildiğine ve yüklenilen KDV oranları farklı olduğuna göre, ihraç edilen mallar nedeniyle fazladan KDV iadesi aldığı saptanan yükümlü şirket adına yapılan tarhiyatın onanması gerekirken, terkin yolunda verilen kararda yasal isabet görülmemiştir.
(Danıştay 9. Daire: 10.04.1997 Tarih- Karar No:1287- Esas No:3142)
İhraç edilen mallara ait katma değer vergileri malın yurtdışı edildiği vergilendirme döneminde değil faturanın düzenlendiği vergilendirme döneminde beyan edilmesine rağmen mahsup yoluyla iade talebi ihracatın gerçekleşmesinden ve belgelerin tamamlanmasından sonra yapıldığından ve vergi dairesince düzeltme fişi ile iade işleminin gerçekleştirildiği anlaşıldığından, fiili ihraç tarihinden önceki bir dönemde bir iadeden ve hazinenin vergi kaybından söz edilemeyeceği, beyan fiili ihraç tarihi yerine fatura tarihinde yapılmış olsa bile fiili ihraç tarihinden sonraki bir dönemde mahsup talebinde bulunulduğundan, şirket adına tarh olunan vergi ve cezalarda yasal isabet görülmediği…
(Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu: 24.09.1999 Tarih: Kara No:408- Esas No:31)
14.02.1992 günlü ve 21142 sayılı Resmi Gazetemde yayımlana 92/2644 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli İhracatın Düzenlenmesi ve Desteklenmesine İlişkin Kararın 3. Maddesinin “1” işaretli fıkrasında, ihracatçı şirketlere dış ticaret sermaye şirketi veya ihracat modellerine uygun çeşitli unvanlar vermeye, geri almaya ve bunların yetki hak ve sorumluluklarını tespit etmeye, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlık yetkili kılınmış, bu yetkiye dayanılarak Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından 03.10.1994 günlü ve 22070 sayılı Resmi Gazetemde yayımlanan Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine İlişkin 94/10 Sayılı İhracat Tebliği ile “Sektörel Dış Ticaret Şirketi” statüsü verilmesi, geri alınması ve bu şirketlerin sorumlulukları belirlenmiştir. Söz konusu Tebliğin 6. maddesiyle sektörel dış ticaret şirketleri, kendi adlarına yaptıkları ve adlarına fatura kesilen ve kendilerine teslimatı yapılan malların ihracında ihracat, kambiyo ve ilgili sair mevzuat yönünden münhasıran sorumlu tutulmuşlardır. İmalatçı veya tedarikçi firmaların sorumlulukları ise sadece ihracata konu malın üretimi veya temini konusunda düzenlene belgelerle sınırlı tutulmuşlardır. Bu düzenleme karşısında; imalatçı veya tedarikçiden sağlanan ürünlerin ihracına aracılık yapan yükümlü, gümrük çıkış beyannamelerinde ve faturalarda yapılan tahrifatın sonuçlarından sorumlu olacağından haksız iade edilen vergiler matraha alınarak salınan katma değer vergisi ve kaçakçılık cezasının kaldırılması yolundaki kararda Yasa’ya uygunluk görülmemiştir.
(Danıştay 9. Daire: 26.09.2000 Tarih - Karar No: 2596 - Esas No: 2430)
Yükümlünün imal ettiği etiketleri ihraç kaydıyla ihracatçı şirketlere teslim ettiği, ihracatçı şirketlerin de bu etiketleri konserve kavanoz ve kutularına yapıştırmak suretiyle ihraç ettiğinin ihtilafsız olduğu,söz konusu etiketlerin başlı başına alınıp satılabilen, ayrıca ekonomik bir değere haiz eşya olması karşısında ihraç mallarının tüm özelliğini taşıyan etiketlerin ihraç olunan mal olarak değerlendirilmesi ve istisnadan yararlandırılması icabettiği gerekçesiyle kabul ederek ödeme emrini iptal eden ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve ... sayılı kararının; onanmasına…
(Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu: 16.05.2003- Karar No: 313- Esas No:489)
İhraç kaydıyla mal teslim eden yükümlüler bu teslim sırasında katma değer vergisi tahsil etmeyecek, ancak tahsil edilmeyen bu vergi ilgili dönem beyannamesinde beyan edilen "hesaplanan katma değer vergisi" içinde yer alacaktır. İndirim mekanizması sonucu ödenmesi gereken verginin çıkması halinde, bu miktardan, ihracatçıya teslim edilen mallara isabet eden kısmı tecil olunacak, malın teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içerisinde ihraç edilmesi halinde de tecil edilen vergi terkin edilecektir. Olayda, imalatçı konumundaki davacı şirket tarafından ihraç kaydıyla ihracatçıya teslim edilen mal bedeli üzerinden hesaplanıp tahsil edilmemekle birlikte ilgili dönemde beyan edilen katma değer vergisi tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil işlemine tabii tutulmuş,doğan iade hakkına karşın iade alınmayarak sonraki döneme devreden katma değer vergisi olarak gösterilmiş, ancak emtianın geri gelmesi üzerine ihracatın gerçekleşmediğinden bahisle, cezalı tarhiyat yapıldığı anlaşılmıştır. İhracat istisnasından yararlanarak ihraç edilen emtianın Gümrük Kanununun 132 nci maddesinde belirtildiği şekilde yurda geri gelişi sırasında ihracatçı tarafından gümrük idaresine ödenmesi gereken katma değer vergisi ödenmemiş ve ödenmeyen bu vergi imalatçı tarafından haksız olarak indirim konusu yapılmıştır. Oysa, katma değer vergisinin terkin ve iade işlemlerinin yerine getirilebilmesi için, Yasanın ve tebliğin yukarıda açıklanan hükümleri uyarınca, söz konusu verginin ihracatçı tarafından gümrüğe ödendiği veya aynı miktarda teminat gösterildiğinin ihraç kaydıyla mal teslim eden tarafından tevsik edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, geri gelen eşyaya ilişkin olarak gümrük idaresine ödenmediği halde imalatçı tarafından indirim konusu yapılması nedeniyle tarhiyata konu olan verginin kaldırılması yolundaki ısrar kararı hukuka uygun bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, ...Vergi Mahkemesinin ... günlü ve ... sayılı ısrar karanın bozulmasına…
( Danıştay 4. Daire: 20.09.2005 Tarih- Karar No: 1552- Esas No: 706)
Davacı şirket adına, 2004 Nisan ayına ilişkin gelir stopaj vergisinin tahsili için ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmiştir. (…) Vergi Mahkemesinin kararıyla; dosyanın incelenmesinden davacının dahilde işleme rejimi kapsamında …. firmasına ihraç kaydı ile katma değer vergisi hesaplamadan mal sattığı, davacının sattığı malların sözü edilen şirket tarafından imal edilen ürünlerde kullanılarak ihraç edildiği, ancak ihracatçı firma tarafından üç ay içersinde ihracatın tevsikine ilişkin olarak düzenlenmesi gereken yeminli mali müşavir tasdik raporunun bu süre geçtikten sonra düzenlenerek davacıya gönderildiği, davacı tarafından da bu satışlar nedeniyle yüklenilen ve indirim suretiyle giderilemeyen iadesi gereken katma değer vergisinin 2000 Nisan ayı gelir (stopaj) vergisine mahsubunun istendiği, ihracatçı şirket tarafından düzenlettirilmesi gereken yeminli mali müşavir tasdik raporunun süresinde düzenlettirilmemesi nedeniyle mahsup talebinin kabul edilmediği ve ödenmeyen gelir (stopaj) vergisinin tahsili için ödeme emri düzenlenip, tebliğ edildiğinin anlaşıldığı; olayda davacı tarafından dahilde işleme rejimi kapsamında katma değer vergisi hesaplanıp tahsil edilmeden satılan malların üç aylık süre içersinde ihraç edildiğinin ihtilafsız olduğu, salt söz konusu ihracatın süresinde yapılıp yapılmadığının tevsiki için gerekli olan yeminli mali müşavir raporunun bu süre içersinde düzenlettirilmemiş olması, ihracatın şartlara uygun olarak gerçekleştirilmediği sonucunu doğurmayacağından bu teslimler nedeniyle davacıya iadesi gereken katma değer vergisinin stopaj gelir vergisi borcuna mahsup talebi yerine getirilmeyerek düzenlenen ödeme emrinde isabet görülmediği gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Davalı idare, yeminli mali müşavir tasdik raporunun süresinde ibraz edilmemesi sonucu yapılan işlemin yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Bu nedenle, temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.
(Danıştay 9. Daire: 26.06.2003- Karar No:4044- Esas No: 5340)
İstemin Özeti :Davacı şirketin Mayıs/1997 döneminde ihraç kaydıyla teslim ettiği malların yanması üzerine daha önce tecil edilen katma değer vergisinin terkin edilmesi yolundaki düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine ilişkin Maliye Bakanlığının 17.3.1999 tarih ve 10651 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Kanunun 11/1-c maddesinde ihraç konusu malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde tecil edilen verginin terkin olunacağı, ihracatın Kanunda sayılan koşullara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde tecil olunan verginin 6183 sayılı Yasa uyarınca tahsil olunacağının hükme bağlandığı, olayda ise ihraç mallarının tesliminden sonra ihracatçının uhdesinde iken yanmış olması nedeniyle ihraç edilemediğinin anlaşıldığı, bu durumda ihraç kaydıyla satışı yapılan mal ile ilgili olarak tecil edilen katma değer vergisinin malın tesliminden sonra ortaya çıkan mücbir sebep hali nedeniyle ihracatının yapılamaması üzerine 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi gereğince tahsil edileceği yolunda tesis olunan işlemde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin 8.9.1999 tarih ve 1999/1013 sayılı kararının; ihraç konusu malların yanmış olmasıyla vergiyi doğuran olayın ortadan kalktığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına…
(Danıştay 9. Daire: 19.12.2002 Tarih –Karar No:5241- Esas No:3350)
İstemin Özeti :Taze ve dondurulmuş sebze ve ambalajlama ve şoklama işi ile uğraşan yükümlü şirket adına düzenlenen 5.1.2000 tarih ve 52 sayılı düzeltme fişinin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden yükümlü şirketin 1997/Temmuz döneminde yaptığı ihraç kayıtla teslimler nedeniyle iadesini istediği 2.224.754.258.-lira katma değer vergisinin sanayi sicil belgesinde yazılı olmayan malların tesliminden dolayı bu kısma isabet eden 2.087.079.000.-liralık tutarın kabul edilmeyip kalan 137.675.000.-liranın dava konusu düzeltme fişi ile diğer vergi borçlarına mahsubu yolunda işlem tesis edildiğinin anlaşıldığı, olayda her ne kadar bazı sebze ve meyvelerin şirkete ait kapasite raporunda belirtilmediği ihtilafsız ise de, söz konusu emtianın üretimi için gerekli araç ve ekipmanın bulunmadığı, bunların ihracatçıya teslim edilmediği, ihracın yapılmayıp dövizin yurtiçine getirilmediği hususlarında bir tespit bulunmadığı, bu durumda iade isteminin tamamının kabul edilmemesinde 3065 sayılı Kanunun 11/1-c maddesine göre isabet görülmediği gerekçesiyle kabul eden İzmir 1. Vergi Mahkemesinin 19.6.2000 tarih ve 2000/490 sayılı kararının; yükümlü şirketin sanayi sicil raporunda belirtilmeyen emtiayı ihraç kayıtlı olarak teslim ettiği, dolayısıyla 27 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca bunlara ilişkin katma değer vergisinin iadesinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına…
(Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu: 18.11.2005 Tarih-Karar No: 259-Esas No:112)
Tekstil işi ile uğraşan yükümlü şirketin 1999/Nisan döneminde ihraç kaydı ile mal satışından dolayı tahakkuk eden katma değer vergisi için yaptığı tecil talebinin reddine dair işlem ile bu işleme dayalı olarak düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı kabul eden vergi mahkemesi ısrar kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin 1 inci fıkrasına 3297 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen (c) bendinde; ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisinin ihracatçılar tarafından ödenmeyeceği, mükelleflerce tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan bu verginin vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunacağı, sözkonusu malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde tecil edilen verginin terkin olunacağı, ihracatın yukarıdaki şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde tecil olunan verginin tahakkuk ettirildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammıyla birlikte tahsil olunacağı hükmü yer almaktadır. 5.3.1988 tarih ve 19745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 27 No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin Tecil-Terkin İşlemlerinin İhraç Edilen Nihai Ürünün İmalatçısına Uygulanması başlıklı (7). bölümünde de, imalatçının ihraç kaydıyla satışını yaptığı malın, ihraç edilen nihai mamul olması gerektiği, imalatçının ihraç kaydıyla da olsa satışını yaptığı mal aynen ihraç edilen nihai mamul değilse, bu teslimlerde tecil-terkin işleminin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Olayda yükümlü şirket tarafından ihraç kaydı ile viskon kumaş satıldığı halde ihracata konu malların viskon dokuma bayan bluzu olduğu dosyanın incelenmesinden anlaşıldığından, yukarıda açıklanan yasa ve tebliğ hükümleri uyarınca ihracatçı firmaya teslim edilen malların ihracat istisnasından yararlanması mümkün değildir. Bu durumda yükümlü şirketin tecil talebinin reddine dair işlem ile bu işleme dayalı olarak düzenlenen ödeme emrini iptal eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.Bu nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, …. Vergi Mahkemesinin …… günlü ve ……….. sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 18.11.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi
(Danıştay 9. Daire: 24.11.2005 Tarih-Karar No: 3536- Esas No: 4119)
Uyuşmazlık, ihraç kaydıyla yapılan teslimler nedeniyle haksız yere vergi iadesi alındığı gerekçesiyle yükümlü adına düzenlenen ödeme emrinden doğmuştur.3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun ihracat istisnaları başlıklı 11/c maddesinde; "ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisi, ihracatçılar tarafından ödenmez. Mükelleflerce tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan bu vergi, vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur.Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin olunur.İhracatın yukarıdaki şartlara uygun gerçekleştirilmemesi halinde, tecil olunan vergi tahakkuk ettirildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammının %50 fazlasıyla birlikte tahsil olunur. Ancak, ihraç edilmek şartıyla teslim edilen malların VUKnda belirtilen mücbir sebepler nedeniyle ihraç edilmemesi halinde, tecil edilen vergi tecil edildiği tarihten itibaren 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte tahsil edilir." hükmü yer almaktadır.Yukarıda anılan kanun hükmü gereği ihraç kaydıyla yapılan teslimlerde mükelleflerce tahsil edilemeyen ancak ilgili dönem beyan edilen vergi vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil edilmiştir. Dolayısıyla artık tahakkuk eden bir verginin ihracat yasal şartlara uygun gerçekleşmediği takdirde tahsilinin 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca takip edileceği muhakkaktır.Bu nedenle, davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın esasının incelenerek hüküm verilmesi gerekirken, ihbarname düzenlenmediği gerekçesiyle ödeme emrini iptal eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne
…….. Vergi Mahkemesinin …. tarih ve ……. sayılı kararının bozulmasına …
(Danıştay 7. Daire: 26.04.2004 Tarih-Kara No: 1139-Esas No: 5042)
Sanayi sicil belgesine ve faaliyet konusunda yeterli düzeyde kapasite raporuna sahip olan davacı şirketin, ihraç konusu ürün imal etmediğine, imal edilen makinalar dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisine ilişkin belgelerin gerçek olmadığına ve ihracat işleminin gerçekleşmediğine ilişkin herhangi bir tespit yapılmaksızın, yalnızca, istihdam edilen işçi sayısının beş kişiden az olduğundan bahisle tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu…
(Danıştay 9. Dairesi: 20.05.2004 Tarih- Karar No: 3435- Esas No: 3226)
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Mal ve Hizmet İhracatı" başlıklı 11. maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin vergiden müstesna olduğu, aynı Kanunun "İhracat Teslimi ve Yurt Dışındaki Müşteriler İçin Yapılan Hizmetler" başlıklı 12. maddesinin 2. fıkrasında da, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için, hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiğinin hükme bağlandığı, bu durumda yukarıda anılan madde hükümleriyle getirilen genel kurala göre, hizmetin Türkiye'de yapılması, değerlendirilmesi veya hizmetten Türkiye'de faydalanılabilmesi hallerinde vergi yükümlülüğünün meydana geleceği, dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirketin yurt dışındaki firmanın Türkiye'ye ihraç edeceği mallara Türkiye'de müşteri belirlenmesi, bağlantının kurulması gibi yükümlü şirketin yurt dışındaki firma için yaptığı aracılık mahiyetindeki hizmetlerden yurt içinde faydalanıldığı ve böylece yukarıda anılan Kanunun 12. maddesinin 2-b bendinde öngörülen koşulun gerçekleşmediği anlaşıldığından, ihracat istisnasından yararlanılamayacağı gerekçesiyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve ... sayılı kararı, Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına…
(Danıştay 9. Daire: 18.06.2003 Tarih- Karar No:3790- Esas No:5534)
Yurt dışında bulunan bir firmanın Türkiye mümessilliğini yapan yükümlü şirketin, yaptığı bu hizmetin, hizmet ihracı mahiyetinde olduğu, bu nedenle katma değer vergisinden istisna olması gerektiği yönündeki iddiasının kabul edilmemesi üzerine 1999/Ocak dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verdiği beyannameye göre tahakkuk ettirilip tahsil edilen katma değer vergisinin ret ve iadesi istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Mal ve Hizmet İhracatı" başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin vergiden müstesna olduğu, aynı Kanunun 12. maddesinde ise; bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için teslimin yurt dışındaki bir müşteriye yapılması gerektiğinin hükme bağlandığı, olayda, yurt dışında yabancı dil öğrenmek amacıyla buralardaki kurslara katılan öğrencilerin formlarını alıp yurt dışındaki firmaya gönderen yükümlü şirketin, bu işi yurt dışında hizmet veren müşterisi için yerine getirdiğinin ihtilafsız olduğu, yapılan bu hizmetler karşılığında elde edilen gelirin (komisyonun) 3065 sayılı Kanunun 12. maddesi hükmü gereğince hizmet ihracı olarak sayılması icap ettiğinden, katma değer vergisine tabi olamayacağı, her ne kadar davalı idare savunmasında, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun uygulanmasıyla ilgili olarak yayımlanan 26 seri no'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin "K" bölümünde belirtilen şartların yükümlü şirket tarafından yerine getirilmediğini iddia etmekte ise de, hizmetin yurt dışında gerçekleşmiş olması nedeniyle elde edilen komisyonun katma değer vergisine tabi olmayacağının açık olduğu gerekçesiyle kabul eden ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve ... sayılı kararı Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına…
(Danıştay 7. Daire: 08.11.1990 Tarih-Karar No: 3458- Esas No: 626)
Uyuşmazlığın yurtdışındaki müşterilere sınai mülkiyet haklarının (marka ve patent) yurtiçinde tescili şeklinde verilen hizmetin ihracat istisnası kapsamına girip girmediği ve tahsil edilen katma değer vergisinin iade edilip edilmeyeceğinden doğduğu anlaşılmaktadır. Yurtdışındaki müşterilere ait marka ve patentlerin yurtiçinde yetkili makamlara tescili ile bu şirketlere ait sınai mülkiyet hakları, alameti faika ve ihtira beratına ilişkin mevzuat gereğince Türkiye’de koruma altına alındığı ve yapılan hizmetten yurtdışında faydalanılmayıp, yurtiçinde faydalanıldığı gerekçesiyle reddeden vergi mahkemesi kararı aynı gerekçe ile dairemizce de uygun görülmüştür.