Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 14.Sulh Hukuk (Kapatılan Kartal 2.Sulh Hukuk) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.06.2011 gün ve 2010/495 E.-2011/1016 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 25.04.2012 gün ve 2011/16344 E.-2012/6950 K. sayılı ilamı ile ;
(...Davacı vekili, müvekkili şirketin tıbbi ve sınai gazların üretim, dağıtım ve satışı konusunda faaliyet gösterdiğini, 08.09.2006 tarihli sözleşme gereğince dava dışı Y. Su ve Gıda Ltd.Şti.nin müvekkilinden satın aldığı ürünlere karşılık 25.07.2009 keşide tarihli 5.500,00 TL bedelli çeki müvekkiline keşide ettiğini, çekin tahsili için Anadolubank'a takasa verildiğini, dava dışı keşideci Y. Su ve Gıda Ltd. Şti tarafından çek bedelinin 27.07.2009 tarihinde banka havalesi yoluyla ödendiğinden ibraz edilen çekin bankadan muamelesiz olarak geri alındığını, ancak müvekkilinin cirosu iptal edilmeden dava dışı keşideci firmaya iade edildiğini, daha sonradan çek arkasındaki Anadolubank kaşesi silinerek yerine dava dışı B. Gıda Ltd Şti. kaşesi vurularak bankaya ibraz edildiğini, müvekkili aleyhine davalı yetkili hamil S.. A.. tarafından çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus icra yoluyla takibe girişildiğini, dava dışı B. Gıda Ltd Şti. ile müvekkili arasında hiçbir hukuki veya ticari ilişki bulunmadığını, çekin ciro edilerek bu şirkete verilmesinin söz konusu olmadığını, keşide tarihinin de 27.07.2009 olmasına rağmen 25.01.2010 olarak yeniden yazılıp çekin tedavüle sokulduğunu, çekin kambiyo vasfı niteliğini kaybettiğini ileri sürerek takibe konu çekten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu, davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddine ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, takibe konu çekin ciro yoluyla davalı hamilin eline geçtiği, davalının iyi niyetli yetkili hamil olduğu, davacının cirosunun iptal edilmediği, davacının kendi kusurundan yararlanmayacağı, davacı yanca iddiasının yazılı delillerle kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, dava konusu çekin tahsili için Anadolu Bank'a takasa verildiğini ve çekin arkasında “Anadolu Bank” kaşesinin bulunduğunu, çek bedelinin ödendiğinden çekin bankadan muamelesiz olarak geri alınarak keşideciye iade edildiğini belirtmiş, bu hususla ilgili olarak Anadolu Bank'ın 23.03.2010 tarihli yazısı ve çek detay raporu dosyaya getirtilmiştir. Çekin keşideciye iade edilmesinden sonra “Anadolu Bank” ibaresinin bulunduğu kısmında tahrifat yapıldığına ve keşideci tarafından kötüniyetli olarak keşide tarihinin değiştirilerek tedavüle konulan çekin ibraz süresinden sonra ikinci kez bankaya ibraz edildiği yolundaki davacı iddiası yönünden araştırma ve inceleme yapılarak davalının yetkili hamil olup olmadığı tartışılıp değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) ’nun 72.maddesine dayalı icra takibinden sonra açılmış borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dışı Y.. Su ve Gıda Ltd.Şti.nin müvekkilinden satın aldığı ürünlere karşılık 25.07.2009 keşide tarihli 5.500,00 TL bedelli çeki müvekkiline keşide ettiğini, çekin tahsili için Anadolubank'a takasa verildiğini, keşideci tarafından çek bedeli 27.07.2009 tarihinde banka havalesi yoluyla ödendiğinden ibraz edilen çekin bankadan muamelesiz olarak geri alındığını ancak müvekkilinin cirosu iptal edilmeden dava dışı keşideci firmaya iade edildiğini, çekin keşideciye iade edilmesinden sonra “Anadolu Bank” ibaresinin bulunduğu kısmında tahrifat yapıldığını ve keşideci tarafından kötüniyetli olarak keşide tarihinin değiştirilerek tedavüle konulduğunu, çekin kambiyo vasfı niteliğini kaybettiğini ileri sürerek takibe konu çekten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu, davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddine ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, takibe konu çekin ciro yoluyla davalı hamilin eline geçtiği, davalının iyi niyetli yetkili hamil olduğu, davacının cirosunun iptal edilmediği ve kendi kusurundan yararlanmayacağı, davacı tarafından iddialarının yazılı delillerle kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı borçlu cirantanın görülmekte olan davadaki iddiası; aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe konu edilen çeki, alacaklı olduğu keşideci şirketten alacak bedelini banka havalesi ile tahsil ettiği için cirosunu iptal etmeden kargo yoluyla bu şirkete iade ettiği, iadeden sonra çekin önyüzünde keşide tarihi ve arka yüzünde Anadolubank kaşesinin silinmesi suretiyle tahrifat yapılarak takibe konulduğu; böylece kötüniyetli olarak yeniden tedavüle konulmak istendiğine ilişkindir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: çekin keşideciye iade edilmesinden sonra tahrifat yapıldığına ve keşideci tarafından kötüniyetli olarak keşide tarihinin değiştirilmek suretiyle tedavüle konulan çekin ibraz süresinden sonra ikinci kez bankaya ibraz edildiği yolundaki davacı iddiası yönünden araştırma ve inceleme yapılarak davalının yetkili hamil olup olmadığının değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, senede karşı mutlak defiler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren defilerdir. Bu defilerin bir kısmı mutlak, bir kısmı nispi (kişisel) defi niteliğindedir.
Hangisinin mutlak, hangisinin nisbi defi sayılacağı, ‘görünüşe itimat (güven)’, ‘iyiniyet’ ilkesiyle, ‘kambiyo senetlerine ilişkin işlemlerdeki emniyetin korunması’ ilkelerinden hangisine öncelik tanınacağı sorunuyla ilgilidir. Bu iki çıkarın karşılıklı olarak çatıştığı bazı durumları yasa yapıcı özel olarak ele alıp hangi çıkarın korunacağını kendisi (örneğin; TTK. mad. 571/II, 592, BK. mad. 18/II, 505/II, TMK. mad. 990’ da olduğu gibi) düzenlemiştir.
Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekarlık (tahrifat) iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 05.05.2010 gün ve 2010/12-74 E., 2010/243 K. ile 06.07.2011 gün ve 2011/19-413 E. 2011/476 K. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Tüm bu açıklamaların ışığı altında somut olay ele alındığında; davacı/borçlu keşide tarihinin çizilerek çeki yeniden tedavüle çıkarmak amacıyla atılan tarih yanındaki paraf imzasının keşideci imzasına benzemediği ve çek arkasındaki Anadolubank ibaresinin silindiğini dolayısıyla senette tahrifat olduğunu iddia ettiğine göre mahkemece tahrifat (sahtelik) iddiasının tarafların delilleri toplanıp gerektiğinde bu konuda uzman kişi veya kişilerden bilirkişi raporu alınarak senette sahtelik (tahrifat) yapılıp yapılmadığını usulünce incelenmelidir.
Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 04.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayfalar
- kanunlar
- güncel
- Şirketler
- anonim şti
- limidet şti
- BA/BS
- hisse devri
- tasfiye
- iflas/haciz
- çek
- kurumlar
- gelir vergisi-gerçek
- adi ortaklık
- Sirküler
- fatura
- vergi
- kdv
- ötv
- vuk
- ttk
- m.t.v
- inşaat
- serbest bölge
- özelge
- mesleki
- sgk
- SGK genelgeler
- bağkur
- emeklilik
- memur
- yabancı işçi
- işçi
- İŞKUR
- yurtdışı boçlanma
- gayrimenkul
- tebliğ
- Dernek/Vakıf
- kaçakçılık
- kat mülkiyeti
- Ticaret Odası
- Tacir
- GİB
- Teşvik-destek
- koskep
- AATUHK /6183
- Gümrük bakanlığı/ Dış Ticaret
- Bankalar
- Kefil-kefalet
- İhale
- kooparatif
- Ticari defter
- gider vergileri
- çalışma ve sosyal güvenlik
- ekonomi
- sanayi sicil
- Vergi Davaları Dilekçeler
- muhtasar
- uzlaştırma
- Arabuluculuk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder