ÖZETİ: Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ilamı ile ilgili şeklen kesinleşme
şerhi verilmişse de davanın tüm taraflarına tebligat yapılmadığından kararın
henüz kesinleşmemiş olduğu gözetilerek, adı geçen ilamın kesinleşmesinin
sağlanması için davacı vekiline süre verilerek, kesinleşmenin beklenmesinden
sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm kurulması
doğru olmamıştır.
Bu durumda
mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı şirketin borca batık
olup olmadığının belirlenmesi, iflasın ertelenmesine ilişkin olarak açılan ilk
dava tarihinden bu yana yedi yılı yakın bir süre ihtiyati tedbirlerin devam
ettiği, amaçlanan sonuca tedbir kararı ile ulaşılabileceği gözetilip, bu sürede
borca batıklıktan kurtulamadığı usulünce tespit edilen şirketin talebinin samimi
olup olmadığı ve şirketin mali durumundaki değişiklikler tartışılıp
değerlendirilerek, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin
kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi suretiyle bir karar verilmesi
gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru
olmamıştır.
Mahkemece, kayyımın atanmasına
dair karar ve erteleme talebi ilan edilmişse de, kayyımın mahkemece belirlenen
görevleri ve temsil yetkisi ile sınırlarının ilan edilmemiş olması ve aynı
zamanda sayılan hususlar ile iflâsın ertelenmesine ilişkin talebin 166.
maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ticaret siciline
tescil ettirilmemesi doğu olmamıştır.
Davacı tarafından açılan iflasın ertelenmesinin
uzatılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden
dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahil E.
Paz. İhr. İth. A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili şirketin
iflasının bir yıl ertelenmesine karar verildiğini, karardan sonra şirketin mali
durumunda ortaya çıkan olumlu gelişmelere rağmen henüz borca batıklıktan
kurtulamadığını ileri sürerek, iflasın ertelenmesinin bir yıl süre ile
uzatılmasını talep etmiştir.
Müdahil vekilleri, davacı
şirketin iflasına karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma,
benimsenen bilirkişi ve kayyım raporları ile tüm dosya kapsamına göre; davacı
şirket hakkında Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14.04.2011 tarih ve
2010/839 E.. 2011/187 K. sayılı karar ile iflasın bir yıl süre ile
ertelenmesine karar verildiği, kararın 10.07.2012 tarihinde kesinleştiği,
davacının erteleme kararı neticesinde, işini kesintisiz sürdürdüğü ve yeni işler
aldığı, borç ödemeleri yaptığı, erteleme kararının olumlu sonuç doğurduğu,
borca batık olan ve sermaye artırımını gerçekleştiren davacı şirketin
iyileştirme projesindeki hedeflere varabileceği, talebin, ciddi, inandırıcı ve
iyiniyetli olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, iflasın ertelenmesinin
14.04.2012 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile uzatılmasına karar verilmiştir.
Karar, müdahil E. Pazarlama İhr.
ve İth. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dava, iflas erteleme süresinin uzatılması istemine ilişkindir.
İİK’nın 179/b-4 maddesi,
“Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate
alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma
süreleri toplamı dört yılı geçemez.” hükmünü içermektedir.
İflasın ertelenmesi kararı ve
uzatma kararlarının tarihleri İİK 179/b-4 maddesi hükmüne göre birbirini takip
etmelidir.
İflasın ertelemesine ya da
uzatılmasına ilişkin karar şekli anlamda kesinleşmeden erteleme süresinin bir
kez daha uzatılmasına karar verilemez. Diğer anlatımla, kesinleşmiş bir
erteleme ya da ertelemenin uzatılması kararı olmadan ertelemenin bir kez daha
uzatılması söz konusu edilemez.
(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin
15.12.2005 tarih ve 8068 E., 12544 K.; 27.01.2006 tarih ve
2005/11486 E., 2006/590 K.;
Dairemizin 24.02.2012 tarih ve 670 E., 1352 K; 05.02.2014 tarih ve 5344 E., 744
K., sayılı ilamları bu yöndedir.)
Somut olayda; Kadıköy 4. Asliye
Ticaret Mahkemesi'nin 2010/839 E., 2011/187 K. sayılı kararı ile, davacı
şirketin 14.04.2011 tarihinden itibaren bir yıl süre ile iflasının
ertelenmesine karar verildiği, kararın, taraflarca temyiz edilmediğinden
bahisle 10.07.2012 tarihi itibariyle kesinleştiğine ilişkin mahkemece şerh
düşüldüğü görülmüştür. Anılan dosyada mahkemece, davacı vekili ile Yargıtay 19.
Hukuk Dairesi'nin bozma ilamından önce müdahil olan 22 müdahile gerekçeli
kararın tebliği ile hükmün kesinleştirilmesi yoluna gidilmişse de; bozma
ilamından sonra müdahale talebinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler (T. U., H.
İnşaat Ltd Şti, Maliye Bakanlığı, D. İnşaat Ltd Şti. E. Proje AŞ gibi)
bulunduğu görülmektedir. Dosyada müdahale talebi bulunan kişilere tebligat
yapılmaksızın kararın kesinleştiğinden sözedilemez.
Bu durumda; mahkemece Kadıköy 4.
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/839 E., 2011/187 K. sayılı ilamı ile ilgili
şeklen kesinleşme şerhi verilmişse de davanın tüm taraflarına tebligat
yapılmadığından kararın henüz kesinleşmemiş olduğu gözetilerek, adı geçen
ilamın kesinleşmesinin sağlanması için davacı vekiline süre verilerek,
kesinleşmenin beklenmesinden sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde
esasa ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, ünvanı "Ö.
İnşaat Elektrik Makine Plastik San ve Tic Ltd Şti "olan müdahilin,
gerekçeli karar başlığında "N.İnşaat Elektrik Makine Plastik San. ve Tic.
Ltd. Şti." olarak gösterilmesi HMK 279/1-b maddesine aykırı olmuştur.
2) Bozma
nedenine göre, müdahil E. Pazarlama İhr. ve İth. A.Ş. vekillinin temyiz
itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
3) Kabule
göre;
İflasın ertelenmesi, borca batık
durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve
inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle
muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki
korunma yoludur (İİK'nın m. 179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca
batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi
kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri
sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı
TTK'nın m. 377, İİK'nın
m.179 vd.).Mahkeme,İİK'nın 166/2.
maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklık, 6102 sayılı TTK’nın 377.
maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1.
madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek
anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun
için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun
iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde
bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve
inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden
oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir
sonuca gidilmelidir. İflasın
ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek
borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise
tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade
eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve
inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel
ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hakimin bunları genel ve mesleki
bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK'nın 266. maddesinde gösterildiği
şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka
uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Bir sermaye şirketinin borca
batıklık bildiriminde bulunarak iflasını i
stemesi halinde, bu durumun mahkemece
re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere
ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda
ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve
mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da
değerlendirilmelidir.
Borca batıklığın tespitinde
sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de
özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne
başvurulmalıdır.
Dava teorisindeki genel ilkenin
bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil,
yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak
belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları;
mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil
kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç
değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından
özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman
bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor
sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti
ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. İflasın
ertelenmesine karar verilebilmesi için, borca batıklık olgusunun öncelikle
gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece; borcu
batıklık yönünden davacı şirketin varlık kalemlerinin rayiç değerleri ile
ilgili bilirkişi görüşü alınmışsa da yukarıda açıklandığı üzere resmi kurum ve
kuruluşlarla yazışmalar yapılarak davacı şirketin varlık kalemleri
belirlenmemiş olduğundan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu
durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı şirketin
borca batık olup olmadığının belirlenmesi, iflasın ertelenmesine ilişkin olarak
açılan ilk dava tarihinden bu yana yedi yılı yakın bir süre ihtiyati tedbirlerin
devam ettiği, amaçlanan sonuca tedbir kararı ile ulaşılabileceği gözetilip, bu
sürede borca batıklıktan kurtulamadığı usulünce tespit edilen şirketin
talebinin samimi olup olmadığı ve şirketin mali durumundaki değişiklikler
tartışılıp değerlendirilerek, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir
müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi suretiyle bir karar
verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar
verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, İİK'nın dava
tarihinde yürürlükte olan 179/a bendinde "Mahkeme erteleme kararının hüküm
fıkrasını, 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli
bildirimleri yapar" hükmüne yer verilmiştir. Bu maddede erteleme talebinin
ilanına ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Yargıtay İçtihatları uyarınca
erteleme talebinin İİK’nın 166/2. maddede yazılı usulle ilanı gerekli
görülmektedir. Nitekim, İİK'nın dava 6103 sayılı Kanun ile değişik 179/a
maddesinin 1. ve 2. fıkraları, "Mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde
bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi
ya da yönetim kurulu kararlarının onaylanması için derhal bir kayyım atar;
ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer
önlemleri alır.
Kayyımın atanmasına ilişkin
karar, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların
sınırları ve iflâsın ertelenmesine ilişkin talep 166. maddenin ikinci
fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilân ve ticaret siciline tescil
ettirilir. Mahkeme bu arada erteleme talebini karara bağlar." hükmünü
içermektedir.
Somut olayda mahkemece, kayyımın
atanmasına dair karar ve erteleme talebi ilan edilmişse de, kayyımın mahkemece
belirlenen görevleri ve temsil yetkisi ile sınırlarının ilan edilmemiş olması
ve aynı zamanda sayılan hususlar ile iflâsın ertelenmesine ilişkin talebin 166.
maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ticaret siciline
tescil ettirilmemesi doğu olmamıştır.
Diğer yandan; mahkemece, İİK'nın
166. maddesine uygun olarak yeniden ilan yapılarak alacaklıların müdahil
olmaları sağlanmış olup, iflasın ertelenmesine ilişkin olarak açılan ilk dava
dosyasındaki tüm müdahillerin işbu dosyada da yer almalarının sağlanmamış
olması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı
bentlerde açıklanan nedenlerle, hükmün re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte
açıklanan nedenlerle, müdahil E. Pazarlama İhr. ve İth. A.Ş. vekilinin temyiz
itirazlarının şimdilik incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan
harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde
karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder