8 Ağustos 2016 Pazartesi

İFLASIN ERTELENMESİNİN UZATILMASI DAVASI

ÖZETİ: Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ilamı ile ilgili şeklen kesinleşme şerhi verilmişse de davanın tüm taraflarına tebligat yapılmadığından kararın henüz kesinleşmemiş olduğu gözetilerek, adı geçen ilamın kesinleşmesinin sağlanması için davacı vekiline süre verilerek, kesinleşmenin beklenmesinden sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı şirketin borca batık olup olmadığının belirlenmesi, iflasın ertelenmesine ilişkin olarak açılan ilk dava tarihinden bu yana yedi yılı yakın bir süre ihtiyati tedbirlerin devam ettiği, amaçlanan sonuca tedbir kararı ile ulaşılabileceği gözetilip, bu sürede borca batıklıktan kurtulamadığı usulünce tespit edilen şirketin talebinin samimi olup olmadığı ve şirketin mali durumundaki değişiklikler tartışılıp değerlendirilerek, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Mahkemece, kayyımın atanmasına dair karar ve erteleme talebi ilan edilmişse de, kayyımın mahkemece belirlenen görevleri ve temsil yetkisi ile sınırlarının ilan edilmemiş olması ve aynı zamanda sayılan hususlar ile iflâsın ertelenmesine ilişkin talebin 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ticaret siciline tescil ettirilmemesi doğu olmamıştır.
Davacı tarafından açılan iflasın ertelenmesinin uzatılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahil E. Paz. İhr. İth. A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili şirketin iflasının bir yıl ertelenmesine karar verildiğini, karardan sonra şirketin mali durumunda ortaya çıkan olumlu gelişmelere rağmen henüz borca batıklıktan kurtulamadığını ileri sürerek, iflasın ertelenmesinin bir yıl süre ile uzatılmasını talep etmiştir.
Müdahil vekilleri, davacı şirketin iflasına karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi ve kayyım raporları ile tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket hakkında Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14.04.2011 tarih ve 2010/839 E.. 2011/187 K. sayılı karar ile iflasın bir yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği, kararın 10.07.2012 tarihinde kesinleştiği, davacının erteleme kararı neticesinde, işini kesintisiz sürdürdüğü ve yeni işler aldığı, borç ödemeleri yaptığı, erteleme kararının olumlu sonuç doğurduğu, borca batık olan ve sermaye artırımını gerçekleştiren davacı şirketin iyileştirme projesindeki hedeflere varabileceği, talebin, ciddi, inandırıcı ve iyiniyetli olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, iflasın ertelenmesinin 14.04.2012 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile uzatılmasına karar verilmiştir.
Karar, müdahil E. Pazarlama İhr. ve İth. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dava, iflas erteleme süresinin uzatılması istemine ilişkindir.
İİK’nın 179/b-4 maddesi, “Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez.” hükmünü içermektedir.
İflasın ertelenmesi kararı ve uzatma kararlarının tarihleri İİK 179/b-4 maddesi hükmüne göre birbirini takip etmelidir.
İflasın ertelemesine ya da uzatılmasına ilişkin karar şekli anlamda kesinleşmeden erteleme süresinin bir kez daha uzatılmasına karar verilemez. Diğer anlatımla, kesinleşmiş bir erteleme ya da ertelemenin uzatılması kararı olmadan ertelemenin bir kez daha uzatılması söz konusu edilemez.
(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2005 tarih ve 8068 E., 12544 K.; 27.01.2006 tarih ve
2005/11486 E., 2006/590 K.; Dairemizin 24.02.2012 tarih ve 670 E., 1352 K; 05.02.2014 tarih ve 5344 E., 744 K., sayılı ilamları bu yöndedir.)
Somut olayda; Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/839 E., 2011/187 K. sayılı kararı ile, davacı şirketin 14.04.2011 tarihinden itibaren bir yıl süre ile iflasının ertelenmesine karar verildiği, kararın, taraflarca temyiz edilmediğinden bahisle 10.07.2012 tarihi itibariyle kesinleştiğine ilişkin mahkemece şerh düşüldüğü görülmüştür. Anılan dosyada mahkemece, davacı vekili ile Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamından önce müdahil olan 22 müdahile gerekçeli kararın tebliği ile hükmün kesinleştirilmesi yoluna gidilmişse de; bozma ilamından sonra müdahale talebinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler (T. U., H. İnşaat Ltd Şti, Maliye Bakanlığı, D. İnşaat Ltd Şti. E. Proje AŞ gibi) bulunduğu görülmektedir. Dosyada müdahale talebi bulunan kişilere tebligat yapılmaksızın kararın kesinleştiğinden sözedilemez.
Bu durumda; mahkemece Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/839 E., 2011/187 K. sayılı ilamı ile ilgili şeklen kesinleşme şerhi verilmişse de davanın tüm taraflarına tebligat yapılmadığından kararın henüz kesinleşmemiş olduğu gözetilerek, adı geçen ilamın kesinleşmesinin sağlanması için davacı vekiline süre verilerek, kesinleşmenin beklenmesinden sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, ünvanı "Ö. İnşaat Elektrik Makine Plastik San ve Tic Ltd Şti "olan müdahilin, gerekçeli karar başlığında "N.İnşaat Elektrik Makine Plastik San. ve Tic. Ltd. Şti." olarak gösterilmesi HMK 279/1-b maddesine aykırı olmuştur.
2)  Bozma nedenine göre, müdahil E. Pazarlama İhr. ve İth. A.Ş. vekillinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
3)  Kabule göre;
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK'nın m. 179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK'nın m. 377, İİK'nın
m.179 vd.).Mahkeme,İİK'nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklık, 6102 sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hakimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK'nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını i
stemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir.
Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.
Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için, borca batıklık olgusunun öncelikle gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece; borcu batıklık yönünden davacı şirketin varlık kalemlerinin rayiç değerleri ile ilgili bilirkişi görüşü alınmışsa da yukarıda açıklandığı üzere resmi kurum ve kuruluşlarla yazışmalar yapılarak davacı şirketin varlık kalemleri belirlenmemiş olduğundan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı şirketin borca batık olup olmadığının belirlenmesi, iflasın ertelenmesine ilişkin olarak açılan ilk dava tarihinden bu yana yedi yılı yakın bir süre ihtiyati tedbirlerin devam ettiği, amaçlanan sonuca tedbir kararı ile ulaşılabileceği gözetilip, bu sürede borca batıklıktan kurtulamadığı usulünce tespit edilen şirketin talebinin samimi olup olmadığı ve şirketin mali durumundaki değişiklikler tartışılıp değerlendirilerek, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, İİK'nın dava tarihinde yürürlükte olan 179/a bendinde "Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını, 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar" hükmüne yer verilmiştir. Bu maddede erteleme talebinin ilanına ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Yargıtay İçtihatları uyarınca erteleme talebinin İİK’nın 166/2. maddede yazılı usulle ilanı gerekli görülmektedir. Nitekim, İİK'nın dava 6103 sayılı Kanun ile değişik 179/a maddesinin 1. ve 2. fıkraları, "Mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarının onaylanması için derhal bir kayyım atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır.
Kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırları ve iflâsın ertelenmesine ilişkin talep 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilân ve ticaret siciline tescil ettirilir. Mahkeme bu arada erteleme talebini karara bağlar." hükmünü içermektedir.
Somut olayda mahkemece, kayyımın atanmasına dair karar ve erteleme talebi ilan edilmişse de, kayyımın mahkemece belirlenen görevleri ve temsil yetkisi ile sınırlarının ilan edilmemiş olması ve aynı zamanda sayılan hususlar ile iflâsın ertelenmesine ilişkin talebin 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ticaret siciline tescil ettirilmemesi doğu olmamıştır.
Diğer yandan; mahkemece, İİK'nın 166. maddesine uygun olarak yeniden ilan yapılarak alacaklıların müdahil olmaları sağlanmış olup, iflasın ertelenmesine ilişkin olarak açılan ilk dava dosyasındaki tüm müdahillerin işbu dosyada da yer almalarının sağlanmamış olması da doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, hükmün re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, müdahil E. Pazarlama İhr. ve İth. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder