ÖZET : Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine
ilişkindir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, somut olayda
toplantı ve karar nisaplarının 6762 Sayılı yasa kapsamında belirlenmesinin
gerektiği, genel kurulun 370. madde uyarınca tüm pay sahiplerinin katılımı ile
gerçekleştirildiği, oylamadaki toplantı ve karar nisaplarının yerinde olduğu,
davalışirketin iki büyük hissedarı olan davacışirket ile dava dışışirketin
imtiyazlı olmayan paylarının 6102 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle imtiyazlı
hale geldiği, bu haliyle her iki şirketin davalışirketteki paylarının imtiyazlıolduğu,
6102 Sayılı Kanunun 454. maddesine göre genel kurulun esas sözleşmenin
değiştirilmesine dair kararının imtiyazlı pay sahiplerinin hakkını ihlal edecek
nitelikte olması halinde bu kararın imtiyazlı pay sahiplerinin yapacakları özel
bir toplantıda alacakları bir kararla onanmadıkça uygulanamayacağı, bu durumda
davaya konu genel kurul toplantısının ilanının yapıldığı tarihten bir ay
sonrasına kadar, davalışirket özel kurulunun yönetim kurulu tarafından
toplantıya çağrılmasının gerekli olduğu, bu yapılmadığıtaktirde imtiyazlı pay
sahiplerinin Asliye Ticaret Mahkemesinde 454. maddeye uygun olarak dava
açmaları gerektiği ancak davanın prosedüre uyulmadan açılması sebebiyle
zamansız olduğu nitekim davacışirket tarafından bu konuda dava açılmış olduğu,
toplantıda alınan kararın 3. maddesinde yönetim kurulu üye sayısının dört kişi
olmasına karar verildiği, ana sözleşmenin taraflar arasında uyuşmazlık konusu
olmayan hükmünde yönetim kurulunun en az üç kişiden oluşmasının düzenlendiği,
bu haliyle yönetim kurulunun dört kişi olarak belirlenmesinde usul ve yasaya
aykırı bir hususun bulunmadığı, 4. maddede kararların oybirliğiyle alınmış
olması ve davacının iptal davası açma hakkının bulunmadığıgerekçesiyle, genel
kurul kararının 2. maddesinin iptaline yönelik açılan davanın zamansız açılmış
olmasısebebiyle reddine, diğer maddelere dair davanın ise reddine karar
verilmesi usul ve yasaya uygundur. DAVA : Taraflar arasında görülen davada
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.12.2012 tarih ve
2012/411-2012/612 Sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili
tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış
olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor
dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları
ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin davalışirketin
ortağı olduğunu, dava dışı T... A.Ş.'nin müvekkiliyle birlikte büyük hissedar
konumunda olduğunu, davalışirket yönetim kumlunun 18.7.2012 tarihinde
toplanarak, 7.8.2012 tarihinde genel kurul yapılmasına karar verdiğim, yapılan
genel kurul toplantısının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 360. maddesine
aykırı olduğunu, belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilme hakkı
bulunan müvekkili şirket ile diğer büyük ortağın imtiyazının bulunduğunu,
mevcut imtiyazın kaldırılması ya da zayıflatılmasının 454. madde hükmüne tabi
olduğunu ancak bu kurala uyulmadığım, şirket sermayesinin en az %75'ini oluşturan
pay sahiplerinin ve temsilcilerinin olumlu oy kullanması gerekirken 9660 nisabı
ile karar alındığını, müvekkilinin oylamaya iştirak etmeyip muhalif oy
kullandığını ileri sürerek, genel kuralda ana sözleşmenin 10. maddesinde
değişiklik yapılarak müvekkili şirketin yönetim kurulundaki yetkilerini
bertaraf eden genel kurulun 2, 3 ve 4. maddelerinin iptaline karar verilmesini
talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, genel kural toplantı çağrısının usule
uygun şekilde yapıldığını, tüm pay sahiplerinin toplantıda hazır olduğunu,
genel kural toplantı ve karar nisaplarının tespitinde 6762 Sayılı kanunun 388.
maddesi hükmünün uygulanması gerektiğini, davacışirkette imtiyazlı hisse senedi
bulunmadığınıbildirerek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma
ve tüm dosya kapsamına göre, somut olayda toplantı ve karar nisaplarının 6762
Sayılı yasa kapsamında belirlenmesinin gerektiği, genel kuralım 370. madde
uyarınca tüm pay sahiplerinin katılımı ile gerçekleştirildiği, oylamadaki
toplantı ve karar nisaplarının yerinde olduğu, davalışirketin iki büyük
hissedarı olan davacışirket ile dava dışı T... A.Ş.'nin imtiyazlı olmayan
paylarının 6102 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle imtiyazlı hale geldiği, bu
haliyle her iki şirketin davalışirketteki paylarının imtiyazlı olduğu, 6102
Sayılı Kanunun 454. maddesine göre genel kurulun esas sözleşmenin
değiştirilmesine dair kararının imtiyazlı pay sahiplerinin hakkını ihlal edecek
nitelikte olması halinde bu kararın imtiyazlı pay sahiplerinin yapacakları özel
bir toplantıda alacakları bir kararla onanmadıkça uygulanamayacağı, bu durumda
davaya konu 7.8.2012 tarihli genel kural toplantısının ilanının 16.8.2012
tarihinde yapıldığı, davalışirket özel kumlunun 16.9.2012 tarihine kadar
yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılmasının gerekli olduğu, bu
yapılmadığı taktirde imtiyazlı pay sahiplerinin 1.10.2012 tarihine kadar Asliye
Ticaret Mahkemesinde 454. maddeye uygun olarak dava açmaları gerektiği ancak
davanın prosedüre uyulmadan açılması sebebiyle zamansız olduğu nitekim davacışirket
tarafından bu konuda Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/352 esas
sayılı dosyasında dava açılmış olduğu, toplantıda alman kararın 3. maddesinde
yönetim kurulu üye sayısının dört kipi olmasına karar verildiği, ana
sözleşmenin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 10. maddesinin 1.
fıkrasında yönetim kurulunun en az üç kişiden oluşmasının düzenlendiği, bu
haliyle yönetim kurulunun dört kişi olarak belirlenmesinde usul ve yasaya
aykırı bir hususun bulunmadığı, 4. maddede kararların oybirliğiyle alınmış
olması ve davacının iptal davası açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, genel
kurul kararının 2. maddesinin iptaline yönelik açılan davanın zamansız açılmış
olması sebebiyle reddine, diğer maddelere dair davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve
belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp,
değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı
vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan
nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul
ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından
başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 21.06.2013 tarihinde oybirliği ile
karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder