1 Eylül 2016 Perşembe

GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİ /İMTİYAZLI PAYLAR /ŞİRKET ÖZEL KURULU

ÖZET : Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, somut olayda toplantı ve karar nisaplarının 6762 Sayılı yasa kapsamında belirlenmesinin gerektiği, genel kurulun 370. madde uyarınca tüm pay sahiplerinin katılımı ile gerçekleştirildiği, oylamadaki toplantı ve karar nisaplarının yerinde olduğu, davalışirketin iki büyük hissedarı olan davacışirket ile dava dışışirketin imtiyazlı olmayan paylarının 6102 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle imtiyazlı hale geldiği, bu haliyle her iki şirketin davalışirketteki paylarının imtiyazlıolduğu, 6102 Sayılı Kanunun 454. maddesine göre genel kurulun esas sözleşmenin değiştirilmesine dair kararının imtiyazlı pay sahiplerinin hakkını ihlal edecek nitelikte olması halinde bu kararın imtiyazlı pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda alacakları bir kararla onanmadıkça uygulanamayacağı, bu durumda davaya konu genel kurul toplantısının ilanının yapıldığı tarihten bir ay sonrasına kadar, davalışirket özel kurulunun yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılmasının gerekli olduğu, bu yapılmadığıtaktirde imtiyazlı pay sahiplerinin Asliye Ticaret Mahkemesinde 454. maddeye uygun olarak dava açmaları gerektiği ancak davanın prosedüre uyulmadan açılması sebebiyle zamansız olduğu nitekim davacışirket tarafından bu konuda dava açılmış olduğu, toplantıda alınan kararın 3. maddesinde yönetim kurulu üye sayısının dört kişi olmasına karar verildiği, ana sözleşmenin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan hükmünde yönetim kurulunun en az üç kişiden oluşmasının düzenlendiği, bu haliyle yönetim kurulunun dört kişi olarak belirlenmesinde usul ve yasaya aykırı bir hususun bulunmadığı, 4. maddede kararların oybirliğiyle alınmış olması ve davacının iptal davası açma hakkının bulunmadığıgerekçesiyle, genel kurul kararının 2. maddesinin iptaline yönelik açılan davanın zamansız açılmış olmasısebebiyle reddine, diğer maddelere dair davanın ise reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.12.2012 tarih ve 2012/411-2012/612 Sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin davalışirketin ortağı olduğunu, dava dışı T... A.Ş.'nin müvekkiliyle birlikte büyük hissedar konumunda olduğunu, davalışirket yönetim kumlunun 18.7.2012 tarihinde toplanarak, 7.8.2012 tarihinde genel kurul yapılmasına karar verdiğim, yapılan genel kurul toplantısının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 360. maddesine aykırı olduğunu, belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilme hakkı bulunan müvekkili şirket ile diğer büyük ortağın imtiyazının bulunduğunu, mevcut imtiyazın kaldırılması ya da zayıflatılmasının 454. madde hükmüne tabi olduğunu ancak bu kurala uyulmadığım, şirket sermayesinin en az %75'ini oluşturan pay sahiplerinin ve temsilcilerinin olumlu oy kullanması gerekirken 9660 nisabı ile karar alındığını, müvekkilinin oylamaya iştirak etmeyip muhalif oy kullandığını ileri sürerek, genel kuralda ana sözleşmenin 10. maddesinde değişiklik yapılarak müvekkili şirketin yönetim kurulundaki yetkilerini bertaraf eden genel kurulun 2, 3 ve 4. maddelerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, genel kural toplantı çağrısının usule uygun şekilde yapıldığını, tüm pay sahiplerinin toplantıda hazır olduğunu, genel kural toplantı ve karar nisaplarının tespitinde 6762 Sayılı kanunun 388. maddesi hükmünün uygulanması gerektiğini, davacışirkette imtiyazlı hisse senedi bulunmadığınıbildirerek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, somut olayda toplantı ve karar nisaplarının 6762 Sayılı yasa kapsamında belirlenmesinin gerektiği, genel kuralım 370. madde uyarınca tüm pay sahiplerinin katılımı ile gerçekleştirildiği, oylamadaki toplantı ve karar nisaplarının yerinde olduğu, davalışirketin iki büyük hissedarı olan davacışirket ile dava dışı T... A.Ş.'nin imtiyazlı olmayan paylarının 6102 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle imtiyazlı hale geldiği, bu haliyle her iki şirketin davalışirketteki paylarının imtiyazlı olduğu, 6102 Sayılı Kanunun 454. maddesine göre genel kurulun esas sözleşmenin değiştirilmesine dair kararının imtiyazlı pay sahiplerinin hakkını ihlal edecek nitelikte olması halinde bu kararın imtiyazlı pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda alacakları bir kararla onanmadıkça uygulanamayacağı, bu durumda davaya konu 7.8.2012 tarihli genel kural toplantısının ilanının 16.8.2012 tarihinde yapıldığı, davalışirket özel kumlunun 16.9.2012 tarihine kadar yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılmasının gerekli olduğu, bu yapılmadığı taktirde imtiyazlı pay sahiplerinin 1.10.2012 tarihine kadar Asliye Ticaret Mahkemesinde 454. maddeye uygun olarak dava açmaları gerektiği ancak davanın prosedüre uyulmadan açılması sebebiyle zamansız olduğu nitekim davacışirket tarafından bu konuda Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/352 esas sayılı dosyasında dava açılmış olduğu, toplantıda alman kararın 3. maddesinde yönetim kurulu üye sayısının dört kipi olmasına karar verildiği, ana sözleşmenin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 10. maddesinin 1. fıkrasında yönetim kurulunun en az üç kişiden oluşmasının düzenlendiği, bu haliyle yönetim kurulunun dört kişi olarak belirlenmesinde usul ve yasaya aykırı bir hususun bulunmadığı, 4. maddede kararların oybirliğiyle alınmış olması ve davacının iptal davası açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, genel kurul kararının 2. maddesinin iptaline yönelik açılan davanın zamansız açılmış olması sebebiyle reddine, diğer maddelere dair davanın ise reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 21.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder