1) Birinci Kısım Birinci Bölümünün "II-
Yetkililer, Yetkililerin Sorumlulukları ile Yardım Mecburiyeti" başlıklı
alt bölümünün (3) numaralı bölümünde yer alan "Gümrük Müsteşarlığına"
ibareleri "Gümrük ve Ticaret Bakanlığına" şeklinde değiştirilmiştir.
2) Birinci Kısım İkinci Bölümünün "V. Amme
Alacağı Ödenmeden Yapılmayacak İşlemler ile İşlem Yapanların
Sorumlulukları" başlıklı alt bölümünün (2) numaralı bölümünün;
a) (a-ii) bölümünün birinci cümlesinin sonuna
"(1/11/2013 tarihinden itibaren 1.000,- liranın üzerinde yapılacak
ödemeler sırasında)" ifadesi eklenmiştir.
b) (a-ii) bölümünden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bölüm eklenmiştir.
"1/11/2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere,
iii) 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli
"İmtiyazname, Ruhsatname ve Diploma Harçları" başlıklı (8) sayılı
tarifenin;
(1) "III- Maden arama ruhsatnameleri, işletme
ruhsatnameleri, işletme imtiyazları" bölümüne konu;
- Maden arama ruhsatnamesinin verilmesi, bu ruhsatnamelerin
birleştirilmesi, devir ve intikallerine,
- Maden işletme ruhsatnamesinin verilmesi, bu
ruhsatnamelerin birleştirilmesi, süresinin uzatılması, devir ve intikallerine,
- İşletme iznine,
ilişkin yapılacak işlemler sırasında,
(2) "VI- Meslek erbabına verilecek tezkere, vesika ve
ruhsatnamelerden alınacak harçlar" bölümünün 16 numaralı alt bölümüne
konu, silah taşıma ve bulundurma vesikaları ile yivsiz tüfek ruhsatnameleri
talepleri üzerine yapılacak işlemler sırasında,"
c) Son paragrafından sonra gelmek üzere bölüme
aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
"Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanunun 70 inci maddesi
gereğince haczedilemeyen ödemelerde de bu zorunluluk aranılmayacaktır."
3) Birinci Kısım İkinci Bölümünün "V. Amme
Alacağı Ödenmeden Yapılmayacak İşlemler ile İşlem Yapanların
Sorumlulukları" başlıklı alt bölümünün (4.2) numaralı bölümünden sonra
gelmek üzere aşağıdaki bölümler eklenmiştir.
"4.3. 492 sayılı Kanuna mevzu maden arama
ruhsatnamesinin verilmesi, bu ruhsatnamelerin birleştirilmesi, devir ve
intikalleri veya maden işletme ruhsatnamesinin verilmesi, bu ruhsatnamelerin
birleştirilmesi, süresinin uzatılması, devir ve intikalleri ya da işletme
izninin verilmesi sırasında işlemi yapan kamu kurum ve kuruluşları bu belgeleri
vermeden önce vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge arayacaklardır. Bu
Tebliğ ile belirlenen tutarın üzerinde vadesi geçmiş borç bulunması halinde
talep edilen ruhsatname verilmeyecektir.
Ancak, borçlunun tahsil dairesine olan borçlarını ödemesi
veya sair sebeplerle, ruhsatın verilmesini engelleyen durumun kalkması üzerine,
yeni alacağı belgeye göre ruhsatı verecek kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekli
işlem yapılabilecektir."
"4.4. 492 sayılı Kanunun, "VI- Meslek
erbabına verilecek tezkere, vesika ve ruhsatnamelerden alınacak harçlar"
bölümünün 16 numaralı alt bölümüne konu, silah taşıma ve bulundurma vesikaları
ile yivsiz tüfek ruhsatnameleri talepleri üzerine yapılacak işlemler sırasında,
vesika/ruhsatı veren kamu kurum ve kuruluşları bu belgeleri vermeden önce
vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge arayacaklar, bu Tebliğ ile
belirlenen tutarın üzerinde vadesi geçmiş borç bulunması halinde talep edilen
vesika/ruhsatı vermeyeceklerdir.
Ancak, borçlunun tahsil dairesine olan borçlarını ödemesi
veya sair sebeplerle, belgenin verilmesini engelleyen durumun kalkması üzerine,
yeni alacağı belgeye göre belgeyi verecek kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekli
işlem yapılabilecektir."
4) Birinci Kısım İkinci Bölümünün "V. Amme Alacağı Ödenmeden Yapılmayacak İşlemler ile İşlem
Yapanların Sorumlulukları" başlıklı alt bölümünün (5) numaralı
bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"5. Bu
Tebliğ ile zorunluluk getirilen vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belgeyi
aramadan ödeme/işlemleri yapan kurum ve kuruluşlara, borçlunun bağlı bulunduğu
takibe salahiyetli tahsil dairesince idari para cezası tatbik edilecektir. Bu
cezalar hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
2008 yılında 6183 sayılı Kanuna eklenen 22/A maddesinde
idari para cezası tutarı 2.000,- lira olarak belirlenmiştir. 5326 sayılı
Kabahatler Kanununun 17 nci maddesi gereğince, özel kanunlarında maktu olarak
belirlenen idari para cezalarının her yıl 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci
maddesine göre belirlenen yeniden değerleme oranına göre arttırılması
gerektiğinden, bu madde uyarınca verilecek idari para cezaları yıllar
itibarıyla aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Yıllar
|
İdari Para Cezası Tutarı (Lira)
|
2008
|
2.000,-
|
2009
|
2.240,-
|
2010
|
2.289,-
|
2011
|
2.465,-
|
2012
|
2.717,-
|
2013
|
2.928,-
|
Buna göre, bu Tebliğ ile zorunluluk getirilen vadesi geçmiş
borç durumunu gösterir belgeyi aramadan ödeme/işlemleri yapan kurum ve
kuruluşlara, her bir ödeme/işlem için ayrı ayrıolmak üzere belgenin aranılması
gereken yılda uygulanacak olan idari para cezası tutarı esas alınarak idari
para cezası verilecektir.
Bu madde hükmüne göre verilen idari para cezasının,
ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekmektedir.
İdari para cezasına karşı tebliğ tarihini takip eden otuz
gün içinde idare mahkemesinde dava açılması mümkündür."
5) Birinci Kısım İkinci Bölümünün "VII.
Limited Şirketlerin Amme Borçları" başlıklı alt bölümünün;
a) (3) numaralı bölümünün sonuna aşağıdaki
paragraflar eklenmiştir.
"14/2/2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununu mülga eden 6102 sayılı Türk
Ticaret Kanununun 573 ve müteakip maddelerinde limited şirketlerin kuruluşu
düzenlenmiş, Kanunun 587 nci maddesinde tescil ve ilan edilecek hususlar
arasında; ortakların kimliği ve koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları,
müdürlerin ve şirketi temsile yetkili diğer kişilerin kimliği, temsil
yetkisinin kullanılma şekli yer almış, 589 uncu maddesinde şirket esas
sözleşmesinde yapılan her değişikliğin ilk sözleşmede olduğu gibi tescil ve
ilan edileceği, 594 üncü maddesinde de pay defterinin tutulacağı, bu deftere;
ortakların adlarının, her ortağın sahip olduğu esas sermaye pay sayısının, esas
sermaye paylarının devirleri ve geçişleri itibari değerlerinin, grupları ve
esas sermaye payları üzerindeki intifa ve rehin haklarının, sahiplerinin
adlarının ve adreslerinin bu deftere kaydedileceği vukuu bulan ödemelerin,
payların devir ve intikali ve bu hususlarla ilgili değişikliklerin
kaydedileceği hükme bağlanmıştır.
6102 sayılı Kanunun
595 inci maddesinde ortaklık payının devri düzenlenmiş ve madde hükmüne göre
ortaklık payının/esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin
yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onaylanacağı,
şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için
ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu onayla geçerli
olacağı, başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde
devre onay vermiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, ortaklık payının devri; tescil ve ilan
edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, şirket sözleşmesinde aksi
öngörülmemişse ortaklar genel kurulunun onayı bu onayın bulunmadığı halde üç
aylık sürenin geçmesi ile hüküm ifade etmektedir. Bu durumda ortaklık payının
devredildiği tarih olarak noter tasdikli devir sözleşmesi tarihinin esas
alınması gerekmektedir.
Diğer taraftan, ortaklık payının noter tasdikli devir
sözleşmesi ile devredilmesine rağmen devrin genel kurul tarafından reddedilmesi halinde, ortaklık payı devredilmemiş sayılacak ve ortağın
ortaklık sıfatı devam edecektir.
Bu itibarla, limited
şirket ortaklarının kimliği ve şirketteki sermaye hisselerine ilişkin bilgiler;
şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ana sözleşmesinde, bu
sözleşmede yapılan değişikliklerde, pay devrinin tescil ve ilan edilmemiş
olduğu hallerde ise 6102 sayılı Kanunun 594 üncü maddesine göre tutulan pay
defterinde ya da devrin genel kurul tarafından onaylanmış veya onaylanmış
sayılması halinde noter tasdikli devir sözleşmesinde yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Kanun 14/2/2011 tarihinde
yayımlanmış ve istisnai düzenlemeleri hariç olmak üzere 1/7/2012 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Aynı tarihte yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret
Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ile de yeni Türk Ticaret
Kanunu hükümlerinin yürürlüğe girmesi ve uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
belirlenmiştir. Yapılan düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda, amme
alacağının ödenmesinden 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesi çerçevesinde
sorumluluğu bulunan ortakların tespitinde amme alacağının doğduğu ve ödenmesi
gerektiği tarihte yürürlükte bulunan ilgili Kanun hükümleri dikkate alınacaktır.
Aynı şekilde ortaklık payının devri ile ilgili olarak da payın devredildiği
tarihte yürürlükte olan Kanun hükümlerinin uygulanacağı tabiidir."
b) (8) numaralı bölümünün sonuna aşağıdaki
paragraflar eklenmiştir.
"6102 sayılı
Kanunun, limited şirketlerin yönetim ve temsiline ilişkin hükümlerinin yer
aldığı 623 üncü maddesinde ise
"(1) Şirketin
yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile
yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya
tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın,
şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.
(2) Şirketin
müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişi bu görevi tüzel kişi
adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirler.
(3) Müdürler, kanunla
veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin
tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler."
düzenlemesi yer
almaktadır.
6102 sayılı Kanuna göre, limited şirketin kanuni
temsilcisi, şirket sözleşmesi ile tayin edilmiş müdür sıfatını taşıyan bir veya
birden fazla ortak veya tüm ortaklar ya da üçüncü kişiler olabilecektir. Ancak
üçüncü kişilere şirketin yönetim ve temsilinin verilebilmesi için ortaklardan
en az birinin şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması
gerekmektedir.
Buna göre, limited
şirket ortakları hakkında 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak takip; 35 inci
madde hükümlerine göre sermaye hisseleri oranında, 6102 sayılı Kanun
hükümlerine göre tespit edilen kanuni temsilcileri hakkındaki takip ise 6183
sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesine göre amme alacağının tamamından,
müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre yürütülecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Kanun 1/7/2012 tarihinde
yürürlüğe girmiş olup amme alacağının ödenmesinden müşterek ve müteselsil
sorumluluğu bulunan kanuni temsilcilerin tespitinde amme alacağının doğduğu ve
ödenmesi gerektiği tarihte yürürlükte bulunan ilgili Kanun hükümleri dikkate
alınacaktır."
c) (11) numaralı bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"11. 6183 sayılı Kanunda değişiklikler
yapan 5766 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinde "Bu Kanunla 6183 sayılı
Kanunda yapılan değişiklikler ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında da
uygulanır." hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm uyarınca, 6183 sayılı Kanunun 5766 sayılı Kanunla
değişik 35 inci maddesindeki değişiklik hükümleri, 5766 sayılı Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında
da uygulanması gerekmektedir.
Ancak, 5766 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin Anayasa
Mahkemesinde dava konusu yapılması neticesinde verilen ve 14/5/2011 tarihli ve
27934 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan karar ile 5766 sayılı Kanunun geçici 1
inci maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına, 15/10/2011 tarihli ve 28085 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan karar ile de anılan maddenin iptaline karar
verilmiştir.
Dolayısıyla, 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde 5766
sayılı Kanunla yapılmış olan düzenlemeler, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
gereğince, 6/6/2008 tarihinden itibaren doğan ve ödenmesi gereken amme
alacakları için uygulanacaktır.
Anayasa Mahkemesinin maddenin iptaline ilişkin kararının
gerekçesinde, 5766 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihten önceki dönemlere
ilişkin amme alacaklarının ödenmesine dair ikincil sorumluluk düzenlemelerinde
alacağın doğduğu tarihteki düzenlemelerin esas alınması gerektiği
belirtildiğinden, limited şirketlerin 5766 sayılı Kanunun yayımlandığı 6/6/2008
tarihinden önceki zamanlara ilişkin borçlarından sorumlu tutulacak ortakların
tespitinde alacağın doğduğu dönem esas alınacaktır.
Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı
gereğince, 5766 sayılı Kanunla, 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesine eklenen
ikinci fıkra hükmünün ise 6/6/2008 tarihinden itibaren yapılan hisse devirleri
esas alınarak uygulanması gerekmektedir."
6) Birinci Kısım İkinci Bölümünün "VIII.
Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu" başlıklı alt bölümünün;
a) (2) numaralı bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"2. Mülga 6762 sayılı Kanunun 317 nci
maddesinde; "Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil
olunur." hükmü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 365 inci maddesinde ise
"Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur.
Kanundaki istisnai hükümler saklıdır." hükmü yer almaktadır. Buna göre,
gerek 6762 sayılı gerekse 6102 sayılı Kanunlar gereğince anonim şirketin kanuni
temsilcisi idare meclisi, bir diğer ifade ile yönetim kuruludur.
Mülga 6762 sayılı Kanunun 317 nci maddesi hükmü genel kuralı
belirtmekte, ancak vazifelerin azalar arasında ne şekilde taksim olunacağı 319
uncu maddede düzenlenmektedir.
Anılan maddede, "Esas mukavelede idare ve temsil
işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim
edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir
azasına şirketi temsil salahiyeti verilir.
Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin
hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi
olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare
meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317 nci
madde hükmü tatbik olunur." hükmü yer almaktadır.
Mülga 6762 sayılı Kanunun 319 uncu madde hükmü, yönetim
kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisinin; esas sözleşme ile yönetim
kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel
kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları
şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile sorumlu
müdürlere devredilebileceğine ilişkindir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yönetim
hakkı ile temsil yetkisini birbirinden ayırarak 367 nci maddesinde yönetimin
devri konusu düzenlenmiş, 370 inci maddesinde ise şirketin temsil yetkisi
"(1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden
oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna
aittir.
(2) Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla
murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir
yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır." şeklinde
düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm esas itibarıyla mülga 6762 sayılı Kanunun 319
uncu maddesinde yer alan temsil yetkisi ve bu yetkinin devrine ilişkin benzer
hükümleri içermektedir.
6102 sayılı Kanunun 370 inci madde hükmü, aksi
kararlaştırılmadıkça temsil yetkisini çift imza kullanılmak suretiyle yönetim
kuruluna, yönetim kurulunun da temsil yetkisini; yönetim kurulu üyelerinden en
az bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere
devredilebileceğine ilişkindir. Yönetim kurulunun, temsil yetkisini müdür
olarak üçüncü kişilere devredebilmesi için en az bir yönetim kurulu üyesinin de
temsil yetkisinin bulunması şarttır. Ayrıca, 6102 sayılı Kanunun 359 uncu
maddesi gereğince anonim şirketin yönetim kurulunun; esas sözleşme ile atanmış
veya genel kurul tarafından seçilmiş bir veya daha fazla kişiden oluşması
gerektiği hükme bağlandığından, anonim şirketin yönetim kurulunun tek kişiden
oluşması halinde, şirketin temsilinde her hal ve takdirde bu kişinin bulunması
gerektiği tabiidir.
Buna göre, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi
uygulamasında kanuni temsilci;
- Mülga 6762 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile
temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi
ya da genel kurulca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler,
- 6102 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile atanmış
veya genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulu
üyelerinden en az birinin bulunması koşuluyla yönetim kurulu tarafından müdür
olarak atanmış üçüncü kişiler,
olacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da her iki
kanun uygulamasında da temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerden birinin
mutlak surette yönetim kurulu üyelerinden birisi olmasıdır."
b) (3) numaralı bölümünde yer alan "Türk
Ticaret Kanununun" ibareleri "6762 sayılı Türk Ticaret
Kanununun" şeklinde değiştirilmiş ve bölüm sonuna aşağıdaki paragraf
eklenmiştir.
"6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 371 ve 373 üncü
maddelerinde de aynı esaslar benimsenerek düzenleme yapılmıştır."
c) (4) numaralı bölümünün birinci paragrafında
yer alan "Türk Ticaret Kanununa" ibaresi "6762 sayılı Türk
Ticaret Kanununa" şeklinde değiştirilmiş, birinci paragraftan sonra gelmek
üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
"6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa ilişkin yukarıda yer
verilen açıklamalar dikkate alındığında anonim şirketlerde kanuni temsilcilerin
tespitinde de aynı esaslar dikkate alınacak olup 6102 sayılı Kanunun yönetim
kuruluna verdiği yetki çerçevesinde temsil yetkisinin devredilip devredilmediği
konusu da araştırılacaktır."
ç) (5) numaralı bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"5. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 319
ve müteakip maddeleri ile 6102 sayılı Kanunun 370 ve müteakip maddelerine göre
temsil yetkisi murahhas azalara veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmamış
ise yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci sıfatını taşımaktadır.
Buna göre, amme alacağının anonim şirket şeklinde
örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil
edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin
kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından
takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin ve ticaret
sicili kayıtlarının tetkik olunması, temsil salahiyetinin aynı zamanda yönetim
kurulu üyesi olan murahhas bir veya birkaç üyeye veya müdür olarak üçüncü
kişilere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salahiyetinin
murahhas üye veya üyeler ile müdür olarak üçüncü kişilere bırakıldığının
anlaşılması halinde amme alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu
durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması icap etmektedir.
Şirket esas sözleşmesinde bu şekilde bir görevlendirmeye
ilişkin herhangi bir kayıt bulunmaması halinde, 6762 sayılı Kanunun 317 nci
maddesi, 6102 sayılı Kanunun 365 inci maddesi hükmü göz önüne alınacak,
yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları dikkate
alınarak haklarında 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uyarınca işlem
yapılacaktır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Kanun 1/7/2012 tarihinde
yürürlüğe girmiş olup amme alacağının ödenmesinden müşterek ve müteselsil
sorumluluğu bulunan kanuni temsilcilerin tespitinde amme alacağının doğduğu ve
ödenmesi gerektiği tarihte yürürlükte bulunan ilgili Kanun hükümleri dikkate
alınacaktır."
d) (11) numaralı bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"11. 6183 sayılı Kanunda değişiklikler
yapan 5766 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinde "Bu Kanunla 6183 sayılı
Kanunda yapılan değişiklikler ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında da
uygulanır." hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm uyarınca, 6183 sayılı Kanunun 5766 sayılı Kanunla
değişik mükerrer 35 inci maddesindeki değişiklik hükümleri, 5766 sayılı Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında
da uygulanması gerekmektedir.
Ancak, 5766 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin Anayasa
Mahkemesinde dava konusu yapılması neticesinde verilen ve 14/5/2011 tarihli ve
27934 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan karar ile 5766 sayılı Kanunun geçici 1
inci maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına, 15/10/2011 tarihli ve 28085 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan karar ile de anılan maddenin iptaline karar
verilmiştir.
Dolayısıyla, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinde
5766 sayılı Kanunla yapılmış olan düzenlemeler, Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı gereğince, 6/6/2008 tarihinden itibaren doğan ve ödenmesi gereken amme
alacakları için uygulanacaktır.
Anayasa Mahkemesinin maddenin iptaline ilişkin kararının
gerekçesinde, 5766 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihten önceki dönemlere
ilişkin amme alacaklarının ödenmesine dair ikincil sorumluluk düzenlemelerinde
alacağın doğduğu tarihteki düzenlemelerin esas alınması gerektiği
belirtildiğinden, asıl amme borçlusunun 5766 sayılı Kanunun yayımlandığı
6/6/2008 tarihinden önceki zamanlara ilişkin borçlarından sorumlu tutulacak
kanuni temsilcilerin tespitinde alacağın doğduğu dönem esas alınacaktır."
7) Birinci Kısım İkinci Bölümünün "IX- Yurt
Dışı Çıkış Tahdidi" başlıklı alt bölümü başlığıyla birlikte yürürlükten
kaldırılmıştır.
8) Birinci Kısım Üçüncü Bölümünün "I. Ödeme
Zamanı" başlıklı alt bölümünün;
a) (5) numaralı bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"5. 492 sayılı Harçlar Kanununun17
11/6/2013 tarihli ve 6487 sayılı Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişmeden önceki 28 inci
maddesine göre, karar ve ilam harçlarında harcın dörtte birinin peşin, geri
kalanının ise kararın verilmesinden itibaren 2 ay içinde ödenmesi
gerektiğinden, bu harçların ödeme süresinin belirlenmesine yönelik bir tebligat
yapılmamakta, karar ve ilam harcının vade tarihi, karar tarihinden itibaren 2
aylık sürenin son günü olarak kabul edilmekte ve karar ve ilam harçlarının
takibine 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin
tebliği ile başlanılmakta ve karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam
verilmediğinden tahsil edilmesine müteakip durum ilgili mahkemeye bir yazı ile
bildirilmekteydi.
6009 sayılı ve 6487 sayılı Kanunlar ile 492 sayılı Kanunun
28 inci maddesinde yapılan değişiklikler sonrası anılan maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi "Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri
kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve
cismani zarar sebebi ile açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin
alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının
ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun
yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez." şeklini almıştır.
Buna göre, karar ve ilam harçlarının peşin ödenmesi gereken
kısmından bakiye kalan tutarların ödeme zamanı mahkeme kararının ilgilisine
tebliğinden itibaren bir ay olarak belirlenmiş olduğundan, mahkemelerce vergi
dairelerine gönderilen yazılarda belirtilen tebligat tarihi esas alınarak
hesaplanacak bir aylık sürenin bitim tarihi bu alacakların vade tarihi olarak
kabul edilecektir. Ödeme süresi içerisinde ödenmeyen karar ve ilam harçlarının
takibine 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin
tebliği ile başlanılacak ve vade tarihinden tahsil tarihine kadar geçen süre
için gecikme zammı hesaplanacaktır.
Diğer taraftan, 492 sayılı Kanunda 6009 sayılı Kanunla
yapılan değişiklik sonrası karar ve ilam harcının ödenmemiş olması ilgiliye
ilam verilmesine engel teşkil etmediğinden, söz konusu harcın tahsiline ilişkin
bilginin ilgili mahkemeye bildirilmesine gerek bulunmamaktadır."
b) (11) numaralı bölümünün sonuna aşağıdaki
paragraflar eklenmiştir.
"Söz konusu Nizamname 26/4/2013 tarihli ve 28629 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan 11/3/2013 tarihli ve 2013/4478 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararına ekli "Ticaret Sicili Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılmasına
Dair Tüzük" ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 33 üncü
maddesine göre, tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi içinde tescili
istenmemiş olan veya anılan Kanunun 32 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki
şartlara uymayan bir hususu haber alan sicil müdürünün, ilgilileri,
belirleyeceği uygun bir süre içinde kanuni zorunluluklarını yerine getirmeye
veya o hususun tescilini gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye
çağıracağı, sicil müdürünce verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve
kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişinin, sicil müdürünün teklifi üzerine
mahallin en büyük mülki amiri tarafından idari para cezasıyla cezalandırılacağı
düzenlenmiş olup, anılan maddeye istinaden kesilen idari para cezaları hakkında
5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir."
9) Birinci Kısım Üçüncü Bölümünün "I. Ödeme
Zamanı" başlıklı bölümünden sonra gelmek üzere "II. Ödeme Yeri"
başlıklı aşağıdaki bölüm eklenmiş ve bölümde yer alan "Ödeme Şekli",
"Hususi (Özel) Ödeme Şekilleri", "Ödemenin Mahsup Edileceği
Alacaklar" bölüm başlıklarında yer alan numaralar sırasıyla "III.
Ödeme Şekli", "IV. Hususi (Özel) Ödeme Şekilleri", "V.
Ödemenin Mahsup Edileceği Alacaklar" şeklinde teselsül ettirilmiştir.
"II. Ödeme Yeri
6183 sayılı Kanunun 31/5/2012 tarihli ve 6322 sayılı Kanunla
değişik 39 uncu maddesinde "Hususi kanunlarında ödeme yeri gösterilmemiş
amme alacakları, borçlunun ikametgahının bulunduğu yer tahsil dairesine ödenir.
Hususi kanunlarında ödeme yeri gösterilmiş olsun olmasın
borçlunun alacaklı tahsil dairesindeki hesabı bildirmek şartıyla diğer tahsil
dairelerine de ödeme yapılabilir. Bu fıkra gereğince yapılacak ödemeler
tahsildarlara yapılamaz." hükmü yer almaktadır.
6183 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine göre hususi
kanunlarında ödeme yeri gösterilmemiş amme alacaklarının, borçlunun
ikametgâhının bulunduğu yer tahsil dairesine ödenmesi esastır. Ancak, hususi
kanunlarında ödeme yeri gösterilmiş olsun olmasın borçlunun alacaklı tahsil
dairesindeki hesabını bildirmek suretiyle diğer tahsil dairelerine de ödeme
yapması mümkün bulunmaktadır."
10) Birinci Kısım Üçüncü Bölümünün "Hususi
(Özel) Ödeme Şekilleri" başlıklı alt bölümünün;
a) (5) numaralı bölümünde yer alan; "5539
sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun25 21
inci maddesine istinaden erişme kontrollü karayollarından kaçak geçiş
yapanlardan aranılan geçiş ücreti ve idari para cezalarının," ibaresi
"6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun25 30 uncu maddesine istinaden erişme kontrollü karayollarından kaçak
geçiş yapanlardan aranılan geçiş ücreti ve idari para cezalarının,"
şeklinde, ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu alacaklar dışında Devlete ait alacaklardan vergi
dairelerince tahsil edilen herhangi bir amme alacağının PTT iş yerlerine, vergi
tahsil alındısı, posta çeki ve yurt içinde posta havalesi kullanılmak suretiyle
ödenmesi mümkün bulunmamaktadır. Diğer taraftan, Devlete ait alacaklardan vergi
dairelerince tahsil edilenlerin PTT'ye bağlı birimler aracılığıyla tahsil
edilmesine yetki verildiği takdirde yetki verilen amme alacakları da bu
birimler tarafından tahsil edilebilecektir."
b) (6) numaralı bölümünün (a) alt bölümünün
birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"a) Çekle yapılacak ödemelerde, Türk
Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş ve 3167 sayılı Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunu26 mülga
eden 20/12/2009 tarihli ve 27438 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren 5941 sayılı Çek Kanununun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına verdiği
yetkiye istinaden bu banka tarafından yayımlanan tebliğlerle belirlenmiş şekil
ve esaslara uygun olarak bastırılmış ve kodlaması yapılmış ve bizzat amme
borçlusu tarafından keşide edilerek imzalanmış çekler kabul edilecektir."
c) (8) numaralı bölümünün birinci paragrafında
yer alan "3167 sayılı Kanun" ibaresi "5941 sayılı Kanun"
şeklinde değiştirilmiştir.
11) Birinci Kısım Dördüncü Bölümünün "I.
Tecil" alt başlıklı bölümünün (14) numaralı bölümünde yer alan Örnek 1
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Örnek 1- Gelir (Stopaj) Vergisinden
6.000,00 lira, Kurumlar Vergisinden 50.000,00 lira ve Gecikme Zammından
4.000,00 lira olmak üzere toplam 60.000,00 lira borç tecil edilmiş, ancak belli
bir süre geçtikten sonra tecil ihlal edilmiştir. Tecil süresince tahsil edilen
30.000,00 liranın 24.000,00 lirası vergi aslından olan borçlara ait olup ayrıca
10.000,00 lira tecil faizi için ödeme yapılmıştır.
Bu durumda, mahsup edilecek tecil faizi tutarı aşağıdaki
şekilde hesaplanacaktır.
Vergi Aslına İsabet Eden Tecil Faizi
|
=
|
Ödenen Vergi Aslı Tutarı x Tahsil Edilen Tecil Faizi
Tahsil Edilen Toplam Borç Tutarı
|
Vergi Aslına İsabet Eden Tecil Faizi
|
=
|
24.000,00 x 10.000,00
30.000,00
|
= 8.000,00 lira
Buna göre, 8.000,00 lira tutarındaki tecil faizi, vergi
asılları için hesaplanacak gecikme zammından mahsup edilecektir.
Diğer taraftan, 10.000,00 - 8.000,00 = 2.000,00 lira tecil
faizi ise gecikme zammı uygulanmayan amme alacağına ilişkin olduğundan bu
tutar, borçluya red ve iade edilmeyeceği gibi borçlarına da mahsup edilmeyerek
gelir yazılacaktır."
12) Birinci Kısım Dördüncü Bölümünün "I.
Tecil" başlıklı alt bölümünün sonuna aşağıdaki (17) numaralı bölüm
eklenmiştir.
"17. 10/11/2012 tarihli ve 28463 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan 6358 sayılı Expo 2016 Antalya Kanununun 21 inci
maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin altıncı fıkrasına eklenen
hüküm ile fıkra aşağıdaki şekli almıştır.
"Tecil
salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar; tecil
edilecek amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme borçlusunun
faaliyetine devam edip etmediğini esas alarak tecil edilecek alacakları tespit
etmeye, tecilde taksit zamanlarını ve diğer şartları tayin etmeye ayrıca 213
sayılı Kanuna göre doğal afetler nedeniyle ilan edilen mücbir sebep hali
kapsamındaki amme borçlularının, mücbir sebep halinin sona erdiği tarihe kadar
ödemeleri gereken amme borçları ile mücbir sebep nedeniyle ödeme süreleri
ertelenen amme borçlarını faiz alınmaksızın veya yürürlükteki faiz oranından
daha düşük faiz oranıyla tecil etmeye yetkilidir."
Tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek
olan makamlar tarafından, Maliye Bakanlığınca doğal afet nedeniyle mücbir sebep
halinin varlığı ilan edilen hallerde madde ile tanınan yetki çerçevesinde amme
alacakları faiz alınmaksızın veya yürürlükteki faiz oranından daha düşük faiz
oranıyla tecil edilebilecektir."
13) İkinci Kısım Birinci Bölümünün "III-
Ödeme Emrine Dava Açılması" başlıklı alt bölümünün (1) ve (4) üncü
bölümleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. 6183 sayılı Kanunun "Ödeme emrine itiraz"
başlıklı 58 inci maddesinde "Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs,
böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı
hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait
itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir.
İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi
Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.
Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet
ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır.
(Mülga üçüncü fıkra: 28/1/2010-5951/1 md. Yürürlük:
05/02/2010)
İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara
bağlamak mecburiyetindedir.
İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan,
hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı % 10 zamla tahsil
edilir.
İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir.
Borcun tamamına bu madde gereğince vaki itirazların tamamen
veya kısmen reddi halinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden
itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir.
Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vaki itirazlar
mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz." hükmü yer almaktadır."
"4. 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan "İtirazda bulunan borçlu bu kanuna göre teminat
gösterdiği takdirde takip muamelesi itirazlı borç miktarı için ve itiraz
komisyonunca bu hususta karar verilinceye kadar durdurulur." hükmü
5/2/2010 tarihli ve 27484 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
5951 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesiyle yürürlükten
kaldırılmıştır.
Bu itibarla, 2577 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca ödeme emrine karşı açılan davalarda, yargı mercilerince
yürütmenin durdurulması kararı verilmediği müddetçe takibatın devam ettirilmesi
gerekmektedir."
14) İkinci Kısım Birinci Bölümünün "VI-
Haciz" başlıklı alt bölümünün;
a) (2) numaralı bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"2. Mal varlığı araştırması
6183 sayılı Kanunun 62 nci maddesinde, borçlunun, mal
bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü
şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve
haklarından, amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince
haczolunacağıbelirtilmiş ve maddeye 5228 sayılı Kanun ile ikinci fıkra olarak
"Maliye Bakanlığı amme
alacaklarının takibinde haczolunacak malların tespiti amacıyla yapılacak mal
varlığı araştırmasının şekli, alanı ve kapsamı ile araştırma yapılacak amme
alacaklarının türü ve tutarını belirlemeye yetkilidir. Bu yetki alacaklı amme
idaresi itibarıyla da kullanılabilir." hükmü eklenmiştir.
Madde hükmünün Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden,
tahsil dairelerinin işgücü ve zaman kaybını önlemek, kırtasiye ve posta
masraflarını azaltmak amacıyla Devlete ait amme alacaklarının takip ve tahsili
için yapılacak mal varlığı araştırmasının aşağıda belirlenen usul ve esaslar
çerçevesinde yürütülmesi uygun görülmüştür.
a) Devlete ait olup Bakanlığımıza ya da Gümrük
ve Ticaret Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip ve tahsil edilen amme
alacakları için tür ayrımı yapılmaksızın yurt çapında mal varlığı araştırması
yapılacaktır. Amme borçlusunun menkul ve gayrimenkul malları ile her türlü hak
ve alacaklarından borcuna yetecek tutarda olan kısmının tespiti ve haczi için
yurt çapında yapılacak mal varlığı araştırmasının, fer'ileri ile birlikte
toplam tutarı 5.000,- lira ve üzerindeki amme alacakları için yapılması uygun
görülmüştür. Takip konusu amme alacağı belirlenen tutarın altında kaldığı
sürece yurt çapında mal varlığı araştırması yapılmayacaktır. Ancak, mal varlığı
araştırmasının elektronik ortamda yapılabilmesi durumunda takip konusu tüm amme
alacakları için tutar sınırı olmaksızın yurt çapında mal varlığı araştırması
elektronik ortamda yapılacaktır.
b) Yurt çapında mal varlığı araştırmasının amme
borçlusunun haczi kabil mal varlığının tespit edilerek haczedilmesini sağlamak
amacıyla yapıldığı dikkate alınarak; alacaklı tahsil dairelerince bu
araştırmaların bulundukları illerde doğrudan veya bu konuda görevlendirilmiş
dairelerce, diğer illerde ise aynı nev'iden tahsil daireleri aracılığı ile 6183
sayılı Kanunun haczin tatbik şekline ilişkin hükümlerine göre yapılması
gerekmektedir. Alacaklı tahsil daireleri, ivedilik arz eden durumlarda,
bulundukları illerin dışında tespit ettikleri ve haciz bildirisi düzenlenmek
suretiyle haczedilmesi gereken malları doğrudan haczedebileceklerdir.
Alacaklı tahsil daireleri, haciz bildirisi düzenlenmek
suretiyle haczedilebilecek mallardan elektronik ortamda araştırması yapılabilecek
olanları, elektronik ortamda araştıracak, yetki alanlarına bağlı kalmaksızın
doğrudan haciz bildirisi tebliğ etmek suretiyle haczedebileceklerdir. Bu mallar
için ayrıca yazılı ortamda malvarlığı araştırması yapılmayacaktır.
Maliye Bakanlığına bağlı tahsil daireleri, haciz bildirisi
düzenlenmek suretiyle haczedilebilecek mallardan elektronik ortamda haczi
mümkün olanları yetki alanlarına bağlı kalmaksızın, elektronik ortamda haciz
bildirilerinin tebliği ile ilgili kurulan sisteme göre, doğrudan ya da
elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla haciz bildirisi tebliğ
etmek suretiyle haczedebileceklerdir.
Haciz bildirisi düzenlenmek suretiyle haczedilecek mallara
(bankalar nezdindeki hak ve alacaklar, tapu, trafik siciline kayıtlı mallar
v.b.) ilişkin araştırmalar, bu kayıtlara elektronik ortamda ulaşılamaması
halinde en fazla 50 amme borçlusunun borçlarını içerecek listeler şeklinde
düzenlenmiş haciz bildirilerinin tebliği suretiyle yapılacaktır. Haciz
bildirileri alacaklı tahsil dairelerince veya alacaklı dairenin bulunduğu ilde
bu konuda görevlendirilmiş dairelerce doğrudan ilgili idareye tebliğ
edilecektir.
Maliye Bakanlığına bağlı tahsil daireleri, bankalar ve
Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. nezdindeki hak ve alacakların haczi için tanzim
edilen haciz bildirilerinin ilgili kurumlara tebliği hususunda 6183 sayılı
Kanunun 79 uncu maddesine ilişkin olarak bu Tebliğde yapılan açıklamalara göre
işlem yapacaktır.
Diğer taraftan, alacaklı tahsil dairelerince, bankalar ve
Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. nezdindeki hak ve alacakların haczi için düzenlenen
ve elektronik ortamda tebliğ edilen haciz bildirileri, Bakanlığımız ile bu
konuda protokol yapmamış bankalara, amme borçlusu sayısı sınırlaması olmaksızın
bir yazı ekinde liste şeklinde tebliğ edilecektir.
Amme borçlusunun PTT'ye bağlı birimler nezdindeki posta çeki
hesaplarında yer alan varlıklarının, ülke genelinde tek bir merkezden
sorgulanması mümkün olduğundan, bu varlıkların araştırılması alacaklı tahsil
dairesinin bulunduğu yerdeki PTT merkezine haciz bildirisinin tebliği suretiyle
yapılacaktır. Söz konusu bilgilere elektronik ortamda ulaşılabilmesi halinde
gerekli araştırma elektronik ortamda yapılacak, tespit edilen varlıklar
alacaklı tahsil dairelerince doğrudan haciz bildirisi düzenlenmek suretiyle
haczedilebilecektir. PTT ile 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine istinaden
protokol yapılarak posta çeki hesaplarında yer alan varlıkların haczi için
düzenlenen haciz bildirilerinin elektronik ortamda tebliğinin sağlanması
durumunda elektronik ortamda tebligat yapılarak cevapları elektronik ortamda
alınacaktır.
Amme borçlusu adına kayıtlı gayrimenkullere yönelik mal
varlığı araştırmaları, tapu sicil müdürlüklerine haciz bildirisinin tebliği
suretiyle yapılacaktır. Bu kayıtlara elektronik ortamda ulaşılabilmesi
durumunda malvarlığı araştırması elektronik ortamda yapılacak ve tespit edilen
gayrimenkul kayıtlarına haciz konulmak üzere alacaklı tahsil dairesince tanzim
edilen haciz bildirileri ilgili tapu sicil müdürlüğüne doğrudan tebliğ
edilecektir.
Bakanlığımız ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arasında
yapılan protokol çerçevesinde sicil kayıtlarındaki bilgilere elektronik ortamda
ulaşıldığından, Bakanlığımıza bağlı tahsil daireleri tarafından, amme
borçlusuna ait gayrimenkullere yönelik malvarlığı araştırmaları elektronik
ortamda yapılacaktır.
Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı trafik birimlerinin
birbirleri ile bilgisayar ağ bağlantısı bulunduğundan, amme borçlusunun,
Karayolları Trafik Kanununa göre trafik şube veya bürolarına kayıtlı
taşıtlarının haczi için alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki şube veya
bürodan araştırma yapılması yeterli olacaktır. Ancak, motorlu taşıtların haczi
için düzenlenen haciz bildirilerinin, 6183 sayılı Kanunun 77 nci maddesine
ve/veya 2918 sayılı Kanunun 5 inci maddesine istinaden Emniyet Genel Müdürlüğü
ile yapılan protokoller sonucunda, elektronik ortamda tebliğ edilmesi
elektronik ortamda motorlu taşıtların sicillerine erişilerek haciz
konulabilmesi halinde, trafik şube veya bürolarından yazılı ortamda mal varlığı
araştırması yapılmayacaktır.
2918 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinde iş makinesi türünden araçların tescillerinin ne şekilde yapılacağı
belirtilmiştir. Madde hükmüne göre gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine ait
olan iş makinelerinin tescil kayıtları ilgisine göre ziraat odalarında, ticaret
odasında, sanayi odasında veya ticaret ve sanayi odasında tutulmaktadır. Amme
borçlusuna ait iş makinesi bulunup bulunmadığına ilişkin araştırmaların ilgili
odalardan yapılması gerektiğinden, bu nev'iden malların haczi için yapılacak
araştırmanın amme borçlusunun;
- Bağlı olduğu tahsil dairesinin bulunduğu,
- Birden fazla tahsil dairesinde kayıtlı olması halinde
(mükellefiyetini terk ettiği iller dahil) bu dairelerin bulunduğu,
-Tahsil dairesince bilinen ikametgah ve iş yeri adreslerinin
bulunduğu, ayrıca gerçek kişilerin nüfusa kayıtlı olduğu,
- Mal varlığının bulunduğu yönünde bilgi edinilen,
il veya illerdeki odalardan yapılması uygun görülmüştür.
Ancak, amme borçlusunun sahip olduğu iş makinelerinin tescil
kayıtlarındaki bilgilere elektronik ortamda ulaşılabilmesi halinde araştırmalar
elektronik ortamda yapılacak ve tespit edilen iş makinelerinin kayıtlarına
haciz konulmak üzere alacaklı tahsil dairesince tanzim edilen haciz bildirileri
ilgili odalara doğrudan tebliğ edilecektir.
Amme borçlusu adına kayıtlı; hava araçlarının haczi için
düzenlenen haciz bildirileri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına
bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne, deniz taşıtlarının haczi için düzenlenen
haciz bildirileri, Uluslararası Gemi Siciline ve Milli Gemi Siciline kayıtlı
deniz taşıtlarında aynı Bakanlığa bağlı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel
Müdürlüğüne, Bağlama Kütüğüne kayıtlı deniz taşıtları için belediyelerde ve
liman başkanlıklarında ayrı ayrıkayıt tutulduğundan, belediye ve/veya liman
başkanlığına gönderilecektir. Ancak, amme borçlusunun sahip olduğu hava
araçları ile deniz taşıtlarının tescil kayıtlarındaki bilgilere elektronik
ortamda ulaşılabilmesi halinde araştırmalar elektronik ortamda yapılacak ve
tespit edilen varlıkların sicil/kütük kayıtlarına haciz konulmak üzere alacaklı
tahsil dairesince tanzim edilen haciz bildirileri ilgili idareye doğrudan
tebliğ edilecektir.
Diğer taraftan, alacaklı tahsil dairelerince amme
borçlusunun fiilen tutanak tanzimi suretiyle haczedilebilecek sair menkul
malları sadece borçlunun tahsil dairesince bilinen ikametgâh ve iş yeri
adreslerinde, mal varlığının bulunduğu yönünde bilgi edinilen yerlerde
yapılacak ve tespit edilebilecek malların haczi için 6183 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinde düzenlenmiş olan niyabeten takip hükümleri göz önünde
bulundurulacaktır.
Amme borçlusunun menkul ve gayrimenkulleri dışında sahip
olabileceği patent, marka, tasarım veya telif hakkı ya da maden işletme, radyo
ve televizyon yayın hakkı gibi haklarına yönelik mal varlığı araştırmaları
faaliyetleri nedeniyle bu haklara sahip olabilecek amme borçluları ile bu
haklara sahip oldukları yönünde bilgi edinilen amme borçluları için
yapılacaktır. Bu konuda yapılacak araştırma, alacaklı tahsil dairelerince
doğrudan hakların kayıtlarının tutulduğu yerlere haciz bildirilerinin tebliği
suretiyle yapılacaktır.
Amme borçlusunun, yukarıda belirtilenler dışındaki üçüncü
şahıslar nezdinde bulunan ve 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre
haczedilmesi gereken mal, hak ve alacaklarının haczine yönelik mal varlığı
araştırması ise alacaklı tahsil dairelerince amme borçlusunun mal, hak ve
alacağının bulunabileceği yönünde bilgi edinilen üçüncü şahıslara 6183 sayılı
Kanunun 79 uncu maddesine istinaden düzenlenen haciz bildirilerinin doğrudan
tebliğ edilmesi suretiyle yapılacaktır.
c) Yurt çapında mal varlığı araştırması
yapılmayacak tutardaki amme alacakları için amme borçlusunun;
- Bağlı olduğu tahsil dairesinin bulunduğu,
- Birden fazla tahsil dairesinde kayıtlı olması halinde
(mükellefiyetini terk ettiği iller dahil) bu dairelerin bulunduğu,
- Tahsil dairesince bilinen ikametgâh ve iş yeri
adreslerinin bulunduğu, ayrıca gerçek kişilerin nüfusa kayıtlı olduğu,
- Mal varlığının bulunduğu yönünde bilgi edinilen,
il veya illerde mal varlığının araştırılması yukarıda
belirtilen usullerle yapılacaktır."
b) (3) numaralı bölümünün sonuna aşağıdaki
paragraf eklenmiştir.
"Haciz varakalarının yetkili makam, yetki devri halinde
devrolunan makam tarafından 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza
Kanununa göre alınmış elektronik imza kullanılmak suretiyle imzalanması
mümkündür. Elektronik imza ile onaylanmış haciz varakaları alacaklı tahsil
dairelerinin mührü ile mühürlenecektir."
15) İkinci Kısım Birinci Bölümünün "X-
Kısmen Haczedilebilen Gelirler" başlıklı alt bölümünün (2) numaralı bölümü
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"2. 4632 sayılı Bireysel Emeklilik ve
Yatırım Sistemi Kanununun28 5684 sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle değişik 17
nci maddesinin ikinci fıkrasında, "Bireysel emeklilik hesabındaki fon
paylarından, katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile asgarî ücret
tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarı ve bu Kanunun 6 ncı maddesi
kapsamında bireysel emeklilik sisteminden emekli olanlara yapılan yıllık gelir
sigortası ödemelerinin aylık ödemeye isabet eden miktarının nafaka borçları
hariç olmak üzere asgari ücret tutarına kadar olan kısmı haczedilemez,
rehnedilemez, iflas masasına dahil edilemez. Bu fıkradaki hükümlerin uygulanmasında
rehin, haciz veya iflas tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarı esas
alınır..." hükmü,
Aynı Kanunun "Devlet katkısı" başlıklı Ek 1 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında "Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik
hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat veya malûliyet nedeniyle ayrılanlar
devlet katkısı hesabındaki hesabın tamamına hak kazanır. Devlet katkısı
hesabındaki tutarlardan hak kazanılan tutarlar sistemden ayrılma veya emeklilik
durumunda katılımcıya ödenir." hükmü,
yer almaktadır.
Buna göre, amme borçlularının 4632 sayılı Kanun kapsamındaki
bireysel emeklilik hesaplarındaki birikimlerinin;
- Henüz emeklilik hakkı kazanmamış olanların sistemde
bulundukları ay sayısı ile haciz tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarının
çarpımına karşılık gelen birikim tutarının üzerindeki kısmına,
- Emeklilik hakkı kazanarak yıllık gelir sigortası
çerçevesinde kendilerine maaş bağlanan veya hazırlanan bir program çerçevesinde
düzenli ödeme yapılanların, bu şekildeki ödemelerin aylık ödemeye isabet eden miktarının
aylık brüt asgari ücret tutarının üzerinde kalan kısmına,
nafaka alacaklılarının hakları saklı kalmak üzere haciz
tatbik edilecektir.
Ancak, katılımcıların bireysel emeklilik sisteminden
ayrılmaları halinde, sistemden alacakları tutarın, haczini engelleyen bir
düzenleme bulunmadığından, amme alacağını karşılayacak kadar kısmının
haczedilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan, bireysel emeklilik sisteminden emeklilik
hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat veya malûliyet nedeniyle ayrılanların devlet
katkısı hesabındaki, hesabın tamamına hak kazanacağı, devlet katkısı
hesabındaki tutarlardan hak kazanılan tutarlar sistemden ayrılma veya emeklilik
durumunda katılımcıya ödeneceği dikkate alındığında hak kazanılma tarihlerinden
önce emeklilik hesabında yer alan devlet katkısı tutarlarının haczedilemeyeceği
tabiidir."
16) İkinci Kısım İkinci Bölümünün "I.
Menkul malların haczi" başlıklı alt bölümünün;
a) (1) numaralı bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"1. 6183 sayılı Kanunun 5904 sayılı Kanunla
değişik 77 nci maddesinde, "Her türlü menkul mallar cins ve nevileri,
vasıfları, alametleri, sayı ve miktarları ve tahmin edilen değerleri haciz
zaptında tesbit edilmek suretiyle haczolunur.
Resmi sicile kayıtlı olan menkul malların haczi, sicillerine
işlenmek üzere sicilin tutulduğu daireye tebliğ edilmek suretiyle de yapılır.
Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince
ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ
edilebilir ve bu tebligata elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik
ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmü
yer almaktadır.
Buna göre, her türlü menkul malların; cins ve türleri,
özellikleri, işaretleri, sayı ve miktarları ve tahmin edilen değerlerinin,
haciz tutanağında (zaptında) tespit edilerek haczedilmesi gerekmektedir. Resmi
sicile kayıtlı olan menkul malların haczinin, sicillerine işlenmek üzere
sicilin tutulduğu daireye tebliğ edilmek suretiyle de yapılması gerekmektedir.
6183 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde tahsil dairelerince
düzenlenen haciz bildirilerinin, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı
amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilmesine
ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilmesine imkan verilmiş,
elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda
verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlığımız yetkili
kılınmıştır.
Bu hükme istinaden, Emniyet Genel Müdürlüğü trafik şube ve
bürolarına kayıtlı araçların haczi için, alacaklı amme idarelerinin
Bakanlığımızın (Gelir İdaresi Başkanlığının) uygun görüşünü de almak suretiyle
Emniyet Genel Müdürlüğü ile yapacakları anlaşmalar çerçevesinde, elektronik
imza ya da şifre kullanılmak suretiyle haciz bildirilerinin elektronik ortamda
anılan kuruma tebliğ edilmesi ve elektronik ortamda cevaplarının alınması,
elektronik ortamda tebliğ edilecek haciz bildirilerinde birden fazla amme
borçlusu için tebligat yapılabilmesi ve cevaplarının alınması uygun
görülmüştür.
Diğer taraftan, 2918 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinin (9) numaralı alt bendinde "Ülke çapında
taşıtların ve sürücülerin sicillerini tutmak, bunlara ilişkin teknik ve hukuki
değişiklikleri işlemek, işlettirmek, istatistiksel bilgileri toplamak ve
değerlendirmek" Emniyet Genel Müdürlüğü trafik kuruluşlarının görev ve
yetkileri arasında sayılmış, anılan maddenin son fıkrasında da "Sürücülere
ait bilgilerde meydana gelebilecek değişiklikler ve araçlar üzerinde meydana
gelebilecek teknik veya hukukî değişiklikler ile haciz, rehin, ihtiyatî tedbir
ve belge iptali gibi kısıtlayıcı şerhlerin; elektronik ortamda tutulan siciller
üzerine işlenilmesi ve kaldırılması işlemleri, bu değişiklik veya şerhlere
karar veren yargı ve icra birimleri ile kamu kurum veya kuruluşları tarafından
elektronik sistemle yapılabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sicil
kayıtları tutulan motorlu taşıtların haczinin, 6183 sayılı Kanunun 77 nci
maddesine ve/veya 2918 sayılı Kanunun 5 inci maddesine istinaden Emniyet Genel
Müdürlüğü ile yapılan protokoller sonucunda, düzenlenen haciz bildirilerinin
elektronik ortamda tebliğ edilmesi suretiyle veya elektronik ortamda motorlu
taşıtların sicillerine erişilerek haciz konulması suretiyle yapılması uygun
görülmüştür."
b) (3) numaralı bölümünün sonuna aşağıdaki
paragraf eklenmiştir.
"2918 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde iş makinesi türünden araçların tescillerinin ne şekilde
yapılacağı belirtilmiştir. Madde hükmüne göre gerçek veya özel hukuk tüzel
kişilere ait olan iş makinelerinin tescil kayıtları ilgisine göre ziraat
odalarında, ticaret odasında, sanayi odasında veya ticaret ve sanayi odasında
tutulmakta olup, amme borçlusuna ait iş makinelerinin sicillerine haciz
tatbikiyle yetinilmemelidir. Söz konusu iş makinelerinin çalınması, kaybolması
ve hasar görmesi ihtimalini ortadan kaldırmak ve amme alacağının biran evvel
tahsilini sağlamak amacıyla, 6183 sayılı Kanunun 78 inci maddesi uyarınca fiili
haczinin gerçekleştirilmesi ve 82 nci maddesi uyarınca gerekli muhafaza
tedbirlerinin alınması gerekmektedir."
17) İkinci Kısım İkinci Bölümünün "II-
Üçüncü Şahıslardaki Menkul Malların, Alacak ve Hakların Haczi" başlıklı
alt bölümünün;
a) (14) numaralı bölümünün ikinci paragrafı
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin Bakanlığımıza
verdiği yetkiye istinaden; Bakanlığımıza bağlı tahsil daireleri tarafından
takip edilen amme alacaklarında tutara bakılmaksızın, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığına bağlı tahsil daireleri tarafından takip edilen amme alacaklarında
50.000,- lira ve üzeri için, il özel idareleri ve belediyelere ait amme
alacaklarında ise 10.000,- lira ve üzeri için tanzim edilen haciz
bildirilerinin bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilmesi uygun
görülmüştür."
b) (15) numaralı bölümünün sonuna aşağıdaki
paragraflar eklenmiştir.
"Bu kapsamda kurulan elektronik ortamda haciz bildirisi
tebliğ sistemine dahil olan banka genel müdürlükleri ile Merkezi Kayıt Kuruluşu
A.Ş.'ne, elektronik ortamda tebliğ edilen haciz bildirileri, sisteme dahil
olmayan banka genel müdürlüklerine bir haciz bildirisi ekinde liste olarak
posta yoluyla tebliğ edilecektir. Elektronik ortamda haciz bildirisi tebliği
sistemine dahil olan banka genel müdürlükleri ve şubeleri ile Merkezi Kayıt
Kuruluşu A.Ş.'ne zorunlu olmadıkça (çok ivedilik taşıyan durumlar ile sistemin
işletilememesi hali) haciz bildirileri posta yoluyla veya memur eliyle tebliğ
edilmeyecektir.
Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin
Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, alacaklı amme idarelerinin
Bakanlığımızın (Gelir İdaresi Başkanlığının) uygun görüşünü de almak suretiyle,
PTT ile yapacakları anlaşmalar çerçevesinde, elektronik imza ya da şifre
kullanılmak suretiyle haciz bildirilerini elektronik ortamda anılan kuruma
tebliğ etmeleri ve elektronik ortamda cevaplarını almaları, elektronik ortamda
tebliğ edilecek haciz bildirilerinde birden fazla amme borçlusu için tebligat
yapmaları ve cevaplarını almaları uygun görülmüştür."
18) İkinci Kısım Üçüncü Bölümünün "I-
Gayrimenkul Malların ve Gemilerin Haczi" başlıklı alt bölümünün (1)
numaralı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. 6183 sayılı Kanunun 5904 sayılı Kanunla
değişik 88 inci maddesinde, "Her türlü gayrimenkul malların, gemilerin
haczi sicillerine işlenmek üzere haciz keyfiyetinin tapuya veya gemi
sicillerinin tutulduğu daireye tebliğ edilmesi suretiyle yapılır. Tahsil dairelerince
düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme
idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu
tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak
tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Gayrimenkul haczi, bunların hasılat ve menfaatlerine de
şamildir. Ancak borçlunun başkaca bir geliri yoksa kendisinin ve ailesinin
geçimleri için kafi miktarda mahsulden veya satıldıkça bedelinden münasip
miktarı borçluya bırakılır.
Alacaklı tahsil dairesi, haczedilen gayrimenkul ve gemilerin
idaresi ve işletilmesi, menfaat ve hasılatın toplanması için gereken tedbirleri
alır." hükmü yer almaktadır.
Bu hükme istinaden, gayrimenkul mallar ve gemilerin haczi
için, haciz keyfiyetinin tapuya veya gemi sicillerinin tutulduğu daireye tebliğ
edilmesi gerekmektedir. 5904 sayılı Kanunla maddede yapılan değişiklikle
Bakanlığımıza verilen yetkiye istinaden, alacaklı amme idarelerinin
Bakanlığımızın (Gelir İdaresi Başkanlığının) uygun görüşünü de almak suretiyle
ilgili idarelerle yapacakları anlaşmalar çerçevesinde, elektronik imza ya da
şifre kullanılmak suretiyle haciz bildirilerinin elektronik ortamda bu idarelere
tebliğ edilmesi ve elektronik ortamda cevaplarının alınması, elektronik ortamda
tebliğ edilecek haciz bildirilerinde birden fazla amme borçlusu için tebligat
yapılabilmesi ve cevaplarının alınması uygun görülmüştür."
19) Üçüncü Kısım Birinci Bölümünün "I-
Tahsil Zamanaşımı" başlıklı alt bölümünün;
a) (1) numaralı bölümünün ikinci paragrafı
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üçüncü ve dördüncü paragrafları yürürlükten
kaldırılmıştır.
"6183 sayılı Kanunun 5766 sayılı Kanunla değişik 3 üncü
maddesinde, Kanunda geçen para cezaları teriminin; adli ve idari para
cezalarını ifade ettiği hükme bağlanmıştır."
b) (7) numaralı bölümünün ikinci paragrafından
sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.
"Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip
edilen amme alacaklarının tahsil zaman aşımının işlememesini sağlayacak şekilde
özel kanunlarda düzenleme yer alabilmektedir. Bu tür durumlarda özel kanunlarda
yer alan hükümlere istinaden amme alacaklarının tahsil zamanaşımının
işlemeyeceği tabiidir.
Nitekim, 2004 sayılı Kanunun 4949 sayılı Kanunla eklenen
179/b maddesinde "Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı
Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve
evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı
ve hak düşüren müddetler işlemez." hükmü yer aldığından, 6183 sayılı Kanun
kapsamında takip edilen amme alacaklarına ilişkin tahsil zamanaşımı iflas
ertelemesi süresince işlemeyecektir."
20) Üçüncü Kısım Birinci Bölümünün "III-
Tahsil İmkansızlığıSebebiyle Terkin" başlıklı alt bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"III- Tahsil İmkansızlığı Sebebiyle Terkin
6183 sayılı Kanunun 5838 sayılı Kanunla31 değişik 106 ncı
maddesinde, "Yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için
yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve 213 sayılı Kanun
kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil),
diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme
alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil
zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir. Bakanlar Kurulu, bu
tutarları topluca veya ayrı ayrı on katına kadar artırmaya yetkilidir.
Maliye ve Gümrük Bakanı, yukarıdaki fıkra hükmüne göre
terkin edilecek amme alacağının miktarını belirlemeye yetkilidir.
Terkin selahiyetini haiz olanlar bu selahiyetlerin tamamını
veya bir kısmını mahalli makamlara bırakabilirler." hükmü yer almaktadır.
Madde hükmüne göre, amme alacaklarının takip ve tahsiline
yönelik olarak yapılacak masraflar dikkate alınarak, terkin edilecek amme
alacağı tutarı Bakanlar Kurulunca belirlenmektedir.
Terkin yetkisine haiz olanlar, bu yetkilerinin tamamını veya
bir kısmını mahalli makamlara bırakabilmektedir."
21) Üçüncü Kısım İkinci Bölümünün (1) numaralı
bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. 6183 sayılı Kanunun 107 nci maddesinde,
"Bu Kanunun tatbikinde vazifeli bulunan kimseler, bu vazifeleri
dolayısıyla amme borçlusunun ve onunla ilgili kimselerin şahıslarına,
mesleklerine, işlerine, muamele ve hesap durumlarına ait öğrendikleri sırlarla,
gizli kalması lazım gelen diğer hususları ifşa ettikleri takdirde Türk Ceza
Kanununun 239 uncu maddesine göre cezalandırılır.
(Mülga ikinci fıkra: 23/1/2008-5728/578 md.)
(Üç, dört ve beşinci fıkralar Mülga: 22/7/1998- 4369/82 md.)
Bu Kanunun 41 inci maddesine göre amme alacağını tahsil
yetkisi verilen kuruluşlara, yapacakları tahsile yönelik bilgilerin ve 22/A
maddesine göre borcun olmadığına dair belgeyi arama zorunluluğu getirilen kurum
ve kuruluşlara, ödeme ve işleme taraf olanlara ilişkin borç bilgilerinin
verilmesi sırrın ifşası sayılmaz; bu kurum ve kuruluşlarda vazifeli bulunan
kimseler edindikleri bilgileri ifşa ettikleri takdirde birinci fıkra hükmüne
göre cezalandırılırlar. Bu bilgilerin verilmesine ilişkin usul ve esaslar
Maliye Bakanlığınca belirlenir." hükmü yer almaktadır.
Bu maddede, Kanunu tatbik etmekle görevli kişilerin bu
Kanundan kaynaklanan görevleri ve bu görevlere uymamaları halinde uygulanacak
cezalar düzenlenmektedir.
Maddede ayrıca, bu Kanunun 41 inci maddesine göre amme
alacağını tahsil yetkisi verilen kuruluşlara, yapacakları tahsile yönelik
bilgilerin verilmesinin yasakları ihlal sayılmayacağı ve Kanunun 22/A maddesi
uyarınca borcun olmadığına dair belgeyi arama zorunluluğu getirilen kurum ve
kuruluşlara, ödeme ve işleme taraf olanlara ilişkin borç bilgilerinin
verilmesinin sırrın ifşası sayılmayacağı belirtilmiştir."
22) Üçüncü Kısım İkinci Bölümünün (3) numaralı
bölümünün birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"3. 6183 sayılı Kanunun 5728 sayılı Kanunla
değişik 110 uncu maddesinde, "Amme alacağının tahsili için hakkında takip
muamelelerine başlanan borçlu kısmen veya tamamen tahsile engel olmak veya
tahsili zorlaştırmak maksadıyla mallarından bir kısmını veya tamamını,
1. Mülkünden çıkararak, telef ederek yahut değerden
düşürerek gerçek surette,
2. Gizleyerek, kaçırarak muvazaa yolu ile başkasının
uhdesine geçirerek veya aslı olmayan borçlar ikrar ederek, yahut alındılar
vererek gerçeğe aykırı surette, varlığını yok eder veya azaltır ve geri kalan
mallar borcu karşılamaya yetmezse altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır." hükmü yer almaktadır."
23) Üçüncü Kısım Üçüncü Bölümünün "II-
Geçici 8 inci Madde" alt başlıklı bölümünün;
a) (1.1) numaralı bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"1.1. 6183 sayılı Kanunun 6322 ve 6456
sayılı Kanunlarla değişik geçici 8 inci maddesinde "31/12/2023 tarihine
kadar uygulanmak üzere, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil 8.6.1984
tarihli ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tâbi iktisadi devlet
teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müesseseleri, bağlı
ortaklıkları ve iştirakleri, 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Kanuna tâbi
faaliyeti devam eden kamu bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il
özel idareleri ve bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil
bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların, Devlete ait olan ve bu
Kanun kapsamına giren borçlarına karşılık, mülkiyeti bu idarelere ait ve
üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlarından merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerince ihtiyaç duyulanlar ile 29/6/2001 tarihli ve 4706
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilecek
olanlar, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kanunun 6 ncımaddesine göre
oluşturulacak komisyon tarafından takdir edilecek değeri üzerinden, borçlu
kurumun da uygun görüşü alınarak bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla
ilişkilendirilmeksizin Maliye Bakanlığınca satın alınabilir.
Bu idarelerin satın alınan taşınmazlarının tapu işlemlerine
esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde tespit edilen değerine eşit tutarda
Devlete ait olan ve bu Kanun kapsamına giren borçları terkin edilir.
Bu madde hükmü, yukarıda sayılan kuruluşlar dışında kalan,
borcunu ödemede çok zor duruma düştüğü inceleme raporu ile tespit edilen ve
vergi dairelerine bu Kanun kapsamına giren borcu bulunan diğer mükelleflerin
(tüzel kişiliği bulunanların ortaklarına ait olanlar dahil) taşınmazları için
de uygulanabilir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve usuller Maliye
Bakanlığınca belirlenir." hükmü yer almaktadır."
b) (1.2) numaralı bölümünün ikinci paragrafı
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu hükme göre, 6183 sayılı Kanunun geçici 8 inci
maddesinin 6322 sayılı Kanunla değişmeden önceki metninde yer verilen ve 5018
sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/2006 tarihinden itibaren özel bütçeli kamu
idaresine dönüşen katma bütçeli kamu idarelerinin, 1/1/2006 tarihinden itibaren
6183 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesi kapsamında değerlendirilmesi
gerekmektedir."
Tebliğ olunur.
--------------------
17 17/7/1964 tarihli ve 11756 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanmıştır.
25 13/7/2010 tarihli ve 27640 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanmıştır.
26 3/4/1985 tarihli ve 18714 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanmıştır.
28 7/4/2001 tarihli ve 24366 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanmıştır.
31 28/2/2009 tarihli ve 27155 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder