Dava, kura sonucu davacı adına tahsis edilen dairenin
tapusunun iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Kooperatif
tarafından yapılan konutların ortaklar adına tapuya tescilinin talep
edilebilmesi için kooperatifte ferdileşmeye geçilmesi ve kooperatifin
ferdileştirmeyi sağlamaması, ayrıca ortağın kooperatife bir borcunun
bulunmaması gerekmektedir. Somut olayda, davalı K. Kooperatifi ile arsa
sahipleri arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı ve kura sonucu
davacı adına tahsis edilen dairenin tapusunun bu sözleşme gereği kooperatif
tarafından arsa sahibi olan mümeyyiz davalıya verildiği, ancak davalı
kooperatifin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirerek davaya konu
dairenin mülkiyetine hak sahibi olduğu, davacının da kooperatife borcu olmaması
nedeniyle tahsis edilen dairenin mülkiyetini kazandığı gerekçesiyle, davanın
kabulüne karar verilmiştir. Oysa, mahkemece, yukarıda açıklanan ilke gereği
davalı kooperatifin ferdileşmeye geçip geçmediği ve davacının borcu olup
olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılarak ve ayrıca arsa sahipleri
tarafından davalı kooperatif ve üst birlik aleyhine kat karşılığı inşaat
sözleşmesinin feshi için açılan aynı mahkemenin 2003/465 Esas sayılı davanın
sonunda verilecek kararın iş bu davanın sonucunu etkileyeceği de göz önüne
alınarak sözü edilen davanın sonucunun beklenilerek bir karar verilmesi gerekir
(11. HD. 5.6.2007, 5772/8557).
• AYRILAN ÜYENİN KOOPERATİF AİDATLARIN İADESİ
Dava, üyelikten ayrılan davacının yaptığı ödemelerin iadesi
istemine ilişkindir. Ayrılan üyenin kooperatifin varlığı üzerindeki haklarını
düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17 nci maddesi uyarınca üyenin
çıkma payının ayrıldığı yıla ait bilanço çerçevesinde belirlenerek iade
edilmesi gereklidir. Bu itibarla, iadesi gereken miktar ödenen aidatların
toplamı kadar olmayıp yapılan toplam ödemeden üyenin ayrıldığı yıla ait kabul
edilen bilançoda gösterilen genel giderlerden payına düşen kısım indirildikten
sonra kalan miktarla sınırlıdır. Buna göre davacıya iadesi gereken bedelin
açıklanan yönteme uygun olarak yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu
belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, bozma kararına yanlış anlam
verilerek ayrıldığı yıla ait bilanço uyarınca hesaplanan öz varlık miktarından
ödediği miktara isabet eden kısmın hesaplanması suretiyle toplam ödemeyi bile
aşarak kooperatif öz varlığından pay verilmesi sonucunu doğuracak şekilde
davalının sorumluluğuna karar verilmesi Kooperatifler Yasası ve kooperatif ana
sözleşmesi hükümlerine aykırı olup, kararın bu nedenle davalı yararına
bozulması gerekmiştir (11. HD. 8.11.2007, 11053/14013).
• KOOPERATİF GENEL KURUL KARARININ İPTALİ DAVASINDA
KOOPERATİF YÖNETİCİLERİNİN HASIM GÖSTERİLMESİ
Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine
ilişkindir. Davalı kooperatifçe genel kurul toplantısı ile davanın kabul
edilmesi yönünde karar alınıp, kooperatif temsilcilerinin de duruşmaya
katılarak davayı kabul ettiklerini bildirmeleri karşısında, mahkemece davanın
kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, zira genel kurulca
davanın kabulüne ilişkin karar alınmasının, bir anlamda genel kurulun yönetim
kurulu üyelerini azli iradesini de ortaya koymasına, ve yönetim kurulu
üyelerinin hiçbir neden gösterilmeksizin değiştirilmesinin, genel kurulca her
zaman alınması mümkün kararlardan olmasına, ve yine HUMK uyarınca bir davadaki
davalı kabulünün, hak düşürücü süreden önce dikkate alınması gerekmektedir.
Böyle bir davada yönetim kurulu üyelerinin davalı sıfatıyla
hasım olarak gösterilmesi ve aleyhlerine hüküm kurulması mümkün değildir. Bu
durum karşısında mahkemece, kendisine husumet düşmeyen davalılar hakkındaki
davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir (11. HD. 21.1.2008,
14759/328).
• KOOPERATİFTEN AİDAT BORCU NEDENİYLE İHRAÇ • KOOPERATİFTEN
AYRILMA NEDENİYLE AİDATLARIN İADESİ
Kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını
değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan genel gider payı
düşüldükten sonra bakiyenin iadesini talep hakkını haiz olup, bilançonun kabulü
suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep
edilebilir. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek olması nedeniyle
ödemelerin geciktirilmesine ilişkin bir genel kurul kararı alınmış ve
mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte
olduğu bilirkişi raporu ile saptansa dahi, bu husus kooperatife ödemeyi
geciktirme hakkı verir ise de, alacağın muacceliyet tarihini etkilemez.
İhraç kararının kesinleşmesi 2003 yılında
gerçekleşeceğinden, 2003 yılı bilançosunun onaylandığı, 2004 yılı genel kurul
toplantısından itibaren bir ay sonra davalının çıkma payı alacağının muaccel
olacağı gözetilerek, İşlemiş faiz miktarı da harçlandırılarak dava konusu
yapılmış ise, vekalet ücretinin davalı yararına hükmedilmesi gerekir (11.
HD. 10.3.2008, 1462/2803).
AYLIK %20 ORANINDA GECİKME CEZASI FAİZİ ALINMASI BU
ORANIN BK’NUN 19 VE 20. MADDE HÜKÜMLERİ KARSISINDA GEÇERSİZ BULUNDUĞU)
Kooperatif genel kurulunda, aidatlarını
zamanında ödemeyenlerden aylık %20 oranında gecikme cezası faizi alınması
kararlaştırılmış ise de, konut yapı kooperatifi ile ortağı arasındaki ilişkinin
bir ticari ilişki olmaması, belirlenen oranın gerek genel kurul tarihi, gerekse
takip tarihi itibariyle fahiş olması ve belirlenen bu oranın BK.'nun 19 ve 20.
madde hükümleri karsısında geçersiz bulunması mahkemece gözden kaçırılarak,
gerek işlemiş gerekse işleyecek faiz yönünden bu oranın esas alınmaması
suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır (11. HD.
10.3.2008, 1463/2854).
• KOOPERATİF BİLANÇOSUNUN GENEL KURULCA KABULÜ
Dava, ihraç edilen davacının, ödediği aidatların iadesi için
başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1 ve davalı
kooperatif anasözleşmesinin 15. madde hükümleri gereğince, kooperatiften
ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ( aynı kanunun 17/2 nci
maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek olması
nedeniyle iade ve ödemelerin geciktirilmesine ilişkin bir genel kurul kararı
alınmış olmamak koşulu ile )ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan
masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir.
Öte yandan, Dairemiz'in yerleşik uygulamasına göre, bilançonun genel kurulca
kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep
edilebilir ve bundan önce başlatılan bir takibe dayalı olarak açılan itirazın
iptali davası, hakkın doğduğu tarihten sonra takip başlatılmak ve bundan sonra
dava açılmak üzere red edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince, davacının davalı kooperatifteki
ortaklığı 24.05.2003 tarihinde sona ermiş olup, gerek kooperatif ana
sözleşmesinin 15 ve gerekse 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. madde
hükümleri gereğince, davacı, davalı kooperatife yatırdığı aidatların iadesinden
ibaret hakkını, ancak ortaklıktan çıktığı 2003 yılı bilançosunun genel kurulca
kabulünden bir ay sonra o da aynı kanunun 17/2. maddesi uyarınca iade ve
ödemelerin geciktirilmesi hakkında kararı yoksa, isteme hakkına sahip olacağı
kuşkusuzdur. Oysa, dosya kapsamından 2003 yılı bilançosunun 26.06.2004 tarihli
genel kurulda kabul edildiği görülmekte olup, takibe 29.08.2003 tarihinde
girişilmiş olmakla, davacının yatırmış olduğu aidatların iadesini isteme hakkı
henüz doğmamış, takip zamansız açılmıştır. Bu itibarla, mahkemece, davanın
reddine karar vermek gerekirken aksi düşüncelerle yazılı olduğu şekilde karar
verilmesi doğru görülmemiştir (11. HD. 17.3.2008, 1674/3352).
YAPILAN ÖDEMELERİN İLK ÖNCE FAİZE VE MASRAFLARA SAYILMASI
SURETİYLE YAPILACAK HESAPLAMAYA GÖRE BU İSTEMİN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİ
Davacı vekili, davalının ortağı olan müvekkili hakkında
ihraç kararı verildiğini, tüm aidatları ödediğini, bir borcunun olmadığını
ileri sürerek, ihraç kararının iptaline, davalı kooperatife borçlu
bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bir borcun
ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde yapılan ödemelerin ilk önce faiz ve
masraflara sayılmasını isteme hakkı, alacaklıya aittir. Yapılan ödemelerin ilk
önce aidat borcuna sayılacağı yönünde genel kurulunda alınmış bir karar yoktur.
Yapılan ödemelerin ilk önce faize ve masraflara sayılması suretiyle yapılacak
hesaplamaya göre bu istemin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar
verilmesi gerekir (11. HD. 31.3.2008, 2478/4196).
ANA SÖZLEŞMEDE 30 GÜN GECİKTİREN ORTAKLARIN YÖNETİM
KURULU KARARI İLE ORTAKLIKTAN ÇIKARILACAĞININ DÜZENLENDİĞİ - ORTAKLIKTAN İHRACA
ESAS OLACAK ŞEKİLDE İHTARNAME ÇIKARABİLMEK İÇİN MUACCELİYETTEN İTİBAREN OTUZ
GÜNÜN GEÇMESİ GEREKTİĞİ
Davalı kooperatif ana sözleşmesinin parasal yükümlülüklerini
30 gün geciktiren, ortakların yönetim kurulu karan ile ortaklıktan çıkarılacağı
düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla vadesinde ödenmeyen kooperatif aidat
alacağı muaccel hale gelmekle birlikte, ortaklıktan ihraca esas olacak şekilde
ihtarname; çıkarabilmek için, bu muacceliyetten itibaren otuz günün geçmesi
gerekmektedir (11. HD. 17.4.2008, 3727/5194).
GENEL KURUL KARARLARI UYARINCA NORMAL ÖDEME YAPAN ORTAĞIN
ÖDEMELERİNİN BELİRLENMESİ DAHA SONRA KESİNLEŞEN DAVA DA DEĞERLENDİRİLEREK
BİRLEŞEN DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ
Uyuşmazlık, davacının ihtara ve takibe konu borcunun bulunup
bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı ile normal aidat ödeyen ortağın
yaptığı ödemeleri güncelleştirerek inceleme yapan bilirkişi raporuna dayalı
olarak hüküm kurulmuştur. Ancak, bu rapor uyuşmazlığı çözmeye elverişli
değildir. Asıl davanın kesinleştiği dikkate alınıp, gerektiğinde davalı
kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, öncelikle davacının ortaklığı
dolayısıyla gerek kendisinin gerekse devir eden veya edenlerin yaptığı toplam
aidat ödemesinin tespit edilmesi, genel kurul kararları uyarınca normal ödeme yapan
ortağın ödemelerinin belirlenmesi, daha sonra yukarıda açıklanan hususlar
çerçevesinde güncelleme yapılması ve kesinleşen dava da değerlendirilerek
birleşen dava hakkında karar verilmesi gerekir (11. HD. 9.3.2009, 13690/2679).
DAVACILARIN İHRACINA İLİŞKİN DAVALI KOOPERATİF YÖNETİM
KURULUNUN ALDIĞI KARARINDAN İTİBAREN DAVACILARIN DAVALI KOOPERATİFE YAKLAŞIK 8
YIL BOYUNCA BİR BAŞVURULARININ OLMAMASI VE BİR TALEPTE BULUNMAMALARI
Dava, davacıların davalı kooperatifin ortağı olduğunun
tespiti istemine ilişkindir. Davacıların ihracına ilişkin olarak alınan karar
yasa ve anasözleşmeye aykırı ise de dosya kapsamına göre, davacıların ihracına
ilişkin olarak davalı kooperatif yönetim kurulunun aldığı kararından itibaren
davacılann davalı kooperatife yaklaşık 8 yıl boyunca bir başvurularının
olmadığı, bir talepte bulunmadıkları, aidat ödemedikleri ve başka şekilde
davalı kooperatif ile hiçbir ilişkiye girmedikleri anlaşılmıştır. Sekiz yıl
bekledikten sonra bu davanın açılması, MK'nun 2 nci maddesi hükmü kapsamında
iyiniyet kurallarına aykırıdır.
Davacılardan her biri davalı kooperatifin ayrı ayrı ortağı
olduğunun tespitini istemiş olup, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı
yoktur. Bu nedenle, tek maktu harçla dava açılıp, yine tek bir maktu harçla
dava sonuçlandırılmaz. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, her bir davacı için
ayrı ayrı maktu başvuru harcı alınarak, ortada ayrı ayrı açılmış bir dava
varmışçasına işlem yapılmak suretiyle davaya devam edilmesi gerekir (11. HD.
26.3.2009, 14700/3628).
İHRAÇ KARARININ KESİNLEŞMESİ • GERİ ÖDEMELERİN
ERTELENMESİ KARARI
Dava, davalı kooperatif üyeliğinden istifa eden davacının
yaptığı ödentilerin iadesi için başlattığı icra takibine davalının vaki
itirazının iptali istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun
17/1 nci maddesi ve tip anasözleşmenin 15 nci maddesi gereğince, kooperatiften
ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil ayrıldığı yıl bilançosuna
göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini
talep hakkını haiz olup, bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle
kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Aynı
Kanun'un 17/2 ci maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye
düşürecek olması nedeniyle ödemelerin geciktirilmesine ilişkin bir genel kurul
kararı alınmış ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye
düşürecek nitelikte olduğu bilirkişi raporu ile saptansa dahi, bu, sadece
kooperatife ödemeyi geciktirme hakkı verir ise de alacağın muacceliyet tarihini
etkilemez. Somut olayda, davacının 20.10.2004 tarihli yönetim kurulu kararı ile
ihraç edildiği, ihraç kararının davacıya 24.11.2004 tarihinde tebliğ edildiği,
29.06.2003 günlü genel kurulda; çıkan ve çıkarılan ortâklara yapılacak geri ödemelerin
3 yılı geçmemek üzere geciktirilmesine genel kurulca karar verildiği dosya
kapsamı ile sabit olup, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, mahkemece,
davacının ihraç edildiği tarih itibariyle mevcut erteleme kararının davacıyı da
bağlayacağı kabul edilmek sureti ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Oysa, davacının ihraç edildiği tarih de gözetilerek davacının ihraç kararına
karşı dava açma yada genel kurula itiraz etme süresi nazara alındığında
davacının ihracının esasen 24.02.2005 tarihinde kesinleştiğinin kabulü gerekir.
Öte yandan, mahkemenin kabulünün aksine davacının ihraç kararının kesinleştiği
anılan tarih nazara alındığında daha önceki bir tarih olan 29.06.2003 günlü
genel kurulda alınan geri ödemelerin geciktirilmesine ilişkin kararın davacıyı
etkilemeyeceği ve bağlamayacağı kuşkusuzdur. Zira, geri ödemelerin 3 yıl süre
ile ertelenmesine ilişkin karar anılan genel kurul tarihine kadar olan çıkan
veya çıkarılan ortaklara ilişkindir. Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan
açıklamalar doğrultusunda, davanın öncelikle belirtilen ilke esaslar dahilinde
ele alınarak değerlendirlemek ve sonucuna göre karar verilmek gerekirken,
sonuçta yanlış ilkeye ve eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi
doğru olmamıştır (11. HD. 22.3.2010, 2873/3081).
GENEL KURUL TOPLANTISINDA ALINAN KARARLARIN İPTALİ İSTEMİ
-
GÜNDEME BAĞLILIK İLKESİ
Dava, genel kurul toplantısında alınan kararların iptali
istemine ilişkindir. Somut olayda hesap tetkik komisyonu raporunun görüşülerek
bir karara bağlanmasına ilişkin bir gündem maddesi bulunmadığı gibi bu hususun
gündeme alınmasına dair bir karar da alınmadığı anlaşılmaktadır. O halde, 4.
maddeyle alınan genel kurul kararı gündem dışına çıkılarak alınmış bir karar
olduğundan anılan 46. maddede düzenlenen gündemde olmayan hususların
görüşülemeyeceği yönündeki yasal hükme aykırı bulunmaktadır. Dolayısıyla iptali
yönünde hüküm kurulmasında yanlışlık yoktur.
İlan edilen gündemde yönetim ve denetim kurulunun
ibralarının görüşülmesi hususu mevcut olup, alınan kararla yönetim ile denetim
kurulu üyeleri ibra edilmemiştir. Her ne kadar ibra edilmemeleri halinde
haklarında dava açılması yönünde gündemde bir açıklık veya karar yoksa da ibra
edilip edilmeyecekleri önceden belli olmadığından ve esasen ibra edilmemeleri halinde
haklarında dava açılması yönünde karar alınabileceği doğal bir sonuç
olacağından bu hususun karara bağlanmasında bir yanlışlık yoktur. Başka bir
gündem maddesi içinde bu kararın alınması da sonuca etkili değildir. O halde,
yönetim ve denetim kurulu hakkında dava açılması yönündeki kararın gündeme
bağlılık ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle iptali doğru görülmemiş, kararın
bu nedenle bozulması gerekmiştir (11. HD. 15.3.2010, 2372/2789).
ÖNCEKİ DÖNEM KOOPERATİF YÖNETİCİSİNİN ZARARA NEDEN OLMASI
Dava, önceki dönemlerde davacı kooperatifin
yöneticisi olan davalıların zarara neden oldukları iddiasına dayalı tazminat
istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dilekçesinde açıkladığı eylemlerle
davalıların kooperatifi zarara uğrattıklarını iddia etmiştir. Bu eylemlerden
birini de davalı yönetim kurulu başkanının aracına genel kurul kararı
olmaksızın kooperatif hesabından akaryakıt almaları olarak açıklamıştır.
Yapılan inceleme ve dosya kapsamından davalı yönetim kurulu başkanına akaryakıt
ücreti ödenmesi yönünde alınmış bir genel kurul kararı olmadığı halde, ibraz
ettiği faturalar karşılığı kendisine ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak,
davalı yönetim kurulu başkanın kooperatif işlerini takip etmek amacıyla ulaşım
gideri yapması halinde bundan davacının sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Bu halde,
ilgili dönemle ilgili olarak kooperatifin ulaşım hizmetlerinin nasıl yapıldığı
üzerinde durulup, bu yönde başka bir karar olup olmadığı araştırılıp, yoksa
mutat giderin ne kadar olacağı tespit edilip, bu giderden davalı yönetim kurulu
başkanın sorumlu olmayacağı, ödenen akaryakıt bedelinden mahsubunun gerekeceği
hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir
(11. HD. 29.3.2010, 3268/3435).
KURA DIŞI İŞLEMLER – İYİNİYET – YOLSUZ TESCİL
Kura sonucu kendisine isabet eden konutu teslim alan ve
konuttaki eksiklikleri de tamamlayan üye tapu almayı beklerken, kooperatif
yönetimi kura dışı işlem yaparak söz konusu konutu üçüncü kişiye devretmiş
olup, burada üçüncü kişinin iyiniyetli olduğu ve giderek iktisabının geçerli
olduğu kabul edilemez (11. HD. 27.10.2005, 11321/10366).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder