özet:Defter ve belgelerin muhasebeciden alınamadığı için ibraz
edilemediği ileri sürülmüş olsa da defter ve belge saklama ve ibraz yükümlülüğü
olan ve ispat yükü kendisine düşen mükellef tarafından mücbir sebebin varlığına
dair hukuken itibar edilebilecek herhangi bir belge ibraz edilmemesi durumunda,
mücbir sebep hali olmadan defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyerek
indirim hakkından yararlanmak için yasal koşullardan birini yerine getirmeyen
mükellef adına tarh edilen vergiler üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı
cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı hk.
İstemin Özeti: Davacının 2006 yılına ilişkin
yasal defter ve belgelerinin istenilmesine rağmen inceleme elemanına ibraz
edilmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimleri reddedilerek yeniden
düzenlenen beyan tablosuna göre 2011/3, 4 ve 6. dönemleri için tarh edilen
katma değer vergisi üzerinden üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının
kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesi Hakimliği’nin
kararıyla; 2006 yılına ilişkin defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle
katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yeniden düzenlenen beyan
tablosu uyarınca ihtilaflı dönemler için tarh edilen katma değer vergileri
üzerinden üç katı tutarında vergi ziyaı cezasının kesildiği, aynı nedene bağlı
olarak 2006 yılına ilişkin olarak yapılan tarhiyat üzerinden kesilen cezalara
karşı Mahkemelerine açılan davada, davacının defter ve belgelerini
muhasebeciden alamadıkları için ibraz
edemediği ileri sürülmüş ise de defter ve belge saklama ve ibraz
yükümlülüğü olan ve ispat yükü kendisine düşen davacı tarafından mücbir sebebin
varlığına dair hukuken itibar edilebilecek herhangi bir belge ibraz
edilmediğinden mücbir sebep hali olmadan defter ve belgelerini incelemeye ibraz
etmeyerek indirim hakkından yararlanmak için yasal koşullardan birini yerine
getirmeyen davacı adına tarh edilen vergiler üzerinden kesilen üç kat vergi
ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verildiği, bu durumda, düzeltilerek yeniden belirlenen beyan tablosu uyarınca
sonraki döneme devreden katma değer vergisi miktarları dikkate alınarak davacı
adına tarh edilen katma değer vergisi üzerinden kesilen dava konusu 2011/3, 4
ve 6. dönemlerine ait cezalarda da hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle
davanın reddine karar verilmiştir. Davacının itiraz başvurusu üzerine, (…)
Bölge İdare Mahkemesinin 26.03.2013 tarih ve E. 2013/195, K. 2013/276 sayılı
kararıyla; matrah farkının davacının beyannamelerinden tespit edilmesi
nedeniyle vergi ziyaı cezasının üç katı değil, bir kat uygulanması gerektiği
gerekçesiyle itiraz konusu Vergi Mahkemesi kararı kısmen bozularak davanın
kısmen reddine, kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı İdarenin karar düzeltme
istemi de reddedilmiştir. Danıştay Başsavcılığı tarafından hukuka aykırı olduğu
ileri sürülerek (…) Bölge İdare Mahkemesinin 26.03.2013 tarih ve E. 2013/195,
K. 2013/276 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51.
maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Karar: Davacının 2006 yılına ilişkin yasal
defter ve belgelerinin istenilmesine rağmen inceleme elemanına ibraz edilmemesi
nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yeniden düzenlenen
beyan tablosu uyarınca 2011/3, 4 ve 6. dönemleri için tarh edilen katma değer
vergisinin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması
istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi Hakimliği kararının vergi
ziyaı cezasının üç katı değil, bir kat uygulanması gerektiği gerekçesiyle
bozulmasına karar veren Bölge İdare Mahkemesinin kararının Danıştay
Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesinde,
bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca
ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş
bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu
ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya
kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği
belirtilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde,
vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek
mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş olup, Kanun’un 30. maddesinin ikinci fıkrasının
3. bendinde de; bu Kanun’a göre mecburi olan defter ve belgelerin hepsinin veya
bir kısmının vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple
ibraz edilmemesi hali re’sen takdir nedeni olarak sayılmış, Kanun’un 13.
maddesinin 2. bendinde; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak
yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler mücbir sebep olarak kabul
edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 253. maddesinde, bu Kanun’a
göre defter tutmak mecburiyetinde olanların, tuttukları defterlerle, üçüncü
kısımda yazılı vesikaları ilgili bulundukları yılı izleyen takvim yılından
başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmek zorunda olduğu, 256. maddesinde,
mükelleflerin muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve kayıtları
muhafaza süresi içinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve
inceleme için arzetmek zorunda olduğu, 359. maddesinin (a) bendinin 2 nolu alt
bendinde ise, vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen defter, kayıt ve
belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı
belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananların kaçakçılık fiilini
işledikleri, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu
halde inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve
belgelerin ibraz edilmemesinin bu fıkra hükmünün uygulamasında gizleme olarak
kabul edileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 341. maddesinde, vergi ziyaı,
mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine
getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk
ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder şeklinde
tanımlanmış, 344. maddesinde ise, 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyaına
sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan
verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, vergi ziyaına 359.
maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat olarak
uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Davacının 2006 yılına ait yasal defter ve belgelerini
incelemeye ibraz etmemesi sebebiyle katma değer vergisi indirimlerinin reddi
suretiyle yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca uyuşmazlık konusu dönemler
için tarh edilen vergi üzerinden dava konusu vergi ziyaı cezasının kesildiği,
uyuşmazlığın şu aşamada tarh edilen katma değer vergisi üzerinden üç kat olarak
kesilen vergi ziyaı cezasının, bir katı tutarında mı, yoksa, üç katı tutarında
mı uygulanacağına ilişkin olduğu, davacı tarafından defter ve belgelerin muhasebeciden
alınamadığı için ibraz edilemediği ileri sürülmüş ise de defter ve belgeleri
saklama ve ibraz yükümlülüğü olan ve ispat yükü kendisine düşen davacı
tarafından mücbir sebebin varlığına dair hukuken itibar edilebilecek herhangi
bir belge ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacının yasal defter ve belgelerini mücbir
sebep olmaksızın incelemeye ibraz etmemesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun
359. maddesine göre gizleme fiilini oluşturduğundan, aynı Kanun’un 341.
maddesinin ikinci fıkrasına göre üç kat vergi ziyaı cezasının uygulanmasını
gerektirmekte olup, ihtilaflı dönemlere ilişkin olarak ziyaa uğratılan verginin
üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan
davayı reddeden mahkeme kararını, verginin bir katı tutarında vergi ziyaı
cezası uygulanması gerektiği nedeniyle kısmen bozan Bölge İdare Mahkemesinin,
kısmen bozmaya ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı’nın kanun
yararına temyiz isteminin kabulüyle, Bölge İdare Mahkemesinin 26.03.2013 gün ve
E. 2013/195, K. 2013/276 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün sonuçlarına etkili
olmamak koşulu ile bozulmasına, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı ile
Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmesine ve Resmi Gazete’de
yayınlanmasına, oybirliğiyle karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder