Taraflar arasındaki alacak ve üyeliğin tespiti davasının yapılan yargılaması
sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen
hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin, 1990 yılında, davalıların murisinden, 13740 ada 4 parselde bulunan taşınmazın 4/10 hissesine isabet eden kooperatif üyeliğini noterde yapılan devir sözleşmesi ile devraldığını, devrin davalı kooperatife bildirilmesine rağmen üye kaydının yapılmadığını, üye kaydının ve tapudaki kayıt işleminin yapılmadığı hususlarını, davalılar ile diğer davalı kooperatif arasındaki davaların kendisine ihbar edilmesi ile öğrendiğini, bunun üzerine üyelik kaydının yapılması için kooperatife ihtarname gönderdiklerini, davalı kooperatifin bu davalarda, hissenin müvekkiline ait olduğu yönünde savunmada bulunduğunu, bu durumun da hisse devrinden ve üyelik kaydının yapılması talebinden haberdar olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatif üyeliğinin tespiti ile üyeliğin isabet ettiği taşınmaz hissesinin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline; mümkün olmadığı taktirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 10.000,00 TL zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Fatma I., devirden haberdar olmadığını, talebin zamanaşımına uğramış olduğunu, mirasçılar olarak kendilerinin hak sahibi olduğunu, tazminat isteminin kabul edilemez olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Emine Sabahat Ye. ve dahili davalı Özlem Y. vekili, müvekkillerinin anılan devir belgesinden haberi olmadığını, talebin zamanaşımına uğramış olduğunu, üyeliğin isabet ettiği taşınmaz hissesinin tapuda kooperatif adına tescil edilerek bekletilmekte olduğunu, devredenin murisin vefatı ile geride mirasçı kalan iki kızı ve gelininin hak sahibi olduğunu, tazminat isteminin kabul edilemez olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı kooperatif vekili, davacı ile murisin, daha sonra da mirasçılarının davaya konu kooperatif hissesi ile ilgili olarak kooperatife zamanında bir başvurularının olmadığını, kooperatifin davaya konu hisse üzerinde bir talebinin bulunmadığını, davacının tazminat talebinin de kabul edilemez olduğunu, kooperatifin hisse üzerinde bir tasarrufunun bulunmadığını, davacının tazminata ilişkin talebinin bir tür sebepsiz zenginleşme iddiası olduğunu, bu iddianın kooperatife yöneltilmesinin kabul edilemez olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının 20.07.1990 tarihinde noterde yapılan sözleşme ile devraldığı kooperatif üyeliği nedeniyle, kooperatife üye kaydının yapılması isteğini 14.01.2011 tarihinde kooperatife bildirmiş olmakla, bu süre zarfında davacının muristen aldığı hisse nedeniyle sahip olduğu üyeliğin üzerinde durmamış olduğu, davacının başka bir hisse sebebi ile üye olduğu davalı kooperatifin genel kurul toplantılarına katılıp, hazirun listesini imzalamasına, bu listelerde murisin adının bulunmasına ve bu durumda devir aldığı kişinin ortaklığının devam ettiğini görebilecek durumda olmasına rağmen çok uzun yıllar boyunca bu duruma sessiz kalması karşısında davacının muris Zeki Y.'e ait hisse nedeniyle usulüne uygun olarak oluşmuş bir kooperatif üyeliğinden söz edilmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davacının kooperatif üyeliğinin tespiti ve üyeliğe isabet eden taşınmaz hissesinin adına tesciline ilişkin talebinin reddine, davacının terditli taleplerinden bedelin tahsiline ilişkin talep yönünden ise, 20.07.1990 tarihinde yapılan hisse devir sözleşmesinden doğan alacak talebinin, dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalıların murisi Zeki Y.'den 3/10 hisse devraldığını belirterek, bunun kooperatifte olan kaydının iptali ile adına tescilini istediği, gelen tapu kayıtlarında davalı kooperatif adına 1/10 hissenin kayıtlı bulunduğu, mahkemece, 3/10 hissenin akibetinin araştırılmadığı, bu konuda davacıya da bir talebi olup olmadığı konusunda açıklama yaptırılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının bu konudaki talebi açıklattırılıp, eğer talep davalı kooperatif üzerinde kalan 13740 ada 4 parseldeki 1/10 hisseye ilişkin ise davaya şimdiki gibi devam edilmesi eğer kalan 2/10 hisse için de talebi varsa bu hisselerin kimin üzerine kayıtlı olduğunun belirlenerek bu kişilerin de davaya katılıp davaya devam edilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, davacının uzun süre kooperatife uğramaması ve muris Zeki Y.'deki hisse konusunda sessiz kalması sebep gösterilerek dava reddedilmiş ise de davalı kooperatifte aidat toplanmadığı, genel kurul toplantılarında bu konuda herhangi bir karar alınmadığı hususları da gözden kaçırılmıştır.
Öte yandan, tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Somut olayda muris Zeki Y.'den taşınmaz hissesi devralan davacının, bu devri kooperatife de bildirdiği, kooperatif beyanlarından da anlaşıldığına göre davacı, davalı kooperatifin edimini yerine getirmesini beklemektedir. Bu edimin yerine getirilmesinde de herhangi bir zamanaşımı süresi işlemeyecektir. Davacının devraldığı hisse ile ilgili herhangi bir istifası ve ihracı olmadığından tapu iptali, olmadığı takdirde de bedele ilişkin talebin de zamanaşımına uğraması söz konusu olmamasına rağmen, zamanaşımı konusunda yazılı gerekçe ile karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacı ile muris Zeki Y. arasındaki devir sözleşmesi ve bu devir sözleşmesinin kooperatif tarafından da bilindiği hususları nazara alınarak, bir numaralı bentte açıklanan hususlarda davacıdan açıklama alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin, 1990 yılında, davalıların murisinden, 13740 ada 4 parselde bulunan taşınmazın 4/10 hissesine isabet eden kooperatif üyeliğini noterde yapılan devir sözleşmesi ile devraldığını, devrin davalı kooperatife bildirilmesine rağmen üye kaydının yapılmadığını, üye kaydının ve tapudaki kayıt işleminin yapılmadığı hususlarını, davalılar ile diğer davalı kooperatif arasındaki davaların kendisine ihbar edilmesi ile öğrendiğini, bunun üzerine üyelik kaydının yapılması için kooperatife ihtarname gönderdiklerini, davalı kooperatifin bu davalarda, hissenin müvekkiline ait olduğu yönünde savunmada bulunduğunu, bu durumun da hisse devrinden ve üyelik kaydının yapılması talebinden haberdar olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatif üyeliğinin tespiti ile üyeliğin isabet ettiği taşınmaz hissesinin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline; mümkün olmadığı taktirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 10.000,00 TL zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Fatma I., devirden haberdar olmadığını, talebin zamanaşımına uğramış olduğunu, mirasçılar olarak kendilerinin hak sahibi olduğunu, tazminat isteminin kabul edilemez olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Emine Sabahat Ye. ve dahili davalı Özlem Y. vekili, müvekkillerinin anılan devir belgesinden haberi olmadığını, talebin zamanaşımına uğramış olduğunu, üyeliğin isabet ettiği taşınmaz hissesinin tapuda kooperatif adına tescil edilerek bekletilmekte olduğunu, devredenin murisin vefatı ile geride mirasçı kalan iki kızı ve gelininin hak sahibi olduğunu, tazminat isteminin kabul edilemez olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı kooperatif vekili, davacı ile murisin, daha sonra da mirasçılarının davaya konu kooperatif hissesi ile ilgili olarak kooperatife zamanında bir başvurularının olmadığını, kooperatifin davaya konu hisse üzerinde bir talebinin bulunmadığını, davacının tazminat talebinin de kabul edilemez olduğunu, kooperatifin hisse üzerinde bir tasarrufunun bulunmadığını, davacının tazminata ilişkin talebinin bir tür sebepsiz zenginleşme iddiası olduğunu, bu iddianın kooperatife yöneltilmesinin kabul edilemez olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının 20.07.1990 tarihinde noterde yapılan sözleşme ile devraldığı kooperatif üyeliği nedeniyle, kooperatife üye kaydının yapılması isteğini 14.01.2011 tarihinde kooperatife bildirmiş olmakla, bu süre zarfında davacının muristen aldığı hisse nedeniyle sahip olduğu üyeliğin üzerinde durmamış olduğu, davacının başka bir hisse sebebi ile üye olduğu davalı kooperatifin genel kurul toplantılarına katılıp, hazirun listesini imzalamasına, bu listelerde murisin adının bulunmasına ve bu durumda devir aldığı kişinin ortaklığının devam ettiğini görebilecek durumda olmasına rağmen çok uzun yıllar boyunca bu duruma sessiz kalması karşısında davacının muris Zeki Y.'e ait hisse nedeniyle usulüne uygun olarak oluşmuş bir kooperatif üyeliğinden söz edilmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davacının kooperatif üyeliğinin tespiti ve üyeliğe isabet eden taşınmaz hissesinin adına tesciline ilişkin talebinin reddine, davacının terditli taleplerinden bedelin tahsiline ilişkin talep yönünden ise, 20.07.1990 tarihinde yapılan hisse devir sözleşmesinden doğan alacak talebinin, dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalıların murisi Zeki Y.'den 3/10 hisse devraldığını belirterek, bunun kooperatifte olan kaydının iptali ile adına tescilini istediği, gelen tapu kayıtlarında davalı kooperatif adına 1/10 hissenin kayıtlı bulunduğu, mahkemece, 3/10 hissenin akibetinin araştırılmadığı, bu konuda davacıya da bir talebi olup olmadığı konusunda açıklama yaptırılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının bu konudaki talebi açıklattırılıp, eğer talep davalı kooperatif üzerinde kalan 13740 ada 4 parseldeki 1/10 hisseye ilişkin ise davaya şimdiki gibi devam edilmesi eğer kalan 2/10 hisse için de talebi varsa bu hisselerin kimin üzerine kayıtlı olduğunun belirlenerek bu kişilerin de davaya katılıp davaya devam edilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, davacının uzun süre kooperatife uğramaması ve muris Zeki Y.'deki hisse konusunda sessiz kalması sebep gösterilerek dava reddedilmiş ise de davalı kooperatifte aidat toplanmadığı, genel kurul toplantılarında bu konuda herhangi bir karar alınmadığı hususları da gözden kaçırılmıştır.
Öte yandan, tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Somut olayda muris Zeki Y.'den taşınmaz hissesi devralan davacının, bu devri kooperatife de bildirdiği, kooperatif beyanlarından da anlaşıldığına göre davacı, davalı kooperatifin edimini yerine getirmesini beklemektedir. Bu edimin yerine getirilmesinde de herhangi bir zamanaşımı süresi işlemeyecektir. Davacının devraldığı hisse ile ilgili herhangi bir istifası ve ihracı olmadığından tapu iptali, olmadığı takdirde de bedele ilişkin talebin de zamanaşımına uğraması söz konusu olmamasına rağmen, zamanaşımı konusunda yazılı gerekçe ile karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacı ile muris Zeki Y. arasındaki devir sözleşmesi ve bu devir sözleşmesinin kooperatif tarafından da bilindiği hususları nazara alınarak, bir numaralı bentte açıklanan hususlarda davacıdan açıklama alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder