Gelir İdaresi Başkanlığı 24/08/2017 tarihinde internet
sitesinde aşağıdaki duyuruyu yapmıştır. “01.10.2017 tarihinde uygulamaya
konulacak olan (Eylül 2017 vergilendirme dönemi için) KDV 1 beyannamesi yeni
versiyonuna aşağıdaki belge türleri eklenerek, teslim edilen mal ve hizmetler
için düzenlenen belge sayıları istenecektir. Mükelleflerimizin hazırlıklarını
buna göre yapmaları gerekmektedir.”
• Fatura,
• Fatura,
• e- Fatura,
• e -Arşiv Fatura,
• e-Bilet,
• Perakende Satış Fişi,
• Serbest Meslek Makbuzu,
• İrsaliyeli Fatura,
• Özel Fatura,
• Dip Koçanlı Yolcu Taşıma Bileti,
• Kıymetli Maden Satım Belgesi,
• Döviz ve Maden Satım Belgesi,
• Döviz ve Kıymetli Maden Satım Belgesi
• Noter Makbuzu
• Döner Sermaye Alındı Belgesi
• Dip Koçanlı Olmayan Yolcu Taşıma Biletleri
• Tahsilat Alındı Belgesi (Kamu Kurumları/Belediyeler)
Katma değer
vergisi beyannameleri ekinde, belge sayısı isteme girişimi daha önce de iki kez
yapılmış, gelen tepkiler ve uygulama zorluğu göz önüne alınarak ertelenmişti.
Bilindiği üzere, katma değer vergisi beyan üzerine tarh olunan bir vergidir.
Nitekim, Kanun’un 40. maddesinde, “Katma Değer Vergisi,
bu Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça mükelleflerin yazılı beyanları üzerine
tarh olunur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm, beyanname vermenin amacının
vergiyi tarh etmek yani hesaplamak olduğunu açık olarak ifade etmektedir. Başka
bir ifade ile beyanname vergi hesaplamak dışında başka bir amaç için verilemez
ve istenemez.
Ancak, Maliye Bakanlığı son dönemde yaptığı uygulamalarla beyannameyi bir bilgi toplama aracı ya da denetim alt yapısını oluşturma aracı haline getirmiştir. Bu yapılırken de ne yazık ki hukuki bir metin oluşturarak uygulamanın gerekçelerini açıklamak yerine internet vergi dairesinde “duyuru”lar yapılıp yeni “kulakçık”lar açma yöntemi tercih edilmiştir.
Ancak, Maliye Bakanlığı son dönemde yaptığı uygulamalarla beyannameyi bir bilgi toplama aracı ya da denetim alt yapısını oluşturma aracı haline getirmiştir. Bu yapılırken de ne yazık ki hukuki bir metin oluşturarak uygulamanın gerekçelerini açıklamak yerine internet vergi dairesinde “duyuru”lar yapılıp yeni “kulakçık”lar açma yöntemi tercih edilmiştir.
Yine bilindiği üzere, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 42.
maddesi, beyannamenin şeklini ve içereceği bilgileri düzenleme yetkisini Maliye
Bakanlığı’na vermiştir. İdare hukuku kuralları içerisinde bu yetkinin “duyuru”
ve yeni “kulakçık” açma şeklinde kullanılması mümkün değildir.
Bu yetki, ancak ve
ancak genel tebliğ yayımlamak yöntemiyle kullanılabilir. Böylece uygulamanın
amacı ve uygulamadan beklenen fayda kamuoyuyla da paylaşılmış olur. Ayrıca,
Kanun’un 42. maddesinde düzenlenen yetki vergi hesaplamak için kullanılan
beyannamenin şekil ve içeriğini belirleme yetkisidir.
Bu beyannamelerde kulakçıklar oluşturarak bilgi toplamak
ya da denetim alt yapısı oluşturmak mümkün değildir. Öte yandan, kamu
otoritesini elinde bulunduran Maliye Bakanlığı, istenen belgelerin sayısını
başka yöntemlerle de kolaylıkla tespit edebilir.
Ancak, ne yazık ki
yine en kolay ve en ucuz yol tercih edilmiş, belge sayıcılığı fonksiyonu da
meslek mensuplarına yüklenmiştir. Büyük bir mesai gerektiren vergi
beyannamelerinin ve mali tabloların hazırlanması işlemleri ile denetim
faaliyetlerini özveriyle yerine getiren meslek mensupları her geçen gün
yoğunlaşan Bakanlık talepleri karşısında ofislerinden çıkamaz hale gelmişlerdir.
Unutulmamalıdır ki istenen her yeni bilgi veya belgenin
muhatabı “mükellef” olarak ifade edilse bile asıl muhatap her zaman “meslek mensubu”
olmaktadır.
Meslek
mensuplarımızın menfaatlerini korumak birliğimizin temel görevidir. Kamu yararı
ve ülke menfaatleri söz konusu olduğunda mesai kavramına bağlı kalmaksızın
büyük bir özveri ve fedakarlıkla çalışan meslek mensuplarımız, bugüne kadar
maddi bir karşılığı olmasa dahi kamunun istediği birçok istatistiki bilgiyi
hazırlamış ve vergi denetiminin alt yapısını oluşturmuştur.
Ancak, meslek mensuplarımız, sebep ve amacını bilmediği,
herhangi bir kamu yararı içerip içermediği konusunda tereddüt sahibi olduğu
belge sayıcılığı uygulamasına şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Bu karşı çıkışın
gerekçeleri aşağıdaki örneklerle özetlenebilir.
1. e-fatura,
e-arşiv fatura ve e-bilet uygulamaları çerçevesinde ekonomik faaliyetlerin
büyük bir oranını kapsayan işletmelerde belge sayısına zaten ulaşılmaktadır.
2. Geçici vergi
beyannameleri ekinde son düzenlenen fatura bilgilerinin detayına yer
verilmektedir. Bu bilgi sayesinde 3 aylık dönemde düzenlenen fatura sayısına
ulaşmak mümkündür.
3. Ba ve Bs formları ile tutarı 5.000 TL.’nin üzerindeki
alış ve satışlar hem tutar olarak hem de belge adedi olarak izlenebilmektedir.
4. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı
tarafından müştereken çıkarılmış olan Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ’de,
belge türünü belirtme zorunluluğu sadece bilanço esasına göre defter tutan
mükellefler için getirilmiş, işletme hesabı esasına göre tutulan defterlerde
belge türü belirtme zorunluluğu getirilmemiştir.
Bu uygulama, anılan mükellefler için fiilen belge sayımı
anlamına gelmektedir. Bu çerçevede, Birliğimiz, asli görevi olan meslek
mensuplarımızın menfaatlerini koruma gereği, “belge sayma” uygulamasına ilk
andan itibaren karşı çıkmış ve reddetmiştir.
Bu uygulamanın sağlayacağı katkılar ve kamu yararı
konusunda meslek mensupları ikna edilinceye kadar da bu karşı duruş ve reddediş
de devam edecektir. Bu sorunun çözümü noktasında bundan önce olduğu gibi bundan
sonra da kamu yararı çerçevesinde paydaşlık, uzlaşı, eşgüdüm, işbirliği ve
iletişimle yol almak niyetinde olduğumuzu,
Kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder