Firmalar corona
virüsün etkilerinden ötürü ciro
kayıpları yaşamakta ve kayıpları en aza
indirebilmek için çalışanlarını Ücretsiz izne çıkarmaya yönelmektedirler
Her ne kadar 6098
borçlar kanunu ve 4857 sayılı iş kanununda ücretsiz izin müessesesi yoktur tek istisnası 4857sayılı kanunun 56 ve 74 maddelerindeki İSTİSNAİ durumdur. kaldı ki bu durumda sadece
hamile kadınlara veya evlat edinen eşe 6 aya kadar ücretsiz izin verilebileceği
belirtilmiştir.
İş ilişkisinde
Sözleşmeler kurulurken kişilerin hür iradeleri ile icab ve kabul beyanlarının
yapılmış olmasıdır.
Ücretsiz izinler YAZILI
yapılmak zorunda olup İŞÇİNİN kabul beyanı ve atacağı imza beyanı ile ile
geçerlilik kazanır. İşçinin İŞ BULAMAMA korkusu yüzünden atmış olduğu imzalar
hukuki geçerlilik kazanmaz ve bunu işçi mahkeme huzurunda çok rahat
ispatlayabilir.
Ülkemizi tehdit eden
corona virüs salgını sonucu işverenler işçinin sağlıklarıyla ilgili gerekli
önlemleri almakla yükümlüdürler.(6098s.k 417/1)
Bu yükümlülükleri yapabilmesi
için çalışanları zorla ücretsiz izne çıkaramaz. İşçilerin sağlığını düşünen
işveren bunu ancak 4857 sayılı kanunda 65 maddesinde belirtilen ve 4447 kanunun
Ek – 2'nci maddesine dayanılarak hazırlanan “Kısa Çalışma ve Kısa
Çalışma Ödeneğ ile İŞ KUR
vasıtasıyla yapabilir.
Çalışanlarını zorla
baskı ile imzalattırılan ücretsiz
izinlerin sonuçlarına bakarsak ;öncelikle ücretsiz izni iş bulamama korkusu yüzünden imzalayan işçi durum
normale döndüğünde kaç ay ücretsiz izne çıkarılmış ise bu ödenmeyen maaş ve sgk
primlerini işverenden mahkeme yolu ile talep edebilir.
Böle durumlarla
karşılaşmak istemeyen işverenlere süratle KISA ÇALIŞMA ödeneğinden faydalanmasını
tavsiye edebilirim.
Yazıma son vermeden
önce ücretsiz izinlerle alakalı Yargıtay kararlarınıda okumanızı önerebilirim. Yolu
sevgi ve rahmetten geçen iyi insanlarla buluşmak ümidi ile sevgiye kalın sağlıklı
günler dilerim.
Hikmet Yıldırım
KILINÇARSLAN
Yargıtay kararları
“…Davacının iş akdinin ücretsiz izin kullandırılmak
suretiyle işveren tarafından haksız olarak sona erdirildiği tüm dosya kapsamı
ile sabit olmakla, ücretsiz izne çıkarılmak suretiyle iş akdi feshedilen
işçinin ihbar tazminatı hakkının olacağı düşünülmeden ihbar tazminatı talebinin
kabulü yerine reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
(9. HD. 2010/8683 E. 2012/16686 K. 14.05.2012)
“…Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının ücretsiz izne
çıkartıldığı, izin dönüşünde istifa dilekçesi alındığı anlaşılmaktadır.
Olayların gelişimine göre davacının ücretsiz izne çıkartılmasının işverenin tek taraflı iradesiyle gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca ücretsiz izin uygulaması işverenin hizmet sözleşmesini haksız feshi olup bundan sonra alman istifa dilekçesi herhangi bir hukuki değer taşımadığından davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulü gerekirken hukuki değer taşımayan istifa dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde anılan isteklerin reddi hatalı olmuştur.”
Olayların gelişimine göre davacının ücretsiz izne çıkartılmasının işverenin tek taraflı iradesiyle gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca ücretsiz izin uygulaması işverenin hizmet sözleşmesini haksız feshi olup bundan sonra alman istifa dilekçesi herhangi bir hukuki değer taşımadığından davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulü gerekirken hukuki değer taşımayan istifa dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde anılan isteklerin reddi hatalı olmuştur.”
(9. HD. 2008/35024 E. 2010/26686 K. 01.10.2010)
“…Somut olayda davacı 14 yıllık bir işçidir. İşveren
tarafından keyfi olarak ücretsiz izne çıkartılması davacı işçi yönünden haklı
fesih sebebidir. Davacının kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken reddi
hatalıdır.”
(9. HD. 2007/27250 E. 2008/25924 K. 07.10.2008)
“…Mahkemece ‘davacının en son çalıştığı S. Tour Hotel
yönetimi davacıyı istenmeyen personel ilan etmiş ve davalı şirketten bu
personeli değiştirmesini istemiştir. Bu nedenle davacının çalışacağı yer
kalmamıştır. Davalı işveren kendisine yeni çalışacak yer buluncaya kadar
davacıya yirmi gün ücretsiz izin teklifinde bulunmuş, davacı da bunu kabul
etmiştir. Hatta davalı işveren davacının iş akdini 10.4.2004 tarihine
kadar feshetmeyerek maaş ödemeye devam etmiştir.
Davalı işveren davacıyı zorunlu nedenle ücretsiz izne
çıkarmak zorunda kalmıştır. Önerilen yirmi günlük ücretsiz izin süresi de makul
bir süredir. Ancak davacı daha sonra başka bir şirkette iş bulduğundan vc
davalı işverenin bulduğu yeni işi kabul etmediğinden iş akdi sona ermiştir. İş
akdi işveren tarafından değil, davacı tarafından feshedilmiştir ‘gerekçesi ile
davacı isteklerinin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller; iş yeri kayıtları,
tanık anlatımları, bilirkişi raporu vs.dir. Belirtilen deliller birlikte
değerlendirildiğinde; kökleşmiş içtihatlarımıza göre işverenin işçiye ücretsiz
izin vermesi fesih niteliğindedir. Ücretsiz izne çıkarılan davacı işçinin bir
başka yerde iş bulması bu somut hukuki olguyu değiştirmez.
Öte yandan, davalı şirketin davacı işçiye başka bir iş bulamamasının külfeti işçiye yüklenemez. Ücretli izin belgesinin işçi tarafından imzalanması, tebliğ niteliğindedir. Yoksa kabul anlamına gelmez.
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacının isteklerinin kabulü gerekirken reddi hatalıdır.”
Öte yandan, davalı şirketin davacı işçiye başka bir iş bulamamasının külfeti işçiye yüklenemez. Ücretli izin belgesinin işçi tarafından imzalanması, tebliğ niteliğindedir. Yoksa kabul anlamına gelmez.
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacının isteklerinin kabulü gerekirken reddi hatalıdır.”
(9. HD. 2007/31333 E. 2008/33412 K. 04/12/2008)
“…Taraflar arasında fesih tarihi ve feshin hangi tarafça
gerçekleştirildiği çekişmelidir. Yazılı belge ile 30.09.2002 tarihine kadar iş
akdinin askıya alındığı ihtilafsızdır. Davacı tanıkları ücretsiz izin bitiminde
davacının işbaşı yapmak üzere işyerine geldiğini, ancak işbaşı yaptırılmadığını
beyan etmişlerdir. Davacı çektiği ihtarnamede de ücretsiz izin bitiminde işe
başlatılmadığını belirtmiştir.
Tanık anlatımları ücretsiz izin uygulamasıyla birlikte
değerlendirildiğinde hizmet sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir nedene
dayanmadan feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının ihbar tazminatı
talebinin de kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup bozmayı
gerektirmiştir.”
(9.HD. 2007/16633 E. 2008/10752 K. 29.04.2008)
“…Davacı işçi, sözleşmesinin sona ermesine bağlı haklar
bakımından, davasını işverenliğin ücretsiz izin uygulamasına değil 27.6.2003
tarihinde tebliğ edilen fesih bildirimine dayandırmıştır. İşyerinin kriz
nedeniyle, üretimde olmadığı süre ile sınırlı tutulan ücretsiz izin
uygulamasında, çalışılmayan süre boyunca işveren tarafından belli bir oranda
ücret ödenmiş olması ve davacının da çekincesiz olarak kısmi ödemeyi banka
hesabından alınış olması karşısında iş sözleşmesinin her iki tarafın uygun
bulması ile askıya alındığının kabulü gerekir.
“…Kural olarak, iradi askı halinde ücretsiz izin boyunca
işverenin ücret ödeme borcu, işçinin de iş görme borcu yoktur. Somut olayda
ücretsiz izin uygulamasında taahhüt edilen bir oranda yapılan ödemeler
çekincesiz olarak kabul edilmiştir. Nisan 2001-Haziran 2003 dönemi iş
sözleşmesi askıda bulunan ve fiilen çalışmayan davacının, ücret ve sosyal hak
alacağı talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi
hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
(9. HD. 2007/11809 E. 2008/4608 K. 11.03.2008)
Davacı kendisine ücretsiz izin verildiğini kanıtlayabilmiş
değildir. Davacının işe devamsızlığı tartışmasızdır. Devamsızlık olgusu
taraftarca kabul edilmektedir. Bu konuda ayrıca devamsızlık tutanağının
sunulmaması davanın kabulüne gerekçe sayılması doğru değildir.
Davacı haklı neden bulunmadığı halde ücretsiz izinli olduğu
dönemde iş akdinin haksız olarak fesih edildiğini iddia ederek ihbar ve kıdem
tazminatı istemiştir.
Davalı ise davacıya ücretsiz izin verilmediğini buna rağmen
işe devamsızlık yaptığını ve işyerini terk ettiğini, bu sebeple ihbar ve kıdem
tazminatı isteyemeyeceğini savunmuştur.
Burada dava konusu olup çözümlenmesi gereken husus davacıya
ücretsiz izin verilip verilmediği, başka bir anlatımla davacının işyerinden
izinli olarak ayrılıp ayrılmadığıdır.
İzne ayrıldığının ispat külfeti davacı işçiye aittir.
Davacının 10.6.2004 tarihli iki ay ücretsiz izin verilmesine
dair işverene dilekçe verdiği anlaşılmakta ise de, işverenin davacının bu
isteğini kabul ettiğine dair yazılı bir belge bulunmadığı gibi tanıklarda bu
hususla yeterli bilgi vermemişlerdir.
Davacı kendisine ücretsiz izin verildiğini kanıtlayabilmiş
değildir. Davacının işe devamsızlığı tartışmasızdır. İzin talebi dışında haklı bir
nedenle işe devam edemediğini iddia edip kanıtlayabilmiş değildir.
Açıklanan nedenlerde davacının izinsiz ve mazeretsiz olarak
işyerini terk ettiği anlaşıldığından ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin
reddi gerekir.
Devamsızlık olgusu taraflarca kabul edilmektedir.
Bu konuda ayrıca devamsızlık tutanağının sunulmaması davanın
kabulüne gerekçe sayılması doğru değildir.”
(9.HD. 2006/12406 E. 2006/33449 K. 19.12.2006)
“…Davacının 12.1.2004 tarihli ücretli izin talebi üzerine
kurumca 8.4.2004 tarihine kadar izin verildiği ancak bu izin süresi içerisinde
Belediye Başkanlığı seçimine aday olması üzerine 6.3.2004 tarihinden itibaren
ücretsiz izinli sayıldığı davacının 28.3.2003 tarihinde de Belediye
Başkanı seçildiği anlaşılmaktadır.
Davacının 6.3.2004 tarihinden itibaren ücretsiz izinli
sayılması, seçim faaliyetine katılması amacına yöneliktir.
Fesih niteliğinde olmayan bu izini kullanan davacı, 29.3.2004 tarihinde belediye başkam seçilmek suretiyle iş sözleşmesini feshettiğinden ihbar ve kıdem tazminatı isteyemez.
Fesih niteliğinde olmayan bu izini kullanan davacı, 29.3.2004 tarihinde belediye başkam seçilmek suretiyle iş sözleşmesini feshettiğinden ihbar ve kıdem tazminatı isteyemez.
Mahkemece ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddi
gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır.”
(9. HD. 2006/11886 E. 2006/31021 K. 27.11.2006)
“…Davacının hizmet akdinin feshinden önce ücretsiz izinli
olduğu dönemler bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Çalışılmayan süreler ihbar ve kıdem tazminatına esas hizmet süresinin hesabında nazara alınamaz.
Buna göre, davacının ücretsiz izinli olduğu süreler kesin olarak saptanıp, hizmet süresinden indirildikten sonra kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanmak ve hüküm altına alınmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.”
Çalışılmayan süreler ihbar ve kıdem tazminatına esas hizmet süresinin hesabında nazara alınamaz.
Buna göre, davacının ücretsiz izinli olduğu süreler kesin olarak saptanıp, hizmet süresinden indirildikten sonra kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanmak ve hüküm altına alınmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.”
(9. HD. 2006/4983 E. 2006/25960 K. 05.10.2006)
“…Davacı. 20.05.2008 tarihinde işverence ücretsiz izne
gönderildiğini ve ücretsiz iznin bittiği tarihte işe başlatılmadığın ileri
sürerek 20.05.2008 tarihinden sonra iş yerinde fiilen çalışmadığını açıkça
kabul etmiştir.
İşçinin iş sözleşmesinin askıda olduğu süreler de, kıdem süresinden sayılmaz. Ücretsiz izinde geçen süreler kıdem tazminatına esas süre bakımından dikkate alınmaz ve işçi bu döneme ilişkin ücret alacağına hak kazanamaz.
Davacının hizmet süresinin, ücretsiz izinli olduğu 20.05.2008-16.06.2008 tarihleri arasındaki dönem dahil edilerek belirlenmesi hatalıdır.
Kabulüne karar verilen kıdem tazminatı, fazla çalışına ve ulusal bayram genel tatil günleri çalışma karşılığı ücret alacaklarının hatalı belirlenen bu hizmet süresine göre hesaplanması ve 20.05.2008 tarihinden sonraki döneme ilişkin ücret alacağına hükmedilmesi isabetsizdir.”
İşçinin iş sözleşmesinin askıda olduğu süreler de, kıdem süresinden sayılmaz. Ücretsiz izinde geçen süreler kıdem tazminatına esas süre bakımından dikkate alınmaz ve işçi bu döneme ilişkin ücret alacağına hak kazanamaz.
Davacının hizmet süresinin, ücretsiz izinli olduğu 20.05.2008-16.06.2008 tarihleri arasındaki dönem dahil edilerek belirlenmesi hatalıdır.
Kabulüne karar verilen kıdem tazminatı, fazla çalışına ve ulusal bayram genel tatil günleri çalışma karşılığı ücret alacaklarının hatalı belirlenen bu hizmet süresine göre hesaplanması ve 20.05.2008 tarihinden sonraki döneme ilişkin ücret alacağına hükmedilmesi isabetsizdir.”
(9. HD. 2010/1982 E. 2012/9363 K. 21.03.2012)
“…Taraflar arasında davacı işçinin işveren tarafından
ücretsiz izne ayrılması üzerine çalışılmayan döneme ilişkin ücretin tazminat
olarak talep edilemeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacının işyerinde sendika disiplin kurulu üyesi olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından 01.04.2010 tarihinde ücretsiz izne çıkarıldığı, bu tarihten 18.01.2010 tarihine kadar ücretsiz izinde olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık; akdedilen Toplu İş Sözleşmesinde yer alan işyeri sendika temsilcisi olma teminatına bağlı olarak bu işçilerin ücretsiz izne çıkarılamayacakları kuralına aykırı olarak işverence ücretsiz izne çıkarılması halinde işçinin buna bağlı olarak ücret veya bu süreye ait ücreti tazminat olarak talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı işçinin üye olduğu Koop-İş Sendikası ile davalı işveren arasında akdedilen toplu iş sözleşmesinin 13 maddesinin başlığı “Sendika yönetici ve işyeri temsilcilerinin teminatı” olarak tanzim edilmiştir.
Somut olayda davacının işyerinde sendika disiplin kurulu üyesi olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından 01.04.2010 tarihinde ücretsiz izne çıkarıldığı, bu tarihten 18.01.2010 tarihine kadar ücretsiz izinde olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık; akdedilen Toplu İş Sözleşmesinde yer alan işyeri sendika temsilcisi olma teminatına bağlı olarak bu işçilerin ücretsiz izne çıkarılamayacakları kuralına aykırı olarak işverence ücretsiz izne çıkarılması halinde işçinin buna bağlı olarak ücret veya bu süreye ait ücreti tazminat olarak talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı işçinin üye olduğu Koop-İş Sendikası ile davalı işveren arasında akdedilen toplu iş sözleşmesinin 13 maddesinin başlığı “Sendika yönetici ve işyeri temsilcilerinin teminatı” olarak tanzim edilmiştir.
Adı geçen madde “Sendika temsilcileri bu sıfatlarından
dolayı Yasa ve Toplu İş Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde faaliyetleri
nedeniyle, hizmet akitleri feshedilemez ve cezalandırılamaz, kadrolu olarak
çalışan sendika yönetici ve temsilcileri ücretsiz izne çıkarılamaz.” hükmünü
amirdir. Bu madde ile işyeri sendika temsilcilerinin sendikal faaliyetleri
nedeni ile ücretsiz izne çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm
işverenin sendikal faaliyetler nedeni sendika temsilcisi işçileri ücretsiz izne
ayırmamasına yönelik bir temenni hükmü olarak değerlendirilebilir. Toplu İş
Sözleşmesine bakıldığında bu kurala uymamanın yaptırımı düzenlenmiş değildir.
Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup
bozmayı gerektirmiştir.”
(9.HD. 2012/24137 E. 2014/19808 K. 17.06.2014)
“…Taraflar arasında davacı işçinin işveren tarafından
ücretsiz izne ayrılması üzerine çalışılmayan döneme ilişkin ücretin tazminat
olarak talep edilemeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacının işyerinde sendika baş temsilcisi olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından 10.02.2010 tarihinde ücretsiz izne çıkarıldığı, bu tarihten davacının istifa ederek iş akdini feshettiği 12.07.2010 tarihine kadar ücretsiz izinde olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık; akdedilen toplu iş sözleşmesinde yer alan işyeri sendika temsilcisi olma teminatına bağlı olarak bu işçilerin ücretsiz izne çıkarılamayacakları kuralına aykırı olarak işverence ücretsiz izne çıkarılması halinde işçinin buna bağlı olarak ücret veya bu süreye ait ücreti tazminat olarak talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı işçinin tiyeolduğu Koop-İş Sendikası iledavalı işveren arasında akdedilen toplu iş sözleşmesinin 13. maddesinin başlığı “Sendika yönetici ve işyeri temsilcilerinin teminatı” olarak tanzim edilmiştir. Adı geçen madde “Sendika temsilcileri bu sıfatlarından dolayı Yasa ve Toplu İş Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde faaliyetleri nedeniyle, hizmet akitleri feshedilemez ve cezalandırılamaz, kadrolu olarak çalışan sendika yönetici ve temsilcileri ücretsiz izne çıkarılamaz.” Hükmünü amirdir. Bu madde ile işyeri sendika temsilcilerinin sendikal faaliyetleri nedeni ile ücretsiz izne çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm işverenin sendikal faaliyetler nedeni sendika temsilcisi işçileri ücretsiz izne ayırmamasına yönelik bir temenni hükmü olarak değerlendirilebilir. Toplu iş sözleşmesine bakıldığında bu kurala uymamanın yaptırımı düzenlenmemiştir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Somut olayda davacının işyerinde sendika baş temsilcisi olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından 10.02.2010 tarihinde ücretsiz izne çıkarıldığı, bu tarihten davacının istifa ederek iş akdini feshettiği 12.07.2010 tarihine kadar ücretsiz izinde olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık; akdedilen toplu iş sözleşmesinde yer alan işyeri sendika temsilcisi olma teminatına bağlı olarak bu işçilerin ücretsiz izne çıkarılamayacakları kuralına aykırı olarak işverence ücretsiz izne çıkarılması halinde işçinin buna bağlı olarak ücret veya bu süreye ait ücreti tazminat olarak talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı işçinin tiyeolduğu Koop-İş Sendikası iledavalı işveren arasında akdedilen toplu iş sözleşmesinin 13. maddesinin başlığı “Sendika yönetici ve işyeri temsilcilerinin teminatı” olarak tanzim edilmiştir. Adı geçen madde “Sendika temsilcileri bu sıfatlarından dolayı Yasa ve Toplu İş Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde faaliyetleri nedeniyle, hizmet akitleri feshedilemez ve cezalandırılamaz, kadrolu olarak çalışan sendika yönetici ve temsilcileri ücretsiz izne çıkarılamaz.” Hükmünü amirdir. Bu madde ile işyeri sendika temsilcilerinin sendikal faaliyetleri nedeni ile ücretsiz izne çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm işverenin sendikal faaliyetler nedeni sendika temsilcisi işçileri ücretsiz izne ayırmamasına yönelik bir temenni hükmü olarak değerlendirilebilir. Toplu iş sözleşmesine bakıldığında bu kurala uymamanın yaptırımı düzenlenmemiştir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
(9.HD. 2011/54299 E. 2014/3693 K. 10.02.2014)
“…Davacının çalıştığı işyerinin ekonomik darboğaza girmesi,
fabrika faaliyetlerinin geçici olarak durması üzerine toplu iş sözleşmesinin
20/c maddesi gereğince işçi sendikası yetkilileri ile işveren arasında 7.7.2006
tarihli protokol yapıldığı, bu protokol gereği ücretsiz izini kabul etmeyen
işçilerin dava açarak fesih iradelerini ortaya koydukları, bu sebeple kıdem
tazminatı isteğinin hüküm altına alınması yerinde ise de akdi haklı olarak
fesheden tarafın ihbar tazminatı talep edemeyeceği sonucuna varıldığından ihbar
tazminatı isteğinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı
gerektirmiştir.”
(9. HD. 2007/16060 E. 2008/9034 K. 17.04.2008)
“…Davanın hukuksal dayanağını oluşturan
01.08.2009-01.07.2011 tarihleri arası yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin
Sendika Yöneticisi ve İşyeri Temsilcilerinin Teminatı başlıklı 13. maddesinde”…
Sendika Yönetici ve Temsilcileri bu sıfatlarından dolayı yasa ve toplu iş
sözleşmesi hükümleri çerçevesinde faaliyetleri nedeniyle hizmet akidleri
feshedilemez ve cezalandırılamaz, kadrolu olarak çalışan sendikal yönetici ve
temsilcileri ücretsiz izne çıkarılamaz” hükmünün yer aldığı görülmüştür.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 9. maddesinde Denetleme Kurulununda sendikanın zorunlu organlarından olduğu belirtilmiş olup sendikalar organları tarafından yönetildiğine göre davacının işyerinde örgütlü sendikanın denetleme kurulu üyesi olduğu dönemde sendika yöneticisi kapsamında bulunduğu açıktır. Bu itibarla mahkemece davacının sendika yöneticisi olduğunun kabulü yerindedir. Ne var ki, iddianın dayanağı toplu iş sözleşmesinin 13. maddesinde yöneticilerin sendikal faaliyetleri sebebiyle ücretsiz izne çıkarılamayacakları düzenlenmiş, ancak sendikal faaliyetleri dışında bir sebeple ücretsiz izne çıkarılamayacaklarına dair bir hükme yer verilmemiştir. Buna göre; gerekli şartların varlığı halinde tüm işçileri kapsamına alan ücretsiz izin uygulaması yapılması halinde davacının ücretsiz izne çıkarılamayacağının kabulü mümkün değildir. Davacının ücretsiz izne çıkarılamayacağı gerekçesiyle ücretsiz izne çıkarıldığı dönem olarak kabul edilen süreye yönelik olarak mahrum kalınan ücret bakımından tazminat hesaplaması yapılmış ve bu hesaplama mahkemece de değerlendirilerek davanın bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davacının ücretsiz izne çıkarılma sebebi duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece davacının izne çıkartılması sebebi ve kısa çalışma uygulamaları ile ücretsiz izinlerin hangi tarihler arası olduğu duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulmalı, ücretsiz izne çıkarılma sebebi tespit edilmeli, genel bir uygulama sebebiyle olduğunun belirlenmesi halinde davanın reddine, sendikal sebeple çıkarıldığının belirlenmesi halinde ise davanın şimdiki gibi kabulüne karar verilmelidir. Eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 9. maddesinde Denetleme Kurulununda sendikanın zorunlu organlarından olduğu belirtilmiş olup sendikalar organları tarafından yönetildiğine göre davacının işyerinde örgütlü sendikanın denetleme kurulu üyesi olduğu dönemde sendika yöneticisi kapsamında bulunduğu açıktır. Bu itibarla mahkemece davacının sendika yöneticisi olduğunun kabulü yerindedir. Ne var ki, iddianın dayanağı toplu iş sözleşmesinin 13. maddesinde yöneticilerin sendikal faaliyetleri sebebiyle ücretsiz izne çıkarılamayacakları düzenlenmiş, ancak sendikal faaliyetleri dışında bir sebeple ücretsiz izne çıkarılamayacaklarına dair bir hükme yer verilmemiştir. Buna göre; gerekli şartların varlığı halinde tüm işçileri kapsamına alan ücretsiz izin uygulaması yapılması halinde davacının ücretsiz izne çıkarılamayacağının kabulü mümkün değildir. Davacının ücretsiz izne çıkarılamayacağı gerekçesiyle ücretsiz izne çıkarıldığı dönem olarak kabul edilen süreye yönelik olarak mahrum kalınan ücret bakımından tazminat hesaplaması yapılmış ve bu hesaplama mahkemece de değerlendirilerek davanın bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davacının ücretsiz izne çıkarılma sebebi duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece davacının izne çıkartılması sebebi ve kısa çalışma uygulamaları ile ücretsiz izinlerin hangi tarihler arası olduğu duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulmalı, ücretsiz izne çıkarılma sebebi tespit edilmeli, genel bir uygulama sebebiyle olduğunun belirlenmesi halinde davanın reddine, sendikal sebeple çıkarıldığının belirlenmesi halinde ise davanın şimdiki gibi kabulüne karar verilmelidir. Eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
(22. HD. 2013/1774 E. 2014/201 K. 14.01.2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder