T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/5809
Karar No : 2022/3076
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ: Av.…
2- (DAVACI) …
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına
yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi
Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen
incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7.
maddesi uyarınca 16/10/2014 tarihinde ticaret sicilinden re'sen silinen … Gıda
ve Temizlik Ürünleri Pazarlama Anonim Şirketi'nin komisyon karşılığı sahte
fatura düzenlediği yolunda saptamalar içeren vergi tekniği raporunu done alan
takdir komisyonu kararına dayanılarak kanuni temsilci sıfatıyla 2013 ve 2014
yılları için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, 2013
yılının tüm dönemleri ile 2014 yılının Ocak-Mart, Nisan-Haziran ve Temmuz-Eylül
dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı geçici vergi ve 2013
yılının Mart ila Aralık dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı
katma değer vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına
tarhiyat yapılabilmesi için şirketin tasfiyesinin tamamlanarak tüzelkişiliğinin
sona ermiş olması gerektiği, dava konusu olayda ise davacının kanuni temsilcisi
olduğu şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca
ticaret sicilinden re'sen silindiği, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun
17. maddesinin 9. fıkrasında yer verilen tasfiye süreci takip edilerek
tasfiyesinin sonlandırılmadığı anlaşıldığından adına salınan vergi ve kesilen
cezaların hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu cezalı vergiler
kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda,
şirketten alınması gereken vergi ve cezaların, hem 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu'nun 10. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17.
maddesinin 9. fıkrası uyarınca kanuni temsilciler sorumlu tutularak teminat
altına alındığı dolayısıyla tüzel kişiliği sona eren şirketin kanuni temsilcisi
adına tarhiyat yapılabileceği, davacının kanuni temsilci olduğu şirket hakkında
tanzim olunan vergi tekniği raporundaki tespitlerden komisyon karşılığı fatura
düzenlendiği sonucuna varıldığından yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık
bulunmadığı, mahsup dönemi geçen geçici verginin aranmayacağı ancak yıllık
vergiye mahsuben peşin alınan söz konusu vergi üzerinden bir kat vergi ziyaı
cezası kesilebileceği gerekçesiyle istinaf başvurusu, geçici vergi ile
üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının bir katını aşan kısmı yönünden
reddedilmiş, üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden
kesilen bir kat vergi ziyaı cezası ve üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer
vergisi yönünden kabul edilerek söz konusu hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra
değinilen kısımlar yönünden dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, sahte belge düzenlediği tespit edilen şirketin kanuni
temsilcisi olan davacı adına üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesinin hukuka
uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması
istenilmektedir.
Davacı tarafından, asıl borçlu şirketin tasfiyesi tamamlanarak tüzel
kişiliğinin sona ermediği dolayısıyla adına yapılan tarhiyatın hukuk aykırı
olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması
istenilmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Davacı temyiz isteminin kabulü; davalı
idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca 16/10/2014
tarihinde ticaret sicilinden re'sen silinen … Gıda ve Temizlik Ürünleri
Pazarlama Anonim Şirketi'nin komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediğinden
bahisle davacı adına kanuni temsilcisi sıfatıyla dava konusu tarhiyatın
yapıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Tasfiye" başlıklı 17.
maddesinde tasfiyeye giren şirketler için tasfiye dönemleri, tasfiye
beyannamelerinin verilmesi, tasfiye kararının tespiti ve tasfiye memurlarının
sorumluluğu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş, maddeye 5904 sayılı Kanun'un
6. maddesiyle eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 9. fıkrayla,
tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin
tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi
tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi
dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye
memurlarından herhangi biri adına yapılacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu
kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk
Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret
sicilinden silinmesiyle sona ermektedir. Ticaret silicilinden kaydı silinen ve
hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması,
borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden koruma istemesi mümkün değildir.
Bu nedenle tasfiye edilerek tüzel kişilikleri sona eren kurumlar vergisi
mükellefleri adına, tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi
vergilendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği sona eren ve bu
nedenle borçlandırılmasına hukuken imkan bulunmayan kurumların hukuksal
varlığının devam ettiği dönemlere ait olup, ikmalen veya re'sen tarhı gereken
vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulacaklar konusundaki hukuki boşluk,
5520 sayılı Kanun'un 17. maddesine eklenen ve yukarıda kuralına yer verilen 9.
fıkra ile giderilmiştir.
Buna göre; tüzel kişi kanuni temsilcisinin tasfiyesi tamamlanmış ve ticaret
sicilinden kaydı silinmiş tüzel kişiler adına 03/07/2009 tarihinden itibaren
yapılacak tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlere ilişkin tarhiyatların
muhatabı olabileceği, başka bir ifadeyle söz konusu tarhiyatların müteselsilen
sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden biri adına yapılabileceği açıktır.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, tarhiyatın doğrudan kanuni
temsilciler adına yapılabilmesi, asıl mükellefin tasfiye edilmesi ve tüzel
kişiliğinin ticaret sicilinden silinmiş olması koşuluna bağlanmıştır.
Tasfiye ve iflas hallerinde ticaret şirketlerinin mükellefiyetlerinin sona
erdirilmesinde süreç; Türk Ticaret Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunundaki
işlemler yerine getirilerek, tasfiye edilme veya iflasın kapanması tescil ve
ilan edildikten sonra, tüzel kişiliğin ticaret sicili kayıtlarından terkin
edilmesiyle gerçekleşmektedir.
Ancak davacının kanuni temsilcisi olduğu … Gıda ve Temizlik Ürünleri Pazarlama
Anonim Şirketi'nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi
uyarınca yapılan ihtar ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan ilana
rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunulmadığından, 16/10/2014 tarihinde
ticaret sicilinden re'sen silindiği, başka bir ifadeyle 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 9. fıkrasında yer verilen tasfiye süreci
takip edilerek tasfiyesinin sonlandırılmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, tasfiyeye girmeksizin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici
7.maddesi uyarınca re'sen kaydı silinen şirketin kanuni temsilcisi hakkında
5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrasında öngörülen tasfiye koşulunun
gerçekleşmediği dikkate alındığında adına salınan vergi ve kesilen cezalar
hukuka uygun düşmediğinden Vergi Dava Dairesi kararının üç kat vergi
ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi
ziyaı cezası ve üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm
fıkrasının bozulması gerekmiştir.
Nitekim Yasa Koyucu tarafından,
Davalı idare temyiz isteminin ise bu nedenle reddi gerekmiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının; üç kat vergi ziyaı
cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı
cezası ve üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm
fıkrasının BOZULMASINA,
3. Davalı idare TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, 12/09/2022 tarihinde
oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Tasfiye" başlıklı 17.
maddesinde tasfiyeye giren şirketler için tasfiye dönemleri, tasfiye
beyannamelerinin verilmesi, tasfiye kararının tespiti ve tasfiye memurlarının
sorumluluğu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş, maddeye 5904 sayılı Kanun'un
6. maddesiyle eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 9. fıkrayla,
tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin
tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi
tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye
öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından
herhangi biri adına yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesinde, maddede belirtilen
hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile
kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesinin,
ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı
hükme bağlanmış olup maddede geçen şirket ve kooperatifler için kendine özgü
bir tasfiye ve ticaret sicilinden silinerek tüzelkişiliğin sona erme süreci
öngörülmüştür.
Kanun koyucunun 6102 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi uyarınca ticaret
sicilinden silinen şirketlerin hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu
sicilden silinmeden önceki dönemler için salınacak vergileri 5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 9. fıkrası kapsamının dışında
bırakmayı amaçladığı düşünülemeyeceğinden, ticaret sicilinden silinme şartının
gerçekleştiği olayda kanuni temsilci olan davacı adına silinme öncesi dönem
için tarhiyat yapılabileceğinden, uyuşmazlığın esası incelenerek karar
verilmesi gerektiği oyuyla Karara katılmıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder