A) Ticaret Sicili Teşkilatı
Ülkemizde belli bazı olayların ya da işlemlerin kaydına
ilişkin siciller tutulmaktadır. Bunlara örnek olarak; nüfus sicili, tapu
sicili, gemi sicili, marka sicili vs. verilebilir. Bu sicillere yapılan kayıt,
yerine göre ya belli bir hukuki durumun doğumuna neden olur (kurucu etki) ya da
mevcut bir hukuki durumun varlığını ispata yarar (bildirici etki).
Ticaret sicili, ticari işletme ve tacirle (istisnaen
esnafla) ilgili bazı durumların tacir ve 3.kişilerin menfaatleri açısından
açıklanmasına hizmet eden bir sicildir. Ticaret sicili aleni niteliktedir.
Ticaret sicili kayıtları ticaret ve sanayi odası veya ticaret odası bulunan
yerlerde bir ticaret sicili memurluğu tarafından tutulur. Oda olmayan veya
yeterli teşkilatı bulunmayan odaların olduğu yerlerde ticaret sicil işleri
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından tespit edilecek, o il dahilindeki
yeterli teşkilata sahip odalardan birinin ticaret sicili memurluğu tarafından
yürütülür.
Hangi konuların ticaret siciline kaydının gerekli olduğu
genel bir hükümle düzenlenmemiş, mevzuat içinde dağınık olarak belirtilmiştir.
Ancak kanunlarda veya ticaret sicili tüzüğünde tescil edileceği bildirilen
konular dışında kalan konular, ticaret siciline kaydolunamaz.
Ticaret sicili alenidir. Başka bir deyişle herkes ticaret
sicilinin içeriğini ve dairede saklanan bütün senet ve vesikaları
inceleyebilir, bunların onaylı suretlerini alabilir, bir durumun sicilde
kayıtlı olup olmadığına dair tasdikname verilmesini isteyebilir (TTK.m.37/II).
B) Sicil İşlemleri
Sicil işlemleri; tescil, tadil ve terkinden oluşmaktadır.
TST.m.9/I’e göre tescil, bir vakıanın sicile geçirilmesidir.
Tescil işlemi kural olarak ilgilinin talebi üzerine yapılır.
Resen veya ilgili makamın bildirmesi üzerine tescil, mevzuatta bu konuda açık
hüküm bulunması halinde söz konusu olur (TST.m.24/I).
Tescil, ilgililer veya bunların yetkili temsilcileri ya da
hukuki halefleri tarafından dilekçe ile talep edilir. Genellikle, tescil
edilecek durum kimin hukuki yararını doğrudan ilgilendirmekte ise, o kişi
ilgili sayılır. İlgili kişi birden fazla ise, kanunda aksine hüküm olmadıkça
(Ör: kolektif şirketin kuruluşunu, kurucuların hep birlikte talep etmesi
gerekir.) bunlardan birinin talebi yeterlidir (TTK.m.30/II). Ör: AŞ. Yönetim
kurulu üyesinin görevinden istifa etmesi durumunda, bunu tescil ve ilan ettirme
görevi yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu üyelerinden birinin talebi ile
bu durum tescil ve ilan ettirilebilir.
Tescil konusundaki istisnai bir durum ise resen veya ilgili
makamın bildirimi ile yapılan tescildir. Bu şekilde tescilin yapılabilmesi
için, bu konuda kanunda veya tüzükte hüküm olmalıdır. Ör: merkez kaydının
silindiğinin ilgili sicil memuru tarafından bildirilmesi üzerine, şube kaydı da
resen silinir (TST.m.59/II/a). İflasın açılması, kaldırılması, kapanması
halleri de iflas memurunun yapacağı bildirim üzerine sicil memuru tarafından
resen sicile işlenir (TST.m.49-51).
Tescili zorunlu olup da, kanuni şekilde veya süresi içinde
tescili istenmemiş veya kanuna aykırı tescil edilmiş bir durumun varlığını
öğrene sicil memuru, resen tescil veya terkin yoluna gidemez. Bu durumda
ilgililere tescil, düzeltme veya tescilin zorunlu olmadığını ispat etmeleri
için uygun bir süre verir. Bu süre içinde gerekli işlemler yapılmazsa, sicil
memurunun talebi üzerine mahkeme tarafından para cezası verilir. İlgili bu süre
içinde gerekli işlemleri yaparsa mahkeme evrak üzerinde inceleme yapar, tescili
gerekli bir durum varsa tescilin yapılmasını sicil memuruna emreder. Aksi
halde, mahkeme memurun talebini reddeder. İlgililer ve sicil memuru karar
aleyhine temyiz yoluna başvurabilir. Temyiz icrayı durdurur (TTK.m.35/IV).
Sicil memuru tescil talebi üzerine, öncelikle tescil için
gerekli kanuni koşulların mevcut olup olmadığını inceler (TTK.m.34/I). Sicil
memuru, yaptığı inceleme sonucunda tescil talebini reddederse, ilgililer bu
karara karşı 8 gün içinde, sicilin bulunduğu yerdeki ticari davalara bakmakla
görevli asliye hukuk mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz üzerine verilen karar
kesin değildir. İtiraz eden, çağrılan 3.kişi (sicilde kayıtlı bulunan
çıkarlarına ilişkin) ya da sicil memuru tarafından tebliğ tarihinden itibaren
15 gün içinde temyiz olunabilir.
Sicil memurunun inceleyerek reddettiği her talep dolayısıyla
ilgilinin geçici kayıt yapılmasını isteme hakkı vardır (TTK.m.34/IV). Sicil
memuru tarafından reddedilen ve ilgilinin itirazı üzerine mahkeme kararı ile
çözümlenecek olan tescil konusu durum, karara kadar tescil zorunluluğunu yerine
getirmek üzere, geçici olarak tescil edilebilir. Ör: seçilen ticaret unvanının
tescili talebi sicil memuru tarafından reddedilirse, geçici kayıt yaptıran
ilgili, mahkeme kararı kesinleşinceye kadar, aynı unvanın başka bir kişi
tarafından tescil ettirilmesi tehlikesini önlemiş olur. Geçici kayıt
yaptıran kişi 3 ay içinde sicil memurunun red kararına karşı mahkemeye
başvurmaz veya ilgililer aralarında anlaşamazlarsa, geçici kayıt resen silinir.
Ticaret sicilinin aleniyeti, sicil kayıtlarının herkesin
incelemesine açık bulundurulması ve tescil olunan bazı durumların ilan edilmesi
zorunluluğu ile sağlanmıştır. İlan, ticaret sicili gazetesinde yapılır.
C) Tescil ve İlanın Etkileri
Ticaret sicili, odalar tarafından tutulduğu için resmi
sicillerdendir. Resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna
kanıt oluşturur. Dolayısıyla sicil kaydı aksi ispat olununcaya kadar doğru
sayılır (MK.m.7).
Sicilin genel olarak yapılan işlemin niteliğine göre iki
türlü etkisi söz konusudur. Bir durumun sicile tescili (ve ilanı) o durumun
hukuk dünyasında ortaya çıkması için gerekiyorsa, tescil/ilan olmadan o hukuki
durum ortaya çıkmıyorsa tescilin etkisi kurucudur. Tescil, ticaret
şirketlerinin kurulmasında, esnaf işletmelerine ticari mümessil atanmasında,
AŞ.’lerde sermayenin artırılması veya esas sözleşme değişiklikleri, ticari
işletme rehninin kurulmasında, ticaret unvanı ve işletme adının özel şekilde
korunmasının talep edilebilmesi bakımından ve AŞ.’lerde kuruluştan sonra
devralmaya ilişkin sözleşmelerin geçerliliği için kurucudur.
Tescil bir hukuki durumun ortaya çıkması için gerekli
değilse, başka bir deyişle o hukuki durum zaten ortaya çıkmışsa, tescil sadece
ortaya çıkan bu hukuki durumu bildirme görevinden başka bir anlama sahip
değilse bildiricidir. Tescil, gerçek kişi tacirlerde tacir sıfatının
kazanılmasında, ticari işletmeler için ticari mümessil atanmasında, acenteye
sözleşme yapma yetkisi verildiğine dair belge verilmesinde, AŞ.’lerde yönetim
kurulu üyesinin görevden ayrıldığının bildirilmesi, ticari mümessilin azli veya
istifasında bildiricidir.
Menfi-müspet etki sicilin üçüncü kişiler üzerindeki etkisi
ile ilgilidir. Üçüncü kişilerin TTK.m.38 gereğince (Ticaret sicili kayıtları
nerede bulunurlarsa bulunsunlar, 3.kişiler hakkında, kaydın gazete ile ilan
edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise, son kısmının
yayınlandığı günü takip eden iş gününden itibaren hüküm ifade eder.)
kendilerine karşı hüküm ifade etmeye başlayan kayıtları bilmediklerine ilişkin
iddiaları dinlenmez. Başka bir deyişle bunların bilindiği varsayılır. Buna
sicilin olumlu (müspet) etkisi denir. Ör: AŞ. yönetim kurulu üyeliğinden
12.06.2008 tarihinde istifa eden yönetim kurulu üyesinin bu durumu 17.06.2008
tarihinde ticaret siciline tescil ve ilan edilmiştir. 28.06.2008 tarihinde
istifa eden yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu üyesi sıfatını kullanarak,
yetkisiz şekilde üçüncü bir kişi ile işlem yapmışsa, bu kişi iyiniyetli bile
olsa bu işlem şirketi bağlamayacaktır. Çünkü ayrılmaya ilişkin konu tescil ve
ilan edildiği için herkesin bunu bildiği kabul edilir.
TTKm.39/II’ye göre, tescili gerektiği halde tescil edilmemiş
veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir konunun
3.kişiler tarafından bilinmemesi asıldır. Başka bir deyişle burada 3.kişilerin
iyiniyetli olduğu varsayımı vardır. Aksini iddia eden, karşı tarafın bu durumu
bildiğini (müspet vukfunu) ispat etmesi gerekir. Bu sicilin olumsuz (menfi)
etkisidir. Ör: ticari mümessil azledilmiş ancak durum tescil ve ilan
olunmamışsa, bu ticari mümessilin 3.kişilerle yapacağı sözleşmeler müvekkili
bağlar. Ancak ispat yükü müvekkilde olmak koşulu ile 3.kişinin bu durumu
bildiğini ispat ederse sözleşme ile bağlı olmaktan kurtulur (TTK.m.39/II).
Sicile güven ilkesi, hukuki sebebi bulunmayan ya da geçerli
olmayan (yolsuz) bir kayda iyiniyetli olarak dayanan kişinin bu kazanımının
korunmasını ifade eder. Bu ilke tapu sicili alanında geçerlidir. Buna karşılık
ticaret sicilinde sicile güven ilkesi kural olarak yoktur. Ör: (A)’ya ait olan
bir ticari işletme, yolsuz bir tescille yanlışlıkla (B) adına tescil edilmişse
ve (B)’de ticari işletmeyi iyiniyetli (C)’ye devretse, (C) ticaret sicili
kaydına iyiniyetle dayanmasına rağmen işletmenin maliki olamaz. Bu ilkenin
istisnasını TİRK.m.5/IV maddesi getirmiştir. Buna göre, ticaret veya esnaf ve
sanatkar sicilindeki (yolsuz) kayda dayanarak rehin hakkı kazanan kişinin kazanımı
korunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder