16 Aralık 2022 Cuma

TİCARET SİCİLİ


A) Ticaret Sicili Teşkilatı

Ülkemizde belli bazı olayların ya da işlemlerin kaydına ilişkin siciller tutulmaktadır. Bunlara örnek olarak; nüfus sicili, tapu sicili, gemi sicili, marka sicili vs. verilebilir. Bu sicillere yapılan kayıt, yerine göre ya belli bir hukuki durumun doğumuna neden olur (kurucu etki) ya da mevcut bir hukuki durumun varlığını ispata yarar (bildirici etki).

Ticaret sicili, ticari işletme ve tacirle (istisnaen esnafla) ilgili bazı durumların tacir ve 3.kişilerin menfaatleri açısından açıklanmasına hizmet eden bir sicildir. Ticaret sicili aleni niteliktedir. Ticaret sicili kayıtları ticaret ve sanayi odası veya ticaret odası bulunan yerlerde bir ticaret sicili memurluğu tarafından tutulur. Oda olmayan veya yeterli teşkilatı bulunmayan odaların olduğu yerlerde ticaret sicil işleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından tespit edilecek, o il dahilindeki yeterli teşkilata sahip odalardan birinin ticaret sicili memurluğu tarafından yürütülür.

Hangi konuların ticaret siciline kaydının gerekli olduğu genel bir hükümle düzenlenmemiş, mevzuat içinde dağınık olarak belirtilmiştir. Ancak kanunlarda veya ticaret sicili tüzüğünde tescil edileceği bildirilen konular dışında kalan konular, ticaret siciline kaydolunamaz.

Ticaret sicili alenidir. Başka bir deyişle herkes ticaret sicilinin içeriğini ve dairede saklanan bütün senet ve vesikaları inceleyebilir, bunların onaylı suretlerini alabilir, bir durumun sicilde kayıtlı olup olmadığına dair tasdikname verilmesini isteyebilir (TTK.m.37/II).

B) Sicil İşlemleri

Sicil işlemleri; tescil, tadil ve terkinden oluşmaktadır. TST.m.9/I’e göre tescil, bir vakıanın sicile geçirilmesidir.

Tescil işlemi kural olarak ilgilinin talebi üzerine yapılır. Resen veya ilgili makamın bildirmesi üzerine tescil, mevzuatta bu konuda açık hüküm bulunması halinde söz konusu olur (TST.m.24/I).

Tescil, ilgililer veya bunların yetkili temsilcileri ya da hukuki halefleri tarafından dilekçe ile talep edilir. Genellikle, tescil edilecek durum kimin hukuki yararını doğrudan ilgilendirmekte ise, o kişi ilgili sayılır. İlgili kişi birden fazla ise, kanunda aksine hüküm olmadıkça (Ör: kolektif şirketin kuruluşunu, kurucuların hep birlikte talep etmesi gerekir.) bunlardan birinin talebi yeterlidir (TTK.m.30/II). Ör: AŞ. Yönetim kurulu üyesinin görevinden istifa etmesi durumunda, bunu tescil ve ilan ettirme görevi yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu üyelerinden birinin talebi ile bu durum tescil ve ilan ettirilebilir.

Tescil konusundaki istisnai bir durum ise resen veya ilgili makamın bildirimi ile yapılan tescildir. Bu şekilde tescilin yapılabilmesi için, bu konuda kanunda veya tüzükte hüküm olmalıdır. Ör: merkez kaydının silindiğinin ilgili sicil memuru tarafından bildirilmesi üzerine, şube kaydı da resen silinir (TST.m.59/II/a). İflasın açılması, kaldırılması, kapanması halleri de iflas memurunun yapacağı bildirim üzerine sicil memuru tarafından resen sicile işlenir (TST.m.49-51).

Tescili zorunlu olup da, kanuni şekilde veya süresi içinde tescili istenmemiş veya kanuna aykırı tescil edilmiş bir durumun varlığını öğrene sicil memuru, resen tescil veya terkin yoluna gidemez. Bu durumda ilgililere tescil, düzeltme veya tescilin zorunlu olmadığını ispat etmeleri için uygun bir süre verir. Bu süre içinde gerekli işlemler yapılmazsa, sicil memurunun talebi üzerine mahkeme tarafından para cezası verilir. İlgili bu süre içinde gerekli işlemleri yaparsa mahkeme evrak üzerinde inceleme yapar, tescili gerekli bir durum varsa tescilin yapılmasını sicil memuruna emreder. Aksi halde, mahkeme memurun talebini reddeder. İlgililer ve sicil memuru karar aleyhine temyiz yoluna başvurabilir. Temyiz icrayı durdurur (TTK.m.35/IV).

Sicil memuru tescil talebi üzerine, öncelikle tescil için gerekli kanuni koşulların mevcut olup olmadığını inceler (TTK.m.34/I). Sicil memuru, yaptığı inceleme sonucunda tescil talebini reddederse, ilgililer bu karara karşı 8 gün içinde, sicilin bulunduğu yerdeki ticari davalara bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesin değildir. İtiraz eden, çağrılan 3.kişi (sicilde kayıtlı bulunan çıkarlarına ilişkin) ya da sicil memuru tarafından tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde temyiz olunabilir.

Sicil memurunun inceleyerek reddettiği her talep dolayısıyla ilgilinin geçici kayıt yapılmasını isteme hakkı vardır (TTK.m.34/IV). Sicil memuru tarafından reddedilen ve ilgilinin itirazı üzerine mahkeme kararı ile çözümlenecek olan tescil konusu durum, karara kadar tescil zorunluluğunu yerine getirmek üzere, geçici olarak tescil edilebilir. Ör: seçilen ticaret unvanının tescili talebi sicil memuru tarafından reddedilirse, geçici kayıt yaptıran ilgili, mahkeme kararı kesinleşinceye kadar, aynı unvanın başka bir kişi tarafından tescil ettirilmesi tehlikesini önlemiş olur.  Geçici kayıt yaptıran kişi 3 ay içinde sicil memurunun red kararına karşı mahkemeye başvurmaz veya ilgililer aralarında anlaşamazlarsa, geçici kayıt resen silinir.

Ticaret sicilinin aleniyeti, sicil kayıtlarının herkesin incelemesine açık bulundurulması ve tescil olunan bazı durumların ilan edilmesi zorunluluğu ile sağlanmıştır. İlan, ticaret sicili gazetesinde yapılır.

C) Tescil ve İlanın Etkileri

Ticaret sicili, odalar tarafından tutulduğu için resmi sicillerdendir. Resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Dolayısıyla sicil kaydı aksi ispat olununcaya kadar doğru sayılır (MK.m.7). 

Sicilin genel olarak yapılan işlemin niteliğine göre iki türlü etkisi söz konusudur. Bir durumun sicile tescili (ve ilanı) o durumun hukuk dünyasında ortaya çıkması için gerekiyorsa, tescil/ilan olmadan o hukuki durum ortaya çıkmıyorsa tescilin etkisi kurucudur. Tescil, ticaret şirketlerinin kurulmasında, esnaf işletmelerine ticari mümessil atanmasında, AŞ.’lerde sermayenin artırılması veya esas sözleşme değişiklikleri, ticari işletme rehninin kurulmasında, ticaret unvanı ve işletme adının özel şekilde korunmasının talep edilebilmesi bakımından ve AŞ.’lerde kuruluştan sonra devralmaya ilişkin sözleşmelerin geçerliliği için kurucudur.

Tescil bir hukuki durumun ortaya çıkması için gerekli değilse, başka bir deyişle o hukuki durum zaten ortaya çıkmışsa, tescil sadece ortaya çıkan bu hukuki durumu bildirme görevinden başka bir anlama sahip değilse bildiricidir. Tescil, gerçek kişi tacirlerde tacir sıfatının kazanılmasında, ticari işletmeler için ticari mümessil atanmasında, acenteye sözleşme yapma yetkisi verildiğine dair belge verilmesinde, AŞ.’lerde yönetim kurulu üyesinin görevden ayrıldığının bildirilmesi, ticari mümessilin azli veya istifasında bildiricidir. 

Menfi-müspet etki sicilin üçüncü kişiler üzerindeki etkisi ile ilgilidir. Üçüncü kişilerin TTK.m.38 gereğince (Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, 3.kişiler hakkında, kaydın gazete ile ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise, son kısmının yayınlandığı günü takip eden iş gününden itibaren hüküm ifade eder.) kendilerine karşı hüküm ifade etmeye başlayan kayıtları bilmediklerine ilişkin iddiaları dinlenmez. Başka bir deyişle bunların bilindiği varsayılır. Buna sicilin olumlu (müspet) etkisi denir. Ör: AŞ. yönetim kurulu üyeliğinden 12.06.2008 tarihinde istifa eden yönetim kurulu üyesinin bu durumu 17.06.2008 tarihinde ticaret siciline tescil ve ilan edilmiştir. 28.06.2008 tarihinde istifa eden yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu üyesi sıfatını kullanarak, yetkisiz şekilde üçüncü bir kişi ile işlem yapmışsa, bu kişi iyiniyetli bile olsa bu işlem şirketi bağlamayacaktır. Çünkü ayrılmaya ilişkin konu tescil ve ilan edildiği için herkesin bunu bildiği kabul edilir.

TTKm.39/II’ye göre, tescili gerektiği halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir konunun 3.kişiler tarafından bilinmemesi asıldır. Başka bir deyişle burada 3.kişilerin iyiniyetli olduğu varsayımı vardır. Aksini iddia eden, karşı tarafın bu durumu bildiğini (müspet vukfunu) ispat etmesi gerekir. Bu sicilin olumsuz (menfi) etkisidir. Ör: ticari mümessil azledilmiş ancak durum tescil ve ilan olunmamışsa, bu ticari mümessilin 3.kişilerle yapacağı sözleşmeler müvekkili bağlar. Ancak ispat yükü müvekkilde olmak koşulu ile 3.kişinin bu durumu bildiğini ispat ederse sözleşme ile bağlı olmaktan kurtulur (TTK.m.39/II).

Sicile güven ilkesi, hukuki sebebi bulunmayan ya da geçerli olmayan (yolsuz) bir kayda iyiniyetli olarak dayanan kişinin bu kazanımının korunmasını ifade eder. Bu ilke tapu sicili alanında geçerlidir. Buna karşılık ticaret sicilinde sicile güven ilkesi kural olarak yoktur. Ör: (A)’ya ait olan bir ticari işletme, yolsuz bir tescille yanlışlıkla (B) adına tescil edilmişse ve (B)’de ticari işletmeyi iyiniyetli (C)’ye devretse, (C) ticaret sicili kaydına iyiniyetle dayanmasına rağmen işletmenin maliki olamaz. Bu ilkenin istisnasını TİRK.m.5/IV maddesi getirmiştir. Buna göre, ticaret veya esnaf ve sanatkar sicilindeki (yolsuz) kayda dayanarak rehin hakkı kazanan kişinin kazanımı korunur.

 kaynak:https://akicilegal.com/ticaret-sicili/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder