26 Haziran 2015 Cuma

HER BOŞANAN, BOŞANDIĞI TARAFA NAFAKA ÖDERMİ? İŞSİZ ÇALIŞANDAN BOŞANAN TARAF NAFAKA TALEP EDEBİLİRMİ?


Her boşanan birey diğer eşine süresi olarak nafaka öder mi, hangi durumlarda nafaka kesilir ve çalışırken İŞSİZLİK MAAŞI alandan NAFAKA talep edilebilir mi sorularına cevap vermeye çalışacağım…
Türk medeni yasasına göre evlenen çiftler boşanma durumunda yoksulluğa düşecek taraf, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında SÜRESİZ olarak nafaka talep edebilir.
Evlilik birliği karı ve koca tarafından anlaşmazlık sonucu çekişmeli boşanma davası ile sona ermesi mümkün olduğu gibi taraflarca uzlaşılarak ANLAŞMALI boşanma davası ile sona erdirilebilmesi de mümkündür.
Anlaşmalı boşanmalarda taraflar kendi aralarında anlaşsa dahi HÂKİM tarafından nafaka ya hükmedebilir. Nafaka medeni yasada md/175 de ” Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz ”Diyerek kanun koyucu yasa ile güvence altına almıştır
NAFAKANIN KESİLME SEBEBLERİ:
Mahkemece hâkim tarafından nafaka hükmedilmesinde Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Hâkim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Nafakanın kesilme sebepleri ise;
1.nafaka alan tarafın yeniden evlenmesi
2.Taraflardan birinin ölümü halinde
3.nafaka alanın yoksulluğu ortadan kalkması halinde
4.nafaka alanın fiilen başka biriyle evliymiş gibi yaşaması halinde
5. nafaka alanın haysiyetsiz bir yaşam sürmesi durumunda
Mahkeme tarafından yukarıda açıklanan sebepler yüzünden nafaka kesilir. (md/176)
İŞSİZLİK MAAŞI ALAN KOCADAN NAFAKA TALEB EDİLEBİLİRMİ?
İnsan çalışırken işten çıkarıldığında ve işsizlik maaşı aldığında nafaka talep edilebilir mi? Bu sorunu cevabı YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ ESAS: 2013/3850 KARAR: 2013/5188 kararında verilmiştir.
Davanın özeti ise, Davacı vekili dilekçesi ile; davalının annesi ve babasının müvekkilini evden kovduklarını, davalının da davacıya sahip çıkmadığını ileri sürmüş, tüm bu nedenlerle ayrı yaşamada haklı olduğu iddiası ile kendisi için aylık 500 TL, müşterek çocuk için aylık 300 TL tedbir nafakası talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacı için 500 TL, müşterek çocuk için 300 TL olmak üzere toplam 800 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK'nun 197.maddesi gereği ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası talebinde bulunabilir.
Ayrıca, TMK'nun 327/1 maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından sağlanır.
Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK.md.328/1).
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK.md.329/1).
Nafaka takdir edilirken, tarafların ekonomik, sosyal ve mali durumları ile davacı ile çocukların ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosya içeriğine göre, davacı ev hanımı olup, gelirinin olmadığı, ailesi ile yaşadığı, müşterek çocuğun 2010 doğumlu olup, davacı olan annesi ile yaşadığı, davalının ise çalışmadığı, günlük 12,81 TL işsizlik maaşı aldığı anlaşılmıştır.
Açıklanan bu duruma göre, davacı ve çocuğun giderleri ile davalının geliri arasında denge kurulması gerekirken yüksek oranda nafaka ödemesine karar verilmesi, TMK.nun 4. maddesinde yazılı hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış bozmayı gerektirmiştir.
                                                   - KISSADAN HİSSE-
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Mustafa Kemal ATATÜRK...
Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN

İŞYERİ DEVRİ (2. Bölüm)


işyeri devrinde İşverenin veya İşçinin VEFATI ‘durumunda medeni kanun ve borçlar hukuku yönünden ele alacağım yazımın en sonunda ise yeni türk ticaret kanunu  ile iş kanunu arasında farkları sıralayacağım.
 İŞVERENİN VEFATI
4721 MEDENİ KANUN MD/599.- Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, miras bırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.
Kanun koyucunun yukarıdaki madde gereği  miras yolu ile intikal bir işyeri devri değildir. İşverenin yerini yasa gereği mirasçılar almakta, iş sözleşmeleri mirasçılara geçmektedir. Maddede belirtildiği üzere Ölen işverenin ödemekle yükümlü olduğu işyeri alacakları da mirasçılara geçer. işçilik haklarından müteselsil sorumluluk söz konusu olmaz.
İŞÇİNİN VEFATI
6098 BORÇLAR HUKUKUMD/ 440- Sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür.
Bu maddeden, işçinin mirasçılarının ya da işverenin, ayrıca sözleşmenin feshi bildiriminde, bulunmalarına gerek olmaması, ölüm olayının, yasadan doğan kendiliğinden bir sona erme hali olduğu çıkarılabilir.
6098 BORÇLAR HUKUKU MD/ 441- İşverenin ölümü hâlinde, yerini mirasçıları alır. Bu durumda işyerinin tamamının veya bir bölümünün devri ile gerçekleşen hizmet ilişkisinin devrine ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
iş sahibinin ölümü halinde, iş sözleşmesinin başlıca onun şahsı nazara alınarak yapılması halinde sona ereceği düzenlenmiştir. İşçi bu maddeye dayanarak, sözleşmenin işverenin kişiliği nazara alınarak yapıldığını ve bunun sonucunda ölümle sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini ispat etmediği taktirde, işverenin ölümü ile onun mirasçıları ile devam eden iş sözleşmesinden doğan haklara sahip olduğu gibi, borçları da yerine getirmek zorunda kalacaktır
6102 TTK md 178 de  İŞYERİ DEVİRİ
1.Tamveya kısmi bölünmede, işçilerle yapılan hizmet sözleşmeleri, işçi itiraz etmediği takdirde, devir gününe kadar bu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlarla devralana geçer.
2.İşçi itiraz ederse, hizmet sözleşmesi kanuni işten çıkarma süresinin sonunda sona erer; devralan ve işçi o tarihe kadar sözleşmeyi yerine getirmekle yükümlüdür.
3.Eski işveren ile devralan, işçinin bölünmeden evvel muaccel olmuş alacakları ile hizmet sözleşmesinin normal olarak sona ereceği veya işçinin itirazı sebebiylesona erdiği tarihe kadar geçen sürede muaccel olacak alacaklarından müteselsilden sorumludur.
4.Aksikararlaştırılmadıkça veya hâlin gereğinden anlaşılmadıkça, işveren hizmet sözleşmesinden doğan hakları üçüncü bir kişiye devredemez.
5.İşçiler muaccel olan ve muaccel olacak alacaklarının teminat altına  alınmasını isteyebilirler.
6.Devreden şirketin bölünmeden önce şirket borçlarından dolayı sorumlu olan ortakları, hizmet sözleşmesinden doğan ve intikal gününe kadar muaccel olan borçlarla,hizmet sözleşmesi normal olarak sona ermiş olsaydı muaccel hâle gelecek olan veya işçinin itirazı sebebiyle hizmet sözleşmesinin sona erdiği anakadardoğacak olan borçlardan müteselsilen sorumlu olmakta devam ederler.
Yukarıdaki yeni ticaret kanuna  ve iş kanuna md/6-1 ‘ göre iş ilişkisinde devralan çalışanların tüm hak ve borçlarından sorumlu olma , her iki yasal kanuna göre işçi alacaklarından birlikte sorumlu , 4857 md6’işçiye itiraz hakkı tanınmamışken  6102 ttk da  işçiye itiraz hakkı tanınmaktadır.fakat içşçi susarsa yani itiraz etmesse iş sözleşmesi devralana geçer.iş kanununda işyeri devri  işçi açısından haklı Fesih oluşturmadı  hükmü varken  türk ticaret kanununda işçiye fesih hakkı tanımıştır.4857 iş kanununda birleşme bölünme tür değiştirme halinde derveden ve devralan için müteselsil sorumluluk doğmıyacağını belirtmekte iken türk ticaret kanununda tam aksini söylemekte yani birleşme bölünme ve tür değişmelerinde müteselsil sorumluluk  öngörülmektedir.TürkTicaret Kanunu hükmünde işçilere alacakları için TEMİNAT talep etme hakkı tanınmaktadır. İş Kanunu hükmünde ise işçilerinalacakları için teminat  talep etme hakkı yoktur…
              KISSADAN HİSSE
“Kul, gözleri gördüğü hâlde Allah’ın kendisini âmâ olarak diriltmesinden korksun! Hikmetten anlayana manalı bir söz kâfidir. Manen sağır olanlar, zaten hakkı duyamazlar…”Hz osman r.a
Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN

İŞYERİ DEVRİ (1. Bölüm)


her birey bir işyeri açmayı çalıştırmayı hükmetmeyi elbette ister. İster ama ticarethaneyi yönetmek gerçekten zor iştir kimi insanlar işyerleri kurar hatta büyürler, ekonomik nedenler(iflas ve ya birleşme vb.) veya iş sahibinin vefatı dolayı işyerlerini devretmek isteyebilirler işte asıl  konum işyerleri devirlerinde hem Türk ticaret kanunu hem iş kanunu hem de borçlar kanunu  ve medeni kanunu ile çalışanların kanunlar karşısında durumlarını  ve kanunların işyeri devri ile çatışmalarını irdelemeye  çalışacağım.

İşyeri devrinden söz edebilmek için ortada bir işyeri  ve bu işyerinde mal ve hizmet üretimine ilişkin faaliyet olmalıdır.
 TANIM:
4857 sayılı iş kanunu md/2 de işyeri tanımı kanun koyucu tarafından şu şekilde tanımlanmıştır…
‘’ İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir’’. Kanun koyucu tarifin hemen ardından işyeri eklentilerini de sıralamıştır ‘’İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.’’
Kanun maddesinden de anlaşılacağı kadar İŞYERİ DEVRİ halinde uygulanacak esaslar belirtilmemiş sadece işyerinin bir bütün olduğunu belirterek işyeri devri halinde uygulanacak genel bir işyeri tanımı yapılmamıştır.
İŞYERİNİN DEVRİNİN İŞ SÖZLEŞMELERİNE ETKİSİ:
Eski Yürürlükten kaldırılmış 1475 sayılı İş Kanununda  işyeri devrine ilişkin genel bir düzenleme yoktur. Devir ile ilgili, Borçlar kanunumuzun 428.maddesinde düzenleme yapılmıştır.
•           İşyerinin tamamı veya bir bölümü hukuki bir işlemle başkasına devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan hizmet sözleşmeleri, bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
•           İşçinin hizmet süresine bağlı hakları bakımından, onun devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır
•           Yukarıdaki hükümlere göre devir hâlinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan, devreden ve devralan işveren müteselsilen sorumludurlar. Ancak, devreden işverenin bu yükümlülüklerden doğan sorumluluğu, devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.
Yukarıdaki kanun maddesinden anlaşılacağı kadar devir halinde işçi haklarından 428 md 3 fıkrasında bahsedilmiş ücret ve kıdem gibi haklarda devreden  ve devralanın 2 yıl boyunca bu  haklardan  sorunlu tutulacağı belirtilmiştir.
Devralan  aynı şekilde 4857 iş kanunu md/3-1 e göre ‘’bu kanunun kapsamına girecek nitelikte bir işyerini kuran, her ne suretle olursa olsun devralan... bir ay içinde Bölge Çalışma Müdürlüğüne bildirmek zorundadır...” denilmiştir
İşyerinin el değiştirmesi veya başkasına geçmesi bu işyerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin haklarının ortadan kalkmasına sebep olamaz. Aksine bir sözleşme olsa bile yıllık ücretli izin süresine ilişkin ücretler yeni işveren tarafından ödenir.(4857 md/53)
İş Kanunumuzdaki bu düzenlemeler dışında Deniz İş Kanunumuzun kıdem tazminatına ilişkin 20. maddesi, gemi devrine ilişkin 19. maddesi, ve yürürlükten kaldırılmış 2822  Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu 8. maddesi işyeri devrini içeren yasal düzenlemelerdendir.
4857 İŞ KANUNU YÖNÜNDEN :
4857 sayılı İş Kanunumuzun 6. maddesi işyerinin veya bir bölümünün devri başlığı altında düzenlenmiştir. Şimdi İş Kanunu md. 6’ daki yasa düzenlemenin esaslarını inceleyelim:
·         İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer
maddede işyerlerinin devir söz edildikten sonra “.....mevcut olan iş sözleşmeleri bütün HAK ve BORÇLARI ile ....” denilerek devir konusunda sözleşmelerin hukuk niteliği tartışma konusu yapılmamıştır…
·         Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
·         Devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.
Devralan işverenin işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlü olduğunu belirtmiştir. Bu yükümlülük aslında m. 6/1 deki devir tarihindeki iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçları ile devralan işverene geçmesinin bir gereğidir. bu düzenleme ile devralan işveren, ihbar ve kıdem tazminatları, yıllık ücretli izin hakları gibi, işçinin kıdemine göre belirlenen haklarda, işçiye, devreden işveren yanında geçirdiği, hizmet süresini de dikkate alacak ve buna göre işlem yapacaktır. Burada tek istisna :İş sözleşmeleri devirden önce sona eren, ve devirden sonra tekrar işe alınan, işçiler için devralan işverenin, devreden işveren yanında geçirilen süreler bakımından herhangi bir sorumluluğunun olmayacağıdır….
·         Tüzelkişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz
Önceki işverenin TÜZEL kişiliği sona ermesi halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmayacağı belirtilmiştir. Devreden işverenin sorumluluğu, devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar için söz konusudur. İş sözleşmesi devreden işverence fesh edilmemişse, İHBAR TAZMİNATI, İZİN ÜCRETİ, gibi haklardan sorumluluğu olmaz Devredenin kendi döneminde gerçekleşmiş olan; a) HAFTA TATİLİ b) FAZLA ÇALIŞMA KARŞILIĞI ALACAKLAR c) PRİM vb. gibi ödeme ve ücret alacaklarından ise, SORUMLULUĞU vardır. Ancak kıdem tazminatına ilişkin özel bir durum söz konusudur…. İş Kanunu md. 120’e göre 1475 sayılı İş Kanununun 14/2 maddesi yürürlüktedir. Bu maddede; “İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır.
örnek olarak vermek gerekirse  işyerinde 5 seneden beri çalışan bay  x devreden geçmiş senelerden  devralanda  devraltığı tarihden itibaren çalışanın kıdemşnden sorumludur.aynı şekilde  devreden 2 yıl daha devralanla müteselsil sorumlu tutulurlar…
·         Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz.
devreden, devralan işverenler ve işçi sırf işyerinin ve bir bölümünün devrine dayanarak, is Sözleşmesini, haklı nedenle fesh edemezler. Zaten aksi düşüncenin kabulü, devirle birlikte iş sözleşmelerinin devamı ilkesine aykırılık teşkil eder. İş Kanunu md. 24 ve 25’ de işyerinin veya bir bölümünün devri haklı sebeple derhal fesih nedenleri arasında sayılmamıştır. Tarafların bu nedenle iş sözleşmesini fesh  etmeleri durumunda haksız feshe ilişkin sonuçlar doğar Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır. Bunun tek İSTİSNASI belirsiz süreli iş sözleşmeleri yeni iş veren tarafından, İş Kanunu md. 17’ e göre, feshi ihbarda bulunularak sona erdirilebilir
Yukarıdaki hükümler, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi sonucu işyerinin veya bir bölümünün başkasına devri halinde uygulanmaz.
İşyerinin iflas sebebi ile tasfiyesinde, iş sözleşmeleri devralana geçmiş sayılmayacağı gibi, önceki işverenin borçlarından da iflas sebebiyle devralan işveren sorumlu olmaz
                                       KISSADAN HİSSE
Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur Kutadgu BİLİG
 Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN

İNŞAAT İŞLETME TÜRLERİ, KULLANILACAK HESAPLAR, KAR ve ZARAR

İNŞAAT işleriyle ilgili olacak  bugün inşaat işlerini kısaca sizlere tanıtacağım. işletme türleri  kullanılacak hesaplar  stopaj ,fatura ,ticari kar mali kar  veya zarar ,inşaat işlerinde yıllara yaygın konuları ve yapı kooperatifleri konuları üzerinde duracağım.
 İŞLETME TÜRLERİ
Mamul üretim işletmeleri (imalat)
Hizmet üretim işletmeleri (hizmet)
Ticaret işletmeleri (alım satım)
İNŞAAT…
İnşaatlar kendi aralarında iki farklı gruba ayrılırlar
1.özel inşaat (imalat) kendi nam ve hesabına yapılanlar.
2.taahhüt işleri (hizmet) başkaları  nam ve hesabına  yapılanlar
İnşaat işlerinde asıl önemli  olan BELİRLEYİCİ unsurdur yani ürün paylaşımıdır.
İnşaat faaliyeti sonunda  ortaya çıkarılan üründen ( ki  bu ürün .binadır ,konuttur,işyeridir,barajdır veya yoldur) pay alınıyorsa ….İmalattır kullanılacak hesap türleri  150-710-720-730-151-152-620 hs.
Şayet pay alınmıyorsa …hizmettir kullanılacak hesap türleri 150-740-622 hs
ÖZEL İNŞAATLAR:
Özel inşaatlar kendi aralarında 3 gruba ayrılırlar
1)Vergi mükellefinin aktiflerine kayıtlı arsaları üzerinde  yapılanlar
2)Kişisel servete konu  arsalar üzerinde yapılanlar
3)yapı kooparatifleri
1.VERGİ MÜKELLEFLERİNİN
A.) AKTİFE KAYITLI ARSALARI ÜZERİNDE:
·         Kendi kullanımları için yaptıkları inşaatlar (yatırım amaçlı)
·         Satmak amacıyla yaptıkları  inşaatlar (yap-sat)
·         Kat karşılığı şeklinde başkalarına yaptırdıkları
·         Anahtar  teslimi şeklinde başkalarına  yaptırdıkları  (taahhüt alımı şeklinde )
B.)BAŞKALARINA  AİT ARSA ÜZERİNDE:
·         Kat karşılığı alıp ,yine kat karşılığı başkalarına yaptırdıkları
·         Kat karşılığı şeklinde kendilerinin yaptıkları
 2.VERGİ MÜKELLEFİ OLMAYANLARIN KİŞİSEL SERVETE DAHİL ARSALARI  ÜZERİNDE :
·         Kendilerinin yaptıkları inşaatlar
·         Kat karşılığı şeklinde başkalarına yaptırdıkları inşaatlar
·         Taahhüt şeklinde (anahtar teslimi) başkalarına yaptırdıkları inşaatlar
3.YAPI KOOPARATİFLERİNİN:
a)      Kendi arsaları üzerinde kendilerinin yaptıkları
b)      Kendi arsaları üzerinde kat karşılığı şeklinde başkalarına yaptırdıkları
c)       Kendi arsaları üzerinde anahtar teslimi (taahhüt şeklinde)
d)      Başkalarına ait arsa üzerinde kat karşılığı şeklinde yaptıkları
e)      Kat karşılığı olarak aldıkları arsa üzerinde ,yine kat karşılığı şeklinde başkalarına yaptırdıkları inşaatlar
TAAHHÜT İŞLERİ:
Başkalarının nam ve hesabına yapılan  ve inşaat faaliyeti sonunda ortaya çıkarılan üründen pay alınmaksızın sadece bir bedel karşılığı üstlenilen inşaat işidir
Bu faaliyette, ortaya çıkarılan ürün(konut, işyeri, yol, baraj) tamamen iş sahibine aittir.
Taahhüt işini üstlenilen kişiye Müteahhit denir. Yapılan  inşaat taahhüt işi ,bir Hizmet ‘tir(7/A’da 740 hs.)
İşin tamamlanıp  teslimi HAKEDİŞ RAPORU –BELGESİ ile  gerçekleşir. Hakediş belgesinin FATURAYA BAĞLANMASI zorunludur.
1)MAMÜL ÜRETİM İŞLETMESİNDE  MALİYET HESAPLARI  VE HESAPLARIN İŞLEYİŞİ (7/A):
710 Direkt ilk madde  ve malzeme giderleri hesabı
711 Direkt  ilk madde ve malzeme giderleri yansıtma  hesabı
720 Direk işçilik giderleri
721 Direkt işçilik giderleri yansıtma hesabı
730 Genel üretim giderleri
731 Genel üretim giderleri yansıtma hesabı
150 İlk madde  ve malzeme (hammadde alışlarında)

150—710.  711 hs alacağı karşılığı ……151 yarı mamüller üretim
150—720 . 721 hs alacağı karşılığı…….151 yarı mamüller üretim
150—730. 731 hs alacağı karşılığı……..151 yarı mamuller üretim
·         710 720 730 hesaplarında toplanan üretim maliyeti ,dönem sonunda ilgili yansıtma hesaplarının alacağı ile 151 yarı mamüller  üretim hesabına aktarılır.
·         Yansıtma hesapları  ile ilgili hesaplar karşılıklı olarak kapatılır
·         Üretimi tamamlananların maliyeti ,151 hesaptan 152 mamuller hs alınır
·         Satılan mamullerin maliyeti ,152 hesaptan gelir tablosunda yer almak üzere  620 satılan mamuller maliyeti hesabına aktarılır.
2)HİZMET İŞLETMESİNDE MALİYET HESAPLARI VE İŞLEYİŞİ (7/A):
740 hizmet üretim maliyeti hesabı
741 hizmet üretim maliyeti yansıtma hesabı
151 ilk madde ve malzeme  (hizmetle ilgili malzeme alışlarında )
Malzemenin kullanılmasıyla
150—740. 741alacağı karşılığı…622 satılan hizmet maliyeti
·         Hizmet üretim giderleri dönem içinde 740 hesapta izlenir.dönem sonunda  bu hesapta oluşan maliyetler ,yansıtma hesabı olan 741 hs alacağına karşılığında gelir tablosunda yer almak üzere 622 satılan hizmet maliyeti  hesabına aktarılır.
·         7740 ve 741 hesaplar karşılıklı olarak kapatılır.
3)TİCARET İŞLETMELERİNDE GİDER HESAPLARI VE İŞLEYİŞİ (7/A):
750 araştırma ve geliştirme giderleri
751 araştırma ve geliştirme gideri yansıtma  hs
760 pazarlama satış dağıtım giderleri
761 pazarlama satış dağıtım giderleri yansıtma hs
770 genel yönetim giderleri
771 genel yönetim giderleri yansıtma hs
780 finansman  giderleri
781 finansman giderleri yansıtma hs
·         İmalat ve hizmet işletmeleri ,temel hesaplarının yanında bu hesaplarıda kullanabilirler.(gider kaydı gerektiğinde)
·         Ticaret işletmelerinde satın alınan mallar ,153 ticari mallar hesabına kaydedilir
·         Satılan ticari malların maliyeti ,153 hesap alacağı ile gelir tablosunda yer almak üzere 621 satılan ticari mallar maliyeti hs aktarılır
·         Gider hesapları ,dönem sonunda ,yansıtma hesapları alacağı karşılığında gelir tablosunda yer almak üzere ilgili 6’lı hesaba aktarılır…
750…751………………………………………………………..630 araştırma ve geliştirme giderleri
760…761………………………………………………………..631 pazarlama satış dağıtım giderleri
770…771………………………………………………………..632 genel yönetim giderleri
780…781………………………………………………………..660 kısa vadeli borçlanma giderleri
·         Yansıtma hesapları ,ilgili gider hesapları ile karşılıklı olarak kapatılır.

4) GELİR TABLOSU HESAPLARININ KAPATILMASI
a)      Tüm 6’lı hesaplar ,690 dönem karı veya zararı hesabına aktarılarak kapatılır
b)      690 hesap kalanı ,işletmeler için TİCARİ KAR veya ZARAR dır.ticari kar ve zarara ,varsa kanunen kabul edilmeyen giderler ilave edilir,vergiden istisna edilen tutarlar düşülür.bu hesaplama sonucunda Mali Kar veya zarara ulaşılır.
c)       MALİ KAR(varsa)üzerinden hesaplanan vergi karşılıkları 691(-) hesap aracılığı ile kaydedilir (vergi karşılığı hesaplaması ve muhasebe kaydı ,gerçek kişi /şahıs işletmelerinde yapılmaz)
d)      690 ve 691 hesaplar ,692  dönem karı veya zararı hesabına devredilerek kapatılır
e)      692 hesap kalanı
Olumlu ise (kar)……………………………….590 dönem net karı
Olumsuz ise (zarar)…………………………..591 (-) dönem net zararı
Olarak ,bilanço  hesabına katarılır….


5)TİCARİ KAR /ZARAR - --MALİ KAR /ZARAR UYGULAMASI:
TİCARİ KAR
10.000
K.K.E.G
5.000
MALİ KAR
15.000


TİCARİ ZARAR(-)
20.000
K.K.E.G
25.000
MALİ KAR
5.000


TİCARİZARAR (-)
30.000
K.K.E.G
10.000
MALİ ZARAR (-)
20.000


TİCARİ KAR
100.000
K.K.E.G
30.000
İSTİSNALAR (-)
20.000
MALİ KAR
110.000


·         Ticari zarar’a rağmen ayrılan vergi karşılığı ,ticari zararı artırır
TİCARİ ZARAR (-)
50.000
K.K.E.G
110.000
MALİ KAR
60.000
VERGİ KARŞILIĞI (-)
12.000  (691 HESAP)
TİCARİ BİLANÇO ZARARI
62.000  (692/591 HESAP)



İNŞAAT İŞLERİNDE YILLARA YAYGIN KONUSU
ÖZEL İNŞAATLARDA :
1.       Başladığı yıldan sonraki yıla sarkan inşaat faaliyeti yıllara yaygın (sari) kabul edilir.
              İşe başlama :31/12/2012
              İşin bitimi:01/01/2013
Bu inşaat yıllara yaygın bir iştir
2.       Vergi ve muhasebe  uygulamaları açısından ,özel inşaatlar için ,işin yıllara yaygın olup olmamasının hiçbir önemi yoktur. Özel inşaat yıl içinde başlayıp bitirilse de, yıllara yaygın   olsa da genel hükümleretabidir.
İşe başladığı yılda bitirilmiş ise :
150-710-720-730-151-152-620 hesapları  çalışır.
İş ,yıllara yaygın ise:
Başladığı yıl…………………………….:150-710-720-730-151 hs yıl içinde çalışır
Bitirildiği yıl…………………………….:151-150-710-720-730…151-152-620 hs.çalışır.
İNŞAAT TAAHHÜT İŞLERİNDE:
Taahhüt işlerinde yıl içinde başlayıp –bitirilen işler için genel hükümler geçerlidir.bu süreçte çalışacak hesaplar 150-740-622 hs ‘larıdır.Ancak , yıllara yaygın inşaat taahhüt işlerinde ,gerçek vergilendirme  ve gerekse muhasebe uygulaması açılarından özel düzenlemeler yer almaktadır.
YILLARA YAYGIN İNŞAAT TAAHHÜT İŞLERİNDE :
1.       İşe başlanılan yıl dahil , işin bitimi yılı tarihine kadar , bu inşaat taahhüt işleriyle ilgili,
Maliyetler…………740 üzerinde 170 ve -178  hesaplarında
Hakkedişler ……..350-358 hesaplarında izlenir
2.       İşin devam ettiği yıllarda gelir tablosu düzenlenmez (bu işle ilgili)
3.       Yıllara aygın inşaat taahhüt işleri yapanlar ,gelir vergisi kanunu 42-43-44 maddeler hükümlerine tabi olurlar
4.       G.V.K mad/42  kapsamında yıllara yaygın inşaat taahhüt işi yapan müteahhitlere yapılan ödemelerden ,yine aynı  kanunun 94 maddesi  gereğince  01/01/2007 tarihinden itibaren %3 oranında vergi tevkifatı (stopaj)yapılır…(bu tarihten önce vergi stopajı %5  olarak uygulanmıştı)
5.       Stopaj fatura üzerinden yapıldığı gibi ,avans ödemelerine de uygulanır. Avanslarda stopaja tabidirler…
6.       GVK 42 madde kapsamında yıllara aygın inşaat taahhüt işi yapan müteahhitler ,sadece bu işleriyle ilgili olarak GEÇİÇİ VERGİ ödemezler ,yani geçici vergi mükellefiyetleri yoktur.
7.       Yapılan inşaat taahhüt işi ,sözleşme gereği  GEÇİCİ VE KESİN KABUL  usuluna tabi ise ,bu durumda ,işin bitim tarihi:Geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın (geçici kabul tutanağı) idarece onaylandığıtarihdir.(burada adı geçen idare ,kamuya yapılan işlerde kamu kurum kuruluşları olup ,özel inşaat işlerinde işin sahibidir.)
8.       İş akışı:
a)müteahhit  hakkediş belgesi düzenler
b)hakediş belgesi ,idarenin sözleşmeye uygunluk kontrolü ile birlikte geçici kabul tutanağına bağlanır
c)geçici kabul tutanağı idarece  onaylanır
d)onay tarihi ,inşaat taahhüt işinin bitim tarihidir.müteahhit  bu tarih itibarıyle  faturasını düzenler .
9.       stopaj avans /fatura ilişkisine örnek:
konut yapı kooperatiflerine 2011 yılında yapılan inşaat taahhüt işi
müteahhite avans ödemesi………………………….1000 ……..stopaj%3…..30
müteahhide avans ödemesi………………………….800…………stopaj%3….24
MÜTEAHHİT FATURASI(iş bitimi)
Hakediş
6.000 TL
%3 Stopaj
180 TL
Avans stopajları (-)
54 TL
Net stopaj
126 TL
Net hak ediş (6.000 – 126)
5.874 TL
Kdv (6.000 x %1)
60 TL
Fatura tutarı (5.874 + 60)
5.934 TL
Müteahhide ödenecek tutar(5.934 – 1800)
4.134 TL




10.   Müteahhitlere yapılan ödemelerde Stopaj konusundaki özellikli durumlar:
a)sözleşmeye göre iş başladığı yılda bitirilecekse, STOPAJ yapılmaz
b)sözleşmeye göre iş başladığı yıldan sonraki yıl veya yıllarda bitirilecekse, bu durumda, işe başlandığı tarihten itibaren işin bitimine kadar yapılan tüm ödemelerden (avanslarda dahil) STOPAJ yapılır.
c)sözleşmeye göre ,başladığı yılda bitirilmesi öngörülmüş olmasına rağmen bitirilememiş ise ,iş yıllara yaygın hale gelmiş demektir. Bu durumda işin yıllara yaygın hale geldiği tarihden itibaren (bu tarih işin başladığı yıldan sonra gelen yılın başıdır) yapılan tüm ödemeler STOPAJA tabidir(geriye dönük stopaj söz konusu değildir.)
d)sözleşmeye göre iş ,yıllara yaygın olarak yapılacak olmasına rağmen ,başladığı yılda bitirilmemişse ,bu durum işin başladığı tarihten bitim tarihine kadar STOPAJ  yapılmasına engel teşkil etmez. STOPAJ yapılacaktır(burada belirleyici olan sözleşmedir ve sözleşmeye göre işin başında bu iş GVK 42 madde kapsamında başlamıştır.)
e)Stopajdan kaçınmak gibi MUVAZAALI sözleşmeler nedeniyle işin yıllara yaygın olması engelleniyorsa V.U.K kanunu md/3 hükmüne dikkat edilmelidir. İlk sözleşmenin yapıldığı  tarihten itibaren SROPAJ başlamalıdır.(iş birbirini takip eden  ve süreklilik arz eden bir durumdadır ,bir bütündür.)
11.   Yıllara yaygın inşaat taahhüt işinin bittiği yılda:
170-178  hesaplardaki maliyetler………………….622 hesaba
350-358 hesaplardaki hakkedişler………………..600 hesaba  alınır.
İş süresince  avans veya faturalar üzerinden yapılan stopajlar ,müteahhit hesap planında 193 hesabında izlenir….
YAPI KOOPERATİFLERİ
·         Muhasebe hesap planları mamul üretim işletmesine  uygun olarak oluşturulur.Yaptıkları faaliyet bir imalattır (150-710-720-730-151-152)
·         5520 sayılı kurumlar vergisi kanunu  md/4-k ‘da yazılı şartlara uymaları halinde ,kurumlar vergisinden muaftırlar
·         Muafiyet için temel şart ,arsanın kooperatif adına kayıtlı olması ve inşaat ruhsatının kooperatif adına düzenlenmiş olmasıdır.
·         Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vermeleri durumu ,kurumlar vergisi muafiyetini ortadan kaldırmaz (bu işlem ,sadece ortaklarla iş yapılması şartının ihlali sayılmaz.)
·         Yapı kooperatiflerinde üretilen konutlar /işyerleri ,mamuller hesabından çıkartılıp kooperatif ortaklarının taahhüt hesaplarına aktarılır.(taahhüt hesapları olarak 136-336 /236-436 önerilir)
  Kaynak: 193 GELİR VERGİSİ
             : 213 VERGİ USUL KANUNU
             : 5520 KURUMLAR VERGİSİ
              :YMM Recep SELİMOĞLU
              :HESAP UZMANLARI DERNEĞİ BEYANNAME KLAVUZU
                                                 -KISSADAN HİSSE-
İlim hiçbir servet ile satın alınmaz. Onun içindir ki, bir cahil ne derecede zengin olursa olsun, en fakir bir alim ile mukayese olunmaz. Hz ALİ
 Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN

İSTİFA EDEREK TAZMİNAT ALMA HAKKI

 İlk önce tanımlardan başlayalım
İŞÇİ:
İşçi, iş kanunu tarafından, hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişi olarak tanımlanmaktadır. Buna göre işçiyi, "geçerli bir iş ilişkine dayanarak çalışan kişidir" biçiminde tanımlamak mümkündür
İŞVEREN:
İş kanununa göre bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı işçi çalıştıran tüzel veya gerçek kişilere işveren denir. Yani işveren gerçek kişi olabileceği gibi şirket, dernek, vakıf, kooperatif, sendika gibi özel veya kamu hukuku tüzel kişisi de olabilir.

6098 ve 4857 KANUNLARINDA İŞ SÖZLEŞME TANIMLARI:

6098 borçlar hukunda ve 4857 sayılı iş hukukunda iş akdi sözleşmelerin tanımlarına değinirsek:
6098 borçlar hukuku md/393- Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.

 4857 md/8 İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tâbi değildir.

Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur. Bu belgeler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.

Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür. Süresi bir ayı geçmeyen belirli süreli iş sözleşmelerinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. İş sözleşmesi iki aylık süre dolmadan sona ermiş ise, bu bilgilerin en geç sona erme tarihinde işçiye yazılı olarak verilmesi zorunludur.

Kural olarak işçinin haklı bir sebep göstermeden istifa etmesi ,işyerinden ayrılması sonucu tazminat almaya  hak etmez .tazminat alabilmesi için istifaya götüren Sebeplerin zuhur etmesi lazımdır.bu istifa aşamasına götüren haklı sebeblerin veya olayların 4857 sayılı işkanununda haklı bir sebeb göstererek işyerinden ayrılırsa  işi kendi bırakmış olsa dahi KIDEM TAZMİNATINA hak kazanacak fakat İHBAR tazminatına hak kazanamayacaktır

4857 sayılı kanun yürürlüğe girmeden önceki kanun olan ve sadece14 maddesi hariç diğer tüm maddeleri kaldırılan 1475 sayılı iş kanununda tazminata hak edebilmek için 14 maddesinde işçiye hangi hallerde KIDEM TAZMİNATI alabileceğini ve ödenebileceğini kanun koyucu bildirmiştir.
Yargıtay 22.Hukuk Dairesi Esas: 2013/71 Karar: 2013/1642 Karar Tarihi: 04.02.2013 kararı gereğince 1475 sayılı  kanunun 14 maddesi  hükümleri için  mutlak ve emredici olduğunu ve yorum yoluyla genişletilemeyeceğini hüküm altına karar vermiştir.…

Yasa koyucu çalışma koşullarında  haklı bir sebebi olmadan kendi hür iradesi ile ayrılan yani istifa eden işçiye  tazminat alamayacağını ve istifa etmeden önce YAZILI olarak işverenine bildirim de bulunmamış ise  İŞVERENİNE İHBAR TAZMİNATI vermekle yükümlü olacağını kanunlarla belirtmiştir.….

İhbar önellerine uymayan İŞVEREN veya İŞÇİ karşı tarafa ihbar tazminatı ödemek zorundadır. İhbar tazminatı işçinin son brüt ücreti üzerinden belirlenir.


4857 İŞ KANUNUNDA İHBAR:
İŞÇİNİN KIDEMİ 6 AYDAN AZ İSE
2 HAFTALIK ÜCRET
İŞÇİNİN KIDEMİ 6AYDAN FAZLA 18 AYDAN AZ İSE
4 HAFTALIK ÜCRET
İŞÇİNİN KIDEMİ 18 AYDAN FAZLA 36 AYDAN AZ İSE
6 HAFTALIK ÜCRET
İŞÇİNİN KIDEMİ 36 AYDAN FAZLA İSE
8 HAFTA

Belirli süreli iş sözleşmesinde veya iş akdinin işçi tarafından feshi halinde ihbar tazminatı ödenmez. Bunun istisnası 5953 Basın İş Yasası’dır
·         Gazetecinin kıdemi 5 yılın altında ise 1 ay lık ücret(brüt ücret esas alınacak)
·         Gazetecinin kıdemi 5 yıl ve üstünde ise 3 aylık ücret alacaktır..

İSTİFA HALİNDE TAZMİNAT ALMA HAKLARI:

Çalışan  işçi, haklı bir sebep göstererek işyerinden ayrılırsa işi kendi bırakmış olsa dahi kıdem tazminatına hak kazanacaktır…
1.       İŞVEREN  TARAFINDAN İŞÇİNİN ÜCRETİ KANUN HÜKÜMLERİ VEYA SÖZLEŞME ŞARTLARINA UYGUN OLARAK HESAP EDİLMEZ VEYA ÖDENMESSE ….(Yargıtay 9.Hukuk Dairesi Esas: 2010/13886 Karar: 2012/19879 Karar Tarihi: 07.06.2012)
Yukaıda danıştay kararı ile desteklemiş olduğum karar neticesinde işçi istifa ederek kıdem tazminatı alır
2.       İKRAMİYE ,PRİM,YAKACAK YARDIMI ,GİYECEK YARDIMI ,FAZLA MESAİ ,HAFTA TATİLİ VE GENEL TATİL GİBİ ALACAKLARIN ÖDENMEMESİ DURUMUNDA…(Yargıtay 9. HD. 16.7.2008 gün 2007/22062 E, 2008/16398 K.) İşçi haklı sebeb göstererek iş aktini feshedebilir.
3.       İŞÇİNİN SSK PRİMLERİ GERÇEK ÜCRETDEN  YATIRILMIYORSA…(Yargıtay 9.Hukuk Dairesi Esas: 2010/13886 Karar: 2012/19879 Karar Tarihi: 07.06.2012) İşçi istifa ederek tazminat almaya hak eder.günümüzde bir çok işyerinde bu türden vakalar yaşanmaktadır .6098 borçlar hukukunda NİSPİ MUVAZAALI durum teşkil eden bu durumda MAHKEME hakimi RESEN dikkate alır.
4.       İŞÇİNİN SİGORTASI İŞVERENCE GEÇ VE EKSİK BİLDİRİLMİŞSE… (Yargıtay 9.Hukuk Dairesi Esas: 2010/7060 Karar: 2012/24858 Karar Tarihi: 28.06.2012) işçi haklı bir sebeb göstererek iş akdini feshedebilir…
5.       RESMİ TATİLLERDE(örnek: şeker bayramı ,23 nisan vb) ÇALIŞTIRILDIĞI HALDE ÜCRETİ ÖDENMİYORSA VE İŞÇİYE İZİN TAM OLARAK KULLANDIRILMIYORSA…istifa ederek tazmşnat alma hakkına sahiptir.
6.       İŞÇİNİN HABERİ OLMADAN SGK’DA GİRİŞ VE ÇIKIŞI YAPILIYORSA…genelde taşeron firmalarda özellikle yıl sonlarında yapılmaktadır. Örnek olarak 5 yıl boyunca bir taşeronda çalışan işçi 5 sene boyunca girdi ve çıktı yapılsın 5 sene sonunda işçi istifa ederek tazminat alma hakkı vardır.
7.       İŞÇİ İŞYERİNDE İSTİFAYA ZORLANIYOR, TAZMİNATSIZ ÇIKARILMAK İSTENİYORSA(MOBBİNG) İŞÇİNİN BU DURUMU BELGELEMEK KAYDI İLE…(4857 sayılı iş kanunu md/5)

MOBBİNG:

 En iyi ifade eden anlamıyla yıldırma veya işyerinde psikolojik terör anlamlarıdır. Özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde,GÜCÜ elinde bulunduran kişinin ya da GRUBUN, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli SİSTEMATİK  BASKI uygulamasıdır. çalışanların işyerlerinde en çok karşılaştıkları sorunlardan biridir…

EĞER BU DAVRANIŞLAR SİZEYAPILIYORSA MOBBİNG’E MARUZ KALMIŞSINIZDIR…
Mobbing, çalışanların işyerlerinde en çok karşılaştıkları sorunlardan biri olup, günlük hayatta psikolojik taciz, yıldırma, yıldır kaçır, bezdir gibi değişik tabirlerle de anılmaktadır. HAKLARINI yeterince bilmeyen çalışanların mobbinge katlandığını günümüz koşullarında hedefteki kişi SÜREKLİ ELEŞTİRİLİR,SÖZÜ KESİLİR,YOKSAYILIR veyahut TEHDİT EDİLİR. Diğer insanların çalıştığı ortamdan BAŞKA BİR YERE yerleştirilebilir
ya da EN ZOR  görevlerin olduğu bölüme gönderilir, SÜREKLİ  FAZLA MESAİ YAPTIRILIR, yada SAĞLIĞI bozacak  zorlayacak FİZİKSEL ağırlığı olan işler verilir.

Bunun dışında, kişi aniden YETERSİZMİŞ gibi gösterilebilir, daha önce sorun olmayan KÜÇÜK HATALAR çok büyük hatalarmış gibi gösterilebilir ve KİŞİYİ UTANDIRMAYA eylemleri yapılabilir. Bu yapılan şeyler sadece İŞVEREN değil diğer ÇALIŞANLAR tarafından da yapılabilir.
Özellikle, çalışanlar tarafından yapılan bu gibi şeyler için kişi kurumun yetkili kişilerine başvurduğunda, bu kişiler tarafından da olumsuz bir tavır alır ve başvurusu reddedilir. Sonuçta kişi İSTİFA etmeye mecbur olur ve sanki bu kendi isteğiymiş gibi gösterilir.....

HUKUKSAL OLARAK HAKLARINIZ

1) İş sözleşmesinin haklı nedene dayanarak feshedebilme hakkı var
2) Belli şartlarda ayrımcılık tazminatı isteyebilme hakkı vardır
3) Borçlar Kanunu(md/417**) ve Türk Medeni Kanunu’na(md/24**) göre TAZMİNAT İSTEME  hakkı bulunmaktadır.
6098 sayılı yasanın 417. maddesi
“MADDE 417 – İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. İşverenin yukarıdaki hükümler dahil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.”
TÜRK MEDENİ KANUN 24.maddesi
Madde 24 – Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.
4) Mobbing’e uğrayan işçi, mobbing yapan yöneticiyi DAVA edebilir ve MANEVİ TAZMİMNAT talebinde bulunabilir.
5) Koşulları sözkonusu ise işçi,KÖTÜ NİYET TAZMİNATI hükümlerine de başvurabilir.

BUNLARI İŞYERİNİZDE KESİNLİKLE YAPIN....

A) Mobbing yapan kişiye açıkça duruma itiraz ettiğinizi söyleyin, tacizedici söz ve davranışlarını durdurmasını isteyin. Yanınızda güvendiğiniz ve gerekirse TANIKLIK edebilecek bir iş arkadaşınız bulunsun.
B) Olayları, verilen anlamsız emirleri ve uygulamaları YAZILI olarak kaydedin.
C) İlk fırsatta zorbayı YETKİLİ birine RAPOR edin, eşitiniz ise üstünüze, üstünüz ise yönetim kurulu ve insan kaynaklarına durumu açıkça ve KANITLARIYLA bildirin.
D)Gerekiyorsa, tıbbi ve psikolojik yardım alın. Hem yardımcı olacaktır, HEMDE KANIT NİTELİĞİ TAŞIYACAKTIR...
E) Şikayetiniz hakkında kuruluşunuz içinde ne yapıldığını ARAŞTIRIN
F) İş arkadaşlarınızla durumunuzu PAYLAŞIN, onlar da aynı şekilde rahatsız olabilirler, grupça başvurmanız daha etkili olabilir.
8.       KADIN İŞÇİ EVLENDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN BİR (1) YIL İÇİNDE EVLİLİLİK NEDENİYLE İŞTEN AYRILMASI HALİNDE….
9.       ERKEK İŞÇİLERİN ASKERLİK NEDENİ İLE İŞTEN AYRILMALARI…
10.   İŞYERİNDEKİ AĞIR ÇALIŞMA ŞARTLARINDAN DOLAYI İŞÇİNİN SAĞLIĞI BOZULURSA…
 SONUÇ……
Yukarıdaki bahsettiğim sebepler çoğaltılabilir. Her işin ve işyerinin durumuna göre somut olaydaki işçinin haklı şikayetleri tek tek ele alınmalı ve istifa için haklı sebep olup olmadığı avukat tarafından değerlendirilmelidir.
KAYNAKLAR:
·         1475 sayılı işkanunu
·         6098 sayılı  borçlar kanunu
·         4857 sayılı iş kanunu
·         5953 sayılı basın iş yasası
·         Eğitim görevlisi Suat SERTLEK
·         AR-GE  DEHA EĞİTİM KURUMLARI

                         -KISSADAN HİSSE-
 Kişinin kendini beğenmesi, aklının zayıf olduğuna delalet eder.Hz.ALİ
 Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN
               S.M.M.M

6102 sayılı T.T.K DA TASFİYE HÜKÜMLERİ MADDELERİ


limited şirket  komandit şirket ,anonim şirket, kooperatifler ve donatma şirketlerinde yeni Türk Ticaret Kanunun'da tasfiye hüküm maddelerini sizlerin  bilgisine sunacağım.
 6102 sayılı T.T.K DA TASFİYE HÜKÜMLERİ MADDELERİ
MADDE 133- (1) Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.              
(2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir.                      
(3) Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şi
rketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir.                        
(4) Yukarıdaki hükümler borçlu ortakların şirket dışındaki mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmaz.                
MADDE 138- (1) Tasfiye hâlindeki bir şirket, malvarlığının dağıtılmasına başlanmamışsa ve devrolunan şirket olması şartıyla, birleşmeye katılabilir.                
(2) Birinci fıkradaki şartların varlığı, bir işlem denetçisinin, bu hususu doğrulayan raporunun, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulmasıyla ispatlanır.                    
MADDE 249- (1) Bir ortağın kişisel alacaklısı, borçlunun kişisel mallarından ve 133 üncü madde gereğince şirketteki kâr payından alacağını alamazsa, tasfiye sonunda borçlu ortağa düşecek paya haciz koydurmaya ve altı ay önce ihbarda bulunmak ve hesap yılı sonu için hüküm ifade etmek üzere, şirketin feshini istemeye yetkilidir.                          
 (2) Mahkemece feshe karar verilmezden önce, şirket veya diğer ortaklar borcu öderlerse, fesih davası düşer.            
MADDE 257- (1) Yalnız iki kişiden oluşan bir kollektif şirkette, ortaklardan birinin şirketten çıkarılmasını gerektiren haklı sebepler varsa, diğer ortağın istemi üzerine mahkeme fesih ve tasfiyeye karar vermeksizin şirketin bütün iş ve işlemleri, varlıkları, alacak ve borçlarıyla davacı ortağa bırakılmasına ve diğer ortağın şirketten çıkarılmasına karar verebilir. Bu hâlde, çıkarılan ortak hakkında 262 nci madde hükmü uygulanır.
MADDE 258- (1) İki kişiden oluşan bir şirkette, ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, 248, 249 ve 256 ncı maddelere göre sahip olduğu itiraz veya fesih hakkını kullanır veya ortaklardan biri iflas ederse, diğer ortak, 257 nci maddeden yararlanabilir.                            
. Tasfiye                          
A) Genel hükümler                    
I - Sözleşme serbestisi              
1. Kural            
MADDE 267- (1) Şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme bulunmayan durumlarda tasfiye, bu Bölümdeki hükümlere göre yapılır.              
2. Ortakların kararlarına uyma zorunluluğu                      
MADDE 268- (1) Tasfiye memurları tasfiye süresince ortakların tasfiyeye ilişkin oybirliğiyle verdikleri kararlara göre hareket ederler.                            
(2) Tasfiye memurlarının atanmaları ve görevden alınmaları veya onlara verilecek talimatla ilgili kararlara katılma hakkı, bir ortağın iflasında iflas idaresine, ölümünde mirasçılara ve kısıtlanması durumunda kanuni temsilcisine aittir. Mirasçılar kendilerini, oybirliğiyle atayacakları bir temsilci ile temsil ettirirler. Oybirliğine ulaşılmadığı takdirde temsilcinin atanması mahkemeye aittir.                      
(3) Ortaklarla tasfiye memurları arasında çıkan uyuşmazlıklar, basit yargılama usulüne göre karara bağlanır. Yargılamada tasfiye memurları ve ortaklar dinlenir. Kararın en kısa zamanda verilmesi gerekir. Bu husustaki kararlar kesindir.                        
II - Tüzel kişiliğin devamı                          
MADDE 269- (1) Tasfiye hâline giren şirket, ortaklarla ilişkilerinde de, 293 üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye sonuna kadar bu amaçla sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını buna “tasfiye hâlinde” ibaresini ekleyerek kullanmakta devam eder.                  
III - İflas                            
MADDE 270- (1) Bir kollektif şirketin tasfiye hâlinde bulunması, iflasına engel oluşturmaz.                                                                                                    
MADDE 272- (1) Kollektif şirketin tasfiyesi, iflas dışındaki sona erme hâllerinde tasfiye memurlarına aittir.                      
II - Seçim ve atama                      
MADDE 273- (1) Tasfiye memurları şirket sözleşmesiyle, şirketin devamı sırasında veya sona ermesinden sonra ortakların oybirliğiyle seçilir.                        
(2) Birinci fıkra hükümlerine uygun olarak bir tasfiye memuru seçilmemişse, tüm ortaklar veya bunların kanuni temsilcileri tasfiyeye memur sayılır. Bununla beraber ortaklardan birinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi, tasfiye hâlindeki şirket için bir veya birkaç tasfiye memuru atar. Mahkeme gerek görürse dilekçeyi tebliğ ederek diğer ortakları dinleyebilir.                      
(3) Gerek ortakların seçecekleri gerek mahkemenin atayacağı tasfiye memurları ortaklardan veya üçüncü kişilerden olabilir.                            
III - Görevden alma                    
1. Tasfiye memuru olan ortaklar                          
a) Sona ermeden önce atanma                            
MADDE 274- (1) Tasfiye memurları, şirket sözleşmesiyle veya şirketin sona ermesinden önce bir ortaklar kararıyla, ortaklar arasından seçilmişlerse, diğer ortakların oybirliğiyle verebilecekleri bir kararla görevden alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine, haklı sebepler varsa, mahkemece görevden alınabilirler.                            
(2) Görevden alma davası şirketin sona ermesinden önce de açılabilir.              
b) Sona ermeden sonra atama              
MADDE 275- (1) Şirketin sona ermesinden sonra, ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları, diğer ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine, haklı sebepler varsa, mahkemece görevden alınabilirler.                        
2. Ortak olmayan tasfiye memurları                    
MADDE 276- (1) Ortak olmayan tasfiye memurları, şirket sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla ya da şirketin sona ermesinden sonra seçilmiş olsalar bile, ancak ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine haklı sebeplerden dolayı mahkemece görevden alınabilirler.                    
(2) Görevden alınma davası şirketin sona ermesinden önce de açılabilir.                          
3. Mahkemece atanan tasfiye memurları                        
MADDE 277- (1) 276 ncı madde, mahkeme tarafından atanan tasfiye memurlarının görevden alınmalarına da uygulanır.                            
IV - İşlem biçimine ilişkin hükümler                    
1. Birlikte hareket                        
MADDE 278- (1) Şirket sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla tasfiye işlerini yalnız başına görmeye yetkili kılınmamış olan tasfiye memurları birlikte hareket ederler.                            
(2) Tasfiye memuru tasfiyeye yalnız başına yetkiliyse, bu durum kanunda öngörüldüğü şekilde tescil ve ilan olunur.                  
2. Devir yasağı ve vekil etme                  
MADDE 279- (1) Bir tasfiye memuru görevini diğer bir tasfiye memuruna veya üçüncü kişilere devredemez. Ancak, bazı belirli iş ve işlemlerin yürütülebilmesi için tasfiye memurları içlerinden birini veya bazılarını ya da üçüncü kişiyi vekil edebilirler.                      
3. Temsil                          
MADDE 280- (1) Tasfiye hâlinde bulunan şirketi mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurları temsil eder.                    
(2) Tasfiye memurları şirket için yararlı gördükleri takdirde, olağan işlem ve işlerle sınırlı olmak koşuluyla, sulhe, feragata, kabule, tahkime ve özellikle hakem seçmeye de yetkilidirler; gereklilik hâlinde yeni işlemler de yapabilirler.                  
(3) Tasfiye hâlinde bulunan kollektif şirket adına düzenlenen bütün belgeler ve senetlerin “tasfiye hâlinde bulunan filan şirketin tasfiye memurları” ibaresi eklenerek tasfiye memurları tarafından imzalanması şarttır.                            
(4) Bir tasfiye memurunun görevini yaparken işlediği haksız fiillerden şirket de sorumludur.                  
4. Yalnız başına hareket                            
MADDE 281- (1) Üçüncü kişiler tarafından yapılacak teklif, icap, ihbar, ihtar ve tebliğ gibi beyanların tasfiye memurlarından yalnız birine karşı yapılması yeterlidir.                
(2) Şirketin menfaatleri için tehlike umulan durumlarda özellikle kanun yollarına başvurulmasında tasfiye memurları tek başlarına hareket edebilirler.                
5. Yetkilerin genişletilmesi veya daraltılması                    
MADDE 282- (1) Tasfiye memurlarının kanunen haiz oldukları yetkiler, ortaklar tarafından oybirliğiyle veya haklı sebeplerin bulunması durumunda mahkeme kararı ile daraltılıp genişletilebilir.                  
(2) Tescil ve ilan olunmadıkça yetkilerin daraltılması, iyiniyetli üçüncü kişilere ileri sürülemez.                
V - Tescil ve ilan                            
MADDE 283- (1) Tasfiye memurlarının atanmalarına, değiştirilmelerine, görevden alınmalarına ve yetkilerine ilişkin şirket sözleşmesinin hükümleri ile ortaklar veya mahkeme tarafından verilen tasfiyeye ilişkin kararların tescil ve ilanı şarttır.              
VI- Ücret                          
MADDE 284- (1) Ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları, sözleşmede veya sonradan verilmiş bir kararda belirtilmediği takdirde ücret alamazlar.                        
(2) Ortak olmayanlardan atanan tasfiye memurları, ücret kararlaştırılmasa bile, hâlin gereğine göre takdir edilecek uygun bir ücret isteyebilirler, anlaşmazlık durumunda taraflar yargı yoluna başvurabilir.                
VII – Sorumluluk                          
MADDE 285- (1) Kanuna, şirket sözleşmesine veya iş görme şartlarını gösteren diğer hükümlere aykırı hareket ederek, üçüncü kişileri veya ortakları zarara uğratan tasfiye memurları, kusursuz olduklarını ispat etmedikçe, müteselsil olarak sorumlu tutulurlar.                      
(2) Tasfiye memurları, atadıkları ve hizmete aldıkları kimselerin kanuna, şirket sözleşmesine veya diğer iş görme şartlarını gösteren hükümlere aykırı hareketlerinden dolayı da Türk Borçlar Kanununun 116 ncı maddesi hükmünce, gerek üçüncü kişilere gerek ortaklara karşı müteselsil olarak sorumludurlar.                
(3) Bu davalar, davacının, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren iki yılda ve her hâlde zararı doğuran fiilden itibaren beş yılda zamanaşımına uğrar. Ancak, zararı doğuran fiil bir suç oluşturduğu ve Türk Ceza Kanununa göre süresi daha uzun bir dava zamanaşımına bağlı olduğu takdirde tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.                        
C) Tasfiye işleri              
I - Koruma önlemleri                  
MADDE 286- (1) Tasfiye memurları, tasfiye hâlinde bulunan şirketin bütün mal ve haklarının korunması için basiretli bir iş adamı gibi gerekli önlemleri almakla ve tasfiyeyi olabildiğince en kısa zamanda bitirmekle yükümlüdür.                          
II - Defter tutma yükümlülüğü              
1. Başlangıç envanteri ve bilançosu                    
MADDE 287- (1) Tasfiye memurları, önceden seçilmişlerse şirketin sona ermesini hemen izleyen günlerde ve şirketin sona ermesinden sonra ortaklarca seçilmiş veya mahkemece atanmışlarsa seçimlerinden ve atanmalarından hemen sonra şirket işlerini gören kişileri çağırarak onlarla birlikte, gelmedikleri takdirde yalnız başlarına, şirketin finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenlerler. Tasfiye memurları gerek görürlerse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurabilirler. Düzenlenen envanter ile bilanço, tasfiye memurlarının önünde şirket işlerini yönetenler tarafından imzalanır.                        
(2) Envanter ve bilançonun imzasından sonra, tasfiye memurları sona ermiş bulunan şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.                      
2. Defterler                    
MADDE 288- (1) Tasfiye memurları tasfiye işlemlerinin güvenliğini sağlamak için gereken defterleri tutmakla yükümlüdür.                            
3. Son bilanço                
MADDE 289- (1) Tasfiye sonunda, tasfiye memurları şirket sözleşmesi veya kanun hükümlerine göre ortakların sermaye ile kâr ve zarardaki paylarını ve diğer haklarını gösteren bir bilanço düzenleyerek ortaklara tebliğ ile yükümlüdürler. Ortaklar bir ay içinde mahkemeye başvurarak itiraz etmezlerse, bilanço kesinleşir.            
(2) Bundan sonra ortaklar, kendilerine düşen payları almaktan kaçındıkları takdirde tasfiye memurları, bu payları her ortağın ayrı ayrı adlarına 296 ncı maddede gösterilen bankalardan birine yatırırlar.                      
4. Saklama zorunluluğu            
MADDE 290- (1) Tasfiyenin sonunda belgelerin ve defterlerin saklanması hakkında 82 nci madde hükmü uygulanır.                  
III - Tasfiyenin amacı                  
MADDE 291- (1) Tasfiye memurları, şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış olup da henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve işlemleri tamamlamaya, şirketin borç ve taahhütlerini yerine getirmeye, şirketin alacaklarını toplamaya, gereğinde yargı yolu ile almaya ve varlıkları paraya çevirmeye, net varlığı elde etmeye yönelik ve yarayan bütün iş ve işlemleri yapmaya yetkili ve zorunludurlar.                            
IV - Yeni işler                  
1. Kural            
MADDE 292- (1) Tasfiye memurları tasfiyenin gereklerinden olmayan yeni bir işlem yapamazlar. Aksi takdirde, bu tür işlemlerden dolayı ortaklara karşı müteselsilen sorumlu olurlar.                          
2. İstisna                          
MADDE 293- (1) Tasfiye memurları, şirketin işletme konusu kapsamındaki işlemlere, ancak, ortakların oybirliğiyle; feshe mahkemece karar verilmiş olan durumlarda, ortaklar oybirliğini sağlayamazlarsa, mahkemenin onay kararıyla devam edebilirler.                      
V - Varlıkların paraya çevrilmesi                            
1. Ayrı ayrı satış                            
MADDE 294- (1) Tasfiye memurları şirketin sona ermesi durumunda şirkete ait taşınırları, durumun gereklerine göre ya artırma yoluyla veya pazarlıkla satabilirler. Oybirliğiyle verilen bir kararla ortaklar başka bir satış şeklini belirlemedikleri takdirde, taşınmazlar ancak İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca açık artırma yoluyla satılabilir.                      
(2) İlgililer arasında küçük veya kısıtlanmış bir kişinin bulunması bu hükmün uygulanmasına engel olmaz.                        
2. Toptan satış              
MADDE 295- (1) Ortaklar oybirliğiyle karar vermedikçe, tasfiye memurları önemli miktardaki şirket varlıklarını toptan satamazlar; ancak oybirliğinin sağlanamadığı hâllerde mahkeme toptan satışa karar verebilir.                
3. Paranın yatırılması                  
MADDE 296- (1) Tasfiye memurları, tasfiye sırasında elde edilen paraların bin Türk lirasından fazlasını, mahkemece belirlenecek bir bankaya, şirket adına yatırırlar.                            
VI - Borçların ödenmesi                            
MADDE 297- (1) Tasfiye hâlinde bulunan bir kollektif şirketin vadesi henüz gelmemiş olan borçlarını tasfiye memurları iskonto uygulayarak derhâl ödemeye ve alacaklılar da bu ödeme tarzını kabule zorunludurlar.              
VII - Ortakların ek ödemeleri                  
MADDE 298- (1) Bir kollektif şirketin varlığı, borçlarının tamamına yetmediği takdirde, kalan şirket borçlarının ödenmesini sağlamak için tasfiye memurları ortaklara başvururlar.              
VIII - Tasfiyeden arta kalanın dağıtılması                          
1. Geçici ödemeler                      
MADDE 299- (1) Tasfiye memurları, alacaklıların ve ortakların ilerde doğması muhtemel hak ve alacaklarına yetecek tutarı alıkoymak şartıyla, mevcut parayı geçici olarak ortaklar arasında dağıtabilirler.              
2. Son dağıtma              
MADDE 300- (1) Şirketin net varlığı, şirket sözleşmesine veya sonradan verilecek karara göre, tasfiye memurları tarafından dağıtılır. Sözleşmede aksine hüküm veya ortakların kararı bulunmadığı takdirde dağıtma para olarak yapılır.                  
IX - Ortakların denetleme hakkı                            
1. Bilgi isteme hakkı                    
MADDE 301- (1) Tasfiye memurları, ortaklara, her zaman tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve ortaklar istedikleri takdirde bu hususta imzalı bir belge vermekle yükümlüdürler.              
(2) Tasfiye memurları tasfiyenin sonunda tasfiye iş ve işlemlerine dair ortaklara hesap verirler.                            
2. Defterleri inceleme hakkı                    
MADDE 302- (1) Tasfiye memurları, istem üzerine şirkete ve tasfiyeye ilişkin bütün defterleri ve belgeleri tasfiye işleminin yapıldığı yerde ortaklara göstermekle yükümlüdürler. Ortakların bu defter ve belgelerden suret almalarına tasfiye memurları engel olamazlar.                    
X - Tasfiyenin sonu                      
MADDE 303- (1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi ve bunun tescil ve ilanı için durum, tasfiye memurları tarafından ticaret sicili müdürlüğüne bildirilir.                          
MADDE 328- (1) Kollektif şirketlerin sona ermesine, tasfiyesine ve ortakların şirketten çıkma ve çıkarılmasına ilişkin 243 ilâ 303 üncü madde hükümleri komandit şirketlerde de uygulanır. Ancak, şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça komanditerin ölümü veya kısıtlanması şirketin sona ermesi sonucunu doğurmaz.        
MADDE 410- (1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler.                      
MADDE 441- (3) Kurucular, organlar, vekiller, çalışanlar, kayyımlar ve tasfiye memurları önemli olgular konusunda özel denetçiye bilgi vermekle yükümlüdür. Uyuşmazlık hâlinde kararı mahkeme verir. Mahkemenin kararı kesindir.          
MADDE 478 -(2) İmtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır.                  
MADDE 480- (3) Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır.            
MADDE 492-(3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.    
MADDE 503- (1) İntifa senedi sahiplerine pay sahipliği hakları verilemez; ancak, bu kişilere, net kâra, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları alma hakları tanınabilir.
MADDE 507- (1) Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına, payı oranında katılma hakkını haizdir. Şirketin sona ermesi hâlinde her pay sahibi, esas sözleşmede sona eren şirketin mal varlığının kullanılmasına ilişkin, başka bir hüküm bulunmadığı takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara payı oranında katılır.            
MADDE 508- (1) Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kâr ve tasfiye payı pay sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesap edilir.
MADDE 533- (1) Sona eren şirket tasfiye hâline girer; Kanundaki istisnalar saklıdır.                      
(2) Tasfiye hâlindeki şirket, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu hâlde organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır.                    
III - İflas hâlinde tasfiye                            
MADDE 534- (1) İflas hâlinde tasfiye, iflas idaresi tarafından İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak şirketin iflas idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için korurlar.                            
IV - Şirket organlarının durumu            
MADDE 535- (1) Şirket tasfiye hâline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir.                          
(2) Tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır.                        
B) Tasfiye                        
I - Tasfiye memurları                  
1. Atama                          
MADDE 536- (1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar.                    
(2) Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin yönetim kurulunca yapılması hâlinde de bu hüküm uygulanır.                          
(3) Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hâllerde tasfiye memuru mahkemece atanır.                
(4) Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.              
2. Görevden alma                        
MADDE 537- (1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir.                  
(2) Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.                            
(3) Şirketi temsile yetkili tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiçbirinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme pay sahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Sanayi ve Ticaret Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atar.              
3. Aktifleri satma yetkisi                          
MADDE 538- (1) Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler.                            
(2) Önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır.                            
4. Yetkilerin sınırlandırılması ve genişletilmesi                
MADDE 539- (1) Tasfiye memurlarına Kanunla tanınmış yetkiler devredilemez; ancak, belirli uygulama işlemlerinin yapılabilmesi için, tasfiye memurlarından biri diğerine veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi verebilir.                  
(2) Tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin işlemin tasfiye amacının dışında olduğunu bildiği veya hâlin gereğinden bilmemesinin mümkün olamayacağı ispat edilsin. Tasfiyenin sadece tescil ve ilan edilmesi, bu hususun ispatı için yeterli delil değildir.                          
(3) Tasfiye memurları birden fazla ise, aksi genel kurul kararında veya esas sözleşmede öngörülmemişse,  şirketin  bağlanabilmesi  için  imzaya  yetkili  iki  tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması gereklidir. Tasfiye hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil eder.                            
(4) Tasfiye memurunun görevini yerine getirdiği sırada işlediği haksız fiilden şirket de sorumludur.                    
II - Tasfiye işleri                            
1. İlk envanter ve bilanço                        
MADDE 540- (1) Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar.              
(2) Envanter ve bilançonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.                            
2. Alacaklıların çağrılması ve korunması              
MADDE 541- (1) Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar.                          
(2) Alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilir.                  
(3) Şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir; meğerki, bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına alınmış veya şirket varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu borçların ödenmesi şartına bağlanmış olsun.                            
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı hükümlere aykırı hareket eden tasfiye memurları haksız olarak ödedikleri paralardan dolayı 553 üncü madde uyarınca sorumludur.              
3. Diğer tasfiye işleri                  
MADDE 542- (1) Tasfiye memurları;                    
a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.                    
b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar.                            
c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhâl şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar verir.                        
d) Tasfiyenin uzun sürmesi hâlinde, her yıl sonu için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilançoyu düzenleyerek genel kurula sunarlar.                  
e) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler.                            
f) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.                            
g) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar.              
h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhâl öderler. Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun gereği iskonto edilmesi mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır.                
i) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler.                            
4. Tasfiye sonucu dağıtma                      
MADDE 543- (1) Tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır.                      
(2) Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki, hâl ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme bir yıl geçmeden de dağıtmaya izin verebilir.                            
(3) Esas sözleşme ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça, dağıtma para olarak yapılır.                
5. Defterlerin saklanması                        
MADDE 544- (1) Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dâhil, belgeler 82 nci madde uyarınca saklanır.                            
III - Şirket unvanının sicilden silinmesi                
MADDE 545- (1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir.                
IV - Uygulanacak diğer hükümler                        
MADDE 546- (1) Pay sahipleri ile tasfiye memuru veya memurları arasındaki uyuşmazlıkların çözümü basit yargılama usulüne tabidir. Mahkeme, gerekli görürse tasfiye memurlarıyla ilgili pay sahiplerini dinleyerek, kararını otuz gün içinde verir.              
(2) Tasfiye memurlarının sorumluluğu hakkında 553 üncü madde hükmü uygulanır.                  
(3) Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararları 418 inci madde uyarınca alınır.              
C) Ek tasfiye                  
MADDE 547- (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.                      
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.                            
D) Tasfiyeden dönülmesi                        
MADDE 548- (1) Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararını tasfiye memuru tescil ve ilan ettirir.              
(2) Şirket, iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflas kaldırılmışsa veya iflas, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder.                    
(3) Tasfiye memuru iflasın kaldırıldığına ilişkin kararı ticaret siciline tescil ettirir. Tescil istemine, pay bedellerinin ve tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtılmasına başlanmadığına ilişkin belge de eklenir.              
MADDE 553- (1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.                    
MADDE 643- (1) Tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır:                            
MADDE 1086- (2) Satış şekli ve şartları veya tasfiye memurunun atanması hususunda paydaş donatanların uzlaşamamaları veya feshe mahkemece karar verilmiş olması hâlinde, mahkeme gemiyi satmak ve iştiraki tasfiye etmek üzere bir tasfiye memuru atar. Bu memurun hakları, görevleri ve sorumluluğu hakkında kollektif şirket tasfiye memurları hakkındaki hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
MADDE 1521- (1) Ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurları ya da denetçilerine karşı açılacak davalarda basit yargılama usulü uygulanır.        
                                              -KISSADAN HİSSE-
Eğer kendine candan bağlı birisini arıyorsan, sözün kısası, KENDİNDEN daha candan birini bulamazsın.  KUTADGU BİLİG
Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN