30 Kasım 2015 Pazartesi

MÜKELEFİN TİCARİ İŞL.DAHİL OLMAYAN MEVDUAT FAİZİ GELİRİ HAKKINDA

T.C.MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü

TARİH : 24.03.1998
SAYI : B.07.0.GEL.0.40/4035-117/11073
ÖZELGE KONUSU : Ticari kazanç mükellefinin, ticari işletmesine dahil olmayan mevduat faizi gelirinin hayat standardı
uygulamasında izah nedeni gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı hk.
İZMİR VALİLİĞİ
(Defterdarlık : Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğüne)

İLGİ: 16.03.1998 tarih ve B.07.4.DEF.0.35.11/176200-1337/242 sayılı yazınız.
İlgi yazınız ve eki .....'a ait ..... tarihli dilekçenin incelenmesinden, adı geçenin ticari kazanç mükellefi olduğu, ticari işletmesine dahil olmayan mevduat faizi geliri elde ettiği belirtilerek, söz konusu menkul sermaye iradının hayat standardı uygulamasında izah nedeni gelir olarak dikkate alınıp alınamayacağı konusunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Geçici 35 inci maddesinde gerçek usulde gelir vergisine tabi tutulan tacirlerle serbest meslek erbabının hayat standardı esasına tabi tutulacağı, beyan edilen gelirin hayat standardı esasına göre tespit edilen gelirden düşük olması halinde bu düşüklüğün hangi gelirlerle izah edilebileceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 30.12.1993 tarih ve 21804 sayılı Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanan 3946 sayılı Kanunun 27 nci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun Geçici 35 inci maddesine eklenen 7 numaralı fıkrada, "Mükellefler, kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait ve üzerinden gelir vergisi ödenen gelirleri (hamiline yazılı mevduat ve hamiline yazılı menkul kıymetlerden elde edilen gelirler hariç) ile kendilerine ve eşlerine ait emekli maluliyet dul ve yetim aylığı bulunduğunu belgelendirdikleri takdirde, bu gelirler hayat standardı esasına göre kazancın tespitinde izah nedeni gelir olarak kabul edilir." denilmiştir. Aynı Kanunun 39 uncu maddesinde de bu hükmün 1993 yılı gelirlerine de uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 8 inci bendinde, mevduat faizlerinin gerçek kişilere nakden veya hesaben ödenmesi sırasında istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben ödemeyi yapanlar tarafından vergi tevkifatına tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, mükellefin üzerinden vergi tevkifatı yapılan mevduat faizi hayat standardı uygulamasında izah nedeni gelir olarak dikkate alınacaktır.

Öte yandan, hayat standardı esasına göre kazancın tesbitinde menkul sermaye iratlarının indirim oranı uygulanmadan önceki brüt tutarı izah nedeni gelir olarak kabul edilecektir.
Bilgi edinilmesini ve gereğinin buna göre yapılarak, sonucundan adı geçene de bilgi verilmesini rica ederim. 

Bakan a.
Daire Başkanı

HAZIR BETON İŞİ İÇİN KDV İSTİSNASI

T.C.MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü

TARİH : 02.06.1997
SAYI : B.07.0.GEL.0.54-5417-1658/22700
KONU :
ANKARA VALİLİĞİNE
(Defterdarlık: Vasıtalı V. Gelir Müd.)

İliniz mükelleflerinden ..... Konut Yapı Kooperatifi tarafından Bakanlığımıza intikal ettirilen 26.05.1997 tarihli bir örneği ilişik dilekçede, emanet usulu olarak yaptırılan inşaatlarında transmikserlerle taşınan hazır betonun inşaat taahhüt işi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin bildirilmesi istenilmektedir.

Bilindiği gibi, Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 8. madde hükmünün uygulamasına ilişkin usul ve esaslarının belirlendiğı 4 Seri No.lu Katma Değer Vergisi İç Genelgesine göre, müteahhitlerce konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat ve taahhüt işlerinin katma değer vergisinden istisna olabilmesi için:

- Kooperatifin konut yapı kooperatifi olması,
- İşin konut yapı kooperatifine yapılması,
-Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması,

gerekmektedir.

Konuyla ilgili olarak Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile yapılan yazışma sonucu alınan yazıda, hazır betonun hazırlanması, nakli ve yerine konması işinin, belirli bir yapım işinin bölümlerini teşkil eden işlerden olduğu, bu nedenle inşaat taahhüt işi olarak kabul edilebileceği görüşü yer almaktadır. 

Buna göre, inşaat taahhüt işleri kapsamında çimento, çakıl, kum ve suyun transmikserlerle karıştırılarak ve şantiyeye nakledilerek pompalarla daha önce hazırlanmış betonarme kalıplara basılması olan hazır beton işinin 3065 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi kapsamında katma değer vergisi istisnası uygulanabilecektir.

Dolayısıyla 49 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Gene1 Tebliğinde, vergiden istisna edilen işlemler arasında sayılmayan hazır beton işinin yukarıdaki şartlar çerçevesinde gerçekleştirilmesi halinde, inşaat taahhüt işi kapsamında katma değer vergisinden istisna olması gerekmektedir.

Ancak, hazır betonun imalat yerinde alıcının araçlarına yüklemesi şeklinde tesliminde ise katma değer vergisi istisnası uygulanması söz konusu değildir.
Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

Bakan a.
Daire Başka

kambiyo senedi niteliğinde olmayan çek adi senet hükmünde olup zamanaşımı süresi 10 yıldır

Takip dayanağı çekin keşide tarihi itibarıyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK'nın 708. maddesi gereğince, çekin yasal süresinde ödenmek üzere muhataba ibrazı zorunlutur. Aynı Kanun'un 720. maddesine göre ise; çekin süresinde muhatap bankaya ibraz edildiği muhatap tarafından
ibraz günü de gösterilmek suretiyle çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla tespit edildiği takdirde, hamil, cirantalar, keşideci ve diğer çek borçlularına karşı müracaat haklarını kullanabilir.

Öte yandan, icra takibine konu alacak hangi zamanaşımı süresine tabi ise; icra takibinde de aynı zamanaşımı süresi uygulanır.
Alacaklı tarafından, genel haciz yolu ya da kambiyo senetlerine mahsus haciz yollarından herhangi birinin tercih edilmiş olması, dayanak belge çek niteliğini taşıdığı sürece sonuca etkili olmayıp, her iki halde de zamanaşımı süresi Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
Yine dayanak belgenin,anılan niteliği haiz olmaması halinde de seçilen takip yoluna bakılmaksızın bu kez 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun'un 146. maddesinde /mülga 818 sayılı BK'un 125. maddesi) düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

Somut olayda takip dayanağı 25/12/2008 keşide tarihli çekin arka yüzünde İİK'un 708. ve 720. madde koşullarında muhatap bankaya ibraz edildiğine dair ibraz şerhi bulunmadığından anılan belge kambiyo senedi vasfı taşımamaktadır.
Bu durumda, dayanak belge çek niteliğinde olmayıp, adi senet hükmünde bulunduğundan bu belge, 6098 Sayılı TBK'nun
146. maddesinde (mülga 818 sayılı BK'un 125. maddesi) düzenlenen on yıllık zamanaşımına tabi olup; sözkonusu senetteki alacak ile ilgili olarak on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı açıktır.

Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere takibe dayanak belge yönünden on yıllık zamanaşımının gerçekleşmediği gözetilerek istemin reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ:Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK'un 426. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itiaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(T.CYARGITAY12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/27437 KARAR NO:2015/892
KARAR TARİHİ: 10.01.2015)

İŞLETMEYİ DEVRALAN DEVRALDIĞI İŞLETMENİN BORÇLARINDAN SORUMLUDUR

ÖZET: 
Bir an için yapılan devir işlemlerinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi, borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan ve takibe dayanak borç işletme devrinden önce doğduğundan, İİK’nun 44. ve 6098 sayılı TBK’nun 202. maddelerinin uygulanması gerekecektir. İşletmeyi devralan kişi, devraldığı işletmenin borçlarından sorumludur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

T.C. YARGITAY
8.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2015/359
KARAR NO: 2015/4829
KARAR TARİHİ: 23.02.2015

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı alacaklı vekili tarafından, davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi istemine ilişkin olarak açılan davanın yapılan yargılaması sonunda; ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.

Alacaklı tarafından Mersin 3. İş Mahkemesi'nin 2012/299 Esas ve 2013/445 Karar sayılı ilamına dayanılarak, işçi alacaklarının tahsili için 18.12.2013 tarihinde Mersin 5. İcra Müdürlüğü'nün 2013/10701 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte, 25.02.2014 tarihinde haczedilen mallara ilişkin olarak davalı üçüncü kişi tarafından istihkak iddiasında bulunulmuştur.

Takibe dayanak ilamdaki açıklamalar ve dosya kapsamından; davacı alacaklının, davalı borçlunun işyerinde işçi statüsünde çalıştığı ve 20.07.2009 tarihinde iş aktinin son bulduğu anlaşılmıştır. Haciz mahallinde, davalı borçlunun çelik kapı ticareti kapsamında faaliyette bulunduğu sabittir. Haciz esnasında, haciz mahallinde yapılan aramada borçlu adına elektrik faturası, borçlunun eşinin adına gönderilen Mahkeme çağrı kağıdı ile, elektrik faturası ödemesine ilişkin makbuz bulunmuştur. Davalı üçüncü kişi, işyerini boş olarak takibe dayanak borcun doğumundan sonra,10.12.2013 tarihinde kiraladığını savunmuştur. Bu kapsamda; haczin İİK'nın 97 maddesi kapsamında yapıldığının ve eldeki davada ispat yükünün davalı üçüncü kişide olduğunun kabulü gerekir. Haczin İİK'nın 99. maddesine göre yapılmasının veya davanın alacaklı tarafından açılması bu durumu etkilemez. Bu durumda; eldeki dosya itibariyle mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır.

Davalı borçlu 21.03.2014 tarihli cevap dilekçesi ile işyerini tamamen kapattığını ve değişik iş yerlerinde kapı montaj işinde ücretli olarak çalıştığını açıklamış, başka bir anlatımla işletmesini başka yere taşımadığını yani işletmesini kapattığını bildirmiştir. 

Davacı alacaklı vekili, borçlu ile üçüncü kişi arasında ilişki bulunduğunu iddia ederek, bu kapsamda Mersin 4. Aile Mahkemesi'nin 2014/51 Esas sayılı dosyasında davalı- karşı davacı olan borçlunun eşi tarafından verilen dilekçe örneğini sunmuştur.

Davalı üçüncü kişi, öncesinde davalı borçlunun reklam ve basın işleriyle uğraştığını, işyerinde bulunan belgelerin borçlunun boşanma davası devam eden eşinin yanında kalan çocukları tarafından borçluya verilmek üzere kendisine verildiğini, kendisi kabul etmeyince de işyerinde unutularak kaldığını açıklamıştır.

Davacı alacaklı tanığı F. A. 18.06.2014 tarihli yargılama oturumda, davalı borçluyu bir buçuk-iki ay önce haciz yapılan işyerinin önünde gördüğünü açıklamıştır.

Bu kapsamda; borçlunun takibe dayanak ilam borcunun doğum tarihinden sonra işyerini kapattığını açıkladığı, borçlu ile arasında tanışıklık olan davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun daha önceden faaliyet gösterdiği adreste borçlunun işletmeyi kapattığını açıkladığı tarihten çok kısa süre sonra faaliyete başlığı ve borçlu ile üçüncü kişinin faaliyet konularının aynı olduğu, dava dışı olan borçlunun eşi adına haciz adresi dışında başka bir adrese gönderilen Mahkeme çağrı kağıdının haciz mahallinde bulunduğu ve buna ilişkin davalı üçüncü kişinin savunmasının çağrı kağıdına konu olayda borçlunun eşinin müşteki sıfatına haiz olması da gözönüne alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı alacaklı tanığı F. A.'ün yeminli beyanında işletmeyi kapattığını açıkladığı tarihten sonraya tekabül eden tarihte borçluyu haciz yapılan işyerinin önünde gördüğünü bildirdiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde; üçüncü kişinin işletmeyi borçlunun işletmesinden bağımsız olarak faaliyete geçirdiği iddiasını ispatlayamadığı sonucuna ulaşılmıştır. 

Aksine, borçlu ile üçüncü kişinin alacaklıların alacaklarına ulaşmasını engellemek amacıyla danışıklı (muvazaalı) olarak birlikte hareket ettiklerinin kabulü gerekecektir. Yapılan bu işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Bir an için yapılan devir işlemlerinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi, borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan ve takibe dayanak borç işletme devrinden önce doğduğundan, İİK’nun 44. ve 6098 sayılı TBK’nun 202. maddelerinin uygulanması gerekecektir. İşletmeyi devralan kişi, devraldığı işletmenin borçlarından sorumludur.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366. HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

GERÇEK VE TÜZEL FİRMA SAHİPLERİNİN DİKKATİNE....KANMAYIN SAKIN.....



Kosgepten sizlere hibe alırım savsatasıyla bir takım kurumların cep telefonları veya diğer reklamlarla 450 veya daha fazla bir limit ile sizlere proje hazırlayacağız şu kadar ücret laflarına sakın olaki kanmayın...paranız gider valla benden sölemesi...

1.öncelilke iş kurmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin bir SMMM den bilgi almalarında fayda görmekteyim

2.kosgep girişimcilik hibe programından yararlanmak isteyenler öncelikle İŞİ KURMADAN önce KOSGEBE başvurmaları gerekmektedir...

3.vergi dairesinden açılış yapanlar kosgep girişimcilik hibe programından FAYDALANAMAMAKTADIRLAR....daha doğrusu 30 bin hibe 70 bin faizsiz krediden yararlanamamaktadırlar...öncelikle bu hibe ve krediden yaralanmak isteyenler ilk önce KOSGEBE gidip bilgi almaları gerekmekte oradaki çalışanlar zaten sizlere yardımcı olmaktadırlar...

4.vergi dairesinden açılış yapanlar ise kosgepin vakıfbank ile anlaşma yaptığı gerçek ve tüzel firmalara yönelik DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ seçeneğinden yararlanabilirler.Vakıfbankdaki ilgili çalışan görevli arkadaşlar bu düşük faizle nasıl yararlanır konusunda zaten sizleri BİLGİLENDİRMEKTEDİRLER.....

5.KOSGEP in GENEL DESTEK programlarını kısaca belirtmek gerekirse;
a.)yurt içi fuar desteği (destek üst limit 30 bin)
b.)yurt dışı iş gezisi desteği (destek üst limit 10bin)
c.)tanıtım desteği (destek üst limit 15 bin)
d.)eşleştirme desteği (destek üst limit 15 bin)
e.)nitelikli eleman istihdam desteği (destek üst limit 20 bin)
f.)danışmanlık desteği (destek üst limit 15 bin)
g.)eğitim desteği(destek üst limit 10 bin)
h.)enerji verimlilik desteği(destek üst limit 50 bin)
ı.)tasarım desteği(destek üst limit 15 bin)
i.)sınai mülkiyet hakları desteği(destek üst limit 20 bin)
j.)belgelendirme desteği(destek üst limit 10 bin)
k.)test analiz kalibrasyon desteği(destek üst limit 20 bin)
l.)gönüllü uzmanlık desteği(destek üst limit 10 bin)
m.)bağımsız denetim desteği(destek üst limit 10 bin)
n.)lojistik desteği(destek üst limit 20 bin)
6.bu bilgileri verdikten sonra sahte firmaların sizleri yanıltarak cep telefonlarınıza mesajlarla size şu kadar hibe vereceğiz savsatalarına SAKIN olaki kanmayın…sizlerin MUHASEBESİNİ tuttuğu MESLEKTAŞLARIM OLAN muhasebeci ve mali müşavir kardeşlerim sizlere zaten bilgi verirler…
Geniş bilgi isterseniz benimlede irtibata geçebilirsiniz …
Saygılarımla
Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN
SMMM

BASİT ÜSÜL DE VERGİLENDİRME ESASLARI

T.C.MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü
TARİH : 01.03.1999
SAYI : B.07.0.GEL.0.44/4428-3/7442
ÖZELGE KONUSU : Basit usulde vergilendirme esasları hk.
...................
İLGİ : 04/01/1999 tarihli faks dilekçeniz.
İlgide kayıtlı faks dilekçeniz incelendi.

Bilindiği üzere; 29.07.1998 tarih ve 23417 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4369 sayılı Kanunla 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda yer alan "Götürü usulde vergilendirme" esası kaldırılarak yerine "Basit usulde vergilendirme" esası getirilmiştir.

4369 sayılı Kanunla değişmeden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre, götürü usule tabi mükelleflerin ticari işlerinden sağladıkları kazançları Maliye Bakanlığınca tanzim edilen cetvellerde belirtilen iş nevilerine göre götürü olarak 3 derece üzerinden bulundukları yöreler itibariyle belirlenen safi kazanç tutarları esas alınarak vergilendirilmekte idiler. Götürü usulde vergilendirilen mükellefler gerçek kazançları üzerinden vergiye tabi olmadıklarından, zorunlu tutulmasına karşın satın aldıkları mal ve hizmetler karşılığında belge almak için herhangi bir gayret göstermemektedirler. Bu özellikleri dolayısıyla ticari kazancın götürü usulde tespiti yöntemi kayıt dışı ekonomiyi besler hale gelmiştir.

Mevcut uygulamanın sakıncalarını gidermek amacıyla, 4369 sayılı Kanunla Türk Vergi Sisteminde köklü değişiklikler yapılmıştır. Yapılan önemli değişikliklerden biri de "Basit Usulde Vergilendirme" esasına geçilmesidir. Buna göre; kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınması, belge düzeninin yerleştirilmesi ve vergilendirmede gerçek kazancın esas alınmasının sağlanması amacıyla ticari kazancın götürü usulde tespiti uygulaması kaldırılmıştır. Bu usul yerine belirli şartları taşıyan mükelleflerin ticari kazançlarının basit usulde tespit edilmesi esası getirilmiştir.

Yapılan düzenleme ile, götürü usulden basit usule geçen mükelleflere ilave vergi yükü getirilmemiş ve 1999, 2000 ve 2001 yıllarında vergilendirilecek kazançlarına üst sınır konulmuştur.

Buna göre, mükellefler alış, satış ve hasılat tutarları ile elde ettikleri safi kazançları ne olursa olsun en fazla intibak ettirildikleri derecelere göre belirlenen safi kazançlar üzerinden vergilendirileceklerdir. 
Ancak, beyan edilecek safi kazanç götürü safi kazancın altında ise, vergilendirmede daha düşük tutarda beyan edilen safi kazanç esas alınacaktır.
Öte yandan, 1998 yılında uygulanan götürü safi kazanç tutarları 1999, 2000 ve 2001 yıllarında yeniden değerleme oranında artırılacaktır. Bu yıllarda işe yeni başlayan mükellefler yaptıkları iş nevileri ve iş hacimlerine uygun bir dereceye intibak ettirileceklerdir.

Diğer taraftan; basit usule tabi mükellefler defter tutma hariç ikinci sınıfa tabi mükelleflerin kullandıkları belgeleri kullanacaklar, söz konusu bu belgeleri ve zarfları bağlı oldukları oda veya birliklerden temin edeceklerdir.
Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden belgeler ile zarfların basımı, dağıtımı, izlenmesi ve kayıtlarının tutulması işlemlerinin ilgili mesleki teşekküllerce yürütülmesi uygun görülmüştür. Ancak, isteyen mükellefler kayıtlarını kendileri tutabilecektir. Bu takdirde vergilendirmeyle ilgili ödevlerin tamamı kendileri tarafından yerine getirilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.

Bakan a.
Genel Müdür Yardımcısı

29 Kasım 2015 Pazar

ADLİ SİCİL KAYDI NASIL OKUNUR / SABIKA KAYDI NASIL OKUNMALI

ADLİ SİCİL KAYDI NASIL OKUNUR 

Sabıka kayıtları 5 yıl yıldan sonra ÖZEL dilekçe taleplerinde düşer ve dilekçede kaydı yoktur diye görünür fakat GERÇEKTE adli sicilde bir kaydın SİLNMESİ 70 yıllık ZAMAN AŞIMINA tabidir ve RESMİ olarak alınan sabıka dilekçelerinde kayıtlar her zaman görünür.
Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN




Yazan : İst.C. Savcısı ibrahim Çiçek 



Sizden Adli Sicil kaydı istendi. Kaydı aldınız. Kayda baktığınızda bazı harfler ve rakamlar var. Ne anlama geldiğini anlamadınız. Merak ettiniz. İşte cevabı;



YUKARIDA KİMLİK BİLGİLERİ BULUNAN KİŞİNİN ADLİ SİCİL KAYDI VARDIR



1C : A006902004C0156540(06924378-98) 28.01.1998 CK:456/2,457/1,

ŞİŞLİ;9.ASLCM 2Y8A H. 189000 AP 12.09.1998 326-133

29.09.1998



2Y : G006902004Y0011207(06912457-04) 28.01.1998 CK:456/2,457/1,

ŞİŞLİ;9.ASLCM 2Y8A H. 189000 AP 12.09.1998 326-133 11.03.2003



3T : G09802004Y0051208 (06611452-05) 28.01.1998 CK:456/2,457/1,

ŞİŞLİ;9.ASLCM 2Y8A H. 12.09.1998 326-133 ŞT. İSTANBUL 2.

ASLCM, 30.04.2004, 115



YUKARIDA KİMLİK BİLGİLERİ BULUNAN KİŞİNİN ARŞİV KAYDI YOKTUR



12.10.2006

YETKİLİ MEMUR ADLİ SİCİL VE İST.GN. MD. Y.

321345. İ.Ç.



Kayıttaki ibareler ve kısaltmaların Anlamları:



Þ 1C: Kesinleşmiş ceza mahkûmiyeti karar özetini

Þ A006902004C0156540(06924378-98): Haber Numarası- Bilgisayar Verir.

Þ 28.01.1998: Suç Tarihi

Þ CK:456/2,457/1: Uygulanan Kanun Maddeleri

Þ ŞİŞLİ;9.ASLCM: Kararı Veren Mahkeme Yer ve Adı

Þ 2Y8A H. 189000 AP: Mahkûm Olunan Ceza Miktarı

Þ H. AP. : Mahkûm Olunan Ceza Miktarı

Þ 12.09.1998: Mahkeme Karar Tarihi

Þ 326-133: Mahkeme Kararının Esas ve Karar Numarası

Þ 2Y: Kararın İnfaz Edildiğine Dair Bilgi Fişi

Þ 11.03.2003: Kararın İnfaz Edildiği(bihakkın tahliye edildiği) Tarih

Þ 3T: Tali Karar Fişini İfade Eder

Þ ŞT.: Tali Karar Fişinin Niteliğini İfade Eder. Burada Şartla Tahliye Olduğunu Göstermektedir.

Þ İSTANBUL 2.ASLCM: Tali Kararı Veren Mahkemenin Adı

Þ 30.04.2004: Tali Kararı Veren Mahkemenin Tarihi

Þ 115: Tali Kararın Numarası

ifade eder.



C: Ceza fişinin kısaltmasıdır. Kişi hakkında verilen ceza mahkûmiyetin özetini ifade eder. Bir kişinin birden fazla mahkûmiyet varsa 1C,2C,3C şeklinde alt alta sıralanır.



Y: Yerin getirme fişinin kısaltmasıdır. Hürriyeti bağlayıcı cezalar, para cezaları ve güvenlik tedbirlerinin infaz edildiği tarihi gösterir. Ceza fişinin sonundaki tarih kararın kesinleşme tarihini ifade eder. Yerine getirme fişinin sonundaki tarih kararın infaz edildiği(bihakkın) tarihi ifade eder.



T: Tali karar fişinin kısaltmasıdır. Ceza fişi ile adli sicile bildirilmiş olan hüküm ve kararlarda değişiklik yapan kararları ifade eder.

28 Kasım 2015 Cumartesi

YANLIŞ BEYAN EDİLEN DEVREDEN KDV DÜZELTİLEBİLİR Mİ

Soru : Yanlış beyan edilen Devreden KDV  tutarını nasıl düzeltmemiz gerekir ?
Cevap : KDV beyannamesinde devreden KDV si olan işletmelerde devreden KDV tutarının beyannameye bir kez yanlış girilmesi halinde sonraki bütün aylara ait KDV beyannamelerinde devreden KDV tutarı yanlış olmaktadır
Bu nedenle yanlış olan dönemlerde ödeme çıkmaması halinde ;
60 nolu KDV sirkülerine istinaden en son verdiğiniz beyannamenin önceki dönem devreden KDV’sini düzelterek Düzeltme beyannamesi vermeniz yeterli olacaktır.
NOT: Düzeltme beyannamesi verirken açıklama notuna gerekli izahati yapmayı unutmayınız.
Örneğin : Kasım 2014 de beyannamenin hatalı olduğunu Aralık 2015’de farkettiyseniz sadece Kasım 2014 ve Aralık 2015 KDV beyannamelerini düzeltmemiz yeterli olacak aradaki beyannameler için düzeltme KDV beyannamesi verilmesine gerek yoktur
60 Nolu KDV Sirkülerinde Düzeltme Beyannının Yer Aldığı Kısım
KDV mükellefleri tarafından geçmiş vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak bir düzeltme beyannamesi verilmesi halinde, en son KDV beyannamesi de dahil olmak üzere aradaki tüm KDV beyanlarının buna göre düzeltilmesi gerekmektedir.
Ancak, düzeltme beyannamesinin verildiği dönemden en son vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesine kadar, bu düzeltme neticesinde aradaki vergilendirme dönemlerinde ödenecek bir vergi çıkmaması kaydıyla, her bir dönem için ayrı ayrı düzeltme beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu tür durumlarda düzeltmenin yapıldığı vergilendirme dönemi ile en son vergilendirme dönemine ilişkin, düzeltme beyannamesi verilmesi yeterli olacaktır.
Kaynak: www.Muhasebetc.com

A.Ş LERDE HİSSE DEVRİ DAMGA VERGİSİNE TABİ Mİ ?

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
KONYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı : 37009108-155.01[ md/2014-2230/]-11 Tarih:27/01/2015

Özelge Konusu : Anonim Şirketin Hisse Devirlerine İlişkin Yönetim Kurulu Karar Örnekleri'nin Damga Vergisine Tabi Olup-Olmadığı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, anonim şirket hisse devirlerinin pay defterine yazılması için alınan yönetim kurulu kararlarında pay devredenlerin aynı zamanda yönetim kurulu üyeleri olabildiği, bu kişilerin kendi aralarında veya üçüncü şahıslara pay devrettikleri ve bu hususun da yönetim kurulu kararında yer aldığı belirtilerek, pay devreden ve devir alan yönetim kurulu üyelerinin imzasını ihtiva eden yönetim kurulu kararlarının örneğinin çıkarılması işleminin damga vergisine tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı verginin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda ise üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı; Kanuna ekli (1) sayılı tablonun ''I-Akitlerle ilgili kâğıtlar'' başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ekinde yer alan 11.01.2013 tarih ve 2 Sıra No.lu Karar'ın incelenmesinden; şirket ortaklarından ...'ın, ...'nin, ...'ın ve ... 'in şirket yönetiminde bulunan ...'e hisselerinin tamamını devrettiği, şirketin son ortaklık yapısının ise Karar Metni'nde belirtildiği şekilde olmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Buna göre, şirketinizin yönetim kurulu üyeleri ve diğer şirket ortakları arasında yapılan hisse devir işleminin karar defterine yazılmasına ilişkin Yönetim Kurulu Kararının, hissesini devreden ve devralan Yönetim Kurulu üyelerinin imzasını ihtiva eden devre ilişkin kısmının Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca nispi damga vergisine tabi tutulması; ancak yönetim kurulu üyesi olmayan diğer ortakların hisselerinin devrine ilişkin kısmının ise bu ortakların da imzasının bulunması halinde damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir."

Saygılarımla.

TASFİYE HALİNDE ŞİRKETİN ALACAĞI VE KDV Sİ DOĞRUDAN GİDER YAZILIR MI?

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)


Sayı:B.07.1.GİB.4.06.18.02-32323-8114-449
Tarih:22/06/2011
Konu:Tasfiye halindeki şirketin alacağının ve devreden KDV'sinin doğrudan gider yazılıp yazılamayacağı ile şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı hk.





İlgide kayıtlı dilekçenizin incelenmesinden, şirketinizin ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi numaralı mükellefi olduğu, ... Ticaret Mahkemesinin .... tarihli kararıyla şirketinize ... tasfiye memuru olarak atandığı, tasfiyenin Ticaret Sicil Gazetesinde .. tarihinde tescil edildiği, tasfiye giriş bilançosunda yer alan 1.292,39.-TL senetli alacağınızın icra takibine konu edilmesinin tasfiye süresini uzatması ve icra maliyetinin yüksek olması nedeniyle yapılamadığı belirtilerek, söz konusu tutarın doğrudan gider yazılıp yazılamayacağı ile ekli bilançoda yer alan devreden KDV alacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmiştir.

Katma Değer Vergisi Kanununun 29/2 nci maddesinde; "Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez." denilmektedir.

Aynı Kanunun beyan esası başlıklı 40 ncı maddesinin 3 ncü bendinde herhangi bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan mükelleflerinde beyanname vermek zorunda oldukları; yine aynı Kanunun 58 nci maddesinde, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ile mükellefçe indirilebilecek katma değer vergisinin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceği hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, tasfiyeye girilmesi halinde, tasfiyeye giren kurumlarca mevcutların tasfiye sonuçlanmadan önce satış v.b. yollarla elden çıkarılması halinde teslim bedeli üzerinden, mevcutlar elden çıkarılmamış ise söz konusu mevcutlar işletmeden çekiş gösterilerek KDV Kanununun 3/a maddesi gereğince emsal bedel üzerinden KDV hesaplanması ve beyan edilmesi gerekmektedir. Hesaplanan bu vergilere rağmen indirilemeyen katma değer vergisinin kalması halinde ise indirim yoluyla giderilemeyen bu vergilerin gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider ve maliyet unsuru olarak göz önüne alınması mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, tasfiye memuru olarak görevlendirildiğiniz Tasfiye halindeki ... Ltd. Şti.'nce tasfiye sonuçlanıncaya kadar KDV beyannamesi verilmesi ve tasfiyenin sonuçlandığı dönemde işletmede yer alan mevcutların işletme kayıtlarından çıkarılması gerekmektedir. Tasfiye kapanış döneminde hala indirim yoluyla giderilemeyen KDV bulunması halinde bu verginin kurumlar vergisi uygulamasında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği tabiidir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacakların değersiz alacak olduğu, değersiz alacakların, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybedecekleri ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilecekleri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacaklarını gider kaydetmek suretiyle yok edecekleri hüküm altına alınmıştır.

Madde hükmüne göre, alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya ihtiyaç bulunmakta olup, bu alacaklara ilişkin herhangi bir kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika olmaması durumunda söz konusu alacaklar değersiz alacak kapsamına girmemektedir.

Vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılabilir.

-Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunun 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,

-Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,

-Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,

-Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,

-Borçlunun dolandırıcılıktan mahkum olması ve herhangi bir malvarlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak,

-Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,

-Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)

-Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.

Yukarıda yer alan hükümlere göre, bahis konusu senetli alacağınızın tahsiline imkan kalmadığına ilişkin kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika bulunmadığı anlaşıldığından söz konusu alacağınızı doğrudan gider kaydetmeniz mümkün değildir.

Anılan Kanunun 323 üncü maddesinde ise "Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1-Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

2-Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;

şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir." hükmü yer almaktadır.

323 maddeye göre bir alacağın şüpheli hale gelebilmesi için ya alacak dava veya icra safhasında bulunmalı ya da yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklardan oluşmalıdır. Alacağın yurt içinden veya yurt dışından olması bir önem taşımadığından yurt dışından olan alacaklar için de bu madde hükümleri geçerlidir.

Şüpheli alacaklara karşılık ayırmak için mahkemeye dava, icra müdürlüğüne takip için dilekçe verilmiş olması alacağın dava veya icra safhasında olduğunu göstermekle beraber bu başvuruların takibi gerekmektedir. Dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklara karşılık ayrılabilmesi için borçlunun noter vasıtasıyla protesto edilmesi veya borcun (3. kişilere ispat açısından kanaat verici belge olacak şekilde) bir yazı ile istenmesi ve protestonun ya da yazının muhatabına ulaşmış olması gerekmektedir. Dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların tespiti açısından dava edilecek alacak için avukatlık ücreti, yargı harcı, notere yapılacak ödemeler ile posta giderleri toplamı dikkate alınarak tahmini bir dava maliyeti bulunacak ve bu tutar alacakla kıyaslanacaktır. Tahmini dava maliyetinin alacaktan daha büyük olması halinde, mahkemeye başvurulmadan protesto veya yazı ile bir defadan fazla istenerek tahsil edilemeyen alacak için karşılık ayrılması mümkün olabilecektir.

Buna göre, söz konusu alacağınızın dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklardan olup olmadığının tespiti açısından yukarıdaki kıyaslamayı yapmanız gerekmektedir. Tahmini dava maliyetinin alacaktan daha büyük olması halinde, mahkemeye başvurmadan protesto etmeniz veya yazı ile bir defadan fazla istemenize rağmen tahsil edemediğiniz takdirde, söz konusu alacağınız için şüpheli alacak karşılığı ayırmanız mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

TEMSİL İLZAM ÖRNEK 2: TEMSİL İLZAM VE GÖREV TAKSİMİ











KARAR NO                                     :
KARAR TARİHİ                            :
TOPLANTIYA KATILANLAR   :



 Yönetim kurulu şirket merkezinde toplanarak aşağıdaki kararları almışlardır. 


1) Şirket yönetim kurulu üyelerinden ……………………., …………………………., ………………………………, …………………………………..’ın münferiden/ müştereken atacakları imzaları ile tüm özel, kamu kurum ve kuruluşları nezdinde en geniş manada hiçbir sınırlama olmaksızın 3 yıl süre ile temsil ve ilzam etmelerine oy birliği ile karar verilmiştir.
2)TTK 366. Maddesi gereği …./…./…….. tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi olarak seçilenler kendi aralarında yaptıkları görev taksimi sonucunda 1 yıl süre ile
Yönetim Kurulu Başkanlığa ……………………………
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığına ……………………….
Yönetim Kurulu Üyeliğine ……………………………….’ın atanmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.


Yönetim Kurulu Üyesi                    Yönetim Kurulu Üyesi         Yönetim Kurulu Üyesi
İMZA                                                            İMZA                                    İMZA


DİKKAT!
*Yönetim kurulunda tüzel kişi üye var ise görev ve yetki dağılımında tüzel kişi üyenin ünvanı yazılmalıdır. Ayrıca kararda,  tüzel kişi tarafından ve tüzel kişi adına belirlenen gerçek kişinin  ad-soyad, yerleşim yeri, vatandaşlığı, yabancı uyruklu ise vergi numarası veya yabancılara mahsus kimlik numarası belirtilmelidir.
*Yönetim kurulunun 1 (bir) kişiden oluşması halinde görev taksimi yönetim kurulu süresi kadar olabilir. (Örnek : AA kişisi 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş ise 3 yıl süre ile yönetim kurulu başkanı seçilebilir.)
*Birden fazla yönetim kurulu üyesi bulunması durumunda yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu başkan vekili seçilmesi zorunludur. Yönetim kurulunun 1 (bir)’den fazla kişiden oluşması halinde görev taksimi 1 yıl süre ile yapılmalıdır. Ancak temsil ilzam yetkisi verilirken başkan, başkan yardımcısı, üye gibi ünvanlar belirtilmeden yönetim kurulu süresi kadar temsil ilzam yetkisi verilebilir. (Örnek : AA ve BB yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişler ise 1 yıl süre ile başkan ve başkan yardımcısı olarak görev taksimi yapılıp 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak (başkan ve başkan yardımcısı ünvanları belirtilmeden) temsil yetkisi verilebilir)
*Yönetim kurulu üyesi olmayan müdür ve/veya genel müdürlere herhangi bir sınırlama olmaksızın şirketi her konuda temsil ve ilzam yetkisi yönetim iç yönergesine gerek duyulmadan verilebilir.
* Yetki kapsamı ya münferiden ya da müştereken olarak belirlenmelidir. Hem müşterek hem münferit yetki verilemez.
*Yönetim kurulu kararının altında şirket ortağı veya müdür/genel müdür ya da yönetim kurulu üyeleri dışından bir kişinin imzası bulunamaz.
*Tüm yönetim kurulu üyelerinin karar altına adının açılması ve katılmayan üyeler için “katılmadı” yazılarak üyeden haberdarlık yazısı getirilmesi gerekmektedir.
*Yönetim kurulunda tüzel kişi üye var ise kararın altında tüzel kişi üyenin ünvanı yazılmalıdır. Ayrıca tüzel kişi tarafından ve tüzel kişi adına belirlenen gerçek kişinin ad-soyadı belirtilmelidir.
ÖRNEK:
……GIDA İNŞAAT TİCARET  A.Ş.    Yönetim Kurulu Üyesi        Yönetim Kurulu Üyesi     
              Adına                                                     Katılmadı                                   İMZA
               İMZA
*Yönetim kurulu toplantılarında vekaleten imza atılamaz. (TTK Madde 390/2)
*Ana sözleşmede ağırlaştırılmış bir nisap ya da aksine bir hüküm yok ise karar nisaplarında TTK 390. Madde hükümleri uygulanır.

DEFTER TASTİKLERİ

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca 19/12/2012 Tarih ve 28502 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan TİCARİ DEFTERLERE İLİŞKİN TEBLİĞE ve TTK da 6455 Sayılı Kanun ile yapılan değişlik ile KAPANIŞ ONAYI hakkındaki bilgiler aşağıda belirtilmiştir.


TİCARET SİCİL TASDİKNAMESİ
Ticaret siciline kayıtlı bulunanlar; Ticari defterlerinin noterlere tasdikleri sırasında, TTK. nun 64. maddesinde belirtilen ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 16’ncı maddesi uyarınca Ticaret sicil müdürlüklerinden alacakları “TİCARET SİCİLİ TASDİKNAMESİ” Noterlere ibraz edilecektir.
Ancak; 27/01/2013 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 16/6. maddesine göre “Sicil tasdiknamesi; Tasdiknamede yer alan bilgilerde bir değişiklik olmadığı veya yenisi düzenlenmediği sürece geçerlidir.” Hükmüne göre önceki yıl veya yıllarda alınmış belgeler yukarıdaki koşulları taşıması halinde yeniden alınmasına gerek yoktur.Eski tarihli belge Notere ibrazı yeterlidir.
Diğer taraftan ,Esnaf ve Sanatkar Odalarına kayıtlı olanlar dan “Ticaret Sicili Tasdiknamesi” İSTENMEZ.
GELİR VERGİSİ MÜKELLEFLERİ İÇİN:
1) -Bilanço Esasına Göre Tutulacak Defterler (Gerçek Kişiler);
a) -Yevmiye Defteri
b) -Defteri Kebir
c) -Envanter Defteri
2) -Kollektif ve Komandit Şirketler
a) -Yevmiye Defteri
b) -Defteri Kebir
c) -Envanter Defteri
d) -Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri (Ticari Defter Tebliği Madde -5/2)
3) -İşletme Esasına Göre Tutulacak Defter;
a) -İşletme Defteri
4) -Serbest Meslek Erbabının Tutacağı Defter;
a) -Serbest Meslek Kazanç Defteri
Yukarıda sayılanlar dışında ihtiyaç halinde tutulması gereken diğer defterler ise şunlardır:
Anonim Şirketler ile Damga Vergisi sürekli mükellefiyetti olanlar DAMGA VERGİSİ DEFTERİ, İmalat defteri, Kombine imalatta imalat defteri, Bitim işleri defteri, Yabancı nakliyat kurumlarının hâsılat defteri, Ambar defteri ve Çiftçi İşletme defteri.
KURUMLAR VERGİSİ MÜKELLEFLERİ İÇİN:
ANONİM ŞİRKETLER VE SERMAYESİ PAYLARA BÖLÜNMÜŞ KOMANDİT ŞİRKETLER:
a) Yevmiye Defteri
b) Defteri Kebir
c) Envanter Defteri
d) Yönetim Kurulu Karar Defteri
e) Pay Defteri
f) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri
• Mevcut durumda kullanılmakta olan, pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla ve bu Tebliğde belirtilen bilgilerden eksik olanların yazılması suretiyle açılış onayı yapılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. (Ticari defter tebliği Geçici Madde -3/1)
LİMİTED ŞİRKETLER:
a) Yevmiye Defteri
b) Defteri Kebir
c) Envanter Defteri
d) Pay Defteri
e) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri
• Limited şirketlerde halen kullanılmakta olan ortaklar kurulu karar defterlerinde yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla, genel kurul toplantı ve müzakere defteri olarak kullanılmaya devam olunabilir. (Ticari Defter Tebliği Geçici Madde -3/2)
• Mevcut durumda kullanılmakta olan, pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla ve bu Tebliğde belirtilen bilgilerden eksik olanların yazılması suretiyle açılış onayı yapılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. (Ticari defter tebliği Geçici Madde -3/1)
LİMİTED ŞİRKET MÜDÜRLER KURULU DEFTERİ HAKKINDA AÇIKLAMA:
(Bu defterin tutulması zorunlu değildir. Bu defteri tutmak istemeyenler; Limited şirkette aldıkları kararları genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydetmek zorundadırlar. Limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulunun şirket yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararlar genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilebileceği gibi ayrı bir müdürler kurulu karar defteri de tutulabilir. ,
Müdürler kurulu karar defterinin tutulması halinde açılış ve kapanış onayları dahil olmak üzere yönetim kurulu karar defterine ilişkin hükümler uygulanır. Kararların genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilmesi halinde Ticari Defterler Tebliğinin 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hususların yazılması zorunludur. Ayrı bir müdürler kurulu karar defteri tutulması halinde müdür veya müdürler kurulu kararları genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilemez.
E-DEFTER TUTANLAR; YEVMİYE VE DEFTERİ KEBİR DIŞINDAKİ DEFTERLERİ NOTERE TASDİK ETTİRECEKLER:
E- defter tutan mükellefler; Yevmiye ve Defteri Kebir defterleri dışında, Tutmak zorunda oldukları defterleri kağıt ortamında tasdik ettirmek ve tutmak zorundadırlar.
DERNEK VE VAKIFLARIN İKTİSADİ İŞLETMELERİNİN TUTACAĞI DEFTERLER
(Ticari Defter Tebliği Md.5/4)
a) Yevmiye Defteri
b) Defteri Kebir
c) Envanter Defteri
KOOPERATİFLERİN TUTACAĞI DEFTERLER:
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'na göre kurulan kooperatifler ile bunların üst kuruluşları aşağıdaki defterleri tutacaktır.
a) Yevmiye Defteri
b) Defteri Kebir
c) Envanter Defteri
d) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri
e) Yönetim Kurulu Karar Defteri
f) Pay Defteri
DEFTERLERİN TASDİK ZAMANI:
Gerek VUK Md.221 gerekse TTK Md.64 hükümlerine göre:
1. Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda (Normal hesap dönemleri için ARALIK AYI);
2. Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda;
3. Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde;
4. Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce.
TASDİK YENİLEME ( ARA TASDİK ) (VUK MD. 222 ve TİCARİ DEFTER TEBLİĞİ MADDE 17-18)
Defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığınca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar.
ARA TASDİK (TASDİK YENİLEME) YAPILABİLECEK DEFTERLER:
1- Yevmiye defteri, ( Ara tasdik yapılmasan önce, kapanış onayı yaptırılması gerekir.)
2- Defteri kebir,
3- Envanter defteri
4- A.Ş Yönetim Kurulu Karar Defteri, ( Ara tasdik yapılmasan önce. kapanış onayı yaptırılması gerekir.)
5- İşletme defteri,
6- Serbest meslek kazanç defteri,
KAPANIŞ ONAYI (TASDİKİ ) YAPILACAK DEFTERLER : (TTK MD 64/ 3, 5 )
1) - YEVMİYE DEFTERİ, (İzleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar normal hesap dönemleri için HAZİRAN AYI Sonu)
2) -Anonim Şirket Yönetim Kurulu KARAR DEFTERİ, (İzleyen faaliyet döneminin birinci ayının sonuna kadar normal hesap dönemleri için OCAK AYI Sonu)
Yukarıdaki defterler dışındaki defterlerin KAPANIŞ TASDİKİ YAPTIRILMAZ.

27 Kasım 2015 Cuma

AÇILIŞ VE KAPANIŞ ONAYINA TABİ TİCARİ DEFTERLER




TTK 64.maddesi ve 19.12.2012 tarih 28502 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ kapsamında fiziki ortamda tutulan, açılış ve kapanış onayı yapılması gereken defterler aşağıda belirtilmiştir.


AÇILIŞ ONAYINA TABİ DEFTERLER (64/3)

 1-Yevmiye defteri,
 2-Defteri kebir,
 3-Envanter defteri
 4-A.Ş için Yönetim Kurulu Karar Defteri/ Ltd. Şti İçin Müdürler Kurulu Karar     Defteri
 5-Pay defteri ***
 6-Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri ***

 ***Pay defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir.(64/3)
Limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulunun şirket yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararlar genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilebileceği gibi ayrı bir müdürler kurulu karar defteri de tutulabilir. Müdürler kurulu karar defterinin tutulması halinde açılış ve kapanış onayları dahil olmak üzere yönetim kurulu karar defterine ilişkin hükümler uygulanır.Bu nedenle Limited Şirketlerde müdürler kurulu karar defteri tasdik ettirerek her yıl açılış ve kapanış onayı ile uğraşmak yerine tebliğ ile düzenlendiği şekilde sadece genel kurul toplantı ve müzakere defteri tutup her yıl açılış ve kapanış onaylarından da kurtulmuş olabilirsiniz.

Kararların genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilmesi halinde 10 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hususların yazılması zorunludur. Ayrı bir müdürler kurulu karar defteri tutulması halinde, müdür veya müdürler kurulu kararları genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilemez.(Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ 11/4.madde) Bu tebliğ hükmü uyarınca limited şirketlerde ayrı bir müdürler kurulu karar defteri onaylatılmasını önermiyoruz. Ancak 2013 yılında tebliğ yayınlanmadan ayrıca müdürler kurulu karar defteri onaylatmış olanların 31 Ocak 2014 tarihine kadar mutlaka kapanış onayı yaptırması gerekmektedir.

Açılış onayının defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar ( Aralık ayı sonuna kadar) notere yaptırılması gereklidir.

KAPANIŞ ONAYI YAPTIRILMASI GEREKEN DEFTERLER(64/3)

 11.04.2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6455 sayılı Kanunun 78 inci maddesiyle değiştirilen  6102 Sayılı TTK 64/3. Maddesi ile yevmiye ve yönetim kurulu karar defterlerinin Mart  ayı sonu olan kapanış onay tarihi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
1-    Yevmiye defteri  İzleyen faaliyet döneminin 6.ayının sonuna kadar (30.Haziran)
2-    Yönetim kurulu karar defteri İzleyen faaliyet döneminin 1.ayının sonuna kadar (31.Ocak)
Notere yaptırılır.