28 Ocak 2016 Perşembe

GEÇ GELEN FATURALARA……


a) Fatura tarihi 2015, fatura içeriği 2015 ancak fatura 2016 yılında defterler kapatıldıktan sonra gelir ve Kurumlar Vergisi beyanname verme süresine kadar kayıtlara alınır ise;
KDV dahil tutarlar 2015 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde diğer indirim olarak gösterilir. Maliye Bakanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 31.01.2012 tarihli özelgesinde.
“… hesap dönemi kapandıktan sonra gelen faturalarda yer alan tutarlar, tahakkuk ettikleri dönemin gideri olarak değerlendirilecektir. Ayrıca, söz konusu faturalarda yer alan ve indirim konusu yapılamayan KDV tutarlarının maliyet veya gider unsuru olarak dikkate alınması mümkün olup, bu tutarların gider olarak dikkate alınması halinde, fatura tarihinin içinde bulunduğu vergilendirme döneminin kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.”
Görüldüğü üzere bazı özel durumlarda indirilemeyen KDV tutarları maliyet veya gider unsuru olarak dikkate alınabilmektedir.
b) Fatura tarihi 2016, fatura içeriği 2015 ancak fatura 2016 te 2015 defterleri kapatıldıktan sonra gelir ve Kurumlar Vergisi beyanname verme süresine kadar kayıtlara alınır ise;
Fatura içeriği 2015 yılına ilişkin olduğundan fatura bedelinin 2015 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesinde diğer indirim olarak gösterildiği durumdur.
Bu duruma ilişkin farklı görüşler mevcuttur;
Maliye Bakanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 12.03.2012 tarihli özelgesinde,
“… yılın son aylarında tüketilen elektrik bedellerine ait faturaların izleyen yılın Ocak ayında düzenlenmesi durumunda, bu faturalardaki KDV nin de, faturaların kanuni defterlere kaydedildiği dönemde indirim konusu yapılması mümkündür.
Ayrıca, bir önceki yılın Aralık ayında tüketilen elektrik bedellerine ait faturaların takip eden yılın Ocak ayında düzenlenmiş olması halinde, bu faturalardaki katma değer vergisi, söz konusu belgelerin defterlere kaydedildiği Ocak vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilecektir.”
Geç gelen faturaların KDV sinin indirim konusu yapılabileceği ifade edilmiş olmakla birlikte faturalar özelgede de ifade edildiği gibi Aralık ayı tüketimine yönelik elektrik faturaları olduğundan bu özelgenin özellikli olduğu açıktır.
Dolayısıyla vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılının aşılmaması gerekmektedir.
KDV genel tebliği uyarınca (a) ve (b) bentlerinde belirtilen KDV ler indirilemeyip gider veya maliyet hesaplarına intikal ettirilmelidir. (c) bendinde belirtilen zayi olan malların KDV si VUK 278.maddesi uyarınca ispat edilmek suretiyle gider yazılabilir. (d) bendinde belirtilen KKEG lerin KDV si ise yine KKEG olarak dikkate alınmalıdır.
Katma Değer Vergisi Genel Tebliğindeki Açıklamalar
Eski 119 Seri Numaralı KDV Genel Tebliği’ndeki,
“Vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı içerisinde kanuni defterlere kaydedilmeyen fatura ve benzeri belgelerde yer alan KDV tutarlarının indirimi ve iade hesabına dahil edilmesi mümkün değildir.”
Buna göre, fatura ve benzeri vesikalar 10 gün içinde defterlere kaydedilebilecek, indirim hakkı ise vesikaların kanuni defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde kullanılabilecektir. Ancak bu indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı içinde kullanılması, yılın aşılmaması gerekir.
Mükelleflerin alış ve giderlerine ilişkin vesikaların, kendi iradeleri dışındaki sebeplerle işletmeye kayıt süresi geçtikten sonra intikal etmesi halinde, mücbir sebep olarak kabul edilmesi ve ispat edilmesi şartıyla vesikaların kayıt süresinden sonra kayda alınması mümkündür.
Mükellefler bu suretle belgeleri kanuni sürenin geçmesinden sonra defter kayıtlarına almaları halinde de fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilen KDV’yi bu belgelerin kanuni defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapabilir.
Örnek: Yukarıda örnekte yer alan 28 Ağustos 2012 tarihli faturanın 16 Ekim 2012 tarihinde deftere kayıt edilmesi halinde Ekim/2012, 4 Kasım 2012 tarihinde deftere kayıt edilmesi halinde de Kasım/2012 vergilendirme dönemlerinde indirim konusu yapılabilecektir. Ancak her halükarda 2012 yılının içinde kesilen faturanın o yıl defterine kayıt edilip, yine o yılda indirim konusu yapılması gerekmekte olup, yukarıdaki örnekte belirtilen faturada yer alan verginin Ocak/2013 veya müteakip vergilendirme dönemlerinde indirimi söz konusu olamayacaktır. Ancak Vergi Usul Kanununun kayıt nizamı hükümlerine uyulmaması halinde anılan Kanunda belirtilen müeyyidelerin uygulanacağı tabiidir.
Kayıt düzenine ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu 219/a maddesinde ; “Mualemelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.” hükmü yer almaktadır.
Bu durumda 10 günlük süre içerisinde fatura vb. vesikalar defterlere kaydedilebilecek, katma değer vergisinin indirim hakkı ise fatura vb. Vesikaların kanuni defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde kullanılabilecektir.

27 Ocak 2016 Çarşamba

KOSGEP HİBE ve KREDİLERİ ALMA ŞARTLARI


BAŞVURUDAN ÖNCE BUNLARA DİKKAT!
1.KOSGEB hibe ve kredilerinden yararlanmak için hali hazırda her hangi bir işletme sahibi, yahut başka bir şirkette ortaklığınız olmaması gerekiyor.

2. Bu desteklerden yararlanmak için son 1 yıl içerisinde her hangi bir şirket açılış-kapanışı yapmamanız gerekiyor. KOSGEB uzmanları yakın zamanlı hareketlilikleri inceliyor.

3. Ayrıca girişimcinin Bağ-Kur primlerini kendi kuracağı işletmesi üzerinden yatırması gerekiyor. Yani hem bu desteklerden yararlanıp hem de başka bir şirkette işçi olarak görünmeniz mümkün değil.

KOSGEP İN DESTEKLENMEYEN SEKTÖRLERİ

Eğitim sektörleri (dershane –okul
Tarım ve hayvancılık
Sigorta-finans kurumları
Halı sahaya, internet cafe vb



Tabloyu açıklık getirmek gerekirse kurs bitirme sertifikalı girişimci KOSGEB veri tabanı sistemine kayıt olduktan sonra kabul gören iş planı projesi ile birlikte kobi beyannamesi ve bilgi dokümanı çıktısı ile birimlere başvuru yapması halinde kurmuş oldukları iş yeri için 2 bin TL açılış giderleri adı altında 18 bin TL aldıkları malzemeler için 30 bin TL genel ödemeler için hibe kredi imkânından faydalanırlar. Bahsi geçen 50 bin TL hibe kredi imkânından tam olarak faydalanmaları için statüleri ve bulundukları bölgelere göre harcama miktarları değişmektedir. Rakamsal olarak örnek vermek gerekirse. 1. ve 2. bölgede başvuru yapan bir girişimci 50 bin TL hibe kredi imkanından faydalanmak için 70 bin TL harcaması gerekirken, 3.4.5.6. bölgelerde ikametgah eden girişimcinin tam olarak hibe imkanlarından faydalanmaları için 65 bin TL harcaması gerekmektedir.




4 ADIMDA 50 Bin Lira HİBE VE KREDİ NASIL ALINIR?

1. İş kurmak isteyen girişimci, KOSGEB Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi’ne kaydolup 70 saatlik ders alıyor.(sertifika  almak şart )

2. Kursu tamamlayan girişimci, bir yandan şirketinin kurulum işlemlerini tamamlarken diğer yandan da iş planı hazırlıyor. 
a.) Vergi dairesinden mükellefiyet başlatma -maliye açılışı yapmak
b.) KOSGEB veri tabanına kayıt olmak.
c.) KOSGEB’e iş planı (Proje) sunmak.

3. Ardından, 3 uzmandan oluşan KOSGEB jürisi karşısında iş planını anlatıyor. (projesini anlatmak)
a.)KOSGEB’e iş planı (Proje) sunmak.
b.)KOSGEB mülakatına (Kurula-sunum yapılacak) katılmak.


4. Girişimci, jüriden ‘olur’ alması halinde 50 bin TL’lik hibe ve 100 bin TL’lik kredi almaya hak kazanıyor. (50 bin TL’lik hibenin 2 bin TL’si kuruluş giderleri için, 18 bin TL’si 2 yıllık süre içinde alacağı makine, teçhizat, ofis donanımı; 30 bin TL’sini kira ve eleman giderleri için veriliyor.
a.) KOSGEB ile taahhütname imzalamak.
b.) Ödeme talebinde bulunmak.



50 Bin Lira Hibe 100 Bin Lira Faizsiz Kredi Almak İçin  Yaş sınır var mıdır?

Yaş sınırı yok. Her yaştan kişiler başvuru yapabilecek.

50 Bin Lira Hibe 100 Bin Lira Faizsiz Kredi Almak İçin  İşletme Sahipleri Başvuruda Bulunabilir mi?

Bu krediden faydalanamazsınız. Ayrıca 29/09/2015 tarihi itibarıyla yapılan değişiklikle son faaliyetinizin üzerinden en az 1 yıl geçmiş olması lazım.

50 Bin Lira Hibe 100 Bin Lira Faizsiz Krediden Sigortalı olarak çalışanlar faydalanabilir mi?

Sigortalı olarak çalışanlar faydalanamaz. 29/09/2015 tarihi itibarıyla yapılan değişiklikle bunun önüne geçildi.

Kosgeb Projesi onaylanan 50 Bin TL +100 Bin TL Kredi Kullanabilir mi?

17/12/2015 tarihinden önce kurul sonucu tebliğ edilmiş olanlar eski uygulamadan (30 Bin TL +70 Bin TL) faydalanacaklar.

Yeni yapılan değişikle 50 bin lira hibe 100 bin lira faizsiz kredi tutarlar ne kadar ve dağılımı nasıl olacak?

İşletme Kuruluş gideri için hibe (geri ödemesiz) 2.000 TL OLDU. (İşletmenin kuruluşu aşamasında kullanması için verilecek. Kurul kararından sonra. HİÇ BİR BELGE İSTENMEYECEK!)

Makine teçhizat ofis donanım yazılım alımı için hibe (geri ödemesiz) 18.000 TL OLDU. (İşletmenin kuruluş tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde alınmış olması lazım.

İşletmenin aylık kira ve personel maaş desteği için hibe (geri ödemesiz) 30.000 TL OLDU. (Çalışan personelin net maaşı (Sigortası ve asgari geçim indirimi hariç ve iş yerine için ödenen net kira). Bu desteğin aylık üst limiti 2.500 TL OLDU.

Geri ödemeli faizsiz kredi desteği 100.000 TL OLDU. Geri ödemesiz süre 24 aydan 30 aya çıkartıldı. (Bu destek nakit kredi desteği değil. Makine alımı için verilir. Diğer bir şart talep edilen tutar kadar “banka teminat mektubu” verilmesidir.)

Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN
                 SMMM

26 Ocak 2016 Salı

İKİŞYERİ AÇACAKLAR DKAT! BU YAZIMIZI OKUMADAN İŞYERİ AÇILIŞI YAPMAYIN



Yeni hazırlanan torba yasadaki düzenlemeleri ve 28/12/2015 tarihli Bakanlar Kurulu Kararını hesaba aldığınızda, işyeri açılışını emekli anne-babanın üzerine mi yoksa 29 yaşından küçük çocuğun üzerine mi yapacağınız konusundaki fikirleriniz muhtemelen değişecektir.

O açıdan işyeri açmak üzere olan vatandaşlarımızın tescil işlemlerini yapmadan önce bu yazımızı okumalarını tavsiye ederim.

29 yaşını doldurmamış tam mükellef kişilere vergi indirimi geliyor

Torba yasanın TBMM Genel Kurulunca onaylanmış 2 nci maddesinde, ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmidokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilere, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri kazançlarının 103 üncü maddede yazılı tarifenin ilk gelir diliminde yer alan tutara kadar olan kısmı gelir vergisinden istisna tutuluyor.

Başka bir anlatımla, torba kanunda yapılan bu düzenleme ile ticari kazancı basit usulde tespit edilen ve yirmi dokuz yaşını doldurmamış vergi mükelleflerinin sadece basit usulde tespit edilen kazançlarının 8.000 TL tutarındaki kısmı üzerinden üç vergilendirme dönemi boyunca gelir vergisi alınmayacaktır.

Emekli olduktan sonra işyeri açan kişilerin aylıklarından artık SGDP kesilmeyecek

Torba yasada yapılan bir diğer düzenleme ise, yaşlılık, malullük veya emekli aylığı almakta iken Bağ-Kur kapsamında çalışmaya başlayan kişilerin emekli aylıklarından kesilen % 10 oranındaki destek priminin kaldırılması yönünde yapılmış.

Yapılan düzenleme sonrasında emekli olduktan sonra işyeri açıp, yatırımın ve istihdamın artırılmasına katkı sağlayacak olan vatandaşların emekli aylıklarından herhangi bir kesinti yapılmayacağından, emekli olan kişiler işyeri açacakları vakit, bir de emekli aylıklarından yapılacak kesintiyi düşünmek zorunda kalmayacaklar.

18-29 yaş aralığında olup SSK kapsamında çalışmaya başlayan kişiler için verilen “müthiş” teşvikten yararlanma süresi uzatıldı

4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinde 18-29 yaş aralığındaki gençlerle kadın sigortalıları işe alan işletme sahiplerine, işçinin işe alınmadan önceki son altı ay içinde işsiz olması ve işyerindeki çalışan sigortalı sayısına ilave olması şartıyla tabir caiz ise “Müthiş” bir teşvik veriliyor.

Bu yasayla asgari ücret karşılığında çalışan bir işçi için beş puanlık prim indiriminden yararlandığınızda 535,28 TL prim ödemeniz gerekirken, asgari ücret karşılığında çalıştırmak üzere işe alacağınız 18- 29 yaş aralığındaki gençlerle kadın işçiler için bu teşvikten yararlandığınızda ödeyeceğiniz prim tutarı aylık 279.99 TL’ye düşüyor. İşçinin ücreti arttığında, yararlanacağınız teşvik tutarı da haliyle artıyor.

Bu teşvikten en son 31/12/2015 tarihine kadar işe alınan işçilerden dolayı yararlanılabilir iken, Bakanlar Kurulunun 21/12/2015 tarihli ve 2015/8321 sayılı kararı ile 31/12/2020 tarihine kadar işe alınacak işçiler için de teşvikten yararlanma imkanı getirildi.

Özellikle asgari ücretin brüt 1.647 TL’ye çıktığını da göz önüne aldığınızda şartları sağlayan işçilerden dolayı genç ve kadın teşvikinden yararlanılmasının kaçırılmaması geren bir fırsat olduğu düşünülmektedir.

İşyeri emekli anne-babanın mı yoksa 29 yaşından küçük çocuğun üzerine mi açılmalı

Torba yasayla 29 yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin basit usulde tespit edilen kazançlarının 8.000 TL tutarındaki kazançları üç vergilendirme dönemi boyunca vergiden istisna tutulmuş olsa da, 29 yaşından küçük işçiler için 4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinde öngörülen prim teşviki, gelir vergisi istisnasından daha fazla imkanlar sunmaktadır.

Ayrıca yaşılılık, emeklilik ve malullük aylığı almaktayken işyeri açan kişilerin emekli aylıklarından SGDP primi kesilmeyecek olduğu da dikkate alındığında, çocuğuyla birlikte işyeri açacak olan emekli anne-babalara, işyerini kendi adlarına açmalarını, fiilen çalışacak çocuklarını da 24 ay süreyle 4447 sayılı Kanunun geçici 10 maddesinde belirtilen teşvikten yararlanarak SSK kapsamında çalıştırmalarını tavsiye ederim.

S.M.M.M. Lütfi GÜLBENK

25 Ocak 2016 Pazartesi

bankaların dosya masrafı vb adlarla zorla tahsil ettiği ücretler hakkında yapılması gerekenler

Bankaların haksız şekilde tahsil ettiği dosya masrafı, ekspertiz ücreti, yeniden yapılandırma ücreti, ipotek tesis ve fek ücretleri gibi tüketicilerden zorla almış oldukları paraları şikayet yolu ile Tüketici Hakem Heyetlerinden bu bedellerin iadesine ilişkin kararlar alınsa dahi çoğu tüketici tahsilatı gerçekleştiremiyor.
Bunun çözüm yolu ise ; tüketici hakem heyetlerinden iadesine ilişkin karar aldırırsanız ve bu tahsilat sürecinden derhal İcra Müdürlüklerine başvurarak Her Bankanın Merkez Bankasına yatırmak mecburiyetinde olduğu ZORUNLU KARŞILIK denilen bir parası bulunmaktadır.
dosya masrafının ödenmemesi halinde şayet ilgili bankanın Merkez Bankası nezdinde bulunan "Zorunlu Karşılık" adı verilen hesabına haciz koydurabilirsiniz ve böylece sizden cebren zorla çeşitli adlarla tahsil edilen bu paraları sizde onlardan geri alabilirsiniz.
Şunu unutmayın ki tüketici hakem heyetlerinden almış olduğunuz belge 10 yıl geçerlidir.yani bu belge ile 10 yıl içesinde elinizdeki bulunan kararla birlikte İcra Müdürlüklerine başvurarak dosya masrafı kesintilerini iade alabilirsiniz...
Hikmet Yıldırım KILINÇARLAN
        smmm

23 Ocak 2016 Cumartesi

Vergi İncelemesinin Gecikmesi Hali


Bilindiği gibi, torba yasa olan 6111 sayılı yasa 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ne var ki, daha önce başlanılıp, süregelen vergi incelemeleri idarenin kendi bürokratik çarkının ağır işleyişi dolayısıyla inceleme süreci uzamış olup, torba yasa md.4 hükmü bu mükelleflere uygulanmamıştır. Bu durumda olan pek çok mağdur vergi mükellefleri   yasa hükmünden yararlanamadığı gibi daha sonrada kendilerine yapılan cezalı tarhiyatlar nedeniyle de mağdur duruma düşmüşlerdir.
Oysaki, devam etmekte olan vergi incelemelerinin   sonuçlandırılarak   yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanmış olan vergi incelemeleri   neticelendirilerek   düzenlenen vergi inceleme raporlarının 6111 sayılı kanunun 4. maddesine dahil edilmesi zorunludur.[1]
Maliye Bakanlığı bu alanda önemli bir adım atmıştır. [2] 6111 sayılı torba yasanın yürürlüğe girdiği tarihten öne takdir komisyonuna sevk edilen dosyalar hakkında tarhiyatlar daha sonra da yapılmış olsa bu tarhiyatlar hakkında torba kanun md.4 hükmü uygulanmaktadır. Uygulanan 4. madde gereği cezaların durumuna göre tamamı veya %75’i silinmekte ve bazı hallerde ise verginin yarısı silinip kalan yarısı 6 taksite bölünerek vergi mükelleflerine önemli kolaylıklar sağlanmaktadır.[3]
Diğer taraftan, vergi aslına bağlı olmaksızın tek başına kesilen e-beyan özel usulsüzlük cezalarında da Maliye Bakanlığının ilgili yazıları gereğince kesilen cezanın %75’i silinerek yani affedilerek bakiye %25 özel usulsüzlük cezası 6 taksitte ödenmesi mümkün hale getirilmiş bulunmaktadır.[4]
Uygulama asıl yaşanan problem şudur: idarenin vergi incelemesine örneğin 2007 yılında başlamış ve fakat incelemeyi 2012 yılında tamamlamış olması nedeniyle bu gibi mükellefler torba yasanın 4. maddesinden istifade ettirilememiştir. Oysaki, vergi incelemesinin bitiş süresi yasada belirtilmiştir. Tarh zamanaşımı süresi içerisinde vergi incelemesinin tamamlanmış olması zorunludur. Vergi incelemesi tarh zamanaşımı süresi içerisinde neticelendirilmez ise inceleme düşer yani rapor yazılamaz.   Başka bir ifade ile, cezalı tarhiyat yapılamaz. Hatta, zamanaşımının bitmesine birkaç ay kala bitirilemeyen vergi incelemeleri ile ilgili   dosyalar takdir komisyonuna sevk edilerek zamanaşımı süresi uzatılamaz. Son zamanlarda zamanaşımının bitmesine çok kısa zaman kala bitirilemeyen vergi inceleme dosyaları takdir komisyonuna sevk edilerek inceleme elemanlarının takdir hakkı adeta takdir komisyonlarına bırakılırmışçasına uygulama yapıldığı görülmektedir.
Yargıya intikal eden birçok hadisede idarenin kendi kusurları dolayısıyla incelemenin uzaması veya başkaca bürokratik nedenlerle bitirilemeyen dosyalar takdire sevki hukuka uyarlı görülmemektedir. Aynı şekilde takdir komisyonundan çıkan cezalı tarhiyatlara karşı açılan davalarda da mükellefler lehine kararların sayıca arttığı görülmektedir.

[1] Söz konusu madde hükmü gereğince kesilen vergi ziyaı cezalarının tümü silinmektedir. Diğer yandan, vergi aslının yarısı 6 eşit taksitte ödenmektedir. Verginin kalan yarısı ise tümüyle silinmektedir.
[2] Bkz. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı telefaks yazısı, 17.02.2012 gün ve 18598 sayılı yazı.
[3] Torba yasanın 4. maddesi hükmü tam anlamıyla uygulanamamıştır. Zira, 2006 veya 2007 yılında başlanmış olan vergi incelemeleri sonuçlandırılmadığı için yasanın 4. maddesi hükmü uygulamada işlerlik kazanamamıştır. Yasanın yürürlük   tarihinden sonra ise, 6111 sayılı kanunun 4. maddesi talepleri de reddedilmiştir. Talepleri reddedilen birçok vergi mükellefi haklarını zorunlu olarak yargıya taşıyarak hak yollarını açmaya çalışmıştır.
[4] Maliye Bakanlığı tarafından Türkiye çapında bütün vergi dairelerine yollanan 17.02.2012 gün ve 18598 sayılı yazı e-beyan cezaları hakkında çözüm getirmektedir. Ancak, bu yazı takdire sevk edilen   birçok mükelleflerle ilgili vergi ve vergi ziyaı yönünden özellikle yasanın yürürlüğe girdiği 25.02.2011 tarihinden sonra takdire sevkleri kapsamamaktadır. Bu nedenle, anılan 17.02.2012 günlü Bakanlık yazısının kapsamının genişletilmesinde yarar görülmektedir. Aksi takdirde pek çok vergi mükellefi mağdur durumda olacaktır.

Av. Nazlı Gaye Alpaslan

HÜRSES

ÇEK KISMEN DOLDURULMUŞ YA DA İMZALANMIŞ İSE İPTALİNİN İSTENEBİLECEĞİ

T.C.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/3606
Karar No:2015/9976

Hasımsız olarak görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/12/2014 tarih ve 2014/830-2014/676 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, ING Bank A. Ç. şubesi, 0002486 çek nolu, 1.000.000,00 TL bedelli, keşidecisi Ş.Turizm Taş. ve Tic. Ltd. Şti. olan 1 adet çekin zayi nedeniyle iptali ile ödeme yasağı kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, dava dilekçesine ekli dava konusu çekin keşide tarihinin boş bırakıldığı, TTK. 669-677. ve TTK. 692-693. maddelerinde belirtilen biçimde yasal unsurları taşımayan keşide tarihi boş çek yapraklarının yasanın tanımladığı “çek” vasfında bulunmadıkları, bu nedenle gasp edilmeleri, çalınmaları veya kaybedilmeleri halinde iptallerinin istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, zayi nedeniyle çek iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 6102 sayılı TTK'nın 818/1-(a-s) bentleri yollamasıyla aynı Yasa'nın 680. madde hükmü uyarınca bir çekin kısmen doldurulmuş ya da sadece imzalanmış olması halinde, tedavüle çıkarılması mümkün ve geçerli olup, böyle bir çekin 757. madde uyarınca iptalinin istenmesinde yasaya aykırılık yoktur.

Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

21 Ocak 2016 Perşembe

Ticari faaliyet kapsamında kendi arsası üzerinde yapılan işyeri inşaatı ile ilgili mükellefiyet kaydının kapatılması için yapılması gereken işlemler

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Sayı : 11395140-105[232-2012/VUK-1- . . .]--70050
23/07/2015




Konu : Ticari faaliyet kapsamında kendi arsası üzerinde yapılan işyeri inşaatı ile ilgili mükellefiyet kaydının kapatılması için yapılması gereken işlemler

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda şahsınıza ait iki arsada kiraya vermek üzere iş merkezi inşaatı yaptığınız ve vergi dairenizin söz konusu inşaatı özel inşaat kapsamında değerlendirmemesi nedeniyle … tarihi itibariyle adınıza gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyetinin tesis edildiğinden bahisle kira geliri elde etmek amacıyla iş yeri olarak inşa edilen gayrimenkulün iskan işlemlerine başlanıldığı belirtilerek, kiralamak amacıyla yapılan işyerlerinin vergi kanunları karşısındaki durumu hakkında Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazancın ticari kazanç olduğu belirtilmiş, bu maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise gayrimenkullerin alım satım ve inşa işleri ile devamlı uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

Söz konusu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ticari faaliyet bir tür emek sermaye organizasyonuna dayanmakta olup kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir.

Ancak bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

 Öte yandan, özel inşaat olarak adlandırılan organizasyonda, bu organizasyonu üstlenen kişinin organizasyon kapsamındaki faaliyetleri inşaatın yapımına ve organizasyona ilişkin her türlü işlerden (işçi ve usta temini, malzeme alımı, her türlü ödeme ve tahsilat vb.) meydana gelmektedir.

Bu durumda, özel inşaat yapımında gayrimenkullerin şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması ve ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurlarının açıkça bulunması yapılan faaliyetin ticari sayılması için yeterlidir.

Diğer taraftan, gayrimenkul kiralaması ticari bir organizasyon içinde yapıldığında kiralamanın ticari faaliyetin bir unsuru sayılması, ancak ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılması gerekmektedir.

Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilir.

Kiralama faaliyetlerinin ticari faaliyet niteliği taşıyıp taşımadığı hususunun da, faaliyetin herhangi bir organizasyon dahilinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine, ticari bir amaçla veya devamlı surette belirli hacim ve önemde yapılıp yapılmadığına bakılarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şahsınıza ait iki arsa üzerinde gerçekleştireceğiniz iş merkezi inşa faaliyetinin şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması nedeniyle ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
 Ayrıca, inşaatın tamamlanmasını müteakip iş merkezlerindeki bağımsız bölümlerin kiraya verilmesi halinde söz konusu kiralamaların devamlılık arz edecek şekilde ve bir organizasyon gerektirecek hacim ve önemde yapılması nedeniyle, mevcut işletmeniz bünyesinde gerçekleştirildiğinin kabulü gerekmekte olup, söz konusu faaliyetinizden elde edilecek kazancınızın da ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, kiralamak üzere iş merkezi inşa etme faaliyetiniz neticesinde açılan ticari kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyetinizin inşaatın bitimiyle birlikte sona ermesi söz konusu olmayıp, gayrimenkul kiralama faaliyetiniz nedeniyle elde edeceğiniz kazanç da ticari kazanca ilişkin hükümler çerçevesinde vergilendirileceğinden mükellefiyetinizin kiralama faaliyetiniz süresince devam etmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu, 231 inci maddesinin beşinci bendinde de, faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre; daire veya dükkanların satılması veya kiraya verilmesi durumunda satış/kira bedeli üzerinden azami yedi gün içerisinde alıcı/kiracı adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

20 Ocak 2016 Çarşamba

İŞÇİNİN MAAŞI AYLIKMI GÜNLÜKMÜ SGK BİLDİRİMİ

İşçinin ücreti AYLIK olarak ödeniyorsa sigorta primine esas aylık kazancın 30 gün üzerinden bildirilmesi gerekmektedir…

İşçinin ücreti GÜNLÜK olarak ödeniyorsa sigorta primine esas aylık kazancın 31 gün üzerinden bildirilmesi gerekmektedir…


…. Davacıya ücretlerin aylık asgari ücretten ödendiği anlaşıldığından 31 gün olan aylar için 31. Günün ücretini talep etmesi mümkün değildir. Mahkemece yanlış değerlendirmeyle anılan günler için ücret alacağına hükmedilmesi hatalıdır.”
(Yargıtay 9 H.D, 2000/6937 E. Ve 2000/10207 K.) 


“Dosyaya ibraz olunan bordrolardan davalı işyerinde ücretlerin aylık ödendiği ve aylık miktarların maktu olduğu açıktır. Bazı aylar 30, bazı aylar 31 ve bazı aylar da daha az günden oluşabilir. Bu bakımdan 31 gün çeken aylar için bir gün eksik ücret ödendiği sonucuna varılamaz. Nitekim Dairemizin 15.10.2001 tarih ve 2001/14817 E – 2001/16050 K sayılı içtihadı da aynı mahiyettedir.”
(Yargıtay 9. H.D 2010/28791 Esas Ve 2012/40910 K)

S.M.MAKBUZU ÜCRET HESAPLAMA ÇELİŞKİSİ


1-BİZE GÖRE:
A- ÜCRET TARİFESİNDEKİ AÇIKLAMA;

“Tarifedeki ücretler aylık olup KDV dahil tutarlardır” ŞEKLİNDEDİR.
Buna göre: 

KDV Dahil Aylık Brüt Ücret : 500.- TL
KDV Hariç Brüt Ücret = 500 /1.18 = 423,73 TL
%20 Stopaj = 84,75 TL
Net Ücret = (423,73) – (84.75) = 338,98
KDV = (423,73) * 0,18= 76,27 TL
KDV Dahil Net Ücret = 415,25 TL

B-ÜCRET TARİFESİNDEKİ AÇIKLAMA “ NET “ OLSAYDI:

Aylık Brüt Ücret : 510,20 TL
%20 Stopaj = 102,04 TL
Net Ücret = 408,16 TL
KDV = 91,84 TL
KDV Dahil Net Ücret = 500.- TL

2-İSMMMO GÖRE;
S.M.MAKBUZU ÖRNEK.

KDV Dahil Net Ücret : 500.-TL
İç yüzde ile KDV nin ayrıştırılması: 500 /1.18 = 423,73 TL Net ücret
Net den Brüte ulaşmak için Net Ücret / 0.80 = Brüt Ücret
Brüt Ücret (423,73/0.80 ) = 529,66 TL
Yukarıdaki verilere göre S.Meslek Makbuzu aşağıdaki gibi düzenlenecektir.
Defter Tutma Ücreti 529,66 TL
% 20 GV Stopajı (-) 105,93 TL
Net Ücret 423,73 TL
Hesaplanan KDV ( 529,66 TL % 18 ) = 95,34 TL
Tahsil edilen Tutar ( 423,73 TL+95,34 TL ) 519,07 TL

A-ÖRNEKTE İÇ YÜZDEYLE HESAPLANAN KDV:

İç yüzde ile KDV nin ayrıştırılması: 500 /1.18 = 423,73 TL Net ücret 
KDV = (500.-) – ( 423.73) = 76,27 TL

B-ÖRNEKTE S.MESLEK MAKBUZUNDAKİ KDV:

Hesaplanan KDV = ( 529,66 TL % 18 ) = 95,34 TL 

C-AÇIKLANMASI GEREKEN ŞEY!!!!!!!!

İçyüzde hesabıyla KDV ………. 76,27 TL 
S.Meslek Makbuzunda KDV……… 95.27 TL

D-BU DURUMDA İSMMMO TARAFINDAN VERİLEN ÖRNEK ÇELİŞKİLİDİR TARTIŞMA GEREKTİRİR...

19 Ocak 2016 Salı

İŞ ORTAKLIKLARINDA ÖZEL DURUMLAR

 5520 sayılı kurumlar vergisi kanunu md /2-g de ‘’’İş ortaklıkları: Sermaye şirketlerinin kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliklerinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez.’’ Diyerek kanun koyucu iş ortaklıklarını tanımlamıştır.
 İŞ ORTAKLIKLARIN KURUMLAR VERGİSİ OLABİLMESİ İÇİN TAŞIMASI GEREKEN UNSURLAR:
1)ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması
2)ortaklığın yazılı bir sözleşmeyle ve belli bir işi sonuçlandırmak üzere kurulması
3)ortaklığın konusunun belli bir iş olması
4)bu iş belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi
5)ortaklık ile işveren arasında bir yüklenim (taahhüt)sözleşmesinin olması
6)işin bitiminde kazancın paylaştırılması
7)işin bitimiyle birlikte, mükellefiyetin sona ermesi
8)en önemli unsur ise ortakların, kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesini talep etmesi dir.
Şayet kurumlar vergisi mükellefiyeti talep etmeyen iş ortaklıklarında mükellefiyet
ADİ ORTAKLIK (6098 Borçlar kanunu md/622-623) şeklinde tesis olunur
İş ortaklıklarının adi ortaklık statüsüne ya da Kurumlar Vergisi mükellefi olarak müstakil bir birim olarak kabul edilmektedir. Hak edişler firmalar tarafından adına tahsil edilmektedir. İşle ilgili defterler bu ortaklık adına tutulmaktadır. Ortaklığa dahil firmalar adi ortaklığı yada iş ortaklığını oluşturmaktadır. İşin bitiminde toplu olarak tespit edilmekte, toplam kar hisselere göre bölünmektedir. İş ortaklığının En önemli özelliğiTEK BİR İŞLE  sınırlı oluşudur.
İş ortaklığına ilişkin kuruluş sözleşmesinin noterden tasdikiyle birlikte ortaklığın tescil ve ilanı olmadığı için kuruluş aşaması vergi dairesi kaydından sonra tamamlanmaktadır. 

Kuruluşla ilgili yevmiye kaydı:
 …………………………………………..//……………………………………
501 ÖDENMİŞ SERMAYE  HS………….500.000 TL
X a.ş  sermaye taahhüdü.250.000
Y ldt sermaye taahhüdü 250.000

                                                           500 ÖDENMEMİŞ SERMAYE  HS……….500.000 TL
                                                              X a.ş  sermaye taahhüdü 250.000
                                                              Y ldt sermaye taahhüdü   250.000
(Sözleşme gereği sermeya  taahhüdü…)
 ………………………………………..//…………………………………………

 ……………………………………….//…………………………………………
100 KASA HS………….. 500.000 TL
                        501 ÖDENMİŞ SERMAYE  HS………….500.000 TL
                         X a.ş  sermaye taahhüdü.250.000
                         Y ldt sermaye taahhüdü  250.000
(Sermaye taahhüdünün ödenmesi)
………………………………………//……………………………………………

KURUMLAR VERGİSİ MÜKELLEFİ İŞ ORTAKLIKLARINDA:
a)İş ortaklığı ortaklardan ayrı bir kişiliğe sahip ,bir şirket (kurum )olarak dikkate alınır.
b)iş ortaklığı, KDV –MUHTASAR –GEÇİCİ VERGİ –KURUMLAR VERGİSİ yönlerinden mükellefiyet tesis eder ve genel hükümlere tabi olur
c)işin bitiminde, iş ortaklığı kazancı üzerinden kurumlar vergisi ödendikten sonra  kalan kısım ,ortaklara Hisseleri üzerinden dağıtılır.
d)Gerçek Kişi ortaklara dağıtılan kar payları üzerinden GVK md/94 Hükümlerine göre %15 gelir vergisi tevkifatı (stopaj)yapılır. Stopaj ,iş ortaklığı tarafından muhtasar beyanname ile beyan edilir.
e)Gerçek kişilerin, kurumlar vergisine tabi iş ortaklıklarından elde ettikleri kar payları ise Gelir vergisi kanunu açısından menkul sermaye iradı sayılır.
f) Sermaye şirketleri tarafından kurulan iş ortaklıklarında ortaklıklara dağıtılan kar payları üzerinden tevkifat (stopaj) yapılmaz
g)Sermaye şirketlerin kendi aralarında kurdukları iş ortaklıklarında elde ettikleri KAR PAY’ları kurumlar vergisi kanunu açısından İŞTİRAK Kazancı’dır
ı) Borçlar Kanunu’nun 622’ncü maddesi hükmüne göre, aksine sözleşme yoksa, her ortağın kardan ve zarardan hissesi birbirine eşittir. Fakat ortaklar, kuruluş sözleşmelerinde kar veya zararın aralarında ne şekilde paylaşılacağını belirleyebilirler. Bu durumda sözleşmelerindeki kurallar geçerli olacaktır. Ortaklardan biri sermaye olarak sadece emeğini ortaya koymuşsa, onun zarara ortak olmayarak, yalnız kara iştiraki kararlaştırılabilir.(borçlar kanunu md/623)
İŞ ORTAKLARINDA İŞİN BİTİMİ KARIN DAĞITILMASI VERGİLENDİRİLMESİ VE TASFİYESİ

İş ortaklığında işin bitimi inşaat ve onarma işi için işin bitim tarihi 193 gelir vergisi kanununun 44. Maddesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır. Geçici ve kesin kabul usulüne tabi işlerde geçici kabulün yapıldığı, tutanağın düzenlendiği tarih işin bitimidir. Bunun dışındaki durumlarda işin fiilen tamamlandığı ya da işin fiilen bırakıldığı tarih işin bitim tarihi olarak kabul edilir.
İş ortaklıklarının gelir vergisi kanunun 42. Maddesi kapsamına giren işleri nedeniyle kazanç tespiti aynı kanunun 42, 44 maddeleri uyarınca yapılmaktadır.
kurumlar vergisi kanununun 17/1. Maddesinde hangi şekilde olursa olsun tasfiyeye giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olur hükme kanun koyucu belirtmiştir.
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi 1 Seri No.lu Genel Tebliği'nde ''iş ortaklıklarının tasfiyesi, Borçlar Kanunu'ndaki (6098 md/642-644) adi ortaklıkların dağıtılmasına hükümlere göre yapılacaktır.'' Denilmektedir.
İş ortaklıklarında işin bitiminde kazanç paylaşılacaktır. Kazanç iş ortaklığınca beyan edilir ve Kurumlar Vergisi Kanunu  hükümlerine göre vergilendirme yapılır. İş ortaklıklarından ortakların elde ettiği kar payları gerçek kişiler yönünden Menkul Sermaye İradı, Sermaye şirketleri yönünden ise İştirak kazancıdır.


İş ortaklıları kapanış kayıtları

Örnek: İş ortaklığının geliri 900.000TL, X inşaat maliyeti 800.000TL, kesinti yoluyla ödenen vergiler ise 15.000.TL’ dir.
1)Hak ediş kaydı
……………………………………../  /………………………………………………
350YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM HAK. 900.000 TL
                                                            600YURTİÇİ SATIŞLAR 900.000 TL
                                              
………………………………………/  /………………………………………………



2) Üretim Maliyetlerinin ilgili hs. Yansıtılması

…………………………………/  /…………………………………………………
170YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM MALY.800.000 TL
     
                                 741HİZMET ÜRETİM MALİYETİ YANSITMA HS.800.000 TL
………………………………/  /……………………………………………………

  

3) İnşaat Maliyetlerinin Gelir tablosu Hs. Devri
………………………………/  /………………………………………
622SATILAN HİZMET MALİYETİ 800.000
      
                            170YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM MALY.800.000 ………………………………/  /……………………………………………

4)Yansıtma Hs. Kapatılması
………………………………/  /……………………………………………
741HİZMET ÜRETİM MALİYETİ YANSITMA 800.000
                                     740HİZMET ÜRETİM MALY.800.000
……………………………./  /………………………………………………

5)Gider Hs. Kapatılması
………………………………/  /……………………………………………
690DÖNEM KARI VEYA ZARARI800.000
     
                                     622SATILAN HİZMET MALY.800.000
                                          
……………………………../  /……………………………………………

6) Gelir Hs.Kapatılması
………………………………/  /…………………………………………
600YURTİÇİ SATIŞLAR HS 900.000
      
                                690DÖNEM KARI VEYA ZARARI 900.000
…………………………./  /………………………………………………
7)
…………………………/   /………………………………………………
690DÖNEM KARI VEYA ZARARI100.000
                                           691DÖNEM KARI VERGİ VE YAS. YÜK.KARŞ 33.000
                                           692DÖNEM NET KARI VEYA ZARARI               67.000.
                                                 
…………………………/  /………………………………………………


8) Dönem karından vergi ve karşılıkların ayrılması
……………………………../  /…………………………………………………
691DÖNEM KARI VERGİ VE DİĞER YASAL YÜK.KARŞ.33.000
                                 370DÖNEM KARI VERGİ VE DİĞ.YASAL YÜK.KARŞ.33.000
                                 370.00Ödenecek Kurumlar Vergisi Karşılığı30.000
                                 370.01Ödenecek Kurumlar Vergisi Fon Karşılığı3.000
……………………………/   /…………………………………………………


  

9) Net Karın Saptanması
……………………………../   /………………………………
692DÖNEM KARI VEYA ZARARI 67.000

                                                   590DÖNEM NET KARI 67.000
 ……………………………./  /…………………………………


10) Kesinti yoluyla ödenen verginin kaydı
…………………………………/  /………………………………
 371DÖNEM KARI VERGİ VE DİĞER YASAL YÜK.KARŞ.15.000
                                                 193PEŞİN ÖD.VERGİLER VE FONLAR15.000
………………………………./  /…………………………………



ADİ ORTAKLIK ŞEKLİNDE MÜKELEFİYET TESİS EDİLEN İŞ ORTAKLIKLARINDA İSE
1)İş ortaklığı ,sadece kdv ve muhtasar yönünden mükelleftir. Geçici vergi beyannameleri, ortaklar tarafından ayrı ayrı verilir.
2)İşin bitiminde ,kazanç (kar zarar)ortaklara hisseleri oranında dağıtılır ve kar dağıtımında stopajuygulanmaz
3)Ortaklar iş ortaklığından gelen kar ve zararı ,kendi Şahsi hesaplarına dahil ederler.
4) Adi ortaklıkta işin bitiminde iş ortaklıkları hakkında Tasfiye hükümleri uygulanmaz.
5) Adi ortaklıktan kazanç elde eden gerçek kişiler bu kazançları ticari kazanç olarak gelir vergisi beyannamesi ile beyan ederler.
6) Adi ortaklıktan kazanç elde eden tüzel kişiler ise kurum kazancı olarak kurumlar vergisinde beyan ederler.



  Kaynak: 193 GELİR VERGİSİ(42 ve 44 maddeler)
               : 5520 KURUMLAR VERGİSİ (2 madde/g ve 17/1 – 1 nolu genel tebliğ)
               : 6098 BORÇAR KANUNU (622 ve 623 maddeler)
               :YMM Recep SELİMOĞLU
               :SMMM EĞİTMEN  Saadettin KESKİN
               :HESAP UZMANLARI DERNEĞİ BEYANNAME KLAVUZU
                                                 -KISSADAN HİSSE-
“İman sadece camilerde, mal cimrilerde, silah korkaklarda, yetki zayıflarda olursa işler bozulur.”
Hz.EBUBEKİR…


KILINÇARSLAN Hikmet Yıldırım
S.M.M.M

18 Ocak 2016 Pazartesi

KİRA BEDELİ ve KDV TAHSİLİ İSTEMİ İÇİN İCRA TAKİBİ

ÖZET :
Dava, kira bedeli ve KDV'nin tahsili için icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Kira geliri elde eden kiralayanların katma değer vergisi alması ve elde ettikleri kira gelirinin bir bölümünü katma değer vergisi mükellefi olarak vergi dairesine ödemesi vergi yasalarınca düzenlenmiş bir konudur. Öte yandan kira sözleşmesinde kira parasına KDV ekleneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Sözleşmede "sözleşmeden kaynaklanan vergilerden kiracının sorumlu olduğu" belirtilmesi kira parasına KDV'nin eklenerek kiralayana ödeneceği anlamına gelmez. Sözleşmede ve ihale şartnamesinde KDV'nin ayrıca ödeneceğine dair bir düzenleme yer almadığından sözleşmede belirtilen kira bedeli içinde KDV'nin bulunduğunun kabulü gerekir. Kiracının sözleşmede belirtilen kira bedeli dışında ayrıca KDV ödemesi gerekmediği nazara alınarak davanın reddi gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı, tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili ile davalı vekili geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kira bedeli ve KDV'nin tahsili için icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 27.4.2011 başlangıç tarihli ve 8 yıl süreli sözleşme konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede ilk iki yıl kira bedeli 1.826.400.TL olarak belirtilmiş, 16.253.60 m2 arsası olan 8140 m2 kapalı alana sahip bina olarak ihale ile kiralanmıştır. Gerek kira sözleşmesinde gerekse ihale şartnamesinde kira parasının KDV ile birlikte ya da hariç ödeneceği konusunda bir düzenleme olmamakla birlikte kira sözleşmesinin hususi şartlarının 16. maddesinde kiracı kamu kurumlan, mahalli idareler, sosyal sigortalar, vergi daireleri, meslek odaları ve benzeri kuruluşlara ödemesi gereken vergi, resim, harç, damga vergisi ve diğer tüm vergiler ile prim ve eğitime katkı payı ile benzeri yükümlülüklerden dolayı idare hiçbir zaman sorumlu tutulmayacak, bu yükümlülükler kiracı tarafından karşılanacaktır. Bunlardan tek başına kiracının sorumlu olduğu kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Davacı vekili Eskişehir 2. İcra Müdürlüğünün 2013/10880 E sayılı 17.12.2013 tarihinde başlattığı takip ile 29.4.2013-28.10.2013 dönem kirası olarak 506.078,76 TL ve bu alacağın KDV'si 136.484.34 TL ile gecikme zammı 30.933.16 TL olmak üzere toplam 673.496.26 TL'nin tahsilini istemiştir. Ödeme emri 30.1.2014 tarihinde tebliği üzerine davalı yasal süresi içerisinde borca itiraz ederek takibin durması üzerine bu dava açılmıştır. Takipten sonra ve itirazın iptali davasının açılmasından önce takibe konu kira ve buna tekabül eden gecikme zammı olmak üzere 17.1.2014 tarihinde 252.747 TL, 24.1.2014 tarihinde 252.747 TL ve 17.1.2014 tarihinde 31.025 TL olmak üzere toplam 536.519 TL ödendiği davacının kabulündedir. Davacı vekili dava dilekçesinde ödenmeyen KDV ve buna dair gecikme zammının ödenmediğinden bahisle bu kısma yönelik itirazın iptalini istemiştir. 
Gelir Vergisi Kanununun 70. maddesiyle KDV Kanununun 1/1-f, 8/1-h ve 10/f maddelerine göre kira geliri elde eden kiralayanların katma değer vergisi alması ve elde ettikleri kira gelirinin bir bölümünü katma değer vergisi mükellefi olarak vergi dairesine ödemesi vergi yasalarınca düzenlenmiş bir konudur. 
Öte yandan kira sözleşmesinde kira parasına KDV ekleneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Sözleşmenin özel 16. maddesinde sözleşmeden kaynaklanan vergilerden kiracının sorumlu olduğunun belirtilmesi kira parasına KDV'nin eklenerek kiralayana ödeneceği anlamına gelmez. 
Sözleşmede ve ihale şartnamesinde KDV'nin ayrıca ödeneceğine dair bir düzenleme yer almadığından sözleşmede belirtilen kira bedeli içinde KDV'nin bulunduğunun kabulü gerekir. Kiracının sözleşmede belirtilen kira bedeli dışında ayrıca KDV ödemesi gerekmediği nazara alınarak davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan, alınarak davalıya verilmesine, istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

MÜLKİYETİ ŞAHSA AİT OLAN ve İNŞAAT YAPMAK AMACIYLA ALINAN ARSANIN BEDELİNİN NE ŞEKİLDE HESAPLANACAĞI



T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Sayı:B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1124
22/03/2012
Konu:Mülkiyeti şahsa ait olan ve üzerine inşaat yapmak amacıyla alınan arsanın bedelinin ne şekilde hesaplanacağı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 20... yılında inşaat yapmak amacıyla belediyeden satın aldığınız arsa için belediyeye katma değer vergisi ödediğiniz, söz konusu arsa üzerinde belediyeden satın alma önceliği (zilyetlik hakkı) olan şahsın bu hakkını bedelini ödeyerek satın aldığınız, arsa üzerine inşaat yapmak amacıyla ... tarihinde işletme hesabı esasına göre mükellefiyet tesis ettirdiğiniz, Vergi Usul Kanununun 180 inci maddesinde belirtilen hadleri aşmanız dolayısıyla 2010 takvim yılı itibariyle bilanço hesabı esasına göre vergilendirilmeye başladığınız belirtilerek, söz konusu arsanın maliyet bedelini nasıl belirleyeceğiniz hususunda özelge talep edilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
- 187 nci maddesinde, ferdi teşebbüslerde, mükellefin sahip olduğu fabrika, ambar, atelye, dükkan, mağaza ve arazinin -işletmede ister kısmen, ister tamamen kullanılsınlar- değerlerinin tamamı üzerinden envantere alınacağı
- 227 nci maddesinde, bu Kanun'da aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,
- 229 ve müteakip maddelerinde, söz konusu kayıtların yer alan fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu şeklindeki belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerektiği,
- 234 üncü maddesinde; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa; yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu,
- 262 nci maddesinde; maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade ettiği,
- 269 uncu maddesinde, iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkullerin maliyet bedelleri ile değerleneceği
- 270 inci maddesinde ise gayrimenkullerde maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, makine ve tesisattan gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri ile mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderlerin gireceği, ayrıca noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükelleflerin serbest oldukları
hükme bağlanmıştır.
Bu itibarla, 20... yılında şahsınız adına satın aldığınız arsayı gider pusulası düzenlemek suretiyle işletmenize dahil etmeniz ve bu dahil ettiğiniz tarih itibariyle maliyet bedeli üzerinden değerleyerek kayıtlarınıza almanız gerekmekte olup arsanın maliyetine Vergi Usul Kanununun 270 inci maddesinde belirtilen giderleri eklemeniz mümkün bulunmaktadır. Öte yandan, söz konusu arsayı belediyeden öncelikle satın alma hakkına sahip olan kişiye ödediğiniz bedel arsanın satın alınmasıyla ilgili olduğundan, bu bedelin arsa maliyetine eklenmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.
Ancak, söz konusu arsa için ödediğiniz katma değer vergisi anılan 270 inci madde de sayılmadığından arsa maliyetine eklenmesi mümkün değildir.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun;
- 29/1 maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri,
- 29/3 maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılacağı,
- 34/1 maddesinde ise, yurt içinden sağlanan veya ithal edilen mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinden ayrıca gösterilmek ve kanuni defterlere kaydedilmek suretiyle indirilebileceği
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, indirime konu olan verginin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi, kanuni defterlere kaydedilmiş olması ve vergiyi doğuran olayın meydana geldiği takvim yılının aşılmaması gerekmektedir.
Bu hükümler çerçevesinde, 20... yılında özel amaçlarla aldığınız bir arsaya ilişkin ödenen KDV nin ... tarihi itibariyle faaliyete başlayan işletmenize kayıt edilmek suretiyle indirim ve iade konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, söz konusu arsanın maliyet bedelinin hangi hesapta takip edileceğine ilişkin açıklamalar Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerinde yapılmıştır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.