2 Ağustos 2016 Salı

ŞİRKET GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİ /KAYYUM ATANMASI TALEBİ

ÖZET : TTK.nun 381.maddesi gereğince toplantıya yöntemince çağrılmayan şirket ortağı toplantı tarihinden itibaren üç ay içinde yasaya ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olan genel kurul kararlarının iptalini şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinden isteyebilir. Genel kurallara göre batıl ve yok hükmünde olan genel kurul kararlarının süreye bağlı olmaksızın iptali istemi her zaman dava konusu yapılabilir. Çağrı merasimine aykırılık nedeniyle açılacak dava üç aylık hak düşürücü süreye tabidir. 
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 8.6.2000 tarih ve 1999-147 - 2000-376 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 19.12.2000 günde davacı avukatı Elif K... ile davalıavukatı Atilla E... gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:  KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin % 5 ortağı bulunduğu davalı
şirketin 18.6.1998 tarihinde toplanan genel kuruluna çağrılmadığını, genel kurulda müvekkilinin % 25 paydaşı olduğu dava dışı M.A.R.S. AŞ. ne ait davalının % 80 payının Anasözleşmeyle öngörülen onalım hakkı kullandırılmadan bir başkasına devredildiğini, bu işlemin iptali için ayrıca dava açıldığını ileri sürerek, anılan gene! kurulda alınan kararların iptalini ve kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.  Davalışirket yönetim kurulu üyelerince atanan vekil, yönetim kurulu üyelerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın üç aylık hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davacıya tebliğ işleminin sonuçsuz kaldığını, davanın onalım hakkını süresinde kullanmadığım savunmuştur.  Mahkemece, sunulan ve toplanan kanıtlara dayanılarak, dava 3 aylık hak düşürücü süreden sonra açılmışise de davalı şirketin hisselerinin nama yazılı olduğu ve hisseleri temsil eden geçici ilmühaber çıkarıldığı, bu nedenle TTK.nün 368 nci maddesinde öngörülen biçimde toplantıdan en az iki hafta önce ticaret sicili gazetesinde ilan edilip nama yazılı hisse sahibi ortaklara da hisse senetlerini şirkete tevdi etmesi için taahhütlü mektup gönderilerek toplantı gününün bildirilmesi gerekirken toplantıya çağrı merasimine uyulmadığı, bu nedenle toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğu ve TTK.nun 381 nci maddesindeki koşulların aranmasının gerekmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile genel kurulda alman kararların iptaline karar verilmiştir.  Kararı, davalı vekil temyiz etmiştir.  Dava, davacının % 5 paydaşı bulunduğu davalı şirketin 18.6.1998 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının iptali istemine ilişkin olup mahkemece, şirketin nama vazıh pay sahibi davacıya TTK.nun 368 nci maddesinde öngörülen biçimde çağrı yapmadığından aynı Yasa'nın 381 nci maddesinde belirtilen koşullar aranmaksızın genel kurulda alınan kararların yoklukla malül olduğu sonucuna varılarak anılan genel kurul kararlarının iptaline karar verilmiştir.  TTK.nun 381 nci maddesinin ilk fıkrası hükmü uyarınca toplantıya yöntemince çağrılmayan şirket ortağı,toplantı tarihinden itibaren üç ay içinde yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olan genel kurul kararlarının iptalini şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesine başvurarak isteyebilir. Ayrıca, genel kurallara göre batıl ve yok hükmünde olan genel kurul kararlarının ise süreye bağlı olmaksızın iptali istemi her zaman dava konusu yapılabilir.  Davacı taraf, davacıya toplantı çağrısına ilişkin tebligat yapılmadığına ve daha önce davalı şirketin % 80 paydaşı olan dava dışı M.A.R.S. AŞ.deki % 25 davacı payının usulsüz olarak Suat A... adlı kişiye devredilerek bu kişinin toplantıya da gerçek pay oranının üzerinde bir payla katılarak oy kullandığına dayanmıştır. Usulsüz pay devri savı, derdest olan bir başka davada İncelenmekte olup, bu husus henüz çözüme kavuşturulmamıştır. Bu durumda, davacının sadece çağrı merasimine uyulma haline dayandığının kabulü zorunludur. Davacı taraf, kururların butlanını gerektirici herhangi bir olgu ve nedene dayanmadığına göre, toplantıdan itibaren üç aylık hak düşürücü sürede açacağı davada, somut olarak alınan genel kurul kararlarınca yasaya ana,sözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu iddia ve ispat ederek iptalini talep edebilecek iken, salt çağrı merasimine aykırılık nedenine dayalı olarak yasal hakdüşürücü süreden sonra 15.3.1999 tarihinde dava açtığından, davanın süre yönünden reddi gerekirken, davanın dayandırıldığı olgulara uygun düşmeyen biçimde yazılı olduğu gibi karar verilmesi doğru görülmemiştir. 

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalıyararına BOZULMASINA, 100.000.000.- lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.12.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder