Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03.11.2014
gün ve 2014/19126/65142 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığınca düzenlenen13.11.2014 gün ve KYB.2014/367422 sayılı ihbarnamesi
ile;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan sanıklar ..., ... ve ...’nın, aynı Kanun'un 359/b-l, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddeleri gereğince ayrı ayrı 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hapis cezalarının aynı Kanun’un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine dair, .......... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/02/2012 tarihli ve 2009/460 Esas, 2012/99 sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre, sanıklar tarafından kullanılan gerçek bir mal satışı veya hizmet alışverişine dayanmadığı cihetle sahte olarak kabul edilen faturaların 2003 yılına ilişkin olduğu gibi davaya dayanak vergi denetim raporundan suça konu faturaların 06/01/2003 -12/12/2003 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında, mahkumiyete konu suçun kanunda öngörülen cezasının nev’i ve süresine göre, suçun işlendiği 2003 yılı itibariyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7,5 yıllık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin hüküm tarihinde dolduğu gözetilmeksizin sanıklar hakkında düşme kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
.......... Cumhuriyet Başsavcılığının 10.03.2009 gün ve 2009/3244 Esas sayılı iddianamesinin defter ve belge ibraz etmemek suçundan düzenlendiği, 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 17.10.2008 gün ve 21256 sayılı mütalaasının ise sanıklar hakkında sahte fatura kullanmak suçuna ilişkin olduğu, defter ve belge gizlemek suçundan verilmiş bir mütalaa bulunmadığı nazara alınarak; öncelikle CMK'nun 223/8. maddesi gereğince durma kararı verilip, anılan suçtan 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği sorularak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı ise de zamanaşımının olumsuz bir muhakeme şartı olarak kovuşturmaya engel olduğu cihetle;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; hükümlülere yüklenen "defter ve belge gizlemek" suçunun, yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden, hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden, yazılı şekilde hükümlülerin mahkumiyetlerine hükmolunması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden .......... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.02.2012 gün ve 2009/460 Esas, 2012/99 Karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, hükümlüler hakkında defter ve belge gizlemek suçundan açılan kamu davasının hüküm verilmeden gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı Yasa'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, cezanın çektirilmemesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan sanıklar ..., ... ve ...’nın, aynı Kanun'un 359/b-l, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddeleri gereğince ayrı ayrı 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hapis cezalarının aynı Kanun’un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine dair, .......... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/02/2012 tarihli ve 2009/460 Esas, 2012/99 sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre, sanıklar tarafından kullanılan gerçek bir mal satışı veya hizmet alışverişine dayanmadığı cihetle sahte olarak kabul edilen faturaların 2003 yılına ilişkin olduğu gibi davaya dayanak vergi denetim raporundan suça konu faturaların 06/01/2003 -12/12/2003 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında, mahkumiyete konu suçun kanunda öngörülen cezasının nev’i ve süresine göre, suçun işlendiği 2003 yılı itibariyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7,5 yıllık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin hüküm tarihinde dolduğu gözetilmeksizin sanıklar hakkında düşme kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
.......... Cumhuriyet Başsavcılığının 10.03.2009 gün ve 2009/3244 Esas sayılı iddianamesinin defter ve belge ibraz etmemek suçundan düzenlendiği, 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 17.10.2008 gün ve 21256 sayılı mütalaasının ise sanıklar hakkında sahte fatura kullanmak suçuna ilişkin olduğu, defter ve belge gizlemek suçundan verilmiş bir mütalaa bulunmadığı nazara alınarak; öncelikle CMK'nun 223/8. maddesi gereğince durma kararı verilip, anılan suçtan 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği sorularak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı ise de zamanaşımının olumsuz bir muhakeme şartı olarak kovuşturmaya engel olduğu cihetle;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; hükümlülere yüklenen "defter ve belge gizlemek" suçunun, yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden, hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden, yazılı şekilde hükümlülerin mahkumiyetlerine hükmolunması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden .......... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.02.2012 gün ve 2009/460 Esas, 2012/99 Karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, hükümlüler hakkında defter ve belge gizlemek suçundan açılan kamu davasının hüküm verilmeden gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı Yasa'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, cezanın çektirilmemesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
8YARGITAY
21. Ceza Dairesi 2016/9315 E. 2017/299 K.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder