Özet:
İnceleme elemanınca, kaybolan faturanın kullanıldığına ve başka mükelleflerin kayıtlarına geçtiğine ilişkin herhangi bir tesbit yapılmadan, faturaların kullanıldığı varsayılmış, defterde kayıtlı hasılat ve gider tutarları üzerinden orantı ve kıyaslama suretiyle matrah tesbiti yoluna gidilmiştir.
İnceleme elemanınca, kaybolan faturanın kullanıldığına ve başka mükelleflerin kayıtlarına geçtiğine ilişkin herhangi bir tesbit yapılmadan, faturaların kullanıldığı varsayılmış, defterde kayıtlı hasılat ve gider tutarları üzerinden orantı ve kıyaslama suretiyle matrah tesbiti yoluna gidilmiştir.
Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde yazılı re'sen vergi tarhı yoluyla amaçlanan, yükümlülerin ödemeleri gereken vergilere esas olan kazanç ve iratların, bazı doneler kullanılarak gerçeğe en yakın miktarının saptanmasıdır.
Bu bakımdan davacının dönem matrahının saptanmasında, iş durumu, iş hacmi, piyasa şartları, alımsatım yaptığı kişilerin kayıtları, veya bu konudaki beyan ve ifadeleri gibi maddi hiçbir delil ve saptamaya dayanmaksızın; kaybolan fatura cildinin kullanıldığı varsayılarak, bir takım orantı ve kıyaslama ve karine yoluyla matrah tesbitinde yasal isabet görülmediğinden yapılan kaçakçılık cezalı tarhiyatın tamamen iptaline karar verilmesi gerekir
Varsayıma dayanılarak matrah takdiri yapılamaz. Uyuşmazlık, leblebicilik faaliyetinde bulunan davacının kaybolduğu sebebiyle ibraz etmediği bir adet fatura cildinden 43 adedinin kullanıldığı kabul edilerek, defterde kayıtlı faturalı hasılattan her fatura basma isabet eden ortalama hasılat miktarına göre, 43 adet faturadan sağlanacak hasılat tutarı ile defterde kayıtlı toplam gidere göre hesaplanan alış maliyetinin tenzilinden sonra saptanan matrah farkı üzerinden salınan kaçakçılık cezalı tarhiyata karşı açılan davayı kısmen kabul ederek vergi aslım onayan kaçakçılık cezasını kusur cezasına çeviren Vergi Mahkemesi kararını temyizen bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır.,
Davacının 11.1.1985 gün ve 1003 yevmiye ile tasdikli (150) sıra nolu 1 cilt faturayı 17.5.1986 tarihinde kaybettikten sonra 21.5.1986 tarihli Denizli'de yayımlanan mahalli gazetede kayıp ilanı verdiği ve 23.5.1986 tarihinde başvurarak faturanın kaybolduğunu vergi dairesine bildirdiği ve yeni bir fatura cildi aldığı anlaşılmaktadır.
Faturanın kaybolması olayından bir yıl geçtikten sonra 10.9.1987 tarihinde yapılan inceleme üzerine, inceleme elemanınca, kaybolan faturanın kullanıldığına ve başka mükelleflerin kayıtlarına geçtiğine ilişkin herhangi bir tesbit yapılmadan, faturaların kullanıldığı varsayılmış, defterde kayıtlı hasılat ve gider tutarları üzerinden orantı ve kıyaslama suretiyle matrah tesbiti yoluna gidilmiştir.
Her ne kadar defter ve belgelerin herhangi bir nedenle ibraz edilmemesi hali re'sen tarh sebebi ise de; Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde yazılı re'sen vergi tarhı yoluyla amaçlanan, yükümlülerin ödemeleri gereken vergilere esas olan kazanç ve iratların, bazı doneler kullanılarak gerçeğe en yakın miktarının saptanmasıdır.
Bu bakımdan davacının dönem matrahının saptanmasında, iş durumu, iş hacmi, piyasa şartları, alımsatım yaptığı kişilerin kayıtları, veya bu konudaki beyan ve ifadeleri gibi maddi hiçbir delil ve saptamaya dayanmaksızın; kaybolan fatura cildinin kullanıldığı varsayılarak, bir takım orantı ve kıyaslama ve karine yoluyla matrah tesbitinde yasal isabet görülmediğinden yapılan kaçakçılık cezalı tarhiyatın tamamen iptaline karar verilmesi gerekirken açılan davayı kısmen kabul ederek vergi aslım onayan, kaçakçılık cezasını kusur cezasına çeviren Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi temyiz isteminin reddine, davacı temyiz isteminin kabulüyle, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.
(Danıştay 3 Daire Karar No : 1990/2865 Esas No : 1988/2179 Tarih : 17.10.1990)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder