YASAL MEVZUAT :
Vergi Usul Kanunu Hükümleri :
Defter tutacaklar:
MADDE
172 - Aşağıda yazılı gerçek ve
tüzelkişiler bu Kanunun esaslarına göre defter tutmaya mecburdurlar:
1
- Ticaret ve sanat erbabı;
2
- Ticaret şirketleri;
3
- İktisadi kamu müesseseleri;
4
- Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler;
5
- Serbest meslek erbabı;
6
- Çiftçiler.
İktisadi
kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler defter tutma
bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidirler.
Bilanço
esasında tutulacak defterler:
MADDE
182 - Bilanço esasında aşağıdaki
defterler tutulur:
1
- Yevmiye defteri;
2
- Defterikebir;
3
- Envanter defteri (Mevcudat ve muvazene defteri);
İşletme
hesabı esasında tutulacak defterler:
MADDE
193 - (2365
sayılı Kanunun 29'uncu maddesiyle değişen şekli)(1.1.1981 tarihinden geçerli
olmak üzere) İşletme hesabı esasında
aşağıdaki defterler tutulur:
1
- İşletme hesabı defteri (İşletme hesabını ihtiva eden);
Serbest
meslek kazanç defteri:
MADDE
210 - Serbest meslek erbabı bir
(Kazanç defteri) tutarlar.
Bu
defterin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hasılat kaydolunur.
Defterin gider tarafına, yapılan
giderlerin nev'i ile yapıldığı tarih ve hasılat tarafına ise ücretin alındığı
tarih ve miktarı ile kimden alındığı yazılır.
Hekimler
diledikleri takdirde, yukarıda yazılı malumatı protokol defterinde göstermek
şartiyle ayrı kazanç defteri tutmayabilirler.
Çiftçi
işletme defteri:
MADDE
213 - Zirai işletme hesabını ihtiva
eden çiftçi işletme defterinin sol tarafına Gelir Vergisi Kanununun ilgili
maddelerinde gösterilen giderler, sağ tarafına da aynı kanunda gösterilen
hasılat kaydolunur.
Tasdike
tabi defterler:
MADDE
220 - Aşağıda yazılı defterlerin bu
bölümdeki esaslara göre tasdik ettirilmesi mecburidir:
1
- Yevmiye ve envanter defterleri;
2
- İşletme defteri;
3
- Çiftçi işletme defteri;
4
- İmalat ve İstihsal Vergisi defterleri (Basit istihsal vergisi defteri dahil);
5
- (488 sayılı Damga Vergisi Kanununun
31/7'nci maddesiyle bent yürürlükten kaldırılmıştır.)
6
- Nakliyat Vergisi Defteri;
7
- Yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri;
8
- Serbest meslek kazanç defteri;
Bu
Kanunla cevaz verilen hallerde yukarda yazılı olanların yerine kullanılacak
olan defterler de tasdike tabi tutulur.
Bilgi
verme:
MADDE
148 – Kamu
idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer
gerçek ve tüzelkişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya
yetkili olanların istiyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar.
Bilgiler yazı veya sözle istenilir. Sözle istenen
bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve cevap vermeleri için
kendilerine münasip bir mühlet tayin olunur. Bilgi istenmek üzere ilgililer
vergi dairesine zorla getirilemez.
Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı
Devlet memurları bilgi verme mecburiyetine tabi olamazlar.
Defter
ve vesikaları muhafaza:
MADDE
253 - Bu Kanuna göre defter tutmak
mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı
vesikaları, ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlıyarak beş
yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.
Defter
tutma mecburiyetinde olmıyanların muhafaza ödevi:
MADDE
254 - Bu Kanuna göre defter tutmak
mecburiyetinde olmıyanlar, 232, 234 ve 235'inci maddeler mucibince almaya
mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını tarih
sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlıyarak beş yıl
süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.
Defter
ve belgelerle diğer kayıtların ibraz mecburiyeti:
MADDE
256- Geçen maddelerde yazılı gerçek
ve tüzel kişiler ile mükerrer 257'nci madde ile getirilen zorunluluklara tabi
olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler
ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film,
manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara
erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve
şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine
ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk Maliye
Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike konu hesap ve işlemlerin
doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve
işlemlere doğrudan yada silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin
tetkiki amacıyla yeminli mali müşavirler tarafından yapılan talepler için de
geçerlidir.
Bilgi
vermekten çekinenler ile 256, 257 ve mükerrer 257'nci madde hükmüne uymayanlar
için ceza:
MÜKERRER
MADDE 355- (4369
sayılı Kanunun 13'üncü maddesiyle değişen şekli)(29.7.1998 tarihinden geçerli
olmak üzere) Bu Kanunun 86, 148, 149, 150, 256 ve 257'nci maddelerinde yeralan
zorunluluklar ile mükerrer 257'nci madde uyarınca getirilen zorunluluklara
uymayan (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen
yöneticiler dahil);
1- Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı
hakkında (5904 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle değişen miktar)(1.8.2009
tarihinden geçerli olmak üzere) 1.000.-
TL.
2- İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile
kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında (5904 sayılı Kanunun 22'nci
maddesiyle değişen miktar)(1.8.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) 500.-
TL.
3- Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında
kalanlar hakkında (5904 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle değişen
miktar)(1.8.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) 250.-
TL.
Özel usulsüzlük cezası kesilir.
Bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin
yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi
için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi
verilmesi veya defter ve belge ibrazı için tayin olunan süre ile defter ve
belgelerin süresinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında Kanunun ceza
hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak
bildirilmesi şarttır.(5904 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle eklenen
cümle)(1.8.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) Ancak, bu ödevlerin yerine
getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici
idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak
bildirilme şartı aranmaz.
Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen
mecburiyetleri yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri
yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine
getirilmemesi halinde yukarıda yazılı özel usulsüzlük cezaları bir kat
artırılarak uygulanır.
İncelemeye
yetkililer:
MADDE
135 - (4008
sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle değişen fıkra)(6.7.1994 tarihinden geçerli
olmak üzere) Vergi İncelemesi; hesap uzmanları, hesap uzman yardımcıları, ilin
en büyük mal memuru, vergi denetmenleri, vergi denetmen yardımcıları veya vergi
dairesi müdürleri tarafından yapılır.
(3418 sayılı Kanunun 31'inci maddesiyle değişen
fıkra)(31.3.1988 tarihinden geçerli olmak üzere) Maliye Müfettişleri, Maliye
Müfettiş Muavinleri, Gelirler Kontrolörleri ve (4369 sayılı Kanunun 81/A-25
maddesiyle değişen ibare)(29.7.1998 tarihinden geçerli olmak üzere) Stajyer Gelirler Kontrolörleri, Gelirler
Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev
yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.
İncelemenin
yapılacağı yer:
MADDE
139 - Vergi
incelemeleri, esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır.
İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi
gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkânsız olur veya
mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir.
Bu takdirde incelemeye tabi olanın lüzumlu defter ve
vesikalarını daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak istenilir.
İncelemenin dairede yapılması halinde, istenilen
defter veya vesikaları belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenler,
bunları ibraz etmemiş sayılırlar. Haklı bir mazeret gösterenlere, defter ve
vesikalarını daireye getirmesi için münasip bir mühlet verilir.
Re'sen
vergi tarhı:
MADDE
30 – Re'sen
vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere
veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir
komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili
olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah
kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre
belirlenen matrah veya matrah farkı re'sen takdir olunmuş sayılır.
Aşağıdaki hallerden herhangi birinin bulunması
durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya
kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir:
1 - ……
2 - …….
3 - Bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin
hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi
incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse,
Kaçakçılık
suçları ve cezaları:
MADDE
359- (5728 sayılı Kanunun 276'ncı maddesiyle değişen şekli)(8.2.2008 tarihinden
geçerli olmak üzere)
a)
Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti
bulunan;
1)
Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya
kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya
defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu
doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt
ortamlarına kaydedenler,
2)
Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri
kullananlar,
Hakkında
(5904 sayılı Kanunun 23'üncü maddesiyle değişen ibare)(3.7.2009 tarihinden
geçerli olmak üzere) on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde,
inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin
ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir.
Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu
mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise,
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.
Mücbir
sebepler:
MADDE
13 - Mücbir
sebepler:
1
- Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak
derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;
2
- Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve
su basması gibi afetler;
3
- Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler;
4
- Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının
elinden çıkmış bulunması, gibi hallerdir.
Mücbir
sebepler:
MADDE
373 – Bu Kanunda yazılı mücbir
sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat
olunursa vergi cezası kesilmez.
280
Seri No’lu VUK Genel Tebliği :
1.2.
Bilgi Verme ve İbraz Ödevini Yerine Getirmeyenler İle Maliye Bakanlığınca
Getirilen Zorunluluklara
Uymayanlara Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezası:
Bilgi vermekten çekinenler ile 257'nci madde hükmüne
uymayanlara kesilecek özel usulsüzlük cezasının düzenlenmiş olduğu mükerrer
355'nci madde (6) kapsamı
genişletilmek suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
29/7/1998
tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, istenilen bilgileri vermeyenlere,
muhafaza etmek zorunda oldukları defter ve belgelerle diğer kayıtlarını yetkili
makam ve memurların talebi üzerine ibraz etmeyenlere, yeminli mali müşavirlerce
talep edilen defter, belge ve diğer kayıtlarını ibraz etmeyenlere, mükerrer
257'nci maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak getirilen
zorunluluklara uymayanlara ve kamu idare ve müesseselerinden istenilen
bilgilerin verilmemesi halinde bunların yöneticilerine özel usulsüzlük cezası
kesilecektir.
Bu
madde uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi, kendisinden bilgi
istenilene gönderilecek yazıda, süresinde bilgi verilmemesi veya eksik veya
yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi
halinde uygulanacak müeyyidenin açıklanmış olması halinde mümkün olacaktır.
Ceza
kesilmesine rağmen bilgi ve ibraz ödevini yerine getirmeyenlere yeniden süre
verilerek bu mecburiyetlerin yerine getirilmesi tebliğ edilecek, verilen süre
içinde bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde ise, daha önce kesilen
özel usulsüzlük cezası bir kat artırılmak suretiyle uygulanacaktır.
Ancak, vergi incelemesine yetkili olanlarca
inceleme yapılmak üzere istenilen defter ve belgelerin verilen süre içinde
ibraz edilmemesi hali 30'uncu maddenin 3 numaralı bendi uyarınca re'sen takdiri
gerektirdiğinden, ilgili dönem vergi matrahı belirlenerek rapora bağlanacaktır.
Dolayısıyla vergi incelemelerinde defter ve belgelerin ibrazı için ikinci defa
süre verilmesi ve vergi matrahının belirlenmesine ilişkin raporun düzenlenmesi
için bu sürenin beklenilmesi gerekmeyecektir.
1999/5
Sıra No’lu VUK İç Genelgesi :
“…………………
Yine bu maddede, özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi
ve bu cezanın artırılarak uygulanabilmesi için gerekli hususlar açıklanmıştır.
Öte
yandan, re’sen vergi tarhının düzenlendiği 30. Maddenin 3 numaralı bendine
göre, tutulması mecburi olan defterlerin vergi incelemesi yapmaya yetkili
olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi hali re’sen takdir nedeni olarak
belirlenmiştir.
Yukarıdaki
açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, mükelleflerin defter ve belgelerle diğer
kayıtlarını incelemeye yetkili olanlara ibraz etmemeleri halinde ilgili dönem
matrahının re’sen takdiri gerekmektedir. Bu husus gözönüne alındığında defter
ve belgelerin ibraz edilmemesi hali mükerrer 355 inci maddede sayılan diğer
mecburiyetlerden farklılık arzetmektedir.
Bu itibarla, vergi incelemelerinde
incelemeye yetkili olanlara istenilen defter ve belgelerin ibraz edilmemesi
halinde dönem matrahının belirlenerek rapora bağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla,
vergi incelemelerinde defter ve belgelerin ibrazı için ikinci defa süre
verilmesi ve rapor düzenlenmesi için sürenin beklenilmesine gerek
bulunmamaktadır.”
Katma Değer Vergisi Kanunu Hükümleri
:
Vergi indirimi:
MADDE
29 – 1- Mükellefler, yaptıkları
vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda
aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri
indirebilirler:
a)
Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen
fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,
b)
İthal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi,
İndirimin
belgelendirilmesi:
MADDE
34 – 1 - Yurt içinden sağlanan veya
ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya
benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu
vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.
2
- Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek
görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirileceği Maliye ve
Gümrük Bakanlığınca tespit olunur.
Kayıt
düzeni:
MADDE
54 – 1 - Katma Değer Vergisi
mükellefleri, tutulması mecburi defter kayıtlarını bu verginin hesaplanmasına
ve kontrolüne imkan verecek şekilde düzenlerler.
Bu kayıtlarda en az aşağıdaki hususların açıkça
gösterilmesi şarttır:
a)
Vergi konusu işlemlerin mahiyeti, vergisiz tutarları, hesaplanan vergi
indirilebilir vergi miktarları,
b)
Vergiden istisna edilen işlemlerin, indirim hakkı tanınan ve tanınmayanlara
göre mahiyeti ve ayırımı ile hesaplanan indirilebilir vergi miktarı,
c)
İndirim konusu yapılamayacak işlemlerin niteliği ve bu işlemlerle ilgili vergi
miktarları,
d)
Matrah ve indirim miktarlarındaki değişmelerle, ödenen, terkin edilen ve iade
olunan vergiler,
2
- Emtia üzerine iş yapanla, emtia envanterinde veya envanter defterinde, hesap
dönemi sonunda mevcut emtiayı Katma Değer Vergisine tabi olan ve olmayanlar
itibariyle tefrik edip göstermeye mecburdurlar.
Türk Ticaret Kanunu Hükümleri :
Tacir Olmanın Hükümleri:
I
- Umumi Olarak:
MADDE
20 - Tacirler her türlü borçlarından
dolayı iflasa tabi oldukları gibi, Kanun hükümlerine uygun olarak bir ticaret
ünvanı seçmeye ve kullanmaya, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmeye ve
ticari defterler tutmaya mecburdurlar.
Her
tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi
hareket etmesi lazımdır.
Tacirler
arasında, diğer tarafı temerrüde düşürme veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu
maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter
marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması
şarttır.
Tacir
sıfatına bağlı olan diğer hükümler mahfuzdur.
A)
Defter Tutma Mükellefiyeti:
Şümulü:
MADDE
66 - Her tacir, ticari işletmesinin
iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde
elde edilen neticeleri tesbit etmek maksadıyla, işletmesinin mahiyet ve
öneminin gerektirdiği bütün defterleri ve bilhassa, diğer kanunların hükümleri
mahfuz kalmak üzere, aşağıdaki defterleri Türkçe olarak tutmaya mecburdur:
1.
Tacir hükmi şahıs ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar
defteri;
2.
Hususi hukuk hükümlerine göre idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek
üzere devlet, vilayet, belediyeler gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan
ve hükmi şahsiyeti bulunmayan ticari işletmeler ile dernekler tarafından
kurulan ticari işletmeler ve bunlara benzeyen ve hükmi şahsiyeti olmayan diğer
ticari teşekküller, karar defteri hariç yukarıdaki bentte yazılı defterleri;
3.
Tacir hakiki şahıs ise karar defteri hariç olmak üzere birinci bentte yazılı
defterleri veya işletmesinin mahiyet ve önemine göre sadece işletme defteri.
Tacirlerin
işletmeleriyle ilgili işler dolayısıyla aldıkları mektup, yazı, telgraf,
fatura, cetvel, senet gibi vesika ve kağıtlarla ödemelerini gösteren vesikaları
ve yazdığı mektup, yazı ve telgrafnamelerin kopyalarını ve mukaveleleri,
taahhüt ve kefalet ve sair teminat senetleri ve mahkeme ilamları gibi belgeleri
muntazaman bir tarzda dosya halinde saklamaları mecburidir.
Mesuliyet:
MADDE
67- Bir tacirin defter tutma
mükellefiyetini yerine getirmeye salahiyetli kıldığı kimsenin bu defterlere
geçirdiği kayıtlar, o tacirin kendisi tarafından tutulmuş kayıtlar hükmündedir.
Ticari defterlerin kısmen veya tamamen
mevcut olmamasından yahut kanuna uygun surette tutulmamasından veyahut
saklanması mecburi olan defter ve kağıtların gereği gibi saklanmamasından doğan
mesuliyet doğrudan doğruya işletme sahibine ve hükmi şahıslarda idare organının
azalarına veya idare işlerine salahiyetli olan kimselere ve hükmi şahsiyeti
olmayan ticari işletme ve teşekküllerde onları idareye salahiyetli olan
kimselere aittir. Bunlar, kusuru memur ve müstahdemlerine yükleterek bu
mesuliyetten kurtulamazlar.
66'ncı maddenin birinci fıkrasının 1
ilâ 3'üncü bentlerinde sayılan defterleri tutma mükellefiyetini hiç veya kanuna
uygun şekilde yerine getirmeyip de ikinci fıkraya göre mesul olanlar (4128
sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen miktar)(7.11.1995 tarihinden geçerli
olmak üzere) üç milyon liradan otuz milyon liraya kadar ağır para cezasıyla
cezalandırılır. Defterlerin kanuna uygun şekilde tutulmaması halinde,bunları
tutmakla vazifelendirilmiş olan kimseler dahi aynı cezaya mahkum edilirler.
Diğer kanunlarda bulunan cezai hükümler mahfuzdur.
Hakimler, noterler, sicil memurları ve
diğer memurlar resmi muameleler dolayısiyle bir tacirin defter tutma
mükellefiyetine aykırı hareket ettiğini öğrenince keyfiyeti müddeiumumiliğe bildirmeye
mecburdurlar.
Saklama Müddeti:
MADDE 68 - Defter tutmak mecburiyetinde bulunan kimse ve
işletmeye devam eden halefleri defterleri son kayıt tarihinden ve saklanması
mecburi olan diğer hesap ve kağıtları tarihlerinden itibaren on yıl
geçinceye kadar saklamaya mecburdurlar.
Hakiki şahıs olan tacirin ölümü halinde
mirasçıları ve ticareti terketmesi halinde kendisi defter ve kağıtları birinci
fıkra gereğince saklamakla mükelleftirler. Ancak mirasın resmi tasfiyesi
halinde defter ve kağıtlar birinci fıkrada yazılı müddetle sulh mahkemesi
tarafından saklanır.
Kollektif ve adi komandit şirketlerin
her ne suretle olursa olsun infisahı halinde bunlara ait defter ve kağıtlar,
şirket merkezinin bulunduğu yerdeki salahiyetli mahkeme tarafından 1'nci fıkra
gereğince saklanmak üzere ortaklardan birine ve-ya notere, diğer şirketlerin
infisahı halinde ise, notere tevdi olunur. Noter harç ve ücreti şirket
mevcudundan ödenir.
Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu
defter ve kağıtlar; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet
sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaı öğrendiği
tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin
selahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir.
Mahkeme lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir
vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır.
DEFTER VE BELGELERİN İNCELEMEYE İBRAZ EDİLMEMESİNİN
SONUÇLARI :
Yasal
defterlerin tutulması, tasdik edilmesi, yasal defterle birlikte belgelerin
(fatura, irsaliye, makbuz, çek, senet vb.) düzenlenmesi, muhafaza ve ibraz
edilmesi Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa konulan hükümler ile
düzenlenmiştir. Vergi Usul Kanununda ‘mükellef’, Türk Ticaret Kanununda ‘tacir’
sıfatı kullanılarak, yasal olarak tutulması gereken defterler ve muhafaza
edilmesi gereken belgeler yönünden bir takım yükümlülükler getirilmiştir. Bunda
amaç, mükellef ve tacirin, gerek ticari gerekse vergisel (mali) yönden
faaliyetlerini takip edebilmek, devlete ve birbirlerine karşı ödev ve
sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerini kontrol edebilmektir.
Vergi Usul Kanununun 172.maddesinde
defter tutacaklar, 182.maddesinde bilanço esasında tutulacak defterler,
193.maddesinde işletme hesabı esasında tutulacak defterler, 210.maddesinde
serbest meslek kazancında tutulacak defter, 213.maddesinde çiftçilerin tutacağı
defter, 220.maddesinde tasdike tabi defterler sayılmıştır. 253.maddesinde
defter ve belgelerin muhafazası, 254.maddesinde defter tutma mecburiyeti
olmayanların muhafaza ödevi ve 256.maddesinde defter ve belgelerle diğer
kayıtların ibraz mecburiyeti, Mük.355.maddesinde ibraz mecburiyetine
uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesileceği, 30.maddesinde defter ve
belgeleri ibraz etmeyenlerin vergi matrahlarının re’sen tarh edileceği,
359.maddesinde defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinin gizleme
anlamına geleceği, bu fiilin kaçakçılık suçu sayılacağı ve karşılaşılacak
cezalar açıklanmıştır.
Türk Ticaret Kanununun 66.maddesinde
tacirlerin defter tutuma mecburiyetleri, 67. maddesinde ticari defterlerin
kısmen veya tamamen mevcut olmamasından yahut kanuna uygun surette
tutulmamasından veyahut saklanması mecburi olan defter ve kağıtların gereği
gibi saklanmamasından doğan sorumluluk, 68’nci maddesinde defter ve belgelerin
muhafaza ödevi ile ilgili hükümler yer almıştır.
Vergi Usul Kanunun 135.maddesinde vergi
incelemesine yetkili kişiler sayılmıştır. Yasal defter ve belgelerin incelemeye
ibraz süreci, aynı kanunun 148.maddesine göre bu kişiler tarafından yazılı
olarak istenmesi ile başlar. İbraz süresi yasal süre olan 15 günden az olamaz.
Mükellef veya temsilcisi vergi kanunları yönünden (VUK 253.madde) ilgili
bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 5 yıl, Türk Ticaret
Kanunu (TTK 68.madde) yönünden, defterleri son kayıt tarihinden ve saklanması
mecburi olan diğer hesap ve kağıtları tarihlerinden itibaren 10 yıl muhafaza
etmek ve gerektiğinde ilgili kişi veya kurumlara ibraz etmek zorundadır. İbraz
etmemenin Türk Ticaret Kanunda bariz bir müeyyidesi yoktur. Fakat, vergi
kanunlarına göre başta Vergi Usul Kanununa göre ağır cezalar öngörülmüştür. Verilen
süre içinde defter ve belgeler ibraz edilmez ise mali ve hukuki yönden aşağıdaki sonuçlar
ortaya çıkar:
-
Vergi Usul Kanunun 256.maddesine göre yasal defter ve belgeler incelemeye ibraz
edilmediğinden aynı kanunun Mük.355.maddesine göre özel usulsüzlük cezası
kesilir. (Her ne kadar Mük.355.maddede “Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen
mecburiyetleri yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri
yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine
getirilmemesi halinde yukarıda yazılı özel usulsüzlük cezaları bir kat
artırılarak uygulanır”
denilmişse de, yazımızın ‘Yasal Mevzuat’ başlığı altında yer aldığı üzere, 280
No’lu VUK Genel Tebliği ve 1999/5 Sıra
No’lu VUK İç Genelgesinde, defter ve belge ibraz etmemenin VUK 30.maddesine
göre re’sen takdir nedeni olduğu ve rapor düzenlenmesi için ikinci sürenin
beklenilmesine gerek olmadığı belirtilmiştir.)
- Vergi Usul Kanunun 30.maddesine
göre tutulması mecburi olan defterlerin
hepsi veya bir kısmının vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir
sebeple ibraz edilmemesi re’sen takdir nedeni olduğundan, ilgili dönem
vergi matrahı veya matrahları re’sen tarh edilecektir. Bunun sonucu inceleme
elemanının elindeki donelere göre değişiklik gösterecektir. Eğer vergi kaybına
yönelik açık doneler varsa, mükellefin yasal defter ve belgelerinden bu
donelerin doğruluğu kontrol edilemeyeceğinden, bu donelere göre re’sen tarhiyat
yapılacak ve mükellef öngörmediği vergi, ceza ve gecikme faizleriyle
karşılaşabilecektir.
- Katma Değer Vergisi yönünden,
yasal defter ve belgelerin ait olduğu yıl veya yıllara ait katma değer vergisi
indirimleri KDV Kanunun 29, 34 ve 54.maddelerine istinaden reddedilecek ve
Vergi Usul Kanunun 341, 344, Geç.27 ve 359.maddelerine istinaden üç kat vergi
ziyaı cezası kesilecektir. Bu vergi ve cezalar için uzlaşma imkanından da
yararlanılamayacaktır. Çünkü VUK’nun Ek 1 ve Ek 11. maddelerinde, VUK’un 359.
maddesine dayanarak kesilen vergi ziyaı cezaları için gerek tarhiyat öncesi
gerekse de tarhiyat sonrası uzlaşma hükümlerinden yararlanılamayacağı açıkça belirtilmiştir.
- Re’sen tarhı istenen vergiler
üzerinden ayrıca ilgili vergi dairesi tarafından Vergi Usul Kanunun
112.maddesine göre gecikme faizi hesaplanacaktır.
- İstanbul, İzmir gibi şehirlerde
olduğu gibi, mükellef 84 No’lu KDV Tebliği’ne istinaden uygulan ‘kod’
listelerine alınabilecektir. Bunun sonucu olarak ticari münasebetlerde
bulunulan mükellefler yönünden olumsuz bir bakış açısına neden olacak, KDV
yönünden müteselsil sorumlu tutulma kaygısı nedeniyle belki de ticari
ilişkilerin sona ermesine neden olacaktır.
- Vergi Usul Kanunun 359/a-2 maddesi
gereği, mükellef veya mükellef kurum ise yetkilisi/ yetkilileri hakkında, son
haliyle 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yetkili Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır. Son yapılan değişiklikle hapis
cezası para cezasına çevrilememektedir.
Yasal
defter ve belgelerin gizlenmesinin (incelemeye ibraz edilmemesinin) sonuçları
bunlar olmakla beraber bu konuda inceleme elemanı tarafından bazı hususlara
dikkat edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, konu yargıya intikal ettiğinde
dava mükellef lehinde sonuçlanabilmektedir.
-
İncelemenin öncelikle mükellefin
işyerinde yapılması gerekmektedir: VUK 139. maddesinde; “Vergi
incelemelerinin esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılacağı,
mükellefin iş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri
sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkânsız olur veya mükellef ve vergi
sorumluları isterlerse incelemenin dairede yapılabileceği, bu takdirde
incelemeye tabi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesi kendisinden
yazılı olarak isteneceği, incelemenin dairede yapılması halinde, istenilen
defter veya vesikaları belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenlerin
bunları ibraz etmemiş sayılacağı” belirtilmiştir. Bu kanun maddesinden
anlaşılacağı üzere, mükelleflerden yasal defter ve belgelerin ibrazı doğrudan yazı
ile istendiğinde, mükellef tarafından defter ve belgeler incelemeye ibraz
edilmediğinde, defter ve belgeler henüz gizlenmiş sayılmamaktadır. Öncelikle
mükellefin işyerinde inceleme yapılıp yapılamayacağının tespitinin yapılması
gerekmektedir. Çünkü kanun maddesindeki sıralama bunu gerektirmektedir. Yargı
kararlarına bakıldığında, mükellefin işyerine gidilmeden doğrudan defter ve
belgelerin incelemeye istenmesi ve ibraz edilmemesi sonucunda mükellefin bu durumu
dava konusu yapması halinde, re’sen takdir nedeninin oluşmadığına ve düzenlenen
raporlarda reddedilen KDV’lerin ve cezalarının kaldırılmasına karar verildiği
görülmektedir. Örnek bir Danıştay kararı şöyledir:
Danıştay
4.Dairesi
Esas No
: 1994/4263
Karar No : 1995/3877
Özeti : 213 sayılı VUK.'nun 30/3. maddesinde bu Kanuna
göre tutulması mecburi olan defterlerin, madde hükmünde sayılan diğer hallerin
yanısıra vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz
edilmemesi hali de re'sen takdir nedeni olarak sayılmışsa da aynı Kanunun 139.
maddesinde, vergi incelemelerinin esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş
yerinde yapılacağı, iş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi
zaruri durumlarda incelemenin dairede yapılabileceği, bu takdirde incelemeye
tabi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesinin kendisinden
yazılı olarak isteneceği hükme bağlanmış olduğundan, bu hüküm gereğine
uyulmadan doğrudan yazı yazılarak incelenmek üzere istenilen defter ve
belgelerin ibraz edilmediği gerekçesiyle re'sen takdir sebebinin varlığından
söz edilmesi mümkün değildir.Defter ve belgelerin incelenmek üzere istenmesi
halinde ise VUK.'nun 139. maddesi hükmü uyarınca inceleme elemanının iş yerine
gitmesi ve incelemeye başlama ile ilgili diğer gerekleri yerine getirmesi icap
eder.
-
İncelemeye ibraz edilmeyen defter veya
belgelerin mahiyetinin iyi tespit edilmesi gerekir: İncelemenin seyrini
değiştirmeyecek kadar düşük bedelli ve mahiyeti önemsiz belge veya belgelerin ibraz
edilmemesi, ‘gizleme’ olarak değerlendirilmemelidir. Zira böyle bir
değerlendirme hakkaniyete hiç uygun olmayacaktır. Nitekim, VUK 352/II-8
maddesinde;“Hesap veya muamelelerin
doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması
veya ibraz edilmemesi” ikinci dereceden usulsüzlük fili olarak
değerlendirilmiştir.
Yasal Defter ve Belgelerinin Elinde Olmayan Nedenlerle İbraz Edemeyen Mükellefler Ne Yapabilir?
Yasal defter ve belgelerini elinde
olmayan nedenlerle incelemeye ibraz edemeyen mükellefin bahsettiğimiz mali ve
hukuki sonuçlarla karşılaşmamasının kısmen tek çaresi, defter ve belgelerin
ibraz edilmemesinde kasıt olmadığını (incelemeden gizlenmediğini)
ispatlamasıdır.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir (VUK 3/B) Burada mutad olmayan durum, defter ve belgelerin zayi olduğu gerekçesi ile incelemeye ibraz edilmemesidir. Bu nedenle bu durumu ispat yükümlülüğü mükellefe aittir.
Kısmen dememizin sebebi ise, bu durumun varlığı ispatlansa bile KDV Kanunu 29 ve 24.maddeleri ve aşağıda bahsedeceğimiz üzere VUK’nun 373.maddesine göre, KDV indirimlerinin reddedilmesini ve gecikme faizi uygulanmasını önleyememesidir.
Bu durumun VUK’daki karşılığı, mücbir sebep olarak tanımlanan ve 13.maddenin 4.bendinde düzenlenen “Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması” halidir. Bu durumun ispatına yönelik VUK’nunda herhangi bir hüküm yoktur. O nedenle Türk Ticaret Kanunun 68.maddesinde yer alan “Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtlar; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin selahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir” hükmünü dikkate almak gerekir. Bu maddeye istinaden mükellef, defter ve belgelerin zayi olmasına yol açan olayın öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün içinde işletmesinin bulunduğu yerin salahiyetli mahkemesine başvurarak kendisine kayba ilişkin belge (zayi belgesi) verilmesini istemesi gerekmektedir. Kanun maddesinde ‘isteyebilir’ olarak geçse de aslında istemek zorundadır. Çünkü mücbir sebep halinin ispatının en açık ve tartışmasız şekli budur. Tabi ki mahkemenin bu kararı vermesi için defter ve belgeler zayi olmasına ilişkin itfaiye raporu, polis tespit tutanağı vb. olayın tespitine yönelik belgelerin olaydan hemen sonra düzenlenmesi ve defter belgelerin zayi olduğunun net olarak tespiti gerekmektedir. Aksi halde mahkemeden zayi belgesi almak mümkün olmamakta dolayısıyla yukarı saydığımız sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir (VUK 3/B) Burada mutad olmayan durum, defter ve belgelerin zayi olduğu gerekçesi ile incelemeye ibraz edilmemesidir. Bu nedenle bu durumu ispat yükümlülüğü mükellefe aittir.
Kısmen dememizin sebebi ise, bu durumun varlığı ispatlansa bile KDV Kanunu 29 ve 24.maddeleri ve aşağıda bahsedeceğimiz üzere VUK’nun 373.maddesine göre, KDV indirimlerinin reddedilmesini ve gecikme faizi uygulanmasını önleyememesidir.
Bu durumun VUK’daki karşılığı, mücbir sebep olarak tanımlanan ve 13.maddenin 4.bendinde düzenlenen “Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması” halidir. Bu durumun ispatına yönelik VUK’nunda herhangi bir hüküm yoktur. O nedenle Türk Ticaret Kanunun 68.maddesinde yer alan “Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtlar; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin selahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir” hükmünü dikkate almak gerekir. Bu maddeye istinaden mükellef, defter ve belgelerin zayi olmasına yol açan olayın öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün içinde işletmesinin bulunduğu yerin salahiyetli mahkemesine başvurarak kendisine kayba ilişkin belge (zayi belgesi) verilmesini istemesi gerekmektedir. Kanun maddesinde ‘isteyebilir’ olarak geçse de aslında istemek zorundadır. Çünkü mücbir sebep halinin ispatının en açık ve tartışmasız şekli budur. Tabi ki mahkemenin bu kararı vermesi için defter ve belgeler zayi olmasına ilişkin itfaiye raporu, polis tespit tutanağı vb. olayın tespitine yönelik belgelerin olaydan hemen sonra düzenlenmesi ve defter belgelerin zayi olduğunun net olarak tespiti gerekmektedir. Aksi halde mahkemeden zayi belgesi almak mümkün olmamakta dolayısıyla yukarı saydığımız sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Yetkili mahkemeden zayi belgesi
alınması, VUK’nun 373.maddesinin “Bu
Kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya
tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez.” hükmü gereğince ceza
kesilmesini önler. Bu cezalar; kaçakçılık cezası, vergi ziyaı cezası, genel ve
özel usulsüzlük cezalarıdır. Kasıt ortadan kalktığından (mücbir sebep
nedeniyle) VUK 359.maddesinde yer alan ‘gizleme’ fiili gerçekleşmediğinden ceza,
hem hukuki yönden hem de 3 kat kesilen vergi ziyaı ve Mük.355.maddeye göre
kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden düşmektedir. Bu madde hükmünden
anlaşılacağı üzere, zayi belgesinin alınması sadece ceza kesilmesinin önüne
geçmekte, vergi ve gecikme faizine etkisi olmamaktadır. Vergi Kanunları
yönünden, mücbir sebeplerin varlığının ispatı halinde, vergi ve buna bağlı
faizlerin kalkmasına yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle
incelemeler sonucunda, defter ve belgelerini incelemeye ibraz edememe sebebini
(mücbir sebep halini) ispatlayan (ilgili mahkemeden zayi belgesi alan) mükelleflerden,
ilgili yıl veya yıllarda indirilen KDV’lerin reddedilmesi sonucu ortaya çıkan
ödenecek KDV tutarları ve bu tutarlar üzerinden hesaplanacak gecikme faizleri mükelleften
istenmektedir.
Fakat, bu durumdaki mükelleflerin
vergi ve faizlerden kurtulması vergi mevzuatı açısından olmasa bile yargı
yönünden mümkün olabilmektedir. VUK 3/B .maddesine göre ispat yükümlülüğü
bulunan mükellef, eğer KDV indirimlerinin gerçekliği (belgelerin satıcıda kalan
nüshalarının temin edebilir ve indirim konusu yapılan KDV’lerin satıcı
mükelleflerin yasal defter kayıtlarına ve beyanlarına yansıtıldığı) ortaya koyabilirse
(Özel Amaçlı YMM Raporu, Bilirkişi Raporu, belgelerin tasdikli örnekleri ve
satıcıların defter kayıt ve beyan bilgileri vb.) ve mahkemeye ibraz ederse,
VUK’nun 134.maddesinde yer alan “Vergi
incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak,
tespit etmek ve sağlamaktır.” hükmüne göre yapılan tarhiyatlar vergi
mahkemeleri veya Danıştay tarafından kaldırılabilmektedir. Bu konuda çok sayıda
mahkeme kararı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
İspat
yükümlülüğü kendine ait olan mükellef, KDV indirimlerini ispatlarsa indirim hakkından yararlanabilir :
Danıştay
Vergi Daireleri Kurulu
Esas No : 1997/449
Karar No : 1999/29
Özeti : Yargı kararıyla belgelenmiş olsa da
yangın nedeniyle defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilememesi yükümlüyü
Katma Değer Vergisi indirimine ilişkin koşullardan ikincisi olan "indirim
konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde ayrıca gösterilmiş olması"nı
kanıtlama sorumluluğundan kurtarmaz. Ticari icaplara göre kendisine mal ve
hizmet sağlayan kişi ve kuruluşları bilmek durumundaki bir alıcının, gerekli
girişimlerde bulunarak emtia alımına ilişkin belgelerin varlığını ispat olanağına
sahip olduğunun kabulü gerekir. Bu yolla ispatlanacak vergilerin indiriminin
kabulü ispat edilemeyenlerin indiriminin ise reddi gerekir
Danıştay 9. Daire
Esas No : 2000/4460
Karar No : 2001/4558
Özeti : Defter ve belgelerinin çalındığından bahisle
incelemeye ibraz etmeyen yükümlünün ispat hakkı ortadan kalkmaz. Dava
safhasında mahkeme tarafından istenilen emtia aldığı kişi ya da kuruluşlardan
mal alışlarına ilişkin fatura örneklerini dahi ibraz edememesi karşısında
indirimlerin reddi yoluyla yapılan tarhiyat hukuka uygundur.
Danıştay
11.Dairesi
Esas No : 1995/4066
Karar No : 1995/2636
Özeti : 1- Defter ve belgelerin yanmış bulunması
nedeniyle incelemeye ibraz edilememesi, ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan
kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez.
2- Ticari icaplara göre emtia satın aldığı
kişi veya kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcı gerekli
girişimleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat
olanağına her zaman için sahip bulunduğundan, yukarıdaki durumda, ispat külfeti
kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri
vesikalara ilişkin Katma Değer Vergisinin indirim konusu yapılabilmesi gerekir.
Danıştay 9. Daire
Esas No : 2000/4743
Karar No :
2001/2683
Özeti : Yangın nedeniyle defter ve belgelerini ibraz edemeyen ve konu ile ilgili
olarak herhangi bir belge sunamayan yükümlünün indirimlerinin reddi yoluyla
yapılan cezalı Katma Değer Vergisi tarhiyatı hukuka uygundur
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Esas No : 2005/272
Karar No : 2005/281
Özeti : Defter ve
belgelerini yanması nedeniyle incelemeye ibraz edemeyen yükümlünün, emtia
alımına ilişkin belgelerin varlığını ispat yükümlülüğü ortadan kalkmaz; ibraz
edilebilen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin
indirim konusu yapılması mümkündür
Danıştay 7. Daire
Esas No :
2000/9424
Karar No : 2001/2410
Özeti : Defter ve
belgelerin elde olmayan nedenlere bağlı olarak elden çıkması dolayısıyla ibraz
edilememesi halinde, muhatap kişi yada firmalardan Katma Değer Vergisi
indirimine konu olan belgelerin birer suretinin alınması suretiyle ibrazı
halinde bunların indirimin belgelendirilmesinde dikkate alınması mümkün
olabilecektir.
İnceleme elemanına ibraz
edilemeyen defter ve belgeler mahkemeye ibraz edilirse:
Danıştay
11.Dairesi
Esas No : 1996/6605
Karar No :
1998/376
Özeti : Defter ve belgelerini ibraz etmemesi
üzerine indirim konusu yaptığı Katma Değer Vergilerinin cezalı olarak adına
salınması üzerine, olayın dava konusu yapılmasını takiben defter belgelerin
mahkemeye ibrazı üzerine kayıtların usulüne uygun olduğunun anlaşılması üzerine
cezalı tarhiyatın kaldırılması yasaya uygun görülmüştür.
Danıştay 11. Daire
Esas No :
1999/3453
Karar No : 2000/3007
Özeti : Defter ve
belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle indirdiği Katma Değer Vergileri
reddedilerek cezalı tarhiyat yapılmış ise de; mahkemeye ibraz edilen defter ve
belgeler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinin neticesine göre indirimin
kabulü mümkündür.
Danıştay 9. Daire
Esas No : 1999/1754
Karar No :
2001/223
Özeti : Hukuken
geçerli bir mücbir sebep hali nedeniyle defter ve belgelerin ibraz edilememesi
halinde; bu defter ve belgelerin ibrazı aranmayarak sonradan ibraz edilebilen
fatura ve benzeri vesikalarda yer alan Katma Değer Vergilerinin indiriminin
kabulü mümkündür.
Danıştay 7.Dairesi
Esas No : 2000/5586
Karar No : 2002/742
Özeti : İnceleme elemanına ibraz edilmediği halde mahkemeye ibraz edilen defter
ve belgelerin, gerçek mahiyete uygunluğu tespit edilmeden yargı kararına esas
alınması hukuka uygun olmayacağından; mahkemece, biçimsel kurallara uygun ve
gerçek mahiyetle uyumlu olup olmadıklarının tespiti amacıyla, kendisine sunulan
defter ve belgeler üzerinde davalı vergi idaresince inceleme yapılmasına imkan
sağlanması ve idarece yapılacak bu incelemenin sonucu alındıktan sonra
uyuşmazlığın karara bağlanması gerekir.
Danıştay
11.Dairesi
Esas No : 1999/2573
Karar No :
1999/4850
Özeti : 1- Yurt
içinde sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi,
alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca
gösterilmiş ve yasal defterlere kaydedilmiş olmak koşuluyla indirilebilir.
2- Su baskınında zayi olması nedeniyle ibraz edilemeyen defter ve
belgeler üzerinden vergi matrahının kısmen veya tamamen maddi delillere dayanılarak tespiti imkanı ortadan
kalkmış olduğundan bu halde re'sen tarh nedeninin varlığının kabulü gerekir.
3- Defter ve belgelerin yukarıdaki veya benzeri şekillerde zayi edilmiş olması, ispat ve ibraz yükümlülüğünü
ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez.
Yükümlü şirketin, defter ve
belgelerini su baskınında zayi olduğunu belirterek incelemeye ibraz edememesi
nedeniyle, Katma Değer Vergisi indirimleri kabul edilmemek suretiyle adına,
1994 yılının Ocak-Aralık dönemleri için Katma Değer Vergisi salınmıştır. .....
Vergi Mahkemesinin ……… sayılı kararıyla; ara kararıyla yükümlü şirketten alış
belgeleri istenildiği halde tanınan süre içerisinde ibraz edilmediği gibi ek
süre talebinde de bulunulmadığı, buna göre alış belgelerini ibraz etmeyen,
dolayısıyla ödediği Katma Değer Vergisini ispatlayamayan yükümlü şirket adına
indirimleri kabul edilmemek suretiyle yapılan tarhiyatta 3065 sayılı Kanunun
29'uncu ve 34'üncü maddelerine aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava
reddedilmiştir. Yükümlü şirket tarafından umumi bir sel felaketine maruz
kalmaları nedeniyle alış belgelerinin ibrazının gerekmediği, alışlarının büyük
kısmını oluşturan ...... Petrol San. ve Tic. Ltd. Şirketinin defter ve
belgelerinin de aynı su baskınında zayi olması sonucu adı geçen firmadan
belge temin edemedikleri ileri sürülerek
mahkeme kararının bozulması istenilmiştir.
Bu açıklama ve tespitler karşısında, vergi
mahkemesince verilen karardan sonra yükümlü şirket tarafından ibraz edilen alış
belgeleri üzerinde gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle
indirilecek Katma Değer Vergisi tutarlarının tespit edilerek sonucuna göre bir
karar verilmesi icap etmektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz
isteminin kabulüne, vergi mahkemesi kararının, yukarıda belirtilen hususlar göz
önünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere
bozulmasına karar verildi.
Danıştay 9.Dairesi
Esas No : 2000/6270
Karar No : 2001/810
Özeti : 1- Zayi olması
nedeniyle defter ve belgelerin ibraz edilememiş olması, indirim konusu yapılan
Katma Değer Vergisini ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak
sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez.
2- Yukarıdaki ahvalde mahkemece öncelikle
yükümlüye, emtia alışı yaptığı kişi veya kuruluşlardan ihtilaflı yılla ilgili
olarak sağlayacağı belgelerin ibrazı için uygun bir süre verilmesi, bunun
sonucunda ibraz edilen faturalardan vergi dairesinin de haberdar edilmek
suretiyle sözkonusu faturaların gerçekten alış yaptığı emtialara ait alış
faturaları olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları göz önüne
alınarak ödenmesi gereken verginin tespiti, gerekirse bu konuda bilirkişi
incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Olayda, Asliye
Ticaret Mahkemesi Kararı ile yanma nedeniyle zayi olduğu belirlenen defter ve
belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen
maddi delillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmış olduğundan
re'sen takdir sebebinin varlığının kabulü zorunlu hale gelmiştir.
Ancak defter ve
belgelerin ibraz edilememiş olması, yukarıda belirtilen ispat ve ibraz
yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak
düşünülemez. Zira ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları
tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcı, gerekli girişimleri yaparak emtia
alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman sahip
bulunmaktadır.
Bu durumda ise ispat
külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve
benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi indirim konusu
yapılabilecek, aksi halde indirimler kabul edilmeyecektir.
Olayda yükümlü
tarafından ihtilaflı yıla fatura aldığı kişi ve kuruluşlardan bulabileceği
faturaların alınarak mahkemeye ibraz edilmek istendiği ve ispat külfeti yerine
getirilmeye çalışıldığı halde vergi mahkemesinin bu talebi dikkate almaksızın
karar verdiği görülmektedir.Kaldı ki davalı idarece yapılan tarhiyata ceza
kesilmemiş olması da olayda mücbir sebep bulunduğunun kabulünü göstermektedir.
Bu açıklamalar
karşısında mahkemece öncelikle yükümlüye, emtia alışı yaptığı kişi veya
kuruluşlardan ihtilaflı yılla ilgili olarak sağlayacağı belgelerin ibrazı için
uygun bir süre verilmesi, bunun sonucunda ibraz edilen faturalardan vergi
dairesi müdürlüğünün de haberdar edilmesi suretiyle sözkonusu faturaların
gerçekten alış yaptığı emtialara ait alış faturaları olup olmadığının
araştırılması ve gerçek alış faturaları gözönüne alınarak ödenmesi gereken
verginin tespiti, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak
varılacak sonuca göre bir karar verilmesi icabetmektedir.
Açıklanan nedenlerle
temyiz isteminin kabulüne, vergi mahkemesi kararının bozulmasına, yeniden bir
karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 7.Dairesi
Esas No :
2001/827
Karar No : 2003/381
Özeti : Tahrip
edildiğinden bahisle defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi, ancak
daha sonra mahkemeye bir kısım faturaların ibraz edilmesi halinde; katma değer
vergisi indiriminden yararlanabilmek için gerekli yasal defterlere kayıt koşulu
olayda gerçekleşmiş kabul edilemeyeceğinden, mahkemeye ibraz edilen
faturaların, gerçek mahiyete uygunlukları kanıtlanmış olsa dahi, indirim hakkı
vermeleri yasal olarak mümkün değildir. Bu nedenle; dava hakkında karar
verilmesinden önce davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce incelenmelerinin sağlanmasına
gerek bulunmamaktadır.
Danıştay 7.Dairesi
Esas No : 2002/426
Karar No : 2003/396
Özeti : Katma Değer
Vergisi Kanununun 34/1 inci maddesine göre yurt içinden sağlanan veya ithal
olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturaları üzerinde
ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla
indirim konusu yapılabileceği; münhasıran bu iki şartın bir arada gerçekleşmesi
durumunda katma değer vergisi indiriminden yararlanılabileceği, yükümlü adi
ortaklığın defter ve belgelerini inceleme elemanına ibraz etmemesi nedeniyle
olayda re'sen takdir nedeni bulunduğu yükümlülerin faaliyetlerine son vermiş
olsalar bile ilgili yıl defter ve belgelerini takip eden yılbaşından itibaren
beş yıl süre ile muhafaza ve ibraz mecburiyetleri bulunduğu, defter ve
belgelerini hukuken geçerli bir sebep olmaksızın inceleme aşamasında inceleme
elemanına, dava aşamasında ise Mahkemeye ibraz etmeyen yükümlü adi ortaklığın
katma değer vergisi indiriminden yararlandırılmasının hukuken mümkün olmadığı,
mücbir sebebin varlığının ispatlanamamış olması ve defterlerin ibraz edilmemiş
olması karşısında faturaların yasal defterlere kaydedilip kaydedilmediği
hususunun tespitine imkan verilmediğinden indirimler reddolunmak suretiyle
yapılan cezalı tarhiyatta isabetsizlik görülmemiştir.
Bilindiği üzere;
idari yargı yetkisi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci
maddesinin 2 nci fıkrasında, idari eylem
ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlandırılmıştır. İdari yargı
yerlerinin bu denetim yetkisi, kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin
kullanılışının hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını kapsar; yoksa, söz
konusu yetkilerin idari yargı yerlerince kullanılması sonucunu yaratmaz. Böyle
olunca; vergi mahkemelerinin, vergi
idaresine ait vergi incelemesi ve karşıt inceleme yapma yetkisinin
kullanılışının hukuka uygunluğunu denetlemekle yetincekleri; onların yerine
geçerek, vergi incelemesi ve karşıt inceleme yoluyla defter kayıtlarının ve bu
kayıtların dayanağı olan belgelerin gerçek durumla uyumlu olup olmadıklarını
araştıramayacakları tabiidir. Bunun sonucu olarak; vergi incelemesi yapmaya
yetkili denetim elemanına ibraz edilmediği için, biçimselliğinin gerçek
mahiyetle uyumlu olup olmadığı tespit
edilemeyen defter ve belgelerin,
çıkan uyuşmazlık dolayısıyla açılan idari davada, karşıt inceleme yetkisi bulunmayan idari yargı
yerince, davacı lehine verilecek karara dayanak alınması, vergilemede esas olan
"gerçek mahiyet"in biçimselliğe feda edilmesi anlamına gelir ki,
vergiyle ilgili muamelelerinin gerçek mahiyetlerini vergi idaresinin
denetiminden kaçırmayı düşünen vergi
mükelleflerinin, bunu sağlamak
amacıyla, defter ve belgelerinin inceleme
elemanı yerine yargı yerlerine ibrazını yeğlemelerine yol açabilecek
böyle bir anlayışa Kanun Koyucunun
izin vereceği düşünülemez. Dolayısıyla,
inceleme elemanına ibraz olunmayan defter ve belgelerin, gerçek mahiyete
uygunluğu saptanmadan, yargı kararına esas alınması, açıklanan hukuki durumla
bağdaşmaz.
Bu yüzden; davada,
Mahkemece, biçimsel kurallara uygun ve gerçek mahiyette olup olmadıklarının
saptanması amacıyla, davacı tarafından dava aşamasında sunulan defter ve
belgelerle ilgili olarak davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce inceleme yapılmasına
olanak sağlanması ve bu incelemenin sonuçlanmasından sonra, uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulması gerekmektedir. Dava hakkında bu yola başvurulmadan,
davacının defter ve belgeleri üzerinde
yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak hüküm
tesisinde isabet bulunmamaktadır.
Defter ve belgelerin incelemeye ibraz
edilmeyip mahkemeye ibraz edilmesinin ibraz yükümlülüğünü müeyyidesiz
bırakacağı:
Danıştay
11.Dairesi
Esas No : 1998/1689
Karar No :
1999/2026
Özeti : Mahkemelerin re'sen araştırma yetkisi var
ise de, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinin haklı bir nedene
dayanması gerekir. Vergi incelemesine geçerli mazereti olmaksızın ibraz
edilmeyen defter ve belgelerin mahkemeye ibrazı ve mahkeme tarafından
incelenmesi, bunların yetkili makamlarca istenilmesi halinde ibraz edilmesi
yükümlülüğünü müeyyidesiz bırakacak ve re'sen takdir edilmesi gereken bir
kazancın maddi delillere dayandırılması sonucunu doğuracağından yükümlü adına
belgesiz olduğu için indirimlerin reddi yoluyla yapılan tarhiyat yerindedir.
Danıştay 7.Dairesi
Esas No : 2002/426
Karar No : 2003/396
Özeti : Katma Değer
Vergisi Kanununun 34/1 inci maddesine göre yurt içinden sağlanan veya ithal
olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturaları üzerinde
ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla
indirim konusu yapılabileceği; münhasıran bu iki şartın bir arada gerçekleşmesi
durumunda katma değer vergisi indiriminden yararlanılabileceği, yükümlü adi
ortaklığın defter ve belgelerini inceleme elemanına ibraz etmemesi nedeniyle
olayda re'sen takdir nedeni bulunduğu yükümlülerin faaliyetlerine son vermiş
olsalar bile ilgili yıl defter ve belgelerini takip eden yılbaşından itibaren
beş yıl süre ile muhafaza ve ibraz mecburiyetleri bulunduğu, defter ve
belgelerini hukuken geçerli bir sebep olmaksızın inceleme aşamasında inceleme
elemanına, dava aşamasında ise Mahkemeye ibraz etmeyen yükümlü adi ortaklığın
katma değer vergisi indiriminden yararlandırılmasının hukuken mümkün olmadığı,
mücbir sebebin varlığının ispatlanamamış olması ve defterlerin ibraz edilmemiş
olması karşısında faturaların yasal defterlere kaydedilip kaydedilmediği
hususunun tespitine imkan verilmediğinden indirimler reddolunmak suretiyle
yapılan cezalı tarhiyatta isabetsizlik görülmemiştir.
Bilindiği üzere;
idari yargı yetkisi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci
maddesinin 2 nci fıkrasında, idari eylem
ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlandırılmıştır. İdari yargı
yerlerinin bu denetim yetkisi, kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin
kullanılışının hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını kapsar; yoksa, söz
konusu yetkilerin idari yargı yerlerince kullanılması sonucunu yaratmaz. Böyle
olunca; vergi mahkemelerinin, vergi
idaresine ait vergi incelemesi ve karşıt inceleme yapma yetkisinin
kullanılışının hukuka uygunluğunu denetlemekle yetincekleri; onların yerine
geçerek, vergi incelemesi ve karşıt inceleme yoluyla defter kayıtlarının ve bu
kayıtların dayanağı olan belgelerin gerçek durumla uyumlu olup olmadıklarını
araştıramayacakları tabiidir. Bunun sonucu olarak; vergi incelemesi yapmaya
yetkili denetim elemanına ibraz edilmediği için, biçimselliğinin gerçek
mahiyetle uyumlu olup olmadığı tespit
edilemeyen defter ve belgelerin,
çıkan uyuşmazlık dolayısıyla açılan idari davada, karşıt inceleme yetkisi bulunmayan idari yargı
yerince, davacı lehine verilecek karara dayanak alınması, vergilemede esas olan
"gerçek mahiyet"in biçimselliğe feda edilmesi anlamına gelir ki, vergiyle
ilgili muamelelerinin gerçek mahiyetlerini vergi idaresinin denetiminden
kaçırmayı düşünen vergi
mükelleflerinin, bunu sağlamak
amacıyla, defter ve belgelerinin inceleme
elemanı yerine yargı yerlerine ibrazını yeğlemelerine yol açabilecek
böyle bir anlayışa Kanun Koyucunun
izin vereceği düşünülemez. Dolayısıyla,
inceleme elemanına ibraz olunmayan defter ve belgelerin, gerçek mahiyete
uygunluğu saptanmadan, yargı kararına esas alınması, açıklanan hukuki durumla
bağdaşmaz.
Bu yüzden; davada,
Mahkemece, biçimsel kurallara uygun ve gerçek mahiyette olup olmadıklarının
saptanması amacıyla, davacı tarafından dava aşamasında sunulan defter ve
belgelerle ilgili olarak davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce inceleme yapılmasına
olanak sağlanması ve bu incelemenin sonuçlanmasından sonra, uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulması gerekmektedir. Dava hakkında bu yola başvurulmadan,
davacının defter ve belgeleri üzerinde
yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak hüküm
tesisinde isabet bulunmamaktadır.
Bilgisayar kayıtlarının ibraz
edilmesi :
Danıştay 3.Dairesi
Esas No : 2006/112
Karar No : 2007/222
Özeti : Her ne kadar,
inceleme sırasında, bilgisayarda tutulan muhasebe kayıtlarının incelenmediği
ileri sürülmüş ise de, 3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi, katma değer vergisi
indirimi, verginin yasal defterlere kaydı koşuluna bağlandığından ve Vergi Usul
Kanununda düzenlenen yasal defter kayıtlarından olmayan bilgisayar kayıtlarının incelenmemiş olmasıda vergi
incelemesini kusurlandırmayacağından, vergi mahkemesince, ispat külfeti davalı
idareye yüklenerek yazılı gerekçeyle verilen karar hukuka uygun düşmemiştir.
Danıştay
Vergi Daireleri Kurulu
Esas No : 2007/12
Karar No : 2007/220
Özeti : Yasal defter ve belgelerini incelemeye
ibraz edemeyen yükümlünün, Katma Değer Vergisi indirimleri kabul edilmeyerek
yapılan tarhiyatta yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığı, bilgisayara
yapıldığı ileri sürülen kayıtların, yasal defterlere yapılmış kayıt
sayılmayacağı.
Mücbir sebep halinin kabul edilip
edilmemesi:
Defter ve belgelerin, saklama zamanaşımı
süresinin dolduğu sanılarak imha edilmesi:
Danıştay 7.Dairesi
Esas No : 2002/3196
Karar No : 2004/974
Özeti : 1-
Mükelleflerce yapılan vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer
vergisinden, yüklenilen katma değer
vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için,
bu verginin fatura veya benzeri belgeler üzerinde ayrıca gösterilmesi ve
söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmesi yasal bir zorunluluk olup;
bu şartlardan herhangi birinin, 213 sayılı Kanunda belirtilen mücbir sebepler
mevcut olmamasına rağmen yerine getirilmemesi halinde, mükelleflerin,
yüklendikleri katma değer vergisini indirim konusu yapabilmelerine imkân
bulunmamaktadır.
2- Defter ve belgelerin, saklama zamanaşımı
süresinin dolduğu sanılarak imha edilmesinin mücbir sebep olarak kabulü mümkün
değildir.
Olayda, davacı
Şirket tarafından, 1996 yılına ait defter ve belgelerin 2000 yılında saklama zamanaşımı
süresinin dolduğu sanılarak imha edilmesinin mücbir sebep olarak kabulüne
olanak bulunmadığından, davacı Şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen
belgelerde yer alan katma değer vergilerinin, yukarıda açıklanan kanun hükmü
uyarınca indirim konusu yapılamayacağı açıktır.
Bu itibarla,
Mahkemece, davanın reddi gerekirken, tarh ve ceza kesme işlemlerinin yazılı
gerekçeyle iptal edilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Çalındığı ileri sürülerek defter
ve belgelerin ibraz edilmemesi :
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Esas No : 2004/141
Karar No : 2005/4
Özeti :Çalındığından bahisle defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilememesi
yükümlüyü, katma değer vergisi indirimine ilişkin koşullardan ikincisi olan
“indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde ayrıca gösterilmiş olmasını
kanıtlama sorumluluğundan kurtarmaz. Defter ve belgelerini çalındığından
bahisle incelemeye ibraz edemeyen yükümlünün temin edebileceği belgeler, vergi
dairesi haberdar edilip incelenerek karar verilmesi gerekirken, davanın vergi
aslına ilişkin kısmının reddinde isabet görülmemiştir.
Olayda; davacı
Şirketin, indirim hakkından yararlandığı vergilendirme dönemine ilişkin yasal
defterlerini incelemeye ibraz etmediği sabittir. Her ne kadar, davacı Şirket,
ibraz etmeme nedenini, çalındıkları iddiası ile açıklamaya ve bunu da, Asliye
Ticaret Mahkemesince verilen zayi belgesi ile kanıtlamaya çalışmakta ise de, bu
iddiaya itibar edilmesine hukuken olanak yoktur.
Zira; bilindiği gibi
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesine göre, mücbir sebep olduğu
iddia edilen durumun, kanıtlanmadıkça, vergilendirme işlemlerine ve vergi
ödevleriyle ilgili yükümlülüklere etkisi yoktur. Olayda; davacı Şirket
tarafından defterlerinin çalındığına dair hukukça itibar edilebilecek bir kanıt
getirilmiş değildir. Yalnızca, tek yanlı ifadeye dayalı zayi belgesi ise,
Yargıtay içtihatlarında da açıkça ortaya konulduğu gibi, bu konuda kanıt
olabilecek nitelikte değildir. Öte yandan; ekonomik değeri olmayan kullanılmış
defterlerin çalındığı yolundaki iddianın hayatın doğal akışına aykırı olduğu
da, yine hırsızlık suçunun unsurları konusunda uzman Yargıtay Ceza Dairelerinin
içtihatlarıyla kabul edilen gerçektir. Dolayısıyla, olayda, davacı Şirketin
yasal defterlerini haklı neden olmaksızın incelemeye ibraz etmediğinin kabulü
için hukuksal zorunluluk vardır.
Durum böyle iken,
Yasanın indirim hakkından yararlanabilmek için birlikte gerçekleşmesini aradığı
iki koşulun noksansız yerine getirildiğini kanıtlayamayan davacı Şirketin,
indirim hakkından yararlandırılmasına, Kanun koyucunun bu haktan
yararlanabilmeyi söz konusu biçimsel koşullara bağlarken gerçekleştirmeyi
düşündüğü amaca ve Vergi Dava Daireleri Kurulunun emsali olaylarda vermiş
olduğu kararlara uygun olmaması ve defter ve belgelerini ibrazdan kaçınan vergi
mükelleflerinin Kanuna aykırı bu eylemlerinin ödüllendirilmesi sonucunu
yaratmasının kaçınılmaz bulunması sebebiyle, cevaz verilemez.
Açıklanan bu
nedenle, temyiz isteminin reddi ile direnme kararının onanması gerektiği oyu
ile aksine verilen karara katılmıyoruz
Danıştay 7.Dairesi
Esas No : 2000/6683
Karar No : 2002/903
Özeti : Mükelleflerin,
muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter ve belgeyi, muhafaza süresi
içinde, yetkili makam ve memurların istemeleri halinde ibraz etmeleri
zorunludur. Ancak, Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesinde belirtilen mücbir
sebeplerden birinin varlığının kanunen geçerli bir şekilde ispatı halinde,
yükümlüden defterlerini ibraz ederek alış belgelerini defterlerine kaydettiğini
belgelemesi beklenemeyeceğinden, inceleme elemanına veya mahkemeye ibraz edilen
alış belgelerinin, mücbir sebep nedeniyle deftere kayıt koşulunun yerine
getirilmiş sayılması; mücbir sebep halinin kanunen geçerli bir şekilde ispat
edilememesi halinde ise, katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi
için aranan "gider belgelerinin yasal defterlere kaydedilmiş olması"
koşulunun yerine getirilmediğinin kabulü gerekir.
.
Olayda, davacı
şirket tarafından çalındığı iddia edilen alış faturalarının bir kısmı, bu
faturaları düzenleyen kişi ve kuruluşlardan temin edilerek dava dilekçesi
ekinde mahkemeye ibraz edilmiş ve mahkemece de, karşıt inceleme yapılmak ve
savunmaya esas alınmak üzere sözkonusu faturalar vergi dairesine gönderilmesine
rağmen, vergi dairesince, bu faturaların sahte veya içeriği itibarıyla yanıltıcı
oldukları yolunda herhangi bir iddia ileri sürülmemesi üzerine, ibraz edilen
faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indirimi kabul edilmek suretiyle
uyuşmazlık hakkında karar verilmiş ise de; davacı şirketçe ileri sürülen,
ilgili döneme ait defter ve belgelerinin çalındığı iddiası, mücbir sebep
nedeniyle deftere kayıt koşulunun yerine getirilmiş sayılmasına yeterli
olmadığından ve katma değer vergilerinin indirim konusu yapılabilmesi için,
3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde öngörülen her iki koşulunda aranması
gerektiğinden, tarh ve ceza kesme işleminin iptali yolundaki mahkeme kararında
hukuka uygunluk görülmemiştir.
Yukarıdaki yargı kararları incelendiğinde, defter ve belge ibrazının,
gizleme (kasıt) unsuru içerip içermediğinin tespitinin ne kadar önemli olduğu
görülmektedir. Bunun için de mücbir sebep (elde olmadan defter ve belgelerin
zayi olması) halinin varlığının ispatı çok önem taşımaktadır. Bunun için ‘zayi
belgesi’ olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. İtfaiye raporları ve polis tutanaklarına
göre karar verildiği, zaman zaman zayi belgesinin doğruluğunun kabul edilmediği
yargı kararlarına da rastlanmaktaysa da çoğunlukla zayi belgesinin alınması
mücbir sebep hali olarak kabul edilmektedir. İnceleme elemanı, zayi belgesi
olan mükellefin mücbir sebep halini dikkate almak durumundadır. Bu nedenle VUK
373 maddesine göre düzenleyeceği raporda ceza önermeyecektir. Fakat, vergi ve
faizler konusunda inceleme elemanın takdir yetkisi kalmamaktadır. Çünkü vergi
mevzuatımızda vergi ve buna bağlı faizler konusunda hükümler çok açıktır. KDV
Kanunu 29 ve 34.maddelerinde defterlere kayıt şartı indirim hakkının olmazsa
olmaz şartlarındandır. İndirim kayıtlarının yapılıp yapılmadığının inceleme esnasında
görülmesi ve doğru olup olmadığının kontrol edilebilmesi gerekmektedir.
Defterlerin ibraz edilmemesi bunu önlemektedir. Yoksa sorun inceleme elemanın
karşıt inceleme yaparak belgelerin gerçek olup olmadığını, belgeleri düzenleyen
mükelleflerin kayıtlarına işlenip işlenmediğini veya katma değer vergisinin
beyan edilip edilmediğini tespit edip etmemesi ile ilgili değildir. Şekil şartı
gibi görünse de kanunda bu durumu esnetecek bir hüküm bulunmaktadır. 282 Seri
No’lu VUK Genel Tebliği (1999 depremi nedeniyle afet bölgesi ilan edilen
bölgelerdeki mükelleflerin mücbir sebep hali nedeniyle, defter ve belgelerinin
zayi olduğunun belgelendirilmesi durumunda indirim hakkının kabul edilmesi)
gibi Maliye Bakanlığı özel bir düzenleme yapmadığı sürece genel hükümler
geçerli olacaktır. Bu durumda inceleme elemanının kanunların uygulayıcısı
sıfatıyla indirim konusu KDV’leri reddetmekten başka yolu yoktur. Fakat,
yargının (mahkemelerin) mali mevzuata bağlı kalma gibi bir yükümlülüğü
bulunmamaktadır. Hukuk kuralları ile vergi kanunlarının çeliştiği sonucuna
varıldığında, mahkemeler tarafından hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesi ile
idare tarafından yapılan işlemler durdurulabilmektedir. Mücbir sebep halini
ispatlamış ve KDV indirimi reddedilen belgelerin tasdikli örneklerini tedarik etmiş,
hatta reddedilen katma değer vergilerinin satıcı durumundaki mükelleflerin
defter kayıt ve beyanlarına yansıtıldığını karşıt inceleme tutanakları veya YMM
raporları ile ortaya koymuş mükelleflerin VUK 3.maddedeki ‘ispat’ yükümlülüğünü
yerine getirmiş olduğu gerekçesi ile mahkemeler tarafından vergi inceleme
raporlarında indirimleri reddedilen KDV ve cezalarına ilişkin tarhiyatlar
kaldırılmaktadır. Yargı kararları; zayi belgesinin alınıp alınmaması, itfaiye
ve polis tutanaklarında yer alan tespitlerin net ve doğru olup olmaması,
mükellefin defter ve belgelerini inceleme elamanına ibraz etmeyerek mahkemeye
ibraz etmesi, tam veya kısmen ibraz etmesi (defter ve belgelerin bazılarının
ibraz edilmemesi) gibi durumlara göre çeşitlilik göstermektedir. İlk derece
mahkemelerle temyiz mahkemeleri farklı kararlar verebilmekte, Vergi
mahkemesinde kaldırılan tarhiyatlar Danıştay tarafından kabul edilebilmekte, Vergi
mahkemesinde kabul edilen tarhiyatlar Danıştay tarafından iptal
edilebilmektedir. Farklı kararlar verilmesinin ana nedeni, mücbir sebep halinin
kabul edilip edilmeme konusunda yaşanmaktadır. İndirim hakkı konusunda ise,
mükellefin indirim konusu yaptığı katma değer vergilerinin haklılığını
ispatlaması durumunda çoğunlukla benzer kararlar verilmekte, mükellefin KDV
indirimleri kabul edilmektedir.
SONUÇ:
Yasal defter ve belgelerin zamanaşımı sürecince muhafaza edilmesinin ve
istendiğinde incelemeye ibraz edilmesinin ne kadar önemli olduğunu, ibraz
edilemediğinde ne türden vergi ve cezalarla karşı karşıya gelinebileceğini
mükelleflerin çok iyi bilmeleri gerekiyor. Çoğu kez defter ve belgelerini
gizleme gibi bir niyeti olmayan, fakat defter ve belge muhafazası konusunda
düzensiz ve genellikle muhasebeci konusunda da talihsiz olan mükelleflerin
anlattığımız bu durumla karşılaştığını ve bu durumdan kurtulmak için nasıl çaba
harcadığını görmekteyiz. Gelişen teknoloji ortamında, otomasyonun her alanda
hayatımıza girdiği, e-fatura, e-beyanname, e-bildirimlerin uygulamaya konduğu, muhasebe kayıtlarının bilgisayarlarda
yapıldığı, beyanname ve bildirimlerin bilgisayar kayıtlarından doldurulduğu bir
ortamda, hala fiziki (kağıt üstünde) tasdikli defterlerin kayıt, muhafaza ve
ibraz zorunluluğunun aranması önemli bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır. Hesap
dönemi bittikten ve en son beyannamelerin verilme dönemi geçtikten sonra,
bilgisayarda tutulan muhasebe kayıtlarının elektronik ortamda saklanması ve bir
örneğinin Bakanlığın tayin edeceği bir kurum tarafından muhafaza edilmesi ve
gerektiğinde incelemeye ibrazı sağlanırsa, en azından defterlerin incelemeye
ibraz edilmemesinin ortaya çıkaracağı sorunlar ortadan kalkacaktır. Vergi
mahkemeleri de gereksiz yere meşgul edilmemiş olacaktır. Bu uygulama aynı
zamanda inceleme elemanının da işini kolaylaştıracaktır. Çünkü çoğu zaman,
inceleme elemanı, mükellefin ilgili dönem hesap ve işlemlerin incelemek için
harcadığı zamandan daha fazla bir zamanı, defter ve belgelere ulaşmak için
harcamaktadır. Bu konuda yapılacak bir düzenleme, yaşanan tüm bu sıkıntıların
önüne geçecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder