15 Mart 2017 Çarşamba

DEFTER VE BELGELERİN YASAL MEVZUATI VE DANIŞTAY KARARLARI

YASAL MEVZUAT :

              Vergi Usul Kanunu Hükümleri :

            Defter tutacaklar:
                MADDE 172 - Aşağıda yazılı gerçek ve tüzelkişiler bu Kanunun esaslarına göre defter tutmaya mecburdurlar:
                1 - Ticaret ve sanat erbabı;
                2 - Ticaret şirketleri;
                3 - İktisadi kamu müesseseleri;
                4 - Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler;
                5 - Serbest meslek erbabı;
                6 - Çiftçiler.
                İktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidirler.

                Bilanço esasında tutulacak defterler:
                MADDE 182 - Bilanço esasında aşağıdaki defterler tutulur:
                1 - Yevmiye defteri;
                2 - Defterikebir;
                3 - Envanter defteri (Mevcudat ve muvazene defteri);

                İşletme hesabı esasında tutulacak defterler:
                MADDE 193 - (2365 sayılı Kanunun 29'uncu maddesiyle değişen şekli)(1.1.1981 tarihinden geçerli olmak üzere) İşletme hesabı esasında aşağıdaki defterler tutulur:
                1 - İşletme hesabı defteri (İşletme hesabını ihtiva eden);

                Serbest meslek kazanç defteri:
                MADDE 210 - Serbest meslek erbabı bir (Kazanç defteri) tutarlar.
                Bu defterin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hasılat kaydolunur.
                Defterin gider tarafına, yapılan giderlerin nev'i ile yapıldığı tarih ve hasılat tarafına ise ücretin alındığı tarih ve miktarı ile kimden alındığı yazılır.
                Hekimler diledikleri takdirde, yukarıda yazılı malumatı protokol defterinde göstermek şartiyle ayrı kazanç defteri tutmayabilirler.

                Çiftçi işletme defteri:
                MADDE 213 - Zirai işletme hesabını ihtiva eden çiftçi işletme defterinin sol tarafına Gelir Vergisi Kanununun ilgili maddelerinde gösterilen giderler, sağ tarafına da aynı kanunda gösterilen hasılat kaydolunur.
               
                Tasdike tabi defterler:
                MADDE 220 - Aşağıda yazılı defterlerin bu bölümdeki esaslara göre tasdik ettirilmesi mecburidir:
                1 - Yevmiye ve envanter defterleri;
                2 - İşletme defteri;
                3 - Çiftçi işletme defteri;
                4 - İmalat ve İstihsal Vergisi defterleri (Basit istihsal vergisi defteri dahil);
                5 - (488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 31/7'nci maddesiyle bent yürürlükten kaldırılmıştır.)
                6 - Nakliyat Vergisi Defteri;
                7 - Yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri;
                8 - Serbest meslek kazanç defteri;
                Bu Kanunla cevaz verilen hallerde yukarda yazılı olanların yerine kullanılacak olan defterler de tasdike tabi tutulur.

                Bilgi verme:
                MADDE 148 – Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzelkişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların istiyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar.
                Bilgiler yazı veya sözle istenilir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve cevap vermeleri için kendilerine münasip bir mühlet tayin olunur. Bilgi istenmek üzere ilgililer vergi dairesine zorla getirilemez.
                Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı Devlet memurları bilgi verme mecburiyetine tabi olamazlar.

                Defter ve vesikaları muhafaza:
                MADDE 253 - Bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlıyarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

                Defter tutma mecburiyetinde olmıyanların muhafaza ödevi:
                MADDE 254 - Bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olmıyanlar, 232, 234 ve 235'inci maddeler mucibince almaya mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlıyarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

                Defter ve belgelerle diğer kayıtların ibraz mecburiyeti:
                MADDE 256- Geçen maddelerde yazılı gerçek ve tüzel kişiler ile mükerrer 257'nci madde ile getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk Maliye Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan yada silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli mali müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir.

                Bilgi vermekten çekinenler ile 256, 257 ve mükerrer 257'nci madde hükmüne uymayanlar için ceza:

                MÜKERRER MADDE 355- (4369 sayılı Kanunun 13'üncü maddesiyle değişen şekli)(29.7.1998 tarihinden geçerli olmak üzere) Bu Kanunun 86, 148, 149, 150, 256 ve 257'nci maddelerinde yeralan zorunluluklar ile mükerrer 257'nci madde uyarınca getirilen zorunluluklara uymayan (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dahil);
                1- Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında (5904 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle değişen miktar)(1.8.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) 1.000.-  TL.
                2- İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında (5904 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle değişen miktar)(1.8.2009 tarihinden geçerli olmak üzere)  500.-  TL.
                3- Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında (5904 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle değişen miktar)(1.8.2009 tarihinden geçerli olmak üzere)  250.-  TL.
                Özel usulsüzlük cezası kesilir.
                Bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belge ibrazı için tayin olunan süre ile defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında Kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesi şarttır.(5904 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle eklenen cümle)(1.8.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) Ancak, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartı aranmaz.
                Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen mecburiyetleri yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde yukarıda yazılı özel usulsüzlük cezaları bir kat artırılarak uygulanır.



                İncelemeye yetkililer:
                MADDE 135 - (4008 sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle değişen fıkra)(6.7.1994 tarihinden geçerli olmak üzere) Vergi İncelemesi; hesap uzmanları, hesap uzman yardımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi denetmenleri, vergi denetmen yardımcıları veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır.
                (3418 sayılı Kanunun 31'inci maddesiyle değişen fıkra)(31.3.1988 tarihinden geçerli olmak üzere) Maliye Müfettişleri, Maliye Müfettiş Muavinleri, Gelirler Kontrolörleri ve (4369 sayılı Kanunun 81/A-25 maddesiyle değişen ibare)(29.7.1998 tarihinden geçerli olmak üzere) Stajyer Gelirler Kontrolörleri, Gelirler Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.

                İncelemenin yapılacağı yer:
                MADDE 139 - Vergi incelemeleri, esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır.
                İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkânsız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir.
                Bu takdirde incelemeye tabi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak istenilir.
                İncelemenin dairede yapılması halinde, istenilen defter veya vesikaları belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenler, bunları ibraz etmemiş sayılırlar. Haklı bir mazeret gösterenlere, defter ve vesikalarını daireye getirmesi için münasip bir mühlet verilir.

                Re'sen vergi tarhı:
                MADDE 30 – Re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı re'sen takdir olunmuş sayılır.
                Aşağıdaki hallerden herhangi birinin bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir:
                1 - ……
                2 - …….
                3 - Bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse,

                Kaçakçılık suçları ve cezaları:
                MADDE 359- (5728 sayılı Kanunun 276'ncı maddesiyle değişen şekli)(8.2.2008 tarihinden geçerli olmak üzere)
                a) Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;
                1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler,
                2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar,
                Hakkında (5904 sayılı Kanunun 23'üncü maddesiyle değişen ibare)(3.7.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.

                Mücbir sebepler:
                MADDE 13 - Mücbir sebepler:
                1 - Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;
                2 - Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler;
                3 - Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler;
                4 - Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması, gibi hallerdir.

                Mücbir sebepler:
                MADDE 373 – Bu Kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez.

                280 Seri No’lu VUK Genel Tebliği :

                1.2. Bilgi Verme ve İbraz Ödevini Yerine Getirmeyenler İle Maliye Bakanlığınca                    Getirilen Zorunluluklara Uymayanlara Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezası:  

                Bilgi vermekten çekinenler ile 257'nci madde hükmüne uymayanlara kesilecek özel usulsüzlük cezasının düzenlenmiş olduğu mükerrer 355'nci madde (6) kapsamı genişletilmek suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
                29/7/1998 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, istenilen bilgileri vermeyenlere, muhafaza etmek zorunda oldukları defter ve belgelerle diğer kayıtlarını yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz etmeyenlere, yeminli mali müşavirlerce talep edilen defter, belge ve diğer kayıtlarını ibraz etmeyenlere, mükerrer 257'nci maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak getirilen zorunluluklara uymayanlara ve kamu idare ve müesseselerinden istenilen bilgilerin verilmemesi halinde bunların yöneticilerine özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
                Bu madde uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi, kendisinden bilgi istenilene gönderilecek yazıda, süresinde bilgi verilmemesi veya eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi halinde uygulanacak müeyyidenin açıklanmış olması halinde mümkün olacaktır.
                Ceza kesilmesine rağmen bilgi ve ibraz ödevini yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetlerin yerine getirilmesi tebliğ edilecek, verilen süre içinde bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde ise, daha önce kesilen özel usulsüzlük cezası bir kat artırılmak suretiyle uygulanacaktır.
                Ancak, vergi incelemesine yetkili olanlarca inceleme yapılmak üzere istenilen defter ve belgelerin verilen süre içinde ibraz edilmemesi hali 30'uncu maddenin 3 numaralı bendi uyarınca re'sen takdiri gerektirdiğinden, ilgili dönem vergi matrahı belirlenerek rapora bağlanacaktır. Dolayısıyla vergi incelemelerinde defter ve belgelerin ibrazı için ikinci defa süre verilmesi ve vergi matrahının belirlenmesine ilişkin raporun düzenlenmesi için bu sürenin beklenilmesi gerekmeyecektir.

                1999/5 Sıra No’lu VUK İç Genelgesi :

                “…………………
                Yine bu maddede, özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi ve bu cezanın artırılarak uygulanabilmesi için gerekli hususlar açıklanmıştır.
                Öte yandan, re’sen vergi tarhının düzenlendiği 30. Maddenin 3 numaralı bendine göre, tutulması mecburi olan defterlerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi hali re’sen takdir nedeni olarak belirlenmiştir.
                Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, mükelleflerin defter ve belgelerle diğer kayıtlarını incelemeye yetkili olanlara ibraz etmemeleri halinde ilgili dönem matrahının re’sen takdiri gerekmektedir. Bu husus gözönüne alındığında defter ve belgelerin ibraz edilmemesi hali mükerrer 355 inci maddede sayılan diğer mecburiyetlerden farklılık arzetmektedir.
                Bu itibarla, vergi incelemelerinde incelemeye yetkili olanlara istenilen defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde dönem matrahının belirlenerek rapora bağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla, vergi incelemelerinde defter ve belgelerin ibrazı için ikinci defa süre verilmesi ve rapor düzenlenmesi için sürenin beklenilmesine gerek bulunmamaktadır.”

           Katma Değer Vergisi Kanunu Hükümleri :
           
            Vergi indirimi:
                MADDE 29 – 1- Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri indirebilirler:
                a) Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,
                b) İthal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi,

                İndirimin belgelendirilmesi:
                MADDE 34 – 1 - Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.
                2 - Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirileceği Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit olunur.

                Kayıt düzeni:
                MADDE 54 – 1 - Katma Değer Vergisi mükellefleri, tutulması mecburi defter kayıtlarını bu verginin hesaplanmasına ve kontrolüne imkan verecek şekilde düzenlerler.
Bu kayıtlarda en az aşağıdaki hususların açıkça gösterilmesi şarttır:
                a) Vergi konusu işlemlerin mahiyeti, vergisiz tutarları, hesaplanan vergi indirilebilir vergi miktarları,
                b) Vergiden istisna edilen işlemlerin, indirim hakkı tanınan ve tanınmayanlara göre mahiyeti ve ayırımı ile hesaplanan indirilebilir vergi miktarı,
                c) İndirim konusu yapılamayacak işlemlerin niteliği ve bu işlemlerle ilgili vergi miktarları,
                d) Matrah ve indirim miktarlarındaki değişmelerle, ödenen, terkin edilen ve iade olunan vergiler,
                2 - Emtia üzerine iş yapanla, emtia envanterinde veya envanter defterinde, hesap dönemi sonunda mevcut emtiayı Katma Değer Vergisine tabi olan ve olmayanlar itibariyle tefrik edip göstermeye mecburdurlar.

            Türk Ticaret Kanunu Hükümleri :

Tacir Olmanın Hükümleri:
                I - Umumi Olarak:
                MADDE 20 - Tacirler her türlü borçlarından dolayı iflasa tabi oldukları gibi, Kanun hükümlerine uygun olarak bir ticaret ünvanı seçmeye ve kullanmaya, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmeye ve ticari defterler tutmaya mecburdurlar.
                Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır.
                Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürme veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır.
                Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler mahfuzdur.

            A) Defter Tutma Mükellefiyeti:
                Şümulü:
                MADDE 66 - Her tacir, ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tesbit etmek maksadıyla, işletmesinin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri ve bilhassa, diğer kanunların hükümleri mahfuz kalmak üzere, aşağıdaki defterleri Türkçe olarak tutmaya mecburdur:
                1. Tacir hükmi şahıs ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteri;
                2. Hususi hukuk hükümlerine göre idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediyeler gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan ve hükmi şahsiyeti bulunmayan ticari işletmeler ile dernekler tarafından kurulan ticari işletmeler ve bunlara benzeyen ve hükmi şahsiyeti olmayan diğer ticari teşekküller, karar defteri hariç yukarıdaki bentte yazılı defterleri;
                3. Tacir hakiki şahıs ise karar defteri hariç olmak üzere birinci bentte yazılı defterleri veya işletmesinin mahiyet ve önemine göre sadece işletme defteri.
                Tacirlerin işletmeleriyle ilgili işler dolayısıyla aldıkları mektup, yazı, telgraf, fatura, cetvel, senet gibi vesika ve kağıtlarla ödemelerini gösteren vesikaları ve yazdığı mektup, yazı ve telgrafnamelerin kopyalarını ve mukaveleleri, taahhüt ve kefalet ve sair teminat senetleri ve mahkeme ilamları gibi belgeleri muntazaman bir tarzda dosya halinde saklamaları mecburidir.

                Mesuliyet:
                MADDE 67- Bir tacirin defter tutma mükellefiyetini yerine getirmeye salahiyetli kıldığı kimsenin bu defterlere geçirdiği kayıtlar, o tacirin kendisi tarafından tutulmuş kayıtlar hükmündedir.
Ticari defterlerin kısmen veya tamamen mevcut olmamasından yahut kanuna uygun surette tutulmamasından veyahut saklanması mecburi olan defter ve kağıtların gereği gibi saklanmamasından doğan mesuliyet doğrudan doğruya işletme sahibine ve hükmi şahıslarda idare organının azalarına veya idare işlerine salahiyetli olan kimselere ve hükmi şahsiyeti olmayan ticari işletme ve teşekküllerde onları idareye salahiyetli olan kimselere aittir. Bunlar, kusuru memur ve müstahdemlerine yükleterek bu mesuliyetten kurtulamazlar.
66'ncı maddenin birinci fıkrasının 1 ilâ 3'üncü bentlerinde sayılan defterleri tutma mükellefiyetini hiç veya kanuna uygun şekilde yerine getirmeyip de ikinci fıkraya göre mesul olanlar (4128 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen miktar)(7.11.1995 tarihinden geçerli olmak üzere) üç milyon liradan otuz milyon liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Defterlerin kanuna uygun şekilde tutulmaması halinde,bunları tutmakla vazifelendirilmiş olan kimseler dahi aynı cezaya mahkum edilirler. Diğer kanunlarda bulunan cezai hükümler mahfuzdur.
Hakimler, noterler, sicil memurları ve diğer memurlar resmi muameleler dolayısiyle bir tacirin defter tutma mükellefiyetine aykırı hareket ettiğini öğrenince keyfiyeti müddeiumumiliğe bildirmeye mecburdurlar.

                Saklama Müddeti:
                MADDE 68 - Defter tutmak mecburiyetinde bulunan kimse ve işletmeye devam eden halefleri defterleri son kayıt tarihinden ve saklanması mecburi olan diğer hesap ve kağıtları tarihlerinden itibaren on yıl geçinceye kadar saklamaya mecburdurlar.
Hakiki şahıs olan tacirin ölümü halinde mirasçıları ve ticareti terketmesi halinde kendisi defter ve kağıtları birinci fıkra gereğince saklamakla mükelleftirler. Ancak mirasın resmi tasfiyesi halinde defter ve kağıtlar birinci fıkrada yazılı müddetle sulh mahkemesi tarafından saklanır.
Kollektif ve adi komandit şirketlerin her ne suretle olursa olsun infisahı halinde bunlara ait defter ve kağıtlar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki salahiyetli mahkeme tarafından 1'nci fıkra gereğince saklanmak üzere ortaklardan birine ve-ya notere, diğer şirketlerin infisahı halinde ise, notere tevdi olunur. Noter harç ve ücreti şirket mevcudundan ödenir.
Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtlar; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin selahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir. Mahkeme lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır.

DEFTER VE BELGELERİN İNCELEMEYE İBRAZ EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI :

            Yasal defterlerin tutulması, tasdik edilmesi, yasal defterle birlikte belgelerin (fatura, irsaliye, makbuz, çek, senet vb.) düzenlenmesi, muhafaza ve ibraz edilmesi Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa konulan hükümler ile düzenlenmiştir. Vergi Usul Kanununda ‘mükellef’, Türk Ticaret Kanununda ‘tacir’ sıfatı kullanılarak, yasal olarak tutulması gereken defterler ve muhafaza edilmesi gereken belgeler yönünden bir takım yükümlülükler getirilmiştir. Bunda amaç, mükellef ve tacirin, gerek ticari gerekse vergisel (mali) yönden faaliyetlerini takip edebilmek, devlete ve birbirlerine karşı ödev ve sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerini kontrol edebilmektir.
           
            Vergi Usul Kanununun 172.maddesinde defter tutacaklar, 182.maddesinde bilanço esasında tutulacak defterler, 193.maddesinde işletme hesabı esasında tutulacak defterler, 210.maddesinde serbest meslek kazancında tutulacak defter, 213.maddesinde çiftçilerin tutacağı defter, 220.maddesinde tasdike tabi defterler sayılmıştır. 253.maddesinde defter ve belgelerin muhafazası, 254.maddesinde defter tutma mecburiyeti olmayanların muhafaza ödevi ve 256.maddesinde defter ve belgelerle diğer kayıtların ibraz mecburiyeti, Mük.355.maddesinde ibraz mecburiyetine uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesileceği, 30.maddesinde defter ve belgeleri ibraz etmeyenlerin vergi matrahlarının re’sen tarh edileceği, 359.maddesinde defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinin gizleme anlamına geleceği, bu fiilin kaçakçılık suçu sayılacağı ve karşılaşılacak cezalar açıklanmıştır.

            Türk Ticaret Kanununun 66.maddesinde tacirlerin defter tutuma mecburiyetleri, 67. maddesinde ticari defterlerin kısmen veya tamamen mevcut olmamasından yahut kanuna uygun surette tutulmamasından veyahut saklanması mecburi olan defter ve kağıtların gereği gibi saklanmamasından doğan sorumluluk, 68’nci maddesinde defter ve belgelerin muhafaza ödevi ile ilgili hükümler yer almıştır.

             Vergi Usul Kanunun 135.maddesinde vergi incelemesine yetkili kişiler sayılmıştır. Yasal defter ve belgelerin incelemeye ibraz süreci, aynı kanunun 148.maddesine göre bu kişiler tarafından yazılı olarak istenmesi ile başlar. İbraz süresi yasal süre olan 15 günden az olamaz. Mükellef veya temsilcisi vergi kanunları yönünden (VUK 253.madde) ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 5 yıl, Türk Ticaret Kanunu (TTK 68.madde) yönünden, defterleri son kayıt tarihinden ve saklanması mecburi olan diğer hesap ve kağıtları tarihlerinden itibaren 10 yıl muhafaza etmek ve gerektiğinde ilgili kişi veya kurumlara ibraz etmek zorundadır. İbraz etmemenin Türk Ticaret Kanunda bariz bir müeyyidesi yoktur. Fakat, vergi kanunlarına göre başta Vergi Usul Kanununa göre ağır cezalar öngörülmüştür. Verilen süre içinde defter ve belgeler ibraz edilmez  ise mali ve hukuki yönden aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkar:

           
            - Vergi Usul Kanunun 256.maddesine göre yasal defter ve belgeler incelemeye ibraz edilmediğinden aynı kanunun Mük.355.maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilir. (Her ne kadar Mük.355.maddede “Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen mecburiyetleri yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde yukarıda yazılı özel usulsüzlük cezaları bir kat artırılarak uygulanır”      denilmişse de, yazımızın ‘Yasal Mevzuat’ başlığı altında yer aldığı üzere, 280 No’lu VUK Genel Tebliği ve 1999/5 Sıra No’lu VUK İç Genelgesinde, defter ve belge ibraz etmemenin VUK 30.maddesine göre re’sen takdir nedeni olduğu ve rapor düzenlenmesi için ikinci sürenin beklenilmesine gerek olmadığı belirtilmiştir.)

            - Vergi Usul Kanunun 30.maddesine göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi re’sen takdir nedeni olduğundan, ilgili dönem vergi matrahı veya matrahları re’sen tarh edilecektir. Bunun sonucu inceleme elemanının elindeki donelere göre değişiklik gösterecektir. Eğer vergi kaybına yönelik açık doneler varsa, mükellefin yasal defter ve belgelerinden bu donelerin doğruluğu kontrol edilemeyeceğinden, bu donelere göre re’sen tarhiyat yapılacak ve mükellef öngörmediği vergi, ceza ve gecikme faizleriyle karşılaşabilecektir.

            - Katma Değer Vergisi yönünden, yasal defter ve belgelerin ait olduğu yıl veya yıllara ait katma değer vergisi indirimleri KDV Kanunun 29, 34 ve 54.maddelerine istinaden reddedilecek ve Vergi Usul Kanunun 341, 344, Geç.27 ve 359.maddelerine istinaden üç kat vergi ziyaı cezası kesilecektir. Bu vergi ve cezalar için uzlaşma imkanından da yararlanılamayacaktır. Çünkü VUK’nun Ek 1 ve Ek 11. maddelerinde, VUK’un 359. maddesine dayanarak kesilen vergi ziyaı cezaları için gerek tarhiyat öncesi gerekse de tarhiyat sonrası uzlaşma hükümlerinden yararlanılamayacağı açıkça belirtilmiştir.

            - Re’sen tarhı istenen vergiler üzerinden ayrıca ilgili vergi dairesi tarafından Vergi Usul Kanunun 112.maddesine göre gecikme faizi hesaplanacaktır.

            - İstanbul, İzmir gibi şehirlerde olduğu gibi, mükellef 84 No’lu KDV Tebliği’ne istinaden uygulan ‘kod’ listelerine alınabilecektir. Bunun sonucu olarak ticari münasebetlerde bulunulan mükellefler yönünden olumsuz bir bakış açısına neden olacak, KDV yönünden müteselsil sorumlu tutulma kaygısı nedeniyle belki de ticari ilişkilerin sona ermesine neden olacaktır.

            - Vergi Usul Kanunun 359/a-2 maddesi gereği, mükellef veya mükellef kurum ise yetkilisi/ yetkilileri hakkında, son haliyle 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır. Son yapılan değişiklikle hapis cezası para cezasına çevrilememektedir.      
           
            Yasal defter ve belgelerin gizlenmesinin (incelemeye ibraz edilmemesinin) sonuçları bunlar olmakla beraber bu konuda inceleme elemanı tarafından bazı hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, konu yargıya intikal ettiğinde dava mükellef lehinde sonuçlanabilmektedir.

            - İncelemenin öncelikle mükellefin işyerinde yapılması gerekmektedir: VUK 139. maddesinde; “Vergi incelemelerinin esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılacağı, mükellefin iş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkânsız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse incelemenin dairede yapılabileceği, bu takdirde incelemeye tabi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak isteneceği, incelemenin dairede yapılması halinde, istenilen defter veya vesikaları belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenlerin bunları ibraz etmemiş sayılacağı” belirtilmiştir. Bu kanun maddesinden anlaşılacağı üzere, mükelleflerden yasal defter ve belgelerin ibrazı doğrudan yazı ile istendiğinde, mükellef tarafından defter ve belgeler incelemeye ibraz edilmediğinde, defter ve belgeler henüz gizlenmiş sayılmamaktadır. Öncelikle mükellefin işyerinde inceleme yapılıp yapılamayacağının tespitinin yapılması gerekmektedir. Çünkü kanun maddesindeki sıralama bunu gerektirmektedir. Yargı kararlarına bakıldığında, mükellefin işyerine gidilmeden doğrudan defter ve belgelerin incelemeye istenmesi ve ibraz edilmemesi sonucunda mükellefin bu durumu dava konusu yapması halinde, re’sen takdir nedeninin oluşmadığına ve düzenlenen raporlarda reddedilen KDV’lerin ve cezalarının kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir. Örnek bir Danıştay kararı şöyledir:

Danıştay 4.Dairesi
Esas No              : 1994/4263           
Karar No  : 1995/3877
Özeti     : 213 sayılı VUK.'nun 30/3. maddesinde bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin, madde hükmünde sayılan diğer hallerin yanısıra vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi hali de re'sen takdir nedeni olarak sayılmışsa da aynı Kanunun 139. maddesinde, vergi incelemelerinin esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılacağı, iş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri durumlarda incelemenin dairede yapılabileceği, bu takdirde incelemeye tabi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesinin kendisinden yazılı olarak isteneceği hükme bağlanmış olduğundan, bu hüküm gereğine uyulmadan doğrudan yazı yazılarak incelenmek üzere istenilen defter ve belgelerin ibraz edilmediği gerekçesiyle re'sen takdir sebebinin varlığından söz edilmesi mümkün değildir.Defter ve belgelerin incelenmek üzere istenmesi halinde ise VUK.'nun 139. maddesi hükmü uyarınca inceleme elemanının iş yerine gitmesi ve incelemeye başlama ile ilgili diğer gerekleri yerine getirmesi icap eder.

            - İncelemeye ibraz edilmeyen defter veya belgelerin mahiyetinin iyi tespit edilmesi gerekir: İncelemenin seyrini değiştirmeyecek kadar düşük bedelli ve mahiyeti önemsiz belge veya belgelerin ibraz edilmemesi, ‘gizleme’ olarak değerlendirilmemelidir. Zira böyle bir değerlendirme hakkaniyete hiç uygun olmayacaktır. Nitekim, VUK 352/II-8 maddesinde;“Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi” ikinci dereceden usulsüzlük fili olarak değerlendirilmiştir.
         
Yasal Defter ve Belgelerinin Elinde Olmayan Nedenlerle İbraz Edemeyen Mükellefler Ne Yapabilir?

Yasal defter ve belgelerini elinde olmayan nedenlerle incelemeye ibraz edemeyen mükellefin bahsettiğimiz mali ve hukuki sonuçlarla karşılaşmamasının kısmen tek çaresi, defter ve belgelerin ibraz edilmemesinde kasıt olmadığını (incelemeden gizlenmediğini) ispatlamasıdır. 

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir (VUK 3/B) Burada mutad olmayan durum, defter ve belgelerin zayi olduğu gerekçesi ile incelemeye ibraz edilmemesidir. Bu nedenle bu durumu ispat yükümlülüğü mükellefe aittir.
Kısmen dememizin sebebi ise, bu durumun varlığı ispatlansa bile KDV Kanunu 29 ve 24.maddeleri ve aşağıda bahsedeceğimiz üzere VUK’nun 373.maddesine göre, KDV indirimlerinin reddedilmesini ve gecikme faizi uygulanmasını önleyememesidir.

Bu durumun VUK’daki karşılığı, mücbir sebep olarak tanımlanan ve 13.maddenin 4.bendinde düzenlenen “Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması” halidir. Bu durumun ispatına yönelik VUK’nunda herhangi bir hüküm yoktur. O nedenle Türk Ticaret Kanunun 68.maddesinde yer alan “Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtlar; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin selahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir” hükmünü dikkate almak gerekir. Bu maddeye istinaden mükellef, defter ve belgelerin zayi olmasına yol açan olayın öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün içinde işletmesinin bulunduğu yerin salahiyetli mahkemesine başvurarak kendisine kayba ilişkin belge (zayi belgesi) verilmesini istemesi gerekmektedir. Kanun maddesinde ‘isteyebilir’ olarak geçse de aslında istemek zorundadır. Çünkü mücbir sebep halinin ispatının en açık ve tartışmasız şekli budur. Tabi ki mahkemenin bu kararı vermesi için defter ve belgeler zayi olmasına ilişkin itfaiye raporu, polis tespit tutanağı vb. olayın tespitine yönelik belgelerin olaydan hemen sonra düzenlenmesi ve defter belgelerin zayi olduğunun net olarak tespiti gerekmektedir. Aksi halde mahkemeden zayi belgesi almak mümkün olmamakta dolayısıyla yukarı saydığımız sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

 Yetkili mahkemeden zayi belgesi alınması, VUK’nun 373.maddesinin “Bu Kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez.” hükmü gereğince ceza kesilmesini önler. Bu cezalar; kaçakçılık cezası, vergi ziyaı cezası, genel ve özel usulsüzlük cezalarıdır. Kasıt ortadan kalktığından (mücbir sebep nedeniyle) VUK 359.maddesinde yer alan ‘gizleme’ fiili gerçekleşmediğinden ceza, hem hukuki yönden hem de 3 kat kesilen vergi ziyaı ve Mük.355.maddeye göre kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden düşmektedir. Bu madde hükmünden anlaşılacağı üzere, zayi belgesinin alınması sadece ceza kesilmesinin önüne geçmekte, vergi ve gecikme faizine etkisi olmamaktadır. Vergi Kanunları yönünden, mücbir sebeplerin varlığının ispatı halinde, vergi ve buna bağlı faizlerin kalkmasına yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle incelemeler sonucunda, defter ve belgelerini incelemeye ibraz edememe sebebini (mücbir sebep halini) ispatlayan (ilgili mahkemeden zayi belgesi alan) mükelleflerden, ilgili yıl veya yıllarda indirilen KDV’lerin reddedilmesi sonucu ortaya çıkan ödenecek KDV tutarları ve bu tutarlar üzerinden hesaplanacak gecikme faizleri mükelleften istenmektedir.

            Fakat, bu durumdaki mükelleflerin vergi ve faizlerden kurtulması vergi mevzuatı açısından olmasa bile yargı yönünden mümkün olabilmektedir. VUK 3/B .maddesine göre ispat yükümlülüğü bulunan mükellef, eğer KDV indirimlerinin gerçekliği (belgelerin satıcıda kalan nüshalarının temin edebilir ve indirim konusu yapılan KDV’lerin satıcı mükelleflerin yasal defter kayıtlarına ve beyanlarına yansıtıldığı) ortaya koyabilirse (Özel Amaçlı YMM Raporu, Bilirkişi Raporu, belgelerin tasdikli örnekleri ve satıcıların defter kayıt ve beyan bilgileri vb.) ve mahkemeye ibraz ederse, VUK’nun 134.maddesinde yer alan “Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.” hükmüne göre yapılan tarhiyatlar vergi mahkemeleri veya Danıştay tarafından kaldırılabilmektedir. Bu konuda çok sayıda mahkeme kararı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

            İspat yükümlülüğü kendine ait olan mükellef, KDV indirimlerini ispatlarsa indirim      hakkından yararlanabilir :
 

Danıştay Vergi Daireleri Kurulu
Esas No       : 1997/449                                                                              
Karar No   : 1999/29
Özeti         : Yargı kararıyla belgelenmiş olsa da yangın nedeniyle defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilememesi yükümlüyü Katma Değer Vergisi indirimine ilişkin koşullardan ikincisi olan "indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde ayrıca gösterilmiş olması"nı kanıtlama sorumluluğundan kurtarmaz. Ticari icaplara göre kendisine mal ve hizmet sağlayan kişi ve kuruluşları bilmek durumundaki bir alıcının, gerekli girişimlerde bulunarak emtia alımına ilişkin belgelerin varlığını ispat olanağına sahip olduğunun kabulü gerekir. Bu yolla ispatlanacak vergilerin indiriminin kabulü ispat edilemeyenlerin indiriminin ise reddi gerekir

Danıştay 9. Daire             
Esas No    : 2000/4460
Karar No   : 2001/4558
Özeti         : Defter ve belgelerinin çalındığından bahisle incelemeye ibraz etmeyen yükümlünün ispat hakkı ortadan kalkmaz. Dava safhasında mahkeme tarafından istenilen emtia aldığı kişi ya da kuruluşlardan mal alışlarına ilişkin fatura örneklerini dahi ibraz edememesi karşısında indirimlerin reddi yoluyla yapılan tarhiyat hukuka uygundur.

Danıştay 11.Dairesi
Esas No    : 1995/4066
Karar No   : 1995/2636
Özeti         : 1- Defter ve belgelerin yanmış bulunması nedeniyle incelemeye ibraz edilememesi, ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez.
                    2- Ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcı gerekli girişimleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman için sahip bulunduğundan, yukarıdaki durumda, ispat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalara ilişkin Katma Değer Vergisinin indirim konusu yapılabilmesi gerekir.

Danıştay 9. Daire             
Esas No    : 2000/4743
Karar No   : 2001/2683
Özeti         : Yangın nedeniyle defter ve belgelerini ibraz edemeyen ve konu ile ilgili olarak herhangi bir belge sunamayan yükümlünün indirimlerinin reddi yoluyla yapılan cezalı Katma Değer Vergisi tarhiyatı hukuka uygundur

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Esas No    : 2005/272       
Karar No   : 2005/281
Özeti         : Defter ve belgelerini yanması nedeniyle incelemeye ibraz edemeyen yükümlünün, emtia alımına ilişkin belgelerin varlığını ispat yükümlülüğü ortadan kalkmaz; ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkündür

Danıştay 7. Daire             
Esas No    : 2000/9424
Karar No : 2001/2410
Özeti      : Defter ve belgelerin elde olmayan nedenlere bağlı olarak elden çıkması dolayısıyla ibraz edilememesi halinde, muhatap kişi yada firmalardan Katma Değer Vergisi indirimine konu olan belgelerin birer suretinin alınması suretiyle ibrazı halinde bunların indirimin belgelendirilmesinde dikkate alınması mümkün olabilecektir.

            İnceleme elemanına ibraz edilemeyen defter ve belgeler mahkemeye ibraz edilirse:

Danıştay 11.Dairesi
Esas No    : 1996/6605
Karar No   : 1998/376
Özeti         : Defter ve belgelerini ibraz etmemesi üzerine indirim konusu yaptığı Katma Değer Vergilerinin cezalı olarak adına salınması üzerine, olayın dava konusu yapılmasını takiben defter belgelerin mahkemeye ibrazı üzerine kayıtların usulüne uygun olduğunun anlaşılması üzerine cezalı tarhiyatın kaldırılması yasaya uygun görülmüştür.

Danıştay 11. Daire           
Esas No    : 1999/3453
Karar No : 2000/3007
Özeti      : Defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle indirdiği Katma Değer Vergileri reddedilerek cezalı tarhiyat yapılmış ise de; mahkemeye ibraz edilen defter ve belgeler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinin neticesine göre indirimin kabulü mümkündür.

Danıştay 9. Daire             
Esas No   : 1999/1754
Karar No  : 2001/223
Özeti        : Hukuken geçerli bir mücbir sebep hali nedeniyle defter ve belgelerin ibraz edilememesi halinde; bu defter ve belgelerin ibrazı aranmayarak sonradan ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalarda yer alan Katma Değer Vergilerinin indiriminin kabulü mümkündür.

Danıştay 7.Dairesi
Esas No    : 2000/5586
Karar No : 2002/742
Özeti      : İnceleme elemanına ibraz edilmediği halde mahkemeye ibraz edilen defter ve belgelerin, gerçek mahiyete uygunluğu tespit edilmeden yargı kararına esas alınması hukuka uygun olmayacağından; mahkemece, biçimsel kurallara uygun ve gerçek mahiyetle uyumlu olup olmadıklarının tespiti amacıyla, kendisine sunulan defter ve belgeler üzerinde davalı vergi idaresince inceleme yapılmasına imkan sağlanması ve idarece yapılacak bu incelemenin sonucu alındıktan sonra uyuşmazlığın karara bağlanması gerekir.

Danıştay 11.Dairesi
Esas No    : 1999/2573     
Karar No    : 1999/4850
Özeti          : 1- Yurt içinde sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmiş ve yasal defterlere kaydedilmiş olmak koşuluyla indirilebilir.
                  2- Su baskınında zayi olması nedeniyle ibraz edilemeyen defter ve belgeler üzerinden vergi matrahının kısmen veya tamamen maddi  delillere dayanılarak tespiti imkanı ortadan kalkmış olduğundan bu halde re'sen tarh nedeninin varlığının kabulü gerekir.
                  3- Defter ve belgelerin yukarıdaki veya benzeri şekillerde zayi  edilmiş olması, ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez.

                Yükümlü şirketin, defter ve belgelerini su baskınında zayi olduğunu belirterek incelemeye ibraz edememesi nedeniyle, Katma Değer Vergisi indirimleri kabul edilmemek suretiyle adına, 1994 yılının Ocak-Aralık dönemleri için Katma Değer Vergisi salınmıştır. ..... Vergi Mahkemesinin ……… sayılı kararıyla; ara kararıyla yükümlü şirketten alış belgeleri istenildiği halde tanınan süre içerisinde ibraz edilmediği gibi ek süre talebinde de bulunulmadığı, buna göre alış belgelerini ibraz etmeyen, dolayısıyla ödediği Katma Değer Vergisini ispatlayamayan yükümlü şirket adına indirimleri kabul edilmemek suretiyle yapılan tarhiyatta 3065 sayılı Kanunun 29'uncu ve 34'üncü maddelerine aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Yükümlü şirket tarafından umumi bir sel felaketine maruz kalmaları nedeniyle alış belgelerinin ibrazının gerekmediği, alışlarının büyük kısmını oluşturan ...... Petrol San. ve Tic. Ltd. Şirketinin defter ve belgelerinin de aynı su baskınında zayi olması sonucu adı geçen firmadan belge  temin edemedikleri ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmiştir.

                Bu açıklama ve tespitler karşısında, vergi mahkemesince verilen karardan sonra yükümlü şirket tarafından ibraz edilen alış belgeleri üzerinde gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle indirilecek Katma Değer Vergisi tutarlarının tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi icap etmektedir.
                Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, vergi mahkemesi kararının, yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına  karar verildi.

Danıştay 9.Dairesi
Esas No    : 2000/6270
Karar No   :  2001/810
Özeti         : 1- Zayi olması nedeniyle defter ve belgelerin ibraz edilememiş olması, indirim konusu yapılan Katma Değer Vergisini ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez.
                    2- Yukarıdaki ahvalde mahkemece öncelikle yükümlüye, emtia alışı yaptığı kişi veya kuruluşlardan ihtilaflı yılla ilgili olarak sağlayacağı belgelerin ibrazı için uygun bir süre verilmesi, bunun sonucunda ibraz edilen faturalardan vergi dairesinin de haberdar edilmek suretiyle sözkonusu faturaların gerçekten alış yaptığı emtialara ait alış faturaları olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları göz önüne alınarak ödenmesi gereken verginin tespiti, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

                Olayda, Asliye Ticaret Mahkemesi Kararı ile yanma nedeniyle zayi olduğu belirlenen defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmış olduğundan re'sen takdir sebebinin varlığının kabulü zorunlu hale gelmiştir.
                Ancak defter ve belgelerin ibraz edilememiş olması, yukarıda belirtilen ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Zira ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcı, gerekli girişimleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman sahip bulunmaktadır.
                Bu durumda ise ispat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi indirim konusu yapılabilecek, aksi halde indirimler kabul edilmeyecektir.
                Olayda yükümlü tarafından ihtilaflı yıla fatura aldığı kişi ve kuruluşlardan bulabileceği faturaların alınarak mahkemeye ibraz edilmek istendiği ve ispat külfeti yerine getirilmeye çalışıldığı halde vergi mahkemesinin bu talebi dikkate almaksızın karar verdiği görülmektedir.Kaldı ki davalı idarece yapılan tarhiyata ceza kesilmemiş olması da olayda mücbir sebep bulunduğunun kabulünü göstermektedir.
                Bu açıklamalar karşısında mahkemece öncelikle yükümlüye, emtia alışı yaptığı kişi veya kuruluşlardan ihtilaflı yılla ilgili olarak sağlayacağı belgelerin ibrazı için uygun bir süre verilmesi, bunun sonucunda ibraz edilen faturalardan vergi dairesi müdürlüğünün de haberdar edilmesi suretiyle sözkonusu faturaların gerçekten alış yaptığı emtialara ait alış faturaları olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları gözönüne alınarak ödenmesi gereken verginin tespiti, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi icabetmektedir.
                Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, vergi mahkemesi kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine  oybirliği ile karar verildi.

Danıştay 7.Dairesi
Esas No      : 2001/827
Karar No   : 2003/381
Özeti         : Tahrip edildiğinden bahisle defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi, ancak daha sonra mahkemeye bir kısım faturaların ibraz edilmesi halinde; katma değer vergisi indiriminden yararlanabilmek için gerekli yasal defterlere kayıt koşulu olayda gerçekleşmiş kabul edilemeyeceğinden, mahkemeye ibraz edilen faturaların, gerçek mahiyete uygunlukları kanıtlanmış olsa dahi, indirim hakkı vermeleri yasal olarak mümkün değildir. Bu nedenle; dava hakkında karar verilmesinden önce davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce incelenmelerinin sağlanmasına gerek bulunmamaktadır.

Danıştay 7.Dairesi
Esas No    : 2002/426
Karar No : 2003/396
Özeti       : Katma Değer Vergisi Kanununun 34/1 inci maddesine göre yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturaları üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılabileceği; münhasıran bu iki şartın bir arada gerçekleşmesi durumunda katma değer vergisi indiriminden yararlanılabileceği, yükümlü adi ortaklığın defter ve belgelerini inceleme elemanına ibraz etmemesi nedeniyle olayda re'sen takdir nedeni bulunduğu yükümlülerin faaliyetlerine son vermiş olsalar bile ilgili yıl defter ve belgelerini takip eden yılbaşından itibaren beş yıl süre ile muhafaza ve ibraz mecburiyetleri bulunduğu, defter ve belgelerini hukuken geçerli bir sebep olmaksızın inceleme aşamasında inceleme elemanına, dava aşamasında ise Mahkemeye ibraz etmeyen yükümlü adi ortaklığın katma değer vergisi indiriminden yararlandırılmasının hukuken mümkün olmadığı, mücbir sebebin varlığının ispatlanamamış olması ve defterlerin ibraz edilmemiş olması karşısında faturaların yasal defterlere kaydedilip kaydedilmediği hususunun tespitine imkan verilmediğinden indirimler reddolunmak suretiyle yapılan cezalı tarhiyatta isabetsizlik görülmemiştir.

                Bilindiği üzere; idari yargı yetkisi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 2 nci  fıkrasında, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlandırılmıştır. İdari yargı yerlerinin bu denetim yetkisi, kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin kullanılışının hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını kapsar; yoksa, söz konusu yetkilerin idari yargı yerlerince kullanılması sonucunu yaratmaz. Böyle olunca; vergi mahkemelerinin,  vergi idaresine ait vergi incelemesi ve karşıt inceleme yapma yetkisinin kullanılışının hukuka uygunluğunu denetlemekle yetincekleri; onların yerine geçerek, vergi incelemesi ve karşıt inceleme yoluyla defter kayıtlarının ve bu kayıtların dayanağı olan belgelerin gerçek durumla uyumlu olup olmadıklarını araştıramayacakları tabiidir. Bunun sonucu olarak; vergi incelemesi yapmaya yetkili denetim elemanına ibraz edilmediği için, biçimselliğinin gerçek mahiyetle uyumlu olup olmadığı tespit  edilemeyen  defter ve belgelerin, çıkan uyuşmazlık dolayısıyla açılan idari davada, karşıt  inceleme yetkisi bulunmayan idari yargı yerince, davacı lehine verilecek karara dayanak alınması, vergilemede esas olan "gerçek mahiyet"in biçimselliğe feda edilmesi anlamına gelir ki, vergiyle ilgili muamelelerinin gerçek mahiyetlerini vergi idaresinin denetiminden kaçırmayı düşünen vergi  mükelleflerinin,  bunu sağlamak amacıyla, defter ve belgelerinin inceleme  elemanı yerine yargı yerlerine ibrazını yeğlemelerine yol açabilecek böyle bir anlayışa Kanun  Koyucunun izin  vereceği düşünülemez. Dolayısıyla, inceleme elemanına ibraz olunmayan defter ve belgelerin, gerçek mahiyete uygunluğu saptanmadan, yargı kararına esas alınması, açıklanan hukuki durumla bağdaşmaz.
                Bu yüzden; davada, Mahkemece, biçimsel kurallara uygun ve gerçek mahiyette olup olmadıklarının saptanması amacıyla, davacı tarafından dava aşamasında sunulan defter ve belgelerle ilgili olarak davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce inceleme yapılmasına olanak sağlanması ve bu incelemenin sonuçlanmasından sonra, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Dava hakkında bu yola başvurulmadan, davacının defter  ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak hüküm tesisinde isabet bulunmamaktadır.

Defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmeyip mahkemeye ibraz edilmesinin ibraz yükümlülüğünü müeyyidesiz bırakacağı:

Danıştay 11.Dairesi
Esas No    : 1998/1689
Karar No   : 1999/2026
Özeti         : Mahkemelerin re'sen araştırma yetkisi var ise de, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinin haklı bir nedene dayanması gerekir. Vergi incelemesine geçerli mazereti olmaksızın ibraz edilmeyen defter ve belgelerin mahkemeye ibrazı ve mahkeme tarafından incelenmesi, bunların yetkili makamlarca istenilmesi halinde ibraz edilmesi yükümlülüğünü müeyyidesiz bırakacak ve re'sen takdir edilmesi gereken bir kazancın maddi delillere dayandırılması sonucunu doğuracağından yükümlü adına belgesiz olduğu için indirimlerin reddi yoluyla yapılan tarhiyat yerindedir.

Danıştay 7.Dairesi
Esas No    : 2002/426
Karar No : 2003/396
Özeti       : Katma Değer Vergisi Kanununun 34/1 inci maddesine göre yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturaları üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılabileceği; münhasıran bu iki şartın bir arada gerçekleşmesi durumunda katma değer vergisi indiriminden yararlanılabileceği, yükümlü adi ortaklığın defter ve belgelerini inceleme elemanına ibraz etmemesi nedeniyle olayda re'sen takdir nedeni bulunduğu yükümlülerin faaliyetlerine son vermiş olsalar bile ilgili yıl defter ve belgelerini takip eden yılbaşından itibaren beş yıl süre ile muhafaza ve ibraz mecburiyetleri bulunduğu, defter ve belgelerini hukuken geçerli bir sebep olmaksızın inceleme aşamasında inceleme elemanına, dava aşamasında ise Mahkemeye ibraz etmeyen yükümlü adi ortaklığın katma değer vergisi indiriminden yararlandırılmasının hukuken mümkün olmadığı, mücbir sebebin varlığının ispatlanamamış olması ve defterlerin ibraz edilmemiş olması karşısında faturaların yasal defterlere kaydedilip kaydedilmediği hususunun tespitine imkan verilmediğinden indirimler reddolunmak suretiyle yapılan cezalı tarhiyatta isabetsizlik görülmemiştir.

                Bilindiği üzere; idari yargı yetkisi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 2 nci  fıkrasında, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlandırılmıştır. İdari yargı yerlerinin bu denetim yetkisi, kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin kullanılışının hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını kapsar; yoksa, söz konusu yetkilerin idari yargı yerlerince kullanılması sonucunu yaratmaz. Böyle olunca; vergi mahkemelerinin,  vergi idaresine ait vergi incelemesi ve karşıt inceleme yapma yetkisinin kullanılışının hukuka uygunluğunu denetlemekle yetincekleri; onların yerine geçerek, vergi incelemesi ve karşıt inceleme yoluyla defter kayıtlarının ve bu kayıtların dayanağı olan belgelerin gerçek durumla uyumlu olup olmadıklarını araştıramayacakları tabiidir. Bunun sonucu olarak; vergi incelemesi yapmaya yetkili denetim elemanına ibraz edilmediği için, biçimselliğinin gerçek mahiyetle uyumlu olup olmadığı tespit  edilemeyen  defter ve belgelerin, çıkan uyuşmazlık dolayısıyla açılan idari davada, karşıt  inceleme yetkisi bulunmayan idari yargı yerince, davacı lehine verilecek karara dayanak alınması, vergilemede esas olan "gerçek mahiyet"in biçimselliğe feda edilmesi anlamına gelir ki, vergiyle ilgili muamelelerinin gerçek mahiyetlerini vergi idaresinin denetiminden kaçırmayı düşünen vergi  mükelleflerinin,  bunu sağlamak amacıyla, defter ve belgelerinin inceleme  elemanı yerine yargı yerlerine ibrazını yeğlemelerine yol açabilecek böyle bir anlayışa Kanun  Koyucunun izin  vereceği düşünülemez. Dolayısıyla, inceleme elemanına ibraz olunmayan defter ve belgelerin, gerçek mahiyete uygunluğu saptanmadan, yargı kararına esas alınması, açıklanan hukuki durumla bağdaşmaz.
                Bu yüzden; davada, Mahkemece, biçimsel kurallara uygun ve gerçek mahiyette olup olmadıklarının saptanması amacıyla, davacı tarafından dava aşamasında sunulan defter ve belgelerle ilgili olarak davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce inceleme yapılmasına olanak sağlanması ve bu incelemenin sonuçlanmasından sonra, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Dava hakkında bu yola başvurulmadan, davacının defter  ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak hüküm tesisinde isabet bulunmamaktadır.

            Bilgisayar kayıtlarının ibraz edilmesi :

Danıştay 3.Dairesi
Esas No    :   2006/112     
Karar No   :   2007/222
Özeti         : Her ne kadar, inceleme sırasında, bilgisayarda tutulan muhasebe kayıtlarının incelenmediği ileri sürülmüş ise de, 3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi, katma değer vergisi indirimi, verginin yasal defterlere kaydı koşuluna bağlandığından ve Vergi Usul Kanununda düzenlenen yasal defter kayıtlarından olmayan bilgisayar  kayıtlarının incelenmemiş olmasıda vergi incelemesini kusurlandırmayacağından, vergi mahkemesince, ispat külfeti davalı idareye yüklenerek yazılı gerekçeyle verilen karar hukuka uygun düşmemiştir.

Danıştay Vergi Daireleri Kurulu
Esas No    : 2007/12
Karar No   : 2007/220
Özeti         : Yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz edemeyen yükümlünün, Katma Değer Vergisi indirimleri kabul edilmeyerek yapılan tarhiyatta yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığı, bilgisayara yapıldığı ileri sürülen kayıtların, yasal defterlere yapılmış kayıt sayılmayacağı.

Mücbir sebep halinin kabul edilip edilmemesi:

                Defter ve belgelerin, saklama zamanaşımı süresinin dolduğu sanılarak imha edilmesi:

Danıştay 7.Dairesi
Esas No : 2002/3196        
Karar No : 2004/974
Özeti      : 1- Mükelleflerce yapılan vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden,  yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için,  bu verginin fatura veya benzeri belgeler üzerinde ayrıca gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmesi yasal bir zorunluluk olup; bu şartlardan herhangi birinin, 213 sayılı Kanunda belirtilen mücbir sebepler mevcut olmamasına rağmen yerine getirilmemesi halinde, mükelleflerin, yüklendikleri katma değer vergisini indirim konusu yapabilmelerine imkân bulunmamaktadır.
                  2- Defter ve belgelerin, saklama zamanaşımı süresinin dolduğu sanılarak imha edilmesinin mücbir sebep olarak kabulü mümkün değildir.
                Olayda, davacı Şirket tarafından, 1996 yılına ait defter ve belgelerin 2000 yılında saklama zamanaşımı süresinin dolduğu sanılarak imha edilmesinin mücbir sebep olarak kabulüne olanak bulunmadığından, davacı Şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen belgelerde yer alan katma değer vergilerinin, yukarıda açıklanan kanun hükmü uyarınca indirim konusu yapılamayacağı açıktır.
                Bu itibarla, Mahkemece, davanın reddi gerekirken, tarh ve ceza kesme işlemlerinin yazılı gerekçeyle iptal edilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
               
            Çalındığı ileri sürülerek defter ve belgelerin ibraz edilmemesi :

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Esas No : 2004/141         
Karar No  : 2005/4
Özeti      :Çalındığından bahisle defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilememesi yükümlüyü, katma değer vergisi indirimine ilişkin koşullardan ikincisi olan “indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde ayrıca gösterilmiş olmasını kanıtlama sorumluluğundan kurtarmaz. Defter ve belgelerini çalındığından bahisle incelemeye ibraz edemeyen yükümlünün temin edebileceği belgeler, vergi dairesi haberdar edilip incelenerek karar verilmesi gerekirken, davanın vergi aslına ilişkin kısmının reddinde isabet görülmemiştir.

                Olayda; davacı Şirketin, indirim hakkından yararlandığı vergilendirme dönemine ilişkin yasal defterlerini incelemeye ibraz etmediği sabittir. Her ne kadar, davacı Şirket, ibraz etmeme nedenini, çalındıkları iddiası ile açıklamaya ve bunu da, Asliye Ticaret Mahkemesince verilen zayi belgesi ile kanıtlamaya çalışmakta ise de, bu iddiaya itibar edilmesine hukuken olanak yoktur.
                Zira; bilindiği gibi 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesine göre, mücbir sebep olduğu iddia edilen durumun, kanıtlanmadıkça, vergilendirme işlemlerine ve vergi ödevleriyle ilgili yükümlülüklere etkisi yoktur. Olayda; davacı Şirket tarafından defterlerinin çalındığına dair hukukça itibar edilebilecek bir kanıt getirilmiş değildir. Yalnızca, tek yanlı ifadeye dayalı zayi belgesi ise, Yargıtay içtihatlarında da açıkça ortaya konulduğu gibi, bu konuda kanıt olabilecek nitelikte değildir. Öte yandan; ekonomik değeri olmayan kullanılmış defterlerin çalındığı yolundaki iddianın hayatın doğal akışına aykırı olduğu da, yine hırsızlık suçunun unsurları konusunda uzman Yargıtay Ceza Dairelerinin içtihatlarıyla kabul edilen gerçektir. Dolayısıyla, olayda, davacı Şirketin yasal defterlerini haklı neden olmaksızın incelemeye ibraz etmediğinin kabulü için hukuksal zorunluluk vardır.
                Durum böyle iken, Yasanın indirim hakkından yararlanabilmek için birlikte gerçekleşmesini aradığı iki koşulun noksansız yerine getirildiğini kanıtlayamayan davacı Şirketin, indirim hakkından yararlandırılmasına, Kanun koyucunun bu haktan yararlanabilmeyi söz konusu biçimsel koşullara bağlarken gerçekleştirmeyi düşündüğü amaca ve Vergi Dava Daireleri Kurulunun emsali olaylarda vermiş olduğu kararlara uygun olmaması ve defter ve belgelerini ibrazdan kaçınan vergi mükelleflerinin Kanuna aykırı bu eylemlerinin ödüllendirilmesi sonucunu yaratmasının kaçınılmaz bulunması sebebiyle, cevaz verilemez.
                Açıklanan bu nedenle, temyiz isteminin reddi ile direnme kararının onanması gerektiği oyu ile aksine verilen karara katılmıyoruz

Danıştay 7.Dairesi
Esas No   : 2000/6683
Karar No : 2002/903
Özeti       : Mükelleflerin, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter ve belgeyi, muhafaza süresi içinde, yetkili makam ve memurların istemeleri halinde ibraz etmeleri zorunludur. Ancak, Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesinde belirtilen mücbir sebeplerden birinin varlığının kanunen geçerli bir şekilde ispatı halinde, yükümlüden defterlerini ibraz ederek alış belgelerini defterlerine kaydettiğini belgelemesi beklenemeyeceğinden, inceleme elemanına veya mahkemeye ibraz edilen alış belgelerinin, mücbir sebep nedeniyle deftere kayıt koşulunun yerine getirilmiş sayılması; mücbir sebep halinin kanunen geçerli bir şekilde ispat edilememesi halinde ise, katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için aranan "gider belgelerinin yasal defterlere kaydedilmiş olması" koşulunun yerine getirilmediğinin kabulü gerekir.
.
                Olayda, davacı şirket tarafından çalındığı iddia edilen alış faturalarının bir kısmı, bu faturaları düzenleyen kişi ve kuruluşlardan temin edilerek dava dilekçesi ekinde mahkemeye ibraz edilmiş ve mahkemece de, karşıt inceleme yapılmak ve savunmaya esas alınmak üzere sözkonusu faturalar vergi dairesine gönderilmesine rağmen, vergi dairesince, bu faturaların sahte veya içeriği itibarıyla yanıltıcı oldukları yolunda herhangi bir iddia ileri sürülmemesi üzerine, ibraz edilen faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indirimi kabul edilmek suretiyle uyuşmazlık hakkında karar verilmiş ise de; davacı şirketçe ileri sürülen, ilgili döneme ait defter ve belgelerinin çalındığı iddiası, mücbir sebep nedeniyle deftere kayıt koşulunun yerine getirilmiş sayılmasına yeterli olmadığından ve katma değer vergilerinin indirim konusu yapılabilmesi için, 3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde öngörülen her iki koşulunda aranması gerektiğinden, tarh ve ceza kesme işleminin iptali yolundaki mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

            Yukarıdaki yargı kararları incelendiğinde, defter ve belge ibrazının, gizleme (kasıt) unsuru içerip içermediğinin tespitinin ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Bunun için de mücbir sebep (elde olmadan defter ve belgelerin zayi olması) halinin varlığının ispatı çok önem taşımaktadır. Bunun için ‘zayi belgesi’ olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. İtfaiye raporları ve polis tutanaklarına göre karar verildiği, zaman zaman zayi belgesinin doğruluğunun kabul edilmediği yargı kararlarına da rastlanmaktaysa da çoğunlukla zayi belgesinin alınması mücbir sebep hali olarak kabul edilmektedir. İnceleme elemanı, zayi belgesi olan mükellefin mücbir sebep halini dikkate almak durumundadır. Bu nedenle VUK 373 maddesine göre düzenleyeceği raporda ceza önermeyecektir. Fakat, vergi ve faizler konusunda inceleme elemanın takdir yetkisi kalmamaktadır. Çünkü vergi mevzuatımızda vergi ve buna bağlı faizler konusunda hükümler çok açıktır. KDV Kanunu 29 ve 34.maddelerinde defterlere kayıt şartı indirim hakkının olmazsa olmaz şartlarındandır. İndirim kayıtlarının yapılıp yapılmadığının inceleme esnasında görülmesi ve doğru olup olmadığının kontrol edilebilmesi gerekmektedir. Defterlerin ibraz edilmemesi bunu önlemektedir. Yoksa sorun inceleme elemanın karşıt inceleme yaparak belgelerin gerçek olup olmadığını, belgeleri düzenleyen mükelleflerin kayıtlarına işlenip işlenmediğini veya katma değer vergisinin beyan edilip edilmediğini tespit edip etmemesi ile ilgili değildir. Şekil şartı gibi görünse de kanunda bu durumu esnetecek bir hüküm bulunmaktadır. 282 Seri No’lu VUK Genel Tebliği (1999 depremi nedeniyle afet bölgesi ilan edilen bölgelerdeki mükelleflerin mücbir sebep hali nedeniyle, defter ve belgelerinin zayi olduğunun belgelendirilmesi durumunda indirim hakkının kabul edilmesi) gibi Maliye Bakanlığı özel bir düzenleme yapmadığı sürece genel hükümler geçerli olacaktır. Bu durumda inceleme elemanının kanunların uygulayıcısı sıfatıyla indirim konusu KDV’leri reddetmekten başka yolu yoktur. Fakat, yargının (mahkemelerin) mali mevzuata bağlı kalma gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Hukuk kuralları ile vergi kanunlarının çeliştiği sonucuna varıldığında, mahkemeler tarafından hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesi ile idare tarafından yapılan işlemler durdurulabilmektedir. Mücbir sebep halini ispatlamış ve KDV indirimi reddedilen belgelerin tasdikli örneklerini tedarik etmiş, hatta reddedilen katma değer vergilerinin satıcı durumundaki mükelleflerin defter kayıt ve beyanlarına yansıtıldığını karşıt inceleme tutanakları veya YMM raporları ile ortaya koymuş mükelleflerin VUK 3.maddedeki ‘ispat’ yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğu gerekçesi ile mahkemeler tarafından vergi inceleme raporlarında indirimleri reddedilen KDV ve cezalarına ilişkin tarhiyatlar kaldırılmaktadır. Yargı kararları; zayi belgesinin alınıp alınmaması, itfaiye ve polis tutanaklarında yer alan tespitlerin net ve doğru olup olmaması, mükellefin defter ve belgelerini inceleme elamanına ibraz etmeyerek mahkemeye ibraz etmesi, tam veya kısmen ibraz etmesi (defter ve belgelerin bazılarının ibraz edilmemesi) gibi durumlara göre çeşitlilik göstermektedir. İlk derece mahkemelerle temyiz mahkemeleri farklı kararlar verebilmekte, Vergi mahkemesinde kaldırılan tarhiyatlar Danıştay tarafından kabul edilebilmekte, Vergi mahkemesinde kabul edilen tarhiyatlar Danıştay tarafından iptal edilebilmektedir. Farklı kararlar verilmesinin ana nedeni, mücbir sebep halinin kabul edilip edilmeme konusunda yaşanmaktadır. İndirim hakkı konusunda ise, mükellefin indirim konusu yaptığı katma değer vergilerinin haklılığını ispatlaması durumunda çoğunlukla benzer kararlar verilmekte, mükellefin KDV indirimleri kabul edilmektedir.

  SONUÇ:

            Yasal defter ve belgelerin zamanaşımı sürecince muhafaza edilmesinin ve istendiğinde incelemeye ibraz edilmesinin ne kadar önemli olduğunu, ibraz edilemediğinde ne türden vergi ve cezalarla karşı karşıya gelinebileceğini mükelleflerin çok iyi bilmeleri gerekiyor. Çoğu kez defter ve belgelerini gizleme gibi bir niyeti olmayan, fakat defter ve belge muhafazası konusunda düzensiz ve genellikle muhasebeci konusunda da talihsiz olan mükelleflerin anlattığımız bu durumla karşılaştığını ve bu durumdan kurtulmak için nasıl çaba harcadığını görmekteyiz. Gelişen teknoloji ortamında, otomasyonun her alanda hayatımıza girdiği, e-fatura, e-beyanname, e-bildirimlerin uygulamaya konduğu,  muhasebe kayıtlarının bilgisayarlarda yapıldığı, beyanname ve bildirimlerin bilgisayar kayıtlarından doldurulduğu bir ortamda, hala fiziki (kağıt üstünde) tasdikli defterlerin kayıt, muhafaza ve ibraz zorunluluğunun aranması önemli bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır. Hesap dönemi bittikten ve en son beyannamelerin verilme dönemi geçtikten sonra, bilgisayarda tutulan muhasebe kayıtlarının elektronik ortamda saklanması ve bir örneğinin Bakanlığın tayin edeceği bir kurum tarafından muhafaza edilmesi ve gerektiğinde incelemeye ibrazı sağlanırsa, en azından defterlerin incelemeye ibraz edilmemesinin ortaya çıkaracağı sorunlar ortadan kalkacaktır. Vergi mahkemeleri de gereksiz yere meşgul edilmemiş olacaktır. Bu uygulama aynı zamanda inceleme elemanının da işini kolaylaştıracaktır. Çünkü çoğu zaman, inceleme elemanı, mükellefin ilgili dönem hesap ve işlemlerin incelemek için harcadığı zamandan daha fazla bir zamanı, defter ve belgelere ulaşmak için harcamaktadır. Bu konuda yapılacak bir düzenleme, yaşanan tüm bu sıkıntıların önüne geçecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder