4 Mart 2017 Cumartesi

FATURA ALACAĞININ TAHSİLİ, KAPALI FATURAYI TAKİBE KOYMA, KÖTÜNİYET TAZMİNATI

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/05/2015 tarih ve 2014/183-2015/244 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan altı adet fatura dolayısıyla toplam 32.238,50 TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilamsız icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini, takip konusu alacağın irsaliyeli faturalardan kaynaklandığını ve faturada yazılı alacağın ödenmediğini ileri sürerek davalının icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davalı vekili; müvekkilinin davacı taraftan taşıma hizmeti alımı yaptığını, almış olduğu hizmetlerin bedelini de davacıya ödediğini, dava konusu yapılan ve açık olarak kesilen iki adet fatura bedelinin de davacı tarafa ödendiğini ancak herhangi bir makbuz verilmediğini, davacı tarafın kötü niyetli olarak hareket ettiğini savunarak davanın reddini istemiş ve asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin ticari defterlerinde takip konusu yapılan faturaların tamamının nakit olarak tahsil edilmiş göründüğü, davalının ticari defterlerinde ise toplam bedeli 9.417,50 TL olan iki adet faturanın satıcılar hesabına borç olarak kaydedildiği ve davalının kendi kayıtlarına göre davacı şirkete borçlu gözüktüğü, davalı ticari defterlerinde yer alan kayıtların, faturaların düzenleme şekliyle daha uyumlu olması nedeniyle davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalıdan 9.417,50 TL alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, dava konusu alacağın likit nitelikte olduğu ve davalı borçlunun itirazında haksızlığına karar verilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile icra dosyasında yapılan takibin 9.417,50 TL asıl alacak yönünden davalının itirazının iptaline ve asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, ticari defterlerin sahibi yararına delil olmasının HMK m.222'nin aradığı koşulların gerçekleşmesine bağlı olmasına, bu şartların tümü gerçekleşmedikçe ticari defterlerin sahibi yararına delil olma niteliği ve dolayısıyla hükme dayanak teşkil etme gücünü kazanamamasına, ayrıca tarafların ticari defterlerini, yasaya uygun tutmuş olsalar bile, iki tarafın defterleri birbirine aykırı ise ticari defterlerin yine delil olamamasına, (Gençtürk Muharrem, Ticari Defterlerin Delil Niteliği, Sayfa 112, 1997 bası). bunun yanında sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamayacak olmasına göre, somut olayda tarafların ticari defter kayıtları ile sonuca gitmek ve özellikle davalı defter kayıtlarının faturaların düzenleme şekline uygun olduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değilse de, tek başına dört faturanın kapalı, iki faturanın açık fatura şeklinde düzenlendiği göz önüne alındığında, bu iki fatura bakımından davanın kabulüne karar verilmesinin sonucu itibarı ile doğru olması karşısında davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağı için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ancak, icra takibine konu altı adet faturadan dört adedinin kapalı ve davalı tarafından ödendiğinin anlaşılmasına, böylece davacının bu dört kapalı faturadaki miktara yönelik yaptığı icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun açık olmasına rağmen mahkemece, kötüniyet tazminatına karar verilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:
 Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 28/11/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


KARŞIOY

Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptalidir. Davacı, taraflar arasındaki taşıma ilişkisinden kaynaklanan altı adet faturaya dayalı alacağın ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise fatura bedellerini davacıya elden nakit ödediğini ancak davacı yanca ödeme makbuzunun gönderileceği vaat edilmesine karşın bunun yerine getirilmediğini savunarak ödeme nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki temel ilişkinin niteliği, bu ilişkiden kaynaklanan davacı alacağının miktarı, kesilen fatura adedi vs. hususlar üzerinde çekişme bulunmadığına göre, davada ispat yükü, ödeme savunmasında bulunan davalı üzerindedir. Davalı üzerine düşen ispat yükü çerçevesinde, diğer delilleri yanında ticari defterleri de delil göstermiştir. Bilirkişi marifetiyle incelenen davacı defterlerinde takip ve dava konusu faturaların tümünün elden nakit olarak tahsil edilmiş olduğu belirtilmekte olduğu anlaşıl-maktadır. Davacının kendi defterinde dava konusu alacağın tahsil edilmiş olduğuna ilişkin düşülen kayıtlar, HMK'nın 219/2. maddesindeki düzenlemede nazara alındığında, aynı kanunun 199. maddesi anlamında belge niteliğinde olup davacı yan, söz konusu tahsil kaydının hataen oluşturulduğuna ilişkin iddiasını ispatlayan herhangi bir delil sunmuş değildir. Hal böyle olmakla, davalı, elden ödeme savunmasını bizzat davacıdan sadır belge ile ispatlamış olduğundan davacının kestiği faturaların dördünün ATO'nun teamül kararı çerçevesinde kapalı fatura olup olmadığı, tarafların ticari defterlerinin HMK'nın 222. maddesi anlamında birbirini teyit edip etmediği gibi hususların bu dava bakımından tartışılmasına gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki, kapalı olduğu belirtilen dört adet faturanın da, yukarda zikredilen ATO'nun teamül kararına uygun biçimde kapa-tılmış olduğunun kabulü de yerinde olmayıp, mahkemelerin ve bu arada Yargıtay'ın, ticari nitelikteki teamülleri, söz konusu teamülden farklı veya eksik hallerde de uygulanabilir bulma gibi bir hak ve yetkileri olmaması nedeniyle, mezkur teamül kararında zikredildiği biçimde kaşe ve "bedeli ödenmiştir" kaydı içermeyen mücerret imzanın, söz konusu dört adet faturanın kapalı olarak düzenlendiğini de göstermeyeceği ayrıca belirtilmelidir.

Dairemizin davalı yan vekilinin temyiz itirazlarının reddine ilişkin (1) nolu bentteki düşüncesi, HMK'nın 222. maddesinin, kural olarak, ispat yükü üzerine düşen tarafın, iddia veya savunmasını bizzat "kendine ait" ticari defterler ile ispat etme haline münhasır bir hususa ilişmekte olup davalının savunmasını ispat için kendi defterine dayanmamış olması nedeniyle, kanımızca, somut olayın özelliklerine uygun düşmemektedir.

Tüm bu nedenlerle, yerel mahkeme kararının tümüyle bozulması görüşünde olduğumuzdan, Daire çoğunluğunun aksi yöndeki düşüncesine katılamıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder