DAVA: Taraflar
arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen
02/07/2015 tarih ve 2014/529-2015/537 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi
davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde
verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi R.T. tarafından
düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar,
duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği
görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka müşterisi olan davalı tarafından internet şubesi kullanmak suretiyle hesaplarından yapılan para aktarımlarının iadesi için aleylerine icra takibi başlattığını, ödeme emrine süresi içerisinde itirazda bulunamadıkları için takibin kesinleştiğini, takibin somut bir dayanağı bulunmayıp, müvekkilinin işlemlerinden değil davalı ve 3. kişilerin eylem ve işlemlerine konu olduğunu, yapılan işlemlerin müvekkili dışında gerçekleşen internet dolandırıcılığı ile ilgili olduğundan müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra baskısı altında yapmak zorunda kalabilecekleri ödemenin istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı banka şubesindeki hesabının dışarıdan müdahale sonucu çeşitli kişilere yapılan para transferleri ile boşaltıldığını, meydana gelen olay nedeniyle müvekkilinin şikayetçi olup, suç duyurusunda da bulunduğunu, müvekkili zararından internet bankacılığı hizmetini sunan davacı bankanın sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddi ile davalı aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bankaların birer güven kuruluşları olup, kendilerine tanınan ayrıcalıklar ve aynı zamanda uzman kuruluşlar olmaları nedeniyle basiretli tacir olmanın da ötesinde yükümlülükleri bulunduğu, mevduat sahiplerinin mevduatlarını Bankalar Kanunu gereğince geri almasının sınırlandırılamayacak olması nedeniyle bankaların kendilerine yatırılan paraları istenildiğinde veya belli bir vadede ayni veya nispi olarak iade etmesi gerektiği zira, mevduatların ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan sözleşmelere konu olduğu, buna göre de TBK’nın 386 ve 387. maddelerindeki ödünç alanın akdin sonunda ödünç verilen parayı iade yükümlülüğünün bulunması ve yine, usulsüz tevdi hükümlerini düzenleyen TBK’nın 572. maddesi gereğince de bankanın kendisine tevdi edilen mevduatı kullandığı, bu haliyle de zarardan sorumlu olduğu, bankanın sorumluluktan ancak davalının kasti veya kötü niyetli hareketlerinin zarara sebebiyet verdiğini ispatlayarak kurtulabileceği, davacı tarafça bu yönde her hangi bir delil ibraz edilemediği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
KARAR: Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 07.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Davacı vekili, müvekkili banka müşterisi olan davalı tarafından internet şubesi kullanmak suretiyle hesaplarından yapılan para aktarımlarının iadesi için aleylerine icra takibi başlattığını, ödeme emrine süresi içerisinde itirazda bulunamadıkları için takibin kesinleştiğini, takibin somut bir dayanağı bulunmayıp, müvekkilinin işlemlerinden değil davalı ve 3. kişilerin eylem ve işlemlerine konu olduğunu, yapılan işlemlerin müvekkili dışında gerçekleşen internet dolandırıcılığı ile ilgili olduğundan müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra baskısı altında yapmak zorunda kalabilecekleri ödemenin istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı banka şubesindeki hesabının dışarıdan müdahale sonucu çeşitli kişilere yapılan para transferleri ile boşaltıldığını, meydana gelen olay nedeniyle müvekkilinin şikayetçi olup, suç duyurusunda da bulunduğunu, müvekkili zararından internet bankacılığı hizmetini sunan davacı bankanın sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddi ile davalı aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bankaların birer güven kuruluşları olup, kendilerine tanınan ayrıcalıklar ve aynı zamanda uzman kuruluşlar olmaları nedeniyle basiretli tacir olmanın da ötesinde yükümlülükleri bulunduğu, mevduat sahiplerinin mevduatlarını Bankalar Kanunu gereğince geri almasının sınırlandırılamayacak olması nedeniyle bankaların kendilerine yatırılan paraları istenildiğinde veya belli bir vadede ayni veya nispi olarak iade etmesi gerektiği zira, mevduatların ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan sözleşmelere konu olduğu, buna göre de TBK’nın 386 ve 387. maddelerindeki ödünç alanın akdin sonunda ödünç verilen parayı iade yükümlülüğünün bulunması ve yine, usulsüz tevdi hükümlerini düzenleyen TBK’nın 572. maddesi gereğince de bankanın kendisine tevdi edilen mevduatı kullandığı, bu haliyle de zarardan sorumlu olduğu, bankanın sorumluluktan ancak davalının kasti veya kötü niyetli hareketlerinin zarara sebebiyet verdiğini ispatlayarak kurtulabileceği, davacı tarafça bu yönde her hangi bir delil ibraz edilemediği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
KARAR: Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 07.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder