1 Mayıs 2017 Pazartesi

İŞÇİNİN İŞ YERİ MÜDÜRÜNE HAKARET ETMESİ, İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI TALEPLERİ...

Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 10. İş Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 01.03.2013 gün 2011/1133 E., 2013/231 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 27.12.2013 gün 2013/7871 E. 2013/30868 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı, davalı işveren şirketin Keçiören Ayvalı mağazasında manav şefi görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesini istemiştir.

Davalı, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/2-d. fıkrası gereğince haklı nedenle feshedildiğini, taleplerinin yerinde olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı ile mağaza müdürü arasında geçen tartışmada öncelikle mağaza müdürünün davacıyı yalancılıkla itham ederek tokat attığı, davacının akabinde karşılık verdiği, olayda ağır kusurun mağaza müdüründe olduğu ve mağaza müdürünün kusurundan işverenin sorumlu olduğu, mağaza müdürünün ağır kusurlu davranışından kaynaklanan olay nedeniyle işveren feshinin haklılığının ileri sürülemeyeceği, feshin ancak çalışma koşulları gereklerinden kaynaklı veya davacının kişisel nedenlerinden kaynaklı geçerli nedene dayandığının kabul edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.


1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-İş sözleşmesinin davalı tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından 24/08/2011 tarihli ihtarnameyle, mağaza müdürü ile tartışıp darp etmesi nedeniyle 4857 sayılı Kanun'un 25/2- d. maddesi gereğince feshedilmiştir. Yargılama sırasında toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında, olay tarihinde davacı ile mağaza müdürü arasında çıkan tartışmada, mağaza müdürünün davacı işçiye “yalan söylüyorsun” şeklindeki sözü üzerine davacı işçinin mağaza müdürüne hakaret ettiği ve sonrasında tarafların birbirini darp ettiği anlaşılmaktadır. Davacının mağaza müdürü ile kavga etmesi, olayın meydana gelmesinde diğer çalışan ile birlikte kusurlu olması karşısında davacının feshe konu davranışları, iş sözleşmesinin feshi için haklı sebep teşkil etmektedir. Bu durumda işveren feshi haklı sebebe dayandığından kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI 


Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karar Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçeyle bozulmuş, mahkemece olayın oluş şeklinin öncelikle mağaza müdürünün davacıyı yalancılıkla suçlayarak tokat attığı şeklinde kabul edildiği, müdürün tokadından sonra çıkan tartışma ve darp olayının, yapılan hakaretle ve atılan tokada göre ölçülü şekilde sona ermiş olması nazara alındığında söz konusu olayın işverene haklı nedenle fesih hakkı vermeyeceği, Yargıtay bozma kararının ilk etkili eylemin müdürden geldiğini yeterli nitelikte değerlendirmediği ve işverenin ne şekilde sorumluluktan kurtulduğunu açıklamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme hükmü davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık davacının eyleminin haklı fesih sebebi oluşturup oluşturmayacağı ve buradan varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

İş sözleşmesi kural olarak, feshi ihbar sonucu veya belirli bir süre için yapılmışsa, bu sürenin dolmasıyla ortadan kalkar. Ancak İş Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu işçi ve işverene belirli veya belirsiz süreli bir iş sözleşmesini derhal ortadan kaldırma olanağını da tanımıştır. Bu yüzden işveren, işçiyi hemen işyerinden uzaklaştırabileceği gibi; işçi de derhal işi bırakma yetkisine sahiptir. Buna karşılık, işçinin veya işverenin iş sözleşmesini hemen bozabilmesi için ortada haklı bir nedenin bulunmasına gerek vardır. İşte, bu tür feshe haklı nedenle fesih (derhal fesih veya süresiz fesih) adı verilir (Tunçomağ, K./Centel, T.: İş Hukukunun Esasları, İstanbul 2008, 5. Bası, s. 204). 
Haklı nedenle fesih hakkı, dürüstlük kuralları gereği iş ilişkisini sürdürmesi kendisinden beklenemeyecek tarafa belirli veya belirsiz süreli iş akdini derhal feshetme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Sürekli borç ilişkileri yaratan iş akdinde ortaya çıkan bir durum nedeniyle bu ilişkiye devam taraflardan biri için çekilmez hale gelmişse haklı nedenle derhal fesih hakkı ortaya çıkar. Akdi ilişkiye devamın çekilmez (katlanılmaz) hale gelip gelmediğinin ölçüsünü objektif iyiniyet, yani dürüstlük kuralları oluşturur (Süzek, S.: İş Hukuku, İstanbul 2015, s. 706).
Haklı nedenle fesih hakkı da süreli fesih gibi bozucu yenilik doğuran bir hak olup, bu hakların tüm özelliklerini taşır. Haklı nedenle fesih karşı tarafın kabulüne gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanıyla iş akdini derhal sona erdirir (Süzek, s. 536). 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 ve 25. maddeleri, iş akdinin işçi ve işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih hallerini düzenlemektedir.
4857 sayılı Kanun'un “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25. maddesi:

“Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir: 
...
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.
c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.
...
İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.”
şeklinde düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere; 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyiniyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-d fıkrasında ise, işçinin işverene veya işverenin başka işçisine sataşması işverene haklı fesih imkanı vermektedir.

Haklı nedenle feshe yol açan sataşma işverene, aile üyelerinden birine veya işverenin bir işçisine (işveren vekiline) sözle olabileceği gibi davranış şeklinde de ortaya çıkabilir. (Süzek, s.711)
Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; davacının davalıya ait şirkette manav şefi olarak çalıştığı, olay günü davacı ile mağaza müdürü arasında Ramazan ayında yemek çıkarılmaması ve yemek bedellerinin ödenmemesi nedeniyle tartışma çıktığı, çıkan tartışmada mağaza müdürünün davacı işçiye “yalan söylüyorsun” şeklindeki sözü üzerine davacı işçinin mağaza müdürüne hakaret ettiği ve sonrasında tarafların birbirini darp ettiği, işveren tarafından her iki çalışanın da iş sözleşmesinin feshedilerek eşit işlem borcuna uyulduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, davacının işverenin başka bir işçisine sataşmak suretiyle ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan bu davranışı nedeniyle iş sözleşmesinin davalı tarafından feshi haklı sebebe dayandığından, ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç:
 Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18.01.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder