24 Temmuz 2016 Pazar

GENEL KURUL KARARLARININ HÜKÜMSÜZLÜĞÜ

ÖZET :Davalı şirket ortaklarından dava dışı kişinin hasımsız açtığı dava sonucu verilen kararla olağanüstü genel kurula çağrı ile yetkilendirilmiş, bu yetkiye dayalı çağrı üzerine genel kurul toplanarak kararlar almış ise de, Dairemizin bozması sonrasında anılan dava reddedilmiş ve bu red kararı kesinleşmiş olmakla artık geçerli bir genel kurulu toplantıya çağrı yetkisinden söz edilemeyeceği açıktır. Bu durumda, ortadan kalkan yetki ve izin kararı üzerine yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan kararlar hukuki varlık kazanamaz. 


DAVA : Taraflar arasında görülen davada Çorum Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 24.10.2002 tarih ve 2002-268-2002-693 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:  
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin ortağı bulunduklarışirketin yetkisiz kişinin çağrısı ile toplanan 8.1.2001 tarihli genel kurulunun TTK.nun 364 ve 365. maddelerine aykırılık nedeniyle batıl olduğunu ileri sürerek, anılan toplantıda alınan kararların hükümsüzlüğünün tespitini talep ve dava etmiştir.  Davalı vekili, toplantının mahkemece yetkili kılınmış kişinin çağrısıyla yapıldığını, sonradan ilgili kararın bozulmasının genel kurulun butlanına değil, kararların iptal edilebilirliğine esas olabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.  Mahkemece, sunulan ve toplanan kanıtlara dayanılarak, sonradan çağrı yetkisi kalmayan kişinin çağrısıyla toplanan genel kurulun butlan nedeniyle hükümsüz sayılamayacağı, ancak TTK.nun 381. maddesindeki koşulların varlığı halinde iptalinin istenebileceği, bir başka derdest davada iptal nedenleri iddiasının değerlendirilip sonuçlandırılacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.  Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.  TTK.nun 367 nci maddesi hükmünce anonim şirket sermayesinin en az onda biri değerinde paylara sahip ortak veya ortaklarınca bir önceki maddede öngörülen biçimde gerektirici nedenleri bildiren yazılıistemleri yönetim kurulu ve 355 nci madde uyarınca denetçiler tarafından dikkate alınmaz, yani genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılmaz veya istenilen bir husus genel kurul gündemine eklenmezse şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinden anılan konularda yetkili kılınma istemiyle dava açılabilir. Mahkemece genel kurulu toplantıya çağırma veya genel kurul gündemine istenilen hususu eklemeye izin ve yetki kararının kesinleşmesinden sonra değinilen izin ve yetki varlık ve geçerlilik kazanabilir. Aksi takdirde, sonradan bu izin ve yetkinin kalkmasıyla bu doğrultuda yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan kararlar hukuken varlık kazanamaz.  Davalışirket ortaklarından dava dışı, Temur H.'ın hasımsız açtığı dava sonucu verilen 24.10.2000 tarihli kararla olağanüstü genel kurula çağrı ile yetkilendirilmiş, bu yetkiye dayalı çağrı üzerine 8.1.2001 tarihinde genel kurul toplanarak kararlar almış ise de, Dairemizin bozması sonrasında anılan davareddedilmiş ve bu red kararı kesinleşmiş olmakla artık geçerli bir genel kurulu toplantıya çağrıyetkisinden söz edilemeyeceği açıktır. Bu durumda, ortadan kalkan yetki ve izin kararı üzerine yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan kararlar hukuki varlık kazanmamış olduğundan, davanın kabulü yerine yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.  

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 275.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin Avukatlık Ücret Tarifesi'nin 21 nci maddesi gereğince KDV'si ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder