ÖZET :Davalı şirket ortaklarından dava dışı kişinin hasımsız
açtığı dava sonucu verilen kararla olağanüstü genel kurula çağrı ile
yetkilendirilmiş, bu yetkiye dayalı çağrı üzerine genel kurul toplanarak
kararlar almış ise de, Dairemizin bozması sonrasında anılan dava reddedilmiş ve
bu red kararı kesinleşmiş olmakla artık geçerli bir genel kurulu toplantıya
çağrı yetkisinden söz edilemeyeceği açıktır. Bu durumda, ortadan kalkan yetki
ve izin kararı üzerine yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan
kararlar hukuki varlık kazanamaz.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Çorum Asliye 2.
Hukuk Mahkemesi'nce verilen 24.10.2002 tarih ve 2002-268-2002-693 sayılı
kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar vekili tarafından
istenmiş olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve
tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin
ortağı bulunduklarışirketin yetkisiz kişinin çağrısı ile toplanan 8.1.2001
tarihli genel kurulunun TTK.nun 364 ve 365. maddelerine aykırılık nedeniyle
batıl olduğunu ileri sürerek, anılan toplantıda alınan kararların
hükümsüzlüğünün tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, toplantının mahkemece yetkili
kılınmış kişinin çağrısıyla yapıldığını, sonradan ilgili kararın bozulmasının
genel kurulun butlanına değil, kararların iptal edilebilirliğine esas
olabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, sunulan ve toplanan kanıtlara
dayanılarak, sonradan çağrı yetkisi kalmayan kişinin çağrısıyla toplanan genel
kurulun butlan nedeniyle hükümsüz sayılamayacağı, ancak TTK.nun 381.
maddesindeki koşulların varlığı halinde iptalinin istenebileceği, bir başka
derdest davada iptal nedenleri iddiasının değerlendirilip sonuçlandırılacağı
gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz
etmiştir. TTK.nun 367 nci maddesi
hükmünce anonim şirket sermayesinin en az onda biri değerinde paylara sahip
ortak veya ortaklarınca bir önceki maddede öngörülen biçimde gerektirici
nedenleri bildiren yazılıistemleri yönetim kurulu ve 355 nci madde uyarınca
denetçiler tarafından dikkate alınmaz, yani genel kurul olağanüstü toplantıya
çağrılmaz veya istenilen bir husus genel kurul gündemine eklenmezse şirket
merkezinin bulunduğu yer mahkemesinden anılan konularda yetkili kılınma
istemiyle dava açılabilir. Mahkemece genel kurulu toplantıya çağırma veya genel
kurul gündemine istenilen hususu eklemeye izin ve yetki kararının
kesinleşmesinden sonra değinilen izin ve yetki varlık ve geçerlilik
kazanabilir. Aksi takdirde, sonradan bu izin ve yetkinin kalkmasıyla bu
doğrultuda yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan kararlar hukuken
varlık kazanamaz. Davalışirket
ortaklarından dava dışı, Temur H.'ın hasımsız açtığı dava sonucu verilen
24.10.2000 tarihli kararla olağanüstü genel kurula çağrı ile yetkilendirilmiş,
bu yetkiye dayalı çağrı üzerine 8.1.2001 tarihinde genel kurul toplanarak kararlar
almış ise de, Dairemizin bozması sonrasında anılan davareddedilmiş ve bu red
kararı kesinleşmiş olmakla artık geçerli bir genel kurulu toplantıya
çağrıyetkisinden söz edilemeyeceği açıktır. Bu durumda, ortadan kalkan yetki ve
izin kararı üzerine yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan
kararlar hukuki varlık kazanmamış olduğundan, davanın kabulü yerine yazılı
biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA,
275.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin Avukatlık Ücret Tarifesi'nin 21 nci
maddesi gereğince KDV'si ile birlikte davalıdan alınarak davacılara
verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine,
29.05.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder