15 Ağustos 2016 Pazartesi

GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİ /PAY SAHİBİNİN BİLGİ EDİNME HAKKI /OY HAKKINDAN YOKSUNLUK

ÖZET : 6762 sayılı TTK'nın 362/1. maddesine göre, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun, denetçi raporunun, safi kazancın nasıl dağıtılacağına dair tekliflerin anonim şirket genel kurul toplantısından en az 15 gün önce şirketin merkez ve şubelerinde pay sahiplerinin emrine amade bulundurulması gerekir. Bu madde hükmüne uyulmaması TTK'nın 381. maddesi hükmüne göre iptal sebebidir.  Anılan maddeye göre, kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyete aykırı genel kurul kararlarının iptali için karar ile aykırılık arasında bir illiyet bağının bulunması, kararın alınmasına sözkonusu aykırılığın neden olmuş olmasışart değildir. Bu nedenle iptal davası açan davacı sadece kararın kanuna, anasözleşmeye veya afaki iyi niyet kurallarına aykırılığını kanıtlamakla yetinebilir. Ancak, davalışirketin de mevcut kanuna, ana sözleşmeye veya afaki iyi niyete aykırılığın kararın alınmasını etkilemediğini kanıtlamak suretiyle kararın iptalini önleyebilme yetkisi bulunmaktadır.  Olayda, davacı ortağın bilgi alma hakkının ihlali ile alınan kararlar arasında illiyet bağının bulunmasıhalinde ancak alınan kararların iptali sözkonusu olabilir. Bu durumda, mahkemece, davalıya alınan kararlarla davacının bilgi edinme hakkının ihlali arasında bir nedensellik bulunmadığını kanıtlama imkanıtanınmadan kararın iptaline hükmedilmesi doğru değildir.  Ayrıca, TTK'nın 374. maddesinde oy hakkının kullanılamayacağı iki hal "mahrumiyet" başlığı altına öngörülmüştür. Anılan hükme göre, pay sahiplerinden hiç biri, kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füru ile şirket arasındaki şahsi bir işe veya davaya konu olan müzakerelerde oy kullanamayacağı gibi, şirket işlerinin görülmesine her hangi bir suretle katılmış olanlar yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair kararlarda oy kullanamazlar. Yönetim Kurulu üyelerinin ibrası "şahsi bir iş" olarak değerlendirilemeyeceğinden annenin yönetim kurulu üyelerinin ibrası konusunda oy kullanması da yoksunluk hali olarak değerlendirilemez. Bu nedenle iptali istenilen genel kurul toplantısının yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin maddesinin iptaline karar verilmiş olması yanlıştır. 
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İzmir Asliye 4. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 17.11.2005 tarih ve 2003/588-2005/630 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 19.06.2007 gününde davalı avukatı M.D. gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süredarlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: 
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalışirket ortağı olup, şirketin 2002 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 20.06.2003 tarihinde yapıldığını, gerek bu toplantının hazırlık işlemleri, gerekse toplantıda alınan kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu, toplantıdan bir gün önce şirket merkezine gidildiğinde TTK'nın 362. maddesi gereğince şirket merkezinde toplantıdan en az 15 gün önceden hazır bulundurulması gereken denetçi raporunun bulunmadığı, yönetim kurulu faaliyet raporunun ise imzasız olduğunun görüldüğünü, hazır olan belgelerden suret talebinin ise yerine getirilmediğini; bu hususun noter marifetiyle tespit ettirildiğini, TTK'nın 362. maddesi hükmüne aykırı davranılarak müvekkilinin bilgi alma hakkının ihlal edildiğini, hazirun cetvelinin gerçek durumu yansıtmadığını, genel kurulda müzakeresi yapılan bilançonun gerçeğe ve usule aykırı düzenlendiğini, bilançoda sermaye yedekleri altında özel bir fona yer verildiği halde, bu fonun maliyetinin ne olduğu, varlık nedeni ve fondaki paranın nerede değerlendirildiğinin bilançodan anlaşılamadığını, şirket yönetim kurulu üyelerinin şirkete sattığıtaşınmazların aradan 2 yıl geçtikten sonra alım bedellerinin çok altında üçüncü kişilere satılabildiğini, oysa bilançoda taşınmazların değerinin 2001 yılına göre ( 4.163.686.238.216 ) TL. olarak gösterildiğini, gerçekte olmayan bu değer artışına pasifte bir karşılık ayrılmadığını, şirketin kullanıldığı banka kredilerinde gereksiz yere fahiş artış olduğunu, kar dağıtmayan şirketin sermayesinden fazla ortaklarından alacağının olmasının şirketin yalnızca yönetim kurulu üyelerinin lehine çalıştırıldığını gösterdiğini, bilançoda şüpheli ve diğer çeşitli alacaklar adı altında yer alan rakamların ne olduğunun anlaşılamadığını, bilançoda esas sermayesinin 55.000.000.TL'sinin ödenmemiş gözüktüğü halde, TTK'nın 391. maddesine aykırı olarak sermaye artışı yapılamayacağını, gerçeğe aykırı bilanço nedeniyle yönetim kurulunun ibra edilemeyeceği gibi yönetim kurulu üyelerinin annesi olan pay sahibinin yönetim kurulunun ibrasına ilişkin oylamada oy hakkının bulunmadığını, gerçeğe aykırı bilanço nedeniyle bu bilançonun tasdiki yönünde görüp belirten denetçinin ibrasına ilişkin kararında iptalinin gerektiğini, şirket ortaklarının kazanılmış haklarının ihlali anlamına gelen ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı 2002 yılı karının dağıtılmaması yönündeki genel kurul kararında iptalinin gerektiğini, anasözleşmenin 45. maddesinin tadiline ilişkin alınan kararında iptalinin gerektiği, denetçi seçimi ve fona ücret ödenmesine dair alınan kararın dahi şirket menfaatlerine aykırı olacağı, yönetim kurulu üyeleri ve onların annesi olan hissedarın TTK'nın 334 ve 335. maddeler gereğince yapılacak oylamada 374. madde gereğince oy kullanamayacağını ileri sürerek, 20.06.2003 tarihli genel kurul toplantısında yasaya, anasözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.  Davalı vekili, davacı iddialarının asılsız olduğu, muhalefet şerhi bulunmayan konularda dava açılamayacağını, genel kurul toplantısına çağrının usul ve yasaya uygun olarak yapıldığını, bilanço ve kar/zarar hesaplarının gerçek durumu yansıttığını, açılan davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını iddia ederek, davanın reddini istemiştir.  Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, İzmir 11. Noterliğince düzenlenen tutanakta, yönetim kurulu raporlarının hazır fakat imzasız olduğu, denetçi raporunun ise şirkette bulunmadığının ifade edildiği, kar dağıtımına ilişkin teklifinde olmadığı, bu durumun TTK'nın 362.ve 325.maddeleri uyarınca bilgi alma hakkının engellenmesi niteliğinde olduğu, yine nüfus kaydına göre yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin oylamada, yakın akraba olan annenin oy kullandığı, bu durumun TTK'nın 374. maddesine aykırılığı gündeme getirdiği, TTK'nın 361/3. maddesi uyarınca verilen oyların karara etkili olduğu gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile genel kurul tutanağının bilanço ve kar/zarar hesabının kabulüne dair 4, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin ibrasına ilişkin 5, kar dağıtımına ilişkin 6, sermaye artırımına ilişkin 7 nolu kararlarının bilgi alma hakkına aykırılık, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ve TTK'nın 334 ve 335. maddelerine göre verilen işin kararının ise Necla A.'nın yönetim kurulu üyelerinin anneleri olmaları nedeniyle TTK'nın 374. ve 361/3. maddeleri gereğince iptallerine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.  Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.  2- Yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun, denetçi raporunun safi kazancın nasıl dağıtılacağına dair tekliflerin anonim şirket genel kurul toplantısından en az 15 gün önce şirketin merkez ve şubelerinde pay sahiplerinin emrine amade bulundurulmasını öngören TTK'nın 362/1. maddesi hükmüne riayet olunmaması, genel kurul kararının yok sayılmasına veya butlanına neden olmayıp TTK'nın 381. maddesi hükmüne göre bir iptal sebebi teşkil edebilir.  Ortağın bilgi edinme hakkının ihlali nedeniyle, genel kurul toplantısında yanlış bir kararın alınmasısonucu doğmuş ise, diğer gerekçeler yanında bu bilgi alma hakkının ihlali ile bağlantılı olarak da kararın iptali gündeme gelebilir. TTK'nın 381. maddesinde kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyete aykırıgenel kurul kararlarının iptali için karar ile aykırılık arasında bir illiyet bağının bulunması, yani kararın alınmasına sözkonusu aykırılığın neden olmuş olmasını açıkça şart koşmamıştır. Kanun koyucu iptal edilebilir karar ile kanuna, anasözleşmeye veya afaki iyi niyete aykırılık arasında bir illiyet bağının varlığını açıkça kabul etmektedir. Bu nedenle iptal davası açan davacı sadece kararın kanuna, anasözleşmeye veya afaki iyi niyet kurallarına aykırılığını kanıtlamakla yetinebilir, ayrıca bu aykırılığın iptali dava edilen kararın alınmasına neden olduğunu da kanıtlamak zorunda değildir. Buna karşılık, davalışirketin mevcut kanuna, ana sözleşmeye veya afaki iyi niyete aykırılığın kararın alınmasınıetkilemediğini kanıtlamak suretiyle kararın iptalini önleyebilme yetkisine sahip olduğunun da kabul edilmesi gerekir ( Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, TTK'ya göre Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul-2001, sayfa 181. ). Açıklanmaya çalışıldığı üzere, davacı ortağın bilgi alma hakkının ihlali nedeniyle genel kurul toplantısında yanlış bir kararın alınmış olması, diğer bir anlatımla bilgi vermeme ile alınan kararlar arasında illiyet bağının bulunması halinde ancak alınan kararların iptali sözkonusu olabilir. Bu durumda, mahkemece, davalıya alınan kararlarla davacının bilgi edinme hakkının ihlali arasında bir nedensellik bulunmadığını kanıtlama imkanı tanınmadan, yazılışekilde salt bilgi edinme hakkının ihlalinden bahisle, bilanço ve kar/zarar hesabının kabulüne dair ( 4 ), denetçi ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin ( 5 ), karın dağıtılmamasına ilişkin ( 6 ) ve nihayet sermaye artırımına ilişkin ( 7 ). gündem maddelerinin iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.  3- TTK'nın 374. maddesinde oy hakkının kullanılamayacağı iki hal "mahrumiyet" başlığı altına öngörülmüştür. Anılan hükme göre, pay sahiplerinden hiç biri, kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füru ile şirket arasındaki şahsi bir işe veya davaya konu olan müzakerelerde oy kullanamayacağı gibi, şirket işlerinin görülmesine her hangi bir suretle katılmış olanlar yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair kararlarda oy kullanamazlar.  Somut olayda yönetim kurulu üyelerinin ibrasını sağlayan oyların sahibi N.A.'nın şirket işlerinin görülmesine herhangi bir surette katıldığı iddia edilmiş değildir. O halde yasa hükmünün 2. fıkrasının bu davada tartışılmasına gerek bulunmamaktır. Birinci fıkradaki yoksunluk halinin gerçekleşmesi için ise, gündem maddesinin, pay sahibi veya eşi veya usul ve füru ile şirket arasındaki şahsi bir işe yahut davaya dair olması icap eder. Yönetim Kurulu üyelerinin ibrasının "şahsi bir iş" olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, anılan yasa hükmünün annenin yönetim kurulu üyelerinin ibrası konusunda oy hakkından yoksunluk hali olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. O halde mahkemece, iptali istenilen genel kurul toplantısının yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin ( 5 ) maddesinin ayrıca bu nedenle dahi iptaline karar verilmiş olması yanlış olmuş ve kararın açıklanan nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 

SONUÇ : Yukarıda ( l ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 500.00YTL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 0.90 YTL. temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder