GİRİŞ
İnsanlar toplu yaşamaya başladıkları
ilk çağlardan itibaren, yardımlaşma ve dayanışma içerisindedirler. Toplumsal
yardımlaşmalardaki gelişmelerle beraber,
meslek ve sanatsal alanları buna bağlı mesleki birliklerdeki
dayanışmalar, değişik örgütsel biçimde örgütlenerek tarih içerisinde gelişim
sağlamıştır. “ Toplumsal emeğin külfetlerini ve faydalarını adil bir biçimde
buluşturan, insanların kendi iktisadi hayatlarını etkileyen kararları
almalarına etki edebilmelerini sağlamak için, örgütlenme ihtiyaçları duymuşlar
ve tarih içerisinde birçok kuruluşlar oluşturmuşlardır.”
[1] İnsanların bir birlerinin
yardımını aramaya gerek duymadıkları zaman bile, toplumda yaşamak için doğal
bir istekleri vardır. Yine de ortak yarar onları bir araya getiren bir
etkendir, çünkü hepsinin yararı her birinin iyi yaşamına katkıda bulunur. İyi
yaşam herkesin her kuruluşun amacıdır. Bunun bir demokratik sistemle organize
oluşmasıdır.
Hegel’e göre çağdaş, çoğulcu, temsili
demokraside ise doğal biçimde tanımlanmış, hak ve özgürlükler ile donanmış bir
“birey” anlayışı esastır. Sivil toplum bireysel ihtiyaçları karşılamaya ve
korumayı prensip edinen ulusal devletin, siyasal ve legal çerçevesinde gelişen
uzmanlaşmış kurula, kurumlar, kuruluşlar ile grupların politikaları ve
davranışlarının karmaşık bir ağını oluşturur.
[2] Oluşturulan bu ağ bazen gönüllü bazen de
zorunlu otoriter bir zorunluluk karşısında bir araya gelerek örgütsel
kuruluşlar oluşturulur. Bu kurumlar kimisi gönüllü teşekküller kimisi kamu
niteliği sivil teşekküllerdir. Burada kamu kurum niteliği taşıyan sivil toplum
kuruluşlarından biri olan TÜRMOB’un yapısını inceleyeceğiz. Kamu kurum nitelikli Bu sivil toplum kuruluş
ne kadar sivil demokratik ve kanunun belirlediği amaca uygun, kendine bağlı
odaların menfaatlerini adil sağlayıp sağlamadığı, anayasaya uygunluk yönüyle
değerlendireceğiz. Yine Anayasanın belirlediği temel kişisel hak ve
hürriyetleri, demokratik özgür seçme ve seçilme, özgür ifade ve kanaat beyanını
ilkelere uygunluk yönüyle incelemeye çalışırız.
A- KAMU KURUM NİTELİĞİ TAŞIYAN SİVİL TOPLUM
KURULUŞLARI
Sivil
toplum kuruluşlarını, örgütsel anlamda tanımlarsak doktrin olarak S. Simon şu
tanımı getirir; “İnsan örgütleri, genellikle katılımcıların bilinç düzeyinde,
ortak tasdik ve beklentinin nesneleri olan amaçlara doğru davranışın son derece
akılcı bir şekilde yönlendirilmesi ile tanımlanan en az birkaç asıl grubu içine
alan karşılıklı bağımlılık üzerine kurulu faaliyet sistemidir.
[3]
Faaliyet sistemi içerisinde grupları bağlı bir biçimde korumak amaçlanmaktadır.
Nitekim diğer bir tanımda, “sosyal örgüt, belirli bir insan kaynağı, malzeme,
sermaye, fikri ve doğal kaynak kümesini kullanarak, dönüştürerek ve birbiriyle
kaynaştırarak, diğer insan eylem sistemleri ve çevresindeki kaynaklarla
etkileşim halinde insanların belirli ihtiyaçlarını karşılayan, eşsiz bir sorun
çözme bütününü ortaya çıkaran farklı ve eşgüdümlü insan eylemlerinin bir araya
getirdiği sürekliliğe sahip sistemdir. İnsanları kendi çıkarları meslek ahlakı,
disiplini ve menfaatler birliğini koruyarak merkezi ve diğer etki eden güçlere
karşı çıkarlarını korumak, mesleki etkinliği ve sürekliliği yönetsel etkiyi
sağlamak.
[4]
Büyük
bir organizasyon olan devlet içerisindeki birçok kurum ve kuruluşların
birbirlerine karşı rekabet içerisinde olduğundan mesleki örgütleri oluşturarak
menfaatlerini korumaya çalışırlar. Mesleki odaları merkezi yönetim etki
sağlarken mesleki örgütsel yönetimdeki denetlemeyi geliştirmede katkıda
bulunmaktadır. Aynı zamanda devlet organizasyondan da karşılıklı etkisinden
demokrasiye de katkı sağlamaktadır. Merkezi otoritenin menfaat ve çıkarları
bertaraf edecek unsurları engellemek mesleki ve sanatsal anlamda katılımcı
etkisiyle merkezi otoriteyi etkilemektir. Bu çalışmada amaç siyasal toplumda
insanları oldukları gibi, yasaları ise olabilecekleri gibi ele alan meşru ve
sağlam bir yönetim var olup olmayacağı incelemektir. Bu sorgulamada adalet ve
faydanın birbirinden hiçbir ayrılmamaları için, daima doğrunun cevaz verdiği
ile çıkarım gereğini bir araya getirmeye çalışacağız.
[5]Serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler odaların üst
kurulu (TÜRMOB) eşit adaletli olarak temsili menfaat ve çıkarları bakımından
anayasal haklarından engel teşkili yönünden incelemeye çalışıyoruz.
B- ANAYASA VE DEMOKRASİ
AÇISINDAN KAMU KURUM NİTELİĞİ SİVİL TOPLUM
KURULUŞLARI
1982
Anayasanın kamu kurum niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135.
Maddesi şu şekildedir:
“ Kamu kurumu
niteliğindeki meslek ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların
müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslek faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleğin genel menfaatlere uygun olarak kuruluşları gelişmesini sağlamak,
meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü
ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile
kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen
usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel
kişilikleridir.
Kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde
çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz. “
Meslek odaları birer kamu kurum niteliğinde
sivil toplum kuruluşlarıdır. Kendi üye ve organları kendi aralarında seçerler,
Kamu Kurum nitelikli kuruluşlar Mesleki kuruluşlar ve üst kuruluşlar kendi
amaçları dışında başka faaliyete bulunamazlar.
Anayasanın 2. Maddesi Cumhuriyetin niteliği
başlık maddesine Temel ilkesi esasına bağlı demokrasiye uygun, Anayasanın 67
maddesin seçme seçilme hükmün ilkeler esasına göre organları seçmekle
yükümlüdür.
Sivil
toplum kuruluşlarının işlevleri en başta, demokrasinin gelişimi, katılımcılık
ve çoğulculuğun sağlanması noktasında kendini göstermektedir. Esasında
merkeziyetçi anlayışla idare edilmeleri mümkün olmayan toplumlarda ihtiyaçlar,
talepler ve mevcut sorunlar ancak toplumun yerel, bölgesel ve ulusal her
düzeyde etkin katılımıyla karşılanabilir, çözülebilir.
[6]
Sivil
toplum kuruluşları temsil ettikleri kitlelerin, toplumsal yaşamın tüm yönlerine
ilişkin görüş, endişe ve taleplerinin yetkili mercilere iletilmesine,
tartışılmasına aracılık etmektedir.
[7]
Kendi
mesleğinin kurumsal talepleri, istekleri, endişeleri ve bekleyişleri ile baskı
gruplarının çıkarsal etkileri ve temsil ettiği grup üyelerinin çıkar
istemlerini, merkeze aktarmakta katılımcı demokrasi görevi görmektedir. Kamu
kurum niteliğindeki sivil toplum kuruluşları demokrasinin temel taşları olup
anayasal demokratik ilkeler doğrultusunda örgütlenmesi ve organlarını
oluşturulmasına ve yine seçimlerinin anayasal demokratik usul ve esaslarına
göre seçimler yapmak zorundadır. Demokratik katılım mekanizmaları kullanarak
toplumsal talepler kamusal alana havale edilir, politika haline getirilir ve
çözümü sağlanır.
[8] Türk
cemiyet hukuku genel kuralların çok sayıda üyelerin katılımını teşvik ederek,
azınlığın çoğunluğa hâkimiyetini önlemeyi sağlamaktır. Yani bir azınlık grubun tekelinin
kurulmasını, önlemesi amaçlanmaktadır.
Demokrasi genellikle keyfi ve kişiselleşmiş iktidar, bu özeliklerinden
kurtulmada başarılı olmaktır; Çünkü demokrasi istenerek bu amaç için yaratılmış
bir mekanizmadır.
[9]Demokrasi
kişiselleşmiş iktidarları önlediği sürece başarıdır. Zümresel güç sahipliğinden
ziyade, herkesin eşit güçle temsil etiği sistem olarak demokrasiden söz
edilebilinir. Herhangi bir eylem, evrensel bir yasaya uygun olarak herkesin
özgürlüğü ile birlikte bulunabiliyorsa,
ya da bu eylemin maksiminde herkesin seçme özgürlüğü, evrensel bir
yasaya uygun herkesin özgürlüğü ile birlikte bulunabiliyorsa hukukidir
[10]. Yani
seçme ve seçilme eylem herkes için özgürlüğü var ise evrensel hukuka uygunluğu
söz edilebilir. Seçme ve seçilme özgürlüğün de
yasalarca kimileri için koşul şart ve engellemeler var ise burada
evrensel hukuktan söz edilemez.
C- KAMU KURUM NİTELİĞİ OLAN TÜRMOB YAPISI
Madde 14 - Serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali
müşavirlerin odaları ayrı ayrı kurulur. Serbest muhasebeci mali müşavirler ve
yeminli mali müşavirler odaları, bu Kanunda yazılı esaslar uyarınca meslek
mensuplarının ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,
bu mesleklerin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek
mensuplarının birbirleriyle ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü
ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadıyla
kurulan, tüzelkişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Bu
Kanunda kullanılan oda deyimi, ayrı ayrı kurulacak olan serbest muhasebeci mali
müşavirler, yeminli mali müşavirler odalarını ifade eder. Odalar, kuruluş
amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali
Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB)
Madde 28 - Serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali
müşavirlere ait bütün Odaların katılacağı Türkiye Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği kurulur. Bu Kanunda
kullanılan Birlik deyimi, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli
Mali Müşavirler Odaları Birliğini ifade eder. (TÜRMOB) Bölgesi içinde kendi
mesleği konusunda en az 250 meslek mensubu bulun il ve ilçe merkezlerinde SMMM
VE YMM odaları ayrı ayrı kurulur. Her oda sayısına bağlı olmak sizin en az üç
delege ile TÜRMOB genel kuruluna delege üye seçerler. Her 75 üyeye karşılık 1
üye ile üst birliğe temsil edilir. SMMM odalarına Kayıtlı üye 92.893 SMMM 4.563 üye YMM unvanlılardan oluşur. Odaların toplam
97.456 üye TURMOB Genel kuruluna temsilen 1.310 Delegenin 1250 delege üye SMMM 60 Delege
üye YMM Temsil eder. Ancak Yönetim kuruluna üyeliğine Seçim 5 YMM üye 4 SMMM üye seçilir. 3568 sayılı yasanın - Birlik Yönetim Kurulu,
kayıtlı olduğu meslek odasında en az üç yıl kıdemli olup serbest veya bir
işyerine bağlı olarak bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette
bulunan Birlik Genel Kurulu üyeleri arasından üç yıl için seçilen dokuz asıl ve
dokuz yedek üyeden oluşur. Yönetim
Kurulu üyelerinden beşinin yeminli mali müşavir olması zorunludur. Üst üste iki
seçim döneminde iki defa Birlik Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş
olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe tekrar seçilemez. 3568 sayılı
kanunu 32. Maddesi ise daha da hürriyet kısıtlayıcı olarak. Yönetim Kurulu
kendi üyeleri arasından bir başkan, bir genel sekreter ile bir muhasip seçer. Yönetim Kurulu Başkanı en az beş yıl süreyle yeminli mali müşavirlik
yapmış olanlar arasından seçilir. Burada Özgür seçimde ve özgür seçilmeden
bahis edilmesi mümkün değildir. Bir vesayet seçkinler seçiminden ancak söz
edilebilir. Tüm insanlar kendi refahlarını belirleme hakkına sahiptir.
Öyleyse herkes kendi refahını etkileyecek dışsal etkileri denetleme hakkına da
sahiptir. Yönetim etkinlikleri, bireylerin refahına etkide bulunur ve hiç kimse
bu etkinin dışında kalamaz
[11].sonuç
olarak her mesleki grup kendi temsili gücüne göre yönetime katılma hakkına
sahiptir. Bu hakkı kullandırılmasına yasal engel eşitsizliği doğurmaktadır.
D -TÜRMOB GENEL KURULUNDA SMMM LER
ÖZGÜR SEÇME VE SEÇİLME İRADESİNİ KULANABİLİRMİ?
Bir
Kimsenin özgür olmayışının en açık örneklerinden biri, insanların
davranışlarının müeyyidelerle desteklenmiş kanunların varlığıyla
sınırlanmasıdır.
[12]Eğer
müeyyideyle desteklenen bir kanun onu yasaklıyorsa nitekim SMMM leri yapmakla
özgür olmadığını söyleriz. Kendi mesleki ve sanatsal gelişimleriyle ilgili
karar almada üst birliğe üyeleri yeterli yönetime temsil engel teşkil
edilmektedir. Mesleki çıkarlarını korumada ve gelişimde karar almadan
yoksunlar. Seçme Seçilme iradı beyanları kısıtlıdır.
Demokratik
metot, halkın oyunu almak için yapılan rekabetçi bir mücadele aracılığıyla
bireylerin karar verme iktidarına kavuştuğu siyasi karar almaya ilişkin
kurumsal düzenleme ifade eder.[13]Türmob
genel kurulun odaların temsil etiği 1.310 delegenin 1250 delegesi SMMM 60 YMM
olup ancak yönetime seçilecek 9 üyenin 5 YMM olma zorunluğu var. Bu da şu
anlama gelir karar almakta mesleğin çoğunluğu temsil eden insanlardan
yoksundurlar ve yönetim kurul başkanlığına aday olma ve seçilme imkânları
bulunmamaktadır. Bu da iradenin kıst anlamı taşınmaktadır. Herkese açık
rekabetçi seçimler yapıldığı bir sistemde demokrasiden bahis edilebilir, hiçbir
taraftar engelleyici ve önleyici durum olmadığı her kesin aday olabilme
iktidara veya yönetime gelme seçmen nezdinde yönetme kanaati oluşmaktadır. [14]
Yönetim temelde En büyük sayı için en büyük mutluluğu güvence altına alma
aracıdır. Çoğunluğun seçme seçilme iradesine ve hür kanaat oluşumuna söz
edilemez. Daha anlaşıldık bir anlamda ‘’HAK’’ kelimesi bir talep türü olarak
anlaşılmaktadır. Talep hakları: Sahiplerine başka bir kişinin özgürlüğüne
Sınırlama yetkisi verilir. YMM lerin SMMM ye karşı ahlaki veya hukuki bir
kuraldan kaynaklanan bir hakka sahip olma SMMM leri bir yükümlük altına
sokmaktır. YMM ler SMMM lerin özgürlüğüne sınırlandırma yetkisi veren eylemin
ahlak niteliği olmayıp YMM nin hakka sahip olduğu gerçeğidir. Başka birilerinin
haklarını çiğneme bir hakka halel getirme durumu ortaya çıkmaktadır.15
Doğru olan şey yasal olarak hic bir zümreyi başka zümreye yükümlüğü bırakmamak
demokrasinin işleyişi yasaların doğru ve onun ruhuna uygun işleyişle uygulamak
mümkün. Seçme ve seçilme kuraları demokrasinin özünde yoksun olduğu zaman
otoriter oluşumların oluşmasına sebep vererek demokrasiyi yok eder. Daha
doğalcı bir temellendirme, insan haklarını menfaatlerin dayanımına indirger.
Buna göre tüm insanlar evrensel hakkına sahip olduğunu söylemek insanların
evrensel menfaatine sahip olduğu demektir.15]
E-TÜRMOB
YAPISINININ ANAYASAYA AYKIRILIĞ
1- ANAYSANIN NİN 2. MADDESİ CUMHURİYETİN TEMEL NİTELİĞİ BAŞLIK
MADDESİNİN DEMOKRASİ VE HUKUK DEVLET İLKESİNE AYKIRILIĞI:
Demokrasi
ilkesine aykırılığı:
Siyasal rejimi serbest adil seçimler temelinde işleyen bir ülke
demokratik sayılır[16] demokrasinin temeli ve/veya başlangıcı
sayılan sivil toplum kuruluşlardır. Sivil toplum kuruluşları demokrasi
esaslarına göre hür seçim ve seçilmeyle gerçekleşir. Demokratik toplumlar
hedefi, bireylerin özgür kılmasıdır[17].Anayasanın
2 maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında demokratikliğin beli ölçüde
organ oluşumu seçimler mesleki kuruluşlarda hayat bulacağını söylemek mümkün.
Demokratik niteliği
sadece organ oluşumunda değil bunların işleyişi, yönetim yaklaşımı, çoğulcu bir
yapı tesisi, hesap verme mekanizması işletilmesi, iyi yönetim uygulamaları,
toplum diğer organizmalarla ilişki biçimi gibi bir çok farklı hususta bağlı
bulunmaktır[18] TÜRMOB yönetim organları seçiminde demokratik
olmayan azınlık vesayetiyle seçme ve seçilme iradesi üyelerin yüzde doksanına
kıst uygulayarak organları
seçilmektedir. YMM odalarına üyeler 5/4 çoğunluğunu ve YMM başkan seçilme
koşulu var. 92.893 üye den 4 üye 4.563 üyeden oluşan YMM gruptan 5 üye
seçilir. Çoğulcu gruptan 92.893 bin kişiden 4 kişi seçilmesi temsili
demokratik niteliğini zedelenmektedir. Azınlık vesayeti oluşturulmaktadır.
Sivil toplum kuruluşları demokrasinin özü oluştururlar her
şeyden önce demokratik katılım ve özgür seçimle yönetimi belirlersek, ülkenin
demokratik gelişiminindi katkısını sağlarlar. Serbest seçim kurumu günümüz dünyasında
açıkcası demokrasinin turnusol testidir. Dahası seçim yöntemi demokrasi
acısında parlak bir buluştur ve demokratik düşüncedeki üstün konumu haklı
sebepler kazanmıştır, kararları, tehlikeleri ve güvenceleri açklığa kavuşturma
açısında mahirdir.[19]Ulusal
siyasal yapılar demokrasi standart yaklaşımı yarışmaya dayalı seçimlerin
düzenlenmesi üzerine kurulu minimalist tanımları kullanmaktadır. Bilindiği gibi
Schumpeter demokratik yönetim halkın oyu için yarışmalı bir mücadele
aracılığıyla bireylerin karar verme yetkisi elde etmek ve siyasal kararlara
varmaya yönelik kurumsal düşünce olarak yorumlamaktadır. Türmob genel kurulu
oluşturan üyelerin yüzde doksanı yönetime seçilme yarışına ve başkan olma
yarışında tamamen mahrum bırakılmıştır. Bu yönüyle baktığımız da bir demokrasi
uygun sözlüğü vesayet merkezi onayla esas sosyalizme benzer bir onaylama biçimi
ile seçme ve seçilme işlemidir. Demokrasinin daha minimalist tanımla çok
gerekli olarak tanımlanır. Bu yapıda üst düzey yetkileri kapsayıcı oy hakkına
dayalı serbest adil seçimlerle belirlenilir. Aday olma hakları ve ifade
özgürlüğü güvence altındadır. Yurttaşlar örgütlenmek özerkliğine alternatif
bilgi kaynaklarına erişme olanağına sahiptir. Demokratik sivil kamu kurumlarda
yönetim organına üyelerin sadece bir kısmına yönetme seçme üstünlük yetkisi
demokrasi kaideyi zedeler. Türmob un bu seçim ve seçilme usulü demokrasiye
aykırılık teşkil etmektedir.1.310 delegenin 1.250 delegesi başkan adayı olma
hakkından yoksundur. Ancak seçilecek 9 kişilik yönetim kuruluna 4 kişiden fazla
seçme ve seçilme hakkı verilmemektir. Yani demokrasinin yarışmalı adil özgür
irade beyanı kısıtlanmaktadır. Bir siyasal yapının demokratik sayılması için
asgari şartlar, kolektif karar biçimi olmayan, halk denetimin olması hiçbir
otokrat etkisi olmayan açık adil seçimle ve seçmeye katılma özgürlüğü olması
elit ayrıcalığı işlenmediği özelliği barınan bir karar katılma ve yönetime
bulunmadır. Türmobun yapısında genel kurul üyelerin yüzde 5 teşkil eden YMM
lerin 3568 sayılı yasanın 35. maddesi Genel Kurulu üyeleri arasından üç yıl
için seçilen dokuz asıl ve dokuz yedek üyeden oluşur. Yönetim kurulun
üyelerinde beşinin yeminli mali müşavir olması zorunludur ve başkanda yeminli
mali müşavir kişilerden seçilir diyerek demokrasin temel ilkesi seçme ve
seçilme adil temsisi ilkesini zedelenmektedir. Üyelerin yüzde doksan beşini
başkan seçilmeyeceği hürriyeti kısıtlanmıştır. Demokrasinin özü itibariyle
herkese özgürlük güvencesi sağlamak olmasına rağmen bu yasada demokrasinin
özünden yoksun kılınmıştır. Bir toplumda egemen konumları işgal eden yâda
egemen güç ve konumda etkileyen gruplara seçkinler demektedir.[20]Burada
seçim demekten ziyade bir egemen gurubun seçtirilmesinde söz edilmektedir.
Demokraside egemen güç ve seçkinler demokrasisi olamaz anti demokratik
toplumlarla da ancak görülebilir. Yönetim eşit haklarından çıkan demokrasi
kavramın şu şartlar içerdiğini unutmamalıyız birincisi makamlar herkese acık
olması amacıyla bir yetkiler grubunun oluşmasını engellemek ikincisi kamuoyunun
etki alanı olabildiğince genişletmek amacıyla yetkilerin otoritesini mümkün
olan alt düzeye indirgemek. Dolaysıyla siyasi demokraside seçim yoluyla gelen
görev süreleri kısaltabilmek uzmanlıktan ziyade seçim yoluyla göreve gelmeyi
sağlamak.[21]İmtiyaz
sınıflar ve grupların demokratik seçimle alabildiğince yönetimde engellemek
zaten Anayasamızın cumhuriyetin niteliği vurgularken yönetimde elit grupların
ve seçkinlerin bunun gibi başkaca zümrelerin yönetim tekelini engellemek
amaçlamaktadır. Demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş
ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır. Demokratik hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de
özgür, genel eşit ve gizli oya dayalı, hoşgörü, açık fikirlilik ve çoğulculuk
anlayışı içerisinde ilgililerin birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve
düzenli seçimlerin varlığıdır. Bu şekilde bir devlette yönetime gelmede ve
ayrılmada tek yol seçimler olup, buna ilişkin herhangi bir engelleme demokratik
hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.23ymm lehine oluşan imtiyazlı
seçim demokratik hukuk devlet ilkesine bağdaşmaz. Belirli bir grubun seçme veya
seçilme hakkı aynı durumda olan diğer üyelere göre hiç kullanamıyor olması bu
hakların özüne dokunmamış olmaktır.[22]Aynı
eylemi icra edenler aynı hakka sahip olmalı
2- ANAYASANIN HUKUK VE EŞİTLİK İLKESİNE
AYKIRILIĞI
Kant; hukuku; genel
özgürlük yasaları uyarınca birinin istemiyle diğerinin istemin bir arada var
olabilmesini sağlayan koşuların tümü olarak olma hakkı şeklinde kavranmaktadır.
Kanta göre özel Tüm insan haklarının tek dayanağı eşit öznel özgürlüklerine
sahip.[23]
Devletin tüm organ ve kurumlarıyla anayasaya ve hukuka uygun davranmasını
sağlamak, hakkaniyet ve adaletin tesisi, temel hak ve özgürlüklerin
korunmasıyla mümkündür. Devlet-birey/toplum ilişkisini doğrudan, bireyler
arasında yasal hak, ödev ve yükümlülükler bakımından eşitlik sağlanması
esastır. Bu yorum, koruma güvenceleri açısından da eşitliğin sağlanması
zorunluluğunu beraberinde getirir. 1961 anayasası ile 1982 Anayasa
karşılaştırıldığında, eşitlik normunun kapsamı ve koruma güvenceleri bakımından
1982 Anayasası’nın daha kapsamlı olduğu söylenebilir.
[24]Hiçbir kurumda yönetme
yönetime seçilmede biri diğerinde bir öncelikte bahis edilmesi mümkün değildir.
TÜRMOB yönetiminde kendi temsiliyet kabiliyetine göre YMM lerin olduğu kadar
smmm lerinde olmalı sadece YMM başkan ve YMM çoğunlukta olması anayasanın
eşitlik ilkesinin açık ihlali olduğu kadar kişisel mesleki hak korunmaktandı
yoksun bırakılmaktadır. Bu tür seçme ve seçilme işlemine dâhinin yönetici elit
modeli olarak adlandırılan elitler demokrasisi denilmektedir. Yani tepede güç
almış bir kaç seçkinin ayrıcalığı imtiyazlı gurup olarak adlandırılır. Nitekim
YMM leri devletin üst bürokrasisinde emekli bürokratlar olması yasa
hazırlığında da ayrıcalık bir özellik olarak yasaya aksatmıştır. Bu tür grup
ayrıcalığı yada elit sınıf oluşumu demokrasisi zedelenmektedir. Hiç kimse
hukuki işlemleriyle fiil ehliyetini kısmen dahi olsa sınırlayamaz.
[25]Çoğunluğu
bir azınlık gruba imtiyaz olarak tanımlaması çoğunluğu yönetime çoğulcu olarak
temsili kısıtlanması bir fiil ehliyet kısıtlanmasıdır. Eğer ben toplumun
kaderinin belirlenmesinde bir söz hakkına sahipsem, toplumun diğer bütün
üyelerin de aynı söz haklına sahip olmaması hakkaniyete uymaz gayri adil olur.
[26]YMM lerin
yönetme hakkını varlığı smmm lerin olmaması anayasal adalet ilkesiyle
bağdaşmaz. Adalet ilkeleri tamda tercihlerin sayımı ve tartımını yöneteceği
için, her bireye birey olarak kendi tercihleri, adalet ilkelerinin yaptığı gibi saymasıdır
[27].yani her birey tercihleri
eşit anlam ifadesiyle mümkündür.
3- KİŞİ HAK
VE ÖZGÜRLÜK YÖNÜNDEN
AYKIRILIK
Kişilik
hakkı; kişinin toplum içindeki saygınlığı olan ve kişiliğini serbestçe gelişimi
sağlayan yaşam sağlık şeref hassasiyet özel yaşam, işin, övüncü his yaşam gibi
kişisel varlıkları yada değerler üzerindeki haklarını ifade eden bir hukuki
terimdir.
[28] Bir anayasa kanunlar, her bir kişinin
özgürlüğünü herkesin özgürlüğü ile bir arada var olabileceği bir tarzda
düzenleyemeyerek mümkün olan en geniş özgürlüğü sağlar.
[29] 3568 sayılı
yasada TÜRMOB organın oluşumunda temsil edilen 92.893 üyenin başkan
seçilme ve seçme özgürlüğünden yoksun bırakılmıştır. Türmob oluşturan smmm
odaları ve YMM odaları her odanın seçtiği delegelerle nispetine katılmasına
rağmen 92.893 üyenin seçtiği 1250 delegenin 4.563 üye YMM lerin seçtiği 60
delegenin temsili ile oda yönetimi 60 delegeden 5 kişi yönetime seçilme hakkı
ve başkan ymm gurubun da olma koşuluyla 1250 delegenin seçebileceği 4 üyenin
başkan olma hakkı kısıtlıdır. 1250 delegenin temsili etiği 92.893 kişilik
gurubun yönetme hak iradeden yoksundur. Türmobta çoğunluğun seçme ve seçilme,
başkan seçme ve seçilme hakkından yoksundur yani ehliyetten ve özgürlükten
kısıtlı bırakılmıştır. Fert kendi yeteneğine en uygun yöne seçmek kendi
hayatını en iyi şekilde düzenlemek konusunda birinci derecede yetkili
durumdadır. Bu nedenle toplumun ferdin hürriyetine karışmasına fayda değil
zararlı sonuçlar doğurur.
[30] 3568
sayılı yasa ada türmob üyelerin seçeceği türmob başkanı ve yönetici üyeleri
smmm azınlıkta seçilmesi SMMM lerin kendi mesleğin gelişimi ve çıkarı korunması
yönünde müdahaleyle Türkiye’deki muhasebe ve mali sistemin gelişmesine engel
teşkil etmektedir. Özgür seçim engeli özgür ifade, kişi hak ve hürriyetini
kısıtlanmıştır.
Modern demokrasi kavramı
yönetim organı üstünde hiçbir sınırlamanın kalmadığı bir yönetim biçimdir.
[31]Burada
türmob üst organı genel kurul oluşturan 1.310 delegenin 1.250 sinin çoğunluk
olmasına rağmen yönetimde çoğunluk ve yönetimde başkan olarak kurulu temsil
hakkına kısıtlama getirilmiştir. Anayasaya aykırı Kanunla seçme ve seçilme
hürriyetine kıst uygulama anlamı taşınmaktadır. Yani 92.893 üyenin temsili
odanın yönetime yöneltme hakkından mahrum bırakılmıştır. Çoğunluğun yönetime,
çoğunluğu temsil etmeyi ve başkan olarak seçilme hürriyetinden yoksun
bırakılmıştır. Çoğunluğun azınlıkta olan bir başka meslek gurubunca yönetme
hakkı verilmiştir. Demokrasi niteliğinin kriterleri özgürlük olmalıdır. Sistemde
ve yaşamda özgürlüğün güvencesi olması, kişiye yarar sağlayan yönetme
potansiyeline sahip olması kurallara ve kararlara katkılar sağlar. Her tercih
bir amaç taşımalıdır ve rasyonel olduğunu söz konusu amaca uyan bir erdemdir.
Tercihlerinizin iradenize bağlı olmamasına yol açabilecek iki yol vardır. Bir
yol tercihlerin sizin boyun eğmeye zorlama gücüne sahip bir tarafından
dayatılmışlardır. Diğer yolda dış diktatörce dayatılmış yada yasaklanmış olması
bile tercihlerin hayata yaptıklarımızın sırf içimizde gelen arzuların tatmine
yönelik gibi gösterecek bir gizem olarak kalan psikoloji süreçlerle ortaya
çıkmasıdır.
[32] yanı
dayatılmış sistemle arzularımızı tatmine yönelik göreceli işlemli bir seçme
iradesi yoksa burada hür seçim ve seçilme iradesinde söz edilemez. Kişi
anayasada doğmuş bir hakkın başka bir kanunla engellenmesi kişinin özgür
iradesi ve kişiliğine zedeleyici işle doğurur. Nitekim 3568 sayılı yasada
seçilme temsil etme görev kısıtlanması kişinin hak ve iradesine yönelik bir
zedelemedir.
Yasanın 35 maddesin SMM lerin Serbest seçme ve seçilme hürriyetinde
yoksun bırakılmıştır. Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez,
vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler,
kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da
ihtiva eder. ( Ana yasa Madde: 12)
Kişilerin hukuk düzenin belirlendiği sınırlar içerisinde diledikleri
gibi diledikleri şekilde hareket etmeleri, kişiliklerini diledikleri gibi
geliştirerek genel ve hukuki hayata katılmaları demek olan hürriyet, kişiliğin
en doğru ve asıl unsurdur.[33]
Kanunlarla da olsa kişisel tercihler ve kararlarını sınırlandırılamaz bir başka
zümreye üstünlük hakkı imkân sağlanacak şekilde düzenlenemez. Kimse
özgürlüklerinden vazgeçmez veya hukuka ahlaka aykırı olarak
sınıflandırılamaz.(mk m23)
Anayasa da verilen
hak ve ödevleri kıst bir şekilde kullanma ehliyeti kısıtlama bir başka grup
lehine devir edilmeyeceği açıktır.
Kişinin kendi beceri ve menfaati sanatsal ve yönetsel işlevine engellenmesi
kişinin hak ve özgürlükten yoksun bırakılmasıdır. Eğer yapabileceğim bir meşru
eylemde yasalar beni engelliyorsa orda özgür ve hür iradeden söz edilemez. Bir
SMMM meslek mensubu türmob yönetilmeye kabil, üyelerin teveccühüne rağmen bu
görevi içeresinde kanun engel varsa orda o meslek mensupları için hürriyet ve
irade beyanında yoksunluktan bahis edilebilir. Locke özgürlük sorunu kişinin
kendi saptandığı yolda hareket etmesi olarak tanımlar, ikincisinde ise başka
bir insanın değişken, belirsiz bilinmeyen ve keyfi iradesine bağımlı olmama
olarak tanımlar.[34]SMMM
lerin iradi kararları tamamen YMM lerin alacakları karara bağlıdır. Kendileri
hür iradeleri mesleki örgütlenmesi ve gelişmesinde yönünde karar almadan
yoksundurlar. Özgürlük de baskı da hem birey hem de gruplar için söz konusu
olabilecek bir kavramdır. Özgürlüğün kıstasları her ikisi için de aynıdır.
Ancak birey ile grup, seçim yapma ve yapılan seçimleri değiştirme biçimleri
açısında olduğu kadar, kararların şekillendiren etkilerin çeşitliği bakımında
farklıdır[35].Karar
almada azınlık bir grubun üstünlüğü savunmak aristokrat bir yaklaşımla çoğunluk
kararda ehliyetsizleştirmeyi doğurur. Egemenlik çemberini oluşturan seçilmiş
azınlık kendi sistemlerine aristokratlar olarak bahseder. Diğer taraftan
bakıldığından aynı sistem bir ayrıcalıklar rejimi olarak görülür.[36]İster
aristokrat ister ayrıcalıklar rejim nitelemesi olarak tanımlansın her iki tanım
da bireysel hürriyeti zedelenmekte olup anayasa açık aykırılık teşkil eder.
4-ANAYASANIN 135. MADDESİNİN AMAÇ
YÖNÜNDE AYKIRILIK:
Anayasa’nın 135. maddesi, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim organlarının seçim
usullerinin belirlenmesi yetkisini yasa koyucuya bırakmıştır. Bu nedenle,
demokratik ilkeler çerçevesinde seçimlerde uyulacak kuralların belirlenmesi
kanun koyucunun takdir yetkisi içindedir.
Kamu yararı veya anayasal başka bir
gerekçe ile bir kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu organında bir veya
iki dönem başkanlık yapanın, makul bir süre ile seçilemeyeceği hususunda yasa
koyucu düzenleme yapma yetkisine sahiptir. Ancak
Hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, kamu yararı amacıyla da olsa,
bireyler aleyhine yapılacak düzenlemelerde, adalet ve hakkaniyet ölçütleri göz
önünde tutulmalıdır[37] “Anayasa’nın 135. maddesinde, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen
amaçlar doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından
kanunla gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu
tüzel kişileri olduğu belirtilmiştir. Bu
düzenleme uyarınca, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali
Müşavirler Odaları ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali
Müşavirler Odaları Birliği’nin yönetim organlarının seçim usullerinin kanunla
belirleneceği açıktır. Demokratik ilkeler çerçevesinde seçimlerde uyulacak
kuralların belirlenmesi kanun koyucunun takdir yetkisi içindede Ancak kişi hak ve özgürlükleri içerisinde değerlenecek seçme
ve seçilme hakı kısıtlanamaz denilmektedir.[38] Turmob 3568 sayılı yasanın 35. Maddesi
smmm unvanlı meslektaşların başkan seçilme ve çoğulculuğun seçimi
engellenmektedir. 92.893 kişiyi
temsilen 4 üye 4.563 kişi temsilen 5 üye kuralı anayasanın kişinin seçme
ve seçilme hakkına bir kıst seçme ve seçilme hürriyetine engel teşkil
edilmektedir. Dolaysıyla 3568 sayılı kanunun 35 maddesin anayasaya aykırı
olarak düzenlendiği kanaatindeyiz. Hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak,
kamu yararı amacıyla da olsa, bireyler aleyhine yapılacak düzenlemelerde,
adalet ve hakkaniyet ölçütleri göz önünde tutulmalıdır. Anayasanın
135. maddesinde öngörülmeyen belli süre
başkanlık yapanların aradan sekiz yıl geçmedikçe yeniden seçilemeyeceklerine
ilişkin yasağın demokratik gereklerle izahı mümkün değildir.
Bu yasak seçime katılan üyelerin kanaatinin
serbestçe oluşmasını engellediğinden üyeler yönünden “seçme” adaylar yönünden
“seçilme” hakkına müdahale oluşturmuştur. Kamu kurumu niteliğinde olsa da sivil toplum
örgütlerine bu tür seçilememe yasakları getirilmesi demokratik hukuk devleti
anlayışıyla bağdaşmayacağından Anayasa’ya aykırılık oluşturur.[39]Türmob üyelerinden
sadece YMM lerin çoğunluk seçilmesi ve YMM sadece yönetim kurulu başkan olur
ibaresi AYM kararın açıkça bir seçme seçilme hakkında müdahale olarak
kabullenmektedir. SMMM lerin yönetme
hürriyetlerinden yoksun bırakılmaktadır. Türk hukuku; Hak ehliyetlerinin hukuk
düzeni tarafından sınırlamasının dışında başka bir suretle sınırlanmasına izin
vermediği gibi; Onu kişinin yapacağı hukuki işlemler bizzat sınırlamasını da
geçerli sayamaz(m.k. m23,Bk, m 27 Öbk. M19).
[40]Kanunla bir sınırlama var ise
de geçerli değildir. Anayasanın 13.maddesinin ikinci fıkrası hiç bir biçimde
demokratik toplum düzenin gereklerine aykırın olmayacağını esasları
getirmektedir. İnsan hakları Avrupa sözleşmesi md.3 hakkın özü ile bağdaşmayan
sınırlamaları da seçilme hakkına aykırı bulunmaktadır.
[41]Seçme ve seçilme hakkı bir
temel hak ve hürriyetleri, ifade özgürlüğü nitelenmektedir. Anayasanın 14.
Maddesi nin 2. Fıkrası anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok
edilmesini veya anayasada belirtilende daha geniş şekilde sınırlandırılması
gereken bir faaliyette bulunmayı mümkün kılınacak şekilde yorumlanamaz. Burada
SMMM leri başkan ve kitleyi yeteri kadar çoğunluğu seçilmesinde engel kişi hak
ve hürriyet engel teşkil edilmektedir.
5-SMMM MESLEKİ
ÇIKARLARININ KORUNMASI YÖNÜNDE ENGEL
Türmob yönetim kurulunda SMMM’ ler azınlık durumda kaldıklarından dolayı
anayasanın 135. Maddesinde belirten Kamu kurumu niteliğindeki meslek ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe
mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak faaliyetlerini
kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak kuruluşları gelişmesini
sağlamak, meslek amaç, meslek mensuplarının birbirleri ile ve hak ile olan
ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve
ahlakını korumak maksadı ile örgütlenmesi ile kurulan TÜRMOB Bu meslek
mensupların mesleki gelişimi mesleki hak ve menfaatleri korunmadığı gibi 3568
Sayı yasada kanunda kesin ifade ile 2. Maddenin A ve B bendinin yazılı
işler yapar. Ancak A bendin a-b fıkrasının YMM yapması kesin yasaklamasına
rağmen 3568 Sayılı Yasaya dayanarak 1
No’ lu tebliğ ile Sadece SMMM’ lerin faaliyet Alanı A bendin a,b fıkraları tebliğ ile kanunu düşük bırakarak
beyanname imzalama zorunluğu Alt istisna ve üst limit istisna tam tasdik adı
altına üst aşım istisna ile YMM Unvanlı
kişilerin lehine hizmeti yapmanın
önünü açmıştır. Belirtilen üst limit
SMMM’ler için beyanname imzalama ihtiyat haline getirilerek SMMM’ lerin hak ve
menfaatleri zedelendiği açık bir ispatıdır. Anayasanın istenilen mesleki
disiplin gelişimi ve mesleki çıkarları yönünde karar almada etkinliği 3568
sayılı kanun 35 ve 32. Maddeleri nedeniyle bir engel teşkil edilmektedir. Çünkü
TÜRMOB yönetim çoğunluğu YMM’lerden oluşmaktadır. Tamamen mesleki vesayet ile
anayasanın amaçladığı mesleki gelişim ve standartları hak ve menfaatin
korunması mesleki dayanışmanın önünde engel teşkil etmektedir.
Yasanın Bu haliyle anayasanın 135 maddesine açık aykırı olmakla beraber ülkenin
ekonomi ve finansal gelişimi yönündeki mesleki etkinliğine engel teşkil
edilmektedir. Muhasebe ve finansal raporlama sistemi SMMM mesleğin gelişimine
bağlıdır. Mesleğin gelişimi muhasebe sistemin gelişimi ekonominin kayıt altına
alınması ve ülkenin gelişiminde etkin rol oynar.
E- YEMİNLİ
KELİMESİNİN KAVRAMSAL ANLAMI;
Bir
mesleki unvan olmayıp kendi kültürümüzde ve inancımızda bir şeyin ikna
edilmesini daha da güçlü kuvvetli hale getirilmesi için ALLAH’ ın adı ve sıfatı
üzerine yemin edilir. Biz Müslümanlar yemini daha çok kasem sıfatı ile yemin
ederiz. Yani karşımızdaki ile aynı inançta isek bu inancın kendine verdiği
güven ve sadakatin bizlerinde ona aynı güven ve sadakati telkinle o işlemde
ikna etmemizi sağlar. Hoşbeş şöyle tanımlar: Devlet gücüne bağlı olmayan iki
kişi arasında yapılabilecek tek şey tanrı üstüne bir birine yemin etmeleri:
yapılan bir vaade eklenen bir ifade olup; bu ifadeyle, vaat eden kişi vaadini
tutmadığı takdirde, tanrısının merhametinden yoksun kalacağı veya onun
kendisinden öç alacağının beyan eder.[42]
Şüphesiz diğer dinlerde de yemin var. Her inanç grubu kendi inançsal
kutsalliyetine göre yeminle ikna ederek güven sağlamaya çalışmaktadır. Yemin
dinsel bir kavram olup mesleki anlamda kullanılamaz. Sanayi toplumlarındaki iş
bölümü ve buna bağlı olarak iş hayatındaki mesleki profesyonellikle yapılan iş
ve işleviyle mesleğin ismi ile anılır. Çağdaş dünyada yemin kavramı gibi bir
kavramla meslek icrası işlevi kullanılmayacağı bir gerçektir. Çok inançlı bir
toplumda ve küreselleşen dünyada meslekleri ilkel çağda gibi yeminle yürütmek
her halde mümkün olamaz. Kim kimin imanıyla niye güvenecek. Çıkar ve menfaat
insanoğlunun nefsi ihtiraslar zirveye çıkmış çağda hangi yemin ne kadar güvenli
olur. Güvenilir olsa dahi yemin meslek değil, mesleksel profesyonellik ve
beceriye ihtiyacımız var. Her meslek yapacağı işin profesyonelliği ve ihtisası
ile kıymet hâsıl olur. Artık dünyanın tüm ticari işlemler iç içe girmiş bir
dünyada kapalı devre kolektif yönetime dayalı despotik sosyalist ülkeler gibi
merkezi otoritenin seçeceği ya da atanacağı meslek unvanlı kişilerle meslek
icra etmenin döneminde değiliz. Ülkemiz 1980 öncesi karma ekonomi politikalarla
merkezi beş yılık planlamalarla merkezsel ekonomi yönetimi söz konusuydu. Özel
ve kamu sektörlerde mali müşavirlik muhasebe mesleğinde söz edilemezdi.1980
sonrası ekonomik politikalarımızın karma ekonomiden özel sektöre yönelik
kaymasıyla profesyonellik muhasebe mesleği ihtiyaç duyulmaya başladı.1984
Türkiye’de darbeler sonrası kurulmuş yeni hükümet ekonominin dışa açılımıyla
dünya ile ekonomi entegre dönemi başladı. 1984 yılında itibaren ilk defa
ülkemizde 3065 sayılı kanunla K.D.V. diye bir vergi türünde bahse edildi birçok
esnafın aylık üç aylık KDV ile ilgili beyanlar vermeye başladı Vatandaş yeni
yeni muhasebe mesleğiyle ancak tanışıldı. Oysa dünyanın gelişmiş ülkeleri
sanayinin gelişmesiyle bu meslekle tanışması başladılar. Birçok ülkede bu
meslek birinci dünya savaşı öncesi vardı bu konuda ülkemiz çok geç kalındığı
söylenebilir. Dolayısıyla merkezsel yönetim refleksiyle meslekle ilgisi olmayan
unvanlarla meslek ihdas edilmiştir. YMM gibi unvanlar 3568 sayılı yasada
bürokratların yararlanacağı YMM unvanı yasa ile bir meslek unvanı ihdas edildi.
Ancak böyle bir mesleki unvanı ve benzeri unvanlar dünyada yok. Anayasamız açısında aykırılık söz konusu
olmasına rağmen birçok kanunlarda aykırılık teşkil edilmektedir. Meslek olarak
muhasebeci mali müşavir yada denetçi olmadığı gibi mesleksel tanımlamada bir
yere oturulamaz ve bir meslek tanımına da uymuyor.
F- YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK BİR DENETİM MESLEĞİ
Mİ?
Yeminli
mali müşavirlik nedir ne iş icra edeceği konusunda 3568 sayılı kanunu 2.
Maddesinde tanımlanmıştır yapılan tanım Madde 2-A) Muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusu:
Gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin;
a)
Genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat
hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço kâr-zarar tablosu ve
beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak.
b)
Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik,
muhasebe, finans, malî mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini
düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak.
c)
Yukarıdaki bentte yazılı konularda, belgelerine
dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, malî tablo ve beyannamelerle
ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim,
bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak. Yukarıda sayılan işleri; bir işyerine
bağlı olmaksızın yapanlara serbest muhasebeci malî müşavir denir.
B) Yeminli malî müşavirlik mesleğinin konusu:(A)
fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yazılı işleri yapmanın yanında Kanunun 12 nci
maddesine göre çıkartılacak yönetmelik çerçevesinde tasdik işlerini yapmaktır.
Yeminli malî müşavirler muhasebe ile ilgili defter tutamazlar, muhasebe bürosu
açamazsalar ve muhasebe bürolarına ortak olamazla
Yeminli mali müşavir mali müşavirlerin
yapacakları denetim işlerin yanında B bendin yazılı tasdik işlemi mesleki anlam
bir işlev anlamı teşkil edilmemektedir. a,b fıkralarında yazılı işlemle tamamen
muhasebe işlemleri olup c fıkrasında yazılı işlemler denetim alanı içine
girmektedir. bu işleri yapan 660 sayılı KHK ile bağımsız denetçi yetkisi alanı
tanımlamaktadır. Bu işlemleri bağımsız denetçilerce yerine getirilmektedir. B
maddesinde yazılı mesleki faaliyetler alanı yine kanunun 12. Maddesinde işler
tamamen bir denetim alanı olup bu alanla ilgili yapılacak mesleki faaliyetler
Özerk Kurum olan Kamu gözetim ve denetim kurumu yetkilidir. Ancak Denetim
tanımı 3568 sayılı yasanın Madde 12-Yeminli malî müşavirler gerçek ve tüzelkişilerin veya
bunların teşebbüs ve işletmelerinin malî tablolarının ve beyannamelerinin mevzuat hükümleri, muhasebe
prensipleri ile muhasebe standartlarına uygunluğunu ve hesapların denetim standartlarına göre incelediğini
tasdik ederler. Burada inceleme lafzı Vergi Usul Kanunu
135. Maddesine aykırıdır çünkü inceleme vergisel anlam çıkmaktadır vergisel inceleme VUK 135 maddede açıkça
yazılıdır. Vergi incelemesi; Vergi
Müfettişleri, Vergi Müfettiş Yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi
dairesi müdürleri tarafından yapılır. Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve
taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi
inceleme yetkisini haizdir. 3568 sayılı yasanın 12. Maddesinde yazılan inceleme dolaysı ile
vergisel anlamda bir inceleme yetkileri olmadığı açıktır. Kanunda olmayan
yetkiler tebliğlerle kanun ihdas edilemez kanun yapma yetkisi TBMM nindir.
V.U.K.inceleme yetkisi sınırlanan ve bunu kiminle yapacağı açık olmasına rağmen
3568 sayılı yasanın 12 maddesindeki inceleme işleminin bahis edilmesi V.U.K.
açısından düşük kabul edilir. Buradaki inceleme denetim anlamında ancak anlam
çıkarabilir. Kamu adına vergisel denetim yine Sayıştay kanunu gereği kamu
denetimi ancak Sayıştay yapabilir. Yani YMM lerin yapılan tasdik ve inceleme
denetim ve inceleme kapsamında kanun hükmüyle ifade edilmemektedir. Gelirler
idaresi Vergi mükelleflerde YMM tasdik ve iade raporu istemesi kanımca hukuka
uygun değildir. Aynı meslek tanımıyla kanunca tanılan meslekler arasın da bir
meslek grubun lehinde iş ve işlef fonksiyonu sağlamak bir ayrıcalık
sağlamaktadır.
Bağımsız
denetçi faaliyet alanında olup bu konuda gerekli uygulama ve tüzükler
standartlar belirleme yetkili kurum
Kamu gözetim ve Denetim Kurumudur. Tanımlar MADDE 2
(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasında; a) Bağımsız denetçi: Bağımsız
denetim yapmak üzere, 1/6/1989 tarihli
ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununa göre yeminli mali müşavir ya da
serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatını almış meslek mensupları arasından
Kurum tarafından yetkilendirilen
kişileri, b) Bağımsız denetim: Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin,
finansal raporlama standartlarına
uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun
bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi
amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve
belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasını şeklinde devam edilmektedir dolaysıyla
bağımsız denetçi mesleği tanımı ve atanması 660 sayılı kanun hükmündeki kararname ile sağlanmaktadır. Asıl
denetim standartları ve denetçilik liyakati bu kanunun hükmüyle ifade eder.
3568 sayılı
kanun ve 660 sayılı kanunla amaçlanan meslek tanımlama 3568 sayılı kanunda
muhasebe ve denetim eylemi tanımlar.660 sayılı kanun hükmündeki kararnamede
denetimi tanımlar bunlara hangi mesleki grupların yaralanacağı açıklamaktadır.
Ancak 3568 sayılı kanunun 12. Maddenin son paragrafında incelediğini tasdik eder. İbaresi bir vergi idaresi adına bir inceleme
kastı olamaz çünkü V.U.K 135. Maddede kimler inceleme yapacağı açık yazılmakta
olup bu kanuna aykırı kanun ihdası yasa gereği mümkün değildir. Burada kasıt
bir denetim eylemi ifade eder ancak kimin adına denetler? Sorulması gereken sorudur. Vergi idaresi
adına denetleme kanunen yasaktır bu denetim ancak Sayıştay yapar. Tasdik
kavramı bir mesleki faaliyet ile ilgili bir kavram değildir. Ancak hukukumuzda
sadece noterler kanunda belge ve sözleşmelerin suretlerin tanzimi ve
doğrulamadır. Bir nüshaları gerçek nüshasının aslı ile doğru ifadesidir.
Tasdiklenen suretler bir kopyasını veya sureti istenildiğinde fiziki
doğruluğunu teyit etmek. Aslından ziyade
doğrulanmış sureti ibrazdır. Özel sektörde hiçbir kişi yâda kuruluşlara kamu
adına hareketle belge tasdik ve tanzim yönünde yetki kılınmamıştır. Yetki
kılınsa dahi bunun başka hizmet alanları ile ilgili kanunla ihdas eder.
Verginin konusu teşkil eden Ticari işlemelerin belgesel kayıt ve finansal
raporlama işlemleri muhasebe mesleği yürüten mali müşavir muhasebeci tarafında
muhasebe standartlarına göre kayıt yapar. Kayıt ve finansal raporların
doğruluğu bağımsız denetçi tarafında denetim standartlara göre denetleyerek
raporların doğruluğunu ortaya çıkartır. Dolaysı ile bu iki meslekte yasada açık
tanımlanmasıyla hukuka uygun olmayan belli bir zümreye iş ve faaliyet alanı
teşekkülü yasal yönü tartışmaya götürür. Özel menfaat grupları doğurur. Bir
diğer çelişki V.U.K. Mükerrer 227. Madde mevcut 227. Madde 2 bendi Vergi kanunlarında yer
alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden
yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak yeminli
malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya.
Bu madde de bahsi geçen muafiyet, istisna. Zarar mahsubu gibi işlemler kanunla
belirlenmiş açık tanımlanan işlemler olmasına rağmen kanundaki işlemlerin vergi
sistemde kayıtlı bilgilerin bir daha YMM’lerce tasdik edilmesi mükelleflere
fazlada bir yük teşkil edilmektedir. Vergi dairesindeki beyannamede görülen
geçmiş yıl zararları YMM’lerin tasdik işlemi ile gerçekleşmesi talebi hukuka
aykırıdır. Zararların doğruluğunun tespiti bir inceleme konusudur. Yasada
inceleme yetkisi olmayana da inceleme talebi hukuka ve anayasa aykırı bir
istemdir. V.U.K. 135 madde mulga edilmedikçe başka bir kanun ihdas edilemez
kanunluk ilkesi gereğidir. Muafiyet istisna belgesi istisna edilecek durumlar
kanunla belgeler devletin yetkili kurumlarınca verilmektedir. Yetkili
kurumlarca verilen belgenin maliye sisteminde ve kamunun kayıt konusu teşkil
edilen bilgiler güvensizliği mi var? Tekrar bu işlemler için tasdik talep
edilmektedir. Aslında vergi usul kanunu içinde saklı amaç 660 sayılı KHK ile
ilgili bağımsız denetim raporlarında bu talep mevcuttur. Zaten amaç hâsıl
olmaktadır. VUK mükerrer 227. Maddeye VUK 135 maddeyi düşük bırakmaya
çalışılmakta olup ancak durum açıkça yasalara aykırılık ifade eder.
G- VUK MÜKERRER 227. MADDENİN
ANAYASAYA AYKIRILIK TEŞKİLİ
Vergi
kanunları kapsamındaki yeminli mali müşavirlik tasdik işlemlerini elektronik
ortamda gerçekleştirmeye ve tasdike konu işlemleri mükellef grupları, faaliyet
ve tasdik konuları itibarıyla ayrı ayrı konuları itibariyle belirlemeye
ve uygulatmaya, yetkilidir. YMM’lerde istenilen fiziksel belge ve
niceliksel durumları gelir idaresinin bilgi işlem sisteminde zaten kayıtlıdır.
Kayıtlı mevcut bilginin varlığı tekrar YMM tasdikli rapor olarak istenilmesi
yasal bir tanım karşılığı teşkil edilmemektedir. Usul ve esaslara yetkili
maliye bakanlığıdır. Ancak usul ve esaslar anayasa ve kanunluk ilkesine aykırı
olmamak kaydı ile uygular.
Yukarıdaki fıkra
hükümlerine göre beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek
mensupları, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik
raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını
teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyana bağlı
olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte
müştereken ve müteselsilden sorumlu tutulurlar. İmzalan beyannameden doğacak
vergi kaybına meslek mensubun sorumlu olabilmesi için inceleme ve denetim
işlemi yapılması gerekir. Sadece belgelerin muhasebe standartlarına göre kaydı
ve beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesinde sorumlu tutulması yasalar
açısından uygun değil yetkisi olmadığı bir alanda yetki var gibi kabullenmesi
mümkün değildir. Bir cezai durumda bahse edilmesi için o işlemde kusurlu
davranış olması gerekir sadece kayıt düzeni ve beyan göndermede yasada olmayan
göreve yönelik bir cezai durum yüklemektedir. Anayasa aykırılık söz konusudur.
Aynı durum tasdik içinde geçerlidir. Tasdik bir inceleme ve denetim eylemi
olmadığında yasaca sorumlu tutulması kanaatimce yerinde olmayan bir işlemdir.
Ancak, mali müşavirin sorumluluğu şekli ödevlere ilişkin bir sorumluluk
olduğundan, usulüne uygun olarak mükellefçe düzenlenen ve belgelerin maddi
gerçekliğine ilişkin yapılan incelemeler sonucu tarh edilen vergi ve cezalarda
mali müşavirin sorumluluğuna hükmedilmez. Örneğin, mükellefçe düzenlenen
belgeler ile mali müşavir tarafından düzenlenen belge ve tablolar arasında
şekli bir uyumsuzluk bulunmamasına rağmen, mükellefçe alınan ya da düzenlenen
ve mali müşavirin mesleki bilgi çerçevesinde anlaşılamayan sahte
belgelere istinaden tarh edilen vergi ve cezalardan dolayı mali müşavirin
sorumluluğuna hükmedilemez
[43].
Yeminlinin tasdik işleminde sadece defter ve belgelerde kayıtlı buna bağlı
düzenlen raporlara ilgili uyumu ve doğruluğu ile ilgili sorumluluk söz
konusudur. İnceleme yetkisi kendisinde bulunmadığını ancak belgelerin fiziksel
doğruluğu ile yükümlüdürler.
Mükelleflere; İdari cezalar için de geçerli
olan, cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları tamam olmadan failin cezalandırılmayacağı
yolundaki ceza hukuk ilkesi gereğince de varsayım ya da kıyas yoluyla ceza
uygulanması olanağı bulunmayacaktır.46 Mükellefin işlemlerinden
dolayı meslek mensuplarına fehim yoluyla
ceza isnat edilemez. Kayıt dışı mal alıp satmak
yanında basiretli bir tüccar gibi davranışlar sergilemeyen mükelleflerin sahte
ve muhteviyatı itibari ile yanıltıcı fatura alıp vermelerinin YMM’lerin
sorumluluğu içinde görülmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerini
iptal eden mahkeme kararı, Danıştay Dördüncü Dairesinin 22.05.2002 gün ve
E:2001/2283, K: 2002/2120 sayılı kararıyla bozulmuştur[8].Dolaysı ile YMM lerin tasdik adı altında yapılan işlem bir
denetim ve bir incelemeden söz edilemez. VUK 227 Maddede söz edilen istisna
zarar gibi işlemlerde tasdik raporunun istenmesi yasal değildir. Çünkü zarar ve
istisna işlemleri muhasebe kayıt işleri ile
yasalara muhasebe standartlara göre kayıt raporlama soncuyla beyan edilen beyanda görülmektedir.
Elektronik ortamda beyannameyi gönderen Smmm ler bu kayıtların doğruluğunda
müteselsil sorumludurlar. Müteselsil sorumlu oldukları mesleki faaliyeti
alanlarına girmesine rağmen bu işlemler için YMM raporun istenmesi smmm leri
faaliyet alanı daraltması bir başka meslek mebusun lehine faaliyet alanın
gelişmesini sağlar. Bu istem meslekler arasında eşitliği ihlal edilmektedir.
Bazı vatandaşlar güvenli diğerleri güvensiz vatandaşları hükmü mantıklarda
doğmaktadır. Bu yasalardaki herkes ihtisas sahip olduğu mesleki alanlarda
ihtisas ve uzmanlık alanlarda eşit imkânlar sağlanır. Devlet imkân erki hiçbir
grup meslek ve zümre lehine kanunlar ihdas yapılamaz.3568 sayılı yasada ve 660
sayılı kanun hükmündeki kararda gerek 6102 sayılı Türk Ticaret kanunda aynı
meslek ve aynı sorumluklarla ifade ve tanımlanan aynı yasal sorumluklara haiz
olan aynı raporlama sonucu çıkartan iki mesleğin sadece tasdik kavramı ile
farklılaşmaya çalışması aynı raporu bu kavram çerçevesinde vergi idaresi V.U.K
Mükerrer 227. Maddesine göre sadece ymm raporları kabulü meslekler arasında
yasal eşitsizlik doğurmaktadır. YMM ayrı bir mesleki uzmanlaşma değildir. Bu
alanda iki meslekte ancak söz edilebilir. Birincisi; muhasebe standartların
uygun belgeye dayalı kayıt ve raporlama. İkincisi; kayıt ve raporlamanın
doğruluğunu ve güvenilirliğini teyit eden raporlamadır. Bu iki faaliyet alanı
YMM ve SMMM’ lerin mesleki faaliyetler tanım alanıdır. Bu iki unvan arasında
sadece ymm raporların kabulü meslekler arasında ayrım sonucunu doğurmaktadır.
Bu da anayasanın eşitlik ve adalet ilkesini açık ihlalidir. Her iki meslekte
defter ve belgelerin raporlanması ve 660 sayılı kanunla yetkilenmiş bağımsız
denetim yetkisine hayız olmasına rağmen sadece YMM’lerin rapor istenmesi
mesleklerin hukuken kanunların verdiği bir mesleki işlev ve hakkı tanımamak
anlamına gelmektedir. Burada aynı
faaliyeti gösteren meslek mensuplarına icra etiği meslek adları dışında farklı
isimlerle meslek isimleri ihdas
edilmiştir. Ayrıcalıklar orta çağ öncesi
Magne Carter ayrıcalığına benzer sadece baronların mal güvenliği var burada
sadece YMM’ ler güvenilir anlamı
çıkmaktadır. Bu da demokratik hukuk
devletine uyulamayacak bir ayrıcalıktan başka bir şey değildir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Ekonomi ve
sosyal gelişimler tarih içerisinde insanoğlu tecrübe edinerek gelişim
sağlanmıştır. Her ekonomi gelişim ve icatlar kendisiyle birlikte mesleklerin
gelişimi ve yeni mesleklerin doğmasını da sağlanmıştır. Mesleklerin kendi çıkar
ve menfaatlerini mesleki gelişimleri için demokratik usullerine göre örgütler
kurarlar. İdari sistem olarak insanoğlunun keşfettiği demokrasi yönetim biçimi
belli tecrübelerle günümüzdeki mükemmelleşerek gelmiştir. Bazı toplumlarda
ideal bazı toplumlarda eksik bazılarında daha ileri seviyede uygulama alanı
bulmuştur. Ülkemizde demokrasi serüveni iki yüzyıldan bu yana aksaklarla da
olsa gelişerek günümüze kadar gelmiştir. Bugün arzulanan seviyede olmasa da
dünden daha iyi olduğunu söyleyebiliriz.
Demokrasinin temel taşları olan sivil toplum kuruluşları demokrasinin
gelişiminde en etkili rol oynarlar. Demokratik sivil toplum kuruluşlardan kamu
kurum nitelikli kuruluşlar demokrasi yönetim biçimi toplumda hayat bulmasında
öncü rol oynama görevleri vardır. Ne yazık ki incelemekte olduğumuz sivil
toplum kuruluşu olan TÜRMOB demokratik yapısında çok uzak bir yapı
sergilenmektedir.1990 yılında 3568 sayılı kanunla kurulmuş olan bu kamu
nitelikli sivil kuruşun yapısı antidemokratik vesayetçi aristokratik bir
seçkinler yönetim yapısını arz etmektedir. Bu yapı mesleki gelişimine ve
meslektaşların kişiliğini zedelemektedir. Çünkü kendi mesleki menfaat ve
çıkarları mesleki kişilik ve saygınlığını zedelenmektedir. Ülkemiz bugün
demokrasinin gelişiminde aldığı yol ve gelişimine ayak uydurulamamıştır. Mevcut
anayasaya aykırılık göstermektedir. TÜRMOB bünyesinde örgütlenmiş mesleki
grupların bir kısım (YMM) Unvanı ve yapılması istenilen görev tanımı hiçbir
meslek tanımında da farklılık bulunmamaktadır. Dünyada YMM unvan ile mesleki
unvan ve faaliyet kapsamı mevcudiyeti bulunmamaktadır. Sadece seçkin olarak
özerk tanımla tanımlanmış bir iş ve işlevde icra edilmemektedir. Çünkü TÜRMOB
yapısı içinde amaçlanan meslekler muhasebe ve denetim mesleği olup YMM mesleği
icra edilecek bir iş ve işlev tanımına günümüze uyarlanamayacaktır.
TÜRMOB un organ
seçimleri ve oluşum şekli anayasanın demokratik ilkesine uyulmadığı açık
olmasına rağmen 1989 tarihinde günümüze kadar herhangi bir yasal anayasaya
uygunluk yönünde bir düzenleme yapılmamıştır. Türmob yönetimi teşekkül eden
YMM’lerle aynı görevi icra eden bağımsız denetçi ve SMMM’ lerin aleyhine VUK
Mükerrer 227 maddesinde YMM’lerin lehine ayrıcalıklı istemle görev ve işlem
alanı açmıştır. Aynı faaliyeti icra edenler mesleki gruplar arasında bir gurup
lehine ayrımcılık doğurmaktadır.
VUK Mükerrer 227
Maddesi yine VUK 135 Maddesine aykırı olarak YMM’lerde tasdik belge ve onayı
istenmesi mali sistemin kendi içerisinde çelişkidir. Mükelleflere külfet
doğurmaktadır. VUK Mükerrer 227 maddesinde YMM’lerin lehindeki istem ve
işlemler 660 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile görev ve yetki almış
meslektaşların alanı daraltarak bir inceleme ve denetim eylemi olmaksızın
YMM’lerde rapor tanzim tasdik istemi yasal değildir. İstenilen işlem denetim ve
inceleme işlemi olmadığında bir başka isimle örtmek hukuksal hile
oluşturmaktadır. Eğer bir denetim olarak iddia edilecekse buda ayrıcalık olup
anayasal eşitsizliği ve meslekler arasında ayrıcalığı doğurmaktadır. Bir
incelemede söz edilemez. Çünkü VUK 135 Maddesinde inceleme yetkileri olan kamu
görevleri açıkça yazılmıştır. Bir inceleme ve denetim eylemi olmayan rapor
hangi amaçla VUK mükerrer 227 Madde istenilebilir. Dolaysı ile maliyeye verilen
raporlamanın doğrulama güvence rapor olmadığında bir sorumlulukta
doğurmamaktadır. VUK Mükerrer 227 maddesinde müteselsilden sorumluluk ve ziyan
cezası düzenlenmesi yasal uygunluğundan söz edilemez cezayı gerektiren eylemin
tanımı eylemin gerçekleştiren ceza unsur konu olan fiil tam olması gerekir.
Fehim kıyas ve aracılıktan iradı kontrol edilemeyen fiil ve eylemde cezai
sorumluluk doğmaz. İrade dışında doğacak durumlarda kişinin o iradı eylemde
sorumlu tutulamaz.
Bu
inceleme neticesinde Önerimiz
Biran önce TÜRMOB yapısı mülga edilmeli Türmob yerine
kurulacak meslek odaların SMMM ve Bağımsız Denetçiler Odasından teşekkül edecek
şekilde düzenlenmesi.
Yeniden kurulacak odalar birliği Anayasanın demokratik ve
hukuk ilkelerine uygun organ seçim ve oluşumu sağlamak.
Tüm dünyada mali ve denetim alanında olduğu gibi iki tür
mesleklerle teşekkül edilmeli. Muhasebeci mali müşavir ve bağımsız denetçi
şeklinde olmalı. Muhasebeci mali müşavir belge kayıt düzeni muhasebe
sistemlerin kurulması oluşacak kayıtlar doğrultusunda finansal raporlar tanzim
ve mali danışmanlık yapmak. Bağımsız denetçinin yapacağı görev muhasebeci Mali
müşavirce sunulan finansal raporların doğruluk güvencesini sağlamak için
denetleyerek güvence vermektir.
VUK Mükerrer 227 Maddesi mülga edilmeli. Yeniden gerekli
düzenleme yapılacaksa maliye bakanlığına verilecek tüm beyan ve eklerdeki
finansal ve kar zarar tablolarında muhasebeci Mali müşavir tarafınca düzenleme
ve imzalama zorunluğu getirilmesi
Büyük hacimli işlem
yapan firmaların bağımsız denetim yapma zorunluğu olan firmalardan bağımsız
denetim raporların istenmesini sağlamaktır.
Yukarda yazdığımız
öneriler doğrultusunda yasal düzenlemeleri ekonominin gelişmesine kayıt dışı
ekonomiyi kayıt altına almayı daha rahat sağlanacaktır. Gerek maliye sistemi
gerek muhasebe sistemi ülkemizde gelişimi sağlamak için bunları ivedilikle
yapmak zorundayız. Dünyanın 10 büyük ekonomisinin arasına girilmesi ancak bu
yola gelişimin etki sağlar. İşletmelerimizin sağlıklı kayıt ve raporlama
sistemiyle dünya firmalarına rekabet etme gücü artmaktadır. Sağlıklı verilerle
yönetimi de karar alma daha rasyonellik sağlar. Ülkenin mali imkân gücünün
farkındalığı yabancı yatırımcının gelmesini borsanın güvenilirliğini
arttırmaktadır.
Tüm gayret ve
çalışmalarımız ülkemiz ve insanımız için mesleğin gelişimine etki olmuşsa ne
mutlu bizlere Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Saygılarımla
BAĞIMSIZ DENETÇİ /SMMM
ABDURRAHMAN
FİLİZ
YARARLANAN KAYNAKLAR: 1- AYM KARARI 2012/128 karar sayı 23/3/2013
tarıh 28596 say rg
2-
Adnan Gürbüz, HUKUK FELFESİ, sıyasal kıtab evi 2009
3-
Andrew Hemad,SİYASET,Cev, Bekir Berat
Özipek,libert,yay2006
4-
Danıştay, 4. Dairesinin E:2004/2404, K:2005/207 sayılı
kararı,html/www.danıstay
5-
AYM 2013/128 sayı
Kararı
6-
Coristo, YÖNETİM FELSEFESİ, Beta Yayıncılık, 2012
7-
Charilaos Platonaleis ,COGİTO, YKB sayı 74,2013
8-
friedrich a. Hayek ,HUKUK YASA ÖZGÜRLÜK, işbank yayinlari 2012
9-
friedrrac Hayek, IMMANUEL KANT,cev Atila Yayla
10-
Giovanni sartori ,DEMOKRASİ TEORİSİNE GERİ DÖNÜŞ,Tuncer
Karamustafaoğlu Mehmet Turhan
,Sentez,yay 2. Bas2014 syf.365
11-
John Rawls ,HAKLAR YASASI, Bilgi üniversitesi yay,2 bas 2006
12-
Leslie Lipson,SİYASETİN TEMEL SORUNLARI,cev figen
Yavuz,İşbank k.y. 2006
13-
Mustafa Erdoğan,HUKUK VE DEMOKIRASI,kesıt yay,2013
14-
Mehmet yüksel ,HUKUK SOSYOLOJİSİ, sıyasal ya,2011
15-
Michael Rosen,Jonathan Wolf, SIYASAL DÜŞÜNCE,dost yay,2006,
16-
Nihal Saban, VERGİ HUKUKU,beta yay.6. Baski,2014
17-
Norman P. Barry modern siyaset teoirisi Cev,Mustafa Erdoğan
Yusuf şahın ,lıberty,3. Bas,2012
18-
Sami Selçuk ,Demokiratik yönetim
19-
Selda Çağlar AYM kararlari Ankara barosu hakemlik dergisi yıl
2002
20-
Steinng Karger Demokırasi neye yarar YKB yayınlae cev.Nuretin
elhüseynı, 2009
21-
Sibel İnceoğlu,İnsan hakları Avrupa Sözleşmesi ve
Anayasa.beta,yay.baskı,2013
22-
Solmaz Zelyüt Hünler,Rawls ve Maclntyre İki adalet arasında,
vadı yay,1997,
23- Jünger
Habermas ,ÖTEKİ OLMAK ÖTEKKİYLE YAŞAMAK, YKB Yayınlari,cev İlknur Ala 3.baski,
2010 24- Jale G.akipek KIŞILER HUKUKU ,2014
25-
Paul Guyer,Kant’ın Ödevler Sistemi,Cogito,yky,sayı,41-42,2005
26-
Thomas Hobbes ,LEVLATHAN,Çev,Semih Lim,YKY,5.baski 2005
27-
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu
Araştırma ve Geliştirme Raporu
28-
Vehbi BEYHUN, Toplum Özgürlükleri,Celal Bayar Üniversitesi
Yayınları,mayıs,2012
Mahkeme,
3568 sayılı yasanın muhtelif hükümleri gereğince SMMMlerin yapacakları işlerin
belirtildiği kararında, anılan hükümler uyarınca muhasebecilik hizmeti verilen
şirketin defter ve belgelerini muhasebe kurallarına göre tutmak dışında karşıt
inceleme yapmak, rapor hazırlamak gibi yetkileri bulunmayan SM ve SMMMlerin, yasal düzenleme olmaksızın (4) sıra no.lu genel tebliğ
uyarınca harici araştırmayı gerektirmeden, sahte veya muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı olduğu anlaşılabileceği ifade edilen belgelerden sorumlu
tutulmalarının cezaların kanuniliği ilkesine uygun düştüğünden söz
edilemeyeceği gibi imzaladığı beyannamelerde yer alan bilgilerin defter
kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağı oluşturan belgelere uygun olmadığı
yolunda hakkında bir tespit bulunmayan davacı adına müşterek ve müteselsil
sorumlu tutulması suretiyle ödeme emri düzenlenmesi hukuka uygun
olmadığından dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle
davanın kabulüne ve dava konusu ödeme emrinin iptaline oy birliği ile karar
vermiştir.